evlenen kadının soyadının değişmesi
başlık "petit prince de paris" tarafından 04.03.2021 21:26 tarihinde açılmıştır.
1.
4721 sayılı türk medeni kanunu’nun 187. maddesine göre evlenen kadının kocasının soyadını kullanması zorunludur. düzenleme, kadının soyadını ancak eşinin soyadının önüne gelmek suretiyle kullanmasına izin vermiş ve bunun için de evlendirme memuruna veya evlilik sonrasında nüfus idaresine başvuruda bulunmasını gerekli kılmıştır. görüldüğü üzere türk medeni kanunu’nun 187. maddesi, evlenen kadının yalnızca kendi soyadını kullanması imkanını tamamen ortadan kaldırmaktadır.
kadının evlenme ile salt kendi soyadını kullanma imkanının bulunmaması gerek hukuktaki eşitlik ilkesi, gerekse ayrımcılık yasağı kapsamında tartışılmaktadır. zira evlilik ile diğer eşin soyadını kullanma zorunluluğu sadece kadın için söz konusu olup, erkek eş için bu şekilde bir zorunluluk kanunda yer almamaktadır.
eşitlik ilkesi ile ayrımcılık yasağının yanı sıra konu özel yaşama saygı hakkı kapsamında da defalarca yargı mercilerinin önüne gelmiştir. kişinin hayatını sürdürürken kullandığı isim, özel yaşamının en önemli unsurlarından biri olarak görüldüğünden hakkın kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve evlilik ile değişmesi zaruretinin hakkın ihlali olduğu gerekçeleriyle pek çok başvuru yapılmıştır.
yeni türk medeni kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle 743 sayılı kanun yürürlükten kalkmışsa da kadının soyadına ilişkin düzenleme değişmemiş, bu sebeple yeni kanun vasıtasıyla da giderilemeyen hak ihlali tekrardan anayasa mahkemesi nezdinde iptal davasına konu edilmiştir [1]. anayasa mahkemesi iptal başvurusunu, “‘kadın evlenmekle kocasının soyadını alır' kuralının aile birliğinin korunması ve aile bağlarının güçlendirilmesi başta olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzenli tutulması” gibi önceki kararıyla paralel gerekçelere dayanarak tekrardan reddetmiştir. iptal davaları bakımından, aynı konuya ilişkin mahkeme’ye on yıl başvuru yapılamaması yasağı getiren anayasa’nın 152. maddesi sebebiyle, 187. maddenin on yıllık süre boyunca tekrardan mahkeme’nin önüne getirilmesi imkanı bulunmamaktadır. ancak her ne kadar düzenleme iptal davasına konu edilememekteyse de, bireysel başvuruya konu edilmesi mümkündür. anayasa mahkemesi’ne temel hak ve özgürlüklere ilişkin bireysel başvuru yapılmasının önü açıldığından bu yana mahkeme bu konudaki pek çok başvuruyu incelemiş ve iptal davalarındaki görüşünün tam tersi yöndeki tespitlerini ortaya koymuştur.
anayasa mahkemesi’nin kadının soyadına ilişkin görüşünün değişmesinde konu hakkındaki avrupa insan hakları mahkemesi kararları da etkili olmuştur. düzenleme gereği kendi soyadlarını kullanma imkanı bulunmayan evli kadınlar hukuk mahkemeleri nezdinde taleplerini sunmuşlar, ancak türk medeni kanunu md. 187 gereği talepleri reddedilince konuyu avrupa insan hakları mahkemesi önüne taşımışlardır. mahkeme’ye göre, devletlerin kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusundaki ayrımı önlemek adına gerekli bütün önlemleri almak ve kadın-erkek eşitliğine dayanarak kadınların aile adı gibi konularda erkekler ile eşit kişisel haklara sahip olmasını sağlamak şeklinde yükümlülükleri vardır [2]. aihm söz konusu yükümlülükler bakımından türkiye’nin de taraf olduğu kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi’ne atıfta bulunmuş ve sözleşmeye taraf olan devletlerin, sözleşme kapsamındaki gereklilikleri sağlamak adına pozitif yükümlülükleri olduğunu eklemiştir. buna göre türk medeni kanunu md. 187 ile getirilen zorunluluk devletin sözleşmedeki yükümlülükleri sağlamak bakımından başarısız olduğu anlamına gelmektedir. aihm kadının soyadına ilişkin mahkeme’ye yapılan başvurularda, türk medeni kanunu md. 187 bakımından sözleşmenin 8. maddesiyle bağlantılı olarak sözleşme’nin 14. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir [3].
anayasa mahkemesi de bireysel başvuru usulünün başlamasının ardından yukarıda yer alan aihm kararlarına gönderme yapmış, bununla birlikte anayasa’nın 90. maddesinde yer alan ve uluslararası sözleşmelere üstünlük tanıyan düzenlemeyi ihlal kararlarında gerekçe göstermiştir. anayasa’nın 90. maddesine göre, temel hak ve özgürlüklere ilişkin iç hukuk düzenlemeleri ile bu konularda devletin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin çatıştığı hallerde uluslararası sözleşme hükümlerine üstünlük tanınacaktır. düzenleme uyarınca kadının soyadı meselesinde de türk medeni kanunu’nun 187. maddesi değil, kadının kendi soyadını kullanmasına imkan tanıyan avrupa insan hakları sözleşmesi ve kadına karışı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi’ndeki ilgili maddelerin somut uyuşmazlıklarda uygulanması gerekmektedir [4]. bu sebeple anayasa mahkemesi önüne gelen başvurularda, somut uyuşmazlıkta uluslararası sözleşmeler yerine türk medeni kanunu’ndaki düzenlemenin uygulanmasının hukuka uygun olmadığını belirtmiş ve yargı mercilerinin kadının kendi soyadını kullanması taleplerinin reddini hukuki bulmamıştır. mahkeme söz konusu hukuka aykırılığın anayasa’nın 17. maddesinde yer alan kişinin manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlalini oluşturduğu şeklinde karar vermiştir [5].
anayasa mahkemesi’nin konuya ilişkin kararlarının akabinde yargıtay hukuk genel kurulu da aynı yönde kararlar almıştır. yhgk’nın 30.09.2015 t., 2014/2-899 e., 2015/2011 k. sayılı kararında türk medeni kanunu’ndaki 187. madde uygulamasının, kadının soyadı bakımından cinsiyet yönünden ayrımcılık oluşturduğu ve konu hakkında uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiği ifade edilmiştir.
nüfus müdürlükleri evli kadınların konu hakkındaki başvurularını türk medeni kanunu’nu gerekçe göstererek reddetmekte olsa dahi, talebin aile mahkemelerine yapılmasıyla kadının kendi soyadını kullanması imkanı mevcuttur. evli kadın, evlenme ile isminin değişmesinin akabinde yetkili aile mahkemesine dava açarak yalnızca kendi soyadını kullanma talebini sunabilmekte ve davanın sonucunda ilgili nüfus müdürlüğü nezdinde kimlik bilgilerinin değişmesi sağlanmaktadır. böylece türk medeni kanunu’nun 187. maddesi hakkında anayasa mahkemesi nezdinde tekrar iptal davası açılabilecek süreye değin hakkın hukuka aykırı şekilde sınırlandırılmasının önüne geçilmektedir.
dipnotlar:
[1] aym, 10.03.2011 t.2009/85 e., 2011/49 k.
[2] aihm, ünal tekeli/türkiye, başvuru no: 29865/96.
[3] aynı yönde, aihm, levendoğlu abdulkadiroğlu/türkiye, başvuru no: 7971/07.
[4] anayasa mahkemesi konuya ilişkin bireysel başvurularda gerek kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi (cedaw), gerek avrupa insan hakları sözleşmesi, gerekse birleşmiş milletler medeni ve siyasi haklar sözleşmesi (bm mshs)’nin ilgili maddelerine atıfta bulunmuştur:
aihs md. 8/1: “herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.”
cedaw md. 16: “1. taraf devletler evlilik ve aile ilişkileri ile ilgili bütün konularda kadınlara karşı ayrımcılığı tasfiye etmek için gerekli her türlü tedbiri alır ve özelikle erkeklerle kadınların eşitliğini öngören aşağıdaki hakları tanır:
…
g) soyadı, meslek ve iş seçme hakları da dahil, karı ve koca olarak aynı kişisel haklara sahip olma..”
bm mshs md.23/4: “bu sözleşmeye taraf devletler, eşlerin evlilik konusunda, evliliğin devam ettiği sürece ve boşanmada eşit hak ve yükümlülüklere sahip olmaları için gerekli önlemleri alır.”
[5] aym sevim akat eşki başvurusu, başvuru no: 2013/2187, neşe aslanbay akbıyık başvurusu, başvuru no: 2014/5836, gülsim genç başvurusu, başvuru no: 2013/4439.
kadının evlenme ile salt kendi soyadını kullanma imkanının bulunmaması gerek hukuktaki eşitlik ilkesi, gerekse ayrımcılık yasağı kapsamında tartışılmaktadır. zira evlilik ile diğer eşin soyadını kullanma zorunluluğu sadece kadın için söz konusu olup, erkek eş için bu şekilde bir zorunluluk kanunda yer almamaktadır.
eşitlik ilkesi ile ayrımcılık yasağının yanı sıra konu özel yaşama saygı hakkı kapsamında da defalarca yargı mercilerinin önüne gelmiştir. kişinin hayatını sürdürürken kullandığı isim, özel yaşamının en önemli unsurlarından biri olarak görüldüğünden hakkın kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve evlilik ile değişmesi zaruretinin hakkın ihlali olduğu gerekçeleriyle pek çok başvuru yapılmıştır.
yeni türk medeni kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle 743 sayılı kanun yürürlükten kalkmışsa da kadının soyadına ilişkin düzenleme değişmemiş, bu sebeple yeni kanun vasıtasıyla da giderilemeyen hak ihlali tekrardan anayasa mahkemesi nezdinde iptal davasına konu edilmiştir [1]. anayasa mahkemesi iptal başvurusunu, “‘kadın evlenmekle kocasının soyadını alır' kuralının aile birliğinin korunması ve aile bağlarının güçlendirilmesi başta olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzenli tutulması” gibi önceki kararıyla paralel gerekçelere dayanarak tekrardan reddetmiştir. iptal davaları bakımından, aynı konuya ilişkin mahkeme’ye on yıl başvuru yapılamaması yasağı getiren anayasa’nın 152. maddesi sebebiyle, 187. maddenin on yıllık süre boyunca tekrardan mahkeme’nin önüne getirilmesi imkanı bulunmamaktadır. ancak her ne kadar düzenleme iptal davasına konu edilememekteyse de, bireysel başvuruya konu edilmesi mümkündür. anayasa mahkemesi’ne temel hak ve özgürlüklere ilişkin bireysel başvuru yapılmasının önü açıldığından bu yana mahkeme bu konudaki pek çok başvuruyu incelemiş ve iptal davalarındaki görüşünün tam tersi yöndeki tespitlerini ortaya koymuştur.
anayasa mahkemesi’nin kadının soyadına ilişkin görüşünün değişmesinde konu hakkındaki avrupa insan hakları mahkemesi kararları da etkili olmuştur. düzenleme gereği kendi soyadlarını kullanma imkanı bulunmayan evli kadınlar hukuk mahkemeleri nezdinde taleplerini sunmuşlar, ancak türk medeni kanunu md. 187 gereği talepleri reddedilince konuyu avrupa insan hakları mahkemesi önüne taşımışlardır. mahkeme’ye göre, devletlerin kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusundaki ayrımı önlemek adına gerekli bütün önlemleri almak ve kadın-erkek eşitliğine dayanarak kadınların aile adı gibi konularda erkekler ile eşit kişisel haklara sahip olmasını sağlamak şeklinde yükümlülükleri vardır [2]. aihm söz konusu yükümlülükler bakımından türkiye’nin de taraf olduğu kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi’ne atıfta bulunmuş ve sözleşmeye taraf olan devletlerin, sözleşme kapsamındaki gereklilikleri sağlamak adına pozitif yükümlülükleri olduğunu eklemiştir. buna göre türk medeni kanunu md. 187 ile getirilen zorunluluk devletin sözleşmedeki yükümlülükleri sağlamak bakımından başarısız olduğu anlamına gelmektedir. aihm kadının soyadına ilişkin mahkeme’ye yapılan başvurularda, türk medeni kanunu md. 187 bakımından sözleşmenin 8. maddesiyle bağlantılı olarak sözleşme’nin 14. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir [3].
