21.
telaffuzununda dilin kendisininde çok zor olmadığını düşünüyorum. bir dilin zorluğunu ingilizceyle kıyaslamak zaten çok gereksiz çünkü ingilizce bir dünya dili olarak tasarlanılmış ve gelişmiştir ve haliyle kolay olacaktır. gerçi ülkecek am is are da eleniyoruz ve bu dili de zor kabul ediyoruz ama olsun (favorim ingilizce rüya görenleriniz ama) *. neyse fransızcada üç tane fiil türü vardır sonrası zaten futur simple passe simple i bil çözersin. çözemiyorsan da zaten bescherelle var. le la les lerde de çok mantık aramadan öğrenirsen sorun yok (ki bu les articles durumu almanca isponyalca her avrupa dilinde var. ingilizce de de yine türklerin çuvalladığı daha basitleştirilmiş versiyonu the ve a an lar var. bunu da eğlencesine göre seçmiyorsunuz the nın karşılığı le la les ken a ninki de oluyor yani the spesifikse kullanılıyor) neyse fransızca başlığında da ingilizce öğrendiğimize göre rüyamızı ingilizce görebilriiz.
ne diyordum fransızca hele ki fransız lisesinde okuyorsanız zor bir dil değildir çünkü fransızcayı da sık konuşup haşır neşir oluyorsunuz. giriş kısmı evet dili bilmeyen için zor ama yeni dili kendi başınıza öğrenmeye çalıştığınızda her dil zor. ha ama fransız okulunda okursunuz da ne olur hiçbir şey olmaz. bir frankofon çevresi olmadığından (fransa afrika kanada üçgeninde konuşulan bir dil) nankördür. şimdiki aklım olsa öğrenmeye kasar mıydım kasmazdım çünkü yarı unutma seviyesine geliyorsunuz maalesef. tabii bu lafım dili profesyonel amaçla öğrenmek isteyenler için. yoksa hobisine öğrenmek istiyorsanız kim ne karışır ama fransızcanın kariyer anlamında tek artısı fransada okuyacaksanız (o da başlı başına bir konu) ya da iş tanımında fransızca aranıyorsa olacaktır. onun yerine ispanyolca ve teknik konularda (tıp mühendislik) almanca daha mantıklı. ama nasıl olsa işsiz kalacaksınız ondan çokta bu noktaya odaklanmaya gerek yok. az düşünün mutlu olun*
ne diyordum fransızca hele ki fransız lisesinde okuyorsanız zor bir dil değildir çünkü fransızcayı da sık konuşup haşır neşir oluyorsunuz. giriş kısmı evet dili bilmeyen için zor ama yeni dili kendi başınıza öğrenmeye çalıştığınızda her dil zor. ha ama fransız okulunda okursunuz da ne olur hiçbir şey olmaz. bir frankofon çevresi olmadığından (fransa afrika kanada üçgeninde konuşulan bir dil) nankördür. şimdiki aklım olsa öğrenmeye kasar mıydım kasmazdım çünkü yarı unutma seviyesine geliyorsunuz maalesef. tabii bu lafım dili profesyonel amaçla öğrenmek isteyenler için. yoksa hobisine öğrenmek istiyorsanız kim ne karışır ama fransızcanın kariyer anlamında tek artısı fransada okuyacaksanız (o da başlı başına bir konu) ya da iş tanımında fransızca aranıyorsa olacaktır. onun yerine ispanyolca ve teknik konularda (tıp mühendislik) almanca daha mantıklı. ama nasıl olsa işsiz kalacaksınız ondan çokta bu noktaya odaklanmaya gerek yok. az düşünün mutlu olun*
devamını gör...
22.
anne tarafım belçikada büyüdüğünden dolayı yanımda konuşulan ve bu yüzden öğrenmek zorunda hissettiğim dil. h le r arasında kalın bi harfleri var çıkarabilenlere üstün insan gözüyle bakıyorum.
devamını gör...
23.
her şeyde olduğu gibi bu konuda da vakit ayırmak ve gönül vermek gerekiyor. ilk başta zor gelebilir ama zamanla kendini sevdiren bir yapısı var.
devamını gör...
24.
bu dile dair bildiğim tek şey "voulez vous coucher avec moi?"
şili'nin sörfüyle meşhur kıyı kasabalarının birindeki bir hostelde gay sanılmışlığım var bu cümle yüzünden. fransız çocukla spanglish konuşurken konu fransızcaya geldi. ben de benim adım hıdır fransızca bilgim budur diyerek malum cümleyi söyledim. çocuk şaşırdı. "ooo, bana mı teklif ediyorsun?" dedi. heee aynen. kız arkadaşım yanımdayken sana halleniyorum. neyin kafasını yaşıyorsun birader diyemedim tabii. medeni bir şekilde neden yürütemeyiz onu anlattım soğuk terler eşliğinde.
kız arkadaşım tüm bu olanlar sırasında pis pis gülüyordu. hala arada sırada hatırlatır kızdırmak için. kıssadan hisse, siz siz olun olur olmadık her fransıza ağzınızı yaya yaya vule vu kuşeğ avek muaaa demeyin. *
batının ahlaksızlığını değil güzel şeylerini alın *
şili'nin sörfüyle meşhur kıyı kasabalarının birindeki bir hostelde gay sanılmışlığım var bu cümle yüzünden. fransız çocukla spanglish konuşurken konu fransızcaya geldi. ben de benim adım hıdır fransızca bilgim budur diyerek malum cümleyi söyledim. çocuk şaşırdı. "ooo, bana mı teklif ediyorsun?" dedi. heee aynen. kız arkadaşım yanımdayken sana halleniyorum. neyin kafasını yaşıyorsun birader diyemedim tabii. medeni bir şekilde neden yürütemeyiz onu anlattım soğuk terler eşliğinde.
kız arkadaşım tüm bu olanlar sırasında pis pis gülüyordu. hala arada sırada hatırlatır kızdırmak için. kıssadan hisse, siz siz olun olur olmadık her fransıza ağzınızı yaya yaya vule vu kuşeğ avek muaaa demeyin. *
batının ahlaksızlığını değil güzel şeylerini alın *
devamını gör...
25.
bazen meşhur filmlerin farklı dillerde yapılmış dublaj videolarını izliyorum.
filmdeki sahnedeki karakter ve durum sert agresif korkutucu veya çok gergin de olsa fransızca dublaj girince sahne, konuşan bir anda birilerine aşkını itiraf edip methiyeler düzüyor gibi hissettiren dil. bir dil bu kadar ciddiyetsiz ve erotik olur.
mesela almanca da, öyle sert bir dil ki herhangi bir aşk filminde duygusal yönden ağır bir sahnede dahi girdiğinde, insanın kulağına gelen; birliklerimiz hazırdır en yakın zamanda işgal başlayacaktır! yaşasın führer ve yüce almanya! tadında bir şey oluyor. yine nereye hava saldırısı var diyorsun.
filmdeki sahnedeki karakter ve durum sert agresif korkutucu veya çok gergin de olsa fransızca dublaj girince sahne, konuşan bir anda birilerine aşkını itiraf edip methiyeler düzüyor gibi hissettiren dil. bir dil bu kadar ciddiyetsiz ve erotik olur.
mesela almanca da, öyle sert bir dil ki herhangi bir aşk filminde duygusal yönden ağır bir sahnede dahi girdiğinde, insanın kulağına gelen; birliklerimiz hazırdır en yakın zamanda işgal başlayacaktır! yaşasın führer ve yüce almanya! tadında bir şey oluyor. yine nereye hava saldırısı var diyorsun.
devamını gör...
26.
hukuk alanında çalışmalar yapıyor iseniz ve yurt dışı hayaliniz varsa özellikle avrupa ülkeleri üzerine, mutlaka öğrenmeniz gereken dildir.
devamını gör...
27.
en yakın arkadaşımdan ders almaya başlayacağım. bu da burada günlük gibi kalsın. bakar bakar nereden başladığımı hatırlarım. düzeltmeler de yaparım.
devamını gör...
28.
dünya'da yaklaşık olarak 200 milyon insan fransızca bilmektedir.
devamını gör...
29.
her gün öğrenilmesi, öğrenilen her şeyin tekrar edilmesi ve asla unutulmaması gereken, öğrenmek için insanın zihnini tamamıyla adaması şart olan zor yabancı dil. telaffuzlarının, kişi çekimlerinin farklılığı insana akla karayı zor ayırtır.
devamını gör...
30.
istanbul'da sokakta saat satan afrikalı göçmenler bile ingilizceyi, fransızcayı bizim kolej mezunlarından daha iyi konuşuyorlar. "sömürge ülkelerinde doğdukları için" diyebilirsiniz.
ama bu durum fakir afrika ülkelerinde bile yabancı dil öğretildiği gerçeğini değiştirmez.
biz 12 yıllık temel eğitimde neden bir yabancı dil öğretemiyoruz acaba?
ama bu durum fakir afrika ülkelerinde bile yabancı dil öğretildiği gerçeğini değiştirmez.
biz 12 yıllık temel eğitimde neden bir yabancı dil öğretemiyoruz acaba?
devamını gör...
