#netflix dizisi
dram / fantastik / macera / yerli
4.8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

20 ocak tarihinde yayına girmesi beklenen netflix yapımı dizi.başrollerinde serenay sarıkaya ve burak deniz'in olduğu dizi konusunu şahmaran efsanesinden alıyor.

şahmaran | tarih duyurusu | netflix / netflix türkiye
devamını gör...
anadolu' nun birçok yerinde dilden dile aktarılmış filmi çekilmiş bir hikayedir. insanoğlunun acizliği ve dostluk gibi kavramları içermesi bakımından benim değerli bulduğum kültürel ögeler bulundurur. en çok tarsus' da denk geldim figürlerine, meydanda bir şahmeran heykeli bulunur, marka olarak kullanılır, heykelin hemen yanında bir hamam bulunur. ılerisinde danyal peugember' in kabri vardır. dizisi yapılacaktı ne oldu pek bilgim yok ama sanırım yakında çıkacak. tarsus ilçe olarak özellikle merkezi, tarih açısından çok kıymetli ama ileride daha çok anlaşılacak kıymeti. neyse konu şahmerandı, tarsus' u yılanlar basana kadar yayınlanır umarım dizi.
devamını gör...
şurada 2 kelam etmek üzere ilk bölümü zor bitirdim. atiye, hakan muhafız hezimetleri yetmemiş gibi görünüyor. gel ders ver diye öğrenciye yalvaran hoca mı dersin, beyoglu'da gezersin ezgileriyle hıdırellez kutlayan mı dersin gece çekiminde kafalarda eksik olmayan şapkaları ve enfes yangın sahnesiyle khaleesilerin dragonlarını kıskandıran bir fantastik absürtü örneği.
devamını gör...
bir bölümü bir sezona yaymışlar resmen bu kadar yavaş ve ağır bir dizi izlemedim, bir şey olsun artık diye diye 6. bölüme geldim...
devamını gör...
spoiiii

tahammül seviyemin çok çok üstünde bir dizi olmuş. şahsu* sunum yapmak için adana'ya gidiyor, gitmişken dedemle de yüzleşeyim diyor sonra bir bakıyor ki şahmaran'ın soyundan gelenlerin arasına girmiş. arasına girdiği kişiler de şahmaran'a çok inanıyormuş. maran* ile karşılaşacaklarmış, hayatları değişecekmiş, aşık olacaklarmış da falan da filan. ama zaten bunların hiçbiri de tesadüf değil çünkü şahsu'da onlardan biri...

yemin ediyorum atiye'nin turuncusu. hiçbir farkı yok. o kadar yavaş ve o kadar sıkıcı bir dizi ki. hiçbir merak duygusu uyanmadı, o mert ramazan demir iticisinin şarkı söylediği yerde ben fenalık geçirdim, sinir krizinden bayılıvermişim. serenay sarıkaya oyunculuğu da unutmuş. avel avel geziyor ortalıkta. burak deniz'in de önceki havası kaybolmuş. yaşlanmış sanırım biraz. eski oyunculuk hevesleri kalmadı mı acaba? belki de dizinin kötü olduğundan emindiler...

dizinin efektleri çok kötüydü. ülkede bu bölümü milyon tane okuyan var ama hiçbirisi alev efektini gerçekçi yapmayı beceremiyor mu? ya millet beceremiyor ya da para vermemek için ucuzları buluyorlar. maran'ın bir ara vampir olacağını düşündüm. gözleri falan bir değişti. zaten çoğu yorumda da insanlar alacakaranlık serisine benzetmiş. edward cullen'ın ailesine benzetmesi de yapılmış. gerçekten benziyor bu arada. dizide sürekli kehanet gelmiş, kadın seçilmiş... gözünüze sadece şahsu'nun seçilmiş olduğu sokuluyor, başka da bir şey yok. dizi zaten böyle bitiyor. hiçbir şey olmuyor yani... maran da zaten mar soyundan, deri falan değiştiriyor, yılanlarda ne varsa onda da var ama kehanete inanmıyor falan... soyun bir kısmı gizlenirken bir kısmı ulu orta yaşıyor. cullen ailesi gizlenmiyordu ama şapkalılar gizleniyordu ya hani heh işte aynı onun gibi... yılan doğurdular lan dizide... saçma sapan bir şeydi, izlemeyin.

biz artık bu fantastiklerden uzaklaşalım, beceremiyoruz gerçekten. yani olmuyor, ilgi çeken bir yanı yok bu dizinin. bir milletin fantastik yapımlarına falan bakıyorum; harry potter, yüzüklerin efendisi, karayip korsanları, jumanji, star wars falan... bir de bize bakın ya. neden en iyisi olamıyoruz, neden ileriye gidemiyoruz bir türlü? tam bir şey iyi gidecek, ikinci sezonda fışkısını çıkarıyorlar yine. yani gerçekten her sektörde kötü olmak zorunda değiliz. ergenler izlesin diye dizi yapıyorlar. neyse işte dostlarım. olmamış bu dizimiz de. arada bir sövmek için izlerim...
devamını gör...
her gördüğüm yeni türk dijital işine umudumu tazeleyerek bakıyorum ve inan bana bunu başka işler için yapmış olsaydım daha işime yarardı bundan eminim:) serenay var diye sekiz bölüm düzgün işlenmemiş bir hikayeye katlanamadım açıkçası.bizim asıl sorunumuz yaptığımız işlerin her ne kadar “özgün”desek de o yapmacık halden kurtulamıyoruz.yabancı bir dizi izler gibiydim ama değildim gibi de. olmamış.ama hala umudum var bir gün olacak be :)
devamını gör...
ay bok gibi. ama g*te doyuran bir dizi olmuş, tamam adana sıcak da yani bu kadar g*t biraz fazla. lilith ne alaka? mermerin üstünde ciğerlerini döktüler valla kadının 8 bölüm kıvrandı durdu zavallıcık. serenay aynı botla sezonu bitirdi, ayaklar çürüdü valla içinde. twilight çakması fantaztik gibi türkish gibi bir dizi. chosen one falan var, daş gibi g*tler var falan...
devamını gör...
netflikşçilerin yüzünü güldürmeyen mini dizi. taze bitirdim de geldim. yılan fobisiyle yaşayan biri olarak yılanlı sahnelerin efektle çekilmesi sayesinde izleyebildim zaten, sesi de iyice kısıp altyazıyı açtım ki tıs tıs tıs habire malum sesi duymayayım diye. peki bu efor niye? valla çabama kalp.

bizden güzel fantastik dizi çıkmıyor gerçekten de ama bunun sebebi sadece kötü iş değil aynı zamanda bizim buna hazır olmuyor oluşumuz bence ya. inandırıcı gelmemesinin sebebi patlak lastik gibi birbirine tıslayıp duran karakterlerden öte mevzunun kendisi. o dünyaya ait hissedemiyoruz kendimizi. kültürel kodlarımızda yok.
devamını gör...
hic izlemedim ve izlemeyecegim ama o garip bir oyuncu var ya hani filmin galasında sacma sacma duruslar yapan. o karakterde birinin oynadigi dizinib guzel olma ihtimali yok bence.
devamını gör...
biraz fazla mistik ve kurgusal bir yapısı var. ayrıca mitolojik havada barındırıyor.

türkiye’de sayılı örnekten biri olduğunu düşünüyorum çünkü türkiye’de çok fazla mitolojiye/ efsanelere değinen, kurgusu çoğunlukla yaratıcılığa dayanan dizi/ film çekilmiyor. türkiye’de var olan antik kentlerdeki pagan figürlerin bolluğuna rağmen, bilimkurgu açısından çok fakir bir sinemamız var oysa mitoloji ve paganizm bu topraklarda çok yaygın tarihi eser barındırıyor.

diziye gelecek olursam, şahmaran görsel efektleri ve olayın işleyişi açısıdan çoğunlukla hayali bir karakterler topluluğuna ve olay örgüsüne sahip. bu yüzden bir çok insan tarafından benimsenmek yerine, eleştiriliyor. türk toplumunun problemi yeniliğe açık olmaması. kimse bu ülkede uzun vadeli, mitoloji odaklı dizi izlemiyor ki. türk kültüründe bu yok. yaratıcı yazarların/ senaristlerin tamamı şu an gülseren buğdaycıoğluna çalışıyor.

türkiye’de her şeyin bir dönemi ve ömrü var. her şey cılkı çıkartılana kadar işleniyor. tabiri caizse izleyiciyi kusturana kadar benzer hikayelere sahip diziler/ filmler çekiliyor.

misal : bu ülkede ruhani/ musallat temalı film çeken ilk yönetmen hasan karacadağ’dır. dabbe serisi ile türk toplumuna “ bir ortamda/ bölgede kötü varlık musallatını temel alan korku filmini” tanıttı ve cin musallatı temalı filmler kendisinden sonra aldı yürüdü. bana sorarsanız, alper mestcinin siccin serisi tam buna örnek sayılır ve tabi hala sayısız yönetmen tarafından çekilen sayısız türk korku filmleri...

bir aralar gülse birsel sebebiyle türk televizyonları sitcom- mizah dizisinin varlığı ile tanıştı. aslında avrupa yakası çok umut vad eden bir dizi değildi ama toplumun böyle bir diziye ihtiyacı varmış ki dizi yıllarca efsane olarak yerini korudu. hala tv sektörüne kattığı karakterler konuşuluyor - izleniyor hatta sosyal medyada videoları dönüyor. mesela burhan altıntop karakteri, gaffur karakteri, şahika koçarslanlı, makbule karakteri ve niceleri.. dizisinin çekildiği dönem ne olursa olsun, her zaman dilimine hitap eden karakterler yaratıyor. şu an avrupa yakasını izlemeye başlasanız, karakterleri/ olay örgüsünü yadırgamazsınız mesela. aslında gülse birsel’in yazdığı her karakter çok abartı ama abartısından zevk alıyorsunuz. kadının incelikle kara mizah yapabilen bir kafası var ve her senaristin aşık atabileceği biri değil. kadına denk gösterilebilecek tek bir senarist yok bence şu an. tek başına oturup 30 karakteri olan dizi/ film yazıyor ve her karakteri görünümünden - arka planına hatta konuşma biçimine kadar birbirinden farklı. asla kurgu oluşturmada kolaya kaçtığını düşünmüyorum. millet doğru/ düzgün dizi senaryosu yazamıyorken, her yazdığı karakteri iyi canlandırabilen oyuncu seçtiği için; yazdığı kurgular akıyor. tabi tv- dizi sektöründe saatlerin uzun tutulması sebebiyle dizi senaryosu yazmayı bırakıp; film senaryosu yazmaya yöneldi. en son 2023’e girmeye günler kala, ünlüler geçidi olan
“ yılbaşı gecesi” filmi çıktı. gülse birsel tv sektöründen çekildikten sonra, dikkat edin komedi diziside kalmadı televizyonda. şu an bir tek binnur kaya’nın oynadığı “ güzel günler” dizisi var ama oda tam komedi değil. orta halli, her şeyi barındıran aile dizisi. binnur kaya dışında sağlam bir oyuncuda yok dizide. izlediğinizde bangır bangır kahkaha atmıyorsunuz.

ben çok isterdim binnur kaya ile engin günaydın partner olsun. aynı kadroda sumru yavrucuk ve haluk bilginer, erdal özyağcılar falan olsun... ki zamanında bu insanlar bir çok dizide partner olmuşlardı.. yakıyordu diziler..

bakınız : yabancı damat - sumru yavrucuk& erdal özyağcılar partnerdi.. yine binnur kaya- ilker aksum çifti canlandırıyordu. aynı senaryoda nehir erdogan- özgür çevik ayrı partnerlerdi.. zeki alasya, engin akyürek hatta tülin oral vardı.. ekibe bak ekibe..

bakınız : tatlı hayat.. türkan şoray - haluk bilginer partnerdi.. uyumları üzerine herkesle kavga edebilirim.. emre altuğ ve gamze özcelik ayrı partnerdi, asuman dabak vardı.. ve asıl çolpan ilhan vardı kurguda ..


bakınız : dadı dizisi.. gülben ergen - kenan ışık partnerdi. dizide seray sever, sinem kobal ama asıl haldun dormen vardı ! peh!

hatta daha güncele gelelim..

bakınız: sevgili dünürüm dizisi.

dizide haluk bilginer - sumru yavrucuk partnerdi.
yan karakterler rojda demirer ve engin altan düzyatandı… dizide nevra serezli vardı! nevra serezli ! kadroya bak..

ve bence bu konuda en son milat olan dizi..

bakınız: evlilik hakkında her şey..
tüm kadro olaydı.. şampiyonlar ligi..

sumru yavrucuk, gökçe bahadır, gökçe eyüboğlu, serkan altunorak ( waves adlı performansını izleyin.. adam yaşayan başarı oyunculuk konusunda) , erdal küçükkömürcü…

kadroya bakın.. hiç bitmesini istememiştim ama türk insanı güzel giden her şeye garez beslediği için, asıl bitmesi gereken bir cok dizi yerine; bu diziye final kararı geldi..

hala benim için bir kaç idolden biridir bu dizi.

böyle dizilere benzeyen diziler çekilse, kökünden sallanır diğer tüm diziler. tüm kanallar 2-3 haftada final kararı verir hepsi ile ilgili. resmen devrim olur türk televizyonlarında. senaryoyuda gülse birsel yazsa bitti.. 30 yıl çekilsin, 30 sezon izleyelim oturup.

neyse, salt gülse birsel tadında dizi yok şu an tv’de.

keşke kanallara geri dönsede, şu gülseren bugdaycıoğlundan kurtulsak.


neyse konumuza dönelim; türdeş filmler/ diziler mevcut olmadığı için, şahmeran su an cok yadırganıyor. bu dizi, diğer gelebilecek türdeşleri için
öncü niteliğinde. farklı tarzları denemek güzeldir. emeğe saygı gösterilmeli. beğenilmese bile, en azından türk tv sektörü kendisini geliştirmeye çalışıyor böyle bakmak lazım.

şahsen ben gülseren buğdaycıoğlundan bıktım. her kanalda bir dizisi var. kendisinin dahil oldugu bir kurguyu izlemektense, uzaylı filmi izlemeyi tercih ederim.
devamını gör...
herkes aşırı eleştirip, aşırı kötülediler ama ben sevdim. izlerken beni ekrana kitledi. hem fantastik yapısı hem yerli bir efsanenin anlatılışı. severek izledim ve ikinci sezonu da beklerim. oturup oyuncular şöyle kötü yok şurada eksik var görüntüler kötü diye konuşamayacağım. çünkü ne senarist , ne yapımcı , ne de yönetmenim. dizi işte izledim , eğlendim , kapattım.
devamını gör...
lan karakterlerin adını şahsu'yla maran'mış hahahhshs anladınız mı göndermeyi şah[su]maran haniiii vay canına dikkat ettiniz mi arkadaşlar ya dizinin adı da şahmaran şahsu ve maran mükemmel ya nasıl olur bu kesinlikle türk dizileri çağ atladı artık başka seviye bu
devamını gör...
gerek isim bulma gerekse kurgu açısından bayağı zayıf bir dizi. düzgün isimler olsun isterdim açıkçası (şahsu veya maran nedir yahu)
kurgu da ise; mar ırkı temellendirilmemiş; ne zamandır varlar? veya şahmarandan öncesi ne yaparlar? şahsu karakterinin özel güçlerinin kaynağı nedir? sadece seçilmiş olması mı? o zaman önceleri niye fark etmedi? v.b. sorular türer.

bir yemek yapmaya çalışıp malzemelerinin aslını değil muadilini kullanmış gibiler hatta malzemelerin belirli kısmı bile yok. senaristin özen göstermediği kanısındayım.
devamını gör...
doğrusu türk dizileri izlemiyorum. en son atiye'yi önemli bir nedenle izlemiştim. çok değer verdiğim biri benzer bir senaryo yazmıştı ve aradaki benzerlik ilginçti. benzerlikleri saptamak için oturmuştum başına. biraz da beren saat için.
birinci sezon fena değildi. ama daha sonraki sezonlar daha kötüye ve daha da kötüye gitti. batırdılar yani.
şahmaran'ı izlemeden önce 'spoiler'lar da dahil olmak üzere epey yorum ve eleştiri okudum.* eleştiriler neredeyse 1/10 düzeyinde olumsuzdu. olumsuz eleştirilere genelde hak veririm. o kadar insan bir şeyi kötülüyorsa vardır bir hikmeti derim. buna rağmen şahmaran sözcüğü, belki de yılan fobimden dolayı beni sürekli kendisine çağırdı.
ve sonunda başladım ve hayret, su gibi aktı, bitti.
evet, ben de o 1/10'luk grubun, birinin içindeyim artık.

her tarafında spoiler kaynıyor, demedi demeyin.

diziyi beğendim, olmuş gerçekten. hele ki ben yabancı bir izleyici olsam ve bu tür gizem kokan egzotik dizileri sevsem, bu diziye ba-yı-lı-rım!
diziye 'para' harcanmadığı, ucuza kaçıldığı yazılmış birkaç yerde. bu kesinlikle doğru değil. detaylar benim için her şeydir. ve bu dizideki her detay çok hoşuma gitti. hatta o sonunda yakılan anne mektuplarının zarfları, pulları, damgaları bile benim için çok şey ifade ediyordu.

bu topraklardan çıkmış bir efsane var bu dizide. aslında sırf bu yılanlı konuda dünya yüzünde ortaya çıkmış efsaneleri incelemek bile 'akademik' bir kişinin bütün hayatını kapsayan 'iş' olabilir/olmalı: 'insan-yılan mitlerine karşılaştırmalı bir bakış'

dizideki gereksiz çıplaklıktan söz etmişler habire. oysa ben tek bir fazlalık hissetmedim o 'çıplak'sahnelerde. 'kader'lerine doğru çekilen iki insan arasındaki gerilimli ilişkide bu çıplaklık gerekliydi. her çıplak sahnenin amaca hizmet ettiğini söyleyebilirim. ve ilk defa hiç rahatsızlık duymadan, doğal bir akış içinde izledim.

iyi ki netflix türkiye var ve türk dizi sektörü bu derece kaliteli ve netflix'in başka ülkelere yaptırdığı dizilerden -hatta- daha iyi diziler yapabiliyor bu memlekette diye sevindim. (bunu yazdım, çünkü türkiye'deki netflix izleyicilerinin amerikan yapımları dışında diğer ülkelerin netflix için hazırladıkları dizilere baktıklarını pek düşünmüyorum. oysa benim başladığım ama tahammül edemediğimden yarım bıraktığım pek çok dizi var netflix'te.)

hayatımda adana'ya gitmedim. (bu doğru sayılmaz aslında, güneydoğu'da bir yere giderken adana garajı'na uğranıyor, ben de uğradım ama adana sokaklarında hiç dolaşmadım.)
adana benim için biraz da 'türkiye'nin hindistanı' gibi bir yer. çok ilginç, çok egzotik. 'bereketli topraklar üzerinde'--> orhan kemal ve çukurova'yı anlattığı romanlarıyla yaşar kemal -(bkz: üç kemaller)- okudum tabii. özellikle yaşar kemal'in kendine has masalsı diliyle çukurova efsanelerini topladığı; üç anadolu efsanesi ve hemen bütün romanlarında kullandığı anadolu mitleri......

bu topraklar.....inanılmaz! hemen bütün uygarlıkların bir şekilde geçtiği bir yer, dünyadaki mitlerin en az yarısının çıktığı topraklar.
elbette, birileri çıkıp, ucundan kıyısından bu zengin mitolojiyi işlemeliydi.

dizi rahatsızlık veren pek çok sahne içeriyor. (özellikle bir kadının yılan doğurma sahneleri) benim gibi pek çok kişi o sahnelere bakamaz. üstelik belki de dizinin insana en çok güven veren karakterinin böylesine acıklı bir şekilde öldürülmesi insanda hiç hoş duygular uyandırmıyor.

