461.
gece değil ama olsun...

dünyada tren uğramayan, tren rayına sahip olmayan tek garın dalaman'daki söğüt köyü'nde bulunan gar olduğu söylenir.

mısır hidivi ll. abbas hilmi paşa, yerleşmeye karar verdiği bu bölgede, çevreyi temizlemek ve düzenlemek adına çeşitli çalışmalar yaptırır.

söylentiye göre o sırada ortaya şöyle bir karışıklık çıkar: hidiv, mısır'a gar yaptırmayı düşünmektedir. aynı sıralarda dalaman'da yaptıracağı çalışmaların planlarını da, gar planıyla birlikte fransız mimarlara bırakır. artık planlar mı karışmış, mimarların rotaları mı karışmış bilinmez ama, mısır'a yapılması gereken gar dalaman'a yapılır.

hidiv, garı yıktırmak yerine başka amaçlarla kullanır. daha sonra maddi nedenlerden dolayı gara el konur ve cumhuriyet tarihinde de çeşitli farklı amaçlarla kullanılır bina.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
görselin kaynağı
devamını gör...
462.
23 asal bir sayıdır eheheh *
devamını gör...
463.
ayın dünyamıza olan uzaklığı ile satürnün uzaklığı aynı olsaydı, satürn dünyadan şu şekilde görünür(müş);
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
yine aynı şekilde diğer gezegenler de dünyamıza ay ile olan uzaklık kadar mesafede olsalarmış onları da şu şekilde görebilirmişiz,
devamını gör...
464.
steve jobs, suriyeli babası tarafından, doğduktan kısa süre sonra amerikalı bir aileye evlatlık verilmiştir.
devamını gör...
465.
tabanı denizin dibinde olan dünyanın en büyük ve en yüksek dağı mauna kea dır.

gökyüzüne en yakın dağ everest

evrenin en yüksek dağı ise olimpos dağıdır. dağın çapı ortalama ispanyanın yarısı kadardır.

======alıntı=====

bilinen en yüksek dağ 8848 metre ile everest dağı olmasına rağmen, pasifik okyanusu’nun tabanında yükselen mauna kea aslında sıralamada ilk basamakta yer alıyor. volkanik bir dağ olan mauna kea’nın okyanus seviyesinin üst kısmında kalan bölümü 4207 metre. okyanus tabanından itibaren yüksekliği ise 10.100 metre.

bu açıdan ele alındığında mauna kea dünyanın en yüksek dağı unvanını alıyor. 1 milyon yaşındaki mauna kea son olarak 4600 yıl önce aktif hale geçmişti.



güneş sistemindeki en büyük dağ, mars’ta bulunan sönmüş bir volkanik dağ olan olimpos dağı’dır. dağın yüksekliği 26 bin 400 metredir.



not: bilgisayarınızdan google earthı açtığınızda mars ı seçerek marsta gezinebilirsiniz (gezinmekten kasıt marstaki bölgeleri zoomlayabilirsiniz ) yakınlaştırabilirsiniz ben yaklaşık 8-10 yıl öncesinde merakımdan dolayı olimpos dağını görsellerde gördükten sonra zoomlayarak kendim buldum
devamını gör...
466.
mısırın başkenti kahire'dir
devamını gör...
467.
dulkadiroğlu değildir aslı zülkadirogullarıdır. zül; utanmak, zorluk manasına gelmektedir
devamını gör...
468.
karabasan diye birşey yokmuş, yani varmış da o başka birşeymiş.

