soğan doğramak

eğer ağzınızı açıp diliniz dışarıda bir şekilde doğrarsanız daha az etkilenirsiniz. absürt ama etkili.

göz yaşartan eylemdir.

peki neden soğan doğrarken gözümüz yaşarır? soğan parçalara ayrılırken gözümüz hüzne kapılır da ondan. şaka şaka.**

gerçek sebep şudur; soğanı doğrarken birçok soğan hücresini kırarak açmış oluruz. bu hücrelerin bazıları içinde enzimler barındırırlar ve dilimlenerek açıldıklarında bu enzimler dışarı çıkar. aminoasit bu enzimlerden biridir ve çıktığında gaz halini alır. bu gaz gözlere ulaştığında, gözlerin nemli kalmasını sağlayan sıvı bu gaza tepki verir. bu da kimyasalların yeniden şekillenmesini sağlar, orta şiddette bir sülfürik asit üretir ve bu gözleri rahatsız eder. gözlerdeki sinir uçları çok hassastır ve bu etkiye çok çabuk tepki verir. beyin, gözü rahatsız eden asidi sulandırarak, göz yaşı kanallarına daha fazla su üretmesi mesajını gönderir. soğan doğrarken gözümüzün yaşarmasının sebebi budur.

bıçağın sırt tarafını parmakların orta kemiklerinden yukarı aşağı hareket edecek şekilde gayet seri yapılabilir iştir.
ama bıçak keskin, bileyli olacak. yoksa parmaklarınızı kesersiniz. ortalama bir aşçı bir kova soğanı 15 dk civarı doğrar.

kaynakların hiçbiri kuru soğanı buzdolabında muhafaza etmeyi desteklemiyor çabuk çürümesine yol açtığı için ama, geçenlerde bir şey keşfettim. soğan poşetini de yanlışlıkla diğer sebze ve meyvelerle birlikte buzdolabına koymuştum ve bir-iki saat sonra yemeklik doğramak için kendisini çıkarıp aldığımda, normalinden daha kolay ve daha şekilli doğrandığını fark ettim. bu tesadüfen mi denk geldi (soğanın cinsi ya da kullandığım bıçağın keskinliği gibi) yoksa soğuk ortamın soğan üzerine böyle bir etkisi hakikaten var mı bilmiyorum, bilgisi olan varsa aydınlatabilir, merak ediyorum çünkü gerçekten.

çözüm olarak da yemek yahut salatalarda kullanmadan bir saat evvel dolaba atıyorum şu sıralar. hem kolay doğrayabiliyorum yine, hem de dolapta geçirdiği süre azaldığı için çürümenin de önüne geçiyorum.

kokusu elimden 1 hafta çıkmıyor.

sonra niye dışarıdan yiyorsun. e napalım yani

adı lazım değil 3 harfli bir marketten aldığım doğrayıcı zımbırtı sayesinde oldukca pratik ve ağlamadan gerçekleştirdiğim eylem.

tezgaha oturup, tek dizinizi kırıp doğrama tahtasında doğrarsanız siz de shakira olabilirsiniz. la tortura...





bu da aha link

iyi ve keskin bir bıçak ile yaptığımda beni rahatlatan eylem. rahatlatan şey mutfakta olmak, eee türk mutfağı her şey de soğan var:)

insanı durduk yere ağlatır.

aglamamk için kendimi zor tuttuğum sebzedir.
dipnot;aglamamk için yemek kaşığını ağzınıza alın doğrama bitene kadar deneyin derim aglatmiyo.

ağlatıyor, ağlamamak için sakız ciğneyin ya da ağzınıza su alın

göz yaşarttığı doğru ancak ben soğan kokusunun birkaç gün boyunca ellerim marifetiyle bana eşlik etmesinden müzdaribim.

bunu yaparken göz yaşarmasını engellemek için soğan doğrama işlemi bitene kadar musluğu açmak gibi bir kapitalizm öğretisi vardır... kahrolsun kapitalizm!

tekniğine uygun doğrandığı taktirde göz yaşartmayan eylemdir. bunu keşfettiğimden beri yaşam kalitem arttı.

teknik şu :
gordon ramsey'nin yaptığı gibi soğanın kökünü kesmezseniz gaz çıkışı başlamaz. doğramak 10 saniyelik iş olduğundan gaz çıkmaya başladığında siz işinizi çoktan bitirmiş olursunuz.

ne zaman doğrasam başımı ağrıtır. zulüm oluyor bana, ağlamam da cabası. acaba bilimsel bir açıklaması var mı? ya da sadece benim mi başımı ağrıtıyor?

en çok shakira'ya yakışan eylem.

(bkz: la tortura)

salataya kalın, yemeğe ince doğranır. göz yakabilir. ellerin bir süreliğine soğan kokmasına sebep olabilir.

çok güzel soğan salatası yaparım. ama bebeksi ve hassas gözlerim hemen yanar. "ay ambülaaams." diye bağırtır.

suya atarız biz, biraz bıcıbıcı yapınca göz yaşartmıyorlar.

kullandığınız bıçak keskin değilse uğraşmaya değmez.

nefretim..