yazar: ihsan oktay anar
yayım yılı: 1995
yazarın ilk romanıdır. 20'den fazla dile çevrilen eser, dünyayı dolaşıp atlas hazırlamak isteyen lakin tembellikten hiçbir şey yapamayan uzun ihsan efendi adlı bir adamı konu alır.
eser daha sonrasında ilban ertem tarafından çizgi roman olarak yayımlanmıştır.
yayım yılı: 1995
yazarın ilk romanıdır. 20'den fazla dile çevrilen eser, dünyayı dolaşıp atlas hazırlamak isteyen lakin tembellikten hiçbir şey yapamayan uzun ihsan efendi adlı bir adamı konu alır.
eser daha sonrasında ilban ertem tarafından çizgi roman olarak yayımlanmıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "dieselengine" tarafından 08.12.2020 13:42 tarihinde açılmıştır.
1.
ihsan oktay anarın sihirli mucizevi romanı. yazarı tanımıyorsanız ağır gelebilir ama onun diline alışıp onun kitaplarını okumak insanı bambaşka alemlere götürür. yazarın ilk romanıdır ayrıca ve en sıkı romanıdır benim için. kitap zaten başlar başlamaz sizi zor bir sınava tabi tutuyor beni okuyacak popo sende var mı sayın okuyucu diyor. şöyle başlıyor efenim. ulema, cühela ve ehli dubara, ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikayet ve beyan etmişlerdir ki kun-i kainattan 7079 yıl, isa mesih'ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı. ayrıca en sevdiğim alıntıyı eklemek isterim ihsan hocanın felsefik bir bakış açısıyla kaleme aldığı benim için kitabın en değerli bölümlerinden birisidir. --- alıntı ---
üşünüyorum, o halde ben varım.. düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum.. bu adam, düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor.. ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum.. çünkü o, benim düşüm.. varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum.. öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor.. o gerçek, ben ise bir düş oluyorum.
--- alıntı ---
kesinlikle ama kesinlikle okunması gereken inanılmaz bir eser. uzun ihsan efendi saygıyla selamlıyorum seni.
üşünüyorum, o halde ben varım.. düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum.. bu adam, düşünüyor olmasından varolduğu sonucunu çıkarıyor.. ve ben, onun çıkarımının doğru olduğunu biliyorum.. çünkü o, benim düşüm.. varolduğunu böylece haklı olarak ileri süren bu adamın beni düşlediğini düşünüyorum.. öyleyse, gerçek olan biri beni düşlüyor.. o gerçek, ben ise bir düş oluyorum.
--- alıntı ---
kesinlikle ama kesinlikle okunması gereken inanılmaz bir eser. uzun ihsan efendi saygıyla selamlıyorum seni.
devamını gör...
2.
türk edebiyatı'ndaki favori romanım. sırf girişteki bir paragraflık betimleme için bile alınıp sonuna kadar okunur. bittiğinde üzülmekle beraber gerçekliği için acaba dersiniz. uzun ihsan efendi ile birkaç kelime sohbet etmek için zaman yolculuğunu istersiniz.
anlatım dili aynı güzellikte yabancı dillere çevrilebilecek olsa yurt dışından ödülsüz dönmezdi muhtemelen. ayrıca ilk yayına çıkalı 25 yıl olmasına rağmen hala bu kadar az bilinmesi de bizim ayıbımız olsun.
varolsun ihsan oktay anar.
anlatım dili aynı güzellikte yabancı dillere çevrilebilecek olsa yurt dışından ödülsüz dönmezdi muhtemelen. ayrıca ilk yayına çıkalı 25 yıl olmasına rağmen hala bu kadar az bilinmesi de bizim ayıbımız olsun.
varolsun ihsan oktay anar.
devamını gör...
3.
ihsan oktay anar'ın iletişim yayınlarından 1995 yılında çıkan ilk romanı.
anar'ın kendine has harika üslubuyla yazdığı bu tarihi roman varoluşsal konuları irdeleyen, içinde anlamına sözlükten baktığımız bolca eski sözcük bulunan ve okuması oldukça keyif veren kült bir başyapıta dönüşmüştür seneler içerisinde.
romanı bitirdiğinizde eski istanbulda(osmanlı zamanı) ufak bir tur atmış gibi hissediyorsunuz.
anar'ın kendine has harika üslubuyla yazdığı bu tarihi roman varoluşsal konuları irdeleyen, içinde anlamına sözlükten baktığımız bolca eski sözcük bulunan ve okuması oldukça keyif veren kült bir başyapıta dönüşmüştür seneler içerisinde.
romanı bitirdiğinizde eski istanbulda(osmanlı zamanı) ufak bir tur atmış gibi hissediyorsunuz.
devamını gör...
4.
okurken hissettirdiklerini tanımlamak zordur. bir uçan halıya binmiş, puslu kıtaların üzerinde seyahat ediyormuşum da her olay gözümün önünde oluyormuş, hepsinin devinimine şahitmişim gibi hissettiren kitaptır. gökten korkusuzca, kaygısızca süzülmek hissi verir.
devamını gör...
5.
kelime dağarcığınızın gelişmesi için birebirdir. ihsan oktay anar çok detaylandırarak tasvirler her şeyi, e haliyle bunu yaparken de alışık olmadığımız kelimelerden yararlanır bolca. ama bu "süslü" kelimeler sizi korkutmasın. bir kere yazarın diline alışınca kitabı elinizden bırakmak istemeyeceksiniz.
devamını gör...
6.
iyi bir okur olmama rağmen kitap bitince hiçbir şey anlamadığım nadir eserlerdendir.
olay örgüsü karmaşık ve kopuktur , ordan oraya ordan oraya n’oluyo ya ? dersiniz okurken .
olay örgüsü karmaşık ve kopuktur , ordan oraya ordan oraya n’oluyo ya ? dersiniz okurken .
devamını gör...
7.
eğer gerçekten var olduğuma emin olsaydım, bu tanıma ben de var olmak adına bir iki şey yazardım. yazdığıma göre var olduğuma eminim. gözlerimi kapattığımda yok oluyor her şey,. ben de yok oluyorum karanlıkta. gözlerimi açınca ışık geliyor, tuşlara basıyorum, ekranda harfler çıkıyor. ama bu bir rüya da olabilir.
uykuda mıyım değil miyim bilmediğim için, sadece uzun ihsan'ın ilk ve en iyi romanıdır diyebileceğim tanım.
uykuda mıyım değil miyim bilmediğim için, sadece uzun ihsan'ın ilk ve en iyi romanıdır diyebileceğim tanım.
devamını gör...
8.
ihsan oktay anar efendi hazretlerinin güzel kitaplarından biri. burada kendisinin başlığına tüm kitaplarının bir değerlendirmesini yapmıştım kendime göre yanlış değilsem.
kitabın girişi şu şahane cümle ile başlar; (bazı kelimelerin türkçe anlamları spoiler içinde yıldızlı verildi)
ulema, cühela ve ehli dubara*; ehli namus*, ehli işret* ve erbab-ı livata* rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı kâinattan* 7079 yıl, isa mesih'ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına kostantiniye derler tarrakası* meşhur bir kent vardı. ceneviz taifesinin buraya ilk gelen gemilerine karanlıkta uçan bir ak martının yol gösterdiği, ancak salimen karaya vasıl olduktan sonra dümencileri olacak pundus nam kâfirin bu martıyı mesih addederek yuvasını arayıp bulduğu ve itikatlarınca isa'nın etini yemek sünnet olduğundan kuşu kızartıp yediği rivayet olurdu.
kitabın girişi şu şahane cümle ile başlar; (bazı kelimelerin türkçe anlamları spoiler içinde yıldızlı verildi)
ulema, cühela ve ehli dubara*; ehli namus*, ehli işret* ve erbab-ı livata* rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı kâinattan* 7079 yıl, isa mesih'ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına kostantiniye derler tarrakası* meşhur bir kent vardı. ceneviz taifesinin buraya ilk gelen gemilerine karanlıkta uçan bir ak martının yol gösterdiği, ancak salimen karaya vasıl olduktan sonra dümencileri olacak pundus nam kâfirin bu martıyı mesih addederek yuvasını arayıp bulduğu ve itikatlarınca isa'nın etini yemek sünnet olduğundan kuşu kızartıp yediği rivayet olurdu.
devamını gör...
9.
ihsan oktay anar'ın tarihi gibi gözüken fantastik romanıdır. birbirinden farklı karakterleriyle, gözünüzü kapatıp canlandırabileceğiniz kadar güzel betimlemeleriyle muhteşem bir kitap.
bazılarının sıkıcı ve anlamsız bulduğunu görünce kitabı kendim yazmışım gibi çok üzülüyorum. uzun zamandır en sevdiğim kitap olan rüzgarın gölgesi'ni geçerek bir numaraya ulaştı. bir kitap anca bu kadar tat verebilir.
bazılarının sıkıcı ve anlamsız bulduğunu görünce kitabı kendim yazmışım gibi çok üzülüyorum. uzun zamandır en sevdiğim kitap olan rüzgarın gölgesi'ni geçerek bir numaraya ulaştı. bir kitap anca bu kadar tat verebilir.
devamını gör...
10.
sakın ertelemeyin elinizde varsa direkt okuyun ben bu hatayı yaptım geçen sene okudum o kadar güzel ki böyle akıp gidiyor. efrasiyabın hikayelerinde öneririm o da efsanedir.
devamını gör...
11.
ihsan oktay anar'ın en çok bilinen ve beğenilen mistik bir havaya sahip, sürükleyici bir romanıdır. romanda olayın hangi tarihte ve nerede geçtiği pek belirtilmez, kendi düş gücümüzle yorumlarda bulunabiliriz yalnızca. güncel edebiyatımızda okunması gereken nadide eserlerden biri olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...
12.
mülkiye siyaset bilimi ve kamu öğrencisi olarak 1.sınıf güz döneminde toplumbilim dersi kapsamında aykut hocanın okuttuğu kitaptır. sorulan soruyu anımsamamakla birlikte bizlere kitap okumayı bilmediğimizi kanıtlamıştı
devamını gör...
13.
türk edebiyatının yüz akıdır. kelimelerle dans ederek sizi hikayenin içine alır ve hamur gibi yoğurur. romanda geçen osmanlıca kelimelerin bol olması okumayı biraz yavaşlatsa da ilk kez duymuş olsanız da yazarın o kelimeyle ne anlatmak istediğini anlarsınız.
devamını gör...
14.
bu kitapla evlilik teklifi almıştım. cevabımdan emin olamadığı için yüzük yerine bu kitapla teklif etmişti. sonra da terk edilince kitabı okumuştum. kitap güzel anısı ise kötü. lütfen güzel şeyleri mahvetmeyelim. hele ki böyle güzel eserleri bir insana dayamayın.
devamını gör...
15.
bu kitabın bende bıraktığı etki öyle büyüktü ki vakti zamanında bir kız arkadaşıma hediye etmiştim. kelimelerin arasında kaybolsun, kurguya en az benim kadar hayran kalsın, okurken elinden düşürmek istemesin, (bkz: bilmek ve şahit olmak en büyük mutluluktur) cümlesine kafa yorsun istemiştim. ancak bilemedim kitabın daha ilk sayfalarında sıkılacağını, kıymet bilmeyip değersiz bir kitap gibi kenara atacağını. velhasıl olan bizim kitaba oldu. bir süre sonra da ayrıldık zaten.
devamını gör...
16.
"ulema, cühelâ, ehli dubara..." diye başlayan, içerisinde osmanlıca kelimenin çok kullanılması neticesinde ilk sayfaları sıkıcı gelebilir fakat her faninin bu kitapla kesinlikle tanışması şahsi fikrimdir. tek seferlik bir okuma kitabı olarak değil bir başucu kitabı yapıp belirli aralıklarla tekrar tekrar okunarak farklı hazlar alınacağını düşündüğüm kitaptır.
devamını gör...
17.
dümdüz anlatımıyla doğallığı yakalamış,çok hacimli olmayan, iletişim gibi daş daş bir yayınevinin bastığı,tarihi romanımsı ihsan oktay anar kitabı.
güzel kitaptır,sürreal,metafizikî şeyler var gibidir.
osmanlı'da, bir aylaktan bozma dişçi, kallavi bir denizci ve birkaç akrabası arasında geçen bir olay akıcı şekilde anlatılmıştır okuduğum kadarıyla.
güzel kitaptır,sürreal,metafizikî şeyler var gibidir.
osmanlı'da, bir aylaktan bozma dişçi, kallavi bir denizci ve birkaç akrabası arasında geçen bir olay akıcı şekilde anlatılmıştır okuduğum kadarıyla.
devamını gör...
18.
okuduğum herşeyin bir düşten ibaret olduğunu son bir cümle ile inandırmaya çalışan ama içinde gerçek ile düşü ayirtetmek yerine tek bir kare resmedilmis siluetin aslinda kim olduğunu anlamam ile kitaba ve yazara bakış açımı ezberimi bozduran eser... "büyük efendi" başlığında ki o mini resim kime ait?.
devamını gör...
19.
fazlasıyla empati yapan biriyim. hatta o kadar çok empati yaparım ki house’u izledikten sonra bir süre topal gezdim. bu okuduğum kitaplara da yansıyor doğal olarak ve elbetteki yazarlara da...
okuduğum kitapları acaba farklı koşullarda yazarla aynı hayatı yaşasam ben de bu kitabı kaleme alabilir miyim diye düşünürüm hep. belki ego gibi gelecek ama cevabım genellikle evet oluyor. tabii istisnalar var. mesela puslu kıtalar atlası.
sadece ilk bölümü okumak bile beni mest etti.
gariptir, bu kitaptan önce da vinci şifresi’ni okuyordum ve neden bizde de böyle gizemli, sansasyonel, buram buram tarih kokan olaylar yok diye sormuştum kendime.
varmış.
bu kitap size pek bir şey katmaz ama osmanlı dönemine dair farklı bir bakış kazandırır. ne muhafazakarlar gibi ne de kendini solcu olarak tanımlayan biri gibi bakmayın bu tarihe.
tarih zenginliktir, tarihimiz ise çok çok zengin. seversin sevmezsin o ayrı konu.
ama kendinizi istanbul’da 300 sene öncesine götürmek isterseniz bu kitap tam da size göre derim.
okuduğum kitapları acaba farklı koşullarda yazarla aynı hayatı yaşasam ben de bu kitabı kaleme alabilir miyim diye düşünürüm hep. belki ego gibi gelecek ama cevabım genellikle evet oluyor. tabii istisnalar var. mesela puslu kıtalar atlası.
sadece ilk bölümü okumak bile beni mest etti.
gariptir, bu kitaptan önce da vinci şifresi’ni okuyordum ve neden bizde de böyle gizemli, sansasyonel, buram buram tarih kokan olaylar yok diye sormuştum kendime.
varmış.
bu kitap size pek bir şey katmaz ama osmanlı dönemine dair farklı bir bakış kazandırır. ne muhafazakarlar gibi ne de kendini solcu olarak tanımlayan biri gibi bakmayın bu tarihe.
tarih zenginliktir, tarihimiz ise çok çok zengin. seversin sevmezsin o ayrı konu.
ama kendinizi istanbul’da 300 sene öncesine götürmek isterseniz bu kitap tam da size göre derim.
devamını gör...
20.
lisedeyken tek günde bitirdiğim roman. sürükleyici ve ilgi çekici bir üslubu var içeridiği farklı kelimeler de epey renk katıyor denebilir. felsefi alt yapısının olmasıysa apayrı bir konu.
devamını gör...