normal sözlük yazarlarının karalama defteri
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
başlık "makedonyalı" tarafından 08.11.2020 16:43 tarihinde açılmıştır.
1621.
1622.
sana yazmayacağım 7. mektubu buraya bırakacağım.
öğretmen;
ayrıldığımızdan beri çok düşündüm. her şeyi. nedenini, nasılını, olamayışımızı. her adımın, her kelimemizin üzerinden bir çok kez geçtim. içimde tutamadıklarımı altı mektuba sığdırmaya çalıştım. onları gün gelir sana verir miyim henüz bilmiyorum. hak edip/etmediğini çözemiyorum.
bugün, mektuplarını yaksam seni düşünmeyi bırakabilir miyim? aşabilir miyim acımı dedim. kıyamadım. kendi duygularıma, senin vurdumduymazlığına rağmen dokunmadım onlara. ara ara sana olan hislerimi buralara dökmüşüm. oylayanlar oluyor, açıp okuyorum. kendime soruyorum;
seninle tanıştığım güne şuan ki bildiklerimle dönme imkanım olsa, o günü tekrar yaşamak ister miyim? seni soğan doğrarken görüp, gözünden yaşlar akarken, benimse acelem varken dönüp yinede sana mendil getirir miydim? adını bilmezken, o anlık reflexle bir başkası olsa umursamayacakken, senin gözyaşına yeniden kıyamayıp o mendili sana getirir miydim? ya sen? sen, sana maruz kalacağım için üzülür müydün molana çıktığında?
neden geçmiyor bu acı? ilk defa terk edildiğim için mi? hayatımda ki dördüncü erkek olduğun için mi? dokuz yıl sonra aşık olduğum için mi? neden hala acıtıyor? kalbim sızlıyor ama ilk günkü gibi değil. ne tatsızdı… uzunca bir süre pasak içinde yaşadım. çamaşırlar dağ olmuştu. salondan banyoya zıplaya zıplaya gidiyordum kraker ve cips kırıntışarının üstlerine basmamak için. elim kolum tutmuyordu fazla düşünmekten uyuşup elimdeki kahveyi mutfaktan balkona taşırken döküyor ve umursamadığım için yapış yapış oluyordu. ben hayatımı hiç bir zaman bu denli salmamıştım.
gel gör ki şimdi evde yürünebiliyor. çamaşırlar düzgün ve yerli yerinde. bulaşıklardan jenga dizmek zorunda kalmıyorum. her yer püripak diyemem ama bir nebze ilerleme var, hakkımı yemiyim.
yalının dediği gibi;
bir tek sen eksiksin. işim, gücüm, her şeyim tamam.
gökselin dediği gibi;
sen orda yoksun. çağırdığımda. susuzluğumda, açlığımda. sen orda yoksun.
anlatamadıklarım, soramadıklarım içimi kemiriyor. halbü ki güzel ayrıldık. arkadaş kalacağız bir şeyler düzelene kadar dedik ama birbirimize hiç bir şey anlatmıyoruz. bu arkadaşlık değil o halde. iki yabancıya dönüştük seninle.
o meşhur düette de dedikleri gibi;
böyle olsun istemezdim.
öğretmen;
ayrıldığımızdan beri çok düşündüm. her şeyi. nedenini, nasılını, olamayışımızı. her adımın, her kelimemizin üzerinden bir çok kez geçtim. içimde tutamadıklarımı altı mektuba sığdırmaya çalıştım. onları gün gelir sana verir miyim henüz bilmiyorum. hak edip/etmediğini çözemiyorum.
bugün, mektuplarını yaksam seni düşünmeyi bırakabilir miyim? aşabilir miyim acımı dedim. kıyamadım. kendi duygularıma, senin vurdumduymazlığına rağmen dokunmadım onlara. ara ara sana olan hislerimi buralara dökmüşüm. oylayanlar oluyor, açıp okuyorum. kendime soruyorum;
seninle tanıştığım güne şuan ki bildiklerimle dönme imkanım olsa, o günü tekrar yaşamak ister miyim? seni soğan doğrarken görüp, gözünden yaşlar akarken, benimse acelem varken dönüp yinede sana mendil getirir miydim? adını bilmezken, o anlık reflexle bir başkası olsa umursamayacakken, senin gözyaşına yeniden kıyamayıp o mendili sana getirir miydim? ya sen? sen, sana maruz kalacağım için üzülür müydün molana çıktığında?
neden geçmiyor bu acı? ilk defa terk edildiğim için mi? hayatımda ki dördüncü erkek olduğun için mi? dokuz yıl sonra aşık olduğum için mi? neden hala acıtıyor? kalbim sızlıyor ama ilk günkü gibi değil. ne tatsızdı… uzunca bir süre pasak içinde yaşadım. çamaşırlar dağ olmuştu. salondan banyoya zıplaya zıplaya gidiyordum kraker ve cips kırıntışarının üstlerine basmamak için. elim kolum tutmuyordu fazla düşünmekten uyuşup elimdeki kahveyi mutfaktan balkona taşırken döküyor ve umursamadığım için yapış yapış oluyordu. ben hayatımı hiç bir zaman bu denli salmamıştım.
gel gör ki şimdi evde yürünebiliyor. çamaşırlar düzgün ve yerli yerinde. bulaşıklardan jenga dizmek zorunda kalmıyorum. her yer püripak diyemem ama bir nebze ilerleme var, hakkımı yemiyim.
yalının dediği gibi;
bir tek sen eksiksin. işim, gücüm, her şeyim tamam.
gökselin dediği gibi;
sen orda yoksun. çağırdığımda. susuzluğumda, açlığımda. sen orda yoksun.
anlatamadıklarım, soramadıklarım içimi kemiriyor. halbü ki güzel ayrıldık. arkadaş kalacağız bir şeyler düzelene kadar dedik ama birbirimize hiç bir şey anlatmıyoruz. bu arkadaşlık değil o halde. iki yabancıya dönüştük seninle.
o meşhur düette de dedikleri gibi;
böyle olsun istemezdim.
devamını gör...
1623.
aslında perşembeden beri canım çok sıkkın sevgili sözlük.
çocukluk ve gençlik arkadaşım yüksekten düşme sonucu bu hayata veda etti. yazdan beri görüşmemiştik ama haberi alınca sanki bir boşluk hissettim içimde, bayağı bildiğin bişeyler eksik hayatta. ne olduğunu bilemiyorsun ama hissediyorsun eksikliği... soğuk geldi dünya bana...
cuma günü cenaze töreni oldu ama gidemedim. birkaç toplantı ve saçma sapan işleri cumaya bırakmanın sonucu ona veda edememek oldu. aslında o törene katılmak kendi içimin soğumasını sağlayacaktı, yoksa o beni görecek veya hissedecek değil herhal... belki de gitmediğim iyi oldu ailesini görüp ne diyeceğimi bilmiyordum. ben sonra ziyaret etmeyi planlıyorum kendisini. yaza görüşürüz demiştik, olmadı. ne demiş sevgili erkan oğur ve asena akan biri yaz derken, kış gelir, bağırsam duymaz uzaklar
bunları düşününce ne kadar boş beleş şeylerle vakit geçirdiğimizi düşünüyor insan. cuma günü toplantılardaki yavanlıklar, yılışık tavırlar, yalanlar bi garip geliyor insana ama aslında hayat bu. bugün bir kayıp sebebiyle farkındalığın artıyor yarın o hayatın akışında kaybolup gidiyorsun.
neyse en azından içimden geçenleri anlattım ki gerçekten bir miktar faydası oldu. ben hayatın karmaşasına yine kaptıracağım kendimi ama en azından bugün neler hissettiğim burada kalacak. kendime hatırlatma notu gibi oldu, arada açıp okurum. tekrar okuduğumdaki hislerimi de editlerim sevgili sözlük.
çocukluk ve gençlik arkadaşım yüksekten düşme sonucu bu hayata veda etti. yazdan beri görüşmemiştik ama haberi alınca sanki bir boşluk hissettim içimde, bayağı bildiğin bişeyler eksik hayatta. ne olduğunu bilemiyorsun ama hissediyorsun eksikliği... soğuk geldi dünya bana...
cuma günü cenaze töreni oldu ama gidemedim. birkaç toplantı ve saçma sapan işleri cumaya bırakmanın sonucu ona veda edememek oldu. aslında o törene katılmak kendi içimin soğumasını sağlayacaktı, yoksa o beni görecek veya hissedecek değil herhal... belki de gitmediğim iyi oldu ailesini görüp ne diyeceğimi bilmiyordum. ben sonra ziyaret etmeyi planlıyorum kendisini. yaza görüşürüz demiştik, olmadı. ne demiş sevgili erkan oğur ve asena akan biri yaz derken, kış gelir, bağırsam duymaz uzaklar
bunları düşününce ne kadar boş beleş şeylerle vakit geçirdiğimizi düşünüyor insan. cuma günü toplantılardaki yavanlıklar, yılışık tavırlar, yalanlar bi garip geliyor insana ama aslında hayat bu. bugün bir kayıp sebebiyle farkındalığın artıyor yarın o hayatın akışında kaybolup gidiyorsun.
neyse en azından içimden geçenleri anlattım ki gerçekten bir miktar faydası oldu. ben hayatın karmaşasına yine kaptıracağım kendimi ama en azından bugün neler hissettiğim burada kalacak. kendime hatırlatma notu gibi oldu, arada açıp okurum. tekrar okuduğumdaki hislerimi de editlerim sevgili sözlük.
devamını gör...
1624.
1625.
bazen bende bir şeyler anlamını yitiriyor. sevilmenin en azıyla mı yoksa kendi dağıttığım sevgimle mi yetindiğimi bi türlü anlayamıyorum. zarifoğlu'nun dediği gibi "bilmediğim ve ne yapacağı belli olmayan bir duyguyla hırpalanıyorum boyuna."
devamını gör...
1626.
yine dolu dolu karalamak için girip hiç birşey yazamadan çıkıyorum. yine içimizde kaldı karası.
devamını gör...
1627.
"anın fotoğrafı" adlı başlığa, "aaeeeooyy ben başka bir şey sandım yeeeaaa her defasında farklı okuyorum yoooaaa" diye tanım girilmesinden nefret ediyorum alümünyüm.
devamını gör...
1628.
şemsiye kullanmayın artık, sinir oluyorum.
devamını gör...
1629.
ben kara.
devamını gör...
1630.
duygular...
altına ne istersen yaz. çünkü herşey duygu ile başlayıp, duygu ile biter.
altına ne istersen yaz. çünkü herşey duygu ile başlayıp, duygu ile biter.
devamını gör...
1631.
gerizekalıca bulantılarının bana bulaşmış olması ve gerizekalıca bir tavırla herkesten kaçman. ve abuk subuk bütün bir gece karalama defterine tanım giren yazar olmam bu aralar. ve ve ve... ve teşekkürler mi demeliyim. saçma. gerizekalıca bulantılarının ölesiye hastasıyım. senden iğreniyorum. seni seviyorum. hayır, senden ölesiye iğreniyorum.
hem iğrenç bir bulantı ve kusma korkusu olman ve hem soğuk bir bulantı hapı olman dışında hiçbir sorun yok aslında.
senden iğreniyorum. seni seviyorum. hayır senden ölesiye nefret ediyorum.
=>
hem iğrenç bir bulantı ve kusma korkusu olman ve hem soğuk bir bulantı hapı olman dışında hiçbir sorun yok aslında.
senden iğreniyorum. seni seviyorum. hayır senden ölesiye nefret ediyorum.
=>
devamını gör...
1632.
bugün seni yine çok özledim. dün de özlemiştim. bilsem ki her şey yolunda girecek bir dakika durmam, şimdi ararım seni. ama; işte, bazen vazgeçmek gerekiyor.
kim bilir şimdi ne yapıyorsun?
nasıl bir güne uyandın?
hiç aklına geliyor muyum?..
düşüncede buluşmak teselli.
sen de beni hatırla.
kim bilir şimdi ne yapıyorsun?
nasıl bir güne uyandın?
hiç aklına geliyor muyum?..
düşüncede buluşmak teselli.
sen de beni hatırla.
devamını gör...
1633.
şimdi her şey niyazi ile kaldığımız öğrenci evinde kafamızı çekmeyle başladı abi. bu anlattı işte zamanında çocukluk aşkı varmış ve çocukluk aşkının amcası çocukluk aşkını istismar etmiş. devlet bunu almış yatılı yurda ve okula vermiş işte kızı. beni herkes duygusuz bir insan olarak görür lakin "çantanı hazırla yarın yola çıkıyoruz" diyecek kadar gözüm döndü anlattıkları karşısında. neyse rotayı çizdik ve sabah otostopla yola koyulmak için son hazırlıkları yaptık. sabah oldu daha doğrusu gün daha aydınlanmamıştı ve saat 4.30'da yola çıktık. otostopla hatay'dan adana'ya, mersin'e, pozantı'ya, aksaray'a, niğde'ye, ankara'nın 20 km kadar gerisinde bir yer vardı lakin anımsamıyorum işte oraya oradan ankara'ya geçtik. ankara'da bir gece kaldık ve benim beyhan diye bilkent'te okuyan bir arkadaşımda sabahladık. onda da kafayı bayağı çektikten sonra sabah saatlerinde yine yola koyulduk. eskişehir, bursa ve en sonunda istanbul'a vardık. bursa'dan istanbul'a feribotla geçtik ve istanbul'da sahilde bir yerde indik. oradan biraz ilerledik ve sonrasında dolmuş tarzı sarı bir arabaya binerek üsküdar'a geçmiştik. niyazi'nin heyecanını görüyordum ve şaşırıyordum. neyse abi! üsküdar'a geçtik ve kız arkadaşının okuduğu okula gittik. sonra baktım niyazi kız arkadaşıyla mutlu ben "ben gidiyorum niyazi" dedim. edirne'ye kız arkadaşımın yanına gitmek üzere yola koyuldum. otostopla değil otobüsle gidecektim bu sefer. onu da deneyimlemeliydim. her neyse.. gece bindim otobüse ve kafamı otobüsün camına koyup kulaklığımı taktım. kendimi ilk defa bu kadar iyi hissediyordum. gece 4 gibi kız arkadaşımın yanına vardım. onu gördüm, taksiyle eve geçtik. eve geçtikten sonra biraz dinlendim. tavanı izlerken bir sigara yaktım. sonrasında düşündüm.. aslında beni çeken kız arkadaşım değil, yolmuş. yani istanbul'a da niyazi için değil kendim için gitmişim.
devamı gelecek. . .
devamı gelecek. . .
devamını gör...
1634.
ya ben bu sözlüğe fazla yaşlı geliyorum ya da bu sözlük bana fazla genç geliyor. ama var bir kopukluk. bir türlü bu enerjiye uyum sağlayamıyorum. çok şey bana yabancı geliyor, anlamıyorum açıkçası. ben eski modelim, bunu biliyorum en azından...
devamını gör...
1635.
bugün de akşam oldu sevgili sözlük. haftanın başını bitirdik ve benim için başlamakla bitirmek eş değer, yani bugün benim için cuma gibi. hayırlı cumalar sevgili sözlük...
devamını gör...
1636.
buraya, bu başlığa hiç, güzel şeyler yazılmadığından bahsetmiş çok sevgili bir yazar arkadaşım. karalayalım. ya da, aklayalım. bugün. böyle söyleyince anlamını yitirir elbet. elbette sana kalmaz hangi anlamın yiteceği. bana da kalmaz, kalmamalı, kalmasın, kalmaması güzel.
güzel arkadaşlık. yeni tanıştık. ya da, henüz. o, beni okur. ben, onu. gıyaben. gayb değil fakat. o zaman tutanamayanlara tutanamayan kadın, uzun zaman sonra uzun bir tanım...
hüzünlü bir parça çalıyor yine arka planda, bak ki bu da şaşmıyor. ismet özel falan da yok odamda ama sesi kulaklarımda. o, beni okur. ben, onu. gıyaben. gayb değil ancak.
mutlu olmak zor, sözlük, sevgili yazarlar. her şeyi, düzeltmeye, kalkışmanın, yok ettiği de olmamak gerek fakat. cümleler devrilsin. siz devrilmeyin. çünkü cümlelere de... size de...
diyenler olacaktır elbet. elbette cüreti pek âlâdır densizlerin. senden bekler sonra; güvenlikçisi, kasabı, bakkalı... bekler de bekler. döngü bile düzgün çalışmaz. birazdan binip gideceğin eski kırmızı külüstür bile bekler.
olsun. sen, seni anlayana mucizesin. olsun. izin verme! sana çirkin demelerine. dalgalanan acılar, yürek burkan; gam, keder arasına serpiştirilmiş saadetin. bırak. mutlu ol. olsun. mutlu ol sözlük.
güzel arkadaşlık. yeni tanıştık. ya da, henüz. o, beni okur. ben, onu. gıyaben. gayb değil fakat. o zaman tutanamayanlara tutanamayan kadın, uzun zaman sonra uzun bir tanım...
hüzünlü bir parça çalıyor yine arka planda, bak ki bu da şaşmıyor. ismet özel falan da yok odamda ama sesi kulaklarımda. o, beni okur. ben, onu. gıyaben. gayb değil ancak.
mutlu olmak zor, sözlük, sevgili yazarlar. her şeyi, düzeltmeye, kalkışmanın, yok ettiği de olmamak gerek fakat. cümleler devrilsin. siz devrilmeyin. çünkü cümlelere de... size de...
diyenler olacaktır elbet. elbette cüreti pek âlâdır densizlerin. senden bekler sonra; güvenlikçisi, kasabı, bakkalı... bekler de bekler. döngü bile düzgün çalışmaz. birazdan binip gideceğin eski kırmızı külüstür bile bekler.
olsun. sen, seni anlayana mucizesin. olsun. izin verme! sana çirkin demelerine. dalgalanan acılar, yürek burkan; gam, keder arasına serpiştirilmiş saadetin. bırak. mutlu ol. olsun. mutlu ol sözlük.
devamını gör...
1637.
güçlü olduğun kadar mı yük biniyor omuzlarına, yoksa zayıf olduğun kadar mı ağır yaşam ??bugünün sorgulama konusuydu buydu sevgili sözlük.
ikisi de olabilirdi ama ben güçlü olmayı ve güçlü kalmayı seçiyorum çünkü biliyorum ki o güç bende var oldukça omuzlarim sanılanın aksine hep dik kalacak..
güçlü olmak demisken, bazen acına rağmen gülmek ve sırf içinden geldiği için ağlamaktir güç.
çünkü zayıflar ağlamayı acziyet, gülmeyi kendine fazla görür.
bir başka karalama da görüşürüz bye.
ikisi de olabilirdi ama ben güçlü olmayı ve güçlü kalmayı seçiyorum çünkü biliyorum ki o güç bende var oldukça omuzlarim sanılanın aksine hep dik kalacak..
güçlü olmak demisken, bazen acına rağmen gülmek ve sırf içinden geldiği için ağlamaktir güç.
çünkü zayıflar ağlamayı acziyet, gülmeyi kendine fazla görür.
bir başka karalama da görüşürüz bye.
devamını gör...
1638.
1639.
sevgi ve aşk dediğiniz yalanlar nedir?
menfaat için midir?
seks için midir?
der,derim ve rengi değişen suda yüzmeye devam ederim.
menfaat için midir?
seks için midir?
der,derim ve rengi değişen suda yüzmeye devam ederim.
devamını gör...
1640.
balkona çıktım az önce, hava pek yağmurlu. üstüme gecelerimin yoldaşı olan battaniyemi aldım üşemeyim diye. sonra yurt günlerim geldi aklıma. soğukta sigara içerken alırdım ya üstüme battaniyeyi sonra seninle konuşurduk. saçma sapan aklı başında ne varsa anlatırdık ya birbirimize. en çok bu yüzden özlüyorum seni. biz konuşabilirdik, anlayabilirdik, anlatabilirdik. birinin telefondaki sesinden yüzünde oluşan mimiği bilecek kadar tanıyıp bu kadar uzak olması akıl alır şey değil.
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar
karalama
2