mustafa kemal atatürk

hep izinden gideceğimiz, bize bu güzel memleket sınırlarını olusturan ve buraya sığamaycak kadar yenilikler yapan, milletini en önde tutan koca yürekli büyük lider...

bir öğretmen olarak, çocukların gözlerine her bakışım...
kim bilir belki bir çocuk yetiştiririm, atatürk olur.

senin yolunda, senin izinde... nefes aldığım müddetçe.

savaştan çıkıp, savaşa girerken bile sürekli eğitimle ilgili çalışmalar yapmaya çalışmış, türk insanını nasıl yükseltirim diye uğraşmış olan başkomutan.
mustafa kemal atatürk’ü en güzel anlatanlardan biri ahmet naç- tedx *

ey büyük atatürk, açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.

özledik, rahmetle, özlemle anıyoruz gibi klişe laflarla anlatılamayacak kadar önemli ve büyük bir insan. bizi, koca bir milleti, hiçbir milletn boyunduruğu altına girmemiş şanslı milletlerden yaptığı için, bir 19 mayıs sabahında ona yine şükranlarımı sunmadan, iki çift laf etmeden geçemem.

kendisine duyulan özlemin azaldığı, tüm ülkenin kendisine büyük saygı duyduğu bir ülke hayal ediyorum. çünkü bir ülke, kurucusuna eğer ölümünün üzerinden neredeyse 90 yıl geçtiği halde hala özlem duyuyorsa, kurucusunun bıraktığı mirasa sahip çıkamamış demektir. onun bize işaret ettiği yolda yürümeyi bırakın, o yola çıkmaya bile çooook zaman var demektir. eğer ki bize işaret ettiği yolda hızla ilerlemiş, bilimin ışığında bir ülke olmuş olsaydık, bugünkü koşullarda nasıl özlüyorsak, o günkü koşullarda da bize öyle bir miras bıraktığı için kendisiyle gurur duyacaktık. ancak kendisine duyulan özlem her gün artıyor. bu da bıraktığı miras yok oluyor demek, onun yolunda yürümek için geç kalıyoruz demek.

bugün, sanki günümüzün siyasi bir figürüymüş gibi her gün başka bir yere çekiştirenlerden de iğreniyorum. üzerinden bir yarış yapılması da mide bulandırıcı. kendisine saygı duyan, onu rehber edinmiş insanların en büyük atatürkçü benim yarışından utanıyorum.

bugün 19 mayıs, ben kendi adıma şunu söylemek isterim; artık özlemle anmak yerine saygıyla anacağımız günlerde buluşmak üzere.

"cumhurbaşkanı mustafa kemal atatürk’ün onlarca madalya ve nişanı olmasına rağmen o her zaman tüm resmî davetlerinde tek bir madalya takardı. şüphesiz onun taktığı o tek madalya diğer tüm madalyaların ağırlığından çoktu. o madalya istiklal madalyasıydı. türkiye büyük millet meclisi'nde verilen ilk madalyaların kurdele rengi yeşildir. ancak daha sonra milletvekillerine yeşil, cephede bulunanlara kırmızı, cephe gerisinde çalışanlara beyaz renkte kurdelesi olan madalyalar verilmiştir. cephede görev almış milletvekillerinin madalya şeritleri yarı kırmızı, yarı yeşil renklidir. atatürk’ün madalyası da bu yüzden çift renk kurdeleye sahiptir. tarihte bugün kemal paşa samsun’a ayak bastı ve tarihteki ilk anti emperyalist kurtuluş savaşını başlatarak tüm mazlum milletlerin uyanmasına sebep oldu. bu yüzden kendisi hem emperyalistlerin hem de onların yerli işbirlikçilerinin bir numaralı hedefi ve düşmanıdır. onur duyarız. o hiçbir zaman milletini esir görmek istemedi. ingiliz destekli yunan kuvvetleri anadolu’da ilerlerken meclisin taşınması tartışılıyordu. orada meşhur sözünü söyledi. “işittim ki bazı arkadaşlar yoksulluğumuzu bahane ederek memleketlerine dönmek istiyorlarmış. ben kimseyi zorla.. milli meclise davet etmedim. herkes kararında hürdür, bunlara başkaları da katılabilir. ben bu kutsal davaya inanmış bir insan sıfatıyla buradan bir yere gitmemeye karar verdim. hatta hepiniz gidebilirsiniz. asker mustafa kemal mavzerini eline alır, fişeklerini göğsüne dizer... bir eline de bayrağı alır, bu şekilde elmadağı’na çıkar, orada tek kurşunum kalana kadar vatanı savunurum. kurşunlarım bitince bu aciz vücudumu bayrağıma sarar, düşman kurşunlarıyla yaralanır, temiz kanımı, kutsal bayrağıma içire içire tek başıma can veririm. ben buna and içtim."

zaman zaman yaptıkları ve söyledikleri sözler insanın aklına geliyor ve istemsizce bir ah çekiyor insan. bu yaşta hala videolarına denk geldikçe gözlerim buğulanır.

mustafa kemal atatürk : ulu önderimiz.

nice savaşlara katılmış ve birçok suikast ve saldırılar atlatmıştır.

türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu ve ebedi şefi. ruhu şad olsun.

keşke çıkıp gelsen atam...

ey türk gençliği! birinci vazifen, türk istiklâlini, türk cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.

bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

ey türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

o kadar güzel o kadar uzgörülü sözler ki..

sen ne zalim oldun ne kafir, biz türk gençliği seni bildik, tanıdık, sen de bize inan ve güven..

bir insan.

komünizm türk milletinin düşmanıdır, görüldüğü yerde ezilmelidir tarzında bir söz söylediği iddia ediliyor. söylediyse kalbimi bir kez daha kazanır söylemediyse de canı sağolsun. ulu önder !

gerçek bir dahi, muhteşem bir öngörü yeteneğine sahip türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu.
kişisel sorunları ve bağımlılıklarına gölge düşürecek bir beyin var araştırdığım kadarıyla.

müthiş bir asker, müthiş bir devlet adamı, müthiş bir stratejist olmasının yanında müthiş bir ekonomisttir de aynı zamanda.
savaştan çıkmış, ekonomisi harap olmuş, nüfuau düşmüş, her tarafı işgale uğramış ve doğal kaynakları yok denecek kadar az bir ülkede fakirlikle mücadeleyi ilk plana koymuş ve bunda büyük başarı elde etmiştir.

cuöhuriyet tarihi boyunca da ondan sonra fakirlikle mücadele eden kimse olmamıştır.

uzın bir hikayedir, müsait bir zamanımda mustafa kemal atatürk'ün fakirlikle nasıl mücadele ettiğini de yazacağım.

"şüphesiz atatürk bir çok yönden mükemmel bir adamdı ve bundan dolayı da duygusal açıdan yalnızdı."
-süreyya ağaoğlu

keşke o nu anlatacak tanım,kelime olsa da bende uzun uzun o nu anlatsam.....