dolmuşta ineceğim deme şekilleri

+ kaptan bunun düğmesi yok mu?
- neyin düğmesi?
+ dolmuşun düğmesi işte.
- napçan oğlum düğmeyi dolmuşta?
+ önceki durakta incektim de ben.
- burda indiriyom o zaman.
+ yok yok yürü sen, planlar değişti artık.
- nerde incen söyle de yine kaçırma.
+ tamam mesaj bekliyom, gelince söylerim.

ailede bir adet saf kuzen mevcut. birgün dolmuşta uyuyakalmış. gözünü açtığında ineceğini farkedip "kim o" diye seslenmiş. rüyasında kapı çalarken uyanmış dolmuşta. şoför boş durmayıp "benim" deyince olaylar gelişmiş.

bence mantıklı, kim o ?

"kaptan, müsait yerde." bu kadar.

hayali diyalog kadar tiksinç bir şey yok. nereden duydunuz lan öyle "ineceğim" türlerini? leman dergisinde staja mı hazırlanıyorsunuz?

kaptan beni tükür.

şu ana kadar sözlük yazarlarının olası her yaygın veya nispeten az yaygın "şekilleri" saydığını düşündüğüm başlıktır.

ortaokul veya lisedeyken, "müsait miydi münasip miydi" diye 2 dakika kafaları yediğimi hatırlıyorum bir keresinde. sonunda hangisini söylemiştim hatırlamıyorum şoföre. *

cümleleri havada bırakmayı sevmediğimden, tamamlanmış bir cümleyi söyleyecek kadar da iyi bir telaffuza, sese sahip olmadığımdan; yaşamım boyunca konuştuğum sürenin toplamı, sustuğum süreden katbekat az olduğu için epey tembelleşmiş ağzım, dilim ve dudaklarım yüzünden hata yapıp komik duruma düşme endişesinin yanı sıra; konuşma öncesinde akort etmem gereken sesim için de ayrı bir uğraş vermeliyim; ki bu, böyle anlarda baş gösteren, karakterimde bir yara olarak gördüğüm kararsızlıkla mücadele içindeyken, acaba biri inecek mi? ne zaman inecek? seslensem mi? sorularıyla terlerken, gözeneklerimin her birine iğne sokuluyormuşcasına panik içindeyken, yani basit bir şey için karar vermek bile imkansızken -ki bu kararlar hep bir başkasının peyda olmasına neden olan kararlardır-, yolculuğun en başında başlayıp asla bir sona bağlanmayan bu süreç, başladığı yerde, zihnimde, sonuçsuz biçimde sürer gider.

böylelikle, arapça olmasına rağmen bir türlü müsait kelimesini doğru söyleyemeyen ya da kendi dillerinde, benim gibi birinin pek alışık olmadığı arapça ile son derece güzel telaffuz edebilen; mutlaka kucaklarında, bronz bir teni çağrıştırmayıp daha çok insana tiksinti veren, kirden kayış gibi olmuş cildiyle, ayakları çıplak bir çocuk taşıyan suriyeli taklidi yapmaktansa; genellikle, birçok insanın da inmeyi tercih ettiği, evime ne uzak ne de yakın olan, ilçenin tam ortasında konumlanmış durakta veya inmek istediğim durağa en yakın durakta inen biriyle birlikte inerim.

şoför bey müsait bir yerde inebilir miyim lütfen!

yolcu: müsait bir yerde.
dolmuş kapı sesi: upş şşşşşşşşşnnn,
yolcu inme serüveni. tık, tak...

hooop kapteen beni sağda tükür.

çünkü izmitli olmak böle bir şey.

müsait bir yerde inecek var.

"kaptan sağ cenahta"! derdim ben kullandığım zamanlarda. hey gidi günler.
o zaman izmit bir nebze yaşanılır bir yerdi, hoş şimdi de severim memkleketi ama eski tadı yok.

çünkü izmitli olmak böle bir şey.

incem ben

ileride duru er kaptan

düğmeye basarım. en eski dolmuşlarda bile kıyıda köşede kalmış bir düğme vardır. ama o şoförün yanındaki düğme lambası yanmaz. sen durağı kaçırırsın. ya bir cengaver senin sessiz çırpınışlarını görüp kaptan! inecek var. diye bağırır. ya da sen zaten pili bitmiş sesinle müsait bi yirdi inibilir miyim dersin. bir de geri yürürsün. püü.

şoför beyciğim zahmet olmazsa müsait bir yerde kapıyı açabilir misiniz. inicem de...

içerideki medeniyetsizler mel mel baksalar da ben kibarlığımdan ödün vermem.
arkamdan çok beyfendi biri diye bahsettiklerinden eminim.
arkamdan güzel şeyler söylerler herhalde.

alışılmışın dışında bir nezaketle "pek değerli şoför evladım, bana müsait bir yerde durabilirseniz lütfen, size çok müteşekkir kalıciim efenim.." şeklindeki, eski ıstanbul beyefendisinin ağdalı inme talebi karşısında, el frenini çekip tüm dolmuşu ön cama yaslayan şoförün cevabı: "size layık mıdır tam bilemiyorum ama buyrun."olmuş.
siz siz olun şunu bilin yeter: trafik kuralları biz faniler içindir. dolmuşçular ancak 'bir müşteri daha' alma ihtimali olan yerlerde dururlar, sizin istediğiniz yer veya müsait yer diye bir şey yoktur.

müsait bir yerde delirecek var.

*kaptan bizi kenarda ativer

*şefim kenara yanaş da dökülelim

*gözüm 'oturan boğa sitesi'nde inecez de kenarda duruver.

*kaptan nerde inecem bilmiyom da sen akcasu die bi yer varmis orda dur, kayincom bekliyor sana tarif edecek inceem yeri (bonus)

müsait bir yerde inecek var.

en güzeli ve en medenisi.

kaptan salla da dökülelim...