121.
#3436708

oğlum bu nasıl bir abazanlık seviyesi.
devamını gör...
122.
#3436780
mevzu o değil ki oturup buna 2 paragraf yazman. bana ne fetişinden senin. en fazla bu uçmuş der (bunun için söylemiyorum.) işime bakarım goygoyuma devam ederim.
devamını gör...
123.
#3436785

parlama yok dostum goygoy var.
devamını gör...
124.
sene 2093… insanlık ışık hızını aşmayı başardı ama ben hâlâ evde çay demleyip bisküviyi bandırmanın hesaplarını yapıyordum. tam mutfaktan çıkacakken kapı çaldı. açtım, karşımda koca kafalı mavi bir yaratık, beni süzüyor. bir süre boş boş bakıştıktan sonra:

"meja, büyük patlamaya gidiyoruz," dedi.

"yahu ben çay demledim, patlamaya filan gelemem!" dedim ama dinletemedim, elimden tuttuğu gibi çekti ve gittik. kendimi bir anda evrenin doğum anında buldum. büyük patlama gözümün önünde oluyor, protonlar "hop!" diye oluşuyor, fotonlar ışık saçıyor. bir baktım sol yanımda slife5r, elinde bir simit, koparıp koparıp protonlara atıyor.

"ne yapıyorsun slife5r?" dedim.

"entropiye katkıda bulunuyorum meja'm." dedi ve ekledi "büyük hadron çarpıştırıcısını hatırlıyor musun?"

"neden unutayım ki?"

"çarpıştırıcıyı biraz abartmışlar ve bir kara delik açılmış. bize doğru büyüyor. arkanda..."

daha ne olduğunu anlamadan kendimizi bir solucan deliğinin içinde bulduk. solucan mı? yahu bildiğin trilyonlarca kilometre uzunluğunda bir hortum bu! "resmen kazıklandık" diye düşünürken soruyorum:

"nereye gidiyoruz cicim?"

"başka bir galaksiye..."

"yav evde çay demlemiştim be!"

tam da tünelin ucu görünmüşken bir cırt sesi geldi. meğer cebimdeki zaman kayışı açılmış. bir anda 1 milyar yıl ileri gittik. gözümüzü açtığımızda mars’ta açılmış olan "kozmik büfe"nin önündeydik. içeri girdik, şekilsiz bir yaratık olan garson geldi:

"ne alırsınız?"

slife5r düşündü: "bir kuantum latte alayım. şekerli ama şekersiz."

"nasıl yani?" dedim.

"schrödinger’in şekeri. hem var hem yok." dedi. ben de biraz düşündüm ve "bir gravitasyon çayı alayım ama biraz ağır olsun." dedim. artık o çayı içecektim, yolu yoktu!

ama yine içemedim. o sırada dışarıda bir yaygara koptu. çıkıp baktığımızda emmett brown'dan hâllice iki tipin kavga ettiğini gördük. bir tanesi öfkeyle cebinden mini bir kara delik çıkardı. cisim birden her şeyi yutmaya başladıkça genişledi ve bizi de içine çekti. yine o hortumlardan birinde bulduk kendimizi. yolculuk bu kez sonuçlandı ve bu defa farklı bir yerdeydik. bu kez zamanda geri gitmişiz. tarih 1905, bern, isviçre. bir baktık, genç bir memur, bir masanın başında oturuyor. arkası dönüktü. ben kim olduğunu anlamaya çalışırken slife5r:

"bu einstein. özel görelilik teorisi üzerine çalışıyor." dedi.

o an masaya yaklaştık ve einstein’ın defterine bir not bıraktık ve dedik ki:

"zaman görecelidir ama çay hep sıcak içilir. bir de bizim geri dönmemiz lazım."

einstein notu okudu, gözlüğünü düzeltti, hafifçe gülümsedi. o günden sonra zamanın göreceliğini kanıtlayan makaleler yazdı ama asıl derdi belliydi: çayın her koşulda sıcak kalması.

biz mi? o notu bırakıp einstein'ı einstein yapan şeyi ona sunduktan sonra tekrar bir solucan deliğine daldık. bu sefer kontrol bizdeydi. dönüş yolunda evrenin sırlarını çözmeye yemin ettik ama evde bekleyen çay soğumuştu.

"slife5r," dedim. "bir gün ışık hızına dayanıklı ilk termosu yapacağız."

ve işte o gün, bilimin en büyük hedefi şekillenmiş oldu. hedef: ışık hızına dayanıklı termos. evet, bütün bu hikâye sırf bunun içindi. şu an buraya kadar okuyan kimseye kaybettiği 1-2 dakikayı geri veremem ama söz; termosu icat ettiğim gün halledicez onu da.
ps: çaydan nefret ederim.
devamını gör...
125.
işte ideal ns sakini. bu sakinliği okuduğun kitaplara borçlu olduğunu çekinik, telaşlı, kuşkulu ve de kendinden emin, ne istediğini bilen dizelerinden anlayabiliyorum. kitap linki pls.
devamını gör...
126.
#3438119
ben 1 kez okudum ve anladım. sen de bunu diyorsun galiba:
(bkz: yetkili bir ağızdan öpücük beklemek)

cansın. mutlu olasıca *
devamını gör...
127.
edebiyat ve mizah anlayışı oldukça gelişmiş bir seks filozofu. okurken 90lar erotik hikaye dergileri aklıma geliyor.

#3439165 evet beni tanıdı cidden.
bizim gibi insanlardan zarar gelmez ama ne düşündükleri zikimizde olsa zaten böyle davranmazdık.
yıllarca aseksuel takılıp ilişkilerinde azgın boğa olabilen sapık ruhlu romantik bir hunili olmak benim tercihim. sözlükte erik gibi kızlar olsa da şimdilik uzaktan fotoğraflarını yalayıp , nicklerini okşayıp duygularımı mastırbayı düşünüyorum.
belki yakında yeniden sahalara da donebilirim ama bu ara kendimi teoman gibi hissediyorum.
devamını gör...
128.
#3439165 şu tanımın alnı olsa da öpsem. okurken gerçeği okumanın keyfini hissettim. ihsan oktay anar'ın galiz kahraman kitabında efendimiz idris âmil hazretleri de sırf karşı cinsi etkilemek için bir edebiyat kulübüne katılıyor, orada sahiden edebiyattan sanattan anlayan tek kişi olan efgan bakara'ya tüm arkadaşları hatta hocaları dâhi kötü davranıyordu. sonunda da gelişen nice berbat olaydan sonra efgan bakara ülkeyi terk ediyordu.
yani bu alayı ...salak tiplere kalıyordu meydan. kadınlar deli oluyordu edebiyat adı altında sadece kadın avcılığı güden tiplere...
bu kitap esasında edebiyat dünyasına bir eleştiri olsa da, senin tanımın da sözlükte sessiz osuruk misali sanki hiç kadınlarla işi olmaz gibi numaradan uysal duran tiplere tokat olmuş. *
dürüst olanlar baş tacı. *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
*
devamını gör...
129.
#3439165

eksik kısmı da ben tamamlayalım özel sinsileri genelde patladığında büyük patlıyor mevzu sahte dekont, stajyer mafya, özel yazışmaların paylaşılmasına kadar gidiyor. dolayısı ile slife5r ve türevleri yazarların kıymetini bilin.
devamını gör...
130.
okumaktan hiç bıkmayacağım yazar. seviyorreeeee tarzını.
devamını gör...
131.
meja'zını aldım kardeşim, sen de var mısın?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
132.
ben de geleyim mi lan ha?
valla sesimi çıkarmam, çok sıkılıyom olum valla bak.

valla varlığımın farkına bile varmazsınız hı? slife5r reyiz valla bak.
devamını gör...
133.
bir de kır gazinosu açarız meja, oof mis. varım tabi ki.
naruto dayı estağfurullah, misafir baş tacı hocam. varlığın şeref verir
devamını gör...
134.
#3444701
senaryo şu;
denizin tuzlu kokusuna eşlik eden, çiçekli dalları okşayan bir rüzgâr... sabah kuş sesleriyle uyanıyor kasaba, sarı sıcağın etkisiyle zaman yavaş akıyormuş gibi bir his yaşatıyor gün boyunca. gece olunca dalgaların ninnisini dinliyor kıyılar.

hayalimiz gerçek olmuş, komşu olmuşuz ege'de. çiçekli bahçelerimizin arasına kurduğumuz ahşap masada kahve içiyoruz sabahları bazı günler. gevezeliğimize rağmen konuşmadan anlaşabildiğimiz sabahlar bunlar. akşamları bahçede yemek yerken etraftaki insanların kahkahaları, okey taşlarının sesi, esintiyle birlikte uzaklardan ara ara gelen anason kokusu sarıyor her tarafı.

kır gazinosunu da açmışız. rüzgârla dans eden fenerler asılı ağaçlarda renk renk. tahta sandalye ve masalar, üstlerinde rengârenk örtüler... mutfaktan kekik veya tarçın kokuları saçılıyor etrafa. akşamları geliyor yavaş yavaş insanlar mekâna. kimi yiyip içiyor sohbet ederek, kimi bir kenarda müzikle salınıyor, kimi denize dalmış ay ışığı eşliğinde. hiç konuşmadan "işte buydu be!" diye düşünerek birbirimizi anladığımız saatler bunlar yine.

budur.

az daha uzatırsam yalın ayak başı kabak fırlayacağım evden ege'ye gitmek için *

sen de gel naruto. biz pek insan sevmiyoruz ama misafirperver olabiliriz, misafirin kim olduğuna bağlı olarak *
devamını gör...
135.
#3444745
tamam lan! hem ayranım dökülüp hem tatsız şeyler olacağına başka ortak bulurum gazino için. *

hikayemi de geri aldım. delersin melersin şimdi onu da orta yerinden *
devamını gör...
136.
#3444745

devamını gör...
137.
#3445039
allah kahretmesin fldjkglelfkjdk hiç beklememiştim adımı görmeyi. ayak-soru işareti kısmında kabak gibi belirince fkdjfklenflle.

anlamadım ama tabloyu ben zugra'ya mı atlamış oluyorum.

hazır yeri gelmişken tüm sözlüğe buradan seslenmek isterim, kafalar karışmasın, son derece heteroseksüelim.

***
devamını gör...
138.
#3445039
ahahhahahahahhahahaha :) ayak belirsiz bir mevzu olarak soru işaretiyle verilmiş.
analitik zekalı.
devamını gör...
139.
abi tabloda ne anlatmaya çalıştın valla ben hiçbir şey anlamadım da. o işaretler, hayır ifadesi, yazarlar arası geçişler ne anlatıyor.
özet geçecek insan yok mu? anlayamadım kaç saattir.
devamını gör...
140.
hocam sen eskiden böyle değildin… bakıyorum da şimdi biraz meriç olmuşsun…
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"slife5r (yazar)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim