demokrasi

100 aptalın 99 akillidan üstün olması. niteliğe değil nicelige bakar bu yüzden cahil toplumlarda daima kötü sonuçlar verir.

abi türkiye'ye inşaallah şeriat getireceğiz abi.

hiçbir zaman, tek başına, bir vatandaşlık kimliği taşımanın, bireylere, herhangi bağlamda eşitlik veya adalet sağlayacağı garantisini vermeye çalışmamış anlayış.

bu olgunun hiçbir modeli de, bir ekonomik yönetim sisteminin baş rol oyuncuları arasında yaşanacak ilişkileri düzenlenmekten başka bir anlayış arz etmemiştir.

(proleterya diktatörlüğünde, irili ufaklı tüm komite denebilecek birimler içinde yaşanacak anlayışlılığın (bilimsel) sistemine, arzu edildiğinde demokrasi denebilir. sıfat ve bağlam ortadaysa, isimlendirme formalitedir.)

bugün anlayacağız demokrasi var mı ülkemizde...

van'da yaşanan olaylarla demokrasinin hükümet tarafından sallanmadığını görmüş olduk.

"demokrasi aldatmacası zekamıza hakarettir. paraya dayanan kapitalist sistem içinde asla gerçek bir demokrasi olmamıştır, olmayacaktır da."

aslinda bence dogru bir yol degildir.

halk cahilse zalimi secer, yani demokrasi ise yaramaz.

zaten, cogunlugu siyasetten anlamayan bir kesimin, bir siyasetcinin basa gecmesine oy vermesi bence biraz abes.

yunanca halk ve otorite kelimesinin birleşiminden oluşmuş türetilmiş kelimedir. halbuki türeme olmasa sorun olmayacaktır düşüncesindeyim halk bunu kendisi sağlayacağını düşünmekteyim otorite kavramını sağlamak için güç kuramı tek kişiye geçiyor böylelikle burjuvazi oyunu ortaya çıktığını varsayıyorum.



keyifli dinlemeler diliyorum

insana dair ne varsa aşağılama üzerine kurulmuş ingiliz masallarından bir başkası. demokrasinin insan aklına hakaret olduğu apaçık ortada. çok değil ortalama bir zekaya sahip olan insan: park, bahçe, imar işleri ile ilgili çalışmalar yapılması için birini seçmenin ahmakça bir şey olduğunu anlayabilir. ama ingilizlerin bir şekilde hayvanlardan daha aşağı konumlandırmayı başardığı bu canlı her türlü hakareti de sineye çekecek kabiliyete sahip.

doğal olan her şeyin yok edilmesi, insan doğasının tamamen inkar edilmesi, doğası ile bağlantısı koparılmış, varoluşun en aşağı basamağına gömülmüş, nesnelerden bile daha aşağı düşmeyi başarmış, böylece tam bir yabancılaşma içerisinde, nereye sığınacağını şaşırmış bir sürü "köle" demeye bile imtina etmek gereken bir tuhaf varlıklar yaratma projesi.

batılılar her zaman dünyanın en ahmak insanları olmayı başarmıştır. kadınları diri diri yakan, sokaklarda kedi avına çıkıp, fareler yüzünden veba salgınında geberip giden bu salaklar: bu salaklıkları bütün dünyaya yayma becerisi nasıl gösterdiler, asıl ilginç olan bu.

bütün zenginliği, zulüm, kan, barbarca vahşetlere dayanan sömürüye dayanmasına rağmen, bilim, hukuk, demokrasi, insan hakları masallarına dayandırmak büyük beceri.

hala bu ülkede bir sürü gerzek hukukun üstünlüğü olmadığı için fakir ve güçsüz olduğunu sanıyor.

kierkegaard'ın dediği gibi: her ahmak kendisine hayran olabilecek daha ahmak birisini bulabilir. batılıların bu işte şansı yaver gitmiş işte. anlaşılan böyle olmuş.

kutsal kuran demokrasiyi amaçlar:

www.kurandakidin.com/2011/1...

zaten bireysel özgürlükler olmadan imtihan da olmaz.

profesör ahmet arslan ve celal şengör'ün teke tek bilim programında dediği gibi eğer halk cahil ise bu demokrasi sonunda ya diktatörlükle ya da oklokrasi ile biteğini söylüyorlar.

sokrates: "eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?"
ademantus'un cevabı çok açıktır: elbette ki ikincisi! sokrates'in buna cevabı ise şu şekildedir:
"peki bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki yetişkin insanların rastgele ve herhangi bir grubunun bir ülkeyi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu düşünebilmekteyiz?"

dunyanin en gereksiz seyi bence. bisey anlamayan halkin eline neden secme hakki falan filan verirsin olm