seninle ilgisi yok bu ara çok yoğunum

klişe yalanlardan biridir. artık konuşmak istemiyorum diyemeyenlerin sıklıkla başvurduğu bir sözdür. cepte görenlerin/yedekte tutanların da olabilir tabii. sonuçta yoğun da olsak değer verdiğimiz, sevdiğimiz insanlara vakit ayırırız.

yalancılarla takıla takıla gerçekten de yoğun olan insanları zan altında bırakıyorsunuz, farkında mısınız?
gerçi bana ne ya?*
ilgi bekleyene yoğunsam yoğunum derim.
inanırsa ekime inanmazsa kasımda aşk başkadır.

yalancıyı öpmedikleri için rahatça söylenen yalanlardan. herkes çok yoğun. dünyanın en mesgul insanı bile olsa, mesaj atmak isteyen tuvalete gittiğinde yine atar.

kim bu yoğun arkadaş ya. herkes aynı kişiden dert yanıyormuş gibi bir psikoz oluştu şu an kafamda.

ben bu arkadaşın sözüne güvenmiyorum demekki farkındalığına varmanıza sebep olan bir cümle bence.

sorgulaması gereken şey başka bir şey sanki.

karşınızdaki kişinin burnunu kaldırmışsınız, hayırlı olsun.

belki gerçekten öyledir.
yani herkes mi yalancı oldu?

öyle valla yoğunum.
senle de ilgili benle de ilgili.
şimdi yoğunluğumu anlamayacak biri isen altında sebep arayacak falan işte bu senle ilgili. anlayacak birisin ama ben yoğun muyum? o benle ilgili sana yazarım yoğun bile olsam "yazamayacağım" diye ve ilk firsatta da yazarım mutlaka. işte böyle.

(bkz: senle ilgisi yok sadece ben aslında yoğum)

sahne tasarımı, sahne üstü veya arkası gibi işlerde çalışan birileri olabilir sadece. inanıp inanmamak meselesi her konuda olduğu gibi size aittir.
fakat bu tip işler özellikle sezondaysa böyledir.
üstüne bir de prod amiri, tonmaister falan ise -ah salak çocuğum benim- hiç ulaşamamanız da muhtemeldir.
bazı insanların hayatları, entrikalardan uzaktır arkadaşlar. herkes bir şeyler çevirmek zorunda değil.
rast gitsin.

afedersiniz ama duşta, tuvalette, hatta iş yerinde telefona bakmamın yasak olduğu yerde bile konuştuğum arkadaşlarım var. bunu söyleyen ya konuşmak istemiyodur ya da yeterince samimi değilsinizdir, olmak da istemiyordur. her türlü uzak dururum.

ay sonuna kalmış şurada 10 gün. ciro yerlerde sürünüyor. bir tarafımızda ayı bağırıyor. kafada bir sürü düşünce. nasıl yapacağız nasıl edeceğiz diye sabah ediyoruz. yoğunluk budur mesela. gerçekten seninle alakası yok.

"kusura bakma yazamadım, eve gelir gelmez uyumuşum" ile kapışır.

gayet de seninle ilgilidir.

cevaben "ya bi s**t*r git" uygun olandır.

yirmili yaşların ilk yarısına kadar süren klişelerden biridir. bu klişeler artık sosyal medya aracılığıyla ifşa olmuştur ve artık herkes her şeyin farkındadır.

böyle başlıkları ve tanım sayılarını gördükçe de "hala mı var bunlar yaw" dedirtmektedir.

daha yaratıcı ve orijinal bahaneler üretiniz arkadaşlar. yapay zeka var ona sorun öğrenin.

ayrıca inovasyon şart. her bahane bir gün klişeleşir. o yüzden yenilikçi bakış açınızı ve arge yatırımlarını asla bırakmayınız.

değil ve bunu öğrendiğiniz gün büyüyeceksiniz

bir insanın işleri yoğun olabilir. kafası yoğun olabilir. bunlardan dolayı, oturup sessizce duvara bakarak kafa dinlemek istiyor olabilir. daha önce yaşadım ve söyledim bunu oradan biliyorum. hanım arkadaş önce tamam dedi. sonra, sessizce uzaklaştı. halbuki, inansaydı, kafamız temizken bir dünya güzel şey yaşayacaktık. inanmamayı tercih etti, son derece saygı duyuyorum. onun bana inanmaması sayesinde, "kafam bu ara çok yoğun" dediğim zaman anlayan biriyle tanıştım.

kendi güvensizliklerinizi başkalarına yıkmayın bence. daha önceki ilişkilerinizde karaktersiz adamlarla/kadınlarla birlikte olmuş olabilirsiniz. bu dünyanın geri kalanını da karaktersiz yapmaz. yetişkin insanlar konuşarak birbirleriyle iletişim kurabilirler. varsaymak yerine konuşmayı tercih edin. yalan söylüyorsa zaten ortaya çıkar. söylemiyorsa, doğru söyleyen bir insanı elinizden kaçırmamış olursunuz. sonra ağlıyorsunuz niye herkes böyle diye. bir düşünün bakalım neden?

kızların ekseriyesi gibi cevap vermemezlik yapmamış
bi bahane ile de olsa iletişimi maslahatgüzarlık seviyesine düşürdüğünü beyan etmiştir.
nizami, oyna.