letsgo
devamını gör...
469.
asmr etkisinin tersi olan mizofoni, yunanca misos (nefret) phone (ses) kelimelerinden türemiştir. kişilerin belirli seslere karşı öfke ve nefret duymaları anlamına gelmektedir.
devamını gör...
470.
sevgililer günü, her yılın 14 şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. kökeni, roma katolik kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. bu sebeple bazı toplumlarda "aziz valentin günü" (ingilizce: st. valentine's day) olarak bilinir. valentine kelimesi, batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.
devamını gör...
471.
hababam sınıfı’nda büyük taaruzu anlatan nuri hoca istiklal savaşı gazisidir
devamını gör...
472.
filler zıplayamayan tek memelidir.
devamını gör...
473.
nereye dönersen dön, popon arkandadır.
devamını gör...
474.
sözlük alışkanlıkları kapsamında tanım yaparsak, ispanyol bir atlet deyip mevzuyu baştan savabiliriz. ne de olsa tek cümlelik hatta bir iki kelimelik tanımlar dahi, deha göstergesi sayılıyor. * yalnız bu dahi, deha olayı da fena durmadı. de da mı kullansaydım acaba? bakın aşk olsun şimdi yine mevzuyu ıskalatacaksınız bana! hemen bağlayalım olayı; ben bir deha olmadığım için mevzuyu yine uzatacağım. * şöyle yaparsak kolay olur, ben bilal gibi yazarım siz einstein gibi anlarsınız orta yolu buluruz. nasıl? bence gayet iyi. gelelim mevzuya;

bu abiyi farklı kılan hikâyesi. ya da farklı kılan demeyelim de insan olduğunu gösteren detay, aktaracağım hikâyede saklı diyelim. yıl 2012 uzun koşu kros müsabakası yapılıyor. olimpiyat şampiyonu abel mutai rakiplerine nal toplatıyor ve yarışı rahat bir şekilde önde götürüyor. arkasındaki atlet ise bizim güzel abimiz ivan fernandez... önündeki kenyalı atlet abel mutai bir anda duruveriyor. adamın tabelaları karıştırmak suretiyle kafası karışmış. ivan abi rakibinin içine düştüğü durumu fark edip bağırmaya başlıyor. ama bir şeyi hesap edemiyor. kenyalı atlet ispanyolca bilmiyor. * doğal olarak mutai mevzuyu bir türlü anlamıyor. bunun üzerine ivan abi mutai'ye eliyle bitiş çizgisini gösteriyor. tabiri caizse itekleyerek adamın bitiş çizgisini geçmesini sağlıyor. müsabaka sonrası çoğu deha gibi muhabir de bu güzel abimizi sorularıyla sıkıştırmaya çalışıyor. aldığı cevaplarla okkalı tokat yemiş olmasına rağmen inatla sormaya devam ediyor.

şöyle bir diyalog;

gazeteci: bunu neden yaptın?
ivan: hayalim bir gün kendimizi ve başkalarını kazanmaya zorladığımız bir topluluk yaşamına sahip olabileceğimizdir.
gazeteci: peki kenyalı'nın kazanmasına neden izin verdin?
ivan: izin vermedim. o kazanacaktı. yarış onun hakkıydı.


gazeteciye bu yanıt yetmiyor ve mevzuyu devam ettiriyor.

gazeteci: ama kazanabilirdin!
ivan: benim zaferimin ne değeri olurdu? bu madalyanın onuru ne olurdu? annem bunun hakkında ne düşünürdü?


geçen sözlükte bir başlık görmüştüm; ''çocuk büyütmek'' diye. yanlış bir tabir aslında zira olaya ''insan yetiştirmek'' olarak bakmak gerek. belli ki ivan abinin annesi mevzuya bu şekilde yaklaşmış. insan yetiştirmiş. hani çocuklarınızın diğer çocukları geçmesi için sırtlarına yüklediğiniz o yükler ve vurduğunuz kırbaçlar yok mu? aslında o yüklerin ve kırbaçların izleri, çok farklı yerlerde, derinlerde kalıyor. belki görünmüyor ama kalpleri ve zihinleri öyle bir hale geliyor ki, aklınızca onlardan atik, akıllı, hakkını savunan insanlar yaratmak maksadı ile yaptığınız dokunuşlar başkalarının haklarını yok saymalarına, kendilerinden başkalarını umursamamalarına ve başkalarının mutsuzlukları üzerine mutluluk inşa etmeye çalışmalarına sebep oluyor. ne yazık ki ebeveynlerin çoğunluğu bu durumdan memnun! gururla, göğüslerini gere gere başkalarının hakkını gasp eden evlatlarının diğerlerinden akıllı olduğunu düşünüp, ne güzel evlat yetiştirmişim be diye ortalıkta arzıendam ediyorlar. değerleri olmayan insanların/toplumların yetiştirdiği sözde nesillerden ise liyakat sahibi, işini düzgün yapan, başkalarının hakkını gasp etmeyen insanların çıkmasını bekliyoruz. yani esasen godot'yu bekliyoruz...

