sahaf

kurtlar vadisi dizisinde aslan akbey karakteri emekli olduktan sonra sahaflar çarşısında dükkan açar. kendisi emekli bir kütüphane çalışanı olduğu için bu normal kabul edilir ama aslan bey aslında buradan gizli işlerini yürütür.

istanbul üniversitesinde okurken diziyi de izliyoruz ben de böyle sahaf açarım bütün gün okurum diyordum ama açmadım.

ben hiç kafe açmak istemedim mesela. en fazla kitap kafe falan olurdu.

şehrimde olmadığından, şehir dışında ki akrabaların yanına her gittiğimde, mutlaka uğradığım yerdir kendileri. evet şehirde sahaf yok.

hayalimdeki randevu yeri.

genelde eski ve az bulunan değerli kitapları satan dükkana verilen isimdir. istanbul'da sahaf sayısı epeyce fazladır. bunun yanında, tüm büyükşehirlerde sahaflar çarşısı veya benzer kitapçılar bulunmaktadır.

görüntüsüyle bile huzur vermeye yetendir.

kitap kokusunun ve huzurun olduğu yer.

vaktin nasıl geçtiğini anlamadığınız yerlerdir. öyle hızlıca kitap alıp çıkmakla olmaz. ayaküstü okuduğun kitabin içinden çıkan not, ilk sayfaya atılan tarih ile dilediğin hayali kurma sebebindir. senden önce kim okumuş, ne hissetmiş, özgürce kur kafanda... istediğin kitabı sen dakikalarca arar bulamazsın da, onca karmaşanın arasından tek bir el hareketiyle alır çıkarır sahaf. karmaşanın içindeki düzendir aslolan.

istanbul'lu olmanın getirisiyle beyazıt çevresinde çokça bulduğum, haftada bir kere doğan cüceloğlu hocamın "hunter" tanımını benimseyip, keşfe çıktığım yerlerdir. süleymaniye, gülhane, sahaflardan sonra kafa dinlemek için de iyidir.
sahaflarla ahbap olduysanız ne mutlu size. ayrıca sahaflar kişinin potansiyeline bağlı olarak kendini açar. eski kitap yeni kitap, şu, bu ne ararsanız var. size göre dediğim gibi.
paranız yoksa da yol parasını ve çay parasını ayarlayıp(termosta da çay götürebilirsiniz) okumadığınız kitapları ilginizi çeken kitaplarla takas edebilirsiniz.

bulundugum ilde yakın zamanda dershanemin yanına açıldı. mükemmel ötesi bir sey mükemmel ötesi. alt katı müşteri çekmek için garip yurt dışı ya da instagram ürünleriyle doluyken üst katı tam bi cennet. hatta üst katın yarısı ikinci el yarısı ise sıfır kitaplar ve adam ikisini de ucuza satıyor.

arada gelen kitaplar zaten delirtir insanı. bazı dergilerin ilk sayılarını 2 liraya almıştım. bazı bilimsel kitapları 10 lira civari. bir ansiklopedi vardı arkadaşım 20 tlye almıştı 20 tlye ansiklopedi diyorum.

2. el kitapçılar olarak küçük bi tanım yapılabilir. kimisi plak, kaset, daktilo, fotoroman gibi farklı istekleri de karşılar. samsunda gittiğim plakçı/sahafçıda hoş bir diyaloğa da kulak misafiri olmuştum. sahafın sahibi istediği zaman istediği saatte açıyordu zaten dükkanı o gün de sanıyorum ki arkadaşı geldi ben de içerideyken. diyalog da şöyleydi;
+bugün çarşı bayağı kalabalık.
-bize göre değil ha
+öyle
bu küçük diyalog bana nedense bir kitaptaymışım gibi hissettirdi zaten selim ve turgut’un ilişkisiyle kafayı bozmuştum o sıralar. (bkz: tutunamayanlar)

üniversite zamanlarında çok giderdim küçük şehirdi. kitap satan şaşalı kırtasiyeler yerine köşede kalmış içi sıcacık olan yuvalar gibiydi. saatlerce o küçücük yerde vakit geçirmek hoşuma giderdi. orada bulunan amca ile de bayağı dertleşirdik. güzeldi, huzur kokardı, sevimli yerdi. istanbul'da o samimiyeti bulamıyor insan. bir kitap hakkında sıcak çayımı yudumlarken o amcanın kitabı yorumlayıp hakkında eleştiri yapması pahabiçilemezdi. sahaflar candır kıymetini bilelim.

içlerinde işini düzgün yapan çok az insan vardır sahafların içerisinde, kitap tüccarlarının karaborsası haline geldiğini düşünüyorum son zamanlarda, belki de siyasetçilerden sonra en ahlaksız insanların bulunduğu meslek olabilir.

birçok ikinci el kitap satılan sitelerden insanların okuması için 4-5 liraya konmuş kitapları alırlar, sonra da 2-3 katı fiyata satarlar.
bit pazarlarından buldukları 5-10 liralık kitapları "basımı yok bunun..." diyerek 250-300 lira gibi absürt bir fiyata satarlar.

tabi, "insanlar okusun yahu... okuyabilsin!" diyecek çok az bir kısım da vardır ki inanın insanın hayatını değiştirir, uygun fiyata harika kitaplar okumasına vesile olur, onlar var olsunlar.

kitapçıdan bozma olanları sahaflıktan anlamayan insanlar tarafından idare edildiği için saç baş yoldurabiliyor.

bir zamanlar hazine değerinde şeyler bulunabilen yerler olarak tanımladığımız yerler. bit pazarına döndü esnaflık zaten. kimin ne sattığı belli değil. delinmedik yasa bırakmadılar.

ucuza kitap bulmak sanılanın aksine zor değildir, hele ki bu sahafların internet sitelerinden alışveriş yapıyorsanız. bunun haricinde tek tük koleksiyonluk kitaplar bulmak için de birebir bu sahaflar.

misal imzalı bir zaman çarkı kitabını benim gibi şanslıysanız 40-50 liraya bulabilirsiniz. *

pek tabii özellikle koleksiyon yapma gibi bir planınız varsa hali hazırda pahalı ve bulunması zor kitapların yerine şu aralar çıkmış ve ileride değerlenecek kitapları almak daha mantıklı. sabırlı olmak lazım ama. öyle ha deyince elinizdeki kitap değerlenmiyor.

son olarak bilmeyenler için, nadir kitap com iyi bir alternatif e sahaf.

sahaflardan geçmediğim gün diyar-ı gurbette bulunuyorum zannederdim.
ibnülemin mahmut kemal inal

aranılan kitabı değil de denk gelinecek kitabı bulmak için gidilmesi gereken dükkanlardır. efemera konusunda aşmışları vardır ki bunların tadından yenmez.

mesela vitrinde istanbul ansiklopedisi'nin fasiküllerinin olduğu bir sahaf için önce "oha" denmeli, ardından mabet olarak kabul edilmelidir.

ankara'da eskiden çok fazla ugradigim ama son zamanlarda eski kitap ayağını hepsinin adam tikmeye çalıştığını gördüğüm için soğuduğum kitap satıcılaridir.

bunun sebebi de gene her zamanki bu bir seyi aşırı abartma halimiz. adam kekonun teki. sakal bırakmış sigaradan tipi kaymis çay içiyor duman altı ortam, çocuk gelip soruyor abi şu kitap var mi?. bizimkisi ağzında sigara sağdan 4. sırada var. çocuk vaaooov nasıl da her kitabı biliyor nasıl da bilgili. ulan adamın işi bu. sen gelmeden önce biz aynı kişiyle ta.ak muhabbeti yapıyorduk.

neyse özetle her insan bir değil ama bir şeyi gereğinden fazla abartmayalım. ne her eski kitabın değeri var ne de her sahaf türk dizilerinde gördüğünüz o bilge insanlardan biri.

"sahhaf" olarak yazılır. istanbul - fatih taraflarındaki pasajlarda birbirinden değerli kitapları bulabileceğiniz birçok sahhaf bulunuyor.

başıma bir iş gemeyecekse başlıktaki romantizm midemi bulandırdı. içinde kaybolmaktan hoşlanıyorum diyor. allah'ını seversen bu sözler hangi üçüncü sınıf edebiyata ait? sahaflar evet gereklidir ama hiçbiri tertemiz sıfır bir kitapçı rafı olamaz. zaten ikinci el kitap nedir ya? roman açısından diyorum, ders kitapları ayrı.

anıları olan kitapların sığınağı.