geceye bir bilgi bırak

ana gibi yar bağdat gibi diyar olmaz değil ane gibi yar bağdat gibi diyar olmaz ...

hani bildiğiniz milli parklar, birkaç kilometrekareden ibarettir. türkiye’de arabayla önünden geçersiniz, ''milli parkımıza hoşgeldiniz – milli parkımızdan selametle'' tabelasını okursunuz. plitviçe milli parkı, uçsuz bucaksız bir doğa. bütün dünyanın öyle olduğu hissine kapılıyorsunuz. duman gibi akan şelaleler, irili ufaklı yüzlerce göl, gölün yüzeyinde enayi gibi yakalanmayı bekleyen ama kimsenin ilişmediği sazanlar, sessizlik içindeki su sesi... çarşaf gibi durgun gölde yapılan gemicik yolculuğu... kurgu gibi ama gerçek... zannımca james cameron abimiz, 20 sene önce burayı ziyaret etmiş olabilir; avatar açısından.

milli park turu, tam 8 saat sürüyor. açıklamakta fayda var, bu 8 saat, hızlandırılmış bir tur.

8 0 skorunun üstüne isterse logosuna galaksiyi döşesin kurtarmaz.

srebrenitsa katliamından yıllar sonra toplu mezarların araştırıldığı bölgede insanlar bir şeyi fark ettiler. cesetlerin olduğu bölgede artemis diğer adıyla ölüm çiçeği olarak bilinen çiçeklerin sayısının artış göstermesiyle sadece bu çiçekle beslenen mavi kelebeklerin sayısı da hızla artmıştı. bunun fark edilmesiyle birlikte mavi kelebekler takip edilerek binlerce cesedin bulunduğu toplu mezarlara ulaşıldı. bu olaydan sonra mavi kelebekler srebrenitsa katliamının simgesi haline geldi.

asla hiç kullanılmamış bir ayna satın alamazsınız.

asla dilinizi dirseğinize değdiremez siniz.

asla viva zapata'yla baş edemezsiniz....

dünyadaki ikinci büyük dini grubu oluşturan islam dininin, 2070 yılında hristiyanlığı geçerek ilk sıraya yükseleceği öngörülüyormuş.

bak allah'ın işine.

- bugünkü hayvan biyokütlesinin %20'si karıncalardan oluşur.

- yeryüzündeki her bir insana 45 milyon ila 1.5 milyar arası karınca düşer.

kaynak

kur'an'da "elindekini diğeriyle paylaş" emri; namaz, zekat ve hacc emrinden daha çok zikredilir. otuz iki yerde namaz, otuz iki yerde zekat ve bir yerde hacc emri varken yetmiş iki yerde infak emri vardır.

öpülepsinin allahı yokmuş. (yani ateist). sebebi de küçükken "allah varsa afrika'daki çocukları doyursun" demiş. afrika'daki kıtlık devam edince ateist olmuş.
great success.

altay, hakas ve tuva destanlarında tengri ile pazarlığa tutuşma işleri esasen pek revaçta olan bir durum. * tengri ile pazarlığı tutuşup tutuşmama kısmına karışmıyorum ama olumlu sonuçların alındığı örneklerde var. yani karar tamamen size kalmış. bu destanın en güzel özelliklerinden birisi ülgen * * ve erlik arasında ortaya çıkan ilişki biçimidir. zira pek çok türk destanında, diğer mitlere nazaran iki farklı uçta yer alan iki tanrı arasındaki ilişki biçimi, bu kadar net bir şekilde ortaya konmaz ve işlenmez. bu yönüyle ziyadesiyle değerlidir. tabii bu destanda ilginç biçimde tongaya düşen erlik olmuştur. eee hep yer altı tanrıları millete nanik yapacak değil ya birazda işin ceremesini onlar çeksin değil mi? *

aslında üçüncü talep sonrası verilen cevap kanımca gayet anlaşılır ve makul o yüzden kızmıyorum ben ülgen'e. sonuç olarak büyük kahramanlıklara imza atacak bir kerata gelecek dünyaya ve adının mümkün mertebe anılmaması, görevini büyük sessizlik ve vakar içinde yapmasının sağlanması bence adil bir pazarlık unsuru. işin şovuna kaçma, işini yap ben de sana yardımcı olayım diyor bir nevi... burada ülgen; insanoğlunun şan, şöhret, kahramanlık sendromu hastalıklarını törpülüyor gibi geliyor bana. * destanın içerisinde çok ince ve hoş ayrıntılar gizli aslında. tabii bunu tespit için okumak lazım. bu mevzulara ilgi duyanların da keyifle okuyacağını düşünürüm. yanılmıyorsam tdk'nın çıkarttığı altay destanları serisinde yer alıyordu. farklı bir kaynaktan daha okumuştum diye hatırlıyorum ama yanılıyor da olabilirim. * özözünedanışır'dan ekran resmi istemediğim için ters köşeye yatıp gol yemişte olabilirim tabi. *

hülasa sibirya kökenli türk destanlarını okumakta fayda vardır. ülgen ve erliğin yeryüzü üzerindeki gizli hakimiyet çekişmesini en güzel şekilde onlar anlatır. bu destandaki kadar aleni olmasa da anlatılan hikâyelerin içeriğinden bunu anlar ve kavrarsınız. yeri gelmişken özözünedanışır'a da bu anlamda teşekkür etmek gerekiyor. bu tarz başlıklar açıp sözlüğe zenginlik katıyor ve bu durum benim indimde ziyadesiyle değerli...

konuşması en zor veya en kolay dil kavramı nereli olduğunuza göre değişir, daha doğrusu gırtlak yapınıza göre. bir türk için korece ingilizceden daha kolay bir dildir mesela.

gözyaşlarımız cildimizi güzelleştirir, gülmek de ruhumuzu...

bütün üç renkli kediler dişi oluyormuş.

bu gece rotamızı mısır ülkesine çevireceğiz. mısır’daki piramitlere değineceğiz. dünyanın yedi harikası’ndan biri olarak kabul edilen mısır’daki büyük piramitte* kaç tane taş kullanılmış hiç merak ettiniz mi? bu konuyu merak edenler keops piramidinde kullanılan taşlar için detaylı araştırmalar yapmış. bu piramidin yapımında her biri 3 tonluk toplamda 2 milyon 3 yüz bin adet taş blok kullanılmış. bu devasa eserin yapımı ise yaklaşık 20 yıl sürmüş. süresiyle de ilgili hesaplamalar yapılmış. şöyle ki iki milyon üç yüz bin adet kayayı gece gündüz çalışarak her 5 dakikada bir tanesini yerine yerleştirmişler demek oluyor. vaktizamanında yaklaşık 4 bin işçinin emeğiyle inşa edilen bu yapıyı eğer bugün inşa etmeye kalkarsak vinçler ve helikopterler kullanarak 1500 ila 2000 civarında kişinin en az 5 yıl çalışması gerektiği hesaplanmış. bu şekilde piramidin güncel maliyetinin de 5 milyar dolar civarında olacağı hesaplanmış. günümüz toplumlarının modern çağda da böylesine büyük projeler yaptığını biliyoruz. o yapıların maliyetleri de keops primidininkine yaklaşabiliyor. örneğin; new york’ta yeni inşa edilen dünya ticaret merkezi binası yaklaşık 4 milyar dolara mal olmuş. keops pramidinde kullanılan taşlara ilgili bir kıyaslama yapacak olursak, 1931-1936 yılları arasında colorado nehri üzerinde yaklaşık 5 yılda inşa edilen hoover barajı’nda kullanılan betonun hacmi yaklaşık olarak büyük piramit keops’taki taşlarınkine eşitmiş.

yararlanılan kaynak

amazon ormanları emdiğinden daha fazla karbondioksit yayıyor
ünlü bilim dergisi nature, artan yangınlar sebebiyle her geçen gün alanı daralan amazon ormanlarının emdiğinden daha fazla karbondioksit saldığını açıkladı.

amazon'un bir kısmının yangınlar olmasa bile karbon yaydığının keşfinin özellikle endişe verici olduğunu söyleyen bilim insanları, bunun her yıl artan ormansızlaşmanın ve yangınların sonucu olduğunu söyledi.

kediler bulundukları kabın şeklini alırlar , yani kediler sıvımsı katılardır.

kaynak:yok salladım.

yav ben sadece geçen hafta 7 kere ağladım.