yalnız bu konu nasıl buraya geldi ben de anlamadım. özetle tek kelimeyle deha olabilirsiniz, tek bir hamle ile şampiyon olabilirsiniz. ama günün sonunda bu yaptıklarınızla insan olabilir misiniz? tabi küçük yaşlardan itibaren başarıya giden her yolu mubah gören kitle ama o adam da dikkatli olsaymış diye söylenmeye başlayacaktır. evet keşke dikkatli olsaymış. ama dikkatli olsaymış, böyle bir insanı tanıma şansına erişemeyecektik. ne de olsa sizin gibilerden çok var. böylelerini görmek bırakın insanı tosbağaları bile umutlandırıyor.

bir de şunu düşünmenizde fayda var; birilerinin mutsuzluğundan devşirdiğiniz mutluluklarınızı, başka birileri de sizden devşirip kürsünün tepesine çıkmaya çalışacak. bu yoz ve ilkel çekişme içerisinde sürekli kendinizden bir parça bırakarak yaşayacaksınız. mezara ise o kadar parça fedasından sonra ne olarak gireceğiniz meçhul! o yüzden hakkınızı alın. ama başkalarının haklarını teslim etmeyi unutmayın. ivan abi gibi davranan insanları aptal. kendinizi de deha olarak görmekten vazgeçin. aslında sadece sırtlan sürüsünün sümsük neferleri olduğunuzu fark edip, asıl gücün bir şeyleri feda edebilmekte, asıl özgürlüğün bir şeylerden vazgeçebilmekte olduğunu anlayın.

bu kısımda değişik oldu biraz * konu nereden nereye geldi. daha aya çıkacaktık. sözüm meclisten içeri/dışarı. herkes kendini bilir zaten. kimseye yazılmış bir yazı değil bu. ivan abinin hikâyesini anlatalım derken, laf lafı açtı. bugün de biraz zamanım var yazıyorum çiziyorum işte. alınanlar neden alındıklarını, hak verenler neden hak verdiklerini düşünsünler de ortalı yolu bulalım. bu arada idare-i maslahatçılardan esaslı devrimci olmaz. şimdi bu da ne alakaysa... *

neyse, saygılar ivan abicim...
devamını gör...
475.
türkçedeki fırtına kelimesi latince “fortuna”dan gelmektedir. merak eden gerisini googlelasın.
devamını gör...
476.
matematikte yakından tanıdığımız karekök işaretinin ingilizce 'kök' anlamına gelen 'root' kelimesinin ilk harfi olan r'nin zamanla evrimleşmesi sonucunda günümüzdeki halini alıyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
477.
türkçedeki "medeniyet" kelimesinin arapça "medine" şehrinden türetilmesi
devamını gör...
478.
ışık, karanlıkta kilitli olana ulaşamaz.
gizli tutulan hiçbir yara iyileştirilemez
devamını gör...
479.
yüzüklerin efendisi'nde faramir sam ve frodo’yu osgiliath’a götürdüğünde sam, burada bulunmamaları gerektiğini söyler. bu öylesine söylenmiş bir replik değildir çünkü kitapta bu karakterler orada hiç bulunmamıştır.
devamını gör...
480.
herkes yalan söyler.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir bilgi bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim