kapadokya

yerlilerinin, cehalet, yobazlık ve turist silkme konusunda, çıtayı ayrı bir seviyeye yükselttiği, doğa harikası bir yer.

güzel atlar ülkesi
bu büyüleyici atmosferi yaşamak için kesinlikle yaz aylarını tercih etmeyiniz. zira sıcaktan bayılabilir en iyi ihtimalle sersem tavuklara dönebilirsiniz.

güneşin en güzel doğup battığı, güzel atların ülkesi.
temmuz 2018

balon turları güzeldir. gitmişken mutlaka deneyin. gitmediyseniz balon için gidin.

bu yıl enerjisi çok yoğun, çok farklı ve çok üst seviyede olacakmış. bu yıl muhakkak gidip o enerjiyi yaşayın deniyor. bilginize!

muhteşem bir görsel . özellikle kar yağarken peri bacalarını resimlemeye çalışmak.

insanın ömründe gidilip, görülebilecek yerler listesinde olması gereken bir yer..

peri bacalarından çok hasan dağı çok ilgimi çekmişti. ıhlara vadisine iniş çok heyecan vericiydi. hayatımda gittiğim en güzel geziydi diyebilirim. pandemi bittiğinde tekrar gitmek istediğim tek yer.

yerlisinin asla binemediği ama turistlerinin balonuyla tanıdığı memleket...

güzel atlar ülkesi.

sabahın köründe, hatta mordor lisanı ile zabahınan; illaki ben göğe yükseleceğim, önce vahdeti vücuda erip peşi sıra fenafillah olacağım umudu ile balona binme arzusunda iseniz, en ideal coğrafyadır.

ne de olsa işin ucunda tepeden bakmak var.

kültürel miras doğal güzellikleri bir yana 2 yıla bir dizilerini televizyonlarda görmekten sıkıldığımız bölgedir.

beni pek çekmeyen yer.

bölgeyi 60 milyon yıl önce dağlardan püsküren lav ve küller kaplamıştı. yağmur ve rüzgar aşındıra aşındıra mevcut haline dönüştürdü.

roma döneminde hıristiyanlar için bir sığınaktı kapadokya, kayaları oyarak kiliseler yaptılar ve hıristiyanlar için halen çok önemlidir buralar.

insanı fena silktikleri yer diye duydum.
yukarıda ayrı aşağıda ayrı silkiyorlarmış.

ürgüp, göreme ve çevresinin görülmesi gereken bölge.

bölge yaklaşık 25 milyon yıl önce neojen adı verilen 2. jeolojik zaman'ın ikinci yarısında yaşanan yer küre hareketleri sonucunda ortaya çıkan volkanik dağların 3. ve 4. zaman başlarında püskürttüğü lav ve tüflerden oluşmuştur. strabon da kappadokia'nın çeşitli kısımları olan ve birçok kez değişim geçirmiş bir bölge olduğunu söyler (geographika xii: i, 1).

günümüz coğrafyasında baktığımızda iç anadolu bölgesi'nde yer alan tuz gölü'nün doğusunda; nevşehir, kırşehir, niğde, aksaray, kayseri ve malatya illerinin tümünü, ankara, yozgat, sivas ve adana'nın bir kısmını kapsayan kısımda yer alırken, antik coğrafyada doğuda armenia, batıda galatia ve lykaonia , kuzeyde pontos, güneyde ise suriye ve kilikia bölgelerine komşudur.

etnik bir anlam taşımayan kappadokia'nın adı ilk kez m. ö. 6. yüzyılın sonlarında pers kralı i. dareios'un kendisine bağlı olan ülkeleri sıraladığı behistun kayalıklarında karşımıza 'katpatuka' olarak çıkar ve tam olarak bilinmemekle birlikte persçe'de 'güzel atlar ülkesi' anlamına geldiği düşünülmektedir. roma'lı plinius'a göre ise bölgenin adı halys'ün (kızılırmak) kollarından biri olan kappadoks (delice) çayından gelir (naturalis historia vi: 3). herodotos kappadokia'da yaşayanların suriyeli olduklarını söylerken (historia i: 72, v: 49, vii: 72), strabon buna ek olarak güneyde yaşayanlar koyu tenli suriyeliler, kappadokia bölgesi'ni içeren kuzeydekilerin ise beyaz tenli suriyeliler olduklarını ve leukosuriai olarak adlandırıldıklarını belirtmektedir (geographika xii: iii, 9).

bilinen ilk yerleşim izlerine örnek olarak aşıklı höyük'ün başta sayılabileceği biçimde yaklaşık 10.000 yıl önceye dayandığı bölgede m. ö. 3. binyıl sonu – 2. binyıl başlarında asurluların kurduğu ticaret kolonileri görülürken, m. ö. 2. binyıl ortalarında merkezi orta anadolu'da olan bir hitit devleti kurulmuş ve m. ö. 2. binyılın sonlarında friglerin saldırılarıyla yıkılıp geç hitit krallıklarının ortaya çıkmasının ardından sırasıyla frigler, medler ve persler bölgede hüküm sürmüşlerdir. iii. aleksandros'un perslerle ilk kez karşılaştığı granikos savaşı'nda kazandığı zaferle birlikte anadolu'daki ilerlemesi sürmüş ve kappadokia bölgesi'ni ele geçirmesinin ardından sabiktas adlı bir pers'i satrap olarak atamıştır. kappadokia pontika olarak bilinen kuzey kappadokia'da egemen olan i. ariarathes bu atamaya karşı gelerek yaklaşık olarak m. ö. 332'de sabiktas'la savaşıp kendini bağımsız kappadokia satrabı olarak ilan eder ve bölgede karşılaşacağımız kappadokia krallığı'nın ilk adımları atılmış olur.

i. ariarathes'e göre yaklaşık olarak m. ö. 350 yıllarında, sikkelerinde ilk kez baσıλeωσ (basileus) ünvanını kullanması dolayısıyla kappadokia krallığı'nın ilk kralı olarak kabul edilen iii. ariarathes'e göre ise yaklaşık olarak m. ö. 230 yıllarında bölgede görülen krallık, m. s. 17 yılında tiberius'un evlat edinmiş olduğu yeğeni germanicus'u bölgeye göndermesi ve kappadokia krallığı'nı bir roma eyaleti haline getirmesiyle son bulmuştur.

erciyes ve hasandağı'nın* püskürttüğü lavların milyonlarca yıl boyunca birikerek oluşturduğu yumuşak tabakaların rüzgar ve yağmur ile aşınması sonucu oluşan doğal güzelliktir ve evet gövde kadar aşınmayan şapkalar farklı bir katmandır.

şuraya bir kızılırmak üstü köprüsü bırakayım. bir de fırsatı olanların mağara otellerinde kalmalarını şiddetle tavsiye edip gideyim.

2018 yılında görebildiğim, hayran olduğum, gitmeden kesin hayal kırıklığı olacak dağ taş ne olabilir ki düşüncesinde gidip büyülendiğim şehir. banbaşkaymış gerçekten, hem bu kadar çorak gözüküp hem bu kadar muhteşem manzaraları nasıl sahip olduğuna çok şaşırmıştım. otobüsten indiğimizde bizi karlı bir havayla karşılayıp ertesi günü günlük güneşlik olan kurak ama çok soğuğunu hissetmediğim bir gezi oldu. mağara otelleri meşhur zaten ve ortamın mistikliğine inanılmaz uyuyor. ama burada bir parantez klostrofobiniz varsa o mağara oteller bir süre sonra biraz rahatsızlık hissi verebiliyor. balona binemedim ama avanos, ürgüp, göremeyi bir iki günde güzelce gezmiş olduk. gittiğimiz gün taksici abiyle muhabbeti baya ilerletip bize rehberlik yapmasını sağladık, sağolsun uygun fiyata da gezdirmişti. hayatımda en unutulmaz sarhoşluklarımdan birini yaşadığım şehir aynı zamanda. yedik, içtik, gezdik çok miktarda para harcayıp döndük. bir de argos in capadocia restoranında inanılmaz bir fiyat ödediğimizi hatırlıyorum. burjuvalığımızdan vazgeçemediğimiz için en iyi restoranlarından birine gidelim dedik hakettik bu sebeple. sarhoş kafayla şarap mahzeni de gezmedim demem artık. kısacası benim unutulmazlarım arasında kalan, hem doğası hem lüks otelleri, şarapları, çok sevecen yerli halkıyla aklımda hep güzel kalacak büyülü şehir.

nevşehir'de bulunan turistik bölge.

gezmeden önce bu başlıkta daha önce (bkz: 453222)
nolu tanımı girmiş olan (bkz: son of artemis (yazar)) in yazdıklarıni okuduğunuz takdirde google da ve envai çeşit sitede yazanlardan daha anlamlı ve pratik bir gezi yapmanızın olası olduğu şehir. kendisine teşekkür ederim.

kendinizi mars'ta hissetmenize sebep olabilecek kadar dünyadan kopuk ve ayrı bir yer. en iyi tefekkur merkezlerinden birisi.

öncelikle yerli turistin hiç bir önemi yok. en sevilen yabancı olanlar ve gurbetçiler. çünkü biz fakir kalıyoruz. herşey gereksiz pahalı ve esnaf asla guleryuzlu değil. saygısız da diyemem ama gülmeyi bilmiyorlar.

ne için gittiğinizi önceden iyi belirlemezseniz değil bir hafta bir yıl da gezseniz bitiremeyeceginiz kadar alternatif var. bu yüzden tarih için mi coğrafi güzellikler için mi yoksa fotoğraf çektirmek için turistik bir gezi mi yapacaginiza karar vermeniz önemli.


aşağıda yer alan gorseldeki kırmızı ve yeşil alandaki kalın cizgileri hızlı bir şekilde takip edersniz 2 günde, aradaki ince çizgileri de takip ederseniz 3 günde bitirebilirsiniz.


avanos için halktan birisi bize şöyle bir tüyo verdi. yaşayan tarih müzesini mutlaka gezin çünkü peri bacaları haricinde görebileceğiniz iki değişik şeyden birisi bu. diğeri de hemen aşağısındaki kızılırmak nehri kiyisi boyunca yürüyüş yapmak. kış döneminde çömlek atolyelerinde sizin de çömlek yapmanızın ücreti 60 -70 tl ama yaz sezonunda bu fiyat 250-300 e kadar çıkıyor. siz 100 tl den fazla vermeyin. hatta mümkünse comlekciler çarşısında değil dış taraftaki küçük atölyeleri tercih edin onlar daha uygun fiyatli.

ürgüp bodrum olmuş diyebiliriz. alaçatı çeşme vs gibi lüks araçlar ile içinden geçip yüksek sesli müzik yayını yapan taş otellerde şarap yudumlayıp ışıkları izleyebilirsiniz. urgup'u akşam üzeri temenni tepesinden izlemenizi öneririm. gece isiklandirilinca da çok güzel oluyor.

göreme açık hava müzesi 2-3 tanesini gezince amaaann hepsi aynı zaten dediğiniz 14 adet kilisenin bulunduğu ve hepsi de peri bacalarına oyulmuş ve içinde hiç bir şey kalmamış mağaralardan oluşuyor. çarıklı kilise de tam karşıda,sunak'in altında iki küçük ayakizi var o yüzden onu atlamayın bence. kiliselere girmek için vakit harcamak yerine dışında fotoğraf çekmek daha mantıklı. aslında en doğrusu bir rehber ile anlaşıp ondan dinleyerek gezmek.

pasabaglari ise kucuk sevimli nazenin bir peribacasi bahçesi. mutlaka görülmeli mümkünse gece müzikli dinletiye katilmalı.

zelve içlerinde en gösterişli ve zorlu yürüme parkuruna sahip olanı. zelve'ye girince sağ taraftaki panoyu okumayı ihmal etmeyin ve soz konusu tünelin kapalı olduğunu unutmayın.

şehir merkezinde bulunan kale de vakit bulursanız farklı bir deneyim. aynı gün derinkuyu yeraltı şehrine gidip sonra kaleye çıkarak yerin 8 kat altına ve şehrin en yüksek yerine çıkmanın mutluluğunu yaşayın.
derinkuyu yeraltı şehrine inecekseniz sakın yavaş hareket etmeyin çünkü o zaman klostrofobi denilen kapalı yer korkunuz yoksa da başlayabilir. kalabalığa karışın, konuşun, olayı normallestirin. orada yalnız olmadiginizi ve yalnız kalmayacaginizi unutmayin.
uçhisar kalesine çıkınca mağaralardan birinde köşeden çekince kalpli bir havalandırma bacası oluşuyor. köşeden çekerseniz kalp ortaya çıkıyor ve bunu japon kızdan öğrenmek de bildiğin cahillik.


ayrıca uçhisar'dan erciyes dağını görmek çok heyecanlı. kapadokya ya giderken de hasan dağı aynı heyecanı yaşatan küçük kardeşi gibi.


kapadokya'da testi kebabı 300 tl civarı ve benim gibi eti et olarak degil köfte döner vs ile yemeyi sevenler için bildiğin israf. et yemeğini çok seviyorsanız neyse de yoksa bildiğin şov. bunun yerine etli ekmek daha iyi bir seçenek.
kalmak için geceligi 10 bin tl. olan ürgüp otelleri de tercih edilebilir ki en önemli özellikleri yaz kış 14 derece olmalariymis. ancak biz nevşehir merkezde uygulama otelinde kaldık ki tek kişilik oda fiyatı 500 tl civarıydi aile odası mevcut ve kahvaltı dahildi. kahvaltısı hiç de fena değildi ve akşam yemeği de 130 tl kim ücretine göre lezzetliydi. odaları temiz ve yeterli düzeydeydi. rezervasyon sorunu da yok. yüksek beklenti içinde olmayıp gece temiz odada banyomu yapıp yatayım yeter diyenler icin iyi bir tercih.
son olarak ıhlara vadisi çocuklu aileler için ayrı bir tatil konusu ya da ayrı bir gün olabilir çünkü mesafe uzun.
bir kaç fotoğraf bırakıyorum.