friedrich nietzsche

'tanrı öldü, insana acımasından dolayı öldü' demiş pos bıyıklı filozofumuz.

müziği çok severmiş ve yürüyüş yapmayı.
kadınları da.
ama dostları tarafından ihanete uğramıştır.
bu yüzden alayına gider yaparcasına kutsal bir kitap yazmıştır en deli zamanında.

kasım turhan hocanın, ‘öyle bir zamanda dünyaya gelmişti ki, hegel’i, marks’ı, kant’ı; hepsi vardı ve hepsi kendisinden önce bir yerleri tutmuştu. nietzsche’ye yer kalmamıştı. o da kendisine yer açmak için eline kılıncı alıp hepsine girişti.’ diyerek betimlediği filozof.

değerli şeylerin elde edilmesinin sancılı olduğunu düşünen filozof.

"siz, konforlu insanlar, insan mutluluğu adına ne kadar az şey bilirsiniz! dolu yaşamanın sırrı, tehlikeli yaşamaktır! vesuvius dağı'nın eteklerine inşa edin şehrinizi!"

friedrich wilhelm nietzsche doğdu 1844 yılında rocken , almanya'nın kalbinde bir köydü.

papaz olan babası, büyükbabası gibi teoloji öğretti; kraliyet ailesinin bir üyesinin eğitiminden sorumludur.

başına kötü bir düşüş nedeniyle öldü ve bir yıl sonra, nietzsche'nin erkek kardeşi, friedrich sadece 6 yaşındayken öldü.


aile daha sonra küçük bir kasaba olan naumburg'a yerleşmek için ana köylerini terk etti. nietzsche bir papaz olarak aile geleneğini sürdürmek istiyor. piyano öğreniyor.

on yaşında naumburg kolejine girdi, ancak o kadar zekiydi ki, 1858'de eğitimine devam etmek için ülkedeki en yetenekli öğrenciler için ayrılmış bir yatılı okul olan pforta'ya gönderildi . manastır disiplini ile bu kurumda, diğerleri arasında, fichte çalışıldı.

o yaştan itibaren çocukluğunun ayrıntılarını anlatan bir defter tuttu. yorulmak bilmeyen bir okuyucu, bilgiye susamış. hangi çalışma alanını tercih edeceğinden emin değil.

on yedi yaşında schiller ve hölderlin'in eserlerini keşfetti ve geceleri piyanoda doğaçlama yapmayı severdi. teolojiyi terk edip müzisyen olma projesini çabucak terk etti. inancı azalır ve baş ağrısı çekmeye başlar.


mezun olduktan sonra, 1864'te bonn üniversitesi'nde filoloji okumak üzere bonn'a kaydoldu.

çekingen karakterine rağmen öğrenci hayatına katılır, ancak sonuçta oldukça yalnız kalır. çalışmalarına çok az ilgi duyan bu parlak öğrenci yine de yoğun bir şekilde çalışıyor.

orada sadece bir yıl kaldı ve profesörü ritschl'in ardından leipzig üniversitesi'ne gitti . onun akıl hocasıdır, ancak onu yapımda bir dahi olarak görür.

orada, onu derinden etkileyecek bir okuma olan schopenhauer'ı keşfetti. ayrıca bir başka belirleyici karşılaşma olan wagner ile tanışır.

eğitimi tamamlandı, 1869'da isviçre basel üniversitesi'ne filoloji profesörü olarak atandı . o zamanlar yirmi dört yaşındaydı.

mesleğinin bir parçası olarak, on yıl boyunca düşüncesini antik yunan eserleriyle temas halinde geliştirdi, ancak aynı zamanda zamanının felsefi güncelliğine de ilgi duydu.


uzak bir akrabası olduğu söylenen richard wagner ile yakın bağlar kurar . 1872'de ilk eseri olan trajedinin kökeni'ni yazdı ; bu, ikincisinin coşkulu desteğini topladı, ancak bazı filolog arkadaşlarının gözünden düştü.

birinci fransız-alman savaşı sırasında hemşire olarak hizmet etmek için gönüllü olarak orduya katıldı.


bu dönem birkaç başarısızlık veya problemle bulanıklaşır.


o taslaklar inactual hususlar ; bu iş başarı ile buluşmaz ve gözden kaçar.

reddettiği bestelerinden birini bir şefe gönderir.

eski öğretmeni ritschl, tanınmış bir filoloji profesörü haline gelmediğini görmekten duyduğu hayal kırıklığını anlattı.

