bursa

an itibariyle gök yarılmıştır.

bu kadar soğuk olacağını düşünmemiştim donuyorum.
ama bambaşka bir şehir tarihi dokusuyla iskender kebabiyla efsane bir şehir seviyorum.

istanbul'dan sonra en sevdiğim 2.şehir.
ıçinde çok sevdiğim biri var.
her sene en az bir kez, hem onu hem bursa'yı görüyorum.
doğası, tarihi, denizi ile bir eksiği yok.
ıstanbul olmazsa sana yerleşirim belki bursa.
bekle beni.

nilüfer dışı çöp olan şehir.

benim üniversiteyi okuduğum, bir sevdaya tutulduğum, aynı zamanda kendisine de aşık olduğum muazzam şehir. çok güzeldir bursa. tophanesi, heykeli, çekirgesi, tabii nilüfer de harikadır. ve görükle (ben pek sevmesem de) bambaşkadır. bursa büyük şehirdir de diğer büyük şehirler gibi değildir. ben büyüğüm kocamanım havaları yoktur. bir büyük şehirde olabilecek her şey vardır. ama aynı zamanda sanki bir küçük anadolu şehridir. samimidir yani. öyle pek koşuşturması yoktur. sanki zaman durmuş gibidir bursada. sanki diğer büyük şehirlere biz de zamanında hızlıydık artık bitirdik der gibi bir havası vardır. hayat bulunacak, şehirdir.
diğer büyük şehirlerde sadece hayat sürdürülür. bursada ise yaşanır hayatın tadı çıkarılır.

batının en yobaz ilidir bursa. 34 yıldır yaşamaya çalışıyorum aralarda kesintilerle beraber.
-bir trafik var evlere şenlik.
-tramvay yapıldı mevcut yolları daralttılar.
-stadyum şehrin en sorunlu kavşağına yapıldı.*
-stadın karşısına da memleket hastanesi yapılıyor.
-en pahalı ulaşım ve su* bursa'da.
-tarihi eserleri meydana getireceğiz diye önüne önceden 25 katlı tokiler dikildi.
-hızlı tren 2016'da hizmete açılacaktı, cort oldu.
-çapına göre en borçlu belediye ünvanı yine bu şehirde.
-suriye'nin başkenti çarşamba vilayeti yine bursa'da.
-şehrin içinde artık yeşillik kalmadı.*
-uzun maltepe diye bir adamı bu şehir üst üste yönetime getirdi. kendisi trollden yakalandı twitter'da.

sıkıldınız biliyorum ama anlayın halden biz her gün sıkılıyoruz.

madem bu kadar dertli bir şehir, -taşınsana birader! diyeceklere önceden diyeyim; heyecanı seviyorum demek.

doğduğum, doyduğum ve öleceğim şehir. ne onunla oluyor ne de onsuz.

genel olarak büyük ve kompleks bir şehir olmasına karşın şehir merkezinin "büyük bir köy" olarak nitelendirildiği şehir.

ova üstüne kuruludur. yükseğinden bakınca tüm şehir görünür hale gelir. etrafı yeşil dağlarla çevrili olduğu için yeşil bursa denmiştir. her ne kadar şehrin asıl merkezi osmangazi ilçesi olsa da, henüz yeni sayılabilecek olan nilüfer ilçesi şehrin gözbebeği haline gelmiştir. altıparmak, atatürk caddesi, ve şehreküstü bu şehrin yegane vakit geçirme mekanlardır. sessiz sakin bir şekilde bir kafede arkadaş ortamı ile vakit akıp geçer. alkolü ve eğlenceyi seven insanların durağı ise nilüferdir.

çok merak edip gidemediğim bir şehir. bir gün mutlaka gideceğim.

bugün beyaz bir örtüye bürünmüş şehir. beyaz ayrı yakışıyor.

güzel bir şehir. göçmen kızları da çok güzel.

bir hafta daha beyaz örtüye bürüneceği söylenen şehir.

ipek böcekçiliği yapan kátillerin bulunduğu şehir. canlı canlı haşlıyorlar hayvanları. gerçekten yazık.

günümüzdeki yönetimin elinden çekip almak istediğim şehirdir. tarihine, doğasına, havasına her şeyine resmen ihanet ediliyor bu şehrin. değerini bilen için keşfet keşfet bitmeyecek güzellikler barındırır. bursa'ya gidip de hiçbir şey yok diyen kişi ya gezmeyi bilmiyordur ya da yanlış kişiden kendisini gezdirmesini istemiştir. yayılıp güneşlenebileceğiniz plajlar barındırmasa da denizi içinize çekebileceğiniz yerleri var yeter ki gidin, dağı zaten malumunuz. ne yazık ki yeşil bursa bırakmadılar, griye boyanan başka bir şehirdir bursa.

canımın içinin yaşadığı yer.
bayram planımın bir kısmı.
yeşili, denizi, tarihi ile eksiği olmayan
burda mı yaşlansam diye aklımın gidip geldiği şehir.
t:istanbul ayarında büyükşehir.

bursa iyidir güzeldir de ilçelerinden biri vardır ki; fabrika bacaları sağ olsun havasının kirinden geçilmez, insanı da havadan mı kapmış nedir asık mı asık suratlı, herkese laf sokma çabası içinde, ayıp olmasın ama bir tık görgüsüz, mini etek görse "başımıza taş yağacak" diyerek ortalı yıkacak, komşum ne yapmış, eve kimle girmiş, sokakta kimle yürümüş, şu benim komşumun torunu mu, yanındaki erkek kimmiş, arayayım haber vereyim gibi kişilik özellikleriyle dolu, tek mekanı birkaç sene önce açılmış küçük mü küçük avmsi ve liselilerin öpüşme mekanı olan kültür park olan, neredeyse tüm kafeleri nargile dumanı altında sabahtan akşama kadar oturan ergen diye adlandırılmış tek tip insanlarla dolu olan(ergen diyorum çünkü bu kişiler sokaktan geçen kıza pişt höö diye bağırmayı erkeklik sanan tipler ve herkese burun kıvırıp daha birkaç ay önce açılmış olan starbucksdan kahve aldığında kendini dünyanın en havalı insanı sananlar), gece dışarıya çıkmayı asla tercih etmeyeceğiniz çünkü ya canınızdan ya psikolojinziden olacağınız, evinizin önünde 3-5 diyemeyeceğiniz kadar çok serserinin birikip ateş yaktığı, polis gelse bile ertesi gün bir daha yaktığı, tiyatrosuna arada güzel şeyler gelen ama genel olarak insana nefes aldırmayan, yaşayan 40 yaş altı herkesin kurtulmak istediği lakin bataklık gibi durmadan geri dönmek zorunda kaldığı, yerlisinden çok mobilyasından ötürü uzaklardan taşınmışlarının çok olduğu bir çukurdur. bu da böyle biline.

şehir içindeki yollarını hiç beğenmediğim hiç yaşamak istemeyeceğim bir şehir merkezi en azından öyle. düzensiz şehir içinde neredeyse hiç yeşil alan bırakmamışlar en basitinden yeşil bir park dahi göremedim : (

bütün görmek istediğim şehirleri atıp içimden,
ilk sırayı ona verdim ben,
elverir ki bir gün bana derinden,
ta derinden bir gün bana gel desin.

üçkağıtçıların kol gezdiği şehir. gitmeyin, çok dolandırıcı varmış.

yaşadığım şehir. iyi hoş da çok düzensiz ve boğucu geliyor son iki yıldır. fazla kalabalıklaştı. tophaneye çıkıp baktığınızda şehrin içinde yeşil bir yer görmek neredeyse imkansız. ama bunlar dışında gerçekten güzel bir şehir. deniziyle, dağıyla, tarihiyle oldukça geniş bir şehir bursa. yıllar geçtikçe durum kötüye gitse de sevilesi noktaları hep olacak.