gülseren budayıcıoğlu

beni evlatlık almasını istediğim psikiyatr yazar kişisi.
yayalım..

türk dizi sektörünü tekeline almış psikiyatr. elbette isimler, mekânlar birçok şey aynı değildir ama ne bileyim bana tuhaf geliyor sizin yıllarca üstesinden gelemeyip acı çektiğiniz bir yaşamın, hanımefendinin cebine -mesleği dışında- para ve şöhret olarak dönmesi, bundan prim yapması falan. etik bulmuyorum pek.

dram, kasvet, ajitasyon edebiyatı yapan psikiyatrist.

beni de yazsın. sonra satsın kitabını da dizi de yapılsın. yüzde 35-40 versin yeter fazlasında gözüm yok.

varoluşsal pişmanlık. karşılaşmadığımı için mutluyum

hastalarının hikayeleriyle parayı bulan kişi...

len hani gizli kalacaktı dedirten bunun için yemin etmediniz mi sorusu sordurtan kadin. (bkz: hikayede anlatılan benim hikayemdir)

danışanlarinin hikayelerinden ekmek yiyen biri

hayat size limon verdiyse limonata yapın sözünü yanlış anlamış ve hastalarını limon gibi sıkarak limonata fabrikası kurmuştur.

buradan

az önce şöyle bir açıklamasına denk geldim. o kadar rahatsız edici bir kadın ki.. insanların en kırılgan, en savunmasız hallerinden ilham alıp o hikayeleri reytinge çevirmek, sonra da sahneden çekilip sadece anlatıcı rolüne bürünmek.. resmen insanları pazarlıyor. tabii gördü bir de paranın kokusunu, daha kolay yollarla kazanılmasını. ne yapacağını şaşırdı artık. hastalarının yerinde olsam çoktan şikayet etmiştim bu kadını.

paragöz psikiyatrist.

en savunmasız duygularınızı anlattığınız ve mahrem olarak kalması gereken şeyleri dizi olarak izleyebilir, kitap olarak okuyabilirsiniz.danışanlarının travmalarının dizi konusu yapılması mesleki etikle nasıl örtüşür bilemedim.

bu yapılabilir. hiç bir engel yoktur. kişiselleştirmediğin, isim kullanmadığın, ima etmediğin sürece bu deneyimleri sanata tahvil etmek doğaldır. gereklidir de. hemen gömmeyin kadını bu gerekçe ile.

aklı evvel ve çalışkan bir insan olduğu için saygı duyduğum bir yazar bu hanfendi. tabip olması da sıcak hissetmeme neden oluyor olabilir.

irvin david yalom ve birçok psikolog ile psikiyatristin kitapları hastalarla olan hikayeleri üzerinedir. niye 100 senedir hastalarıyla anılarını kitaplaştıran hiçbir kimse taşa tutulmuyor? ve tutulmadı.
zaten kadını taşa tutanlar organize troll grupları.
ayrıca türkiyedeki sol partilerde sürekli aynı söylemleri döndüre döndüre taraftarlarını hipnotize ediyorlar. sonra bunların taraftarları hiç garipsemeden türlü saçmalığı topluca yapıyor yahut savunuyor. troll olmadığı halde takıntılandırıldığı ve hipnotize olduğu için toplu biçimde saldırı linç yapan manyakta çok.

hasta hikayelerinden, toplumdaki yanlışları düzeltmek için açıklanması anlatılması gerekenler vardır.


doğan cüceloğlu ve haydar dümen programlarında hastalarıyla ilgili birçok anısını anlattı, kitaplarında da böyle şeyler var.

pardonda benim hiçbir özel şeyim yok, çünki namuslu ve dürüst bir insanım. niye hırsızlar dolandırıcılar ve sahtekarlar özel hayat diye zırvalayıp duruyor?

bizim sahte muhalefet hem otelde milletvekili yaptığı kadının vidyosunu saklamak için montaj, özel hayat falan filan, hemde bakıyoruz.
herkes ve herşey şeffaf olmalı darara yapıyor. birbirlerimizin hayatından öğrenecek çok şeyimiz var.
her türlü pisliği yap sonra özel hayat bilmem ne.
ne kadar ajan ve troll var utanmadan kadını taşlıyor. hepsi sahtekarlık çetesinin mamalanan üyesi de o yüzden.