özellikle 1875'te ciddi bir şekilde hastalandı : neredeyse kör eden baş ağrıları, halsizlik, felç, mide bulantısı ... akrabaları çok endişeliydi.


bu sağlık sorunlarının ardından belli bir alaycılık da onu yakalar. ahlakı ve onun ikiyüzlülüğünü eleştirmeye başlar. konuyu kendisi hakkında bir kitap yazan arkadaşı paul rée ile uzun uzadıya tartıştı: moral duyguların kökeni .

besteciden uzaklaşmaya başladığı bayreuth'ta richard wagner adlı küçük bir kitapçık yazdı . tartışma yakında kesinleşecek ve nietzsche ona fazlasıyla insan olan insan el yazmasını gönderdiğinde cevap vermeyecek .


sağlık durumu, öğretmenlik mesleğini düzgün bir şekilde yerine getirmesini engelliyor. 1879'da istifa etti, ancak iyileşmesine daha uygun bir iklim bulmak için seyahat etmesine izin veren bir emekli maaşı aldı.

nietzsche bu nedenle akdeniz ikliminin faydalarından yararlanmak için italya'ya (venedik, torino, cenova) ve fransa'ya (nice) gitti.

cenova'da aurore'u yazdı ve bizet'in kendisine derinden damgasını vuran carmen operasını dinledi .

1882'de roma'da lou salomé ile tanıştı . dikkat çekici derecede zeki, daha sonra freud ve rilke'nin arkadaşı olacaktı.

nietzsche, kendisi ve arkadaşı paul rée ile isviçre'ye gider, ancak onlarla ilişkiler, düşme noktasına kadar kötüleşir. genç kıza aşık olsaydı, paul rée'ye isteğini iletmesi talimatını verirdi, ikincisi ise kendisi aşıktı. kız kardeşi de bu birliğe karşı tavsiyelerde bulunarak zararlı bir rol oynayabilirdi.

kronik depresyona giriyor.

aynı yıl wagner'in ölümünü öğrenir ve tartışmalarına rağmen karısına bir mektup gönderir.

gai savoir'ın yazılarını tamamlıyor .


sonra anıtsal bir projeye başladı: böyle buyurdu zerdüşt'ün yazımı . bu 1882'den 1885'e kadar sürdü: cenova yakınlarındaki rapallo'da başladı, sils maria, isviçre'de devam etti ve nice bölgesi, eze ve menton'da sona erdi.

bu kitap sadece yüz kopya satıyor, ancak onu hayatının şaheseri olarak görüyor.


ailesiyle ilişkiler zordur: onu "mesih'i öldürmekle" suçlayan annesi ile anlaşmazlığa düşmüş durumda, kendisi ve kocasının anti-semitizmi nedeniyle kız kardeşinden ayrılıyor.


1886'dan 1888'e kadar, neredeyse deliliğini hissediyormuş gibi yazma temposu hızlandı. nietzsche az yazdığı beş başyapıtlarından : beyond good ve evil , ahlakın soykütüğü , putların twilight , deccal ve ecce homo .

tam bu anda kırk dört yaşında ve ünlü olmaya başlıyor.

bitmemiş kalacak olan yeni bir çalışma olan güç isteği planını hazırlamaya başlar .

sağlığının tekrar kötüleştiği sils maria'da kaldıktan sonra turin'e döndü ve bir delilik kriziyle yakalandı : 3 ocak 1889'da kırbaçlanıp ağlayan bir atın boynuna kendini attı. sonra bilinçsiz düşer.

eve döndüğünde, çılgın patlamalar yaşar, kendini napolyon'un halefi, dionysos veya mesih için alır. arkadaşlarına veya yabancılara anlamsız mektuplar yazıyor.


çılgın bir akıl hastanesine götürüldü, çok konuşuyor, sürekli şarkı söylüyor, sonra giderek daha az. bazen akla bazı gerçekler gelse de, geçmiş yaşamının hatırasını kaybetmiş gibi görünüyor. bir gün kız kardeşine "ben güzel kitaplar yazmadım mı?" diye soracak. ".

sonra bitkisel bir duruma ve ölümüne kadar neredeyse tamamen sessizliğe gömülür .

hastalığının sifiliz, beyin tümörü, kalıtsal sinir bozuklukları veya baş ağrısını hafifletmek için alınan tehlikeli ilaçlardan mı kaynaklandığı bilinmemektedir.

annesi ve ardından kız kardeşi tarafından bakıldı, weimar'da yüzyılın başında, 1900'de ününden habersiz olarak öldü .

fikirlerine ve hayatına üzücü akıbetinden bağımsız bakamadığım kişidir.

"beni anlamıyorlar.
ben, bu kulaklara göre ağız değilim."

böyle buyurdu zerdüşt.

insanların zerdüşt dışında kitabını okumadıkları filozof. böyle buyurdu zerdüşt'ü okudukları da genellikle şüphelidir; hoş. böyle buyurdu zerdüşt, guy debord'un gösteri toplumu'nda tarif ettiği bir metaya dönüşmüştür.

“sahiden, ne çok gülmüşümdür, keskin pençeleri olmadığı için kendilerini iyi zanneden zayıflara!” bu sözün sahibidir kendisi. zayıf olmak iyi veya erdemli biri olmak değildir. asıl erdemli olan, elinde her türlü kötülüğü yapacak güce sahip olduğu halde bu gücü kötüye kullanmayandır. zayıf birininse günah işleme seçeneği yoktur.

kendisinin şu sözünü de çok beğenirim: "ama önce sen kendini inşa etmelisin, dimdik bir beden ve dimdik bir ruhla."

ayrıca bu entryde söz edildiği gibi felsefeye nietzsche ile giriş yapınca çok büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım çünkü okuduğum kitabın yarısından fazlasını anlamadım. anladığım şeyleri de kıçımdan anlamış olma ihtimalim de var tabi. bu sebepten ortamlarda çok fazla muhabbetini açmam, ne olur ne olmaz. bir de anladığım kısımları anlamak için canım çıktı. bir elimde sözlük bir elimde kitapla, satırları defalarca okuyarak üstüne yetmezmiş gibi internette o kitapla ilgili ne kadar kaynak varsa (makale, video, belgesel) tüketip özet çıkarmaya çalışıyordum. bunları yapmak da çok fazla yorunca uzun bir zaman felsefeyle ilişiğimi kesmek zorunda kalmıştım.

insanca diye bir kavram yaratmış, içine de bütün pislikleri koymuş.
kavramın sağında tanrıyı öldürmüş, solunda umudu pandoranın kutusuna hapsetmiş.
arkası koca bir baş ağrısı önü ise körlük.

sadece göğe yükselmek var hayatında

“iki temel sorunu var insanlığın. adaletsizlik ve anlamsızlık. birine karşı hukuku bulduk, diğerine karşı sanatı. ama insanlar hukuka ulaşamadı. ve sanat insanlara. ”

nihilist değildir.

ona göre, " tanrı ölmüştür " ve dolayısıyla insan kendi değerlerini yaratmakta artık serbesttir.nietzsche'e göre, bilgi hiç bir zaman objektif değildir, fakat her zaman yararı ve bilinçsiz bir amacı vardır. düşünce ve lisan arasındaki ilişki üzerine öngördüğü hususlar çağdaş felsefe üzerinde önemli etkiye sahiptir.

alman filozof. varlığı varlığıma armağan olsun. ama şöyle bir sıkıntısı var aydınlanmacı ama aydınlanma düşmanı, akılcı ama akıl düşmanı, ama sosyalist değil bildiğiniz anlamda koyu bir faşo. çünkü yaptığu herşey dünyaya hitleri armağan etmiş birisi. tanım bu kadar.

arkadaştılar, ama arkadaşlıkları bitti ve her ikiside karşılıklı olarak arkadaşlıklarını sona erdirdiler;birisi çok yanlış tanıdığına inandığı için, öteki çok iyi tanıdığına inandığı için. ve her ikiside yanıldı! çünkü ikisi de kendini yeterince tanımıyordu.sözünün sahibidir.

felsefe tarihinin hakkında en çok dezenformasyon ve yanlış atıf yapılan filozofu. başlığındaki bazı entry'leri okurken eğlenmemek elde değil.

umut eziyetin süresini arttırır.

bay kadın düşmanı. fakat sevdiğim bir sözü vardır "insan, üstinsan ile hayvan arasında gerilmiş bir iptir... altında koca uçurum olan bir ip."

kadınları küçümseyen ama çok önemli olan bir filozof.

kitaplarının türkçe çevirileri berbat olup modern dönem esaslı filozoflarındandır

gözlerimin açılmasında katkısı büyük olan büyük filozof.