kur'an-ı kerim'deki bilimsel bilgiler

giriş: suudi arbaistan'ın parasını verip başta kanadalı bir doktor olmak üzere bir dizi batılı bilim adamına "buldurttuğu(!)" bilimsel bilgilerdir..
gelişme:
yıl 1967. dünya'da özgürlük rüzgarları esmeye başlamış. pek çok batı şehrinde üniversite öğrencileri yavaş yavaş kıpırdanmaya başlıyor. bu sırada, o günlerde 2.5 milyon civarında nüfusu olan israil, mısır, suriye, ırak ve ürdün'ün fiiilen katıldığı, suudi arabistan başta toplam nüfusu o günlerde 100 milyonu aşan arap devletlerinin "eline veriyor" altı günde.
tamamı müslüman olan bu ülkenin gençleri "len biz müslümanız, allah'ın bize yardım etmesi gerekti. bu ne biçim iş, allah allah" diye dinlerini sorgulamaya başlıyorlar. filistin kurtuluş örgütü, filistin kurtuluş cephesi gibi çoğu marksist örgütler doğuyor ve bunlar israil'le gerilla yöntemleriyle savaşmaya başlıyorlar. bu arada ürdün kendi ülkesindeki filistinlileri büyük bir katliam yaparak (1971 eylül) filistin'e yolluyor. kara eylül örgütü böyle doğuyor. kara eylül arap gençleri arasında büyük sempati ve taraftar buluyor. 1972 münih olimpiyat baskını arap ülkelerinde büyük coşkuyla kutlanıyor.
sıra geliyor yom kippur savaşına. israil yine araplarla savaşıyor. yine arapların eline veriyor. mısır ordusu misal neredeyse tamamen imha ediliyor.
bu kez sadece gençler değil arap halkı da altı yıl önceki soruyu soruyor: allah neden yanımızda değil.
arap egemenleri, özelllikle suudiler zeminin ayaklarının altından kaydığını hissediyorlar.
sonunda şu masalla geliyorlar: biz kuran'ı okumayı bıraktık. gavur ve yahudi okudu. onların teknolojide bilimde ileri gitmeleri kuran'ı çok iyi okuyup anlamalarından. aslında gavurun tüm bildiklerini kuran'dan çıkartıyor.
bunu desteklemek için kanadalı satılık bir doktor buluyorlar. (bu adamın adını kaydetmiştim, şimdi bulamıyorum. bulunca editlerim. /cordarone.) bu adam bir de ekip kuruyor. suudiler kesenin ağzını açmış. hababam bilimsel(!) şeyler buluyorlar kuran metinlerinde. eğip büküp "bu bu demektir" metodolojisini oturtuyorlar.
ondan sonra önce araplar sonra tüm müslümanlar "ha zaten her şey kuran'da varmış, biz okumuyormuşuz" diye, zaten yemeye hazır oldukları yemi yiyorlar. hiçbiri de "aga adam lityum iyon pilini buldu, kuran'în neresinde yazıyor bu?" ya da "adamlar bulamadan önce neden biz bulamıyoruz, sonuçta bizim kitabımız, bizim dilimiz, o kadar avanak mıyız" demiyor.
çıkış: kuran'da bilimsel hiçbir bilgi yoktur. yazıldığı günde bilinen genel geçer bilgiler vardır sadece, bu da mucize değildir. dünyanın yuvarlak olduğunu bile bilmemektedir kuran'ı yazanlar ki, dönemlerinden bin yıl önceden beri bilinen bir şeydi bu.

arap mitolojisi sevenler, bilimsel bilgiler diye cahil insan avlıyorlar. neyin bilimseli, neyin bilgisi. komedi asdghj. arap'ın mitolojik inancını tanrı inancı zannetmek asdfghjkl.

bilimsel bilgi değiştiğinde kutsal kitaptaki de değişecek mi?

bilimsel bilgi denilmiş de ee bu bildiğin mitoloji.

yıldızların üzerindeki ateş ortamından ve de dünyamızın şekil olarak yumurtayı andırdığından bahsetmesi de örnektir:

emre1974tr.blogspot.com/201...

kuran'da birçok bilimsel bilgi olabilir ama bizim insanımızın inanma şekli yanlış.
mesela: "kur'an dünyayı deve kuşu yumurtasına benzetmiş ve bu bilimsel olarak doğru" bunun gibi önermeler safsata ve zorlamadan ibarettir. en başta deve kuşu yumurtasına azıcık benzese de fazlaca yanılma payı var. kuran'da yanılma payı olduğunu mu düşünüyorsunuz.
diyelim ki, bu bilgiler yalan meğerse, dünya küp şeklinde.
bu durumda kur'an'ı mı reddedeceksiniz yoksa başka bir ayeti oraya çekip kuran demişti mi diyeceksiniz?
2. seçenek olduğuna o kadar eminim ki!

