heceleme beni artık allah’ım
bırak okunaksız kalayım
kaderimin hepsi pek iyi olmasın varsın
bak, ömrüm eriyor işte
çocukluk fotoğrafımdaki kardan adam gibi yanı başımda
bak, ilkokul talebesi kalbimden
yine karne parası istiyorlar
bir gecekonduda oturuyor kalbim oysa
yağmur yağdıkça
bir gecekondunun damı gibi içine doğru ağlıyor
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
satılık şiir

ben sersemin biriyim oturmuş senin için aşk şiirleri yazıyorum ellerinin beyazlığından gözlerinin güzelliğinden bahsediyorum oysa ki sen bir ettir, ekmektir tutturmuşsun gözün dünyayı görmüyor al bu şiirimi, götür sat para ederse bir ekmek, yarım kilo pirzola al otur zıkkımlan.


ümit yaşar oğuzcan
devamını gör...
1.şiirimiz karadır abiler

kendi kendine çalan bir davul zurna
sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
taşınır mal helalarında kara kamunun
şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

aşk örgütlenmektir bir düşünün abiler

2.şiirimiz her işi yapar abiler

valde atik'te eski şair çıkmazı'nda oturur
saçları bir sözle örülür bir sözle çözülür
kötü caddeye düşmüş bir tazenin yakın mezarlıkta
saatlerini çıkarmış yedi dala gerilmesinin şiiridir

dirim kısa ölüm uzundur cehennette herhal abiler

3.şiirimiz gül kurutur abiler

dönüşmeye başlamış beşiktaşlı kuşçu bir babanın
taşınmaz kum taşır mavnalarla karabiga'ya kaçan
gamze şeyli pek hoş benli son oğlunu
suriye hamamında sabuna boğmasının şiiridir

oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmelidir abiler

4.şiirimiz erkek emzirir abiler

ilerde kim bilir göz okullarına gitmek ister
yanık karamelalar satar aşağısı kesik kör bir çocuğun
kinleri henüz tüfek biçimini bulamamış olmakla
tabanlarına tükürerek atış yapmasının şiiridir

böylesi haftalık resimler görür ve bacaklanır abiler

5.şiirimiz mor külhanidir abiler

topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir.

ayıptır söylemesi vakitsiz üsküdarlıyız abiler

6.şiirimiz kentten içeridir abiler

takvimler değiştirilirken bir gün yitirilir
bir kent ölümünün denizine kayar dragomanlarıyla

düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?

ece ayhan

mor külhani
devamını gör...
ve ben işte gülümseyen bir kadın (!)
daha sadece otuzunda.
ve kedi gibi dokuz canlıyım.

bu üçüncü sefer.
ne lüzumsuzluk !
on yılda bir imha.

bu ne çok iplik.
çekirdek yiyen kalabalık,
itişir içeri görmek için.

ellerimi ayaklarımı çözmelerini ...
muhteşem soyunmalar.
baylar, bayanlar

bunlar ellerim benim,
bunlar dizlerim.
bir deri bir kemik olabilirim, farketmez.

ben de onlardandım, tek tip kadın işte (!)
ilk seferinde on yaşındaydım, kazaydı.
ikinci seferinde istedim bitirip gitmeyi ve hiç daha dönmemeyi.
üst üstüme kapaklandım tıpkı bir midye gibi.
tekrar tekrar bağırmaları gerekti, çağırmaları
ve üstümden ayıklamaları inci gibi parlak yapışkan solucanları.

ölmek
bir sanattır, her şey gibi.
özellikle iyi yaparım.


bir ölürüm ki, cehennemden gelir gibi olurum.
bir ölürüm ki, adeta, hakikaten olurum.
sanki gider gibi bir davete...
*

(bkz: sylvia plath) ruhu şad olsun.
devamını gör...
ey fakirlik,
seni ellerimle tutup,
gözlerimle görebilseydim,
aleme şan olsun diye
d******e ******dim.
devamını gör...
han-ı yağma

bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...

yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

tevfik fikret
devamını gör...
borges.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni anlatabilmek seni,
namussuza, halden bilmeze,
kahpe yalana.

ard-arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül-gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...

seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.

yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamdan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...

ahmed arif
devamını gör...
yedi kapılı teb şehrini kuran kim?
kitaplar yalnız kralların adını yazar.
yoksa kayaları taşıyan krallar mı?
bir de babil varmış, boyuna yıkılan,
kim yapmış babil'i her seferinde?
yapı işçileri hangi evinde oturmuşlar
altınlar içinde yüzen lima'nın?
ne oldular dersin duvarcılar çin seddi bitince?
yüce roma'da zafer anıtı ne kadar çok!
kimler acaba bu anıtları diken?
sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?
yok muydu saraylardan başka oturacak yer
dillere destan olmuş koca bizans'ta?

atlantis'de, o masallar diyarında bile,
boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarısı,
bağırıp imdat istedilerdi kölelerinden.
hindistan'ı nasıl aldıydı tüysüz iskender?
tek başına mı aldıydı orayı?
nasıl yendiydi galyalıları sezar?
bir ahçı olsun yok muydu yanında onun?
ispanyalı filip ağladı derler
batınca tekmil filosu.
ondan başkası acaba ağlamadı mı?
yediyıl savaşını ikinci frederik kazanmış ha?
yok muydu ondan başka kazanan?

kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.
ama pişiren kimler zafer aşını?
her adımda fırt demiş fırlamış bir büyük adam.
ama ödeyen kimler harcanan paraları?

işte bir sürü olay sana.
ve bir sürü soru.


bertolt brecht - okumuş bir işçi soruyor
( 1898 - 1956 )
devamını gör...

ula öldürdüler bizi bu pezevenkler...
bir tek günümüz geçmiyor ahsız ofsuz,
bir tek günümüz geçmiyor borçsuz harçsız,
bir tek günümüz be yahu, bir tek günümüz oh diyesi...

ula öldürdüler bizi bu pezevenkler...
yahu kimin bu topraklar ?
yahu kimin bu denizler ?
bu ormanlar, bu trenler, bu gemiler, uçaklar
bu madenler kimin yahu?

kıydılar alımıza morumuza bu pezevenkler...
kıydılar yazımıza baharımıza,
işimiz gücümüz mayın taramak.
işimiz gücümüz ölü taşımak.
işimiz gücümüz umuda yatmak.

ula öldürdüler bizi bu pezevenkler...


hasan hüseyin korkmazgil
devamını gör...


çocukluğum çıraklıkta geçti,
kir-pas içinde.
gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde.
hapse erken düştüm,
copla erken tanıştım,
küçük voltalardan bıktım usandım!
şimdi uçsuz bucaksız ovalarda,
adımlarımı saymadan,
geriye dönüp bakmadan,
usanmadan, bıkmadan,
deli taylar gibi koşmak istiyorum!
ve görüyorsun ki;
aşkı beceremiyorum...
beni kendi halime bırak, yavrucuğum,
ben yolumu nasıl olsa bulurum...
upuzun çayırlarda,
yalınayak koşmak istiyorum.
saçlarım rüzgâra konuk,
yüzüm dağlara dönük...
göğsümün çeperini,
ölümle sınayan esaret,
ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret;
kıyasıya vuruşsun istiyorum!
koşmak... koşmak istiyorum, sevgilim
dönemezsem, affet...
firari gecelerin azmanı olmuşum,
bütün istasyonlarda afişim durur.
beni bir çocuk bile bulur...
dokunma bana, çıldırırsın!
dokunma bana, ellerin tutuşur!
koşmak istiyorum;
eksozların, molozların,
yağmaların kıyısından.
onca insafsızlıkların,
onca haksızlıkların,
manzarasızlıkların, parasızlıkların,
allahsızlıkların kıyısından...
kimseye ve hiçbir şeye değmeden,
ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
koşmak istiyorum;
şiirimin ve yumruğumun namusuyla...
kavgaya karışmadan, tutuklanmadan
ve küfür etmeden
kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!.
avucunu son bir defa,
ağlamadan tutmak istiyorum;
gözlerim yüzüne küskün,
sazım sevgine suskun...
saati ayrılığa kurmuşum,
olmaz teslimiyet!
ziyan aklımı senle bozmuşum,
içerim felâket!.
kurşunlara geleyim istiyorum,
ölmek... ölmek istiyorum, sevgilim
sağ kalırsam, affet!.
firari acıların uzmanı olmuşum,
bütün telsizlerde adım okunur;
beni bir korkak bile vurur...
dokunma bana, fişlenirsin!.
dokunma bana, sen de yanarsın!.

devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu
ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
felaketim olurdu, ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgar aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin, bakardın
üşürdün içim ürperirdi
felaketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felaketim olurdu, ağlardım...

übersert
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
alanında* öncü bertolt brecht'in en çok bilinen şiiri.

anladık iyisin,
ama neye yarıyor iyiliğin.
seni kimse satın alamaz,
eve düşen yıldırım da
satın alınmaz.
anladık dediğin dedik,
ama dediğin ne?
doğrusun, söylersin düşündüğünü,
ama düşündüğün ne?
yüreklisin,
kime karşı?
akıllısın,
yararı kime?
gözetmezsin kendi çıkarını,
peki gözettiğin kiminki?
dostluğuna diyecek yok ya,
dostların kimler?
şimdi bizi iyi dinle:
düşmanımızsın sen bizim
dikeceğiz seni bir duvarın dibine
ama madem bir sürü iyi yönün var
dikeceğiz seni iyi bir duvarın dibine
iyi tüfeklerden çıkan
iyi kurşunlarla vuracağız seni.
sonra da gömeceğiz
iyi bir kürekle
iyi bir toprağa.
devamını gör...
baş üstüne...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
küçük iskender/ papağana silah çekme! s/29
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"güne sert bir şiir bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim