gençler iş beğenmiyor söylemi

kuru iftira

amerika'da tarım alanında çalışan köleler kış aylarında haftanın 6 günü ve günde 8 saat; yaz aylarında ise en fazla 14 saat çalıştırılırmış. bunun karşılığında, eğer işlerini düzgün yaparlarsa, yemek ve barınma hakkına sahip olup, kendi aralarında evlilik yapabilirlermiş.
sanayi alanında çalışanlar için durum görece daha iyiymiş çünkü kışın soğuğundan ve yazın sıcağından tarım işçilerine oranla daha az etkilenip, daha düzenli çalışma saatleri karşılığında yemek ve barınma imkanları olurmuş.
21. yüzyılda, özgür olduğuna inandırılan gençlerin çok azı günde 8-9 saat çalışarak amerika'daki bir kölenin 19. yüzyıldaki imkanlarına kavuşabilir. bir tarafta köle olduğunu bilen, diğer tarafta ise kendisini özgür sanan ve bir gün zengin olacağı hayaliyle yaşayan insanlar var.

insan gibi yaşamayı umursamayan patron söylemidir genelde. bunları hepimiz biliyoruz. bir de, "bizim zamanımızda böyle miydi" diyen x kuşağı var. bunlar hakkında yazmak istiyorum ben. zamanın değiştiğini hala idrak edemiyorlar. ben y kuşağı olarak, bu fikirleriyle ilk gençliğimden beri tartıştım, hala tartışıyorum ama enteresan şekilde zamana uyamıyorlar.

dostum dediğim insanlar var x kuşağından. mevzu, z kuşağına ve iş yapma stillerine gelince deli oluyorlar. z kuşağının mal olan örneklerini bir kenara bırakıyorum. her kuşakta oldu onlardan çünkü. bir insanın kendi yaptığı işe bir fiyat biçmesi ve o fiyatın altına çalışmayı reddetmes, bence çok saygı duyulması gereken bir şey. iş kalitesi o fiyatın altındaysa, bir süre sonra iş bulamaz, ya aç kalır ya da fiyatı düşürmek zorunda kalır zaten. insanların bu şansı denemesine bu kadar sinirlenilmesini ben hiç anlamıyorum gerçekten. meydanlarda hak, hukuk diye bağırmayı çok seviyorlar ama gençlerin hak ettiklerinin düşündükleri şeyin peşinden koşmasına da tepki gösteriyorlar. denemeden bilemezsiniz abilerim, ablalarım. siz hak ettiğiniz seviyenin altını kabul ettiniz diye, herkesin öyle davranması gerekmiyor. zaman değişiyor. ayak uydurmak önemli.

haklı bir söylem.

gençler iş beğenmiyor, aylardır çalıştığım makineye gelip bir ay durup giden en az yedi sekiz çırak geldi geçti.

her şeyin sorumluluğunu sosyolojik ve politik inceleme yarışını bırakıp acaba insanlar olarak bizde de acaba sorun var mı diye bakabilmek lazım.

öyle boktan bir serzeniş ki bu sanki porno filmde göt dublörlüğü yapın diyorlar gençlere. verdikleri paralar para değil, çalışma saatleri mısır piramitlerinde çalışan kölelerden daha beter. bu kadar boktan şartlar sunup bir de geri dönüş bekliyor ardlarına 500'lük hdpe boru soktumunun işverenleri.

gelecekten ümit kesmiş gençlik, en büyük beka sorunudur. bunu neden kimse anlamak istemiyor da, tüm suç genclerdeymiş gibi addediliyor?

üniversiteler açtılar. bölümlere uygun iş alanı mı açtılar ki gençleri suçluyorlar. yazık ya yok iş beğenmiyormuş, yok işsizlik sorunu yokmuş. üniversite bitirmiş gel köle ol diyorlar gençlerimize.

gençlerimiz unv. okurken çay simit yiyip içemiyor. hala ahkam kesiyorsunuz! velhasıl kelam;

türkiye’de genç olmak zor iş! hem de çok zor...

stres ve kaygı bir yana, birde anlaşılmama, işlerine gelmeme ve emeğinin karşılığını alamama durumu var. sonra bu gençlerimizin hayattan beklentilerinin, heyecanlarının ve mutluluklarının olması bekleniyor...

rüya görmeyi bıraksanız mı artık?!

beğenmiyorlar tabi.
hepsi masabaşı beyazyaka işi istiyor. öğle yemeğinde kinoalı salata yemeden, stanley termostan kahve içmeden olmadan olmaz diyor.
oysa stanley termos bir eşiktir, onca o eşiğe gelmen gerekir evlat.

gençler iş beğenmiyor değil. gençler gerçekten mutlu oldukları , yapmaktan zevk duydukları işi yapmak istiyor. o gençler o yaşta neyi yapabileceklerini bilip ona yönelmek istiyor. o işe doğru attıkları adımlarda o işten tamamen alakasız bir ton engel aşmak istemiyor.

(bkz: gençler seks beğenmiyor)

olmayan durumdur.

iş değil maaş beğenilmiyor, çünkü hak edilen maaş verilmiyor.

adam resepsiyoniste asgari ücret veriyor çağrı merkezi çalışanına asgari ücret veriyor. lan asgari ücrete yapılacak işler mi bunlar?

sen adam gibi hak edilen maaşı ver, o zaman beğenmezlerse istediğin gibi eleştir.

ama asgari ücret verip ırgat yerine koyduğun adama da iş beğenmiyor deme.

her yere uyduruk üniversite açıp eğitimin içine edersen tabi beğenmezler. 4 yıllık mimarlık okumuş adam bilmem nere üniversitesinden mezun olmuş ama marangoz ustasından çizim öğreniyor. üniversitede slayttan kağıttan göstermişler çocuk da bir şey kapamamış normal olarak. meslek hayatına atılınca da afallamış sonra yapamıyorum diyip bırakmış. şimdi daldan dala atlıyor para kazanmak için. en kötüsü böyle milyonlarımız var ve hepsinin tek amacı daha iyi şartlarda yaşamak için batı ülkelerinde bulaşıkçı olmaya razı olmak. bu ülkeye yapılmış en büyük kötülük budur.

ulan pırıl pırıl gözlerinden zeka fışkıran gençler deneyimsiz diye işsiz,

kasiyer olsa en fazla olup olabileceğinin mağaza ya da bölge müdürü olacağının üç otuz a köpeklik yapacağınız farkında.

ülkenin yarısından fazlası asgari ücretli siz diyorsunuz ki gençler iş beğenmiyor. ulan niye beğensin? sağa sola yaprak kürek tabela üniversitesi kurulmasına izin verenler sorunlu.

mesela bazı sektörlerde bazı meslek yüksek okullarının direk elendiğini biliyor muydunuz? eğitim kalitesi o kadar yerlerde ki insanlar artık filtre oluşturmuş görmüyor. burada oradan mezun olanın ne suçu var?

tabi canım gençler günde 12 saat çalışıp ( işe geliş ve gidiş yol süreleri de mesai dahil edilmelidir) sonra da ayda 30000 tl alsınlar. aldıkları yemeğe mi gitsin, sosyal etkinliğe mi, seyahate mi, sağlığa mı?
bence en güzelini yapıyorlar, ayda 30000 tl için neden yıpransın bir insan? ailesinin belirli bir imkanı varsa çalışmasın daha iyi. evde annesi kinoalı salatasını yapar.
not: kinoa’da lüks görülüyor bazı kişiler tarafından şaşırtıcı. elimizde mızrap, popimizde yaprak gezelim isterseniz.

allah aşkına biri bana söylesin bu yaşlılar nasıl iş beğenmiyor
gençler mi iş beğenmiyormuş?
hass*tirin lan oradan.
lan camış gibi oturuyorsun bütün gün taksi tutuyorsun nereye şurası olmaz burası olmaz şurada bırakırım arka caddeden geçersin yok üst köprüden geç ulan dalyo sana ne lan??
para veriyoruz bir de hıyar ağası akıl veriyor
gençler iş beğenmiyor değil mi?

peki buna ne dersiniz
elektrikçi çağırıyorsun diyor ki 2-3 k
biraz daha indiremez misin fiyatı
yok ya ne indircem kira var bilmem ne var dükkanda olsam daha fazla kazanırım
o zaman kitle kendini dükkanda kal pezo

neyse dolap taktırıcaksın mesela 4 binden aşağı gelmem diyor. benzin masrafıma yazık.
ulan dibimdesin zaten yarım saat yol.
şimdi diyor sen temizlik çağırsan diyor 3 binden aşağı gelmez diyor.
e tamam da temizlikçi çağırmicam
e diyor zaten başka bulamazsan bu fiyattan aşağısı yok
kim demiş diyorum e iyi bul o zaman diyor sen anlamıyon bak diyor ben oraya gelicem ben dükkanda daha fazla iş yaparım bunun benzini var burada usta var
tamam da ne yapayım diyorum
bak ablacım hanfendi anlamıyo musun diye çemkiriyor
şimdi buna ne diyeceksin?
adam s*meye yer arıyor piyasayı bu kabadayılıkla domine etmişler kimse de dur dememiş.
söğüşlenmicem kardeş ben.
geçen aylarda duşakabini değiştirdim part part kısımlara silikon sıkılmamış. çağırıyorum bin lira diyor. e sen kontrol etmedin mi ben o an o dağınıklıkta anlamadım. yok açmadılar telefonu.
şimdi bu üçkağıtçılar adam kazıklaya kazıklaya buralarda lüks otomobillerle tatil yapıyorlar ya.
ben çağırsam versem 3 bini incek sahile yemek gömcek
boğazına dizerim ben onu tek tek.
ah şerefsizler sonra bu kasım kasım kasıntı dayılar çıkar genşşlerrr iş varr beğenmezz
hay ben senin çıktığın deliğe molotof atayım lan.

kelimeler kifayetsiz kalıyor.
ne kadar sövsen de bu o evlatlarına yetmez.
geçen sene çamaşır makinesi için 1.5 k istediler youtube'dan izledim kendim hallettim malzemeleri trendyoldan falan alarak
kalıbınıza tüküreyim lan ben sizin
davarlar.
bu kadar paraya tapıyorsan karını pazarla her gün artık aplaa bizim gelişimizz 3 bin dersin tepinirken üstlerinde.
y*vşaklar.
sizin bitmeniz için her şeyi yaparım olm
çok fena harcayacağız sizi elbet ama dur bakalım ne zaman.

gençler köleliğe karşı sadece.

bizim gibi artık bunamış ihtiyarlar köleliği doğuştan kabul ettiği için gençlerin bu tavırlarını yadırgıyoruz

gençler iş beğenmiyor değil patronlar işçi beğenmiyor. yok şöyle donanımı olsun, yok şöyle eğtimi olsun, yok şöyle dili olsun, yok şöyle tecrübesi olsun derken sanki karşısındakini pazardan domates seçer gibi seçen patronlar, işverenler olursa gençler ne yapacak? söylenmiş de sırf çocuğumuz açıkta kalmasın diye 74 apartman üniversitesinin bir tanesine yollayıp çocuğuna meslek edindirmezsen böyle sonuçlar ortaya çıkıyor.

alman dili ve edebiyatını hakkıyla, birincilikle bitirmiş türk gencini işe almıyorsun, karşındaki sırf alman ya da gurbetçi diye mülakatta ona ayrıcalık tanıyorsun. aynı şekilde rus dili edebiyatını başarıyla bitirmiş türk gencini almıyorsun onun yerine özbek, kırgız, rus her kimse sırf doğuştan anadili öyle diye onu işe alıyorsun. özellikle bu tarz olayları gerçekleştiren turizm patronlarına sonuna kadar müstehak bu olayları yaşamak.

beğenilmeyen işte şu;

mesai p.tesi-c.tesi sabah 8 akşam 7,
yol yemek hak getire,
ücret asgari veya bir tık üstü,
fazla mesai ücreti yok.

lan şu şartları homeless adama sun o da küfür eder zaten.

insani şartlar sağlansın, bak bakalım beğeniyorlar mı beğenmiyorlar mı.