normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
2041.
az önce savaşla ilgili son dakika haberlerini takip ederken şöyle bir fotoğrafa denk geldim.

savaş mağduru olan ukraynalı çocuklar sığınaklara alınmış ailelerini bekliyorlar. belki bu fotoğraf ilerleyen günlerde göreceğimiz fotoğrafların yanında iyi bile sayılacak. oradaki insanları, özellikle çocukları düşündükçe yüreğim sıkışıyor. sonra kendime kızıyorum "savaşı kınamak ya da onlar için üzülmek dışında ne yapıyorsun? " diye. sahi napıyorum, napıyoruz? daha da önemlisi ne yapacağız?

savaş mağduru olan ukraynalı çocuklar sığınaklara alınmış ailelerini bekliyorlar. belki bu fotoğraf ilerleyen günlerde göreceğimiz fotoğrafların yanında iyi bile sayılacak. oradaki insanları, özellikle çocukları düşündükçe yüreğim sıkışıyor. sonra kendime kızıyorum "savaşı kınamak ya da onlar için üzülmek dışında ne yapıyorsun? " diye. sahi napıyorum, napıyoruz? daha da önemlisi ne yapacağız?
devamını gör...
2042.
hayatta ya bu da olmaz dediğim ne varsa oldu.ekonomik kriz,tanrı katına çıkan dolar,pandemi,üstüne savaş.yaşamaya mı geldik çile çekmeye mi belli değil.heves meges kalmadı artık.
devamını gör...
2043.
eskileri hatırlatan bazı fotoğraflar ve bazı anlar. ah be... bir kez olsun tekrar sarılmak ve kokuyu içine çekmek istiyor insan ama imkansızlık.
devamını gör...
2044.
2045.
aradıklarımı bulmadan gitmeye hiç niyetim yok. arada bir bunca zamandır biriktirdiklerim neyime yetmiyor diye hayıflansam da tabiatım bu sonuçta. elimde olmayan cazip geliyor hep. peki ya ararken elimdekileri de kaybedersem. zaten yarım olan aklım hepten gider ben de rahatlarım sonunda. yani yolun sonunda bir şekilde kazanırım. böyle böyle kandırdık kendimizi, durmaksızın besledik uslanmayan nefsimizi. şimdi durup düşünmenin zamanı geldi. tamam mı, devam mı?
devamını gör...
2046.
hayatta yapacağımız seçimlerin yaşantımıza olan etkilerini önceden kestirebilmek insana verilebilecek en güzel yeteneklerden biri olurdu. tecrübe ile kazanılan öngörülerin ötesinde bir kabiliyet bahsettiğim. bir yol ayrımında sağa ya da sola dönersek sonunda nereye ulaşacağımızı baştan gösteren bir harita ile yola başlamak. o zaman da yaşamanın heyecanı kalmaz, sıkıcı bir hal alır der gibi okuyucu. doğru elbet. sürprize yer olmayan, her şeyin kontrol altında olduğu bir hayatı yaşamak çok da cazip gelmez. ama her gülün dikeni var sonuçta.
devamını gör...
2047.
arkadaşlar bi çift otobüs biletine bakıp bakıp mutlu olabilecek kadar mal bir insan olmam hakkında konuşalım mı? bu kadar sevinçli olmak üçüncü dünya savaşı eşiğindeki dünyaya fazla. yırtıciim kendimi yırtıciim anasını satayım.
devamını gör...
2048.
neden beni sevmedi? dünyanın sonunda bile tercih edilemeyecek kadar mı kötüyüm lan ben?
kendi kötülüğünü bana atfediyor, kendisine tuttuğum aynayı kırmak istiyorum kendisini görmesin diye.
ama mümkün değil kendiyle başa çıkamaz.
bu kadar kötülük bana bile zarar. canavarla başa çıkamazsın, sevgin bile kurtaramaz onu diyorum, yapma bırak.
zaten seçmedi seni görmedi, istemedi. zihnimin derinliklerine daldırıp elimi tek tek organları çıkarır gibi bir ölüden çıkarmak istiyorum seni. bir hastalık gibi yayılmış tüm benliğime, çok zor söküp atması seni.
fakat bunu daha önce de başardım. ilk değilsin belki de son da olmayacaksın.
sen de herkes gibi olmaya meylederken olmayanı bulma gayretim halen.
hep benimle duracağına çağrı bir kalbin başka bir kalbe daha göçüp gitmeden direnen son sevişle.
kendi kötülüğünü bana atfediyor, kendisine tuttuğum aynayı kırmak istiyorum kendisini görmesin diye.
ama mümkün değil kendiyle başa çıkamaz.
bu kadar kötülük bana bile zarar. canavarla başa çıkamazsın, sevgin bile kurtaramaz onu diyorum, yapma bırak.
zaten seçmedi seni görmedi, istemedi. zihnimin derinliklerine daldırıp elimi tek tek organları çıkarır gibi bir ölüden çıkarmak istiyorum seni. bir hastalık gibi yayılmış tüm benliğime, çok zor söküp atması seni.
fakat bunu daha önce de başardım. ilk değilsin belki de son da olmayacaksın.
sen de herkes gibi olmaya meylederken olmayanı bulma gayretim halen.
hep benimle duracağına çağrı bir kalbin başka bir kalbe daha göçüp gitmeden direnen son sevişle.
devamını gör...
2049.
berrak, dingin görünen denizin üstünde yaşayan, denizin altındaki gizemleri açığa çıkarmayan, sabahın en kör vaktinde "vira bismillah" diye çıktığımız açıklarda nasibimize şükreden bir avuç tekneydik.. boy ölçüşemezdik bizden büyük abilerimizle.yinede aynı nasibin büyüklü küçüklü neferleriydik. bugün ne gösterir bize leb-i derya bilmesekte.. haydi rastgele..

devamını gör...
2050.
kendi kendime kafamda planlar kurup kurup gerçekleştirmeden bırakmaktan sıkıldım. birileriyle aklimdakileri paylaşmak istiyorum ama artık yüzüm kalmadı( başkalarının düşüncelerine gram önem vermedigim gerçeği bir yana ama en azından içimi dökmek iyi geliyordu).
bu hayatı kendim seçtim , kendim birşeyler yapacağıma, birşeyleri değiştireceğime inandım. sıfırdan başlamak gözümü korkutmuyordu o zamanlar ama birgün özgüvensiz hissedeceğim,korkacağim , ne yapacağımı bilemeyeceğim hiç aklıma gelmemişti.
bu hayatı kendim seçtim , kendim birşeyler yapacağıma, birşeyleri değiştireceğime inandım. sıfırdan başlamak gözümü korkutmuyordu o zamanlar ama birgün özgüvensiz hissedeceğim,korkacağim , ne yapacağımı bilemeyeceğim hiç aklıma gelmemişti.
devamını gör...
2051.
yoksul, bir gramafon çalıyor
sesini kaybetmiş bu şehirde
aklında birkac siir.
bir seyler mırıldanıyor
belki bir isim ,belki de bir söz.
degerini kaybetmeyen bir musiki
dilinden düşmüyor
işığın olmadığı bu şehirde
karanlikta
gülümsüyor ve diyor
dans edenler deli sanıldı
muzigi duymayanlar tarafından.
bu şehirde her zaman muzik var
bir plak eski zamanlari hep yad edicek
ve sehir sessiz degil ama ışık düştüğü yerde
gormek isteyenler için var.
sesini kaybetmiş bu şehirde
aklında birkac siir.
bir seyler mırıldanıyor
belki bir isim ,belki de bir söz.
degerini kaybetmeyen bir musiki
dilinden düşmüyor
işığın olmadığı bu şehirde
karanlikta
gülümsüyor ve diyor
dans edenler deli sanıldı
muzigi duymayanlar tarafından.
bu şehirde her zaman muzik var
bir plak eski zamanlari hep yad edicek
ve sehir sessiz degil ama ışık düştüğü yerde
gormek isteyenler için var.
devamını gör...
2052.
