müslüman olup gelişen ülke

ender gelişen osasuna atakları bile daha sık görülür.

türkiye'dir.

yoktu, yok, olmayacakda.

aklın dışlandığı yerler karanlıkta kalmaya mahkumdur!

1923-1938 yılları arasında türkiye cumhuriyeti örnek olarak gösterilebilir.

yoktur olmayacaktır

osmanlı? 624 yıl 3 kıta da hüküm sürmüş bir imparatorluk, neyle yönetiliyordu?

afganistan pakistan.

yenilenmeyen her şey eskimeye ve çürümeye mahkumdur derler ve dinlerle yönetimi yapılan ülkeler maalesef zor gelişir.

başkıkta gelişen diye sunulan bütün topluluklar, devletler, imparatorluklar şu an yoklar.
hepsinin sonu kötü bitmiş.

gerçekten harika gelişmişler*

gazneliler, selçuklular.

o değil de sizlerin islam düşmanlığı ağlaklığınız ne zaman bitecek la?

zengin olmak gelişmek demekse bu ülkede çok pezevenk var hepsi zengin gelişmiş mi oluyor o zaman.

gelişmişlik petrol sayesinde sahibi olduğun servet ile gavur dedigin yabancıları getirip büyük binalar, gökdelenler, yapay adalar falan yapmak değildir. petrolü olmasa çöl bedevisi olmaktan öteye geçemeyecek olan adamlar toprağından çıkan bir kimyasal sayesinde gelişmiş olamaz.

gelişmiş denilen ülkeler de bunu hristiyan olmaya borçlu değildir. aksine tek derdi din olup kendi gibi inanmayana dayatma yapmamaya yani bir nevi din odaklı yaşamamaya borçlular.

islam dini gelişmenin önünde ister istemez engel. burada durum hristiyanlıktan bence biraz farklı. öyle ki islam mensupları sadece kendi yaşamakla kalmayıp sürekli başkasının hayatını da kontrol etmeye, karışmaya odaklandığından gelismeye fırsat kalmıyor. ayrıca bu dayatmaları yüzünden aktif bir savaş yaratıyorlar ve sürekli birileriyle harp halindeler.

kimse kolaya kaçıp uydurduğu cümle ile savunma yapmasın. neymiş; kusursuz olan dinmiş mensupları değil. arkadaşım senin 1 milyar inananın var ve genelinde bir dayatmacılık, yobazlık varsa ister istemez bu dine inananlar böyle oluyor diyerek felsefene de fatura kesilir.
ortada hepitopu bir kitap var ve nedense kimse bir türlü şu kitabı doğru anlayamıyor. 2 bin senedir aynı kitaptan sorumlularken hâlâ her sene aynı seyleri sorup duruyorlar. bir grubu kafa kesme yandaşı, bir o kadarı çocukları karı yapma derdinde, beriki hâlâ organ bağışının günah olduğuna inanıyor. inancı gereği bunları savunan adamlar varken inancını nasıl eleştirmeyelim ve bu kafada insanlarla nasıl bir gelişmişlik sağlayabiliriz? müslümanlar sürekli mağdur edebiyatı yapacağına oturup neden böyle olduğunu bir düşünmedikçe daha çok yerlerinde sayarlar.

müslüman olmayıp kendini bilim ile geliştiren bilim adamı da üniversitede kadın poposu tokatlıyor. birbirinizden farkınız yok.

müsü man o bir süper kaharman

yoktur ve olmaması da normaldir. dinin baskın olduğu hiçbir yer gelişme gösteremez.

dubai, katar, kuveyt.

gelişmişlikten ne anladığınıza bağlı bir görecedir.

gelecek için konuşursak: suudi arabistan, bae, malezya, yüksek ihtimalle endonezya. ortak noktaları fosil yakıt kaynaklarına sahip olmaları, bunu verimli şekilde kullanmaları ya da kullanma ihtimallerinin yüksek olması. katar, kuveyt iyi birer örnek değil. özellikle katar, elindeki parayı batılı yetkililere rüşvet olarak dağıtmayı bırakıp ihvancılıktan vazgeçse belki bae düzeyine gelir. (rüşvet olarak sokağa attıkları parayla türkiye'nin ekonomisi düzeltilir)

azerbaycan da ermenistan ile problemleri aşıp, batılılaşmaya çalışırken rus etkisinden kurtulursa, bu esnada rusya da nalları dikerse potansiyeli var.

gelişen mi diye soruyor?

dünya üzerinde öyle bir ülke yok.

katar, kuveyt gelişmiş bir ülke değil, batı teknolojilerini satın alarak kullanan ülkelerdir. başka bir ülkenin teknolojik gelişmelerini kullanmak, gelişmek değildir. araplar satın alıp, reklam yapmasını iyi bilirler.

dubai'de bir ülke değil. bae'nin bir emirliğidir.