psikiyatrik problemlerin insanlara karizmatik gelmesi
başlık "gofrettin" tarafından 12.11.2020 21:18 tarihinde açılmıştır.
121.
bir kişideki psikiyatrik bir problem ancak ve ancak başka bir psikiyatrik problemi olan kişiye karizmatik gelebilir. sağlıklı insan salak mı? gitsin psikiyatrik problemi olan kişiyi karizmatik bulsun. körler sağırlar birbirini ağırlar işte. size de davulun sesi uzaktan hoğğşş geliyor. pamela'yı hatırlayın o zaman: davul gibi gerilen o derileri kimbilir kimler inletiyorrr*
devamını gör...
122.
(bkz: etmen guzum)
devamını gör...
123.
gerçi psikiyatrik problemleri olanları sevdiren bir sürü dizi / film var. örneğin joker gibi.
devamını gör...
124.
aslında karizmatik geldiği için psikiyatrik problemlerini dile getirmez insanlar. benim sorunlarım var, bana yüklenme, geri dönüşü olmayan şeyler yapmaya çok meyilliyim alt metnini vermek için bunu dile getirirler.
hastalık hastaları ve ilgi budalaları hariç durum budur.
hastalık hastaları ve ilgi budalaları hariç durum budur.
devamını gör...
125.
şimdiye kadarki flörtlerimin inandığı saçma gerçektir:
"ben kitap okuyamıyorum yiaa... film de izleyemiyorum... adhd var bendeeeaa..."
ya kusura bakma da sen dümdüz geri zekalısın balım.
"ben kitap okuyamıyorum yiaa... film de izleyemiyorum... adhd var bendeeeaa..."
ya kusura bakma da sen dümdüz geri zekalısın balım.
devamını gör...
126.
bende ankastre bozukluğu var hawali
devamını gör...
127.
geri zekâlılara gelir tabii ki. hele o anksiyeteyi bir şey sanıyorlar ve psikologlar bir tanı koymamalarına rağmen onlar koymuş gibi davranıyorlar. dünyanın en iğrenç şeyi kesinlikle anksiyete ve bunu havalı görmeleri çok utanç verici. tüm hayatımı etkileyen bir şey insanlara nasıl havalı gelebilir anlamıyorum. dümdüz cahillik.
devamını gör...
128.
tahammül seviyemin az oluşu, yalnızlığı sevmem, okbem ve insanlardan uzak durmam beni karizmatik yapıyor, eved. kşjkşj
devamını gör...
129.
tam bir içi beni dışı seni yakar durumu. misal:
en nihayetinde serabıma kavuşunca hadi çıkalım dışarıda bir şeyler içelim dedik. oturduk mekanın birine, benim aklım serap şarap mı isteyecek bira mı sorusunda? normalde şarapçıyım ve bir serapçı olarak serabın da şarapçı olması hoşuma gider amma velakin dış mekanda serapla sarhoş olmak mümkün iken şarapla sarhoş olmak mümkün değil. batarız, o kadar aklım çalışıyor hala. neyse insaflı çıktı sevdiceğim de bira söyledi, benim de canıma minnet, sabahtan beri bir lokma yememişim (neden? çünkü yemek yemek çok primitif bir eylem, o ne öyle hayvan gibi, ıyyk! yok la yok bildiğin deliyim işte) birayı çorba niyetine içerim diyorum içimden.
sohbet muhabbet iyi gidiyor. bu arada serap da tam bir leş çıktı neyse ki, deli gibi bira içiyor kadın. fosur fosur sigara da cabası. ben de tam böyle kadınlardan hoşlanıyorum zaten. süper her şey. biz ama bir oturduk bayağıdır oradayız, arada da garson bir çocuk var güleryüzlü bir şey, abi var mı bir isteğiniz filan diye soruyor. tanımam etmem ama bana böyle ilgi alaka göstermesi ile mekanın gediklilerinden, ağır abilerindenmişim gibi bir hava oluştu. ben de memnunum açıkçası seraba hava atıyorum diye düşünüyorum. su gibi içtik, mekan boşaldı, bir biz kaldık. bizim garson yanaştı, abi yavaştan kapatıyoruz, sana bir türk kahvesi getireyim istersen dedi. oğlum bir tane niye getiriyorsun ikimize de getirsene dedim. bir garipsedi gibi geldi. ben de o sıra seraba döndüm alman usülünün neden medeniyet göstergesi olduğu fikrini aşılamak için üstün alman teknolojisinden giriş yaptım ne alakaysa, ama ben kendimi tanıyorum kesin bir alaka bulurum yeterli zaman varsa. garson elinde iki kahve ile geldi, masaya koyarken "abi biraları ikişer ikişer içen adam kahveyi de ikişer içer tabi. ama helal olsun, 12 bira içtin, ne bir konuşmanda bozulma var ne de birine salça oldun, tebrik ederim bünye sağlammış. karizma budur" dedi.
kafamı bir çevirdim, serap yok! hesabı kitleyip kaçmış, versene kızım 6 biranın parasını!
özetle, bir oturuşta 12 bira içtim yalanı yalan değil, hayali arkadaşınız varsa gayet de mümkün.
not: hayır bir şey değil, deli taklidi yapacam diye deli oldum "üç-harf". hocam, ben senin mabadından uydurduğun psikanaliz metoduna selam edeyim. neymiş efendim, "delilik yoktur, az delilik vardır" yok efendim "delileri anlamak için daha iyi delirmek lazım"mış. hoca hoca, kafa gidiyor tut hele hele! türkiye bir freud kaybetti dünya bir deli kazandı noktasındayım, sos!
en nihayetinde serabıma kavuşunca hadi çıkalım dışarıda bir şeyler içelim dedik. oturduk mekanın birine, benim aklım serap şarap mı isteyecek bira mı sorusunda? normalde şarapçıyım ve bir serapçı olarak serabın da şarapçı olması hoşuma gider amma velakin dış mekanda serapla sarhoş olmak mümkün iken şarapla sarhoş olmak mümkün değil. batarız, o kadar aklım çalışıyor hala. neyse insaflı çıktı sevdiceğim de bira söyledi, benim de canıma minnet, sabahtan beri bir lokma yememişim (neden? çünkü yemek yemek çok primitif bir eylem, o ne öyle hayvan gibi, ıyyk! yok la yok bildiğin deliyim işte) birayı çorba niyetine içerim diyorum içimden.
sohbet muhabbet iyi gidiyor. bu arada serap da tam bir leş çıktı neyse ki, deli gibi bira içiyor kadın. fosur fosur sigara da cabası. ben de tam böyle kadınlardan hoşlanıyorum zaten. süper her şey. biz ama bir oturduk bayağıdır oradayız, arada da garson bir çocuk var güleryüzlü bir şey, abi var mı bir isteğiniz filan diye soruyor. tanımam etmem ama bana böyle ilgi alaka göstermesi ile mekanın gediklilerinden, ağır abilerindenmişim gibi bir hava oluştu. ben de memnunum açıkçası seraba hava atıyorum diye düşünüyorum. su gibi içtik, mekan boşaldı, bir biz kaldık. bizim garson yanaştı, abi yavaştan kapatıyoruz, sana bir türk kahvesi getireyim istersen dedi. oğlum bir tane niye getiriyorsun ikimize de getirsene dedim. bir garipsedi gibi geldi. ben de o sıra seraba döndüm alman usülünün neden medeniyet göstergesi olduğu fikrini aşılamak için üstün alman teknolojisinden giriş yaptım ne alakaysa, ama ben kendimi tanıyorum kesin bir alaka bulurum yeterli zaman varsa. garson elinde iki kahve ile geldi, masaya koyarken "abi biraları ikişer ikişer içen adam kahveyi de ikişer içer tabi. ama helal olsun, 12 bira içtin, ne bir konuşmanda bozulma var ne de birine salça oldun, tebrik ederim bünye sağlammış. karizma budur" dedi.
kafamı bir çevirdim, serap yok! hesabı kitleyip kaçmış, versene kızım 6 biranın parasını!
özetle, bir oturuşta 12 bira içtim yalanı yalan değil, hayali arkadaşınız varsa gayet de mümkün.
not: hayır bir şey değil, deli taklidi yapacam diye deli oldum "üç-harf". hocam, ben senin mabadından uydurduğun psikanaliz metoduna selam edeyim. neymiş efendim, "delilik yoktur, az delilik vardır" yok efendim "delileri anlamak için daha iyi delirmek lazım"mış. hoca hoca, kafa gidiyor tut hele hele! türkiye bir freud kaybetti dünya bir deli kazandı noktasındayım, sos!
devamını gör...
130.
#2558024kimse anksiyetiyi havalı olarak görmüyor zaten. burda kastedilen bipolar ,borderline,şizofreni gibi hastalıklar çünkü dizilerde ve filmlerde bu hastalıklara sahip kişiler aşırı zeki , cool oluyolar.
gerçekten bir bağlantısi var evet. bir kisinin zeka duzeyi aşırı yüksekse özellikle bu hastalıklara yakalanma ihtimali yüksektir ancak bu hastalığa sahip olan herkes de üstün zekalı olmuyor.
gerçekten bir bağlantısi var evet. bir kisinin zeka duzeyi aşırı yüksekse özellikle bu hastalıklara yakalanma ihtimali yüksektir ancak bu hastalığa sahip olan herkes de üstün zekalı olmuyor.
devamını gör...
131.
ben düzenli olarak doktora gidiyorum mesela. ilk defa havalı göründüğünü düşündüren bir yazı gördüm.
devamını gör...
132.
ilginç. #2558739 de denilen gibi evet havalı gösteriliyor, ama arkasında bir vahşet barındırıyor. bu durum kendini seri katillere aşık olanlar durumunda da göstermekte. bu tür durumlar dışında herkesin depresyondayım demesine değinmek istiyorum. depresyon kemiklerinizi delercesine size acı verir, uyutmaz veya uyandırmaz, sizi yatağa bağlar, hiçbir işinizi yaptırmaz ve insanların gözünde sizi bir çöp gibi gösterir ve sizi suçlu konumuna düşürür. çünkü herkesin tek gördüğü yataktan kalkmayan, odasından çıkmayan bir tembeldir. kalk hava al, yürüyüş yap, egzersiz yap, hobi edin, insanlarla muhabbet et sosyalleş vs vs laflarının sonucu sıfırdır ve sonra insanlar size kendi kendine yapıyor yaftasını yapıştırır. ancak anlaşılmayan şey şu ki depresyonun kendisni bunları yapamama halidir. bir de ölüm düşünceleri vardır. inançlısın sen intihar haram, yaşamak güzel, yaşamaya değer, her zaman bir umut vardır vs rahatlayacaksanız söyleyin ancak sihirli sözlermiş gibi davranmayın. suçlamak kolaydır, anlaşılması zor bir hastalıktır, tedavi edilmesi gereken psikiyatrik ve psikolojik bir sorundur. bir de anksiyete var iki endişelendiniz, elleriniz titredi diye anksiyetiniz olduğu anlamına gelmez rahat olun. ve bence kendi kendinize tanı koymayı bırakın, tanı konan insanları da yargılmayaın anlaması zorsa susmanız en büyük destektir.
devamını gör...
133.
sonunda kadar katıldığım başlık. ne zaman sosyal medyada psikolojik veya psikiyatrik rahatsızlıklarla ilgili bir video görsem, yorumlardaki herkes o rahatsızlığa sahip oluyor. herkes bipolar, herkes okb, herkes majör depresyon hastası. ulan neden bu kadar havalı geliyor anlamlandıramıyorum. ilk başta yalnızca ergenlik çağındaki insanlarda var sanıyordum fakat 30'lu yaşlardaki insanlar bile kendilerine böyle tanılar koyup havalı olduklarını düşünüyorlar.
devamını gör...
134.
insanlara mı psikiyatrik insanlara mı..!
devamını gör...
135.
alakası yok abi. sürekli depresyonundan ve ne kadar kötü hissettiğinden bahseden bi depresyon hastasının (veya 2 gün iyi hissetmediği için depresyon hastası olduğunu sanan geri zekalıların) boş muhabbetleri kadar, tip-1 bipolar hastalığına* sahip insanların yakınlarına ve çevresine oluşturduğu boktanlık kadar can sıkıcı bir şey olamaz. bu bağlamda insanların bu vesile ile kendilerine ve çevrelerine dışavurumlarının negatif enerjiliğinin hiçbir şekilde karizmatik gelmesinin imkanı yok. ne yaşıyonuz olum.
devamını gör...
136.
psikolojisi bozuk insanın sağı solu belli olmaz düşüncesiyle bunu kontrol dışı bir güce sahip olmak şeklinde yorumluyorlar. aynı zamanda psikolojik rahatsızlıkların "fazla zekadan" kaynaklandığına yönelik genel bir inanış da mevcut ve bu da insanları etkiliyor. ek olarak sıradışı bir unsura sahip olarak herkes kadar sıradan olma hissinden arınma isteği duyuyorlar. kendi farkını ortaya koyacak hiçbir şeye sahip olmayan, kendini bulamamış kişilerin özentisidir bu.
tabii gerçekten hasta birine denk gelince illallah edip psikolojik sorunlu insanların ne menem bir sabır imtihanı olduğunu anlarlar.
tabii gerçekten hasta birine denk gelince illallah edip psikolojik sorunlu insanların ne menem bir sabır imtihanı olduğunu anlarlar.
devamını gör...
137.
psikolojik rahatsızlıklar aslında herkeste parça parça bulunan, bazılarında sadece ileri seviyeye varmış şeyler. bunlar aslında bir anomali değiller. çünkü doğada anomali diye bir şey yoktur. her şey normaldir. hayatın zorlayıcılığı karşısında bireylerin geliştirdiği, geliştirmek zorunda kaldığı savunma mekanizmalarına "psikiyatri' tarafından hastalık gözü ile bakılıyor ve tedavi edilmeye çalışılıyor. bu insanların geçmişe yönelik tecrübelerini tamamen sıfırlamak demek, ki bu imkansız bir şey. adam kendisini korumak için geliştirdiği silahlardan neden vazgeçsin ki? bu sebeple de hastaların iyileşme oranı yüzde 0'a yakın. çünkü olmayacak şey. ama ilaç lobileri durumdan memnun olduğu için devam ediyorlar, o kadar. bu düzlemde hiç kimse unutmamalı ki: amaç ne insan sağlığı, ne de insanlar için iyi bir hayat, amaç sadece ve sadece daha çok para.
tıp zaten büyük ölçüde, gerek immün sistemin geliştirilmemesi, gerekse baskılanması yönünde ilaçlar veya uygulamalar geliştirerek, herkesi birer müşteriye çevirme peşinde. günümüzde doktorlar diğer meslekler gibi para kazanma dürtüsü dışında herhangi bir amacı olmayan insanlardan ibaret. bunların para kazanmak için insan sağlığını korumak bir yana, tehlikeye atacak bir sürü uygulaması var. zaten estetik cerrahi dediğimiz şey, güya sözde ettikleri hipokrat yeminine ihanetten başka bir şey değildir. çünkü: hipokrat'ın ilk ilkesi iyileştirmekten ziyade zarar vermemektir. burnunu beğenmeyen bir gerizekalının burnunun şeklini değiştirmenin iyileştirme ile ne alakası var ki?
kapitalist düzlemde tek amaç para kazanmaktır, bu dindar veya komünistler için bile böyledir. gerisi de bolca safsata.
tıp zaten büyük ölçüde, gerek immün sistemin geliştirilmemesi, gerekse baskılanması yönünde ilaçlar veya uygulamalar geliştirerek, herkesi birer müşteriye çevirme peşinde. günümüzde doktorlar diğer meslekler gibi para kazanma dürtüsü dışında herhangi bir amacı olmayan insanlardan ibaret. bunların para kazanmak için insan sağlığını korumak bir yana, tehlikeye atacak bir sürü uygulaması var. zaten estetik cerrahi dediğimiz şey, güya sözde ettikleri hipokrat yeminine ihanetten başka bir şey değildir. çünkü: hipokrat'ın ilk ilkesi iyileştirmekten ziyade zarar vermemektir. burnunu beğenmeyen bir gerizekalının burnunun şeklini değiştirmenin iyileştirme ile ne alakası var ki?
kapitalist düzlemde tek amaç para kazanmaktır, bu dindar veya komünistler için bile böyledir. gerisi de bolca safsata.
devamını gör...
138.
sosyal medya ve hatta hollywood sineması sayesinde yalan yanlış bir şekilde ortaya çıkan durumdur. psikiyatrik problemler bir insanın hayatını yaşanmaz hale getirebilen, izlenmesi ve eğer uygunsa terapi/tedavi yöntemleri ile en azından semptomları azaltılması gereken problemlerdir. hayatınızda en azından orta derecede depresyon yaşamışsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. psikiyatrik problemler hollywood filmlerinde gördüğünüz aşırı karizmatik karakterlerle izah edilemez.
devamını gör...
139.
psikiyatrik problemlere sahip insanlara hiç karizmatik gelmiyor valla.
devamını gör...
140.
hastalık hastası insanlar sever kendilerine teşhis koymayı. gerçekten hasta olanlar teşhisi ve tedaviyi kabul etmekte zorlanıyor.
devamını gör...