31.
afrika'da epey yaygın, niyeyse.
devamını gör...
32.
sadece ingilizce biliyordum ve fransızca yı çok kolay şekilde öğrendim diyebilirim, dil yeteneğim olduğu da söylenemez.
zannedilenin aksine fransızca diğer dillerden daha zor değil, aksine gayet kolay. eril dişil meselesi çoğu dilde var yani kelimelerdeki cinsiyet. mesela almanca, çince, japonca, rusça fransızca dan kesinlikle daha zor
diğer mesajlarda bazıları gözünüzü korkutmuş olabilir ama kesinlikle doğru değil.
ayrıca, ispanyolca, italyanca, arapça öğrenmek isteyenler için de çok faydası var çünkü dil yapısı çok benziyor. bu bir müjde olsun ilgilenenlere.
ben nasıl mı öğrendim? muhteşem bir youtube kanalı sayesinde ve bir teşekkür ve minnet borcu olarak buradan da aykut yavuz 'a selamlarımı iletiyorum. kaliteli bir youtube kanalı görmek istiyorsanuz buyrun: aykut yavuz fransızca dersleri
instagram sayfası da var:aykutyavuzfransizca
zannedilenin aksine fransızca diğer dillerden daha zor değil, aksine gayet kolay. eril dişil meselesi çoğu dilde var yani kelimelerdeki cinsiyet. mesela almanca, çince, japonca, rusça fransızca dan kesinlikle daha zor
diğer mesajlarda bazıları gözünüzü korkutmuş olabilir ama kesinlikle doğru değil.
ayrıca, ispanyolca, italyanca, arapça öğrenmek isteyenler için de çok faydası var çünkü dil yapısı çok benziyor. bu bir müjde olsun ilgilenenlere.
ben nasıl mı öğrendim? muhteşem bir youtube kanalı sayesinde ve bir teşekkür ve minnet borcu olarak buradan da aykut yavuz 'a selamlarımı iletiyorum. kaliteli bir youtube kanalı görmek istiyorsanuz buyrun: aykut yavuz fransızca dersleri
instagram sayfası da var:aykutyavuzfransizca
devamını gör...
33.
34.
öğrenmeye çalıştığım dil.
devamını gör...
35.
öğrenmeye çalışıyorum yıllardır ama öğrenmek için hiçbir sebebim olmadığı için öğrenemiyorum. tınısı aşırı hoş geliyor bana.
devamını gör...
36.
bence kulağa gayet hoş gelen bir dil.
devamını gör...
37.
çok afedersiniz ama kusarak konusmayı ilk kim istedi? miden bulanıyorsa bir şeyler yaparsın sağlığın için ve devam edersin. neden yani?
ğa
ğe
ğo
ğö
ğu
ğü.*
ğa
ğe
ğo
ğö
ğu
ğü.*
devamını gör...
38.
şimdi arkadaşlar, düşman olabileceğiniz şeyler vardır, olamayacağınız şeyler vardır.
olamayacağınız şeyler vardır; evet. bunlardan biri dillerdir. tınısını beğenmeyebilirsiniz. hoşunuza gitmeyebilir, fakat "kusarak konuşuluyor, ıyy" tarzında bir yorum seviyesizliktir. sizi alıp bir yere götürmez. aksine, düşürür.
evet, her ne kadar beğenilse de birçok kısım tarafından nefret edilen bir avrupa dili.
olamayacağınız şeyler vardır; evet. bunlardan biri dillerdir. tınısını beğenmeyebilirsiniz. hoşunuza gitmeyebilir, fakat "kusarak konuşuluyor, ıyy" tarzında bir yorum seviyesizliktir. sizi alıp bir yere götürmez. aksine, düşürür.
evet, her ne kadar beğenilse de birçok kısım tarafından nefret edilen bir avrupa dili.
devamını gör...
39.
çok seksi veya çok şahane bir dil olduğu iddia edilen dil. pek değil. yani konuşana göre değişiyor. bu yanılgının nasıl oluştuğunu anlatacağım biraz.
fransızcanın telaffuz açısından çok sıradışı bir dil olduğu malumdur. çok fazla ö, j, ş sesi vardır kelimelerinde. sürekli dudaklarınızı balık gibi büzerek konuşmanız gerekir. bu yüzden fransızcayı akıcı konuşan biri kuvvetle muhtemel ingilizce'de zorlanır. ingilizce bunun tam tersidir ve açık telaffuzlara sahiptir ağız yapısı baz alındığında. buna ek olarak pek çok kelimeyi paylaşır fransızca ve ingilizce. fakat farklı telaffuzlarla.
basit bir örnek vereyim. institution. ingilizce bu kelime instütuvşın şeklinde okunurken fransızca anstitüsyoğ şeklinde okunur. dolayısıyla fransızca'yı benim gibi sonradan öğrenen insanlar genel olarak ingilizce biliyorlarsa epey zorlanırlar c1 seviyesinden sonra.
bu sıradışılık dile bir egzotizm katıyor, bunu inkar edemeyiz ancak fonetik açıdan duraksamaları bol bir dildir. nesnelerin ve zamirlerin nitelenmesi için que, qui bağlacı kullanılır ve bu bağlacı kullanırken çeşitli kısaltmalara gidilir. misal 3.tekil zamir için qu'il denir, aradaki e(ö diye okunur) kaldırılır. bu fransızcayı anadil olarak konuşan biri için çok büyük kolaylıkken sonradan öğrenen biri için tam bir eziyete çeviriyor dili. zira ingilizcede bu tür nitelemelere ihtiyaç yoktur. hemen bir örnekle açıklayalım.
''bahsettiğim şey'' diyoruz iki dilde.
cette chose que je disais
the thing i was talking
görüldüğü gibi ingilizcede the thing i was talking ya da talking about denebilir, konuyu nitelemek için the thing yeterli sonrasında konuşma fiili belirtiliyor. fransızcada ise the thing yerine cette chose, eylem için de je disais'yi kullanıyoruz. aradaki que kelimesi türkçedeki bahsettiğim kelimesindeki nesneyi niteleyen -i- harfine denk düşüyor. kelimenin sonundaki -m- ile de kendimizi gizli özne olarak belirtiyoruz. karışık geliyor farkındayım. zaten karışık. üzgünüm ama karışık yani.
bu tür duraksamalar yüzünden dil bazı noktalarda akıcılık kazanamıyor. misal fransızca rap'in ne kadar tiksinç bulunduğunu duymuşsunuzdur. çünkü kulağa estetik gelecek o akışı sağlayabilecek kadar kaleme hakim olmak çok zor. o yüzden fransızca düşünüldüğü kadar fonetik bir dil değil. fakat bu konuşana göre değişiyor işte. misal angele'in fransızcası adamı baştan çıkarır. o kadın türkçe konuşsa da baştan çıkarır ama.
gelelim neden bu seksi fransızca imgesi oluştu. bu kültürle alakalı. fransız kadınlarının namını duymayan yoktur. ikinci dünya savaşı sonrasında sinema perdesinde gösterilen o elegant kültür, siyah tonlarda giyinen şuh kadınlar vesaire vesaire. heh onlar gerçek. o imgede en ufak bir abartı yok. genel olarak bu eğilime parisienne(parizyenden müjde size) dense de fransa'nın her kentinde bu tür kadınlara rastlarsınız. gerçekten çok çekicidirler. onlar konuştuğu zaman fransızca bir şiire dönüşüyor haliyle. yoksa marsilya'lı bir göçmen rapçi konuştuğu zaman pek de seksi bir dil değil.
türkçe gibi düşünün. haluk bilginer'le sen aynı türkçe'yi mi konuşuyorsun misal? aynı şey.
yine de oldukça keyifli bir dildir. çok zor olduğu için dili iyice öğrendiğinizde konuşabilmekten haz duyarsınız. fena halde metaforik bir dildir. türkçeye çok benzer bu açıdan. kıvrak düşünmeniz gerekir deyimleri anlamak için. ingilizce'nin düzlüğü ve pragmatikliği yoktur. pek çok açıdan türkçe ile benzeşir. kanımca ingilizce öğrenmeden direkt fransızca öğrenen bir türk dili çok daha düzgün ve hızlı öğrenir. ingilizce başta kolaylıklar sağlasa da işi sonradan zorlaştırıyor. uzunca bir süre ingilizce düşünüp fransızca konuşmuştum misal. oysa hiç gerek yoktu buna.
velhasıl güzel dildir ama zordur işte. öğrenmeye hevesli olanlara kolay gelsin şimdiden.
fransızcanın telaffuz açısından çok sıradışı bir dil olduğu malumdur. çok fazla ö, j, ş sesi vardır kelimelerinde. sürekli dudaklarınızı balık gibi büzerek konuşmanız gerekir. bu yüzden fransızcayı akıcı konuşan biri kuvvetle muhtemel ingilizce'de zorlanır. ingilizce bunun tam tersidir ve açık telaffuzlara sahiptir ağız yapısı baz alındığında. buna ek olarak pek çok kelimeyi paylaşır fransızca ve ingilizce. fakat farklı telaffuzlarla.
basit bir örnek vereyim. institution. ingilizce bu kelime instütuvşın şeklinde okunurken fransızca anstitüsyoğ şeklinde okunur. dolayısıyla fransızca'yı benim gibi sonradan öğrenen insanlar genel olarak ingilizce biliyorlarsa epey zorlanırlar c1 seviyesinden sonra.
bu sıradışılık dile bir egzotizm katıyor, bunu inkar edemeyiz ancak fonetik açıdan duraksamaları bol bir dildir. nesnelerin ve zamirlerin nitelenmesi için que, qui bağlacı kullanılır ve bu bağlacı kullanırken çeşitli kısaltmalara gidilir. misal 3.tekil zamir için qu'il denir, aradaki e(ö diye okunur) kaldırılır. bu fransızcayı anadil olarak konuşan biri için çok büyük kolaylıkken sonradan öğrenen biri için tam bir eziyete çeviriyor dili. zira ingilizcede bu tür nitelemelere ihtiyaç yoktur. hemen bir örnekle açıklayalım.
''bahsettiğim şey'' diyoruz iki dilde.
cette chose que je disais
the thing i was talking
görüldüğü gibi ingilizcede the thing i was talking ya da talking about denebilir, konuyu nitelemek için the thing yeterli sonrasında konuşma fiili belirtiliyor. fransızcada ise the thing yerine cette chose, eylem için de je disais'yi kullanıyoruz. aradaki que kelimesi türkçedeki bahsettiğim kelimesindeki nesneyi niteleyen -i- harfine denk düşüyor. kelimenin sonundaki -m- ile de kendimizi gizli özne olarak belirtiyoruz. karışık geliyor farkındayım. zaten karışık. üzgünüm ama karışık yani.
bu tür duraksamalar yüzünden dil bazı noktalarda akıcılık kazanamıyor. misal fransızca rap'in ne kadar tiksinç bulunduğunu duymuşsunuzdur. çünkü kulağa estetik gelecek o akışı sağlayabilecek kadar kaleme hakim olmak çok zor. o yüzden fransızca düşünüldüğü kadar fonetik bir dil değil. fakat bu konuşana göre değişiyor işte. misal angele'in fransızcası adamı baştan çıkarır. o kadın türkçe konuşsa da baştan çıkarır ama.
gelelim neden bu seksi fransızca imgesi oluştu. bu kültürle alakalı. fransız kadınlarının namını duymayan yoktur. ikinci dünya savaşı sonrasında sinema perdesinde gösterilen o elegant kültür, siyah tonlarda giyinen şuh kadınlar vesaire vesaire. heh onlar gerçek. o imgede en ufak bir abartı yok. genel olarak bu eğilime parisienne(parizyenden müjde size) dense de fransa'nın her kentinde bu tür kadınlara rastlarsınız. gerçekten çok çekicidirler. onlar konuştuğu zaman fransızca bir şiire dönüşüyor haliyle. yoksa marsilya'lı bir göçmen rapçi konuştuğu zaman pek de seksi bir dil değil.
türkçe gibi düşünün. haluk bilginer'le sen aynı türkçe'yi mi konuşuyorsun misal? aynı şey.
yine de oldukça keyifli bir dildir. çok zor olduğu için dili iyice öğrendiğinizde konuşabilmekten haz duyarsınız. fena halde metaforik bir dildir. türkçeye çok benzer bu açıdan. kıvrak düşünmeniz gerekir deyimleri anlamak için. ingilizce'nin düzlüğü ve pragmatikliği yoktur. pek çok açıdan türkçe ile benzeşir. kanımca ingilizce öğrenmeden direkt fransızca öğrenen bir türk dili çok daha düzgün ve hızlı öğrenir. ingilizce başta kolaylıklar sağlasa da işi sonradan zorlaştırıyor. uzunca bir süre ingilizce düşünüp fransızca konuşmuştum misal. oysa hiç gerek yoktu buna.
velhasıl güzel dildir ama zordur işte. öğrenmeye hevesli olanlara kolay gelsin şimdiden.
devamını gör...
40.
lisedeki alamanca hocamın sende fransız aksani var dediği günden beri icimin isindigi dildi. bu sene çalışmaya başladığım ilk günden ingilizce'nin aksine öğrendiğim çoğu kalıbı, kelimeyi aklimda tutup diyaloglar ezberledim. bunun sebebini sevdiğim için diye yorumluyorum. sevilerek yapılan eylemler iş olarak görülmüyor.
t: cok naif ve tatlı bir dil*.
t: cok naif ve tatlı bir dil*.
devamını gör...