evde çalışmak vs kütüphanede çalışmak

hayatım boyunca ikisini de yapamadığımdan seçimsiz kaldığım versus. evde çalışmak zaten başlı başına zor. ev ahalisinin hareketli ve kaotik durumu, sürekli bir şeyler yeme içme isteği, çalışmaya başlamak için saat başını beklemek vs. vs. kütüphane işine gelirsek de üniversite yıllarında okul kütüphanesine gidince ya mutlaka güzel mi güzel insafsız utanmaz bir kızın gözlerine takılır saatlerce onu keserdik ya da birkaç arkadaş denk gelir goy goy yapardık. bunları düşünürsek ben bu okulu falan nasıl bitirdim hala hayret ediyorum.

evde masanızın çevresinde yatağınız varsa, aklınız hep uyumakta olur. verimli çalışamazsınız...

kütüphanede çalışmak. net.

evde çalışırken odağın dağılıyor. yatağa yatasın geliyor.
kütüphane öyle değil herkes çalışıyor. motive oluyorsun. gaza geliyorsun.

ne zaman evde ders çalışmaya kalksam kendimi oyalanırken buldum. o yüzden kütüphane süperdir.

kütüphane tabi ki!
kütüphanede aynı amaçları paylaştığın insanlarla bir arada oluyosun. onları da rahatsız etmek istemediğin için zırt pırt kalkmıyosun. "oğluuum sana zahmet biraz odun kırsanaaa" diyen birileri yok. sessiz, sakin, huzurlu...

lisedeyken okuldan sonra arkadaşlarla ders çalışıcaz bahanesiyle kütüpheneye giderdik. 10 dakika çalıştıktan sonra sigara içme mola verirdik. o mola paket bitene kadar sürerdi. sigara bitince de olaysız evlere dağılırdık.

yaz tatillerinde bile sabahtan aksama kadar kütüphanede kalıp o sessizlikte ders çalışırdım.evdeki gürültüden kurtulup en yüksek verimi almak iyi hissettiriyordu

kütüphanede çalışmanın motivasyon kaynağını biliyoruz gençler yerim sizin ilim irfan aşkınızı dediğim versustur.

ikisinin de avantaj ve dezavantajları var. ben yine de evimde çalışmayı tercih ederim.

benim tüm dersim bilgisayar üzerinde ve bu ekonomide laptopumu evden çıkarmaya korkuyorum. maddi özgürlüğüme kavuşana kadar da çıkaramam zaten kavuşunca da işe başlamış oluyorum ,napayım o zaman kütüphaneyi...

sessiz ortamın daha çok dikkat çekmesi

evde iki dakika masayı boş bırakınca yerimi kimse almadığı için ev diyorum.

kütüphanede çalışmak da güzeldir ama evin yerini tutmaz.

yıllardır ders çalışırım, hangi şartlarda daha verimli ders çalıştığıma asla karar veremedim. *

evde ders çalışıp verim alabilen cindir.

kişinin bulunduğu yeri değerlendirmesine, çalışma şekline ve çalışma amacına göre kazananı belirlenecek versus.

sesli çalışan birinin kütüphaneye gitmesi de, duyduğu bir televizyon kıpraşmasına kağıdı kalemi bırakan insanın evde kalıp çalışmak için direnmesi de manasızdır. günlük altı- yedi saatlik çalışma temposuna odaklanmak başka, daha ufak çaplı bir rutine sahip olmak için aranan ortam başkadır yine.

ben sınavımın olduğu hafta evin bir odasını kendime tahsis eder, odanın dört bir yanına notlarımı saçar, evin diğer kısımlarından kendimi tamamen soyutlar üstelik kendime anlatarak ders çalışırdım. bunu ev dışında hiçbir kurum ve kuruluş kaldıramaz zannediyorum.

evvv.
kütüphaneyi sessizlikten dolayı seveceğimi düşünmüştüm ama öyle olmadı. sağır edici ve kasvetli bir sessizlik vardı bu yüzden hiç hoşlanmadım. sık sık solunum ve yaprak çevirme sesi, kalabalıkta sinir bozucuymuş.
kulaklık takıp çalışırken kitap molası veriyordum. bir süre sonra sardığı için kendimi evde sandım. komik bir yerde kahkaha patlatırken kafamı kaldırmamla kitabı suratıma bastırıp sıraya eğilmem bir olmuştu. üçüncü ve son gidişimdi...

kütüphaneyi asla çalışmak için bir ortam olarak görmüyorum, hiç görmedim. hayatım boyunca hep sınavlarıma evde hazırlandım. kütüphane kişinin dikkatini fazlasıyla dağıtan bir ortama sahiptir bana soracak olursanız. bir kere evinde ailesinin yaptığı minimal gürültü ile çalışamayan insan, kütüphane ortamında minimum 250 kişinin sesinin içerisinde nasıl odaklanır ve çalışır?

dış ortamda olduğunuz zaman - eğer konsantrasyon veya disleksi sorununuz varsa- asla verimli çalışamazsınız çünkü sizin dışınızda akan bir dünya var ve bu dünya sizin o an yapmak istediğiniz eyleme sürekli müdahale eder pozisyonda oluyor. yanınızdan - arkanızdan geçen, yer için izin isteyen , kenarda köşede konusan, bir şeyler yiyip içen herkes bence maksimal seviyede konsantrasyonu zedeler. en güzeli kendi eviniz, en güzeli kendi çalışma masanız.

kütüphanede çalışmak gösteriştir.
çalışmanın instagramıdır kütüphane.
kütüphaneden kitabını alırsın evde sesiz sesiz adan gibi çalışır, kitabı geri götürrürsün.

çalışmak isteyen öyle bir çalışıyor ki...
mesela şu fotoğrafa bir bakın;


şimdi çektim bu fotoğrafı ve öğrencilerin de iznini alarak, burada paylaşıyorum...
buna benzer onlarca fotoğraf çekebilirim size şu an.. farklı farklı öğrenciler fakat aynı konsantrasyon, benzer ambiyans..

saatlerce çalışıyor bu arkadaşlar!
şimdi bir tanesine sordum; "tabii ki kütüphane" dedi..
"bizim de payımız vardır umarım bu rahatlıkta" diyerek teşekkür ettim kendisine..

velhasıl, çalışmak isteyen çalışıyor arkadaşlar...
standartlar pek tabii ki değişebilir.. herkesin, kendine özgü konsantrasyon metotları var.
fakat şunu rahatlıkla söyleyebilirim; birçok kütüphanede uygun ortam mevcut..
eskisi gibi değil artık kütüphaneler.

çalışmaya meyilli olanlar mutlaka bir şans versin kütüphanelere...
nacizane tavsiyemdir.

kütüphanede manita ile çalışılır evde yalnız ikisinin de keyfi ayrı.

kpssyi kütüphane de kazanmıştım, üniversite sınavını evde şimdi de yök dil çalışıyorum doktora için ve kütüphanedeyim bu karşılaştırmada tarafım kütüphane