kuran-ı kerim, bazı bilimsel konulara sadece değinir. bu konulara değinmesi onu bilim kitabı yapmaz. bazı bilimsel süreçlerden bahsetmesi de 7. yüzyıldaki arapların anlayabileceği seviyeye indirgenmiştir. aksi takdirde koskoca kuantum fiziğini 2 yaşındaki bir velede anlatmaktan farksız olur.
kuran-ı kerim bir öğüt kitabıdır. bazı bilimsel bulgulardan söz edilmesi allah'ın yaratım gücünü kavrayabilmek ve allah'ı tanımak içindir. buradaki en önemli sorun şu: bu bilimsel gelişmeleri hep batılılar buluyor, sonra diyoruz ki "bu kuran'da vardı". eee güzel kardeşim, elin adamı buluyor sen niye bulamıyorsun ?"
belki de meseleye başka bir açıdan bakmak lazım. her bilimsel gelişme sonrası "bu kuran'da vardı" demek yerine, onun bir öğüt kitabı olduğunu unutmamak gerekiyor. kuran-ı kerim'den bilimsel bilgi üretilemez ki üretemiyoruz da. çünkü bir öğüt kitabından bilimsel bilgi üretmek ne kadar mantıklıdır? bu durum sizlere kalmış.

6ncı yüzyıl araplarının bilimsel bilgisi kadardır. artık ne kadarsa. dünyanın düz olduğunu, dağların da rüzgarda uçmasın diye çakılmış çiviler olduğunu sanıyor yahu kuran'ı yazanlar. ne bilimsel bilgisi.

“sizi annelerinizin karınlarında üç karanlık içinde bir yaratışın ardından başka yaratışa geçirerek yaratmaktadır.” zumer suresi | 6. ayet

yoktur. kuran-ı kerim'den bilimsel veri çıkarmaya çalışmak beyhudedir. misal verelim: bir çocuğun "pencereden atlarsam düşerim." demesi ile ısaac newton'ın yerçekimi teorisi aynı şey değildir.

bir tezin, teorinin, bilginin veya iddianın; bilimsel nitelik taşıması için birtakım şartlara sahip olması gerekir. sorgulanabilirlik bunlardan birisidir. bilginin kaynağı bunlardan birisidir. netlik bunlardan birisidir. kuran-ı kerim'de bunlar mevcut değildir. "aman efendim bakın yeni bir bilimsel çalışma yapılmış, kuran-ı kerim'de de buna benzer ayet var." şeklindeki lakırdılar saçmalıktan ibarettir. buna benzer pek çok şeyi antik halk şiirlerinde, coğrafya mekan fark etmeksizin dünyanın çeşitli yerlerinde bulabilirsiniz.

kuran-ı kerim'e bu şekilde yaklaşmak da kuran-ı kerîm'i yüceltmez. aksine verilmek istenen mesajı çarpıtır, kitabın üslûbunu değersizleştirir. kuran-ı kerim, kendi özüyle, tarihsel ve kültürel bir olgu mahiyetiyle zaten çok kıymetlidir. kıymet verdiklerinizi eğip bükmeyin.

bazı örneklerini de şu sitede görebilirsiniz:

www.mucizeler.com/

böyle bir iddiası olmayan kitabın olmayan iddialarına açılan başlık. müslümanlar ayrı sarhoş karşıt olanlar ayrı sarhoş.

hz. peygamber'in yeğeni ibn abbas: "devemin yularını kaybetsem, kur'an'da bulurum" derken, bunu kastetmiyordu. kur'an'ın insanlara öğretmek istediği düşünce biçimini, diyalektiği kastetmişti.

kelâmullah, kutsal kitap, mitoloji, hz. muhammed'in sabuklamaları vs. ne derseniz deyin; elimizdeki metin (ki arapça orijinali 604 sayfadır), savunduklarını güçlendirip, daha iyi anlatabilmek adına bazı bilimsel konulara değinmiştir. yoksa genel anlamda amacı bu değildir.

ancak hz. peygamber'in vefatından hemen sonra, ne yazık ki, çok yanlış anlaşılan bir kitaba dönüşmüştür. bu durum yüzyılımızda pik yapmıştır.

bilimsel gerçekleri insanlara anlatmak gibi bir misyonu olmayan metnin bu durumlara düşürülmesi ise, kendisinden değil, sözde(!) müntesiplerinden kaynaklanmaktadır.

yusuf islam'ın da dediği gibi: "kusursuz olan islam'dır, müslümanlar değil."

(bkz: başlığı engelle).

dkdkdkkckdkskaka.

müslüman ülkelerin bilime verdiği değerden de anlaşıldığı üzere olmayan bilgilerdir.

kur'an ve diğer din kitaplarında bilimsel bilgi aramak, çölde kutup ayısı aramaya benzer. bu konu ile alakalı (bkz: ilimle bilimi aynıymış gibi gösteren sahtekar dinciler)

safsatadır. din ve bilim ayrı şeylerdir. bilim insan zeka, beceri ve sorgulaması sonucu ulaşılan bilgilerle oluşur. din ise sorgulamasız biçimde öyle olduğuna inanmanız, kabul etmeniz istenen dogmalardır. kuran bir bilim kitabı değildir. olduğunu söyleyen bilimi bilmediği gibi dini de kuranı da kavramamış, anlamamış demektir.