dizinin devamının geleceği ve daha her şeyin başında olduğumuz, dizideki pek çok karakterin 'sağ' bırakılmasıyla açıkça ortada.
dizide hoşuma giden şeylerden biri, dünya sinemasında uygulanan yöntemlerin, bizim sinemacılarımız tarafından da elimize yüzümüze bulaştırılmadan başarıyla uygulanıyor olması. (yılanlı pek çok sahne, makyajlar........ve özellikle şahsu'nun kendini savunmak için yılan adamı eliyle durdurduğu sahne. hiç fena değiller.

adana, sarı, sıcak........
bu dizinin başrolünde aslında adana var. bana o bitimsiz sıcağı hissettirdiler. hatta izlerken, g.g. marquez'in öykülerinin içinde de hissettim kendimi; sonsuz sıcak gündüz, o terli bekleyiş, toz, toprak, tütün, gecenin tekinsizliği içindeki o huzursuz uykular, kan ter içinde uyanmak........
-ve the long, hot summer- (u: bu bir bug! bir çok şeyi gizli bakınıza alamıyorum! yönetimden okuyanlar, duyun sesimi! )*

tam burada yeniden çıplaklığa dönmeliyim. böylesine bir sıcak ve ter içinde insanların, olabildiğince az giyinmesinden daha normal ne olabilir? öyle bir sıcakta insanın derisini soyası gelir. (izmirliler de beni anlayacaktır.)

dikkatli bir izleyici olarak, eğer burayı okurlarsa dizinin yapımcılarına iki sözüm var:
birincisi, şahsu'ya hıdırellez günü bir küçük plastik kapta tatlı yediriyorsunuz, sonra her nasılsa, kız, kameranın göstermediği bir açıda elindekini bırakıyor ve izlemeye devam ediyoruz, aslında kız ortada bir yerde ve elindekini bırakabileceği hiçbir şey yok, peki ya çöp nerede?
ikincisi, maran'ın ne olduğunu gösterdiği ve anlattığı sahneden sonra kız kusuyor, tamam kussun da hemen sonrasında kızı maran'la öpüştürmek de neyin nesi.* yani önemli değil, bunlar yarı hayvan nasılsa, idare edin mi demek istediniz?

umarım ikinci sezonda diziyi batırmazsınız. aceleye getirmeyin. ve senaryoyu çok sağlam tutun derim. sağlıcakla.
devamını gör...
burak deniz aşkımı bitirmiş dizi. götünü görmek bile bu kötü oyunculuğu kurtaramadı maalesef. fantastik tür seven biri olmadığım için çok keyif alarak izlemedim. dizide tek güzel şey serenayın kendisi. hem görsel olarak hem de yaydığı o enerji sayesinde son bölüme kadar izledim. şahmaran ya da şahmeran efsanesi ki benim mitolojiyle pek ilgim yok dan diye anlatılmadan diziye giriş yapılıyor, dizinin en büyük eksiği bu bence. ilk bölümde masalsı bir anlatımla bu efsaneden azcık bahsedilse çok daha odaklanarak izlerdim sanırım. yani bir kurgu evren anlatıyorsun her şey ortadan düşme gibi olmuş. görsel efekt olarak eksikler gayet normal türk yapımlarında bunun için bir altyapı yok sanırım ki benim gözüme pek batmadı, sinemada olsa belki rahatsız edebilirdi bilemiyorum. yan karakterler özellikle kalın kaşlı gereksiz popülerite kazanmış olan oyuncu idare ederdi ama maranın ailesi tam bir fiyasko yani. ayrıca şahsunun dedesinin de gereksiz suskunluğu diziyi sinir bozucu yapıyor, fazla dramatize edilen bir hava oluşturmuş. çekim yapılan mekan muhteşem, göl sahneleri ve şahsu ile maranın aralarında ki cinsel tansiyon da baya yüksek hissediliyor. ayrıca seranayın memeleri de gördüğüm en doğal silikon meme olabilir, maşallah diyorum.
mantık hatası falan kovalamadığım biraz havada kalan bir senaryoya sahip olsa da gideri olan bir dizi, en azından seranay için izlenir bence.
devamını gör...
spoiler uyarımı vereyim sonra da başlayım yazmaya uyarmadı demeyin. üzdü beni. aslında sevindirdi de. içimdeki balkona bayrak asan amca hiç durmuyor ve cağnım ülkemde fantastik işleri gördükçe mutlu oluyorum. teşekkürler gerçekten yapılıyor demek ki bizde de farklı işler. fakat kurban olayım şahmaran'ın kız kardeşi lilith nedir ya? şahmaran'ı ilk kez daha 10 yaşındayken murathan mungan'ın cenk hikayeler adlı kitabında okumuştum ve çok etkilenmiştim. bu hikaye 10 yaşındaki beni bile derinden etkilemişti başka bir şeye gerek var mıydı şahmaran zaten başlı başına bir efsane değil mi?

eklemeler elbette olur misal camsab'ın ölümsüz olması sonucu torun tombalak sahibi bir adam olup işte efendime söyleyim bu ihanetin yükünü nesiller boyu taşıma fikri hoşuma gitmedi desem yalan olur. ancak gözünüzü seveyim lilith nedir ya aklıma geldikçe tansiyonum oynuyor.* mesela şöyle olsaydı efsaneye göre tarsus'ta geçer bu hikaye ve yılanlar şahmaran'ın öldüğünü bilmemektedir. yılanlar şahlarının öldüğünü öğrendiklerinde önce tarsus'a sonrasında da tüm insanlığa saldıracakları söylenir. bu marlar gerçeği öğrenip insanlara saldırmak için hazırlık yapsalardı misal maran'ın ailesi de bunu engellemeye çalışsaydı bir yandan da bahsettikleri kehaneti gerçekleştirmeye çalışsalardı da bunları izlesek daha keyifli olmaz mıydı en azından efsane doğru şekilde anlatılmış olurdu.

şöyle bir bilgi de vereyim dizi hakkında değil ama benim ilgimi çekmişti. genelde o yöre halkının köy evlerinde şahmaran'ın sureti asılı olurmuş. yılanlar öğrendiğinde şahlarını görünce bize bir şey yapmasın diye asarlarmış bir arkadaşım böyle anlatmıştı bilemiyorum gerçek midir ya da gerçekten buna inanarak mı astılar geçmişte. şu anda çoğunluk bu nedenle asmıyordur bence ama eskiden böyle olabilir. dizide dekor olarak şahmaran suretleri görseydik evlerin, dükkanların duvarlarında güzel olmaz mıydı?

oyunculuklara gelirsek serenay sarıkaya beni güzelliğiyle mest etti oyunculuğuyla edemese de. burak deniz'i de geçerken arabayla almışlar sanki demişler ki biz bi'karakter yazdık aşşşırı iyi gel oyna eğer yazdığımız karakteri beğenmezsen topuğuna sıkarız. hani öyle bir oyunculuk işte. mert ramazan demir... kelimelerim kifayetsiz kalıyor. bu hacı abimiz gerçek hayatında neyse oynadığı tüm karakterler de o muhtemelen. senaristler bence çağırıyor mert'i ''al kardeşim senaryo bu sen takıl kafana göre.'' diyor ve bu kadar. kendisinin iyi mi kötü mü olduğunu anlamıyorum bu nedenle bir türlü. fakat biri var ki ebru özkan kadın şarap gibi gerçekten yaş aldıkça daha da güzelleşiyor ayrıca oyunculuğunu da seviyorum ne edeyim çok zarif ve her rolü kaldırıyor.

şuna da geleyim ki şahsu ve maran nedir ya yeminle kanım çekildi. şahsu ankara'nın işlek eğlence mekanlarında kullanılan sahne ismi gibi. maran da asıl adı töre dizilerinde de sıklıkla kullanılan baran'mış da burnunda et olan biri ismi zikrediyormuş hissiyatı uyandırıyor bende. rica ediyorum nolur yapmayın.

görsel efektler yetersizdi fakat kötü değildi kesinlikle. sadece bu yangın efektini neden beceremiyoruz onu biraz düşündüm. yani nedir bu işin püf noktası neden tam olmuyor bu efekt merak ediyorum çünkü yaptığımız hiçbir dizide olmadı. en başarılısını geçmişte samanyolu tv'de yavriii yavriii diye bağıran adam sayesinde izlemiştik.* kolay bir iş değil dizi çekmek belli bir emek var sonuçta. itin içine sokulacak kadar kötü müydü bence değildi. iyi miydi derseniz denemeye devam etmeliyiz.
devamını gör...
1. sezonu daha önce izlemiştim. baya bir vakit kaybıydı açıkcası... neyse 2. sezon yeni yayınlanmış galiba izlemeye niyetim yok kötü oyunculuklar olsun senaryoda ki elle tutucak hiçbir şey olsun. (bkz: murat soner) incelemiş onu izledim. 2.sezon 1.den de vasatmış anlaşılan. 0 efekt ve oyunculukla b*ktan bir dizi yapmayı başarmışlar açıkcası.
devamını gör...
bugün murat soner'in videosunda gördüğüm kadarıyla oldukça saçma bir dizi. aklım başımdayken açıp izleyeceğim bir dizi değil. yani insanların bu tür saçma dizileri izlemesini anlamıyorum ama zaten bu hayatta çoğu şey anlamsız diyecek söz yok.
devamını gör...
yazım spoiler içerir uyarısını verip hemen başlıyorum. ilk sezonu izlediğimde ''olsun fantastik iş yapıyorlar.'' demiştim fakat 2. sezon izleyemeyeceğim kadar kötü olmuş zaten bitiremedim. izlerken ister istemez sıcak kafa* ile kıyaslarken buldum nerede oradaki görsel efektler nerede buradaki görsel efektler. ben yılanlardan korkan ve hatta çoğu zaman bakmakta zorlanan bir insanım ama yılanların şah'ını anlatan dizide o kadar az yılanlı sahne var ki hiç etkilenmedim. bolca tıstıs sesi ve diş efekti koymuşlar başka da bir halt yok. hayatımda daha saçma bir senaryo da görmedim desem yeridir. kötü kadın karakter yazıyoruz adı ne olsun, ne olsun... e lilith olsun. e şahmaran'ın da kardeşi olsun. efsaneleri birbiriyle harmanlayıp ortaya bir iki tıstıs atarız bu insanlar da bunu izler demişler. atiye de çok eleştirildi bir fantastik dizi olarak fakat bence kültürel ögeleri kullanma açısından oldukça başarılıydı. haa diyeceksiniz zorundalar mı kardeşim kültürel öge kullanmaya? evet şahmaran zaten başlı başına bir kültürel öge bir zahmet kullanın. adamlar ellerindeki malzemeyi doğru şekilde kullanmak yerine gidip saçma sapan yamalar yapmışlar güzelim efsaneye. bu kadar bütçeyle bu kadar vasatın altında dizi yapmamalıydınız.
devamını gör...
biz zamanında flash tv’ye haksızlık etmişiz dedirtecek gerçek kesit tadında bir dizi yapmışlar. normalde fantastik türk dizisi izlemem. atiyeyi bile izlemedim artık asla izlemem. bunu izlememin sebebi şahmaran efsanesini ilgi çekici bulmamdı. türkan şoray’ın şahmaranı oynadığı bir film vardı, küçükken izlemiştim ve hala çoğu sahnesi aklımdadır. bu arada türkan şoray’ın şahmaranı bu diziye on bin basar.

birinci sezonda ne yaptıkları belli değildi. dedim belki ikinci sezonda bir şeyler olur yok. adı üstünde fantastik dizi elinizde de halihazırda bir malzeme var, yılanlar!!! ver yılanı her sahneye. boş boş diyaloglar, bazen monologlar bir tanesi yılanmış ve hamburger yedi ya. sonda iki kardeş bir araya geldi. bari orada bir yalandan salın koca koca yılanları birbirlerine tıslasınlar, görsel olsun, ekşın olsun bir şey olsun. bıdı bıdı konuştular sadece koca dizide. oyunculuklara hiç girmiyorum zaten vasatın altında. bu kadar güzel bir efsaneyi, dolu dolu malzemeyi nasıl telef ettiniz. montajı yapan eleman bundan bir bok olmaz demedi mi misal? yazık.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"şahmaran" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim