denize kıyısı olan şehirlerde insanların daha hoşgörülü olması

su insanları topraklayan ,desarj eden bir özelliğe sahip. dolayısıyla sahillerdeki durumda bunun da etkisi var bence.

başlık istanbulla elendi bence. motorda inmek binmek bile stres sebebi ki en stressiz toplu taşımalardan biri. metrolarda vs. normalde insanlar kapının sağ ve solundan biner, ortadan da iner ama genelde metroda insanlar üzerinize binip geçerek sandalye kapmaca oynuyorlar. bunun dışında birilerine merhaba nasılsınız teşekkürler deyip duvara bakmak ister misiniz? o zaman doğru şehirdesiniz. ama tabii boğazı büyük su birikintisi olsrak değerlendiriyorsanız onu bilemem.*

güneyde olan şehirler için bu tespite katılabilirim. bunun sebebi olarak da aşırı sıcaktan beyinlerin yanmış olması olarak görüyorum.

hoşgörü şehri trabzon deyince büyü bozuluyor.

trabzon gibi mi rize gibi mi mesela dediğim başlıktır. coğrafyanın psikolojik etkisi tabiki inkar edilemez fakat bu yalnızca denizle sınırlı olmamalı.
keza avrupaya baktığınızda da kültürel olarak kuzey güney farkını görmemek mümkün değil.
5 ağustos u 6 ağustosa bağlayan 2022 gecesinden yazıyorum. arkadaşlar sıcak sıciyaaakk!!! halimiz yok olsa hoşgörmeyecegiz. *

karadeniz'de rize hariç diğer tüm şehirlerde dağ köyleri boşalıp köylüleri şehre akın edince şehirlerin demografik ve demokratik yapısı bozuldu. karadeniz'in dağ köylüsü konuşmayı bilmez. sadece kendisi konuşur ve konuşurken anlattıklarını size değil önünüzdeki toprağa, arkanızdaki duvara anlatır. sizi dinlemez ve kendi söylediği şeyden de pek emin değildir. bu benim saptamam mı acaba diyordum. trabzon'da sağlık ocağında mecburi hizmet yapmış bir doktor da aynı şeyi başka sözlerle ifade etmişti. ve aşırı derecede çıkarcıdırlar. 500 metre kare fındık bahçesi için beş kişiyi öldürebilirler.
böyle bir iklimde başlıktaki önerme en azından karadeniz için "artık" geçerli değildir.

denize kıyısı olan şehirler suriyelilerle falan dolduğu için yanlış olan iddia.

ayrıca yukarıda da söylenmiş, karadeniz insanı başlı başına bozuyor bu büyük oyunu.

kara toprak insanı sertleştirir normaldir. bu kötü bir şey mi kişiye göre değişir.

ufuk çizgisi rahatlatır diyolla. ege ve akdeniz için geçerli olabilir. diğer kesimler pek bi gergin bacım.

sıcaktan kardeş o. güney’de bir ilçede yaşıyorum çok göç aldı burular. bıktık vallahi billahi sıcak bir yandan, deniz kirliliği ve çevre kirliliği bir yandan. tatile gelen gidiyor bize çöpü kalıyor. arada bir kavga falan ediyoruz tabii ama sonra diyoruz ki eeeehhh hadi yoluna. halimiz duman oldu kalmadı anlıycen kime neyi anlatcen. yolun ortasına park etme diyorsun sana ne lan diyor, çöp atmayıver diyorsun sen kimsin ulen diyor. dalıverecen bu seferde hadi diyorsun turist bu rezil olmayalım. yaz sezonunda çalışan esnafa küfür ediyor sonra tutup dininiz imanınız para diyor sanki onun imanı takas yoluyla oluyor. yerli halk bile artık birbirinden nefret eder hale geldi. böyyük şeherlerden geliyor yerleşiyor hayali domates dikecek tavuk besleyecek ulen daha soba yakmayı bilmiyon gelip diyor ki niye doğalgaz yok. napcen ben doğalgazı ende oğda soba dururken deniz kenarından kurumuş dal toplar yakarım ben dağ taş gezerim sen daha soba bacasının nasıl temizlendiğini bilmen gelip köy hayatı yaşayacak gezen tavuk yumurtası iken beslenecek. bahçeye iki domates dikçen diye uğraşcen sonrası hüsran kurutacak maydonoz tere marul tutarsa bir sezon geçircek. şu organik yaşam kafalarına da hastayım haaa. ulen organik torpak mı kaldı ki organik tarım yapacam diye geliyon burulara. heryer çöp hava desen kimyasal ile dolu organik torpak mı kalır. ende pazarda satılan da çoğu sera hadi geçtim zaten ilaçlı ( aha ihracatta çalışıyom ordan biliom gari) yani tırnağın varsa kendi kafanı kaşı arkideş. hayal ettini yerine getiren bir özlem tekin kaldı gari burularda. yani diyi verecem burulara tatile gelip dönün 5-6 ay sezon sonrası bize kadar kalıyor. diycem o ki halimiz kalmadı ondan bu sakinlik. buraya gelip tüm ilçeyi satın aldığını zannetmek olmaz arkideş. burularda horoz da öter kurbağa da cırlar tezek de kokar. villayı bungolovu kondurup ne şikayet ediyon voyn gelceseniz gelin yerleşin amma kendi kültürünüzü burularda arayıp yerleştirmeye çalışmayın voyn. aradığınızı bulamayıp şikayet etmek olmaz arkideş. bin oturgaçlı götürgeçine gez gez eğlen işte. halimiz yok halimiz...

şimdi hep beraber karadeniz kıyılarını düşünüyoruz, trabzon ve rizeye yoğunlaşıyoruz. buralarda hiç sakin bir topluluk göremedim. denize kıyısından daha çok turistik deniz kıyıları için daha olağan bir genelleme diye düşünüyorum.

hoşgörüsüz olduğumu öğrendim...*

denize kıyısı olmayanların hoşgörülü olmadığı anlamına gelmeyen başlık. sadece denize kıyısı olanların olmayanlara göre daha hoşgörülü olduğu belirtilmiş.

(bkz: trabzon)
(bkz: rize)

biraz daha hosgorululer bence de.

antitezle cevaplayacağım başlık: vikingler denizkenarında yaşarlardı ama dünyanın en vahşi uluslarından biriydi.
gemilerle kıyı şehirlerine hatta manastırlara bile kanlı gece baskınlarıyla son derece kanlı yağmalar yaparlardı.
ayrıca vandallarda böyle bir toplumdu.

hoşgörülü değilse yaşadığı sehrin denize kıyısı yoktur denginde ifade. bu karşıt dersi oluyor mantikta. ona gore yorunlayin.

denize kıyısı yoksa hoşgörülü değildir ifadesi ona denk degil. hadi eyv.swh

deniz insanın kalbini yumuşatır, ruhunu ferahlatir. ama tabi burada denize kolay ulaşabiliyor olmak da önemli. örneğin ege ve akdeniz insanı daha hoşgörülü, ama karadeniz de deniz bak bakalım ne kadar hoşgörülüler. ayrıca başlıktaki kıyısı ifadesini yoksayip bu yorumu yapmışım şimdi farkettim ?

şile'den başlayıp artvin'e kadar uzanan o sahil şeridin de bırak hoşgörüyü insan bile göremedim? ek olarak antalya'ya öyle. çernobil ve aşırı sıcak yüzünden insanlıktan nasibini alamayanların o güzel coğrafyaları işgal etmesi beni üzüyor.

denize kıyısı olmayan şehirlere hakaret olmayan önerme.

denize kıyısı olan şehirler asırlar boyu ticarette daha aktif rol oynadıkları için süreç içerisinde denize kıyısı olmayan şehirlerden daha çok gelismislerdir. 2+2=4 meselesi yani.

ve istisnası da yoktur. yukarıda istisnai örnek olarak trabzon-rize falan denmiş ama trabzon yüzyıllar boyu karadeniz'in en önemli liman kenti oldu. trabzon vasıtasıyla tüm kafkasya, avrupa ve asya'ya mal giderdi. cumhuriyet kuruldugunda trabzon türkiye'nin en kalabalık 10. şehriydi. bu nüfusun kaynağı olan zenginlik bahsettiğim ticaret ile oluştu. detaylar için #1747499 numaralı entryme bakabilirsiniz.

sosyal medya ve politik sebeplerden dolayı birtakım nefrete sahip olanlara değildi lafım, onlar inanmak istediği için inanıyor. lafım gerçeği öğrenmek isteyenlere naçizane bir bilgi sunmakti.

karadeniz için tartışılır gibi de. büyük oranda doğru. (en azından benim gözlemim de bu yönde.)