anayasa mahkemesi de bireysel başvuru usulünün başlamasının ardından yukarıda yer alan aihm kararlarına gönderme yapmış, bununla birlikte anayasa’nın 90. maddesinde yer alan ve uluslararası sözleşmelere üstünlük tanıyan düzenlemeyi ihlal kararlarında gerekçe göstermiştir. anayasa’nın 90. maddesine göre, temel hak ve özgürlüklere ilişkin iç hukuk düzenlemeleri ile bu konularda devletin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin çatıştığı hallerde uluslararası sözleşme hükümlerine üstünlük tanınacaktır. düzenleme uyarınca kadının soyadı meselesinde de türk medeni kanunu’nun 187. maddesi değil, kadının kendi soyadını kullanmasına imkan tanıyan avrupa insan hakları sözleşmesi ve kadına karışı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi’ndeki ilgili maddelerin somut uyuşmazlıklarda uygulanması gerekmektedir [4]. bu sebeple anayasa mahkemesi önüne gelen başvurularda, somut uyuşmazlıkta uluslararası sözleşmeler yerine türk medeni kanunu’ndaki düzenlemenin uygulanmasının hukuka uygun olmadığını belirtmiş ve yargı mercilerinin kadının kendi soyadını kullanması taleplerinin reddini hukuki bulmamıştır. mahkeme söz konusu hukuka aykırılığın anayasa’nın 17. maddesinde yer alan kişinin manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlalini oluşturduğu şeklinde karar vermiştir [5].
anayasa mahkemesi’nin konuya ilişkin kararlarının akabinde yargıtay hukuk genel kurulu da aynı yönde kararlar almıştır. yhgk’nın 30.09.2015 t., 2014/2-899 e., 2015/2011 k. sayılı kararında türk medeni kanunu’ndaki 187. madde uygulamasının, kadının soyadı bakımından cinsiyet yönünden ayrımcılık oluşturduğu ve konu hakkında uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiği ifade edilmiştir.
nüfus müdürlükleri evli kadınların konu hakkındaki başvurularını türk medeni kanunu’nu gerekçe göstererek reddetmekte olsa dahi, talebin aile mahkemelerine yapılmasıyla kadının kendi soyadını kullanması imkanı mevcuttur. evli kadın, evlenme ile isminin değişmesinin akabinde yetkili aile mahkemesine dava açarak yalnızca kendi soyadını kullanma talebini sunabilmekte ve davanın sonucunda ilgili nüfus müdürlüğü nezdinde kimlik bilgilerinin değişmesi sağlanmaktadır. böylece türk medeni kanunu’nun 187. maddesi hakkında anayasa mahkemesi nezdinde tekrar iptal davası açılabilecek süreye değin hakkın hukuka aykırı şekilde sınırlandırılmasının önüne geçilmektedir.
dipnotlar:
[1] aym, 10.03.2011 t.2009/85 e., 2011/49 k.
[2] aihm, ünal tekeli/türkiye, başvuru no: 29865/96.
[3] aynı yönde, aihm, levendoğlu abdulkadiroğlu/türkiye, başvuru no: 7971/07.
[4] anayasa mahkemesi konuya ilişkin bireysel başvurularda gerek kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi (cedaw), gerek avrupa insan hakları sözleşmesi, gerekse birleşmiş milletler medeni ve siyasi haklar sözleşmesi (bm mshs)’nin ilgili maddelerine atıfta bulunmuştur:
aihs md. 8/1: “herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.”
cedaw md. 16: “1. taraf devletler evlilik ve aile ilişkileri ile ilgili bütün konularda kadınlara karşı ayrımcılığı tasfiye etmek için gerekli her türlü tedbiri alır ve özelikle erkeklerle kadınların eşitliğini öngören aşağıdaki hakları tanır:
…
g) soyadı, meslek ve iş seçme hakları da dahil, karı ve koca olarak aynı kişisel haklara sahip olma..”
bm mshs md.23/4: “bu sözleşmeye taraf devletler, eşlerin evlilik konusunda, evliliğin devam ettiği sürece ve boşanmada eşit hak ve yükümlülüklere sahip olmaları için gerekli önlemleri alır.”
[5] aym sevim akat eşki başvurusu, başvuru no: 2013/2187, neşe aslanbay akbıyık başvurusu, başvuru no: 2014/5836, gülsim genç başvurusu, başvuru no: 2013/4439.
devamını gör...
2.
bence iki bireyde birbirlerinin soy adını almalı
devamını gör...
3.
devamını gör...
4.
evlendiğim zaman başka bir insanın soyadını almak zorundaysam evlenmem
devamını gör...
5.
bir türlü anlam ve neden bulamdığım durum.
devamını gör...
6.
kimliğe kocan nereliyse oralı yazılman kadar iğrenç durum.
devamını gör...
7.
amacının nüfus kayıtlarındaki kayıtlarının basitleştirilip takibinin kolaylaştırılması olduğunu umduğum uygulamadır. bu durumda erkeğin de kadının soyadını alabilmesi veya kişilerin ortak başka bir soyadı belirleyebilmesi şeklinde bir düzenleme yapılması yerinde olacaktır.
devamını gör...
8.
kadınların soyadlarına sahip çıkması evlilikte ve toplumsal yaşamda eşit birey olarak kabul gördüğünün göstergesidir. kadınların erkeklerin soyadını tek başına ya da kendi soyadlarına eklemek suretiyle kullanmaya zorlandıkları ülkeler aynı zamanda kadın hakları konusunda en geri ülkelerdir.
evlilik bireyin adına bir şey eklemek ya da çıkarmak olmamalıdır. nüfus işlemlerinde kimlik numarası yeterlidir.
evlilik bireyin adına bir şey eklemek ya da çıkarmak olmamalıdır. nüfus işlemlerinde kimlik numarası yeterlidir.
devamını gör...
9.
keşke değişen tek şey soyadı olsa kütüğü bile değişir bir sabah uyanırsınız ve ayak dahi basmadığınız bi şehir memleketiniz olmuştur.kadının kendi soyadını almasına sinirlenen bir grup var içimizde, hayatını biriyle birleştirdiğinde soyadından vazgeçmeni bekleyen mantığa hak veremiyorum.
devamını gör...
10.
çözümü olan durumdur. ıstemezsen almayabiliyorsun ya da ikisini de kullanıyorsun. ama ilişkide eşitliği saglama adına daha önemli mevzular olduğunu düşünüyorum. soyadı çok da gözüme batmaz açıkçası.
devamını gör...
11.
gereksiz algı yapılmış. erkeğin soy adını alır kadın. çocukları babası üzerinden sigorta görür. devlet kimlerden olduğunu kimlere gittiğini, şiddete maruz kaldığını zaman kimin ailesinden olduğunu, nerede oturduğunu bulmak içindir. bu kadını degersizlestirmez, her ne kadar şimdiki hükümet bunları yansıtmıyor olsa da. soy adı değişse bile, her yerde annenin kızlık soyadı sorulur. eşinin soyadını almak seni değersizleştirmez keza yükseltmez de. simdi soru şu; sen soyadı ile mi evleniyorsun yoksa sevdiğin adam ile mi?
devamını gör...
12.
evlenen bireyler yeni ve ortak bir soyadı alsa nasıl olur?
devamını gör...
13.
anayasa m. 10*' a aykırı olan kanun maddesi.
medeni kanun m. 187'de düzenlenmektedir; kadın evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir.
medeni kanun madde 27'ye dayanarak açılacak isim değişikliği davasında yargıtay* ve anayasa mahkemesi içtihatları* gerekçe gösterilerek kadının bekarlık soyadını kullanması sağlanabilir. örnek için buradan
1. madde 10 – herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
2. yhgk’nın 30.09.2015 t., 2014/2-899 e., 2015/2011 k. sayılı kararında türk medeni kanunu’ndaki 187. madde uygulamasının, kadının soyadı bakımından cinsiyet yönünden ayrımcılık oluşturduğu ve konu hakkında uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiği ifade edilmiştir.
3. aym 19.12.2013 bn. 2013/2187 rg 07.01.2014, s. 28875; evlenme sonucunda kadına kendi soyadını kullanma hakkının yetkili idari ve yargısal merciler tarafından verilmemesinin kişinin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan soyadının vazgeçilmezlik, devredilemezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin göz ardı edilmesi anlamına geldiğini, bu nedenle anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
medeni kanun m. 187'de düzenlenmektedir; kadın evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir.
medeni kanun madde 27'ye dayanarak açılacak isim değişikliği davasında yargıtay* ve anayasa mahkemesi içtihatları* gerekçe gösterilerek kadının bekarlık soyadını kullanması sağlanabilir. örnek için buradan
1. madde 10 – herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.
2. yhgk’nın 30.09.2015 t., 2014/2-899 e., 2015/2011 k. sayılı kararında türk medeni kanunu’ndaki 187. madde uygulamasının, kadının soyadı bakımından cinsiyet yönünden ayrımcılık oluşturduğu ve konu hakkında uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiği ifade edilmiştir.
3. aym 19.12.2013 bn. 2013/2187 rg 07.01.2014, s. 28875; evlenme sonucunda kadına kendi soyadını kullanma hakkının yetkili idari ve yargısal merciler tarafından verilmemesinin kişinin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan soyadının vazgeçilmezlik, devredilemezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin göz ardı edilmesi anlamına geldiğini, bu nedenle anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.
devamını gör...
14.
15.
bence evlenen çift yeni bir soyadı seçse, tüm sorunlar kalkacak. kim ne isterse kullanır. istersem eşimin soyadını alırım istersem kendiminkini. kime ne?
devamını gör...
16.
soyadı denen kavramın, kadın-erkek olarak yaşamımıza girişinin üzerinden henüz seksen altı yıl geçtiği düşünüldüğünde mevcut haliyle çok da eleştiremediğimdir. seksen altı yıl dediğin bir kişinin yaklaşık ömrüdür.
kadınların eşlerinin soyadının yanı sıra bekarlık soyadını da kullanabiliyor olmaları şimdilik gayet iyi gelişmedir. mesela almanlarda ilk soyadı düzenlemesi 1794. kadının kendi soyadını kullanmaya devam etmesini sağlayan düzenlemenin tarihi 1994. iki yüz yıl, azizim. buradan
kadınların eşlerinin soyadının yanı sıra bekarlık soyadını da kullanabiliyor olmaları şimdilik gayet iyi gelişmedir. mesela almanlarda ilk soyadı düzenlemesi 1794. kadının kendi soyadını kullanmaya devam etmesini sağlayan düzenlemenin tarihi 1994. iki yüz yıl, azizim. buradan
devamını gör...
17.
sevdiğim adami hayatıma,kalbime almışım,soyadını adımın yanına almaktan mı gocunacağim.
devamını gör...
18.
kütüğünün değişmesi gibi saçma olay.
devamını gör...
19.
evlenince her iki tarafta değişiyor benim gözlemlediğim. sadece isimlerle sınırlı kalmıyor olay.
devamını gör...
20.
alt tarafı isim soyisim sonuçta. 40-50 yıl yaşayıp geberip gidiyorsunuz. torununuzdan sonraki nesiller adınızı sanınızı cisminizi şeklinizi şemalinizi bile bilmiyor.
devamını gör...