normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
3781.
çok ütopik hayallerim var. çocukken cb olmak istiyordum. meslek seçimim bile hep zirveydi. sıradan hayallerim yok. hala derim neden olmasın. bir gün herkese özellikle kriz anlarında fırsatların geleceğine inanırım. ömrü de bir sayıdan ibaret görüyorum. bana bir adam iki katlı evimiz olsun içinde sen dolan dediğinde bakakalmıştım. ne boş ne saçma hayaller. evlilik ev araba çocuk gibi olağan hayallerim yok. yükselme göstersem de belirli bir seviyeyi geçemeyecek iş alanına sahibim. akademik kariyerim de pek iyi sayılmaz. bu yüzden hayat bana sürprizli. sağlam bir öngörüm yok. finans eğitimi alabilirim, çoğu insanın sıkıcı bulduğu anlamadığı alanlar ilgimi çeker. bence farklı alanlarda farklı eğitimler alıp günün birinde çok sivrilebilirim. herhangi bir alanda çalışmakla sıyırmak isteyebilirim. duygusal ihtiyaçlarım en son sırada kalıyor benim için. hayatımda başarı veya faydalı olma konusunda tatmini çoktan sağlamış olsam bile hayatı yaşama şeklim hep farklı olacak.
devamını gör...
3782.
yazmaya aşık birinin yazmak için canını bile bile acıtması, tüm kabuklarını canını acıta acıta kanatması mıydı aşk? yalnızlık neydi peki, kelimelerin seni terk etmesi miydi ya da cümleler ile yolunun bir daha kesişmemesi mi?.. hasret neydi ya, birkaç sözcüğü yan yana getirememek miydi yoksa kalem ile tek bir harf dahi çizememek mi? neyse ne derler bilirsin cancağızım; vuslat düşseydi payımıza aşk olur muydu yüreğine düşen acının ismi...
devamını gör...
3783.
sen istediğin kadar olma
şu sıkış tepiş hayatımda
adını yazarım kağıda,
yoktan var ederim
seni.
şu sıkış tepiş hayatımda
adını yazarım kağıda,
yoktan var ederim
seni.
devamını gör...
3784.
bu sıralar insanlarla mesajlaşırken acayip uzun uzun boş boş konuşuyorum. insanlar ne anlatıyor bu değişik diyordur eminim... konuşmaya mı ihtiyacım vardır nedir çözemedim kendimi.
devamını gör...
3785.
düşmanım olduğunu belli eden insanlar var ama bir karar aldım sözlük ortamlarında olumsuz yorum yapan kimseye dönüş yapmayacağım. çünkü zaten küfür de etsem hakaret de etsem pek bir etkisi olmayacak. ama bir gün olur da elime bir fırsat geçerse o kişileri gerçekten etkileyebilecek bir olayın fırsatı bu, hiç acıyacağımı düşünmüyorum çünkü konuşmaya veya yazmaya benzemiyor bazı şeyler. daha fazlasını yapabileceğimde en kısa yoldan yapacağımın garantisini veririm. bu böyle olmalı çünkü internette klavye ve ekran arkasından her şeyi yazabilir birisi. bu kolaydır ve kimse anonimliğin verdiği rahatlığa karşı koyamaz kolay kolay. nereden mi biliyorum? çünkü bende zamanında insanları sanaldan çok fazla rahatsız ettim veya sataştım. ama bıraktım o işleri. artık sadece hiçler'in yoluna gidiyorum kimseyi görmeden. normal sözlük'te olan bir diğer şey daha ise çok az kişinin yazısını okumam. genelde geliyorum, başlığı okuyorum ve fıtı fıtı yazıp bir diğer başlığa geçiyorum. neden böyle bilmiyorum ama çok nadir ilgimi çekiyor yazılanlar.
devamını gör...
3786.
tekrar merhaba deme vakti gelmiş olabilir sanırım.
uzunca zamandır buralara yazmadım, son bir aydır ofiste sıkılınca bir gündeme bakıp çıkıyordum,
bugün bir yazasım geldi, yarın aklıma gelir mi burası, sıkılacak boş zamanım olur mu bilmiyorum. yine de neyse, hoşbuldum.
uzunca zamandır buralara yazmadım, son bir aydır ofiste sıkılınca bir gündeme bakıp çıkıyordum,
bugün bir yazasım geldi, yarın aklıma gelir mi burası, sıkılacak boş zamanım olur mu bilmiyorum. yine de neyse, hoşbuldum.
devamını gör...
3787.
artık yanılmaktan, bir şeylerin olacak gibi görünüp olmamasından, heyecanlanıp heyecanlanıp hayal kırıklığına uğramaktan o kadar sıkıldım ki, bunu açıklayacak kelime ve cümle bile bulamıyorum.
devamını gör...
3788.
nefret çok güçlü bir duygu da ben üşeniyorum ya.
ona da bir enerji sarfiyatı gerekiyor.
ona da bir enerji sarfiyatı gerekiyor.
devamını gör...
3789.
kafam t...k gibi maalesef. çok maalesef pek fazla maalesef ne yazık ki maalesef. el salvador'a gitmeyi planlıyorum. son zamanlarda suç oranı da azalmış hem. ya memleket afganistan'a döneceğim ya da gidebildiğim kadar batı olan el salvador'a. beleşe aldığım tr vatandaşlığım da var miss, bakalım, kısmet.
devamını gör...
3790.
su ne kadar önemlidir ki aktığı sürece…ışık ne kadar önemlidir ki yandığı sürece…insan ne kadar önemlidir ki yanındayken…
en çok kaybettiğin değerler için ağladin hayatın boyunca …kıymet bilmek, yanındayken yokluğunu hissetmek, avuçlarının sıcaklığında terlerken ellerin, bir kutup ayazında üşüdüğünü düşünmek veya beraberken oturup bir ayrılıp mektubu yazmak… hangisini düşündün ve ne kadar kıymet bildin sahip olduğun değerleri yitirmemek adına…
neleri göze almalı, nelerden caymalı, ne kadar cesaretli olmalı ve ne kadar hiçe saymalı gururu “özlem” duymamak adına…
sahiplenme duygusu ne kadar bitimsiz bir istekse insan ömründe,özlem duymakta o kadar kaçınılmaz değil mi hayatımızda
“ölümden değil yaşayamadıklarından kork”*
yarına keşken kaldıysa, kaderin sana çizdiği bölgede ve bir birliktelikte güzellikleri yaşamak adına tükettiğin zaman dilimlerinin, sende bıraktığı izler ruhunu doyuracak boyutta mı…yoksa yaşayamadıklarına karşı bir hayıflanma mı var kaderine…”özlemek veya özlenmek” bence bu paragrafın başına dönüp tekrar düşünmelisin bunu hasan “insan yaşayamadıklarını özler”
susamanın, acıkmanın ve özlemenin ne yazık ki tam bir kelime karşılığı yok… yalnızca kendi yüreğinde hissedersin bu duyguyu...neyi ne kadar yaşadıysan o kadar onu duyumsarsın ruhunda…cismi de yok resmi de
titrek bir mum alevinde, sigarandan soluklandığın her dumanda,duyumsadığın her iyot kokusunda hayal kurup zişan'ıni özlemek, gelmeyeceğini bile-bile beklemek ve dilemek hem de …yaşananları yinelemek adına ne büyük bir sabırdır
her insan hak ettiği yerdedir…düşünce gücün ne kadar olumluysa ve ne kadar hoşgörülüysen yaşama ve insana karşı,bir o kadar alırsın karşılığını “özlemek veya özlenmek” adına…
insan her beraberlikte her gün yeni bir şey keşfetmek ve yarına keşke bırakmamak için zorluyorsa kaderini ve her şeyden önce adam gibi sevmesini ve paylaşmasını biliyorsa yüreği yettiğince, özlem onu yıkacak kadar güçlü olmaz hiçbir zaman...bir merdiveni adım-adım çıkıyorsan,ayağının takılma şansı azdır tökezlenme adına
nasıl anlatılır ki! hangi harfi-hangi kelimeyle… , …hangi cümleyi-hangi paragrafla birleştirip anlatmalı… , … kimi zaman çöl gündüzleri kadar sıcak ve gergin, kimi zaman çöl geceleri kadar ıssız ve serin değil mi…
…özlem… ocak beyazı-şubat ayazı… …özlem… mart çamuru-nisan yağmurudur … bazen çok, bazen az ama hep var değil mi.
her aya, her haftaya, her güne,her ana yetecek bir özlem yaratabiliriz beynimizin kıvrımlarında…hayal gücünün sınırlarını zorlayacak kadar çok özleme sahip olabilirsin .
yalnızlığımı demliyorum sensiz gecelerde.
gel üşüyorum sensizlik çok soğuk
bir yalnızlık hüznünü yazıyor içimdeki harfler.
hayattan ve insanlardan öyle soğursun ki ardına bakmadan çekip gidersin. gittiğin yerden ne geri dönmek istersin ne de peşinden gelen olsun istersin yalnızlığını sırtlayıp dipsiz kuyulara ipsiz inersin sonra biri çıkar karşına zifiri gecelerini aydınlığa çıkarır yine bir güneş doğuyor sensiz
yüreğimin sabahlara isyanı var bu gece
gel tüm satırlarım hala uyanmamışken.
hadi harf harf yine seni yazayım
gel isyanım taşıyor yüreğimden
yoruldum
bütün şiirlerimi yarım bıraktım sensizlikte
yarım sözler,yarım heceler
bir yanım hep senmişsin meğer .
gel başlığı sana adanmış son bir şiir yazayım sana .
en çok kaybettiğin değerler için ağladin hayatın boyunca …kıymet bilmek, yanındayken yokluğunu hissetmek, avuçlarının sıcaklığında terlerken ellerin, bir kutup ayazında üşüdüğünü düşünmek veya beraberken oturup bir ayrılıp mektubu yazmak… hangisini düşündün ve ne kadar kıymet bildin sahip olduğun değerleri yitirmemek adına…
neleri göze almalı, nelerden caymalı, ne kadar cesaretli olmalı ve ne kadar hiçe saymalı gururu “özlem” duymamak adına…
sahiplenme duygusu ne kadar bitimsiz bir istekse insan ömründe,özlem duymakta o kadar kaçınılmaz değil mi hayatımızda
“ölümden değil yaşayamadıklarından kork”*
yarına keşken kaldıysa, kaderin sana çizdiği bölgede ve bir birliktelikte güzellikleri yaşamak adına tükettiğin zaman dilimlerinin, sende bıraktığı izler ruhunu doyuracak boyutta mı…yoksa yaşayamadıklarına karşı bir hayıflanma mı var kaderine…”özlemek veya özlenmek” bence bu paragrafın başına dönüp tekrar düşünmelisin bunu hasan “insan yaşayamadıklarını özler”
susamanın, acıkmanın ve özlemenin ne yazık ki tam bir kelime karşılığı yok… yalnızca kendi yüreğinde hissedersin bu duyguyu...neyi ne kadar yaşadıysan o kadar onu duyumsarsın ruhunda…cismi de yok resmi de
titrek bir mum alevinde, sigarandan soluklandığın her dumanda,duyumsadığın her iyot kokusunda hayal kurup zişan'ıni özlemek, gelmeyeceğini bile-bile beklemek ve dilemek hem de …yaşananları yinelemek adına ne büyük bir sabırdır
her insan hak ettiği yerdedir…düşünce gücün ne kadar olumluysa ve ne kadar hoşgörülüysen yaşama ve insana karşı,bir o kadar alırsın karşılığını “özlemek veya özlenmek” adına…
insan her beraberlikte her gün yeni bir şey keşfetmek ve yarına keşke bırakmamak için zorluyorsa kaderini ve her şeyden önce adam gibi sevmesini ve paylaşmasını biliyorsa yüreği yettiğince, özlem onu yıkacak kadar güçlü olmaz hiçbir zaman...bir merdiveni adım-adım çıkıyorsan,ayağının takılma şansı azdır tökezlenme adına
nasıl anlatılır ki! hangi harfi-hangi kelimeyle… , …hangi cümleyi-hangi paragrafla birleştirip anlatmalı… , … kimi zaman çöl gündüzleri kadar sıcak ve gergin, kimi zaman çöl geceleri kadar ıssız ve serin değil mi…
…özlem… ocak beyazı-şubat ayazı… …özlem… mart çamuru-nisan yağmurudur … bazen çok, bazen az ama hep var değil mi.
her aya, her haftaya, her güne,her ana yetecek bir özlem yaratabiliriz beynimizin kıvrımlarında…hayal gücünün sınırlarını zorlayacak kadar çok özleme sahip olabilirsin .
yalnızlığımı demliyorum sensiz gecelerde.
gel üşüyorum sensizlik çok soğuk
bir yalnızlık hüznünü yazıyor içimdeki harfler.
hayattan ve insanlardan öyle soğursun ki ardına bakmadan çekip gidersin. gittiğin yerden ne geri dönmek istersin ne de peşinden gelen olsun istersin yalnızlığını sırtlayıp dipsiz kuyulara ipsiz inersin sonra biri çıkar karşına zifiri gecelerini aydınlığa çıkarır yine bir güneş doğuyor sensiz
yüreğimin sabahlara isyanı var bu gece
gel tüm satırlarım hala uyanmamışken.
hadi harf harf yine seni yazayım
gel isyanım taşıyor yüreğimden
yoruldum
bütün şiirlerimi yarım bıraktım sensizlikte
yarım sözler,yarım heceler
bir yanım hep senmişsin meğer .
gel başlığı sana adanmış son bir şiir yazayım sana .
devamını gör...
3791.
son zamanlarda bir işe yaramiyorum
işten de çıktım vaktimi boşa geçiriyorum .
insan hayal bile kuramıyor mk
işten de çıktım vaktimi boşa geçiriyorum .
insan hayal bile kuramıyor mk
devamını gör...
3792.
çocukken veya ileriki yaşlarda şiddet görmüş şiddet ortamının içinde bulunmuş tüm yaralı ruhlardan kaçmak, arınmak gibi. bazıları saklasa da normal karşılasa da türk aile yapısı diye iğrenç bir yapının arkasına sığınsa da öğrenir öğrenmez uzaklaşmak istiyorum. sevgi dilini bilmeyen biriyle anlaşamıyorum. asla başka bir yol göremiyorum başka bir çözüm bulamıyorum. çünkü böyle büyüyen, zorbalıklara ve kısıtlamalara maruz kalan insanın zihni düşünceleri gelişemiyor. kafasında hep kalıplar sınırlar olduğu gibi ruhsal birçok sıkıntısı da oluyor. sevgisizlik değersizlik ve özgüvensizlik fazla çalışıyor. bağımlılık da geliştirebiliyor. kişilere veya olumsuzluğa bağımlılık... acılardan beslenen kendine acıyan insan numara mı yapıyor dram mı seviyor anlamıyorum. yalan alışkanlığı da oluyor anlamayabiliyorsun. hep kurban rolünde olabiliyor. üzülmeyi hak ettiği durumlarda bile kendini bembeyaz gösterebiliyor. içinde biriktirdiği öfkeyi ve acizliği sana yansıtabiliyor. herkesin hayatında dramatik durumlar var. evet hiçbir şeyi seçemiyoruz. fakat hayat bu yükü de taşımak istemeyeceğim kadar travmatik. çocukken oğlunu şiddetle eğiten birinin torununu sevgiyle karşılaması bana sahte geliyor. hak etmiyor bence. oğlu olsam onu asla çocuğumla muhatap etmezdim. iyi ki dövdün adam olduk diye el öpmek bir fantezi. beyin hücresi şiddetle tükenmiş. eşine siddet gösteren birini işe de almazdım. okulda birbirini hırpalayan sürekli küfür eden çocuk görmek midemi bulandırıyor. toplumsal yapı böyle bir şeyse bu cehalet ve ahlaksızlık çok canımı sıkıyor. el kaldıran birini sevmeyi bırak saygı dahi duyamazdım. öfke problemi olan tüm insanlardan uzak durmayı seçiyorum. bu iğrenç zihniyeti algılamak ve bu tip bir aileyle görüşmek istemiyorum. geçmişte olmuş olsa dahi benim kırmızı çizgim. çocukken oldu vs demek de bir aldatmaca. sevgisiz aileleri ve üyelerini sevemiyorum. yüksek ses ve şiddet olan yerde sevgi göremiyorum.
devamını gör...
3793.
tüm korkularım, endişelerim geçsin; bir şey güzel gidince "acaba şimdi nerede patlayacağız" diye düşünmeyeyim artık. istediğim anları yaşıyorum ve böyle sürüp gitsin lütfen!
devamını gör...
3794.
30 lu yaşlarda sigarayı bırakanların ömrü 10 sene uzuyormuş. buyur burdan yak başımıza yine iş aldık 10 yıl daha fazladan bu işkence çekilir mi gel de sigara içme şimdi.
devamını gör...
3795.
joji ve varoluşa karşı duyulan öfke
insanoğlu varolma kavramı üzerine çok uzun süredir kafa patlatıyor. ancak modern medeniyetimizi borçlu olduğumuz manada varoluş tanımı ancak 17. yüzyıl'a dayandırılabilir. o zamandan beri sürekli gelişen toplumumuz çok enteresan anti kavramlar icat etti: nihilizm, varoluşçuluk, postmodernizm, sürrealizm... hepsinin tek bir ortak yönü var: gerçeklik acıdır. hatta, gerçeklik diye nitelendirdiğimiz hiçbir şey gerçek sayılmamalıdır, veya ilk olarak gerçek her neyse ondan sıyrılmalıyızdır.
insanlığın böylesine radikal denebilecek akımlara yönelmesinin altında yatan pek çok sebepten bahsedilebilir: yaşanan dünya savaşları, salgın hastalıklar, teknolojinin çok hızlı gelişmesi, kilise otoritesinin kısa sürede yıkılması, evrenin aslında zannettiğimizden tamamen farklı olduğunu fark etmemiz, evren içerisindeki çözülemeyen yalnızlığımız... joji de bu tür derin konulara şarkılarında epey bir yer veriyor. herhangi bir aşk şarkısı dinlediğinizi düşünüyorsunuz ancak adam aslında bambaşka bir şeyden bahsediyor. mesela dissolve şöyle başlar:
ıt's so hard just being me sometimes
ı wish ı could escape out my mind
got too many situations
complicating things, ı ran out of time
sadece kendim olmak bazen gerçekten çok zor, keşke kafamın içindekilerden sıyrılabilsem. çok fazla şey var, karışık şeyler, ömrümü tükettim. işte, tipik bir postmodernist çığlığı. aslında şarkıya bu perspektiften bakınca konuşan kişinin aşık olduğunu iddia ettiği kişiye beslediği bir duygu yoğunluğu yok. tek bir beklentisi var, o da kafasını uyuşturabilmek.
are we counting sheep until we dissolve?
joji'nin seslendirdiği adam uyumak istiyor. uyumak ve daha fazla acı çekmemek. insanlar sonsuza dek yaşamanın iyi bir şey olduğunu düşünürlerdi. hatta bu yüzden simyacılar yüzyıllarca ölümsüzlük iksirinin peşinde koştu. ama şimdi dönüp bakıyoruz da, aslında dünyada sonsuza dek hayatta kalmak bir insana verilebilecek en büyük ceza. en fazla yüzyıl yaşayıp ölmek cidden tanrı'nın büyük bir lütfu.
you know you can make it
but you can't make it alone
yalnızlık. gelişen teknoloji bizi olabildiğince bağımsız hale getirdi. sosyal hayvanlar olan insanlar için bunun doğurduğu yükün ağırlığı tahmin bile edilemez. 1 am freestyle'da joji de bundan bahsediyor, bir insan tek başına bile pek çok şeyi yapabilmeye kadirdir ancak yalnızlık onu eninde sonunda delirtecektir, hedefine ulaşmasına engel olacaktır. yine aynı şarkının sonuna doğru bu durumdan sitem ediyor:
and ı'm tired of this madness
tired of being stranded
ı don't wanna be alone
i don't wanna be alone, yalnız kalmak istemiyorum. bu bir insanın en az açlık kadar, susuzluk kadar büyük bir problemidir ve epey ürkütücü bir sitemdir. çoğunlukla gece 1'de uyuyamadığımızda overthinking dediğimiz şeye gömülürüz ve yatağın ortasında ne yapacağımızı bilemeden öylece kalırız.* yanımızda birisi olsa dahi fark etmez, çünkü ortada anlatacak bir şey yoktur. çare çok basittir ama günümüzde ulaşması da bir o kadar zordur.
insan, ne kadar varolmaktan tiksinse de o zehir kanına bir kere girmiştir, artık cellatından kurtuluşu yoktur. ölüm de onun için en az yaşamak kadar korkutucu bir durumdur. joji, yukon şarkısında iki cümlede bu duruma değiniyor:
ı might be forever gone
(...)
ı can't be forever young
öleceğiz ve bu gerçekten de bir o kadar korkuyor ve rahatsızlık duyuyoruz. insan gerçekten anlaması çok zor bir makine, bilinç düzeyi arttıkça da durum gittikçe karmaşıklaşıyor. bilmiyorum, optimistik nihilizm ne kadar bir sjw ürünü olsa da yaşıyor olmak ve ölüm gibi kavramların üzerine düşünmemek* daha sağlıklı bir davranış gibi görünüyor. tabii, o da becerebilirseniz.
insanoğlu varolma kavramı üzerine çok uzun süredir kafa patlatıyor. ancak modern medeniyetimizi borçlu olduğumuz manada varoluş tanımı ancak 17. yüzyıl'a dayandırılabilir. o zamandan beri sürekli gelişen toplumumuz çok enteresan anti kavramlar icat etti: nihilizm, varoluşçuluk, postmodernizm, sürrealizm... hepsinin tek bir ortak yönü var: gerçeklik acıdır. hatta, gerçeklik diye nitelendirdiğimiz hiçbir şey gerçek sayılmamalıdır, veya ilk olarak gerçek her neyse ondan sıyrılmalıyızdır.
insanlığın böylesine radikal denebilecek akımlara yönelmesinin altında yatan pek çok sebepten bahsedilebilir: yaşanan dünya savaşları, salgın hastalıklar, teknolojinin çok hızlı gelişmesi, kilise otoritesinin kısa sürede yıkılması, evrenin aslında zannettiğimizden tamamen farklı olduğunu fark etmemiz, evren içerisindeki çözülemeyen yalnızlığımız... joji de bu tür derin konulara şarkılarında epey bir yer veriyor. herhangi bir aşk şarkısı dinlediğinizi düşünüyorsunuz ancak adam aslında bambaşka bir şeyden bahsediyor. mesela dissolve şöyle başlar:
ıt's so hard just being me sometimes
ı wish ı could escape out my mind
got too many situations
complicating things, ı ran out of time
sadece kendim olmak bazen gerçekten çok zor, keşke kafamın içindekilerden sıyrılabilsem. çok fazla şey var, karışık şeyler, ömrümü tükettim. işte, tipik bir postmodernist çığlığı. aslında şarkıya bu perspektiften bakınca konuşan kişinin aşık olduğunu iddia ettiği kişiye beslediği bir duygu yoğunluğu yok. tek bir beklentisi var, o da kafasını uyuşturabilmek.
are we counting sheep until we dissolve?
joji'nin seslendirdiği adam uyumak istiyor. uyumak ve daha fazla acı çekmemek. insanlar sonsuza dek yaşamanın iyi bir şey olduğunu düşünürlerdi. hatta bu yüzden simyacılar yüzyıllarca ölümsüzlük iksirinin peşinde koştu. ama şimdi dönüp bakıyoruz da, aslında dünyada sonsuza dek hayatta kalmak bir insana verilebilecek en büyük ceza. en fazla yüzyıl yaşayıp ölmek cidden tanrı'nın büyük bir lütfu.
you know you can make it
but you can't make it alone
yalnızlık. gelişen teknoloji bizi olabildiğince bağımsız hale getirdi. sosyal hayvanlar olan insanlar için bunun doğurduğu yükün ağırlığı tahmin bile edilemez. 1 am freestyle'da joji de bundan bahsediyor, bir insan tek başına bile pek çok şeyi yapabilmeye kadirdir ancak yalnızlık onu eninde sonunda delirtecektir, hedefine ulaşmasına engel olacaktır. yine aynı şarkının sonuna doğru bu durumdan sitem ediyor:
and ı'm tired of this madness
tired of being stranded
ı don't wanna be alone
i don't wanna be alone, yalnız kalmak istemiyorum. bu bir insanın en az açlık kadar, susuzluk kadar büyük bir problemidir ve epey ürkütücü bir sitemdir. çoğunlukla gece 1'de uyuyamadığımızda overthinking dediğimiz şeye gömülürüz ve yatağın ortasında ne yapacağımızı bilemeden öylece kalırız.* yanımızda birisi olsa dahi fark etmez, çünkü ortada anlatacak bir şey yoktur. çare çok basittir ama günümüzde ulaşması da bir o kadar zordur.
insan, ne kadar varolmaktan tiksinse de o zehir kanına bir kere girmiştir, artık cellatından kurtuluşu yoktur. ölüm de onun için en az yaşamak kadar korkutucu bir durumdur. joji, yukon şarkısında iki cümlede bu duruma değiniyor:
ı might be forever gone
(...)
ı can't be forever young
öleceğiz ve bu gerçekten de bir o kadar korkuyor ve rahatsızlık duyuyoruz. insan gerçekten anlaması çok zor bir makine, bilinç düzeyi arttıkça da durum gittikçe karmaşıklaşıyor. bilmiyorum, optimistik nihilizm ne kadar bir sjw ürünü olsa da yaşıyor olmak ve ölüm gibi kavramların üzerine düşünmemek* daha sağlıklı bir davranış gibi görünüyor. tabii, o da becerebilirseniz.
devamını gör...
3796.
olan biteni anlamak, kavramak veya başarı uğruna zihni en üst seviyede kullanmak için bu kadar çaba gösteren insan, neden zihnini bulandıracak alkol ve uyuşturucuya meyleder?
keyif almak için uyuşturulmaz zihin, uyuştuğu için keyif alır insan çünkü bilmemeyi ister, düşünmemeyi ister, unutmayı ister.
“her şeyin farkında olmak hastalıktır.” demiş dostoyevski, farkında olmamak ister, her şeyin farkında olan insan, doğası gereği mutlu olamayacaktır zira.
sokrates‘in dediği, thomas gray‘in şiirinde alıntıladığı “cehalet mutluluktur.” yargısını doğrularcasına, cehalete ihtiyaç duyduğu için uyuşturur kendi zihnini insan, yani mutluluğa.
keyif almak için uyuşturulmaz zihin, uyuştuğu için keyif alır insan çünkü bilmemeyi ister, düşünmemeyi ister, unutmayı ister.
“her şeyin farkında olmak hastalıktır.” demiş dostoyevski, farkında olmamak ister, her şeyin farkında olan insan, doğası gereği mutlu olamayacaktır zira.
sokrates‘in dediği, thomas gray‘in şiirinde alıntıladığı “cehalet mutluluktur.” yargısını doğrularcasına, cehalete ihtiyaç duyduğu için uyuşturur kendi zihnini insan, yani mutluluğa.
devamını gör...
3797.
insanlara zarar vermeyi düşünüyorum sık sık. kötü planlarım var. bir kalitesi olan tüm kötüleri seviyorum. bazen itachi gibi mi olacağım diye merak ediyorum ya da sevdiğini elleriyle öldüren anakin skywalker filan gibi. ben çok tehlikeli ve riskli birisiyim bunu fark ettim. o kadar anonim düşünüyorum ki bazen bazı planlarımdan benim bile haberim olmuyor. düşüncelerimi uyguladıktan sonra fark ediyorum.
devamını gör...
3798.
retro varmış sağ olsun, arkasına bile bakmadan gidenleri geri döndürdü de içimizde kalan ne varsa döktük de bi rahatladık be valla o neymiş öyle şiş şiş ödem yapmış hep.
devamını gör...
3799.
kendime değil de başkalarına ikna olduğum anlara kırgınım. hislerimi dinleyip kendime daha çok "evet" diyeceğim. yoluma kuş konmasına izin veriyorum.
devamını gör...
3800.
ne istediğimi bilmiyorum. bilmediğim için de harekete geçemiyorum. bildiğim ve bilmediğim bu şeyin arasında sıkışmış hissediyorum. sanki ruhum kabzediliyor öyle bir sıkışmışlık. bağıra çağıra küfredesim var kendime yakıştıramıyorum. her şeyden uzaklaşıp kabuğuma çekilmek istiyorum içimden bir şeyler izin vermiyor. neyse öyle işte.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2