21.
bir rivayete göre;
bir arkadaşı onunla görüşmeye geldiğinde devlet işi bittikten sonra devlet mumunu söndürüp kişisel mumunu yakan biridir. eğer gerçekten öyle ise örnek alınması gereken biridir.
bir arkadaşı onunla görüşmeye geldiğinde devlet işi bittikten sonra devlet mumunu söndürüp kişisel mumunu yakan biridir. eğer gerçekten öyle ise örnek alınması gereken biridir.
devamını gör...
22.
ıkinci halife,peygamber efendimizin en yakın arkadaşlarından biri ve kayın pederi. adaleti,cesareti,yiğitliği ve sertligi ile taninan örnek devlet adamı.bi oğlum olursa ismini ömer koyabilirim.
devamını gör...
23.
muhammedin eşlerinden hafsa nın babası. diğer bir eşi de ebu bekir in kızı aişe dir.
osman da muhammedin kızları rukiye ve ümmü gülsüm ile evlenmişti.
osman da muhammedin kızları rukiye ve ümmü gülsüm ile evlenmişti.
devamını gör...
24.
halife olunca oğluna ticareti yasaklamış kişi.
sebebini sorduklarında ondan faydalanmak ya da kendisini sevenlerin oğluna iltimas geçeceğini ve diğer tüccarların rekabetini olumsuz etkileyeceğini söylüyor.
adaleti en keskin ademoğludur hiç şüphesiz.
sebebini sorduklarında ondan faydalanmak ya da kendisini sevenlerin oğluna iltimas geçeceğini ve diğer tüccarların rekabetini olumsuz etkileyeceğini söylüyor.
adaleti en keskin ademoğludur hiç şüphesiz.
devamını gör...
25.
hz. ebu bekir'den (r.a) sonra halife olan ve pusu kurularak şehit edilen mübarek insan.
allah ondan razı olsun. (amin)
allah ondan razı olsun. (amin)
devamını gör...
26.
adaletten yıkılır maşallah.
sünni kaynaklara göre ömer, muhammed ile akrabalık bağını güçlendirmek için ümmü gülsüm ile evlenme isteğini ali'ye beyan etti. ali ise kızının ergenlik çağına ermediğinden ve kardeşi cafer bin ebu talib'in oğluyla evlendirmek istediğinden bu isteğe karşı çıktı. ancak ömer'in ısrar etmesi üzerine ali rıza gösterdi. ümmü gülsüm ömer ile 638 yılının son aylarında evlendi.
not : evlilik olduğunda hz ömer 56-57, ümmü gülsüm 9-10 yaşlarındadır.
sünni kaynaklara göre ömer, muhammed ile akrabalık bağını güçlendirmek için ümmü gülsüm ile evlenme isteğini ali'ye beyan etti. ali ise kızının ergenlik çağına ermediğinden ve kardeşi cafer bin ebu talib'in oğluyla evlendirmek istediğinden bu isteğe karşı çıktı. ancak ömer'in ısrar etmesi üzerine ali rıza gösterdi. ümmü gülsüm ömer ile 638 yılının son aylarında evlendi.
not : evlilik olduğunda hz ömer 56-57, ümmü gülsüm 9-10 yaşlarındadır.
devamını gör...
27.
zippodan öğrendiğim bilgi ile aklımı alan halife beyefendidir. islamın her kıssası sürprizlerle dolu.
devamını gör...
28.
şerefi başka yerde aramayın!‘
şam yolculuğunda, hz. ömer ile kölesi beraberlerindeki tek deveye nöbetleşe biniyorlardı. şehre girişte, sıra köleye gelince, halife devesinden indi. yerine kölesini bindirdi. devenin yularından tuttu. ayakkabılarını çıkarıp dereden geçti. uzaktan bakan; deveye binmiş köleyi halife, devenin yularını çeken hz. ömer‘i de köle zannediyordu.
bunu gören ordu komutanı ebu ubeyde bin cerrâh dedi ki: "efendim, bütün şamlılar, bilhassa rumlar, müslümanların halifesini görmek için toplandılar. size bakıyorlar. bu yaptığınızı nasıl izah edebilirsiniz? sizi köle zannedecekler, küçümseyecekler."
hz. ömer buyurdu ki: "ey ebu ubeyde! senin bu sözünü işitenler, insanın şerefini, vasıtaya binerek gitmekte ve süslü elbise giymekte sanacaklar. biz daha önce zelil ve hakir bir kavimdik. allah teâlâ, bizleri müslümanlıkla şereflendirdi. bundan başka şeref ararsak, allah teâlâ bizi zelil eder, her şeyden aşağı eder."
devamını gör...
29.
hz. ömer gibi manevîyaten yüksek kabul edilmiş insanların evlilikleri konusunda bir kaç hususa değinmek istiyorum. öncelikle bu evliliklerin günümüz resmi evlilikleriyle ilgisi yok.
birincisi islâm'ın ilk devrinde sübyanıcılık füryası yoktu.
ikincisi islâm'ın ilk devrinde akraba olmak herşey demekti. siyaseten daha güçlü konuma gelmek bir evlilikle çözülebiliyordu.
üçüncüsü islâm ilk devrinden itibaren kadınların boşanma hakları vardı.
dördüncüsü islâm ilk devrinde ve öncesinde kadınlar sanıldığı gibi pasif değillerdi. hem siyaseten hem madden kuvvetliydiler.
beşincisi ve sonuncusu hz. ömer'i eşi ümmü gülsüm, hz. ömer'in halife oluşunda yanında olmuş, islam devletinin en güçlü kadını olarak anılmış ve kendisi bizans kraliçesi ile hediyeleşmiş tir.
birincisi islâm'ın ilk devrinde sübyanıcılık füryası yoktu.
ikincisi islâm'ın ilk devrinde akraba olmak herşey demekti. siyaseten daha güçlü konuma gelmek bir evlilikle çözülebiliyordu.
üçüncüsü islâm ilk devrinden itibaren kadınların boşanma hakları vardı.
dördüncüsü islâm ilk devrinde ve öncesinde kadınlar sanıldığı gibi pasif değillerdi. hem siyaseten hem madden kuvvetliydiler.
beşincisi ve sonuncusu hz. ömer'i eşi ümmü gülsüm, hz. ömer'in halife oluşunda yanında olmuş, islam devletinin en güçlü kadını olarak anılmış ve kendisi bizans kraliçesi ile hediyeleşmiş tir.
devamını gör...
30.
düşündüğüm şeyi yazıp yazmama konusunda kararsız kaldığım, islamın ikinci halifesi.
çocukken hz. ali ve hz. ömer i hep kıyaslardım. bu kıyaslamalarda hz. ömer her zaman bir adım önde olurdu. zaman geçti. islam tarihi kitaplarından hz. ali ve hz. ömer'i tanıma fırsatım oldu.
yazacağım şeyler tefrikaya sebep olacaktır. ancak doğruyu ortaya koymak adına, birşeyler söylemek adil yaklaşımdır.
hz. ömer, islam için çok fedakarlıklar yapmış, islami nizamın sağlanması adına hayatını ortaya koymuştur. bu konuda hemfikiriz. ancak peygamberimizin (saa) vefat sürecinde ve vafatının akabinde takındığı tutum, onun eleştirilebilir olması gerektiği gerçeği ile karşı karşıya gelmemizi sağlamıştır.
hz. ömer in, peygamberimizin döneminde ki ilk muhalif tutumu hudeybiye antlaşması dır. bu anlaşmaya itiraz edenlerin başında hz. ömer gelir. hatta öyle ileri gider ki, peygamberimize "sen peygamber değil misin?" diyerek peygamberliğini sorgulama cüretinde bulunur.
bir başka muhalif tutumu üsame bin zeyd in komutasında, şam'a asker olarak gönderildiği savaştan geri dönmesidir. peygamberimiz ölüm döşeğinde olmasına rağmen, büyük bir ordu hazırlatmış ve ordunun komutanı olarak evlatlığı zeyd' in oğlunu seçmiştir. bu duruma ilk itiraz edenlerden biri hz. ömer dir. hz. ömer in itirazının nedeni hakkında üsame bin zeyd in tecrübesizliği öne sürülmüş olsa da, asıl mesele hilafet meselesidir.
peygamberimiz; "bana kağıt kalem getirin. size ben öldükten sonra asla sapmayacağınız nasihatlerimi yazacağım." dediğinde, hz. ömer; "o, ne dediğini bilmiyor, sayıklıyor!" diyecek cürette bulunmuştur. ve bu olayın akabinde sahabeler arasında kargaşa meydana gelmiş, peygamberin (saa) vasiyet yazmasına engel olunmuştur.*
hz. ebubekir'in hilafeti döneminde, hz. ali ve hz. fatıma'nın halifeye biat etmemesi üzerine yanına birkaç asker alarak hz. ali evde değilken, eve baskın düzenlemiştir. bu baskın sırasında hz. fatıma kapıyı açmayınca evin kapısını yaktırıp, zorla peygamberin kızından biat almaya çalışmıştır. bu olayın akabinde hz. fatıma nın karnındaki cenin şehit düşmüştür. rivayet edilen odur ki; hz. fatıma hz. ebubekir ve hz. ömer e hakkını helal etmemiştir.
bilinenin aksine emevileri islami toplumun başına bela eden halife; hz. osman değil, hz. ömer dir. muaviye nin şam'a vali olarak gönderilmesi, hz. ömer döneminde gerçekleşmiştir. yani emevi saltanatının temeli, emevi soyundan olan hz. osman ın halifeliğinden önceki döneme dayanır. bu atama, devletin maslahatı gözetilerek yapılmış olsa da, emevilerin islami toplumun başına bela olmasının sebebidir. muaviye, şam siyasetine ve aristokratik düzenine hakim biridir. hz. ömer in muaviye yi atamasının nedeni devletin maslahatıdır. ancak hz. ömer in bu ataması islami düzenin saltanata dönüşmesinin temeline dolaylı yoldan sebep olmuştur.
teravih namazının cemaatle kılınması hz. ömer döneminde uygulanmıştır. peygamberimizin yaşadığı dönemde ve hz. ebubekir in hilafeti döneminde hiçbir sünnet namaz cemaatle kılınmamıştır. çünkü; sünnet namazın cemaat ile kılınması bid'attir. bu bid'atin islami topluma yerleşmesi hz. ömer döneminde gerçekleşmiştir.
muta haccının yasaklanması hz. ömer döneminde gerçekleşmiştir. hem peygamberimiz döneminde, hem hz. ebubekir döneminde, müslümanlar hem hacc ibadetini, hem de umre ibadetini beraber yapabiliyordu. hz. ömer bu uygulamayı yasaklamış umre ve hacc ibadetini ayrı ayrı zamanlarda yapılmasını emretmiştir. hz. ömer in bu uygulamayı mekke ve medine nin hacc dönemi haricinde de insanların gelmesine yönelik ticari bir hamle olarak değerlendirilmelidir.
muta nikahı nın yasaklanması da hz ömer döneminde gerçekleşen diğer uygulamalardan biridir. nikahın kabul edilip edilmemesi değildir mesele. asıl önemli olan nokta; nisa suresi 24. ayette geçen allah'ın emrinin maslahat gereği kaldırılmasıdır.
çocukken hz. ali ve hz. ömer i hep kıyaslardım. bu kıyaslamalarda hz. ömer her zaman bir adım önde olurdu. zaman geçti. islam tarihi kitaplarından hz. ali ve hz. ömer'i tanıma fırsatım oldu.
yazacağım şeyler tefrikaya sebep olacaktır. ancak doğruyu ortaya koymak adına, birşeyler söylemek adil yaklaşımdır.
hz. ömer, islam için çok fedakarlıklar yapmış, islami nizamın sağlanması adına hayatını ortaya koymuştur. bu konuda hemfikiriz. ancak peygamberimizin (saa) vefat sürecinde ve vafatının akabinde takındığı tutum, onun eleştirilebilir olması gerektiği gerçeği ile karşı karşıya gelmemizi sağlamıştır.
hz. ömer in, peygamberimizin döneminde ki ilk muhalif tutumu hudeybiye antlaşması dır. bu anlaşmaya itiraz edenlerin başında hz. ömer gelir. hatta öyle ileri gider ki, peygamberimize "sen peygamber değil misin?" diyerek peygamberliğini sorgulama cüretinde bulunur.
bir başka muhalif tutumu üsame bin zeyd in komutasında, şam'a asker olarak gönderildiği savaştan geri dönmesidir. peygamberimiz ölüm döşeğinde olmasına rağmen, büyük bir ordu hazırlatmış ve ordunun komutanı olarak evlatlığı zeyd' in oğlunu seçmiştir. bu duruma ilk itiraz edenlerden biri hz. ömer dir. hz. ömer in itirazının nedeni hakkında üsame bin zeyd in tecrübesizliği öne sürülmüş olsa da, asıl mesele hilafet meselesidir.
peygamberimiz; "bana kağıt kalem getirin. size ben öldükten sonra asla sapmayacağınız nasihatlerimi yazacağım." dediğinde, hz. ömer; "o, ne dediğini bilmiyor, sayıklıyor!" diyecek cürette bulunmuştur. ve bu olayın akabinde sahabeler arasında kargaşa meydana gelmiş, peygamberin (saa) vasiyet yazmasına engel olunmuştur.*
hz. ebubekir'in hilafeti döneminde, hz. ali ve hz. fatıma'nın halifeye biat etmemesi üzerine yanına birkaç asker alarak hz. ali evde değilken, eve baskın düzenlemiştir. bu baskın sırasında hz. fatıma kapıyı açmayınca evin kapısını yaktırıp, zorla peygamberin kızından biat almaya çalışmıştır. bu olayın akabinde hz. fatıma nın karnındaki cenin şehit düşmüştür. rivayet edilen odur ki; hz. fatıma hz. ebubekir ve hz. ömer e hakkını helal etmemiştir.
bilinenin aksine emevileri islami toplumun başına bela eden halife; hz. osman değil, hz. ömer dir. muaviye nin şam'a vali olarak gönderilmesi, hz. ömer döneminde gerçekleşmiştir. yani emevi saltanatının temeli, emevi soyundan olan hz. osman ın halifeliğinden önceki döneme dayanır. bu atama, devletin maslahatı gözetilerek yapılmış olsa da, emevilerin islami toplumun başına bela olmasının sebebidir. muaviye, şam siyasetine ve aristokratik düzenine hakim biridir. hz. ömer in muaviye yi atamasının nedeni devletin maslahatıdır. ancak hz. ömer in bu ataması islami düzenin saltanata dönüşmesinin temeline dolaylı yoldan sebep olmuştur.
teravih namazının cemaatle kılınması hz. ömer döneminde uygulanmıştır. peygamberimizin yaşadığı dönemde ve hz. ebubekir in hilafeti döneminde hiçbir sünnet namaz cemaatle kılınmamıştır. çünkü; sünnet namazın cemaat ile kılınması bid'attir. bu bid'atin islami topluma yerleşmesi hz. ömer döneminde gerçekleşmiştir.
muta haccının yasaklanması hz. ömer döneminde gerçekleşmiştir. hem peygamberimiz döneminde, hem hz. ebubekir döneminde, müslümanlar hem hacc ibadetini, hem de umre ibadetini beraber yapabiliyordu. hz. ömer bu uygulamayı yasaklamış umre ve hacc ibadetini ayrı ayrı zamanlarda yapılmasını emretmiştir. hz. ömer in bu uygulamayı mekke ve medine nin hacc dönemi haricinde de insanların gelmesine yönelik ticari bir hamle olarak değerlendirilmelidir.
muta nikahı nın yasaklanması da hz ömer döneminde gerçekleşen diğer uygulamalardan biridir. nikahın kabul edilip edilmemesi değildir mesele. asıl önemli olan nokta; nisa suresi 24. ayette geçen allah'ın emrinin maslahat gereği kaldırılmasıdır.
devamını gör...
31.
rasid halifelerin benim kanaatimce en basarili halifesidir. mekke'nin hz. hamza ile birlikte 2 "sert adam"indan biri. adaletiyle taninan omerul faruk.
ben dini konulara hic girmeden omer'in yoneticiligi hakkinda konusacagim.
634-644 yillari arasinda 10 sene halifelik yapti.
bu 10 sene icerisinde, dilekolay 2.2milyon km kare arazi fethetti. 2.2milyon km kare! bu 3 turkiye yapar. buyuk iskender bile imparatorlugu suresince 2.01milyon km kare araz fethetmistir.
omer'in ne kadar basarili bir komutan oldugunu burdan anlayabilirsiniz.
omer,
1. gunumuz irakini,
2. ırani,
3. azerbaycani,
4. ermenistani,
5. gurcistani,
6. suriyeyi,
7. urdunu,
8. filistini,
9. lubnani,
10. misiri,
11. afganistanin bazi kisimlarini,
12. turkmenistani,
13. pakistanin guneybatisini fethettiler.
omer'in doneminde bizans, topraklarinin 4'te 3'nden fazlasini kaybetti, sasanilerse tamamen yikildilar.
tarihcilerin tahminine gore, omer'in devrinde 4.050'den fazla sehir fethedildi.
omer guclu formda ve atletik biriydi. gures yapardi. omer guclu, saglam ve cok uzun boylu(sanki binegin uzerindeymiscesine) bir adamdi. basinin on kismi keldi, her iki eliyle de calisirdi, gozleri siyah, sari tenliydi, fakat ibn sad kitabinda omer'in sık sık yag tuketimi dolayisiyla teninin renginin degismesi disinda sari tenli oldugunu bilmedigini belirtmistir. digerleryse kirmizimsi beyaz bir cildi oldugunu soyluyor. disleri parlak ve cok beyazdi. sakalini hep boyar ve saclarina bir bitki turuyle bakim yapardi. omer kaynaklarda ileri yasli, kel, sarimsi kahverengi renkli, solak bir adam olarak ve uzun boylu, halkin uzerinde yukselecek kadar uzun boylu olarak tanimlanmistir.
omer'in en buyuk oglu abdullah'sa babasini acik tenli, kirmizi renkli, uzun boylu, kel ve gri olarak tanimlamistir.
omer her iki elini de esit derecede iyi kullanabiliyordu.
ıbn asakir'e gore omer uzun boylu, iri yari, cok kel, yanaklarinda seyrek tuylu, biyiklari buyuk ve uclari kirmizimsi bir adamdi.
648 yilina ait ıslam disi ve arap disi bir metin bulunmustur. bu metnin adi gartminli gabriel'in hayatidir.
bu metin, tur abdin piskoposu beth qustanli gabriel'in hayatini iceren suryanice bir metindir.
bakin bu metin 648 yilina ait, yani omerden 4 sene sonra, osman devrine.
bu metinden bir kisimda soyle yaziyor:
"bu efendi gabriel, gezirta sehrinde omer bar hattab olan hacer oguarinin hukumdarina (ahid shultana) gitti. (omer) onu buyuk bir sevincle karsiladi ve birkac gun sonra mubarek adam bu hukumdara dilekce verdi ve hristiyanlara, kiliselere ve manastirlara ve hristiyanlara ait tuzuklere, kanunlara, emir ve yasaklara, hukumlere ve kaidelere, cizye vergisini vermedikleri rahip ve diyakozlara ve herhangi bir vergiden (madatta) kurtulacaklarina dair kesislere imzasini almistir. ayrica ahsap gongun yasaklanmamasi ve cenaze defnedilmek uzere evden cikarken sedyenin onunde ilahiler soyleyebilirler ve diger bircok adetle birlikte. bu yonetici (shalitta), mubarrk adamin kendisine gelmesinden memnun oldu ve bu mukaddes, buyuk bir sevincle manastira dondu." (gartminli gabriel, hayat 12, 72 sayfa 123)
asagida 2012 senesinde suudi arabistan, murakkab'da bulunan omer'in imzasi oldugu dusunulen bir yazit bulundu, ki asagida goruyorsunuz.
kaynak:
islamreigns.wordpress.com/2...
homework.study.com/explanat...
en.m.wikipedia.org/wiki/Mil...
en.m.wikipedia.org/wiki/Umar
ben dini konulara hic girmeden omer'in yoneticiligi hakkinda konusacagim.
634-644 yillari arasinda 10 sene halifelik yapti.
bu 10 sene icerisinde, dilekolay 2.2milyon km kare arazi fethetti. 2.2milyon km kare! bu 3 turkiye yapar. buyuk iskender bile imparatorlugu suresince 2.01milyon km kare araz fethetmistir.
omer'in ne kadar basarili bir komutan oldugunu burdan anlayabilirsiniz.
omer,
1. gunumuz irakini,
2. ırani,
3. azerbaycani,
4. ermenistani,
5. gurcistani,
6. suriyeyi,
7. urdunu,
8. filistini,
9. lubnani,
10. misiri,
11. afganistanin bazi kisimlarini,
12. turkmenistani,
13. pakistanin guneybatisini fethettiler.
omer'in doneminde bizans, topraklarinin 4'te 3'nden fazlasini kaybetti, sasanilerse tamamen yikildilar.
tarihcilerin tahminine gore, omer'in devrinde 4.050'den fazla sehir fethedildi.
omer guclu formda ve atletik biriydi. gures yapardi. omer guclu, saglam ve cok uzun boylu(sanki binegin uzerindeymiscesine) bir adamdi. basinin on kismi keldi, her iki eliyle de calisirdi, gozleri siyah, sari tenliydi, fakat ibn sad kitabinda omer'in sık sık yag tuketimi dolayisiyla teninin renginin degismesi disinda sari tenli oldugunu bilmedigini belirtmistir. digerleryse kirmizimsi beyaz bir cildi oldugunu soyluyor. disleri parlak ve cok beyazdi. sakalini hep boyar ve saclarina bir bitki turuyle bakim yapardi. omer kaynaklarda ileri yasli, kel, sarimsi kahverengi renkli, solak bir adam olarak ve uzun boylu, halkin uzerinde yukselecek kadar uzun boylu olarak tanimlanmistir.
omer'in en buyuk oglu abdullah'sa babasini acik tenli, kirmizi renkli, uzun boylu, kel ve gri olarak tanimlamistir.
omer her iki elini de esit derecede iyi kullanabiliyordu.
ıbn asakir'e gore omer uzun boylu, iri yari, cok kel, yanaklarinda seyrek tuylu, biyiklari buyuk ve uclari kirmizimsi bir adamdi.
648 yilina ait ıslam disi ve arap disi bir metin bulunmustur. bu metnin adi gartminli gabriel'in hayatidir.
bu metin, tur abdin piskoposu beth qustanli gabriel'in hayatini iceren suryanice bir metindir.
bakin bu metin 648 yilina ait, yani omerden 4 sene sonra, osman devrine.
bu metinden bir kisimda soyle yaziyor:
"bu efendi gabriel, gezirta sehrinde omer bar hattab olan hacer oguarinin hukumdarina (ahid shultana) gitti. (omer) onu buyuk bir sevincle karsiladi ve birkac gun sonra mubarek adam bu hukumdara dilekce verdi ve hristiyanlara, kiliselere ve manastirlara ve hristiyanlara ait tuzuklere, kanunlara, emir ve yasaklara, hukumlere ve kaidelere, cizye vergisini vermedikleri rahip ve diyakozlara ve herhangi bir vergiden (madatta) kurtulacaklarina dair kesislere imzasini almistir. ayrica ahsap gongun yasaklanmamasi ve cenaze defnedilmek uzere evden cikarken sedyenin onunde ilahiler soyleyebilirler ve diger bircok adetle birlikte. bu yonetici (shalitta), mubarrk adamin kendisine gelmesinden memnun oldu ve bu mukaddes, buyuk bir sevincle manastira dondu." (gartminli gabriel, hayat 12, 72 sayfa 123)
asagida 2012 senesinde suudi arabistan, murakkab'da bulunan omer'in imzasi oldugu dusunulen bir yazit bulundu, ki asagida goruyorsunuz.
kaynak:
islamreigns.wordpress.com/2...
homework.study.com/explanat...
en.m.wikipedia.org/wiki/Mil...
en.m.wikipedia.org/wiki/Umar
devamını gör...
32.
merak ettiğim bir şey var, ebul lülü'e yani firuz(feyruz) ömer'i niye öldürmüş ,caminin ortasında .
olay bitmemiş ebu lülü firuz'un 11 yaşında ki kızına osman tarafından niye işkence yapılmış ..
birde ali'nin kızı gülsüm olayı var ,beterin beteri.
600'lü yıllar ortadoğu ve pers- kuzeybatı hindistan ,ayrıca batı türkü bölgeleri ve anadolu için hatta avrupa ve italya için çok kütü yıllar.
batı roma roma yıkılmış , doğu roma avrupa'da ki batı roma topraklarını işgal etmiş , batı roma resmi olarak 55o'de son bulmuş ,roma'nın hakim olduğu kuzey afrika,misır, filistin, ortadoğu toprakları başıboş kalmı ( antik mısır'ın yıkılışının otorite eksikliği hala sürüyor . ( 500 yıldır) , pers toprakları ve kuzey batı hindistan üzerine göçler bastırmış , büyük gök türk devleti ,bilhassa uygur ve diğer türkü kabilelerin saldırıları iile avrupa hun artıkları ile boğuşmuş ,tabi çin'devleti de var sürekli saldırıda ,ekleyelim asya'da ki en güçlü devlet olan gök türk ikiye bölünmüş. 590 civarı ,etkisini düşünün.
on binlerce belki de fazla türkü insan için seddinin içine göç etmiş, çünkü yiyecek kıt.(batıya asya türklerinin göçleri de 650'de başlamış), (yalandan kürşat isyanı denilen isyan 650'de oluyor hiç bir türk katılmıyor )
en büyük sorun yiyecek -barınma ve nüfus fazlalığı .
böyle bir ortam da 2 milyon kilometre kare nedir zaten %80'i,90'ı boş yerler. ms.500-600 yıllarında bakın orta doğuya kayda değer devlet yok. arabistan'da da bir tek mekke merkezli islam emirliği var . mekke bile itilaflı olay varmı yok mu belli değil)
anadolu ise hengame , doğu roma tam hakim değil derebeyler ,aşıretler paylaşmış fakat yinede bizans'a vergi veriyorlar çoğu zaman.
islam'ın şansı bu ,yoksa mö. 50 'lerde ki roma olsa islam mekke-medine'den dışarı adım atamazdı aynı yahudiler gibi yada göçler başlardı .(yahudi göçleri de ms.100 de çoğalıyıor dikkatinizi çekerim.
ömer öyle abartılacak biri değildi osman ve ali'de , ne yapmışlar cami falan diyorlar okul mesela yalan ilk cami 700lü yıların başında yapıldı , ilk gerçek islam'i eğitim müspet biliim destekli yine o yıllarda ,ömer'in ezber kuran okutması da kul değildir .
ömer paragöz biriydi ,adalet dediği de nalıncı keseri olayıdr, islam'ın kendisine de hiç bir şey katmamıştır , kuran'ın kitap olarak en sağlıklı şekli 650 yılarındadır .
ne osman ne ali hiçbiri islam'a bir şey katmış değil , tüm yükseliş emevilerindir . onun için sünniler emevileri herşeylerine rağmen yüceltir.
ebubekir'e saygı duyarım ama 3 halife devri islam'ın en kötü zamanlarından biridir.
ömer 'i boşuna övmeyin.
not; tarihleri ortalama yıl olarak yazdım , 5-10 yıl oynama olabilir aklımda kalanlar , bölge tarihi de ki esas eski dünya denilen yerdir , tarih tanımları da genellemedir .
okuyana teşekkür ederim.
,
benim ismim hem ebu lülü'e firuz'un hemde osman bin affan'ın ismidir , şia ve sünni ayrımının ilk isimleri ,ağırlığı bana yeter ,bu konuyu çok okudum ,iş dönüp dolaşıp ömer-firuz olayına geliyor, ömerîn adaletinin boş olduğu ortaya çıkıyor...
olay bitmemiş ebu lülü firuz'un 11 yaşında ki kızına osman tarafından niye işkence yapılmış ..
birde ali'nin kızı gülsüm olayı var ,beterin beteri.
600'lü yıllar ortadoğu ve pers- kuzeybatı hindistan ,ayrıca batı türkü bölgeleri ve anadolu için hatta avrupa ve italya için çok kütü yıllar.
batı roma roma yıkılmış , doğu roma avrupa'da ki batı roma topraklarını işgal etmiş , batı roma resmi olarak 55o'de son bulmuş ,roma'nın hakim olduğu kuzey afrika,misır, filistin, ortadoğu toprakları başıboş kalmı ( antik mısır'ın yıkılışının otorite eksikliği hala sürüyor . ( 500 yıldır) , pers toprakları ve kuzey batı hindistan üzerine göçler bastırmış , büyük gök türk devleti ,bilhassa uygur ve diğer türkü kabilelerin saldırıları iile avrupa hun artıkları ile boğuşmuş ,tabi çin'devleti de var sürekli saldırıda ,ekleyelim asya'da ki en güçlü devlet olan gök türk ikiye bölünmüş. 590 civarı ,etkisini düşünün.
on binlerce belki de fazla türkü insan için seddinin içine göç etmiş, çünkü yiyecek kıt.(batıya asya türklerinin göçleri de 650'de başlamış), (yalandan kürşat isyanı denilen isyan 650'de oluyor hiç bir türk katılmıyor )
en büyük sorun yiyecek -barınma ve nüfus fazlalığı .
böyle bir ortam da 2 milyon kilometre kare nedir zaten %80'i,90'ı boş yerler. ms.500-600 yıllarında bakın orta doğuya kayda değer devlet yok. arabistan'da da bir tek mekke merkezli islam emirliği var . mekke bile itilaflı olay varmı yok mu belli değil)
anadolu ise hengame , doğu roma tam hakim değil derebeyler ,aşıretler paylaşmış fakat yinede bizans'a vergi veriyorlar çoğu zaman.
islam'ın şansı bu ,yoksa mö. 50 'lerde ki roma olsa islam mekke-medine'den dışarı adım atamazdı aynı yahudiler gibi yada göçler başlardı .(yahudi göçleri de ms.100 de çoğalıyıor dikkatinizi çekerim.
ömer öyle abartılacak biri değildi osman ve ali'de , ne yapmışlar cami falan diyorlar okul mesela yalan ilk cami 700lü yıların başında yapıldı , ilk gerçek islam'i eğitim müspet biliim destekli yine o yıllarda ,ömer'in ezber kuran okutması da kul değildir .
ömer paragöz biriydi ,adalet dediği de nalıncı keseri olayıdr, islam'ın kendisine de hiç bir şey katmamıştır , kuran'ın kitap olarak en sağlıklı şekli 650 yılarındadır .
ne osman ne ali hiçbiri islam'a bir şey katmış değil , tüm yükseliş emevilerindir . onun için sünniler emevileri herşeylerine rağmen yüceltir.
ebubekir'e saygı duyarım ama 3 halife devri islam'ın en kötü zamanlarından biridir.
ömer 'i boşuna övmeyin.
not; tarihleri ortalama yıl olarak yazdım , 5-10 yıl oynama olabilir aklımda kalanlar , bölge tarihi de ki esas eski dünya denilen yerdir , tarih tanımları da genellemedir .
okuyana teşekkür ederim.
,
benim ismim hem ebu lülü'e firuz'un hemde osman bin affan'ın ismidir , şia ve sünni ayrımının ilk isimleri ,ağırlığı bana yeter ,bu konuyu çok okudum ,iş dönüp dolaşıp ömer-firuz olayına geliyor, ömerîn adaletinin boş olduğu ortaya çıkıyor...
devamını gör...
33.
en ustun ikinci sahabi ve ikinci halifedir.
kendisini karalayan bir azeri sii sitesinin hakkindaki iddialara cevap vericez simdi.
hadi gelin bakalim;
1. omer musriklerden korkarak evinde gizlenmistir. soyle ki, sahih-i buhari'de soyle bir rivayet aktarilir:
"abdullah b. ömer, babasının şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"kendisi evde korku ile duruyorken yanına el-as b. vail es-sehmi ebu amr üzerinde çizgili bir cübbe ve ipek şeritler konulmuş bir gömlek bulunduğu halde --ki o sehm oğullarından olup, cahiliye döneminde bizimle antlaşmalı olanlardan idi-- dedi ki:
bu halin nedir? (ömer) cevap verdi: senin kavmin islama girdiğim takdirde beni öldüreceklerini ileri sürüyorlar.
el-as b. vail: onlar sana bir zarar veremezler, dedi. o bana bu sözü söyledikten sonra ben de kendimi güvende hissettim. el-as dışarı çıktı. insanların vadiyi bir sel gibi doldurmuş olduklarını gördü, nereye gitmek istiyorsunuz diye sordu. onlar şu dininden dönen hattab'ın oğlunun yanına gidiyoruz deyince, el as:
hayır, buna imkan yok dedi ve bunun üzerine insanlar geri döndü."
omer, peygamber ve muskumanlarin dertlerine ortak olmak yerine korkup evinde saklaniyor. ki rivayette adi gecen as bin vail de siffin savasinda hak imama(yani ali) kilic kaldiran ve muaviye'nin veziri olan amr bin as'in babasidir. as bin vail hicbir zaman musluman olmamis ve musrik olarak cehenneme varmistir. ki bu as, peygamberi "kisir" adlandirarak rahatsiz etmistir. onun yaptigi kotu isler sebebiyle kuran'da kendisinden bahsedilmistir. omer ise allah ve onun resulunun guvencesiyle degil, sadece onun dusmani kotu bir musrik sayesinde disari cikabilmistir.
cevap: evvela sert mizaciyla bilinen omer'in islam'in daha ilk zamanlarinda musluman olmasiyla ve musriklerin onu oldurmesiyle tehdit etmesiyle birlikte korkup disari cikamamistir.
oncelikle bu olayi omer kendisi anlatmistir, omer'in kendisinin anlatmaktan cekinmedigi bir olayla omer'i vurmaya calismak aptallik olsa gerektir.
diger bir olay, omer her ne kadar cesur bir adam olsa ve hatta sahih-i buhari'de bile onun cesareti aktarilsa dahi, o an evinin onune onu oldurmek icin bir sel gibi akin etmis musrik topluluguna karsi korkmus olabilir.
ne kadar cesur da olsa herkes olmekten korkabilir degil mi arkadaslar? ki bu sirada omer'in daha yeni musluman oldugunu da unutmamak lazim.
ustelik omer bu olayi kendi aktariyor ki bunu soylemekten gocunmadigini da anliyoruz.
yani kisacasi burda omer'i kotuleyecek bir durum yok.
ki burda omer, peygamber'in guvencesiyle cesaretlenmiyor da bir musrigin guvencesiyle mi cesaretleniyor.
simdi surda sunu soylemek gerekir ki omer, daha bu kisimda, peygamberle gorusmus muydu bilmiyorum arkadaslar. galiba gorusmemisti ama tam emin degilim.
velev ki gorusmus olsun, peygamberin, ey omer, musrikler sana bir sey yapamaz diye bir guvencesi mi vardi? yok.
daha sonraki donemlerde bile savastan kacan sahabiler oldugunu dusunursek, bir adam korkabilir yani.
peki as bin vail'e neden guvendi? cunku as, kavminin buyuklerinden ve sozu dinlenilen adamlardandi. dolayisiyla omer'in, as'a neden guvendigini anliyoruz.
kaldi ki amr bin as, muaviye bunlar bizce sahabidir, dolayisiyla faziletli insanlardir, sizin onu kotulemeniz as bin vail hakkinda bir eksi olmaz. aksine amr bin as'in babasi olmak, bir sahabinin babasi olmak oldugundan dolayi gurur vesilesidir. ki galiba as'in 2 sahabi oglu var. amr bin as ve hisam bin as.
ha as bin vail'in azili bir musrik oldugu gercektir orasi ayri.
fakat burda sunu unutmamak lazim, omer, ey as, bana yardim et dememistir. as bunu kendisi yapmistir. dolayisiyla as'in kendi yaptigi eylemle omer'i suclamak neyin kafasi?
ki bunun disinda, omer neden as'a guvendi denebilir ki az once belirttim zaten as kavminin buyuklerindendi.
olayin asli astari budur allahu a'lem.
2. acaba omer, peygamber'e gercekten iman etmis midir? omer hudeybiye'deyken, peygamber'in sabredip hicbir sey yapmamasindan rahatsiz olmustu. hatta peygamber'in risaletine yani elciligine bile suphe etmisti. hatta diger sahabilerden gercekten onun allah'in resulu olup olmamasini sormustur. bu rivayet sahih-i buhari'de geciyor ki rivayet uzun oldugundan esas kismini nakledecegiz:
"ömer ibnü'ı-hattab bu sahneyi şöyle anlatıyor: hz. nebi'in yanına geldim ve "sen allah'ın nebi'i değil misin?" dedim. "elbette" buyurdu.
"biz hak yolda, düşmanlarımız batıl yolda değil mi?" dedim. "elbette" buyurdu.
"öyleyse dinimizi niye böyle alçaltıyoruz?" dedim.
"ben allah'ın resulü'yüm ve asla o'na karşı çıkacak değilim. o bana yardım edecektir" buyurdu.
"bizim beytullah'a gelip onu tavaf edeceğimizi söylemiyor muydun?" dedim.
"elbette. ama ben sana bu yıl geleceğiz, demiş miydim?" buyurdu. "hayır" dedim.
"(yine söylüyorum), sen beytullah'a gelecek ve onu tavaf edeceksin" buyurdu. sonra ebu bekir'in yanına gittim ve
"ebu bekir! bu, allah'ın nebi'i değil mi?" dedim. "elbette, öyle" dedi.
"biz hak yolda, düşmanlarımız batıl yolda değil mi?" dedim. "elbette, öyle" dedi.
"öyleyse biz dinimizi niye böyle alçaltıyoruz" dedim.
bunun üzerine ebu bekir "yahu!" dedi, "o allah'ın nebiidir. ona asla karşı çıkmaz. allah ona yardım edecektir. sen onun eteğine tutun. (gerisini merak etme) allah'a yemin ederim ki, o hak yoldadır."
"bize beytullah'a gelip onu tavaf edeceğimizi söylemiyor muydu?" dedim. "sana bu yıl geleceğini söyledi mi?" dedi. "hayır" dedim.
"(kuşkun olmasın), sen beytullah'a gelecek ve onu tavaf edeceksin" dedi."
yine ebu hatim soyle bir rivayet naklediyor ki uzun oldugundan esas kismini nakledecegiz:
"omer bin hattab dedi ki:"allah'a yemin olsun ki, bu gunden baska musluman oldugum gunden beri suphe etmemistim."
kitabi inceleyen suayb el-arnaut hadisin sihhati hakkinda: "hadis sahihtir" demistir.
nitekim bircok alim de bu rivayeti nakletmistir.
allah tebareke ve teala ne guzel buyurmus:
"allah’a da, resule de inandık ve boyun eğdik” diyorlar, bunu söyledikten sonra da içlerinden bir grup yan çiziyor. bunlar asla inanmış kimseler değildir." (nur/47)
cevap: simdi bu arkadas munafigin anlamini bilmiyor herhalde arkadaslar xd
munafik, ben munafigim diye bir rivayet nakleder mi kendisi hakkinda sevgili arkadaslar? omer munafigim diye rivayet mi nakletmis?
sorun su ki, hudeybiye antlasmasi yapilmisti peygamber ve musrikler arasinda. bu anlasma, gorunurde muslumanlar aleyhineydi ve o yil muslumanlar mekke'yi de tavaf edemeyince bircok sahabi gibi omer de hayal kirikligina ugramisti.
bunun gibi yobazlar, sorgulamaya karsi oldugundan omer'in hareketinde nifak aramis.
adam o gun supheye dustum ve birdaha da hicbir zaman supheye dusmedim o gunden baska diyor. munafik dedigin, her zaman icinde suphe barindirandir.
bunun disinda, munafik bir adam, cikip ben suphe duyuyorum ya der mi? demez dimi?
burda omer o gun allah'in varligindan suphe duydu demek icin soylemiyorum, fakat duymussa dahi omer'deki hal munafiklik degildir anlayin diye soyluyorum.
aksine bu rivayet omer'deki inanmisligj gosteriyor ki, bir hal muslumanlar aleyhine olunca sebebini irdeliyor, bir munafik gibi amaan banane yapmiyor.
peki, omer'in, peygamber ve ebu bekir'e, sen/bu peygamber degil misin/degil mi diye sormasi, onun o gun allah'dan suphe duydugunu gosterir mi?
hayir.
neden? cunku o gun omer'in suphe duydum dedigi sahih bir senetle geldigi gibi,
imam ahmedin de makbul bir senedle geldigini soyledigi bir rivayette, omer ebu bekir'e gidince, ebu bekir'in peygaber'in allah'in resulu olduguna sehadet etmesi uzerine, omer de buna sehadet etmistir. peki buna sehadet eden omer'in, nasil suphesi olabilir?
bakin, omer, musluman oldugumdan beri sadece bu gunde suphe ettim diyor, fakat neyden suphe ettigi mechuldur.
mesela, imam nevevi'nin naklettigine gore, alimlerin gorusu soyledir:
"omer'in sorusu ve zikredilen sozleri bir suphe degil, bilakis kendisinden gizlenen seyin aciga cikarilmasi, kafirlerin zelil kilinmasi ve islam'in ortaya cikmasi icin bir taleptir ki bu da onun karakterinden, dini ayakta tutma ve kafirleri zelil kilmadaki gucunden bilinmektedir."
imam nevevi'nin naklettigi alimlerin bu gorusunu dogrulayan sey de, sahih-i muslim'deki bir rivayettir ki, fetih ayeti indirilince omer peygamber'e bu bir fetih midir diye sorup evet denince, omer'in kalbinin hosnut oldugu bildirilir.
yani omer'in dustugu suphe, peygamber'e veya kuran'a karsi bir suphe degil, o sadece islam yukselmeyi vaadediyorken, neden bir anda boyle dustuklerini anlamlandiramiyordu ve o an o vaziyetten suphelenmisti.
onun, "bu, allah'in resulu degil midir?" sorusu, "kafam karisik ya acaba oyle mi?" demek degil,
mesela bazen doktora deriz ya, "benim amcama ilac yazmissin ama hala hasta, sen doktor degil misin neden iyilesmiyor bu?"
burda adamin doktor oldugundan mi supheleniriz? hayir. ilacin neden etkisini gostermediginden supheleniriz.
omer'in sorusu da allahu a'lem bu kabildendir, o peygamberimizin naklettigi muslumanlar galip gelecek vaadinin neden hala gerceklesmedigini hatta durumun tam aksi istikamette gittiginden suphe duyuyordu. bunu kafasinda anlamlandiramiyordu.
ki ardindan fetih ayeti inince bunu bir sey demeden kabul edip kalbinin hosnut olmasi dahi onun imanindaki samimiyeti gostermez mi?
ustelik bunun disinda, ebu bekir'e sordugu soru icin dahi pisman olup ibadetler etmesi onun imanindaki samimiyeti gostermez mi?
ustelik bu olayi hakkinda karalama yapilacagina ragmen bizzat kendisinin aktatmasi onun imanindaki samimiyeti gostermez mi?
3. omer bin hattab kadinlara karsi kotu davranirdi. soyle ki kaynaklardan zaten omer bin hattab'in gaddar, sert, kaba biri olmasi meshur bir konudur. fakat omer bin hattab erkekler bir yana, kadinlara karsi bile kabaca davranmistir. soyle ki meshur ehli-hilaf(yani ehli sunnet) alimi ibn sa'd "et-tabakatul kubra" isimli kitabinda soyle bir rivayet naklediyor:
"bize affan bin müslim haber verdi ve dedi: 'bize hammad bin seleme rivayet etti ve şöyle dedi: 'bize ali bin zeyd haber verdi ve şöyle dedi: atike, abdullah bin ebu bekir'in eşiydi. abdullah öldü, ancak o, ölümünden önce atike ile anlaşmıştı ki, ondan sonra başkasıyla evlenmesin. onunla evlenmek istediler, ancak o, kabul etmedi. ömer onun velisine dedi ki: 'ona benim hakkımda bahset'. atike'nin velisi onunla konuştu. fakat, atike itiraz etti. ömer dedi ki: 'onu bana eş yap'. böylelikle, o, atike'yi ömer'e eş yaptı. onlar yalnız kaldıklarında atike yatağa gitmekten kaçındı, ömer ise onu zorlayarak yatağa soktu. ömer işini bitirdikten sonra 'of! of! of!' diyerek çıktı ve atike'yi terk etti. o(yani atike), onun(yani ömer'in) yanına öz yetkili temsilcisini gönderdi: 'geri dön, ben seninle olmaya hazırım'."
simdi de bu rivayetin senedini inceleyelim:
1. affan bin muslim
ibn hacer el-askalani soyle yaziyor: "affan bin muslim bin abdullah el-bahuli ebu osman es-saffar, el-basri. sikadir sabtdir(yani sabit, saglam, guvenilir bir ravidir)" (takribut-tahzib)
2. hammad bin seleme
yine ibn hacer el-askalani soyle yaziyor: "hammad bin seleme bin dinar el-basri ebu seleme. sikadir, abiddir(yani cok ibadet eden bir kisidir ayrica guvenilir bir ravidir)" (takribut-tahzib)
3. ali bin zeyd. bu ravi hakkinda da ayni ile ibn humeyd gibi, alimler arasinda farkli gorusler vardir.
ibn hacer el-askalani soyle yaziyor:
"ali bin zeyd bin abdullah bin ebi melike zuheyr bin abdullah bin cudan bin amr bin kab bin sad bin tim bin merra et-temimi ebul-hasan el-basri. aslen mekke'dendir. hakkinda yakub bin seybe soyle demistir: "sika, hadisi salihtir". et-tirmizi ise soyle demistir: "dogru soyleyendir". es-saci ise soyle demistir: "dogru soyleyenlerdendir."" (tahzibut-tahzib)
elbani de ibn mace'de senedinde bu ravi olan hadis'e, bu ravi hakkinda hicbir eksi bir sey soylemeden sahih demistir. demek ki ali bin zeyd de guvenilir bir ravidir.
yine hakim en-nisaburi, "el-mustedrek ala es-sahiheyn"inde su rivayeti naklediyor:
"bize muhammed bin salih bin hani rivayet etti ve dedi ki: bize huseyin bin fazl el-neceli rivayet etti ve dedi ki: bize suleyman bin harb rivayet etti ve dedi ki: bize ebu avane rivayet etti ve dedi ki: bize davud bin abdullah el-evdi rivayet etti ve dedi ki: abdurrahman bin abdullah el-mekki'den, o da el-eşas bin kays'dan rivayer ederek diyor ki: bir gun, omer bin hattab'a misafir oldum. o, gecelerin birinde kalkti ve hanimina vurdu. sonra, bana seslenip dedi ki: "ey eşas!" dedim ki: "lebbeyk"(yani duyuyorum) omer dedi ki: "allah resulu'nden hifzesip aklimda tuttugum uc seyi benden aklinda tut. birincisi, erkekten ne icin kadinina vurdugunu sorma,(yani erkek kadinini vurdugu zaman ne icin boyle yaptigini sorma). ikincisi, ondan dostlarindan kime guvenip, kime guvenmedigini sorma. ucuncusu, vitir namazini kilmadan yatma."
hakim, hadisi naklettikten sonra soyle yaziyor: "bu hadisin isnadi sahihtir. fakat onlar (el-buhari ve muslim) bu hadisi ("sahih"lerinde) nakletmemislerdir."
zehebi de "el-telhis"inde soyle yaziyor: "sahihtir."
cevap: evet, burda omer aleyhine 2 rivayetin nakledildigini goruyoruz.
ilki, omer ve atike olayidir.
ilk once, atike'nin kocasi abdullah bin ebu bekir, ve omer'in evlenmek istedigi atike kimdir?
abdullah, babasinin adindan da tahmin edebileceginiz gibi halife ebu bekir'in oglu olup, bir sahabidir. aise ile de baba bir kardestir.
peki hanimi atike kimdir? atike, asere-i mubessere'den, yani cennetle mujdelenen 10 sahabiden biri olan said bin zeyd'in kiz kardesidir. âtike bint zeyd de, ilk iman eden şair kadin sahabilerdendir.
anlayacaginiz hem abdullah, hem atike, faziletli ailelerden gelen, ve sahabi olan insanlardir.
abdullah, 632-633 senelerinde, taif muhasarasi sirasinda sehid olmustur. ayrica muhtemelen de genc bir yasta vefat etmistir. cunku hicret sirasinda cocuktu. ki hicretten 10 sene sonra vefat ettigini var sayarsak cok genc bir yasta vefat ettigi anlasilir.
atike, omer ile, abdullah'in vefatindan bir sene sonra, yani 633 senesinde, omer'in yeni halife oldugu donemlerde evlenmistir. omer'in kac yilinda dogduguyla ilgili rivayetler arasinda ihtilaf vardir, fakat fil vakasi yani 570 senesinden yaklasik 13 sene sonra dogdugu var sayilirsa, atike ile evlendiginde 49-50 yaslarindaydi. atike'nin kac yasinda oldugunuysa bulamadim.
simdi bundan sonra, gelelim ilk rivayete.
bu rivayet, ali bin zeyd'den dolayi sahih olmaz.
ali bin zeyd'in ustte sahih olduguna dair ibn hacer'den kesitler paylasilmis, fakat ibn hacer, alimlerin onun hakkindaki goruslerini paylasmistir. ona sahih diyen alimler olmus olmasina,
fakat benim arapca sitelerden, rical sitelerinden arastirdigim kadariyla bircok alim kendisine guvenilmez demis. hatta hanbeliligin kurucusu olan imam ahmed bin hanbel hicbir sey degildir demis. hatta galiba ilk rivayeti kitabina alan ibn sad dahi onun sika olmadigini dile getirmis sanirsam.
hatta kendisi uzerine, zayif olduguyla iliskin arapca bir makale bile yazilmis ki burdan erisebilirsiniz, www.asjp.cerist.dz/en/artic....
fakat imam tirmizi gibi onun sika oldugunu soyleyen buyuk alimler de olmus, fakat imam buhari gibileri ona zayif demisler. hatta buhari delil olarak kullanilamaz bile demistir.
bu ravi tabiindendir, yani peygamber'i gormemistir ama sahabileri gormustur.
ha ayrica kendisi sanirsam kordur(hatta dogustan kordur), ayrica sii oldugu soylenmistir.
ali bin zeyd arap sitelerinde tanitildigi kadariyla cogunlukla zayif oldugu soylenen bir ravidir.
dolayisiyla zayif olduguyla ilgili bu kadar aciklama varken, velev ki diyelim sahih olma ihtimali olsa dahi, illaki bu ravi hakkindaki ihtilaf rivayetin sihhatine golge dusurecektir
yani tarih okuyorsak, tarihi bir karakteri elestirmek icin elimizde kesin bir veri olmasi lazim gelir. halbuki ali tartismali bir karakterdir.
bunu gectim, ali, hicri 131'de vebadan vefat etmistir. atike ise hicri 40 veya 41'de vefat etmistir.
yani ali, atike'nin vefatindan 90 ila 91 sene sonra vefat etmistir.
ali'nin atike'den rivayeti almis olabilmesi icin, atike'yi cok kucukken gormus olmasi gerekir. mesela 10 yasinda almis desek, ali'nin 100-101 yil yasamis olmasi lazimdir.
zira 10-15 veya 20 yaslarinda adli desek ali, asiri fazla yasamis bir adam olmalidir.
fakat bu konuda basvurdugum bazi sitelerde, bu ikisi arasindaki 90 sene sebebiyle, tanismis olabilme olasiliklari az gorulmustur.
dolayisiyla, ali de, atike'den gelen bu rivayeti baska bir raviden almis olmalidir ki, o ravinin adi belirtilmemistir. bu da rivayeti mursel yani kopuk, murselligi de zayif yapar.
ha buna karsin ali'nin, 6-10 yaslari arasinda atike ile tanisip ondan bu rivayeti almis olma olasiligi, ilaveten belki de gercekten 110 yil yasamis olabilme olasiligi da vardir. sonucta bu da bir olasilik.
fakat burda da, ali'ye bircok alimin zayif, delil olarak kullanilamaz, hicbir sey degil, hatta rivayetleri tahrif ediyor, hatta uydurmacidir kabilinden aciklamalari goz onune alindiginda, omer'i, sihhati dahi ihtilafli bir rivayet yuzunden elestirmek sizce ne kadar mantiklidir?
degildir elbette.
hatta bu rivayeti tabakatinda paylasan ibn sad dahi, ali hakkinda,
"cok konusuyordu, zayifligi vardi ve delil olarak kullanilmadi" demistir.
hatta ibn hacer el-askalani'nin kitabinda sanirsam onun hafizasinin zayifligi konusunda ittifak oldugu dahi yazilidir.
ayrica bu sitede buldugim bir bilgiyi de aktarayim,
omer ile atike hicri 12, 633'de evlendi. bu olay eger dogruysa, ali bu olayi atike'den o donemlerde almis olmalidir zira atike, hicri 40, yani 660'da vefat etmistir.
halbuki ali ise hicri 131, yani 749'da vefat etmistir.
halbuki baktigim bir arapca sitede, ali'nin hicri 50 civarinda dogdugu gecer. bu da 670 yilina tekabul eder.
dolayisiyla, atike'nin vefati ile ali arasinda 10 yil oldugu ortaya cikar.
dolayisiyla su belli olur ki, ali, bu rivayeti atike'den almis olamaz.
demek ki baska birinden almis olmalidir ki onun adi senedde atlanmis. dolayisiyla bu rivayet murseldir yani senedinde kopukluk vardir, zayiftir, sahih degildir.
ilaveten, omer ile atike'nin evliligini anlatan baska bir rivayet de vardir. abdullah, atike'ye benden sonra evlenme diye para verir. fakat omer onunla evlenmek ister, eger allah izin verirse, o parayi, onun ailesine iade et ve evlen der. atike oyle yapar ve omer ile evlenir.
simdi bu rivayetin senedine bakalim:
yezid bin harun - hadis hafizidir, dolayisiyla guvenilirdir.
muhammed bin amr - bu muhtemelen muhammed bin amr bin alkame'dir, ki sika yani guvenilir bir ravidir.
yahya bin abdurrahman bin hatib - tabiindendir, sika yani guvenilirdir, arapca bir sitede hicri 12 yani 633'de dogdugu gecse de arapca vikipedi'de osman'in halifeligi doneminde dogdugu bilgisi var. yani 644-656 arasinda. en az 644'de dogdugunu soylesek, atike'den 10 yasinda 14 yasinda ustteki rivayeti almis olabilir ki bu ali bin zeyd'den daha olasidir.
dolayisiyla bu rivayet, ilk rivayete nazaran daha guvenilirdir.
ki zaten dusununce, atike, omer'den sonra da birkac kisiyle evlenmistir.
madem atike omer ile zorla evlenmis, abdullah'a asik, e omer'den sonra bekar kalsaydi ya, neden hâlâ evlenmeye devam etmis oyle degil mi? bu da aslinda rivayetin guvenilir olmadigini gosteriyor allahu a'lem.
simdi bu konuyu aydinlattigimiza gore, gelelim siinin paylasmis oldugu ikinci rivayete,
ikinci rivayet hakim'de gecer ve hakim bu rivayete sahih demistir.
burda vurdugu hanimin kim oldugu gecmez, hanimina yataga girmesi icin fiziksel bir guc uyduguladigi gecmez, sadece mechul bir nedenden dolayi hanimina vurdugu gecer.
simdi bu rivayette, ve bir erkege karisini neden dovdugu sorulmaz rivayetlerinin hepsinde abdurrahman bin abdullah el-mekki, yani abdurrahman el musli vardir.
hakim bu rivayeti sahih olarak degerlendirse de, makrizi,
"hadis literaturunde bu rivayet disinda bir sey rivayet ettigi" bilinmiyor demistir.
zehebi de bu ravinin mechul, yani bilinmeyen bir ravi oldugunu soylemistir.
elbani ve galiba ebu davud da bunu zayif olarak degerlendirmistir.
ibn hacer bu raviyi "makbul" olarak degerlendirip, ibn mace'de de bu rivayete senedinde o olmasina ragmen "makbul" denmesine ragmen bunu hata olarak degerlendirenler olmustur.
ki ebu cafer el ukayli de o bunun disinda taninmaz demistir.
kisaca soylemek gerekirse, bu raviden tek bir rivayet gelmistir, o da bir erkegin karisini neden vurdugu sorulmaz.
fakat velev ki biz buna ragmen bu rivayet ve bu hadisi sahih olarak kabul edelim, burda 2 seye dikkat edin,
1. islam'da kadina vurmak butunuyle haram degildir. ki omer hanimina vurdu derken, bu vurmanin mahiyetini bilmiyoruz. belki de koluna vurdu, belki de gogsune vurdu(ki yuze vurmak caiz degildir). ki bu vurmanin siddetini bilmeden bir adami zar altinda tutmak yanlistir. keza sii, sanki kuran'da kadina belirli kosullarda vurmaya cevaz verilmemis gibi konusuyor.
2. omer, hanimina mechul bir sebep sebebiyle vurmustur. biz bu sebebin ne oldugunu bilmeden, omer'e bilmedigimiz bir konu uzerinden neden yargisiz infaz yapalim?
3. "bir erkege, karisini neden dovdugu sorulmaz" hadisi sahihse dahi, bu, kadinin sucunu ifsa etmemek icindir. cunku islam'da, erkek, kadina ancak kuran'da da belirtildigi gibi bazi sebepler, kadinin haksiz oldugu bazi kosullar icinde vurabilir. eger kadin bunlardan birini yapmissa, erkek de kadina vurmussa, kadinin gunahini ortaya cikarmamak icin sorulmamasi istenmistir. yoksa eger erkek haksiz bir sebeple, ve siddetle karisina el kaldimissa, kadin cikip kocasini sikayet edebilir. tabiki de allahu a'lem.
hasilikelam bu rivayet ve hadisleri sahih olarak kabul etsek dahi, burda omer'i suclayacak pek bir sey yoktur denebilir. allahu a'lem.
4. imam hz. huseyin, omer bin hattab'a minberden inmeyi emretti. ibn asakir eş-şafei, "tarihul medine et-dimask" kitabinda, soyle bir rivayet naklediyor:
"ebul bahteri dedi ki: omer minberde hutbe verdigi zaman huseyin bin ali heldi ve dedi ki: atamin minberinden in. omer dedi ki: bunu demeyi sana kim emretti? bundan sonra ali cikip geldi ve dedi ki: valahi bu sozler bizim tesvikimizle denmis sozler degil. omer (huseyin'e hitaben) dedi ki: dogru soyledin kardesimin oglu, bu babanin minberidir."
hadis, tefsir ve tarih alimi olan suyuti de bu rivayetin sihhatini onayliyor. soyle ki, suyuti, "tarihul hulefa"sinda, bu rivayeti ibn asakir'den naklettikten sonra diyor ki:
"ibn asakir ebul bahteri'den nakletmistir. isnadi sahihtir."
ayrica ibni şubbe (hicri 262'de vefat etmistir) de bu rivayeti "tarihul medine" adli kitabinda, 3/799'da, baska bir sahih sened ile imam hz. huseyin'den rivayet etmistir.
cevap: arkadaslar bu iddia cok sacma.
neden? cunku sii arkadas, bu olay vuku buldugunda yilin 633 oldugunu dile getirmiyor. yani omer'in hilafetinin yeni basladigi donemler.
ee diyeceksiniz, arkadaslar huseyin, 626 dogumludur.
yani? 626+7=633.
huseyin, bu sirada 7 yasinda cocuktur :)
hatta huseyin'i omer tutuyor, yanina oturtuyor. huseyin cocuk ya hani, taslarla falan oynuyor rivayetin devaminda.
hatta bu olayi da bizzat huseyin naklediyor ve rivayetin sonunda bir baska olay anlatip omer'e, "ey emirul mu'minin!" diye hitap ettigini de belirtiyor o olayda.
anlayacaginiz ali de durumu aciklamistir bunu ona biz ogretmedik diye. muhtemelen ayni minberde ali de zamaninda hutbe vermis oldugundan, huseyin, o minberi babasinin minberi addediyor, boyle bir sey soyluyor cocuk akliyla.
hatta huseyin, "in babamin minberinden, kendi babanin minberine git" deyince, omer de, "benim babamin minberi yok" diye tatli bir cevap veriyor :)
bence tatli bir rivayet, yanlis anlasilacak bir sey yok.
5. dehli universitesinin profesoru dr. hursid ahmed, "hazreti omer el-faruk'un resmi mektuplari" isimli kitabinda omer'in ictihadi hakkinda soyle yaziyor:
"onun (omer'in) ictihadi ozgur ve cesaretliydi. eger o bir seyin dogru oldugunu, ya da devletin cikarina hizmet ettigini dusunseydi, hatta peygamber'in sunnetine ve ebu bekir'in yaptiklarina zit bileolsa, tereddutsuz olarak onu secerdi. eger bu, o anki muhitin talebi olsaydi, hatta kuran'in kanunlarini bile gozardi ederdi."
cevap: ya simdi burda yani alintinin orjinalinde bilhassa omer diye belirtilmemis, onlar diyor. "onlar".
velev ki bu onlardan kasit omer olsun, arkadaslar profesor hurşid, bir islam aktivistidir. allamei cihan falan degildir, yani onun kitabinda orneklendirmeden yazdigi seyle omer'i suclamanin alemi var mi? yok. e o zaman gecelim.
6. omer bin hattab ve nisa suresinin 20'ci ayeti arasinda bir iliski var. soyle ki ibn kesir, "tefsirul kuranil azim"inin 2'ci cildinde, sayfa 243-244'de soyle yaziyor:
""hafiz ebu yala dedi ki: bizr ebu hayseme nakletti (dedi ki): bize yakub bin ibrahim nakledip dedi ki: bize babam, ibn ishak'dan nakledip dedi ki: bize muhammed bin abdurrahman, el mucalid bin said'den, o eş-şabi'den, o da mesruk'tan nakledip dedi ki: omer bin el-hattab, peygamber'in minberine cikti ve dedi ki: ey cemaat, kadinlarin mehirlerini neden boyle cok yapiyorsunuz? peygamber ve sahabileri arasinda mehir 400 dirhem ve ondan asagi oluyordu. eger bu meselede (miktari) arttirmak allah yanina takva veya keramet sayilsaydi, sizden once onlar bunu yapardi. (bundan sonra) bir adamin kadinin mehrini 400 dirhemden fazla yapnasini bilmeyeyim (duymayayim)! masruk diyor ki: sonra minberden indi. bu zaman kureysten olan bir kadin ona itiraz edip dedi ki: ey muminlerin emiri, cemaate hanimlarinin mehirlerini 400 dirhemden fazla yapmalarini yasakladin mi? dedi ki: evet. kadin dedi ki: meger sen allah'in kuran'da indirdigi (ayeti) duymadin mi? omer dedi ki: nedir o? dedi ki: meger sen duymadin mi, allah buyuruyor ki: onlardan birine yigin-yigin mal vermis olsaniz da... (nisa suresi, 20) omer dedi ki: ya rabbi, affet! butun cemaat omer'den daha bilgilidir!(yani seriat hukumlerinde daha bilgilidir) sonra dönüp minbere cikti ve dedi ki: ey cemaat, ben size yasaklamistim ki, kadinlarin mehirlerini 400 dirhemden fazla yapmayasiniz. (lakin sindi diyorum ki) kim isterse kendi malindan diledigi kadarini verebilor. ebu yala diyor ki: zannediyorum ki, soyle dedi: kinin gonlu razi olursa, etsin." (ibn kesir diyor ki:) "senedi cok iyi ve gucludur.""
cevap: az once hursid amed'in sozlerini paylasirken, simdi bunu paylasiyor :d ictihadinda kuran'a uymayan omer, mehir konusunda dahi halktan bir kadina uymus. e hani uymuyordu?
hayir bu aslinda omer'in nasil bir yonetici oldugunu da gosteriyor ki, halkindan bir vatandasin sozunu dinliyor.
ayrica islam'da kadinlar degersizdir diyenlere de bir cevaptir ki, koskoca halife, halktan bir kadinin deliliyle hukum verebiliyor.
bu rivayette sorun edilebilecek 2 nokta var:
1. omer'in, butun cemaat, yani halk, omer'den seriat hukumlerinde daha bilgilidir demesi,
2. omer'in bu ayeti bilmemesi.
1. ben bu konuda derim ki: omer'in, seriat hukumlerinde herkesin ondan bilgili oldugunu soylemesi yanlistir. zira seriat hukumlerinde herkes benden daha bilgili sozu, siinin dipnotudur. rivayette, butun halk, omer'den daha bilgili diye gecer. bunu suna benzetebilirsiniz, ebu bekir'in halife oldugunda yaptigi konusmada, biliyorum, ben sizin en iyiniz degilim demesi gibi. halbuki en iyisi odur. burda bir mutevazilik soz konusu arkadaslar, anlasilmayacak bir sey degil.
2. omer'in o ayeti bilmemesi, o ayetin varligindan habersiz olmasi anlamina gelmez, omer, bunu soylerken o ayeti unutmus olabilir. hafiz dahi olsaniz, unuttugunuz bir ayet olabilir. veya unutmasaniz dahi, o an akliniza gelmeyen bir ayet olabilir. en dogrusunu allah bilir, omer'inki de bu kabildendir. omer bu ayeti unutmus, buna gore hukum vermis. sonra kadinin hatirlatmasiyla birlikte ayeti hatirlayinca hatasini duzeltmistir.
bu rivayet birkac acidan omer lehinedir,
1. omer'in kadina verdigi deger,
2. omer'in tevazusu,
3. omer'in kuran'a uyma konusundaki titizligi,
4. omer'in halki dinlemesi.
fakat rivayeti paylasan ibn kesir'in bu rivayet sahihtir demesine ragmen, rivayette kusur bulan alimler olmamis degildir.
soyle ki,
1. bu rivayetin said bin mansur'un sunen'ine gectigi versiyonunda rivayet, mesruk degil, sabi'den nakledilmistir. halbuki sabi omer ile gorusmemistir, senedinde kopukluk vardir diye rivayet sahih olmaz. fakat ibn kesir, sabi'nin rivayeti mesruk'tan aldigini kaydettigi icin, bu sorun ibn kesir rivayetinde aradan kalkmis olur.
2. ibn kesir'in rivayetinde de senedde mucalid bin said yer aliyor. kendisi hakkinda bazilari sika yani guvenilir olmadigini soyleyip bir kisim alimler kuvvetli degil, zayif oldugunu soylemislerdir. fakat bazi alimler de(sanirsam buhari gibi) sikadir demislerdir.
kisaca hakkinda ihtilaf vardir. yani bu rivayet sahih olabilir de olmayabilir de denebilir.
7. omer, livata(escinsel) ehlini oldurmemistir. soyle ki, ebu bekir el-heraiti es-samiri, "mesaviul-ahlak ve mazmumuha"sinda soyle yaziyor:
"bize ahmed bin mansur er-rumadi nakledip dedi ki: bize abdurrezzak nakledip dedi ki: bize mamer, zuhri'den, o urve'den. o da aise'den haber verip dedi ki: cirkin eylemle -yani lut kavminin eylemiyle- itham edilme (hadisesi) ilk defa omer bin el-hatab'in zamaninda oldu. hir adam bu isle itham edildi. omer, kureys genclerine emretti ki, onunla birlikte zaman gecirmesinler."(yani onu aralarina alip konusmasinlar anlaminda)
mustafa bin ebu en-nasr eş-şelbi diyor ki: "senedi sahihtir."
demek ki, omer livata yapan kisiye had cezasi uygulamak yerine (oldurmek yerine) halka onunla zaman gecirmeme emri veriyor.
cevap: simdi bu rivayetin senedi gercekten sika yani guvenilirdir.
simdi, evvela, livata yapan kisiyi peygamber'in oldurttuguyle ilgili rivayetler varsa da bunlarin sahih olmadigi soylenmistir.
had, kuran ve sunnette gecen cezadir. livatanin ehli sunnette tam bir cezasi yoktur, cunku bunun cezasiyla ilgili kuran ve sunnette kesin deliller yoktur. kimi alimler oldurulmelerini, kimi alimler oldurulmeyip farkli bir ceza verilmesini soylemis.
fakat, omer'in uygulamasina gelince, burda su nokta gozden kacmamalidir,
adamin escinsellik yaptigi gecmiyor rivayette, adamin escinsellikle "suclandigi" geciyor.
yani adamin escinsel eyleminde bulunup bulunmadigi kesin degil, bu konuda suphe vardir.
omer o yuzden ona ceza olarak, kureysin genclerinin ona yakin durmamasini istemistir.
meselenin asli budur.
8. omer, allah beni affetmezse, vay olsun bana demistir. soyle ki, omer bin şebe "tarihul medine"sinin 3'cu cildinin 918'ci sayfasinda su rivayeti naklediyor:
"bize said bin ammar rivayet etti ve dedi ki: cuveyriyye bint esma bize nafi'den, o da ibn omer'den soyle dedigini rivayet etti: omer yaraliyken benim evimdeydi. bana dedi ki: ey abdullah! basimi yere koy. ben de ridayi onun basinin altinda topladim. omer yuzu yerde vefat ederken soyle diyordu: vay olsun omer'e, vay olsun annesine, eger allah onu (omer'i) affetmezse."
rivayetin senedi buhari ve muslim'in sartlarina esasen sahihtir.
1. said bin ammar.
kutub-i sittenin (buhari, muslim, tirmizi, ebu davud, nesai, ibn mace) ravisidir.
2. cuveyriyye bint esma.
buhari, muslim, ebu davud ve nesai'nin ravisidir.
3. nafi.
kutub-i sitte'nin ravisidir.
4. ibn omer.
sahabidir, omer'in ogludur.
cevap: yani burda sorun ne de bir de senedi kanitlamaya calismis arkadaslar anlayaniniz var mi?:d
bazilari cennete 100de 100 girecegine veya cehenneme 100de 100 girecegine inanmayi kufur olarak gormustur.
ki peygamber dahi cennetle mujdelenmesine ragmen en cok tovbe edip ibadet eden o degil miydi?
zahid insanlar hep vefatlarinda bu sekilde olurlar, iclerini allah korkusu kaplar. yaptiklari onca amele ragmen emin olamazlar.
bu omer'in zuhdunu gosterir.
ayrica sii, omer'i baslangicta munafiklikla suclamisti. halbuki vefati zamani bile hala bu halde olup halinden emin olmayip da vay benim halime demesi, onun icindeki imani gostermez mi?
e yani burda omer aleyhine degil, aksine omer lehine delil vardir.
gecelim o sebepten.
9. omer hayber savasindan kacmistir. bunu hakim ve zehebi naklediyor. soyle ki, hafiz hakim nişaburi, "mustedrek"inde soyle bir rivayet naklediyor:
"bize ebul-abbas muhammed bin ahmed el-mahbubi rivayer etti (ve dedi ki): bize said bin mesud rivayet etti (ve dedi ki): bize abdullah bin musa rivayet etti (ve dedi ki): nuaym bin hakim bize ebu musa el hanrfi'den, o da hz. ali'den soyle naklediyor: peygamber hayber'e yola cikti. oraya vardigi an, omer'i ve onunla birlikte bir grup cemaati onlarin (yahudilerin) sehirlerine veya kalelerine gonderdi. onlar gidip savastilar. cok gecmeden, yahudiler omer'i ve adamlarini yendiler. bundan sonra onlar (omer'in adamlari) omer'i, omer de onlari korkak olarak adlandira-adlandira geldiler. (hakim diyor ki:) bu hadisin senddi sahihtir, lakin onlar (buhari ve muslim) kendi kitaplarinda nakletmemislerdir."
zehebi "et-telhis"inde diyor ki: "sahihtir."
cevap: ya simdi bu konuda hem sened hem metnine bakacagiz tamam mi arkadaslar.
1. oncelikle senedden baslayalim.
oncelikle aklinizda tutmaniz gerekir, bir alim bir rivayete sahih derken, bir baskasi degil diyebilir.
hadis bir ilimdir, ve tabiki de elestirme hakkina sahip oldugumuzu unutmamaniz gerek.
simdi biz, bu rivayetin ravilerini sirasiyla inceleyecegiz.
oncelikle ravileri sayalim,
1. ebul abbas bin ahmed el mahbubi
2. said bin mesud
3. abdullah bin musa
4. nuaym bin hakim
5. ebu musa el-hanefi
tamaam, burda rivayeti ali'den alan ebu musa'da bir sorun vardir.
nedir bu sorun arkadaslar?
soyle ki,
ebu musa el-hanefi diye biri yoktur.
kitapta ebu musa el-hanefi diye gecmesi muhtemelen bir yazim hatasi olup boyle bir ravi yoktur. bu ravinin dogru isminin bazi alimlerce ebu meryem es-sakafi oldugu soylenmistir. ki bu ravi de mechuldur.
ebu musa el-hanefi'nin bir yazim hatasi olmadigini dusunursek, o da mechul olmus olur. bu halde rivayet sahih olmaz.
sened acisindan elestirimiz bu oldugundan, muhtemelen bu rivayet sahih degildir, ve sahihtir diyen alimler hata etmisler allahu a'lem.
2. simdi velev ki rivayet sahihtir diye dusunerek metin acisindan elestirisine gecelim.
fark ettiyseniz sii, elestirisinin basliginda omer savastan kacti demesine ragmen, rivayette omer'in kactigina dair bir emmare olmayip aksine savasa katilip sadece kale kusatmasinda kaybettigi gecer.
peki sii, neden omer hayber savasindan kacti demesine ragmen rivayette boyle bir sey yoktur?
cunku, bazi siiler, rivayetteki yenildiler kelimesini kactilar olarak ceviriyor. halbuki burda dogru ceviri yenilkek olmalidir.
bunun disinda, omer'in yenilmesine ne demeli?
peygamber bile savaslarda yenilmistir.
ki bu hayber'i fethetmek icin ebu bekir de savasip orda yenildi. yani sadece omer yenilmedi ki en son ali savasip yendi.
yani bir komutan, yenebilir ve yenilebilir degil mi? bu normaldir.
simdi son olarak, peki rivayette omer'i korkak olarak adlandirmalarina ne demeli?
siiler, daha muteber bir kaynak olan sahih-i muslim'de sahabi ve peygamber ile ali'nin amcasi olan abbas'in, ali'yi gunahkar, hain, sahtekar ve yalanci olarak adlandirmasina ne diyecekler?
simdi abbas'in sozleriyle ali boyle mi oluyor? olmuyor degil mi?
ayni sekilde savasi kaybeden bolugunun, omer'e korkak demesi omer'i korkak mi yapar? yapmaz degil mi?
biz ali'nin kotu biri olmadigini nerden anlariz? hayatindan.
e omer'in korkak olmadigini hayatindan anlamiyor muyuz? anliyoruz.
o zaman birilerinin ona korkak demesi neyi degistirir? tabiki hicbiseyi.
ha bu konuda sii bir rivayet daha aktariyor peygamber'in bu olay uzerine omer'in korkak oldugunu ima ettigi, ama onun da senedinde ebu meryem oldugundan bakmicam ona. geciyorum o sebepten.
10. omer uhud savasindan kacti. soyle ki, fahreddin razi "mefatihul-gayb" (tefsr er-razi) tefsirinde soyle demistir:
"keffal soyle demistir: rivayetler umumen buna dealet ediyor ki, bir grup sahabi saavstan yuz cevirip (savas meydanindan) uzaklasmislar. onlardan bazilari medine'ye gitmis, bazilariysa baska yerlere gitmisler. genele gelinceyse onlar dagin yanina gitmis, orda toplanmislar. savastan kacanlardan biri de omer'dir. lakin o, ilk kacan kisilerden olmamistir ve uzaga gitmemistir. aksine, daga (gitmis) ve peygamber daga cikana kadar orda lamistir. ayrica, osman ensardan olan sad ve ukbe asli iki kisiyle birlikte savastan kacmistir. onlar savastan kacmis ve ck uzak bir yere gitmisler. sonra uc gunden sonra geri donmusler. bu zaman peygamber onlara soyle soylemistir: "cok uzaga gittiniz!""
ayrica alusi de "ruhul-meani" tefsirinde soyle demistir:
"ebul-kasim el-velhi nakletmistir ki, uhud gununde peygamberle birlikte yalniz 13 kisi kalmistir. bunlarin besi muhacirlerden olmustur: ebu bekir, ali, talha, abdurrahman bin avf ve sad bin ebu vakkas, digerleriyse ensardan olmustur, allah onlarin hepsinden razi olsun. osman, rafi bin el-mualla, harice bin zeyd, ebu huzeyfe bin utbe, velid bin ukbe ve ensarin beni-zureyk kabilesinden ola osman'in iki oglu, sad ve ukbe ise kacanlarin meshurlarindan. ibn abbas'tan ayetin (osman, rafi ve harice) hakkinda indirildigi nakledilmistir. baskalarindan ise baska kisiler hakkinda da indirildigi nakledilmistir. belki de ozel olarak onlarin isimlerinin soylenmesinin sebebi sudur ki, onlar kacmakta mubalaga etmisler ve sadece bir sure gectikten sonra peygamber'in yanina donmusler. hatta onlar arasinda uc yunden sonra donup gelen kisiler de olmustur. peygamber'in onlara soyle soyledigini iddia etmisler: "cok uzaga gittiniz!" diger kacanlsra gelinceyse, onlar o gun daga toplanmistilar. omer bin el-hattab da -allah ondan razi olsun- siilerin itikadindan farkli olarak bu gruptandi. atta farz etsek ki, (siilerin dedikleri gibi ilk gruptan olan kacanlardan olmustur), yine de allah teala hepsini affettikten sonra herhangi bir kimse ayiplanamaz. biz sahabilerin -allah onlardan razi olsun- masum olduklarini iddia etmiyoruz ve masumlugu hilafet icin sart kosmuyoruz."
yine suyuti de tefsir kitabinda soyle yazmistir:
""iki ordu karsilastigi gun sizden yuz cevirenler..." ayeti. ibn cerir, kuleyb'den nakletmistir ki: omer cuma gubu hutbe yapip al-i imran sureeini okudu. o, hutbe ettigi zaman al-i imran suresini okumayi severdi. "iki ordu karsilastigi gun sizden yuz cevirenler..." ayetine geldiginde, dedi ki: uhud gununde biz onlari yeniyorsuk (sonra onlar bizi yendiler). bu zaman ben savastan kactim ve gidip daga ciktim. dag kecisi gibi daga cikiyordum. bu zamab cemaat "muhammed öldürüldü!" diyordu. ben dedim ki: "kimin "muhammed öldürüldü" dedigini gorsem, onu oldurecegim!" bu sekilde dagda toplandik. bu zaman "iki ordu karsilastigi gun sizden yuz cevirenler..." ayeti indirildi."
cevap: ya bu konuda, bu kitaplarin tefsir kitabi oldugunu bilmeniz lazim arkadaslar. yani bu kitaplar, kuran'i tefsir etme babinda yazilmis kitaplardir, tarih veya hadis kitaplari degillerdir.
bu konuda tarihci ibn sad bize, omer, bedir, uhud ve diger butun savaslara sahit oldu demisse, biz tefsir kitaplarinin soylemlerine mi guvenecegiz?
ibnul cevzi selefi ibn teymiyye'nin ogrencisi ve ehli sunnet alimleri tarafindan siddetle elestirilmis bir alim olsa da, o, omer'in bedir, uhud'a vs. sahitlik ettigi konusunda alimlerin ittifaki vardir diyor.
ki sahih-i buhari'de gecen bir rivayette, savas sonunda omer'in peygamber'in yaninda oldugu da yazilidir.
ha velev ki sunu dusunelim bazi rivayetlerde gectigi gibi,
omer daga kacmistir, dagda peygamberle karsilasmis, ve onunla birlikte kalmistir.
simdi, hususen, sizden su ustteki tefsir kitaplarindaki rivayetlerden suyuti tefsirine dikkat etmenizi rica ediyorum.
neden? ilgili tefsirde, ibn cerir, yani taberi'den verilen rivayet meshurdur siiler arasinda.
cunku orda omer, "dag kecisi gibi kactim" dedigi icin, siiler bu laf uzerinden bircok vine falan hazirlayip makara yapmislar.
omer keci, ali allah'in aslaniydi kabilinden laflar etmisler.
heveslerini de kirmak gibi olmasin ama ilgili rivayetin senedinde ebu hisam el-rifai vardir. kendisine sika yani guvenilir deyip oven alimlerin yaninda, kutub-i sittenin 2 yazari, yani hem buhari hem nesai zayif oldugunu soylemistir(buna ragmen digerkutubi sitte yazari tirmizi'nin guvenilir buldugunu soylememiz lazim). nitekim buhari şarihi ibn hacer de zayiftir demistir. ibn hibban onu sikat, yani guvenilir raviler kitabinda nakletse de, hata yapabildigini ve celisebildigini soylemistir.
e nolmus oluyor? ravi ihtilafli bir ravi olmus oluyor. ravi ihtilafliysa ne oluyor? rivayete guvenilir diyemiyoruz.
neden? cunku tarih okumasi uzerinden bir sahis hakkinda elestiride bulunacaksak, bu sahsi, guvenilirligi sabit olmayan haberler uzerinden elestiremeyiz oyle degil mi arkadaslar?
bunun disinda diger bir konuysa, osman'in kendi hilafeti doneminde uhud'dan kacti diye elestirilip(ki osman gercekten kacmistir), fakat omer'e karsi boyle bir elestiri bulunmamasidir.
ki omer'in kacmadigini soyleyen rivayetler de cabasi.
yani kisacasi arkadaslar omer'in kactigina dair doyurucu bir kanit bulamadim.
tefsir kaynaklarinda gecen bu rivayetler, genelde kaynaksiz verilmis olan rivayetlerdir.
suphesiz allah en dogrusunu bilir.
11. omer hendek savasindan da kacmayi dusunmustur. soyle ki ibn hacer el-heysemi, "mecmauz-zevaid"inde su rivayeti naklediyor:
aise'den soyle nakledilmistir: hendek gunu (cadirimdan) cikip cemaatin izine dustum. bu zaman arkamdan yerin sallandigini duydum. bu zaman kardesi oglu haris bin evs'le birlikte sad bin muaz'i gordum. haris, sad'in kalkanini tasiyordi. (onlari gorunce) yere oturdum. sad yanimdan gecti. onun uzerine demir bir sirh vardi. sad'in bogurleri zirhinin disarisinda kalmisti. ben sad'in bogurleri sebebiyle korktum(yani bogurlerini zirh ortmediginden savasta yara alacagindan korktum). sad en iri, cusseli ve en uzun kisilerdendi. o, bu sekilde recez soyleye-soyleye yanimdan gecti: "devenin savasa varmasina az kaldi... ecel geldigi zaman olmek ne guzeldir." ben kalkip bir baga girdim. bu zaman bir grup muslumanin orda oldugunu gordum. bu zaman omer bin el-hattab'in da onlar arasinda oldugunu gordum. onlar arasinda migferli bir kisi de vardi. omer (beni gorince bana) dedi ki: "nicin geldin?! canima yemin ederim ki, sen curetkar bir kadinsin! ya bir bela olsaydi, veya (savastan) kacis olsaydi (o zaman ne yapardin)?!" omer beni o kadar azarladi ki, o zaman ye ryarilsin, yerin dibine gireyim istedim. o zaman migferli kisi migferini yuzunden cikardi, bu zaman onun talha bin ubeydeydullah oldugunu gordum. o dedi ki: vay olsun sana, ey omer! sen bu gun bu sozu cok tekrar ettin. allah'dan baska nereye kacmak veya nereye firar etmek olabilir?!"...
rivayetin sonunda heysemi soyle demistir: "diyorum ki: "sahih"de bu rivayetin bir kismi nakledilmistir. bunu ahmed de nakletmistir. rivayetin senedinde muhamed bin amr bin alkame vardir ki, hasenul-hadistir (hadisleri hasendir). diger ravilerse sikadirlar (guvenilirdirler)".
ayni rivayeti ibn hibban da "sahih"inde yazmistir. ki rivayetin sonunda kitabi inceleyen suayb el-arnaut soyle demistir: "hasen rivayettir. onu ahmed (6/141-142), ebu bekir bin ebu şeybe (14/408-411) ve ibn sad (3/421-423) yezid bin harun'dan bu isnadla naklettiler"
hasen, sahihle zayif arasi, ama sahihe daha yakin demek olan makbul bir haber cesididir.
demek ki omer korkaktir.
cevap: ya simdi su konuya gelmeden once, omer'in, hendek savasindaki performansindan bahsetmek istiyorum izninizle. neden? cunku sii de, omer kacti degil, omer korktu da ondan surekli kacmayi dile getirdi, kacmayi dusundu diyor. tamam, simdi biz arkadaslar, savasta omer'in performansina bakicaz, ve siz boyle bir adam kacmayi dusunmus olabilirmi diye bu konuda gorus belirteceksiniz.
hemen soyliyim, bu savasta, musrikler muslumanlari kusatmaya almisti. medine'yi isgal etmek istiyorlardi. iranli sahabi elmani farisi, iranda bir taktik var, rakip yanimiza yaklasamasin diye hendek, cukur kazariz, boylece o hendegi gecemez dedi.
ve muslumanlar bu savasta, savasa ek olarak aslinda musrikler hendegi gecemesin de medine'yi ele geciremesinler diye savastilar.
savasta muslumanlar 3000, musrikler 10.000 kisiydi.
tamam simdi bu bilgiler akilda tutularak, omer'in savastaki performasina gecelim:
1. "omer, hende gunu peygamber'in yanina geldi ve kureys kafirlerine lanet etmeye basladi. sonra soyle dedi: ey allah'in resulu, gunes nerdeyse batincaya kadar ikindi namazi kilmadim. peygambersoyle buyurdu: vallahi ben de henuz kilmadim .
.." (beyhaki)
bu rivayetin devaminda kiliyolar falan.
simdi burda omer'in namazi kilamamasinin nedeni ne olabilir? kureys kafirlerine lanet etmesinden musriklerle mucadele oldugunu anliyorsunuz oyle degil mi?
e simdi mucadele etmekten namazini dahi kilamayan bu adama nasil korkak denebilir??
veya soruyu degistirelim, omer kacistan bahsetmis, 10.000 musrik tarafindan kusatilsaniz, hic mi tedirgin olmazdiniz?
omer surekli kacis olacagindan yakinmis, ki omer hakli da cikti arkadaslar.
bir sure sonra bir grup gelip, evlerimiz bos kaldi bahanesiyle savastan kacinip gittiler. bunlar beni harise grubudur. evlerimiz bos kalir, soygun olur endisesiyle gitmislerdir, peygamber'den izin istemislerdir. bunu ibn sad naklediyor.
omer kacti mi? omer de kacabilirdi degil mi? hic olmazsa gidip peygamber'den izin isterdi, nasil olsa peygamber ona deger veriyordu. onu munafiklikla da suclamazdi?
e madem omer'in kacistan bahsetmesinin nedeni kacmak istemesidir, neden bunu yapmamistir?
ben derim ki, omer, kendisi kacmak istediginden degil, o an oraya binlerce musrik saldirip medine'yi, yuvalarini kusatcakti. omer yenileceklerinden, ve insanlarin savasi terk edip kacisacaklarindan korkmustur, uhud'da oldugu gibi.
eger biz bunu omer kacmak istedi diye bahane etti diye yorumlarsak, karsimiza mucadele etmekten namazini dahi kilamamis bir omer cikar. burda da gordugunuz gibi tezat vardir degil mi?
simdi hal boyle olunca, kim omer'i korkaklikla suclayabilir ki?
2. vakidi, megazisinde yine bir rivayet naklediyor:
"o doneme muslumanlar arasinda hendek kazmayan, toprak tasimayan kimse yoktu. resulullah, ebu bekir ile omer'i gorduler ve ebu bekir ile omer ayrilmadilar ..."
ebu bekir ile omer'in de yan yana calisip, toprak tasiyip cukur kazdiklarini ogrendikten sonra,
kim omer'e savastan kaciniyor, korkaktir diyebilir?
3. yine vakidi, megazisinde soyle bir rivayet daha naklediyor:
"... ben resulullah'i bazen kazmayla vururken, bazen kurekle topragi supururken, bazen de hoyukte toprak tasirken gorurdum. ... bir gun resulullah'in oturup sol tarafindaki bir tasa yaslandigini ve uykuya daldigini gordum. ebu bekir ve omer'in basinda durup insanlari yanindan gecme konusunda uyardiklarini gordum(?) ..."
simdi sormak lazim, musriklerle mucadeleden namazini kilamayan, toprak tasiyip hendek kazan, peygamber'in basinda nobet tutan bir omer, sizce bu korkaklik midir?
4. beni kurayza'nin muslumanlarla anlasmalarini bozup musrik safinda savastiklarini peygamber'e haber eden de omer'ken, hatta peygamber'in onlarin uzerine kimi gonderecegi konusunda istisare ettigi kisi de omer'ken, kim omer, savastan kacindi diyebilir? (vakidi)
5. savasta, omer, sloganiyla muslumanlari yonlendirmisken kim omer'e korkak diyebilir? (vakidi)
6. omer o sirada musrik olan kendi kardesi dirar bin hattab'in, bir gece hendegi gectigini gordugunde onu durduran kisiydi. (tabakat ibn sad)
simdi omer'in savastaki tum bu eylemine baktiktan sonra, omer, sizce kacmak istedigi icin mi bu sekilde mucadele etmis?
bilakis, omer, savas daha baslamadan, olayin kotuye gidecegini dusunup kacis olacagindan endiselenmis. talha da onu kotu dusunmemesi konusunda uyarmis.
yoksa kacmak istese kacar, en azindan digerleri gibi peygamber'den izin alirdi.
halbuki omer, korkak degildir.
simdi bu konuyu da aydinlattigimiza gore gecelim baska bir iddiaya;
12. omer, peygamber'i munafiga namaz kilmaktan cekindirerek, peygamber'e seriat ogretmeye calismistir! soyle ki, sahih-i buhari'de soyle bir rivayet geciyor:
"ibn ömer'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
abdullah ibn ubeyy ölünce oğlu abdullah ibn abdillah, allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi ve ondan, babasını kefenlemek için kendisine gömleğini vermesini istedi. allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem de ona gömleğini verdi. sonra abdullah, hz. nebi'den, babasının cenaze namazını kıldırmasını istedi. bunun üzerine hz. nebi onun namazını kıldırmak üzere doğruldu. bu arada hz. ömer allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in elbisesinden tuttu ve "ya rasulallah! rabbin sana onun cenaze namazını kıldırmanı yasaklamışken, sen onun cenaze namazını kıldıracak mısın?" diye sordu. bunun üzerine hz. nebi:
"rabbim beni serbest bıraktı," buyurdu ve "onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de ... " ayetini okudu. sonra şöyle buyurdu: "yetmişden fazla da bağışlanma dilerim." bunun üzerine hz. ömer: "kuşkusuz o bir münafık" dedi.
ravi şöyle demiştir: nebi s.a.v. onun cenaze namazını kıldırdı. bunun üzerine allah teala "onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma, onun kabri başında da durma!" (tevbe 84) ayetini indirdi."
bu rivayetin hemen ardindan da soyle bir rivayet geciyor:
"hz. ömer'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: abdullah ibn ubeyy ibn seluı öldüğü zaman hz. nebi'den onun cenaze namazını kıldırması istendi. nebi sallallahu aleyhi ve sellem onun cenaze namazını kıldırmak üzere kalktığında, hemen ona doğru atıldım ve "ey allah'ın elçisi! übeyy'in oğlunun cenaze namazını mı kılacaksın? o şu günde şöyle şöyle demişti," dedim. ardından da übeyy'in sözlerini hz. nebi'e bir bir saymaya başladım. bunun üzerine allah resulü tebessüm etti ve "benden geri dur," dedi. ben onun namazını kılmaması konusunda ısrarcı olunca da şöyle buyurdu:
ben, onların bağışlanmasını dileyip dilememe konusunda serbest bırakıldım ve seçimimi yaptım. eğer yetmişden fazla bağışlanma dilediğim zaman bağışlanacağım bilseydim, elbette yetmişten fazla bağışlanmasını dilerdim."
hz. ömer olayı anlatmaya şu şekilde devam etti:
nebi sallallahu alyhi ve sellem onun cenaze namazını kıldırdı. namazı bitirdikten kısa bir süre sonra tevbe suresinden şu iki ayet indi: onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma, onun kabri başında da durma! çünkü onlar, allah ve resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler.
hz. ömer şöyle demiştir: sonra hz. nebi'e karşı olan bu cüretime hayret ettim .. allah ve o'nun elçisi her şeyi en iyi bilendir."
yine bu rivayetin hemen ardindan da su rivayet geciyor:
"abdullah ibn übeyy ölünce, onun oğlu abdullah hz. nebi'e geldi. bunun üzerine allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem kendi gömleğini ona verdi ve babasını bununla kefenlemesini emretti. sonra onun cenaze namazını kıldırmak üzere doğruldu. hz. ömer, hz. nebi'in elbisesinden tutup; "o münafık olduğu halde, onun cenaze namazını mı kılacaksın. halbuki allah teala onlar için bağışlanma dilemeni yasaklamıştır," dedi. nebi sallallahu alyhi ve sellem de; "rabbim beni muhayyer kıldı," veya "rabbim bana haber verdi," buyurarak şu ayeti okudu: "onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de ... "(tevbe 80) devamında da şöyle buyurdu: "yetmişten fazla bağışlanmasını dileyecegim ...
ibn ömer olayın devamını şöyle anlattı: nebi sallallahu aleyhi ve sellem onun cenaze namazını kıldı. biz de onunla birlikte namaza durduk. sonra allah teala şu ayeti indirdi: onlardan ölmüş olan hiçbirinin asla cenaze namazını kılma, onun kabri başında da durma! çünkü onlar, allah ve resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler."
cevap: oncelikle bu rivayetler omer'in faziletini gosteriyor ki, omer, ictihadinda isabet etmis ve kuran'da onun soylemini dogrular nitelikte bir ayet inmistir. bu omer aleyhine degil, aksine faziletine isarettir.
ha tabi peygamber de haksiz degildir zira hu ayetten once ona bu yasaklanmamisti.
diger bir konu, cenaze namazi kilinan abdullah bin ubey bin selul, kisaca ibn ubey, munafiklarin reisi olarak bilinen zattir.
soyle ki, peygamber medine'ye hicret ettiginde araplar ona iman etti. halbuki, peygamber'in hicreti devrinde az kala ibn ubey medine'nin krali ilan edilecekti. peygamber gelince, ve araplar da ona iman edince bu yasanmamis oldu.
ibn ubeyy bu sebepten yalandan muslumanmis gibi iman etse de, munafiklarin reisi olarak ün kazandi. soyle ki onun gercekte iman etmemis, munafik bir grubu da vardi ki peygamber ve islam aleyhine bircok icraatta bulundular.
ornek vermek gerekirse, uhud savasinda muslumanlar 1000 kisiyken, uhud kendi birligini geri cekti ve gittiler. bunlar 300 kisiydi, boylece muslumanlar 700'e dustu.
oglu abdullah bin abdullah ise bir sahabidir. abdullah, sahabilerin ileri gelenlerinden olup bedir dahil butun savaslara katilmistir.
ibn ubey oldugunde, oglu abdullah onun cenaze namazini peygamber'in kildirmasini istemistir ve onu gomlegiyle kefenlemesini istemistir. bunun nedeni 3 sekilde aciklanabilir,
1. ibn ubey, nihayetinde abdullah'in babasi oldugundan, baba sefkati hasebiyle bunu yapmis olabilir.
2. abdullah bir olay yuzunden babasini islam icin oldurmek istediginde peygamber, babana guzel davran diye nasihat etmisti. bu rivayetin senedi hasendir, yani sahihle zayif arasi ama sahihe daha yakin olan makbul haber cesidi. eger bu dogruysa bu yuzden olmus da olabilir
3. fakat bir rivayete gore, ibn ubeyy, olmek uzereyken kendi peygamber'i cagirip ondan bunu yapmasini istemistir.
ibn ubeyy'in munafik olmasina ragmen, peygamber'den benim cenaze namazimi kildir demesinin sebebi, ibn hacer tarafindan, oyle anlasiliyor ki, oglu ve asireti ayiplamasin diye usulune uygun defnedilmek istemistir seklinde aciklamistir.
simdi bu konular aydinlatildiktan sonra, omer'in peygamber'e kendisinin de curetkar diye niteledigi sekilde olan soylemlerini aciklamaya gelelim,
1. omer, peygamber'e seriat ogretiyor diye bir sey hasa yoktur. fakat omer o devrin insani olarak, o donemki butun savaslara katilmis biri olarak ki ayrica sert tabiatli biri olarak, ibn ubey'in onlara karsi yaptiklarina ragmen peygamber'in onun icin rahmet dilemesini anlamlandiramamis, bu yuzden de bu konuyu israrla, "ama bu sana yasak" diye onlemye calismistir. bu yapma diye emir degil, aksine olayi anlamlandirmak icin peygamber'e sorulan bir soru kabilindendir. ki bu dogal karsilanmalidir ibn ubeyy'in, uhud'da dahi onlari yalniz biraktigi dusunulurse.
2. peygamber'in durumu aciklamasina ragmen omer'in ilk rivayete gore, o munafikti demesi konusuna gelirsek, peygamber bu konuda serbest birakildigini aciklayinca, omer yine de, onun ona bagislanma dilemek ve dilememek arasinda dilemeyi secmesini anlamladiramamis olabilir. zira omer dedigim gibi sert tabiatli bir adamdi.
burda omer'in seriat ogretmeye calismasi degil hasa, aksine bir durum hakkinda yanlis bildigi icin peygamber'i caydirmaya calismasi konusu var.
ha burda su sorulabilir, tamam da omer, peygamber'e velev ki yasak varsa bile, neden yasagi ogretmeye calismis ki? yani peygamber yasak varsa dahi bunu kendisi bilmiyor mu?
bu konuda da derim ki,
sahih-i buhari ve sahih-i muslim'de peygamber'in soyle bir buyrugu nakledilir,
"ben de ancak sizin gibi bir insanim. siz nasil unutuyorsaniz ben de unuturum. o bakimdan unutacak olursam bana hatirlatiniz."
demek ki peygamber de unutabilir ki, omer'in buna binaen ona hatirlatmaya calismasi normaldir. allahu a'lem.
peki peygamber bir ayeti unutur mu?
bir adamin kuran okuyusunu duyan peygamber, sahih-i buhari ve sahih-i muslim'e gore soyle buyurmustur:
"bu bana daha unutturulmus bulunan şu şu âyeti hatirlatti."
demek ki allahu a'lem peygamber, kurandan bir ayeti de unutabiliyormus.
yani burda omer'i karalayacak bir sey yoktur goruldugu gibi.
evet bugun hz. omer ile ilgili 12 ayri sii iddiasina cevap verdik. yeterince aydinlatmaya calistik arkadaslar.
bu arastirmayi yaparken ve bu makaleyi yazarken zorlandigim kisimlar olmadi degil. mesela uhud savasi konusunda baya zorlandigimi itiraf etmek isterim yani 4 saat oyaladi beni bu muhabbet.
oyle, kisacasi, hz. omer faziletli bir sahabidir, en ustun ikinci sahabidir ve ikinci halifedir.
eyvallah
kendisini karalayan bir azeri sii sitesinin hakkindaki iddialara cevap vericez simdi.
hadi gelin bakalim;
1. omer musriklerden korkarak evinde gizlenmistir. soyle ki, sahih-i buhari'de soyle bir rivayet aktarilir:
"abdullah b. ömer, babasının şöyle dediğini rivayet etmektedir:
"kendisi evde korku ile duruyorken yanına el-as b. vail es-sehmi ebu amr üzerinde çizgili bir cübbe ve ipek şeritler konulmuş bir gömlek bulunduğu halde --ki o sehm oğullarından olup, cahiliye döneminde bizimle antlaşmalı olanlardan idi-- dedi ki:
bu halin nedir? (ömer) cevap verdi: senin kavmin islama girdiğim takdirde beni öldüreceklerini ileri sürüyorlar.
el-as b. vail: onlar sana bir zarar veremezler, dedi. o bana bu sözü söyledikten sonra ben de kendimi güvende hissettim. el-as dışarı çıktı. insanların vadiyi bir sel gibi doldurmuş olduklarını gördü, nereye gitmek istiyorsunuz diye sordu. onlar şu dininden dönen hattab'ın oğlunun yanına gidiyoruz deyince, el as:
hayır, buna imkan yok dedi ve bunun üzerine insanlar geri döndü."
omer, peygamber ve muskumanlarin dertlerine ortak olmak yerine korkup evinde saklaniyor. ki rivayette adi gecen as bin vail de siffin savasinda hak imama(yani ali) kilic kaldiran ve muaviye'nin veziri olan amr bin as'in babasidir. as bin vail hicbir zaman musluman olmamis ve musrik olarak cehenneme varmistir. ki bu as, peygamberi "kisir" adlandirarak rahatsiz etmistir. onun yaptigi kotu isler sebebiyle kuran'da kendisinden bahsedilmistir. omer ise allah ve onun resulunun guvencesiyle degil, sadece onun dusmani kotu bir musrik sayesinde disari cikabilmistir.
cevap: evvela sert mizaciyla bilinen omer'in islam'in daha ilk zamanlarinda musluman olmasiyla ve musriklerin onu oldurmesiyle tehdit etmesiyle birlikte korkup disari cikamamistir.
oncelikle bu olayi omer kendisi anlatmistir, omer'in kendisinin anlatmaktan cekinmedigi bir olayla omer'i vurmaya calismak aptallik olsa gerektir.
diger bir olay, omer her ne kadar cesur bir adam olsa ve hatta sahih-i buhari'de bile onun cesareti aktarilsa dahi, o an evinin onune onu oldurmek icin bir sel gibi akin etmis musrik topluluguna karsi korkmus olabilir.
ne kadar cesur da olsa herkes olmekten korkabilir degil mi arkadaslar? ki bu sirada omer'in daha yeni musluman oldugunu da unutmamak lazim.
ustelik omer bu olayi kendi aktariyor ki bunu soylemekten gocunmadigini da anliyoruz.
yani kisacasi burda omer'i kotuleyecek bir durum yok.
ki burda omer, peygamber'in guvencesiyle cesaretlenmiyor da bir musrigin guvencesiyle mi cesaretleniyor.
simdi surda sunu soylemek gerekir ki omer, daha bu kisimda, peygamberle gorusmus muydu bilmiyorum arkadaslar. galiba gorusmemisti ama tam emin degilim.
velev ki gorusmus olsun, peygamberin, ey omer, musrikler sana bir sey yapamaz diye bir guvencesi mi vardi? yok.
daha sonraki donemlerde bile savastan kacan sahabiler oldugunu dusunursek, bir adam korkabilir yani.
peki as bin vail'e neden guvendi? cunku as, kavminin buyuklerinden ve sozu dinlenilen adamlardandi. dolayisiyla omer'in, as'a neden guvendigini anliyoruz.
kaldi ki amr bin as, muaviye bunlar bizce sahabidir, dolayisiyla faziletli insanlardir, sizin onu kotulemeniz as bin vail hakkinda bir eksi olmaz. aksine amr bin as'in babasi olmak, bir sahabinin babasi olmak oldugundan dolayi gurur vesilesidir. ki galiba as'in 2 sahabi oglu var. amr bin as ve hisam bin as.
ha as bin vail'in azili bir musrik oldugu gercektir orasi ayri.
fakat burda sunu unutmamak lazim, omer, ey as, bana yardim et dememistir. as bunu kendisi yapmistir. dolayisiyla as'in kendi yaptigi eylemle omer'i suclamak neyin kafasi?
ki bunun disinda, omer neden as'a guvendi denebilir ki az once belirttim zaten as kavminin buyuklerindendi.
olayin asli astari budur allahu a'lem.
2. acaba omer, peygamber'e gercekten iman etmis midir? omer hudeybiye'deyken, peygamber'in sabredip hicbir sey yapmamasindan rahatsiz olmustu. hatta peygamber'in risaletine yani elciligine bile suphe etmisti. hatta diger sahabilerden gercekten onun allah'in resulu olup olmamasini sormustur. bu rivayet sahih-i buhari'de geciyor ki rivayet uzun oldugundan esas kismini nakledecegiz:
"ömer ibnü'ı-hattab bu sahneyi şöyle anlatıyor: hz. nebi'in yanına geldim ve "sen allah'ın nebi'i değil misin?" dedim. "elbette" buyurdu.
"biz hak yolda, düşmanlarımız batıl yolda değil mi?" dedim. "elbette" buyurdu.
"öyleyse dinimizi niye böyle alçaltıyoruz?" dedim.
"ben allah'ın resulü'yüm ve asla o'na karşı çıkacak değilim. o bana yardım edecektir" buyurdu.
"bizim beytullah'a gelip onu tavaf edeceğimizi söylemiyor muydun?" dedim.
"elbette. ama ben sana bu yıl geleceğiz, demiş miydim?" buyurdu. "hayır" dedim.
"(yine söylüyorum), sen beytullah'a gelecek ve onu tavaf edeceksin" buyurdu. sonra ebu bekir'in yanına gittim ve
"ebu bekir! bu, allah'ın nebi'i değil mi?" dedim. "elbette, öyle" dedi.
"biz hak yolda, düşmanlarımız batıl yolda değil mi?" dedim. "elbette, öyle" dedi.
"öyleyse biz dinimizi niye böyle alçaltıyoruz" dedim.
bunun üzerine ebu bekir "yahu!" dedi, "o allah'ın nebiidir. ona asla karşı çıkmaz. allah ona yardım edecektir. sen onun eteğine tutun. (gerisini merak etme) allah'a yemin ederim ki, o hak yoldadır."
"bize beytullah'a gelip onu tavaf edeceğimizi söylemiyor muydu?" dedim. "sana bu yıl geleceğini söyledi mi?" dedi. "hayır" dedim.
"(kuşkun olmasın), sen beytullah'a gelecek ve onu tavaf edeceksin" dedi."
yine ebu hatim soyle bir rivayet naklediyor ki uzun oldugundan esas kismini nakledecegiz:
"omer bin hattab dedi ki:"allah'a yemin olsun ki, bu gunden baska musluman oldugum gunden beri suphe etmemistim."
kitabi inceleyen suayb el-arnaut hadisin sihhati hakkinda: "hadis sahihtir" demistir.
nitekim bircok alim de bu rivayeti nakletmistir.
allah tebareke ve teala ne guzel buyurmus:
"allah’a da, resule de inandık ve boyun eğdik” diyorlar, bunu söyledikten sonra da içlerinden bir grup yan çiziyor. bunlar asla inanmış kimseler değildir." (nur/47)
cevap: simdi bu arkadas munafigin anlamini bilmiyor herhalde arkadaslar xd
munafik, ben munafigim diye bir rivayet nakleder mi kendisi hakkinda sevgili arkadaslar? omer munafigim diye rivayet mi nakletmis?
sorun su ki, hudeybiye antlasmasi yapilmisti peygamber ve musrikler arasinda. bu anlasma, gorunurde muslumanlar aleyhineydi ve o yil muslumanlar mekke'yi de tavaf edemeyince bircok sahabi gibi omer de hayal kirikligina ugramisti.
bunun gibi yobazlar, sorgulamaya karsi oldugundan omer'in hareketinde nifak aramis.
adam o gun supheye dustum ve birdaha da hicbir zaman supheye dusmedim o gunden baska diyor. munafik dedigin, her zaman icinde suphe barindirandir.
bunun disinda, munafik bir adam, cikip ben suphe duyuyorum ya der mi? demez dimi?
burda omer o gun allah'in varligindan suphe duydu demek icin soylemiyorum, fakat duymussa dahi omer'deki hal munafiklik degildir anlayin diye soyluyorum.
aksine bu rivayet omer'deki inanmisligj gosteriyor ki, bir hal muslumanlar aleyhine olunca sebebini irdeliyor, bir munafik gibi amaan banane yapmiyor.
peki, omer'in, peygamber ve ebu bekir'e, sen/bu peygamber degil misin/degil mi diye sormasi, onun o gun allah'dan suphe duydugunu gosterir mi?
hayir.
neden? cunku o gun omer'in suphe duydum dedigi sahih bir senetle geldigi gibi,
imam ahmedin de makbul bir senedle geldigini soyledigi bir rivayette, omer ebu bekir'e gidince, ebu bekir'in peygaber'in allah'in resulu olduguna sehadet etmesi uzerine, omer de buna sehadet etmistir. peki buna sehadet eden omer'in, nasil suphesi olabilir?
bakin, omer, musluman oldugumdan beri sadece bu gunde suphe ettim diyor, fakat neyden suphe ettigi mechuldur.
mesela, imam nevevi'nin naklettigine gore, alimlerin gorusu soyledir:
"omer'in sorusu ve zikredilen sozleri bir suphe degil, bilakis kendisinden gizlenen seyin aciga cikarilmasi, kafirlerin zelil kilinmasi ve islam'in ortaya cikmasi icin bir taleptir ki bu da onun karakterinden, dini ayakta tutma ve kafirleri zelil kilmadaki gucunden bilinmektedir."
imam nevevi'nin naklettigi alimlerin bu gorusunu dogrulayan sey de, sahih-i muslim'deki bir rivayettir ki, fetih ayeti indirilince omer peygamber'e bu bir fetih midir diye sorup evet denince, omer'in kalbinin hosnut oldugu bildirilir.
yani omer'in dustugu suphe, peygamber'e veya kuran'a karsi bir suphe degil, o sadece islam yukselmeyi vaadediyorken, neden bir anda boyle dustuklerini anlamlandiramiyordu ve o an o vaziyetten suphelenmisti.
onun, "bu, allah'in resulu degil midir?" sorusu, "kafam karisik ya acaba oyle mi?" demek degil,
mesela bazen doktora deriz ya, "benim amcama ilac yazmissin ama hala hasta, sen doktor degil misin neden iyilesmiyor bu?"
burda adamin doktor oldugundan mi supheleniriz? hayir. ilacin neden etkisini gostermediginden supheleniriz.
omer'in sorusu da allahu a'lem bu kabildendir, o peygamberimizin naklettigi muslumanlar galip gelecek vaadinin neden hala gerceklesmedigini hatta durumun tam aksi istikamette gittiginden suphe duyuyordu. bunu kafasinda anlamlandiramiyordu.
ki ardindan fetih ayeti inince bunu bir sey demeden kabul edip kalbinin hosnut olmasi dahi onun imanindaki samimiyeti gostermez mi?
ustelik bunun disinda, ebu bekir'e sordugu soru icin dahi pisman olup ibadetler etmesi onun imanindaki samimiyeti gostermez mi?
ustelik bu olayi hakkinda karalama yapilacagina ragmen bizzat kendisinin aktatmasi onun imanindaki samimiyeti gostermez mi?
3. omer bin hattab kadinlara karsi kotu davranirdi. soyle ki kaynaklardan zaten omer bin hattab'in gaddar, sert, kaba biri olmasi meshur bir konudur. fakat omer bin hattab erkekler bir yana, kadinlara karsi bile kabaca davranmistir. soyle ki meshur ehli-hilaf(yani ehli sunnet) alimi ibn sa'd "et-tabakatul kubra" isimli kitabinda soyle bir rivayet naklediyor:
"bize affan bin müslim haber verdi ve dedi: 'bize hammad bin seleme rivayet etti ve şöyle dedi: 'bize ali bin zeyd haber verdi ve şöyle dedi: atike, abdullah bin ebu bekir'in eşiydi. abdullah öldü, ancak o, ölümünden önce atike ile anlaşmıştı ki, ondan sonra başkasıyla evlenmesin. onunla evlenmek istediler, ancak o, kabul etmedi. ömer onun velisine dedi ki: 'ona benim hakkımda bahset'. atike'nin velisi onunla konuştu. fakat, atike itiraz etti. ömer dedi ki: 'onu bana eş yap'. böylelikle, o, atike'yi ömer'e eş yaptı. onlar yalnız kaldıklarında atike yatağa gitmekten kaçındı, ömer ise onu zorlayarak yatağa soktu. ömer işini bitirdikten sonra 'of! of! of!' diyerek çıktı ve atike'yi terk etti. o(yani atike), onun(yani ömer'in) yanına öz yetkili temsilcisini gönderdi: 'geri dön, ben seninle olmaya hazırım'."
simdi de bu rivayetin senedini inceleyelim:
1. affan bin muslim
ibn hacer el-askalani soyle yaziyor: "affan bin muslim bin abdullah el-bahuli ebu osman es-saffar, el-basri. sikadir sabtdir(yani sabit, saglam, guvenilir bir ravidir)" (takribut-tahzib)
2. hammad bin seleme
yine ibn hacer el-askalani soyle yaziyor: "hammad bin seleme bin dinar el-basri ebu seleme. sikadir, abiddir(yani cok ibadet eden bir kisidir ayrica guvenilir bir ravidir)" (takribut-tahzib)
3. ali bin zeyd. bu ravi hakkinda da ayni ile ibn humeyd gibi, alimler arasinda farkli gorusler vardir.
ibn hacer el-askalani soyle yaziyor:
"ali bin zeyd bin abdullah bin ebi melike zuheyr bin abdullah bin cudan bin amr bin kab bin sad bin tim bin merra et-temimi ebul-hasan el-basri. aslen mekke'dendir. hakkinda yakub bin seybe soyle demistir: "sika, hadisi salihtir". et-tirmizi ise soyle demistir: "dogru soyleyendir". es-saci ise soyle demistir: "dogru soyleyenlerdendir."" (tahzibut-tahzib)
elbani de ibn mace'de senedinde bu ravi olan hadis'e, bu ravi hakkinda hicbir eksi bir sey soylemeden sahih demistir. demek ki ali bin zeyd de guvenilir bir ravidir.
yine hakim en-nisaburi, "el-mustedrek ala es-sahiheyn"inde su rivayeti naklediyor:
"bize muhammed bin salih bin hani rivayet etti ve dedi ki: bize huseyin bin fazl el-neceli rivayet etti ve dedi ki: bize suleyman bin harb rivayet etti ve dedi ki: bize ebu avane rivayet etti ve dedi ki: bize davud bin abdullah el-evdi rivayet etti ve dedi ki: abdurrahman bin abdullah el-mekki'den, o da el-eşas bin kays'dan rivayer ederek diyor ki: bir gun, omer bin hattab'a misafir oldum. o, gecelerin birinde kalkti ve hanimina vurdu. sonra, bana seslenip dedi ki: "ey eşas!" dedim ki: "lebbeyk"(yani duyuyorum) omer dedi ki: "allah resulu'nden hifzesip aklimda tuttugum uc seyi benden aklinda tut. birincisi, erkekten ne icin kadinina vurdugunu sorma,(yani erkek kadinini vurdugu zaman ne icin boyle yaptigini sorma). ikincisi, ondan dostlarindan kime guvenip, kime guvenmedigini sorma. ucuncusu, vitir namazini kilmadan yatma."
hakim, hadisi naklettikten sonra soyle yaziyor: "bu hadisin isnadi sahihtir. fakat onlar (el-buhari ve muslim) bu hadisi ("sahih"lerinde) nakletmemislerdir."
zehebi de "el-telhis"inde soyle yaziyor: "sahihtir."
cevap: evet, burda omer aleyhine 2 rivayetin nakledildigini goruyoruz.
ilki, omer ve atike olayidir.
ilk once, atike'nin kocasi abdullah bin ebu bekir, ve omer'in evlenmek istedigi atike kimdir?
abdullah, babasinin adindan da tahmin edebileceginiz gibi halife ebu bekir'in oglu olup, bir sahabidir. aise ile de baba bir kardestir.
peki hanimi atike kimdir? atike, asere-i mubessere'den, yani cennetle mujdelenen 10 sahabiden biri olan said bin zeyd'in kiz kardesidir. âtike bint zeyd de, ilk iman eden şair kadin sahabilerdendir.
anlayacaginiz hem abdullah, hem atike, faziletli ailelerden gelen, ve sahabi olan insanlardir.
abdullah, 632-633 senelerinde, taif muhasarasi sirasinda sehid olmustur. ayrica muhtemelen de genc bir yasta vefat etmistir. cunku hicret sirasinda cocuktu. ki hicretten 10 sene sonra vefat ettigini var sayarsak cok genc bir yasta vefat ettigi anlasilir.
atike, omer ile, abdullah'in vefatindan bir sene sonra, yani 633 senesinde, omer'in yeni halife oldugu donemlerde evlenmistir. omer'in kac yilinda dogduguyla ilgili rivayetler arasinda ihtilaf vardir, fakat fil vakasi yani 570 senesinden yaklasik 13 sene sonra dogdugu var sayilirsa, atike ile evlendiginde 49-50 yaslarindaydi. atike'nin kac yasinda oldugunuysa bulamadim.
simdi bundan sonra, gelelim ilk rivayete.
bu rivayet, ali bin zeyd'den dolayi sahih olmaz.
ali bin zeyd'in ustte sahih olduguna dair ibn hacer'den kesitler paylasilmis, fakat ibn hacer, alimlerin onun hakkindaki goruslerini paylasmistir. ona sahih diyen alimler olmus olmasina,
fakat benim arapca sitelerden, rical sitelerinden arastirdigim kadariyla bircok alim kendisine guvenilmez demis. hatta hanbeliligin kurucusu olan imam ahmed bin hanbel hicbir sey degildir demis. hatta galiba ilk rivayeti kitabina alan ibn sad dahi onun sika olmadigini dile getirmis sanirsam.
hatta kendisi uzerine, zayif olduguyla iliskin arapca bir makale bile yazilmis ki burdan erisebilirsiniz, www.asjp.cerist.dz/en/artic....
fakat imam tirmizi gibi onun sika oldugunu soyleyen buyuk alimler de olmus, fakat imam buhari gibileri ona zayif demisler. hatta buhari delil olarak kullanilamaz bile demistir.
bu ravi tabiindendir, yani peygamber'i gormemistir ama sahabileri gormustur.
ha ayrica kendisi sanirsam kordur(hatta dogustan kordur), ayrica sii oldugu soylenmistir.
ali bin zeyd arap sitelerinde tanitildigi kadariyla cogunlukla zayif oldugu soylenen bir ravidir.
dolayisiyla zayif olduguyla ilgili bu kadar aciklama varken, velev ki diyelim sahih olma ihtimali olsa dahi, illaki bu ravi hakkindaki ihtilaf rivayetin sihhatine golge dusurecektir
yani tarih okuyorsak, tarihi bir karakteri elestirmek icin elimizde kesin bir veri olmasi lazim gelir. halbuki ali tartismali bir karakterdir.
bunu gectim, ali, hicri 131'de vebadan vefat etmistir. atike ise hicri 40 veya 41'de vefat etmistir.
yani ali, atike'nin vefatindan 90 ila 91 sene sonra vefat etmistir.
ali'nin atike'den rivayeti almis olabilmesi icin, atike'yi cok kucukken gormus olmasi gerekir. mesela 10 yasinda almis desek, ali'nin 100-101 yil yasamis olmasi lazimdir.
zira 10-15 veya 20 yaslarinda adli desek ali, asiri fazla yasamis bir adam olmalidir.
fakat bu konuda basvurdugum bazi sitelerde, bu ikisi arasindaki 90 sene sebebiyle, tanismis olabilme olasiliklari az gorulmustur.
dolayisiyla, ali de, atike'den gelen bu rivayeti baska bir raviden almis olmalidir ki, o ravinin adi belirtilmemistir. bu da rivayeti mursel yani kopuk, murselligi de zayif yapar.
ha buna karsin ali'nin, 6-10 yaslari arasinda atike ile tanisip ondan bu rivayeti almis olma olasiligi, ilaveten belki de gercekten 110 yil yasamis olabilme olasiligi da vardir. sonucta bu da bir olasilik.
fakat burda da, ali'ye bircok alimin zayif, delil olarak kullanilamaz, hicbir sey degil, hatta rivayetleri tahrif ediyor, hatta uydurmacidir kabilinden aciklamalari goz onune alindiginda, omer'i, sihhati dahi ihtilafli bir rivayet yuzunden elestirmek sizce ne kadar mantiklidir?
degildir elbette.
hatta bu rivayeti tabakatinda paylasan ibn sad dahi, ali hakkinda,
"cok konusuyordu, zayifligi vardi ve delil olarak kullanilmadi" demistir.
hatta ibn hacer el-askalani'nin kitabinda sanirsam onun hafizasinin zayifligi konusunda ittifak oldugu dahi yazilidir.
ayrica bu sitede buldugim bir bilgiyi de aktarayim,
omer ile atike hicri 12, 633'de evlendi. bu olay eger dogruysa, ali bu olayi atike'den o donemlerde almis olmalidir zira atike, hicri 40, yani 660'da vefat etmistir.
halbuki ali ise hicri 131, yani 749'da vefat etmistir.
halbuki baktigim bir arapca sitede, ali'nin hicri 50 civarinda dogdugu gecer. bu da 670 yilina tekabul eder.
dolayisiyla, atike'nin vefati ile ali arasinda 10 yil oldugu ortaya cikar.
dolayisiyla su belli olur ki, ali, bu rivayeti atike'den almis olamaz.
demek ki baska birinden almis olmalidir ki onun adi senedde atlanmis. dolayisiyla bu rivayet murseldir yani senedinde kopukluk vardir, zayiftir, sahih degildir.
ilaveten, omer ile atike'nin evliligini anlatan baska bir rivayet de vardir. abdullah, atike'ye benden sonra evlenme diye para verir. fakat omer onunla evlenmek ister, eger allah izin verirse, o parayi, onun ailesine iade et ve evlen der. atike oyle yapar ve omer ile evlenir.
simdi bu rivayetin senedine bakalim:
yezid bin harun - hadis hafizidir, dolayisiyla guvenilirdir.
muhammed bin amr - bu muhtemelen muhammed bin amr bin alkame'dir, ki sika yani guvenilir bir ravidir.
yahya bin abdurrahman bin hatib - tabiindendir, sika yani guvenilirdir, arapca bir sitede hicri 12 yani 633'de dogdugu gecse de arapca vikipedi'de osman'in halifeligi doneminde dogdugu bilgisi var. yani 644-656 arasinda. en az 644'de dogdugunu soylesek, atike'den 10 yasinda 14 yasinda ustteki rivayeti almis olabilir ki bu ali bin zeyd'den daha olasidir.
dolayisiyla bu rivayet, ilk rivayete nazaran daha guvenilirdir.
ki zaten dusununce, atike, omer'den sonra da birkac kisiyle evlenmistir.
madem atike omer ile zorla evlenmis, abdullah'a asik, e omer'den sonra bekar kalsaydi ya, neden hâlâ evlenmeye devam etmis oyle degil mi? bu da aslinda rivayetin guvenilir olmadigini gosteriyor allahu a'lem.
simdi bu konuyu aydinlattigimiza gore, gelelim siinin paylasmis oldugu ikinci rivayete,
ikinci rivayet hakim'de gecer ve hakim bu rivayete sahih demistir.
burda vurdugu hanimin kim oldugu gecmez, hanimina yataga girmesi icin fiziksel bir guc uyduguladigi gecmez, sadece mechul bir nedenden dolayi hanimina vurdugu gecer.
simdi bu rivayette, ve bir erkege karisini neden dovdugu sorulmaz rivayetlerinin hepsinde abdurrahman bin abdullah el-mekki, yani abdurrahman el musli vardir.
hakim bu rivayeti sahih olarak degerlendirse de, makrizi,
"hadis literaturunde bu rivayet disinda bir sey rivayet ettigi" bilinmiyor demistir.
zehebi de bu ravinin mechul, yani bilinmeyen bir ravi oldugunu soylemistir.
elbani ve galiba ebu davud da bunu zayif olarak degerlendirmistir.
ibn hacer bu raviyi "makbul" olarak degerlendirip, ibn mace'de de bu rivayete senedinde o olmasina ragmen "makbul" denmesine ragmen bunu hata olarak degerlendirenler olmustur.
ki ebu cafer el ukayli de o bunun disinda taninmaz demistir.
kisaca soylemek gerekirse, bu raviden tek bir rivayet gelmistir, o da bir erkegin karisini neden vurdugu sorulmaz.
fakat velev ki biz buna ragmen bu rivayet ve bu hadisi sahih olarak kabul edelim, burda 2 seye dikkat edin,
1. islam'da kadina vurmak butunuyle haram degildir. ki omer hanimina vurdu derken, bu vurmanin mahiyetini bilmiyoruz. belki de koluna vurdu, belki de gogsune vurdu(ki yuze vurmak caiz degildir). ki bu vurmanin siddetini bilmeden bir adami zar altinda tutmak yanlistir. keza sii, sanki kuran'da kadina belirli kosullarda vurmaya cevaz verilmemis gibi konusuyor.
2. omer, hanimina mechul bir sebep sebebiyle vurmustur. biz bu sebebin ne oldugunu bilmeden, omer'e bilmedigimiz bir konu uzerinden neden yargisiz infaz yapalim?
3. "bir erkege, karisini neden dovdugu sorulmaz" hadisi sahihse dahi, bu, kadinin sucunu ifsa etmemek icindir. cunku islam'da, erkek, kadina ancak kuran'da da belirtildigi gibi bazi sebepler, kadinin haksiz oldugu bazi kosullar icinde vurabilir. eger kadin bunlardan birini yapmissa, erkek de kadina vurmussa, kadinin gunahini ortaya cikarmamak icin sorulmamasi istenmistir. yoksa eger erkek haksiz bir sebeple, ve siddetle karisina el kaldimissa, kadin cikip kocasini sikayet edebilir. tabiki de allahu a'lem.
hasilikelam bu rivayet ve hadisleri sahih olarak kabul etsek dahi, burda omer'i suclayacak pek bir sey yoktur denebilir. allahu a'lem.
4. imam hz. huseyin, omer bin hattab'a minberden inmeyi emretti. ibn asakir eş-şafei, "tarihul medine et-dimask" kitabinda, soyle bir rivayet naklediyor:
"ebul bahteri dedi ki: omer minberde hutbe verdigi zaman huseyin bin ali heldi ve dedi ki: atamin minberinden in. omer dedi ki: bunu demeyi sana kim emretti? bundan sonra ali cikip geldi ve dedi ki: valahi bu sozler bizim tesvikimizle denmis sozler degil. omer (huseyin'e hitaben) dedi ki: dogru soyledin kardesimin oglu, bu babanin minberidir."
hadis, tefsir ve tarih alimi olan suyuti de bu rivayetin sihhatini onayliyor. soyle ki, suyuti, "tarihul hulefa"sinda, bu rivayeti ibn asakir'den naklettikten sonra diyor ki:
"ibn asakir ebul bahteri'den nakletmistir. isnadi sahihtir."
ayrica ibni şubbe (hicri 262'de vefat etmistir) de bu rivayeti "tarihul medine" adli kitabinda, 3/799'da, baska bir sahih sened ile imam hz. huseyin'den rivayet etmistir.
cevap: arkadaslar bu iddia cok sacma.
neden? cunku sii arkadas, bu olay vuku buldugunda yilin 633 oldugunu dile getirmiyor. yani omer'in hilafetinin yeni basladigi donemler.
ee diyeceksiniz, arkadaslar huseyin, 626 dogumludur.
yani? 626+7=633.
huseyin, bu sirada 7 yasinda cocuktur :)
hatta huseyin'i omer tutuyor, yanina oturtuyor. huseyin cocuk ya hani, taslarla falan oynuyor rivayetin devaminda.
hatta bu olayi da bizzat huseyin naklediyor ve rivayetin sonunda bir baska olay anlatip omer'e, "ey emirul mu'minin!" diye hitap ettigini de belirtiyor o olayda.
anlayacaginiz ali de durumu aciklamistir bunu ona biz ogretmedik diye. muhtemelen ayni minberde ali de zamaninda hutbe vermis oldugundan, huseyin, o minberi babasinin minberi addediyor, boyle bir sey soyluyor cocuk akliyla.
hatta huseyin, "in babamin minberinden, kendi babanin minberine git" deyince, omer de, "benim babamin minberi yok" diye tatli bir cevap veriyor :)
bence tatli bir rivayet, yanlis anlasilacak bir sey yok.
5. dehli universitesinin profesoru dr. hursid ahmed, "hazreti omer el-faruk'un resmi mektuplari" isimli kitabinda omer'in ictihadi hakkinda soyle yaziyor:
"onun (omer'in) ictihadi ozgur ve cesaretliydi. eger o bir seyin dogru oldugunu, ya da devletin cikarina hizmet ettigini dusunseydi, hatta peygamber'in sunnetine ve ebu bekir'in yaptiklarina zit bileolsa, tereddutsuz olarak onu secerdi. eger bu, o anki muhitin talebi olsaydi, hatta kuran'in kanunlarini bile gozardi ederdi."
cevap: ya simdi burda yani alintinin orjinalinde bilhassa omer diye belirtilmemis, onlar diyor. "onlar".
velev ki bu onlardan kasit omer olsun, arkadaslar profesor hurşid, bir islam aktivistidir. allamei cihan falan degildir, yani onun kitabinda orneklendirmeden yazdigi seyle omer'i suclamanin alemi var mi? yok. e o zaman gecelim.
6. omer bin hattab ve nisa suresinin 20'ci ayeti arasinda bir iliski var. soyle ki ibn kesir, "tefsirul kuranil azim"inin 2'ci cildinde, sayfa 243-244'de soyle yaziyor:
""hafiz ebu yala dedi ki: bizr ebu hayseme nakletti (dedi ki): bize yakub bin ibrahim nakledip dedi ki: bize babam, ibn ishak'dan nakledip dedi ki: bize muhammed bin abdurrahman, el mucalid bin said'den, o eş-şabi'den, o da mesruk'tan nakledip dedi ki: omer bin el-hattab, peygamber'in minberine cikti ve dedi ki: ey cemaat, kadinlarin mehirlerini neden boyle cok yapiyorsunuz? peygamber ve sahabileri arasinda mehir 400 dirhem ve ondan asagi oluyordu. eger bu meselede (miktari) arttirmak allah yanina takva veya keramet sayilsaydi, sizden once onlar bunu yapardi. (bundan sonra) bir adamin kadinin mehrini 400 dirhemden fazla yapnasini bilmeyeyim (duymayayim)! masruk diyor ki: sonra minberden indi. bu zaman kureysten olan bir kadin ona itiraz edip dedi ki: ey muminlerin emiri, cemaate hanimlarinin mehirlerini 400 dirhemden fazla yapmalarini yasakladin mi? dedi ki: evet. kadin dedi ki: meger sen allah'in kuran'da indirdigi (ayeti) duymadin mi? omer dedi ki: nedir o? dedi ki: meger sen duymadin mi, allah buyuruyor ki: onlardan birine yigin-yigin mal vermis olsaniz da... (nisa suresi, 20) omer dedi ki: ya rabbi, affet! butun cemaat omer'den daha bilgilidir!(yani seriat hukumlerinde daha bilgilidir) sonra dönüp minbere cikti ve dedi ki: ey cemaat, ben size yasaklamistim ki, kadinlarin mehirlerini 400 dirhemden fazla yapmayasiniz. (lakin sindi diyorum ki) kim isterse kendi malindan diledigi kadarini verebilor. ebu yala diyor ki: zannediyorum ki, soyle dedi: kinin gonlu razi olursa, etsin." (ibn kesir diyor ki:) "senedi cok iyi ve gucludur.""
cevap: az once hursid amed'in sozlerini paylasirken, simdi bunu paylasiyor :d ictihadinda kuran'a uymayan omer, mehir konusunda dahi halktan bir kadina uymus. e hani uymuyordu?
hayir bu aslinda omer'in nasil bir yonetici oldugunu da gosteriyor ki, halkindan bir vatandasin sozunu dinliyor.
ayrica islam'da kadinlar degersizdir diyenlere de bir cevaptir ki, koskoca halife, halktan bir kadinin deliliyle hukum verebiliyor.
bu rivayette sorun edilebilecek 2 nokta var:
1. omer'in, butun cemaat, yani halk, omer'den seriat hukumlerinde daha bilgilidir demesi,
2. omer'in bu ayeti bilmemesi.
1. ben bu konuda derim ki: omer'in, seriat hukumlerinde herkesin ondan bilgili oldugunu soylemesi yanlistir. zira seriat hukumlerinde herkes benden daha bilgili sozu, siinin dipnotudur. rivayette, butun halk, omer'den daha bilgili diye gecer. bunu suna benzetebilirsiniz, ebu bekir'in halife oldugunda yaptigi konusmada, biliyorum, ben sizin en iyiniz degilim demesi gibi. halbuki en iyisi odur. burda bir mutevazilik soz konusu arkadaslar, anlasilmayacak bir sey degil.
2. omer'in o ayeti bilmemesi, o ayetin varligindan habersiz olmasi anlamina gelmez, omer, bunu soylerken o ayeti unutmus olabilir. hafiz dahi olsaniz, unuttugunuz bir ayet olabilir. veya unutmasaniz dahi, o an akliniza gelmeyen bir ayet olabilir. en dogrusunu allah bilir, omer'inki de bu kabildendir. omer bu ayeti unutmus, buna gore hukum vermis. sonra kadinin hatirlatmasiyla birlikte ayeti hatirlayinca hatasini duzeltmistir.
bu rivayet birkac acidan omer lehinedir,
1. omer'in kadina verdigi deger,
2. omer'in tevazusu,
3. omer'in kuran'a uyma konusundaki titizligi,
4. omer'in halki dinlemesi.
fakat rivayeti paylasan ibn kesir'in bu rivayet sahihtir demesine ragmen, rivayette kusur bulan alimler olmamis degildir.
soyle ki,
1. bu rivayetin said bin mansur'un sunen'ine gectigi versiyonunda rivayet, mesruk degil, sabi'den nakledilmistir. halbuki sabi omer ile gorusmemistir, senedinde kopukluk vardir diye rivayet sahih olmaz. fakat ibn kesir, sabi'nin rivayeti mesruk'tan aldigini kaydettigi icin, bu sorun ibn kesir rivayetinde aradan kalkmis olur.
2. ibn kesir'in rivayetinde de senedde mucalid bin said yer aliyor. kendisi hakkinda bazilari sika yani guvenilir olmadigini soyleyip bir kisim alimler kuvvetli degil, zayif oldugunu soylemislerdir. fakat bazi alimler de(sanirsam buhari gibi) sikadir demislerdir.
kisaca hakkinda ihtilaf vardir. yani bu rivayet sahih olabilir de olmayabilir de denebilir.
7. omer, livata(escinsel) ehlini oldurmemistir. soyle ki, ebu bekir el-heraiti es-samiri, "mesaviul-ahlak ve mazmumuha"sinda soyle yaziyor:
"bize ahmed bin mansur er-rumadi nakledip dedi ki: bize abdurrezzak nakledip dedi ki: bize mamer, zuhri'den, o urve'den. o da aise'den haber verip dedi ki: cirkin eylemle -yani lut kavminin eylemiyle- itham edilme (hadisesi) ilk defa omer bin el-hatab'in zamaninda oldu. hir adam bu isle itham edildi. omer, kureys genclerine emretti ki, onunla birlikte zaman gecirmesinler."(yani onu aralarina alip konusmasinlar anlaminda)
mustafa bin ebu en-nasr eş-şelbi diyor ki: "senedi sahihtir."
demek ki, omer livata yapan kisiye had cezasi uygulamak yerine (oldurmek yerine) halka onunla zaman gecirmeme emri veriyor.
cevap: simdi bu rivayetin senedi gercekten sika yani guvenilirdir.
simdi, evvela, livata yapan kisiyi peygamber'in oldurttuguyle ilgili rivayetler varsa da bunlarin sahih olmadigi soylenmistir.
had, kuran ve sunnette gecen cezadir. livatanin ehli sunnette tam bir cezasi yoktur, cunku bunun cezasiyla ilgili kuran ve sunnette kesin deliller yoktur. kimi alimler oldurulmelerini, kimi alimler oldurulmeyip farkli bir ceza verilmesini soylemis.
fakat, omer'in uygulamasina gelince, burda su nokta gozden kacmamalidir,
adamin escinsellik yaptigi gecmiyor rivayette, adamin escinsellikle "suclandigi" geciyor.
yani adamin escinsel eyleminde bulunup bulunmadigi kesin degil, bu konuda suphe vardir.
omer o yuzden ona ceza olarak, kureysin genclerinin ona yakin durmamasini istemistir.
meselenin asli budur.
8. omer, allah beni affetmezse, vay olsun bana demistir. soyle ki, omer bin şebe "tarihul medine"sinin 3'cu cildinin 918'ci sayfasinda su rivayeti naklediyor:
"bize said bin ammar rivayet etti ve dedi ki: cuveyriyye bint esma bize nafi'den, o da ibn omer'den soyle dedigini rivayet etti: omer yaraliyken benim evimdeydi. bana dedi ki: ey abdullah! basimi yere koy. ben de ridayi onun basinin altinda topladim. omer yuzu yerde vefat ederken soyle diyordu: vay olsun omer'e, vay olsun annesine, eger allah onu (omer'i) affetmezse."
rivayetin senedi buhari ve muslim'in sartlarina esasen sahihtir.
1. said bin ammar.
kutub-i sittenin (buhari, muslim, tirmizi, ebu davud, nesai, ibn mace) ravisidir.
2. cuveyriyye bint esma.
buhari, muslim, ebu davud ve nesai'nin ravisidir.
3. nafi.
kutub-i sitte'nin ravisidir.
4. ibn omer.
sahabidir, omer'in ogludur.
cevap: yani burda sorun ne de bir de senedi kanitlamaya calismis arkadaslar anlayaniniz var mi?:d
bazilari cennete 100de 100 girecegine veya cehenneme 100de 100 girecegine inanmayi kufur olarak gormustur.
ki peygamber dahi cennetle mujdelenmesine ragmen en cok tovbe edip ibadet eden o degil miydi?
zahid insanlar hep vefatlarinda bu sekilde olurlar, iclerini allah korkusu kaplar. yaptiklari onca amele ragmen emin olamazlar.
bu omer'in zuhdunu gosterir.
ayrica sii, omer'i baslangicta munafiklikla suclamisti. halbuki vefati zamani bile hala bu halde olup halinden emin olmayip da vay benim halime demesi, onun icindeki imani gostermez mi?
e yani burda omer aleyhine degil, aksine omer lehine delil vardir.
gecelim o sebepten.
9. omer hayber savasindan kacmistir. bunu hakim ve zehebi naklediyor. soyle ki, hafiz hakim nişaburi, "mustedrek"inde soyle bir rivayet naklediyor:
"bize ebul-abbas muhammed bin ahmed el-mahbubi rivayer etti (ve dedi ki): bize said bin mesud rivayet etti (ve dedi ki): bize abdullah bin musa rivayet etti (ve dedi ki): nuaym bin hakim bize ebu musa el hanrfi'den, o da hz. ali'den soyle naklediyor: peygamber hayber'e yola cikti. oraya vardigi an, omer'i ve onunla birlikte bir grup cemaati onlarin (yahudilerin) sehirlerine veya kalelerine gonderdi. onlar gidip savastilar. cok gecmeden, yahudiler omer'i ve adamlarini yendiler. bundan sonra onlar (omer'in adamlari) omer'i, omer de onlari korkak olarak adlandira-adlandira geldiler. (hakim diyor ki:) bu hadisin senddi sahihtir, lakin onlar (buhari ve muslim) kendi kitaplarinda nakletmemislerdir."
zehebi "et-telhis"inde diyor ki: "sahihtir."
cevap: ya simdi bu konuda hem sened hem metnine bakacagiz tamam mi arkadaslar.
1. oncelikle senedden baslayalim.
oncelikle aklinizda tutmaniz gerekir, bir alim bir rivayete sahih derken, bir baskasi degil diyebilir.
hadis bir ilimdir, ve tabiki de elestirme hakkina sahip oldugumuzu unutmamaniz gerek.
simdi biz, bu rivayetin ravilerini sirasiyla inceleyecegiz.
oncelikle ravileri sayalim,
1. ebul abbas bin ahmed el mahbubi
2. said bin mesud
3. abdullah bin musa
4. nuaym bin hakim
5. ebu musa el-hanefi
tamaam, burda rivayeti ali'den alan ebu musa'da bir sorun vardir.
nedir bu sorun arkadaslar?
soyle ki,
ebu musa el-hanefi diye biri yoktur.
kitapta ebu musa el-hanefi diye gecmesi muhtemelen bir yazim hatasi olup boyle bir ravi yoktur. bu ravinin dogru isminin bazi alimlerce ebu meryem es-sakafi oldugu soylenmistir. ki bu ravi de mechuldur.
ebu musa el-hanefi'nin bir yazim hatasi olmadigini dusunursek, o da mechul olmus olur. bu halde rivayet sahih olmaz.
sened acisindan elestirimiz bu oldugundan, muhtemelen bu rivayet sahih degildir, ve sahihtir diyen alimler hata etmisler allahu a'lem.
2. simdi velev ki rivayet sahihtir diye dusunerek metin acisindan elestirisine gecelim.
fark ettiyseniz sii, elestirisinin basliginda omer savastan kacti demesine ragmen, rivayette omer'in kactigina dair bir emmare olmayip aksine savasa katilip sadece kale kusatmasinda kaybettigi gecer.
peki sii, neden omer hayber savasindan kacti demesine ragmen rivayette boyle bir sey yoktur?
cunku, bazi siiler, rivayetteki yenildiler kelimesini kactilar olarak ceviriyor. halbuki burda dogru ceviri yenilkek olmalidir.
bunun disinda, omer'in yenilmesine ne demeli?
peygamber bile savaslarda yenilmistir.
ki bu hayber'i fethetmek icin ebu bekir de savasip orda yenildi. yani sadece omer yenilmedi ki en son ali savasip yendi.
yani bir komutan, yenebilir ve yenilebilir degil mi? bu normaldir.
simdi son olarak, peki rivayette omer'i korkak olarak adlandirmalarina ne demeli?
siiler, daha muteber bir kaynak olan sahih-i muslim'de sahabi ve peygamber ile ali'nin amcasi olan abbas'in, ali'yi gunahkar, hain, sahtekar ve yalanci olarak adlandirmasina ne diyecekler?
simdi abbas'in sozleriyle ali boyle mi oluyor? olmuyor degil mi?
ayni sekilde savasi kaybeden bolugunun, omer'e korkak demesi omer'i korkak mi yapar? yapmaz degil mi?
biz ali'nin kotu biri olmadigini nerden anlariz? hayatindan.
e omer'in korkak olmadigini hayatindan anlamiyor muyuz? anliyoruz.
o zaman birilerinin ona korkak demesi neyi degistirir? tabiki hicbiseyi.
ha bu konuda sii bir rivayet daha aktariyor peygamber'in bu olay uzerine omer'in korkak oldugunu ima ettigi, ama onun da senedinde ebu meryem oldugundan bakmicam ona. geciyorum o sebepten.
10. omer uhud savasindan kacti. soyle ki, fahreddin razi "mefatihul-gayb" (tefsr er-razi) tefsirinde soyle demistir:
"keffal soyle demistir: rivayetler umumen buna dealet ediyor ki, bir grup sahabi saavstan yuz cevirip (savas meydanindan) uzaklasmislar. onlardan bazilari medine'ye gitmis, bazilariysa baska yerlere gitmisler. genele gelinceyse onlar dagin yanina gitmis, orda toplanmislar. savastan kacanlardan biri de omer'dir. lakin o, ilk kacan kisilerden olmamistir ve uzaga gitmemistir. aksine, daga (gitmis) ve peygamber daga cikana kadar orda lamistir. ayrica, osman ensardan olan sad ve ukbe asli iki kisiyle birlikte savastan kacmistir. onlar savastan kacmis ve ck uzak bir yere gitmisler. sonra uc gunden sonra geri donmusler. bu zaman peygamber onlara soyle soylemistir: "cok uzaga gittiniz!""
ayrica alusi de "ruhul-meani" tefsirinde soyle demistir:
"ebul-kasim el-velhi nakletmistir ki, uhud gununde peygamberle birlikte yalniz 13 kisi kalmistir. bunlarin besi muhacirlerden olmustur: ebu bekir, ali, talha, abdurrahman bin avf ve sad bin ebu vakkas, digerleriyse ensardan olmustur, allah onlarin hepsinden razi olsun. osman, rafi bin el-mualla, harice bin zeyd, ebu huzeyfe bin utbe, velid bin ukbe ve ensarin beni-zureyk kabilesinden ola osman'in iki oglu, sad ve ukbe ise kacanlarin meshurlarindan. ibn abbas'tan ayetin (osman, rafi ve harice) hakkinda indirildigi nakledilmistir. baskalarindan ise baska kisiler hakkinda da indirildigi nakledilmistir. belki de ozel olarak onlarin isimlerinin soylenmesinin sebebi sudur ki, onlar kacmakta mubalaga etmisler ve sadece bir sure gectikten sonra peygamber'in yanina donmusler. hatta onlar arasinda uc yunden sonra donup gelen kisiler de olmustur. peygamber'in onlara soyle soyledigini iddia etmisler: "cok uzaga gittiniz!" diger kacanlsra gelinceyse, onlar o gun daga toplanmistilar. omer bin el-hattab da -allah ondan razi olsun- siilerin itikadindan farkli olarak bu gruptandi. atta farz etsek ki, (siilerin dedikleri gibi ilk gruptan olan kacanlardan olmustur), yine de allah teala hepsini affettikten sonra herhangi bir kimse ayiplanamaz. biz sahabilerin -allah onlardan razi olsun- masum olduklarini iddia etmiyoruz ve masumlugu hilafet icin sart kosmuyoruz."
yine suyuti de tefsir kitabinda soyle yazmistir:
""iki ordu karsilastigi gun sizden yuz cevirenler..." ayeti. ibn cerir, kuleyb'den nakletmistir ki: omer cuma gubu hutbe yapip al-i imran sureeini okudu. o, hutbe ettigi zaman al-i imran suresini okumayi severdi. "iki ordu karsilastigi gun sizden yuz cevirenler..." ayetine geldiginde, dedi ki: uhud gununde biz onlari yeniyorsuk (sonra onlar bizi yendiler). bu zaman ben savastan kactim ve gidip daga ciktim. dag kecisi gibi daga cikiyordum. bu zamab cemaat "muhammed öldürüldü!" diyordu. ben dedim ki: "kimin "muhammed öldürüldü" dedigini gorsem, onu oldurecegim!" bu sekilde dagda toplandik. bu zaman "iki ordu karsilastigi gun sizden yuz cevirenler..." ayeti indirildi."
cevap: ya bu konuda, bu kitaplarin tefsir kitabi oldugunu bilmeniz lazim arkadaslar. yani bu kitaplar, kuran'i tefsir etme babinda yazilmis kitaplardir, tarih veya hadis kitaplari degillerdir.
bu konuda tarihci ibn sad bize, omer, bedir, uhud ve diger butun savaslara sahit oldu demisse, biz tefsir kitaplarinin soylemlerine mi guvenecegiz?
ibnul cevzi selefi ibn teymiyye'nin ogrencisi ve ehli sunnet alimleri tarafindan siddetle elestirilmis bir alim olsa da, o, omer'in bedir, uhud'a vs. sahitlik ettigi konusunda alimlerin ittifaki vardir diyor.
ki sahih-i buhari'de gecen bir rivayette, savas sonunda omer'in peygamber'in yaninda oldugu da yazilidir.
ha velev ki sunu dusunelim bazi rivayetlerde gectigi gibi,
omer daga kacmistir, dagda peygamberle karsilasmis, ve onunla birlikte kalmistir.
simdi, hususen, sizden su ustteki tefsir kitaplarindaki rivayetlerden suyuti tefsirine dikkat etmenizi rica ediyorum.
neden? ilgili tefsirde, ibn cerir, yani taberi'den verilen rivayet meshurdur siiler arasinda.
cunku orda omer, "dag kecisi gibi kactim" dedigi icin, siiler bu laf uzerinden bircok vine falan hazirlayip makara yapmislar.
omer keci, ali allah'in aslaniydi kabilinden laflar etmisler.
heveslerini de kirmak gibi olmasin ama ilgili rivayetin senedinde ebu hisam el-rifai vardir. kendisine sika yani guvenilir deyip oven alimlerin yaninda, kutub-i sittenin 2 yazari, yani hem buhari hem nesai zayif oldugunu soylemistir(buna ragmen digerkutubi sitte yazari tirmizi'nin guvenilir buldugunu soylememiz lazim). nitekim buhari şarihi ibn hacer de zayiftir demistir. ibn hibban onu sikat, yani guvenilir raviler kitabinda nakletse de, hata yapabildigini ve celisebildigini soylemistir.
e nolmus oluyor? ravi ihtilafli bir ravi olmus oluyor. ravi ihtilafliysa ne oluyor? rivayete guvenilir diyemiyoruz.
neden? cunku tarih okumasi uzerinden bir sahis hakkinda elestiride bulunacaksak, bu sahsi, guvenilirligi sabit olmayan haberler uzerinden elestiremeyiz oyle degil mi arkadaslar?
bunun disinda diger bir konuysa, osman'in kendi hilafeti doneminde uhud'dan kacti diye elestirilip(ki osman gercekten kacmistir), fakat omer'e karsi boyle bir elestiri bulunmamasidir.
ki omer'in kacmadigini soyleyen rivayetler de cabasi.
yani kisacasi arkadaslar omer'in kactigina dair doyurucu bir kanit bulamadim.
tefsir kaynaklarinda gecen bu rivayetler, genelde kaynaksiz verilmis olan rivayetlerdir.
suphesiz allah en dogrusunu bilir.
11. omer hendek savasindan da kacmayi dusunmustur. soyle ki ibn hacer el-heysemi, "mecmauz-zevaid"inde su rivayeti naklediyor:
aise'den soyle nakledilmistir: hendek gunu (cadirimdan) cikip cemaatin izine dustum. bu zaman arkamdan yerin sallandigini duydum. bu zaman kardesi oglu haris bin evs'le birlikte sad bin muaz'i gordum. haris, sad'in kalkanini tasiyordi. (onlari gorunce) yere oturdum. sad yanimdan gecti. onun uzerine demir bir sirh vardi. sad'in bogurleri zirhinin disarisinda kalmisti. ben sad'in bogurleri sebebiyle korktum(yani bogurlerini zirh ortmediginden savasta yara alacagindan korktum). sad en iri, cusseli ve en uzun kisilerdendi. o, bu sekilde recez soyleye-soyleye yanimdan gecti: "devenin savasa varmasina az kaldi... ecel geldigi zaman olmek ne guzeldir." ben kalkip bir baga girdim. bu zaman bir grup muslumanin orda oldugunu gordum. bu zaman omer bin el-hattab'in da onlar arasinda oldugunu gordum. onlar arasinda migferli bir kisi de vardi. omer (beni gorince bana) dedi ki: "nicin geldin?! canima yemin ederim ki, sen curetkar bir kadinsin! ya bir bela olsaydi, veya (savastan) kacis olsaydi (o zaman ne yapardin)?!" omer beni o kadar azarladi ki, o zaman ye ryarilsin, yerin dibine gireyim istedim. o zaman migferli kisi migferini yuzunden cikardi, bu zaman onun talha bin ubeydeydullah oldugunu gordum. o dedi ki: vay olsun sana, ey omer! sen bu gun bu sozu cok tekrar ettin. allah'dan baska nereye kacmak veya nereye firar etmek olabilir?!"...
rivayetin sonunda heysemi soyle demistir: "diyorum ki: "sahih"de bu rivayetin bir kismi nakledilmistir. bunu ahmed de nakletmistir. rivayetin senedinde muhamed bin amr bin alkame vardir ki, hasenul-hadistir (hadisleri hasendir). diger ravilerse sikadirlar (guvenilirdirler)".
ayni rivayeti ibn hibban da "sahih"inde yazmistir. ki rivayetin sonunda kitabi inceleyen suayb el-arnaut soyle demistir: "hasen rivayettir. onu ahmed (6/141-142), ebu bekir bin ebu şeybe (14/408-411) ve ibn sad (3/421-423) yezid bin harun'dan bu isnadla naklettiler"
hasen, sahihle zayif arasi, ama sahihe daha yakin demek olan makbul bir haber cesididir.
demek ki omer korkaktir.
cevap: ya simdi su konuya gelmeden once, omer'in, hendek savasindaki performansindan bahsetmek istiyorum izninizle. neden? cunku sii de, omer kacti degil, omer korktu da ondan surekli kacmayi dile getirdi, kacmayi dusundu diyor. tamam, simdi biz arkadaslar, savasta omer'in performansina bakicaz, ve siz boyle bir adam kacmayi dusunmus olabilirmi diye bu konuda gorus belirteceksiniz.
hemen soyliyim, bu savasta, musrikler muslumanlari kusatmaya almisti. medine'yi isgal etmek istiyorlardi. iranli sahabi elmani farisi, iranda bir taktik var, rakip yanimiza yaklasamasin diye hendek, cukur kazariz, boylece o hendegi gecemez dedi.
ve muslumanlar bu savasta, savasa ek olarak aslinda musrikler hendegi gecemesin de medine'yi ele geciremesinler diye savastilar.
savasta muslumanlar 3000, musrikler 10.000 kisiydi.
tamam simdi bu bilgiler akilda tutularak, omer'in savastaki performasina gecelim:
1. "omer, hende gunu peygamber'in yanina geldi ve kureys kafirlerine lanet etmeye basladi. sonra soyle dedi: ey allah'in resulu, gunes nerdeyse batincaya kadar ikindi namazi kilmadim. peygambersoyle buyurdu: vallahi ben de henuz kilmadim .
.." (beyhaki)
bu rivayetin devaminda kiliyolar falan.
simdi burda omer'in namazi kilamamasinin nedeni ne olabilir? kureys kafirlerine lanet etmesinden musriklerle mucadele oldugunu anliyorsunuz oyle degil mi?
e simdi mucadele etmekten namazini dahi kilamayan bu adama nasil korkak denebilir??
veya soruyu degistirelim, omer kacistan bahsetmis, 10.000 musrik tarafindan kusatilsaniz, hic mi tedirgin olmazdiniz?
omer surekli kacis olacagindan yakinmis, ki omer hakli da cikti arkadaslar.
bir sure sonra bir grup gelip, evlerimiz bos kaldi bahanesiyle savastan kacinip gittiler. bunlar beni harise grubudur. evlerimiz bos kalir, soygun olur endisesiyle gitmislerdir, peygamber'den izin istemislerdir. bunu ibn sad naklediyor.
omer kacti mi? omer de kacabilirdi degil mi? hic olmazsa gidip peygamber'den izin isterdi, nasil olsa peygamber ona deger veriyordu. onu munafiklikla da suclamazdi?
e madem omer'in kacistan bahsetmesinin nedeni kacmak istemesidir, neden bunu yapmamistir?
ben derim ki, omer, kendisi kacmak istediginden degil, o an oraya binlerce musrik saldirip medine'yi, yuvalarini kusatcakti. omer yenileceklerinden, ve insanlarin savasi terk edip kacisacaklarindan korkmustur, uhud'da oldugu gibi.
eger biz bunu omer kacmak istedi diye bahane etti diye yorumlarsak, karsimiza mucadele etmekten namazini dahi kilamamis bir omer cikar. burda da gordugunuz gibi tezat vardir degil mi?
simdi hal boyle olunca, kim omer'i korkaklikla suclayabilir ki?
2. vakidi, megazisinde yine bir rivayet naklediyor:
"o doneme muslumanlar arasinda hendek kazmayan, toprak tasimayan kimse yoktu. resulullah, ebu bekir ile omer'i gorduler ve ebu bekir ile omer ayrilmadilar ..."
ebu bekir ile omer'in de yan yana calisip, toprak tasiyip cukur kazdiklarini ogrendikten sonra,
kim omer'e savastan kaciniyor, korkaktir diyebilir?
3. yine vakidi, megazisinde soyle bir rivayet daha naklediyor:
"... ben resulullah'i bazen kazmayla vururken, bazen kurekle topragi supururken, bazen de hoyukte toprak tasirken gorurdum. ... bir gun resulullah'in oturup sol tarafindaki bir tasa yaslandigini ve uykuya daldigini gordum. ebu bekir ve omer'in basinda durup insanlari yanindan gecme konusunda uyardiklarini gordum(?) ..."
simdi sormak lazim, musriklerle mucadeleden namazini kilamayan, toprak tasiyip hendek kazan, peygamber'in basinda nobet tutan bir omer, sizce bu korkaklik midir?
4. beni kurayza'nin muslumanlarla anlasmalarini bozup musrik safinda savastiklarini peygamber'e haber eden de omer'ken, hatta peygamber'in onlarin uzerine kimi gonderecegi konusunda istisare ettigi kisi de omer'ken, kim omer, savastan kacindi diyebilir? (vakidi)
5. savasta, omer, sloganiyla muslumanlari yonlendirmisken kim omer'e korkak diyebilir? (vakidi)
6. omer o sirada musrik olan kendi kardesi dirar bin hattab'in, bir gece hendegi gectigini gordugunde onu durduran kisiydi. (tabakat ibn sad)
simdi omer'in savastaki tum bu eylemine baktiktan sonra, omer, sizce kacmak istedigi icin mi bu sekilde mucadele etmis?
bilakis, omer, savas daha baslamadan, olayin kotuye gidecegini dusunup kacis olacagindan endiselenmis. talha da onu kotu dusunmemesi konusunda uyarmis.
yoksa kacmak istese kacar, en azindan digerleri gibi peygamber'den izin alirdi.
halbuki omer, korkak degildir.
simdi bu konuyu da aydinlattigimiza gore gecelim baska bir iddiaya;
12. omer, peygamber'i munafiga namaz kilmaktan cekindirerek, peygamber'e seriat ogretmeye calismistir! soyle ki, sahih-i buhari'de soyle bir rivayet geciyor:
"ibn ömer'in şöyle söylediği rivayet edilmiştir:
abdullah ibn ubeyy ölünce oğlu abdullah ibn abdillah, allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi ve ondan, babasını kefenlemek için kendisine gömleğini vermesini istedi. allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem de ona gömleğini verdi. sonra abdullah, hz. nebi'den, babasının cenaze namazını kıldırmasını istedi. bunun üzerine hz. nebi onun namazını kıldırmak üzere doğruldu. bu arada hz. ömer allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in elbisesinden tuttu ve "ya rasulallah! rabbin sana onun cenaze namazını kıldırmanı yasaklamışken, sen onun cenaze namazını kıldıracak mısın?" diye sordu. bunun üzerine hz. nebi:
"rabbim beni serbest bıraktı," buyurdu ve "onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de ... " ayetini okudu. sonra şöyle buyurdu: "yetmişden fazla da bağışlanma dilerim." bunun üzerine hz. ömer: "kuşkusuz o bir münafık" dedi.
ravi şöyle demiştir: nebi s.a.v. onun cenaze namazını kıldırdı. bunun üzerine allah teala "onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma, onun kabri başında da durma!" (tevbe 84) ayetini indirdi."
bu rivayetin hemen ardindan da soyle bir rivayet geciyor:
"hz. ömer'den rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir: abdullah ibn ubeyy ibn seluı öldüğü zaman hz. nebi'den onun cenaze namazını kıldırması istendi. nebi sallallahu aleyhi ve sellem onun cenaze namazını kıldırmak üzere kalktığında, hemen ona doğru atıldım ve "ey allah'ın elçisi! übeyy'in oğlunun cenaze namazını mı kılacaksın? o şu günde şöyle şöyle demişti," dedim. ardından da übeyy'in sözlerini hz. nebi'e bir bir saymaya başladım. bunun üzerine allah resulü tebessüm etti ve "benden geri dur," dedi. ben onun namazını kılmaması konusunda ısrarcı olunca da şöyle buyurdu:
ben, onların bağışlanmasını dileyip dilememe konusunda serbest bırakıldım ve seçimimi yaptım. eğer yetmişden fazla bağışlanma dilediğim zaman bağışlanacağım bilseydim, elbette yetmişten fazla bağışlanmasını dilerdim."
hz. ömer olayı anlatmaya şu şekilde devam etti:
nebi sallallahu alyhi ve sellem onun cenaze namazını kıldırdı. namazı bitirdikten kısa bir süre sonra tevbe suresinden şu iki ayet indi: onlardan ölmüş olan hiçbirine asla namaz kılma, onun kabri başında da durma! çünkü onlar, allah ve resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler.
hz. ömer şöyle demiştir: sonra hz. nebi'e karşı olan bu cüretime hayret ettim .. allah ve o'nun elçisi her şeyi en iyi bilendir."
yine bu rivayetin hemen ardindan da su rivayet geciyor:
"abdullah ibn übeyy ölünce, onun oğlu abdullah hz. nebi'e geldi. bunun üzerine allah resulü sallallahu aleyhi ve sellem kendi gömleğini ona verdi ve babasını bununla kefenlemesini emretti. sonra onun cenaze namazını kıldırmak üzere doğruldu. hz. ömer, hz. nebi'in elbisesinden tutup; "o münafık olduğu halde, onun cenaze namazını mı kılacaksın. halbuki allah teala onlar için bağışlanma dilemeni yasaklamıştır," dedi. nebi sallallahu alyhi ve sellem de; "rabbim beni muhayyer kıldı," veya "rabbim bana haber verdi," buyurarak şu ayeti okudu: "onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de ... "(tevbe 80) devamında da şöyle buyurdu: "yetmişten fazla bağışlanmasını dileyecegim ...
ibn ömer olayın devamını şöyle anlattı: nebi sallallahu aleyhi ve sellem onun cenaze namazını kıldı. biz de onunla birlikte namaza durduk. sonra allah teala şu ayeti indirdi: onlardan ölmüş olan hiçbirinin asla cenaze namazını kılma, onun kabri başında da durma! çünkü onlar, allah ve resulünü inkar ettiler ve fasık olarak öldüler."
cevap: oncelikle bu rivayetler omer'in faziletini gosteriyor ki, omer, ictihadinda isabet etmis ve kuran'da onun soylemini dogrular nitelikte bir ayet inmistir. bu omer aleyhine degil, aksine faziletine isarettir.
ha tabi peygamber de haksiz degildir zira hu ayetten once ona bu yasaklanmamisti.
diger bir konu, cenaze namazi kilinan abdullah bin ubey bin selul, kisaca ibn ubey, munafiklarin reisi olarak bilinen zattir.
soyle ki, peygamber medine'ye hicret ettiginde araplar ona iman etti. halbuki, peygamber'in hicreti devrinde az kala ibn ubey medine'nin krali ilan edilecekti. peygamber gelince, ve araplar da ona iman edince bu yasanmamis oldu.
ibn ubeyy bu sebepten yalandan muslumanmis gibi iman etse de, munafiklarin reisi olarak ün kazandi. soyle ki onun gercekte iman etmemis, munafik bir grubu da vardi ki peygamber ve islam aleyhine bircok icraatta bulundular.
ornek vermek gerekirse, uhud savasinda muslumanlar 1000 kisiyken, uhud kendi birligini geri cekti ve gittiler. bunlar 300 kisiydi, boylece muslumanlar 700'e dustu.
oglu abdullah bin abdullah ise bir sahabidir. abdullah, sahabilerin ileri gelenlerinden olup bedir dahil butun savaslara katilmistir.
ibn ubey oldugunde, oglu abdullah onun cenaze namazini peygamber'in kildirmasini istemistir ve onu gomlegiyle kefenlemesini istemistir. bunun nedeni 3 sekilde aciklanabilir,
1. ibn ubey, nihayetinde abdullah'in babasi oldugundan, baba sefkati hasebiyle bunu yapmis olabilir.
2. abdullah bir olay yuzunden babasini islam icin oldurmek istediginde peygamber, babana guzel davran diye nasihat etmisti. bu rivayetin senedi hasendir, yani sahihle zayif arasi ama sahihe daha yakin olan makbul haber cesidi. eger bu dogruysa bu yuzden olmus da olabilir
3. fakat bir rivayete gore, ibn ubeyy, olmek uzereyken kendi peygamber'i cagirip ondan bunu yapmasini istemistir.
ibn ubeyy'in munafik olmasina ragmen, peygamber'den benim cenaze namazimi kildir demesinin sebebi, ibn hacer tarafindan, oyle anlasiliyor ki, oglu ve asireti ayiplamasin diye usulune uygun defnedilmek istemistir seklinde aciklamistir.
simdi bu konular aydinlatildiktan sonra, omer'in peygamber'e kendisinin de curetkar diye niteledigi sekilde olan soylemlerini aciklamaya gelelim,
1. omer, peygamber'e seriat ogretiyor diye bir sey hasa yoktur. fakat omer o devrin insani olarak, o donemki butun savaslara katilmis biri olarak ki ayrica sert tabiatli biri olarak, ibn ubey'in onlara karsi yaptiklarina ragmen peygamber'in onun icin rahmet dilemesini anlamlandiramamis, bu yuzden de bu konuyu israrla, "ama bu sana yasak" diye onlemye calismistir. bu yapma diye emir degil, aksine olayi anlamlandirmak icin peygamber'e sorulan bir soru kabilindendir. ki bu dogal karsilanmalidir ibn ubeyy'in, uhud'da dahi onlari yalniz biraktigi dusunulurse.
2. peygamber'in durumu aciklamasina ragmen omer'in ilk rivayete gore, o munafikti demesi konusuna gelirsek, peygamber bu konuda serbest birakildigini aciklayinca, omer yine de, onun ona bagislanma dilemek ve dilememek arasinda dilemeyi secmesini anlamladiramamis olabilir. zira omer dedigim gibi sert tabiatli bir adamdi.
burda omer'in seriat ogretmeye calismasi degil hasa, aksine bir durum hakkinda yanlis bildigi icin peygamber'i caydirmaya calismasi konusu var.
ha burda su sorulabilir, tamam da omer, peygamber'e velev ki yasak varsa bile, neden yasagi ogretmeye calismis ki? yani peygamber yasak varsa dahi bunu kendisi bilmiyor mu?
bu konuda da derim ki,
sahih-i buhari ve sahih-i muslim'de peygamber'in soyle bir buyrugu nakledilir,
"ben de ancak sizin gibi bir insanim. siz nasil unutuyorsaniz ben de unuturum. o bakimdan unutacak olursam bana hatirlatiniz."
demek ki peygamber de unutabilir ki, omer'in buna binaen ona hatirlatmaya calismasi normaldir. allahu a'lem.
peki peygamber bir ayeti unutur mu?
bir adamin kuran okuyusunu duyan peygamber, sahih-i buhari ve sahih-i muslim'e gore soyle buyurmustur:
"bu bana daha unutturulmus bulunan şu şu âyeti hatirlatti."
demek ki allahu a'lem peygamber, kurandan bir ayeti de unutabiliyormus.
yani burda omer'i karalayacak bir sey yoktur goruldugu gibi.
evet bugun hz. omer ile ilgili 12 ayri sii iddiasina cevap verdik. yeterince aydinlatmaya calistik arkadaslar.
bu arastirmayi yaparken ve bu makaleyi yazarken zorlandigim kisimlar olmadi degil. mesela uhud savasi konusunda baya zorlandigimi itiraf etmek isterim yani 4 saat oyaladi beni bu muhabbet.
oyle, kisacasi, hz. omer faziletli bir sahabidir, en ustun ikinci sahabidir ve ikinci halifedir.
eyvallah
devamını gör...
34.
peygamber öldüğünde de, cenazesi evde günlerce bekletilirken de, defni sırasında da yoktur.. sadece o da değil, hazretlerin hiç biri (ebubekir, osman) yoktur. ömerin, dicle kıyısında sahipsiz bir kuzunun bile hesabından kendini sorumlu tutan titizliği bakımından hatırlanma gereği vardır. o yüzden yazma gereği duydum. tarih gerçekliğiyle kavrandığında tarihtir..
kahramanları övelim amenna ama gerçekliği gözardı etmeden, yok saymadan..
kahramanları övelim amenna ama gerçekliği gözardı etmeden, yok saymadan..
devamını gör...
35.
islam imparatorluğu'nun temellerini atmasının yanı sıra şöyle ilginç bir uygulaması da mevcut. kur'andaki müslüman erkeklerin, zimmi kadınlarla evlenebileceğine dair açık hükme rağmen, medain valisi huzeyfe bin yeman'a yahudi olan karısını boşamasına dair bir emir gönderiyor. huzeyfe de islam'da zimmi kadınlarla evliliğe izin veren ayeti delil gösterince hz ömer de cevabında gayrı müslim kadınların, tatlı dilleriyle müslüman kadınlara nazaran tercih edilebileceği, bunun da siyasal ve sosyal düzeni bozacağını söylüyor. baktığınızda hz ömer'in öyle bir gücü ve prestiji var ki hz peygamber sav dahi allah hükmünü ömer vasıtasıyla açıklar yahut ömer'in dediği allah'ın isteğine uygundur diyor. bu da kendisine geçici olarak bile olsa kabul edilmiş görüşün dışında insiyatif alma gücü vermiş.
devamını gör...
36.
hz. ömer; raşidin halifeliği'nin ikinci halifesi olup içki yasağı, kadınların örtünmesi gibi önemli dini konularda radikal olarak islam'ı asıl şekillendiren kişidir. ömer, tıpkı ebu bekir ve osman gibi muhammed'in cenazesine katılmadı ve sanki muhammed'i çok umursuyormuş gibi perde arkasında halifelik pazarlıkları yaptı. muhammed'in cenazesini ise ali defetmişti. hz. ömer döneminde kadisiye savaşı'yla sasani imparatorluğu yıkılmış ve arap-islam devleti'nin sınırları genişlemiştir. ayrıca bizans imparatorluğu ile yapılan bir savaşta yahudiler, doğu romalılarda gördükleri zulüm sebebiyle müslüman araplara yardım ederek savaşın kazanılmasını sağladılar. (bkz: yahudi islam ortaklığı)
ömer, o kadar sert üsluplu birisiydi ki ondan muhammed bile tırsardı. halife ömer bin hattab zamanında devlet işlerinde ay takvimi, hicri takvim adıyla resmi olarak kullanılmaya başlanmıştır. (bkz: hamza'nın ayarsızlığı yüzünden islam'da içkinin yasaklanması) (bkz: şarap içeni dövün hadisi)
sözde adaletli olan ömer, 644 yılında iranlı kölesi firuz tarafından zehirli hançerle sabah namazında bıçaklanarak öldürülmüştür. ayrıca ali'nin 12 yaşındaki kızı ümmügülsüm ile evlenmiştir.
hz. ömer'in arapça kaligırafisi
ömer, o kadar sert üsluplu birisiydi ki ondan muhammed bile tırsardı. halife ömer bin hattab zamanında devlet işlerinde ay takvimi, hicri takvim adıyla resmi olarak kullanılmaya başlanmıştır. (bkz: hamza'nın ayarsızlığı yüzünden islam'da içkinin yasaklanması) (bkz: şarap içeni dövün hadisi)
sözde adaletli olan ömer, 644 yılında iranlı kölesi firuz tarafından zehirli hançerle sabah namazında bıçaklanarak öldürülmüştür. ayrıca ali'nin 12 yaşındaki kızı ümmügülsüm ile evlenmiştir.
hz. ömer'in arapça kaligırafisi
devamını gör...
37.
agzindan kopukler akan yazarin hortlattigi 1 baslik daha.
arkadaslar madem gene durumu anlatalim,
1. omer, hz. muhammed'in cenazesine katilmistir arkadaslar. arkadasin daha entrysinin ilk kisminda falso var :d
omer, hz. muhammed'in cenazesine katilmistir, katilmadi dedigi hz. muhammed'in yikandigi, kefenlendigi donem. cenazesi degil.
ki yikanma, defin islemine de de ebu bekir de, omer de katilmistir. katilmayip halife secenler ensar'dan 1 kisim sahabeydi. ebu bekir ve omer, onlarin halife sectikleri haberini alinca, olay yerine, yanlarinda ebu ubeyde ile gitmisler. yani peygamber vefat eder etmez hilafet pesine dusmemisler. onlar olayi sonradan ogrenip, olay yerine gitmisler. cunku gitmeseler, ensar, herkesten habersiz, sanirsam, sad isimli sahabi olacakti, onu halife secmis olacaklardi. yani gidip buna engel olmalari gayet yerinde 1 karardi.
2. omer, hicri takvimi kenfisi getirmemistir. takvim yapmak icin istisarede bulunmus, sanirsam hz. ali'nin istegi uzerine, medine donemi takvim baslangici ilan edilmistir.
3. omer, ali'nin kucuk kiziyla evlenmistir. cunku o donem kucuk yastan itibaren evlenmek, tum dunyaaada, sasani, bizans, avrupa dahil, gelenekti. cunku okul vs. gibi kavramlar olmadigindan, cocuklar, genc yastan ailelerine yuk olurlardi 1 sey yapmaksizin oylece durup.
4. ebu lulue, omer'i adaletsizligi yuzunden sehid etmemistir. nitekim ebu lulue, omer'i degil, omer camiideyken, omer dahil sanirsam toplam 8 sahabiyi sehid etmistir. yani meselenin omer'le pek alakasi yok goruldugu uzere.
ki sizin de gordugunuz uzere, basligi hortlatan arkadas, ateistforum'dan aldigi yarim yamalak bilgilerle, yalan 1 tarih insasi yapiyor.
ve tanimayanlar da bunu gelip nickaltinda ovuyor. ben 4 meseleyi acikladim, cogu entrysine de cevap verip, onlarca falsosunu daha oncede de gosterdim zaten.
arkadaslar madem gene durumu anlatalim,
1. omer, hz. muhammed'in cenazesine katilmistir arkadaslar. arkadasin daha entrysinin ilk kisminda falso var :d
omer, hz. muhammed'in cenazesine katilmistir, katilmadi dedigi hz. muhammed'in yikandigi, kefenlendigi donem. cenazesi degil.
ki yikanma, defin islemine de de ebu bekir de, omer de katilmistir. katilmayip halife secenler ensar'dan 1 kisim sahabeydi. ebu bekir ve omer, onlarin halife sectikleri haberini alinca, olay yerine, yanlarinda ebu ubeyde ile gitmisler. yani peygamber vefat eder etmez hilafet pesine dusmemisler. onlar olayi sonradan ogrenip, olay yerine gitmisler. cunku gitmeseler, ensar, herkesten habersiz, sanirsam, sad isimli sahabi olacakti, onu halife secmis olacaklardi. yani gidip buna engel olmalari gayet yerinde 1 karardi.
2. omer, hicri takvimi kenfisi getirmemistir. takvim yapmak icin istisarede bulunmus, sanirsam hz. ali'nin istegi uzerine, medine donemi takvim baslangici ilan edilmistir.
3. omer, ali'nin kucuk kiziyla evlenmistir. cunku o donem kucuk yastan itibaren evlenmek, tum dunyaaada, sasani, bizans, avrupa dahil, gelenekti. cunku okul vs. gibi kavramlar olmadigindan, cocuklar, genc yastan ailelerine yuk olurlardi 1 sey yapmaksizin oylece durup.
4. ebu lulue, omer'i adaletsizligi yuzunden sehid etmemistir. nitekim ebu lulue, omer'i degil, omer camiideyken, omer dahil sanirsam toplam 8 sahabiyi sehid etmistir. yani meselenin omer'le pek alakasi yok goruldugu uzere.
ki sizin de gordugunuz uzere, basligi hortlatan arkadas, ateistforum'dan aldigi yarim yamalak bilgilerle, yalan 1 tarih insasi yapiyor.
ve tanimayanlar da bunu gelip nickaltinda ovuyor. ben 4 meseleyi acikladim, cogu entrysine de cevap verip, onlarca falsosunu daha oncede de gosterdim zaten.
devamını gör...
38.
siyaset felsefesinde adaletçi politikasıyla ön plana çıkar.
devamını gör...
39.
hadis yazımını yasaklamış ve kuran'ın dinin tek kaynağı olduğunu defalarca söylemiştir: www.kurandakidin.com/2011/1...
devamını gör...
40.
hadis yazimini yasaklamamis, aksine hadis nakletmis sahabi.
devamını gör...