-bilinmezliğe veda-
savaşlar , kaos ve ölüm. bunlar üzerine çekilen zibilyon tane film , kitaplar vesaire... bugün buraya vicdan mastürbasyonu yapmak için kalemimi çıkartmadım. sadece çok saçma değil mi ? insanlar ölüyor ve tweet atıp evinde kek yerken kınıyorsun. ya da instagram 'da bir story atıyorsun, vicdan abidesi oluyorsun. hayır dostlar yapmacık oluyorsun . hem de vıcık vıcık. insan denilen canlının riyakarlığının en somut örneği. sosyal medya çok güzel bir enstrüman. insanlar ile istediğin gibi oynayabilirsin. pinpon topu misali . merhametli olmak konusunda milyarlarca sosyal medya kullanıcısı mutabık. kötü kimsecikler yok. atmaa ziya ! demek lazım bazen. herneyse bunlar reel konular. birazda yazımda kendime zaman ayırayım. ben kendimi değersiz hissettiren her şeyden uzaklaşmayı kendime düstür edinen ve bundan da çok mutlu olan bir bireyim. bir ortamda eee hadi git kardeşim deniyorsa durmak saçma olur sanırım. benden bu dünyada bir tane var. bir tane gulliver var. bu yazıyı okuyan x kimse içinde öyle. ben kendim ile barışık bir insan olarak kendimi yermeyi çok severim. beşeriz şaşarız insanız çünkü. pandemi sanırım 2018 sonunda başladı o zamandan beri hepimiz olumsuzluklar yaşasakta hayat için mücadelemiz devam ediyor. kendimi yeni ve hoş hobiler edindim mesela. sıkı bir çizgi roman koleksiyoncusuyum artık. filmlerde pek çok şey atlanıyor malumunuz. çengel bulmaca çözüyorum. eh benim yaşlarımdaki çoğu kimsenin tercih edeceği bir şey olmasa da hoşuma gitti. ne biliyim işte böyle böyle zaten hayattan farklı kazanımlarımız ile benliğimiz oluşuyor. bir de aşk ve aşık olma mevzuları var efenim. ben bu yüzyılda her şeye rağmen aşka inanırım. evet biraz enayilik ya da pelinsu hayatta ilk kez aşık oldum tarzı bir meriçlik gibi görünse de aşk denilen şey var. şimdi kimyasal olup olmadığı gibi yorumlar beni aşar ancak şu fani ömrümde sadece üç kez aşık oldum. şimdilerde haftada bir sevgili değişiyor bence benimki gayet cici bir sayı. canım midem. aşk özeldir . yanı bir kişiyi oh yeaa beynine aşığım demezsin. dış görünüşte önemlidir. yani güzellik de etkili sanırım. her şeyi bir kişiyi istemektir. bu kadar basit bence. yorucu mu ? evet yorucu. telefon şarjda şebek gibi sırıtarak mesajlaşmak , buğulu buģulu sesli mesajlaşmalar falan filan. bazen saatler süren telefon konuşmaları(!) bu pek iyi sonuçlanmaz maalesef. neyse yukarıda yazdığım gibi şeylerde bu aşk denilen ya da adı her ne ise onun bir parçası. insan yalnız kalmayı sevmeyen bir canlı. yalnızlıktan yaklaşık 2,5 yıldır haz aldıģımı sanan birisi olmama rağmen insanın hemen farkına vardığı acı gerçek. olmuyor bir yerden sonra yalnızlık. yalnız geçen süre esnasında sadece çıkarım yapıyorsun. bu kadar. şimdilerde yine , yeniden aşıģım . seviyorum yani. çok güzel bir şey değil mi işte ? özel bir gücüm olsa dünyada sadece sevginin varolmasını sağlardım sanırım. tabii ki polyannacılık ama olsun. aşk , sigaranın kızıllığı gibi. kıpkırmızı olur hani . aynı öyle oldukça derinden bağlılık. biraz garip bir betimleme oldu sanırım ama aşıksın işte ne kadar mantıklı olabilir ki ? kelimeler bile birbirine girer işte. şimdi hayatta vedalar vardır ya da veda etmeye mecbur olduğumuz. ben de öyleyim işte. bir yanım onunla , bir yanım mecburiyetten gitmekte. sadece ona hasretin dediği gibi : " kucaklarım seni." demek istiyorum. yalnız yanlış anlaşılma olmasın şarkı sözünü gök gözlü olarak değiştir * araya başkaları kaynamasın. kendine çok iyi bak. bir gün beraber iki somurtkan gülerek gökyüzünü izleyeceğiz. inanıyorum. hoşça kal.
savaşlar , kaos ve ölüm. bunlar üzerine çekilen zibilyon tane film , kitaplar vesaire... bugün buraya vicdan mastürbasyonu yapmak için kalemimi çıkartmadım. sadece çok saçma değil mi ? insanlar ölüyor ve tweet atıp evinde kek yerken kınıyorsun. ya da instagram 'da bir story atıyorsun, vicdan abidesi oluyorsun. hayır dostlar yapmacık oluyorsun . hem de vıcık vıcık. insan denilen canlının riyakarlığının en somut örneği. sosyal medya çok güzel bir enstrüman. insanlar ile istediğin gibi oynayabilirsin. pinpon topu misali . merhametli olmak konusunda milyarlarca sosyal medya kullanıcısı mutabık. kötü kimsecikler yok. atmaa ziya ! demek lazım bazen. herneyse bunlar reel konular. birazda yazımda kendime zaman ayırayım. ben kendimi değersiz hissettiren her şeyden uzaklaşmayı kendime düstür edinen ve bundan da çok mutlu olan bir bireyim. bir ortamda eee hadi git kardeşim deniyorsa durmak saçma olur sanırım. benden bu dünyada bir tane var. bir tane gulliver var. bu yazıyı okuyan x kimse içinde öyle. ben kendim ile barışık bir insan olarak kendimi yermeyi çok severim. beşeriz şaşarız insanız çünkü. pandemi sanırım 2018 sonunda başladı o zamandan beri hepimiz olumsuzluklar yaşasakta hayat için mücadelemiz devam ediyor. kendimi yeni ve hoş hobiler edindim mesela. sıkı bir çizgi roman koleksiyoncusuyum artık. filmlerde pek çok şey atlanıyor malumunuz. çengel bulmaca çözüyorum. eh benim yaşlarımdaki çoğu kimsenin tercih edeceği bir şey olmasa da hoşuma gitti. ne biliyim işte böyle böyle zaten hayattan farklı kazanımlarımız ile benliğimiz oluşuyor. bir de aşk ve aşık olma mevzuları var efenim. ben bu yüzyılda her şeye rağmen aşka inanırım. evet biraz enayilik ya da pelinsu hayatta ilk kez aşık oldum tarzı bir meriçlik gibi görünse de aşk denilen şey var. şimdi kimyasal olup olmadığı gibi yorumlar beni aşar ancak şu fani ömrümde sadece üç kez aşık oldum. şimdilerde haftada bir sevgili değişiyor bence benimki gayet cici bir sayı. canım midem. aşk özeldir . yanı bir kişiyi oh yeaa beynine aşığım demezsin. dış görünüşte önemlidir. yani güzellik de etkili sanırım. her şeyi bir kişiyi istemektir. bu kadar basit bence. yorucu mu ? evet yorucu. telefon şarjda şebek gibi sırıtarak mesajlaşmak , buğulu buģulu sesli mesajlaşmalar falan filan. bazen saatler süren telefon konuşmaları(!) bu pek iyi sonuçlanmaz maalesef. neyse yukarıda yazdığım gibi şeylerde bu aşk denilen ya da adı her ne ise onun bir parçası. insan yalnız kalmayı sevmeyen bir canlı. yalnızlıktan yaklaşık 2,5 yıldır haz aldıģımı sanan birisi olmama rağmen insanın hemen farkına vardığı acı gerçek. olmuyor bir yerden sonra yalnızlık. yalnız geçen süre esnasında sadece çıkarım yapıyorsun. bu kadar. şimdilerde yine , yeniden aşıģım . seviyorum yani. çok güzel bir şey değil mi işte ? özel bir gücüm olsa dünyada sadece sevginin varolmasını sağlardım sanırım. tabii ki polyannacılık ama olsun. aşk , sigaranın kızıllığı gibi. kıpkırmızı olur hani . aynı öyle oldukça derinden bağlılık. biraz garip bir betimleme oldu sanırım ama aşıksın işte ne kadar mantıklı olabilir ki ? kelimeler bile birbirine girer işte. şimdi hayatta vedalar vardır ya da veda etmeye mecbur olduğumuz. ben de öyleyim işte. bir yanım onunla , bir yanım mecburiyetten gitmekte. sadece ona hasretin dediği gibi : " kucaklarım seni." demek istiyorum. yalnız yanlış anlaşılma olmasın şarkı sözünü gök gözlü olarak değiştir * araya başkaları kaynamasın. kendine çok iyi bak. bir gün beraber iki somurtkan gülerek gökyüzünü izleyeceğiz. inanıyorum. hoşça kal.
devamını gör...
2053.
acıdan besleniyoruz, her ne kadar alışmış olsak bile. sanki hayatın şu "acı " dediğimiz tarafı olmasa içimizde kocaman bir eksiklik hissedeceğiz. acının insana kattığı bir değer var, idama mahkum edilmiş bir insan müebbet dileyebilir. oysa tek seferde bitecek birçok kararı bile isteye uzatıyoruz. sorarsan kimse dünyayı sevmiyor ,ölümle burun buruna gelmekten de bir o kadar çekiniyor. her gün hayatına lanet edip, ölmek için yalvaran birçok insan var çünkü bu acı onu ölümden daha fazla mutlu ediyor. ne kadar çok acı çekerse o kadar çok güçlenip, yeniden doğuyor gibi. bilmiyorum, bir şeylerin güzelleşmesi için sancı çekmesi gerekiyor sanki.
devamını gör...
2054.
"yapacak bir şey yok" dedi kadın kalabalığa.
siz istiyorsunuz diye değişemem, ben biraz alınganım, genellikle hassas ve azıcık romantik..
hala aşka da inanıyorum, masallara, kahramanlara, kahve falına, papatyalara. istersek dünyanın iyi bir yer olacağına da, iyi olmanın, iyilik yapmanın, kolay affetmenin saflık olmadığına... ve şiirlerin sonsuzluğuna. bilin istedim, siz istiyorsunuz diye değişemem şehrin sahipleri. çok oldu bağışlayalı ben kendimi.
(bkz: yazımtrak birşeyler)
siz istiyorsunuz diye değişemem, ben biraz alınganım, genellikle hassas ve azıcık romantik..
hala aşka da inanıyorum, masallara, kahramanlara, kahve falına, papatyalara. istersek dünyanın iyi bir yer olacağına da, iyi olmanın, iyilik yapmanın, kolay affetmenin saflık olmadığına... ve şiirlerin sonsuzluğuna. bilin istedim, siz istiyorsunuz diye değişemem şehrin sahipleri. çok oldu bağışlayalı ben kendimi.
(bkz: yazımtrak birşeyler)
devamını gör...
2055.
-21.yy hakkında birkaç karalama-
sözlük çok yorucu değil mi her şey ? yani şuan büyük bir dünya savaşı öncesi sözlükte pinekliyor olabilirim mesela. insanoğlu her şeyi icat edebilecek kapasite de lakin , tek icat etmeyeceği şey daha doğrusu asla sahip olamayacağı şey barış. hiroşima ve nagazaki insanlığın ayıbı. daha fazla bu konuda konuşmak istemiyorum ama açık konuşmam gerekirse dünya hiç iyi durumda değil. doģmak eğer insanların tercihine bırakılan bir şey olsaydı doğmamayı seçerdim. artık bundan eminim. dünya koca şişko ve yaşlı. böyle bir şarkıda vardı sanırım. pek haksız da sayılmaz. dünya nüfusu çok fazla. yahu tavşan gibi niye üreyip duruyor bu insanoğlu? dünyada yeterince insan yok mu ? hiç mi düşünmez bunu insanlar. afrikada , asyada vb. adamının donu yok ama bebek yapıyor. dünya , artık bizi doyuracak güçte değil. demedi demeyin yaklaşık 10-15 yıl içinde tüm dünyada kıtlık olacak. kontrolsüz sanayileşme ve nüfus artışı esas neden. tarihe bakacak olursak dünyada hep bir kaos var. ancak biz henüz 21.yy'da buna hazır mıyız ? pek emin değilim. neden uzayda gezegen arayışı var ? çünkü dünyamız sıfırı tüketmeye yakın. her şey neden böyle ki ? dünyadaki en kötü yüzyılın insanlarıyız. gelecek dilerim ki güzel olur hepimiz adına. ben bi sigara yakacağım. yazı bu kadar.
sözlük çok yorucu değil mi her şey ? yani şuan büyük bir dünya savaşı öncesi sözlükte pinekliyor olabilirim mesela. insanoğlu her şeyi icat edebilecek kapasite de lakin , tek icat etmeyeceği şey daha doğrusu asla sahip olamayacağı şey barış. hiroşima ve nagazaki insanlığın ayıbı. daha fazla bu konuda konuşmak istemiyorum ama açık konuşmam gerekirse dünya hiç iyi durumda değil. doģmak eğer insanların tercihine bırakılan bir şey olsaydı doğmamayı seçerdim. artık bundan eminim. dünya koca şişko ve yaşlı. böyle bir şarkıda vardı sanırım. pek haksız da sayılmaz. dünya nüfusu çok fazla. yahu tavşan gibi niye üreyip duruyor bu insanoğlu? dünyada yeterince insan yok mu ? hiç mi düşünmez bunu insanlar. afrikada , asyada vb. adamının donu yok ama bebek yapıyor. dünya , artık bizi doyuracak güçte değil. demedi demeyin yaklaşık 10-15 yıl içinde tüm dünyada kıtlık olacak. kontrolsüz sanayileşme ve nüfus artışı esas neden. tarihe bakacak olursak dünyada hep bir kaos var. ancak biz henüz 21.yy'da buna hazır mıyız ? pek emin değilim. neden uzayda gezegen arayışı var ? çünkü dünyamız sıfırı tüketmeye yakın. her şey neden böyle ki ? dünyadaki en kötü yüzyılın insanlarıyız. gelecek dilerim ki güzel olur hepimiz adına. ben bi sigara yakacağım. yazı bu kadar.
devamını gör...
2056.
bazı şeyler olduğu gibi geçmişte kalmalı, her kişiye şarkı hediye edilmemeli sonra şarkıyı duyunca gözlerimin dolması sinirimi bozuyor. bazı şeylere mecbur olmak da çok sinirimi bozuyor. şubat bitmek üzere umarım son günü iyi olur, buna ihtiyacım var
devamını gör...
2057.
bekleyiş içindeyim. neyi beklediğimi bilmeden gelecek olanı bekliyorum. umarım gelen, beklediğime değecektir. yoksa bana yazık gerçekten.
devamını gör...
2058.
2059.
aslında yazmak için çok düşündüm. o kadar çok ki yazılması gereken dışavurumlar. yazmaya başlayınca çizime dönüşüyor kelimeler.
(bkz: eskiz defteri)
(bkz: eskiz defteri)
devamını gör...
2060.
yazacak çok fazla şey var ve yazacak hiçbir şey yok. çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da kendimle çelişiyorum.
boşluk hissini iliklerime kadar hissediyorum; çok fazla şey birikmiş içimde, en çok hangisinin sonucu bilmiyorum.
aklımdan geçen binlerce düşüncenin arasından, birini seçip yazıyorum. uzun ve muhtemelen okuyacak olan kişinin "ne anlatıyor bu" diyerek yarıda bırakması olası bir yazı; içimdekileri dökmek istiyorum sadece, okumasanız da pek bir kaybınız olmaz.
•
kulaklık takılı, şarkı son ses açık. birkaç hafta öncesinde olsaydık, beraber dinlerdik şarkıları. dinlerken beraber saçmalar, konuşur, vakit öldürürdük. yeri geldiğinde ciddileşirdik, yeri geldiğinde de sessiz kalır, şarkının tadını çıkarırdık. bu saatlerde yanımda olurdun genelde, hani hiçbir şey olmasa bile geleceğini bilirdim. beklerdim seni; içten içe gelmeni isterdim, hep de gelirdin.
şu an yoksun, gelmeni de beklemiyorum doğal olarak. gelişini beklediğim zamanı kendime ayırdığımdan bu yana aslında daha iyiyim sanki, kendimle başbaşayım. eskisi kadar da üzülmüyorum artık, çünkü insanların gelip geçici olduğunun farkındayım; hatta bu gerçeği sana sürekli hatırlatan da bendim. yine de gözlerim doluyor bazen ya da içimde bir burukluk hissediyorum karşıma seni hatırlatan şeyler çıkınca. geçecek, biliyorum. sana da demiştim hatta, "her şey geçiyor. yani belki tamamen iyileşmiyorsun ama hep bu kadar acı da çekmiyorsun. geçeceği ana kadar olan kısım zor sadece." diye. o zor kısımdayım şu an, her geçen gün daha da hafifliyor acısı. biliyorum bu kadar anlam yüklememem gerekirdi ama niye böyle oldu ki? aramızda özel bir bağ vardı bence; senin için yoksa bile (bunu asla bilemeyeceğim sanırım) benim için vardı. benim için ayrıydın.
senin için çok fazla şey yazabilirim, yine de yetersiz derim. umarım bir gün seni hatırladığımda "vay be, neler hissetmişim neler. o zamanki aklım işte..." deyip gülümserim. bir taraftan tekrardan yollarımızın kesişmesini umsam da, diğer taraftan da bende sadece bir anı olacağın günleri iple çekiyorum. yine de "iyi ki vardın" demeden edemiyorum.
•
not: buraya kadar okuyan kişi, bu karmaşık yazı kafanı karıştırdıysa kusura bakma. ben de çok karmaşık biriyim zaten, yazdıklarım da en az benim kadar karmaşık olur genelde.
ha bir de belirtme gereği duyarım ki bahsi geçen kişi eski sevgili, aşık olduğum kişi vesaire değil. sadece çok, çok ama çok değer verdiğim biri. (ya da 'biriydi' demem daha mı doğru olur?)
her neyse, çok uzun tutmuşum bu yazıyı. amma dolmuşum. belki ileride bunu siler, belki de başka şeyler yazarım bu başlığa, bilemiyorum.
boşluk hissini iliklerime kadar hissediyorum; çok fazla şey birikmiş içimde, en çok hangisinin sonucu bilmiyorum.
aklımdan geçen binlerce düşüncenin arasından, birini seçip yazıyorum. uzun ve muhtemelen okuyacak olan kişinin "ne anlatıyor bu" diyerek yarıda bırakması olası bir yazı; içimdekileri dökmek istiyorum sadece, okumasanız da pek bir kaybınız olmaz.
•
kulaklık takılı, şarkı son ses açık. birkaç hafta öncesinde olsaydık, beraber dinlerdik şarkıları. dinlerken beraber saçmalar, konuşur, vakit öldürürdük. yeri geldiğinde ciddileşirdik, yeri geldiğinde de sessiz kalır, şarkının tadını çıkarırdık. bu saatlerde yanımda olurdun genelde, hani hiçbir şey olmasa bile geleceğini bilirdim. beklerdim seni; içten içe gelmeni isterdim, hep de gelirdin.
şu an yoksun, gelmeni de beklemiyorum doğal olarak. gelişini beklediğim zamanı kendime ayırdığımdan bu yana aslında daha iyiyim sanki, kendimle başbaşayım. eskisi kadar da üzülmüyorum artık, çünkü insanların gelip geçici olduğunun farkındayım; hatta bu gerçeği sana sürekli hatırlatan da bendim. yine de gözlerim doluyor bazen ya da içimde bir burukluk hissediyorum karşıma seni hatırlatan şeyler çıkınca. geçecek, biliyorum. sana da demiştim hatta, "her şey geçiyor. yani belki tamamen iyileşmiyorsun ama hep bu kadar acı da çekmiyorsun. geçeceği ana kadar olan kısım zor sadece." diye. o zor kısımdayım şu an, her geçen gün daha da hafifliyor acısı. biliyorum bu kadar anlam yüklememem gerekirdi ama niye böyle oldu ki? aramızda özel bir bağ vardı bence; senin için yoksa bile (bunu asla bilemeyeceğim sanırım) benim için vardı. benim için ayrıydın.
senin için çok fazla şey yazabilirim, yine de yetersiz derim. umarım bir gün seni hatırladığımda "vay be, neler hissetmişim neler. o zamanki aklım işte..." deyip gülümserim. bir taraftan tekrardan yollarımızın kesişmesini umsam da, diğer taraftan da bende sadece bir anı olacağın günleri iple çekiyorum. yine de "iyi ki vardın" demeden edemiyorum.
•
not: buraya kadar okuyan kişi, bu karmaşık yazı kafanı karıştırdıysa kusura bakma. ben de çok karmaşık biriyim zaten, yazdıklarım da en az benim kadar karmaşık olur genelde.
ha bir de belirtme gereği duyarım ki bahsi geçen kişi eski sevgili, aşık olduğum kişi vesaire değil. sadece çok, çok ama çok değer verdiğim biri. (ya da 'biriydi' demem daha mı doğru olur?)
her neyse, çok uzun tutmuşum bu yazıyı. amma dolmuşum. belki ileride bunu siler, belki de başka şeyler yazarım bu başlığa, bilemiyorum.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2