241.
kuşlarda gözyaşı bezi yani lachyrmal gland bulunmaz. bu sebebten kuşların hiçbiri ağlayıp gözyaşı dökemez. gözlerinin nemli kalmasını sağlayan ise "üçüncü göz kapağı" olarak da bilinen göz nemlendirici/kırpıcı zardır.
devamını gör...
242.
2010 2011 şampiyonu trabzonspor'dur.
devamını gör...
243.
mart 13 tarihli bir yazı girmiştim sözlüğe. tanım no: #555750 başlık (bkz: rodrigo'nun gitar konçertosu)

birkaç hafta önce tiyatro sanatçısı reha özcan, 4 dakikalık bir video paylaştı. kısa bir görüntüye, ne kadar çok bilgi sığdırmış. aynı düşünceleri paylaşmak güzeldir. görüntünün sonunda, reha özcan’nın gözlerine bakmayı unutmayın.
“ama aşk olsun sana be çocuk”
buyrunuz;
devamını gör...
244.
immanuel kant'ın çok fena basuru vardı..
devamını gör...
245.
yalın'ın gerçek adı hüseyin'miş.
devamını gör...
246.
nurgül yeşilçay'ın memleketi afyon/çay.
devamını gör...
247.
depresyondaysan: geçmişte yaşıyorsun.
endişeliysen: gelecekte yaşıyorsun.
mutluysan: anı yaşıyorsun...

(bkz: lao tzu)
devamını gör...
248.
romalılar için köle ''res mancipi'' mal sayılır. tıpkı yük hayvanları gibi. ancak mevzunun içerisinde farklı incelikler vardır; evet hak ehliyetine sahip değillerdi ancak onların insan olduğu gerçeğini yadsımak mümkün değildi. nasıl ki atlardan, eşeklerden faydalanma biçimi onların özelliklerine göre şekillenmişse, köleler için de durum aynı şekilde zuhur etmiştir. bu yüzden de onların yeteneklerinden ve zekâlarından yararlandılar. bunu yaparken de ex persona domini adı verilen kişiliğin devri müessesesi kullanıldı. yani köleye geçici olarak efendisinin kontrolünde fiil ehliyeti kullanma hakkı verildi. yani köle filmlerde/dizilerde izlediğiniz üzere gitti efendisinin adına mal aldı. gitti efendisinin adına bazı şartlar dahilinde ödeme yaptı ya da borç tahsil etti. ama bunların hepsi efendinin şahsında gerçekleşen işlemlerdi. bu işlerden doğan tüm hak ve borçlar efendiyi ilgilendiriyordu. yani kölelik ancak ve ancak efendi ile var olan onsuz hiçbir anlam ifade etmeyen bir özelliği haizdi. misal köle, efendi tarafından bir devrin yada satımın konusu olmadı ve terk edildi, hoop sahipsiz mal * haline gelirdi.

bir üst tanımda vurgulanan bir nokta ile ilgili önemli bir hususun altını çizmek gerekir; köleye nasıl davranılacağı söylendiği üzere sahibine bağlı bir durum değildi. bununla ilgili de ayrıca düzenlemeler vardı. özellikle kölelik hukukunun oluşturulduğu ilk zamanlardan itibaren bir denetçilik müessesi vardır. censor'ler efendilerin kölelere karşı olan davranışlarını incelerler ve kötü muamele durumunda çeşitli yaptırımlar uygulanmasını sağlarlardı. bunlardan en sıkıntılısı ise censor ikazı * idi. censor sıkıntıyı gördümü notayı çakar efendiyi cümle aleme rezil ederdi ve efendi şerefsiz * olarak nitelenerek hak ehliyetini yitirirdi. yani bu insanlık dışı uygulamanın dahi kendi içerisinde bir hukuki zemini ve yaptırımları vardı. tabi sonra roma büyüdü. kurumlar yozlaştı ve söz konusu usuller zaman içerisinde aşınmaya uğradı. imparatorluğun bütün kurumlarındaki ve yasalarındaki çürüme bu alana da zerk etti. işte o andan itibaren de keyfilik ve rezillik daha üst boyutlarda yaşanır oldu. zaten bu rezillikleri ''spartacus'' adlı dizide görmüşsünüzdür. *

azat etme işi de; ''hadi evladım seni azat ettim tak sepeti koluna haydi herkes yoluna'' tarzı bir durumla gerçekleşmiyordu. bunun da ıvır zıvır bir sürü şartı vardı. augustus sağ olsun tabiri caizse otu boku şarta bağlamıştır. misal 2'den fazla köleniz var. diyelim ki 10 köle, bunun ancak yarısını azat edebiliyorsunuz. 11-30 arasında ancak 3/1 oranında azatlık verme hakkına sahipsiniz. mevzu böyle kalem kalem gidiyor. aralıklara göre oran değişiyor. yani sayı yükseldikçe yüzde düşüyor. artı bu azatlıklarda konsülün onayı aranırdı. konsülün uygun bulmadığı azatlık işlemleri sonucunda ise köle, kamu malı haline gelirdi. tabi bunların hepsi kaba anlatım. hepsinin inciği cıncığı var ama bunları kim yazacak kim okuyacak değil mi ama? zaten yeterince saçmalama hakkımı kullanmışım şurada, daha fazla sapıtmanın lüzumu yok. ancak son bir noktanın da altını çizmek lazım. bu incik cincik süreç bitti. köle özgür oldu. hali ahvali ne olacak? ne olacak, özgürlüğü bile eski efendisinin statüsüne göre şekillenecek. yani efendi lanetinden kurtulamayacak. onun da istisnaları var orada da konsül yine devreye giriyor falan fişman, fındık fıstık. neyse bu mevzu uzayıp gitmeden efendi gibi bu tanımı sonlandırıp kaçırıyorum. yaşa var ol spartaküs...
devamını gör...
249.
müzik grubu seksendört'ün ilk sahne adı sex n dirt'müş. şaşıyorum.
devamını gör...
250.
almanya'da pek çok bakım evi,huzur evinin önünde sahte otobüs durakları var. kaybolan yaşlılar vs. gibi insanların daha rahat şekilde bulunması amacıyla kurulmuşlardır.
devamını gör...
251.
kamboçyadaki kreung kabilesinde, aileler kızları için bir baraka inşa ediyor. kızın kocasını seçmesi için kabilenin genç erkekleriyle birlikte olmasına izin veriliyor.
devamını gör...
252.
herkesin bir kalbi var ve üzülebiliyor*
devamını gör...
253.
karayip korsanlarındaki hector barbossa aslında gerçek hayattan esinlenme bir karakterdir.
esinlenilen kişi denizlere nam salmış olan barbaros hayrettin paşa'dır.
barbaros hayrettin paşa avrupada ise barba rossa yani kızıl sakal olarak bilinmekte.
devamını gör...
254.
eigenwelt: varoluşçu terapide öznel yaşam demektir. yani kendi iç dünyamız, kendimize verdiğimiz değer gibi bireysel özellikleri karşılar. martin heidegger terminolojiye kazandırmıştır.
devamını gör...
255.
ne kadar doğru bilmiyorum. çocukken çizgi filmde duymuştum.
yıldırım çakıp gök gürleyene kadar geçen süreyi tutarsak yıldırımın bize kaç km ötede düştüğünü hesaplayabiliriz. 4 sn 1 kmye denk. yani yıldırımdan 4 sn sonra düşerse 1 km uzağımızdadır.

bunu bu bilgiyi öğrendiğimden beri yaparım. geçenlerde sayamadım bile, yıldırımın ardından çok şiddetli bir gökgürültüsü oldu karşı mahalledeki bir eve ,100 bile yok aramızda, düşmüş.
devamını gör...
256.
dünyanın en büyük canlısı mavi balinadır
dünyadaki en büyük kanatlı kuşu albatrostur

en sevdiğim tv kanalı tanımdan da anlaşılacağı üzere love nature'dir.
devamını gör...
257.
batılı anlamda ilk tiyatromuz şair evlenmesi'dir. yazarı şinasidir
devamını gör...
258.
midedeki asite karşı bazla dengeleme sağlayabiliriz. tuz, baziktir, ayrıca sodada da maden tuzları bulunur. soda-tuz-limon, soda-limon, midedeki asiditeyi düşürür.
devamını gör...
259.
döküm malzemedeki gerilmeleri incelerken bası veya çeki gerilmeleri ayrı ayrı gözden geçirilir. çünkü malzeme bası gerilmelerine karşı daha mukavimdir.
devamını gör...
260.
sittin sene 60 yılmış.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"geceye bir bilgi bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim