solcu

türkiye'dekiler için konuşursam solcu değil işçi hareketi soslu sjw/woke/kürt milliyetçiliği kivamindadir. çok azı hariç hepsi atatürk düşmanıdır, hamas ile fkö yü ayırmaktan acizdir hamas i destekledikleri de islami terörü desteklediklerinden bihaberlerdir.

ekseriyetle iran devrimini emperyalizm karşıtı bulsalar da dincilerin sosyalistlerle iş birliği yaptiguni iktidar olunca da çoğunu astigini bilmezler.

aslında çoğu çok okumuş zircahikdir.

müzik festivali basıp, 250 kişiyi öldüren zihniyeti, yine müzik festivali yapıp anan kişi....
dip: andığı kişiler için müzik günah...

kelenderis'in plak boşa dönüyor, dönüyor
yavrusunu kaybeden kuşlar yuvasına dönüyor, dönüyor
yalnız dönmeyen sana yine sensin
bekliyoruz hep, sen neredesin

eskiden böyle şey gelirdi bana, solcu adam, idealist falan. döneminde çok mücadele vermiş, kendini yıpratmış, ıdı vıdı.

siyasal islamın yıllardır tepemizden inmeyen varlığı solculuğu sulandırdı,
sermaye sahibi el değiştirdi, solcu hala fakir ve en önemlisi solcunun artık o kadar sesi çıkmıyor, bıkmış abi

öğrenilmiş çaresizliğe kurban gitmiş bir solcu var artık
işte arkadaş grubunda 2-3 bira atıp öyle söylenen bir insan gibi geliyor -solcu dendiğinde-
yaş ilerledikçe kavramlar ve sende bıraktığı anlamlar değişiyor
solcu da benim için değişti.

siyasi yelpazede ortanın solunda yer alan kişi.
öncesinde şu siyasi yelpaze ne demek onu bir açıklamak gerek , kabaca "farklı siyasi pozisyonları birbirine göre tanımlamak ve sınıflandırmak amacıyla kullanılan sistem." denilebilir. esasen tek bir sol-sağ eksenle siyasi yelpazeden bahsetmek mevcut siyasi inançların çeşitliliğini tanımlamak için yetersizdir. ama siyasetin tarihi , siyasi ideolojiler üzerinden değerlendirirsek aristokrasi (sağ) ve halk (sol) temelinde gelişen tüm siyasi ideolojiler için bu eksen kullanılabilir.
bizim ülkemizde sağcı ve solcu kavramları ise ne yazık ki iktidara gelen her hükümetle birlikte içleri boşaltılıp iktidardaki hükümetin kendi ideolojisine göre yeniden tanımlandıkları için asıl kavramdan sapmış ve bu başlık altında görüldüğü gibi her yazarın sağ ve sol ideoloji ile ilgili teorik bilgiden uzak salt kendi bilgi dağarcığındaki bilgi ve kelime dağarcığındaki kelimelerle açıklık getirmeye çalıştığı gibi değersizleştirilmeye mahkum olmuştur.
insanların sosyal çevreleriyle bir araya geldiğinde yavaş yavaş politize olması , yakınlık duydukları ideolojinin halkta bir karşılık bulmuş temsilcileri ile bağ kurmaya çalışması , hatta onları taklit etmesi kaçınılmazdır. fakat asıl mesele yakınlık duyulan ideolojinin teorisini ve pratiğini tam olarak anlamadan onu bir kimlik olarak giyinmekten kaçınmak. ideolojinin kendisine ne kadar zarar verdiğinizi tahmin bile edemezsiniz.

solcu - sol ideoloji kendi gelişimi içinde pek çok fraksiyonu içinde barındırmış , buna liberalizmde dahil. tabi bu bizim kıtada değil amerika kıtasında.

bazı kaynaklara göre bizim ülkemizde 1960 lara gelene kadar sol hareket , bir başka şekilde anlatırsak , ilk işçi örgütlenmesi için kayıtlı tarih 1871. yani daha osmanlı zamanında sosyalist gruplar kurulmaya başlanmış. ilk sosyalist ünvanlı partinin kuruluş yılı 1910. bazı kaynaklarda ise 1920 yılı. rusyanın mustafa kemal'in kurtuluş mücadelesini desteklemesi ülkede sosyalizmin yükselişine yarıyor. ittihat ve terakkiye muhalefeti nedeniyle sürgüne gönderilen mustafa suphi'nin rusya'ya kaçtıktan sonra 1920 yılında baküde türkiye komunist partisini kurmasıyla , aynı yıl mustafa kemal atatürk türkiye komunist fırkasını kuruyor , amaç tkp nin önünü kesmek ve ülkede artan bolşevik sempatisini ve sosyalist eğilimleri tek bir parti içerisinde denetim altına alınmak. belki bu gerçek bilgi solcuların neden mustafa kemali sevmediğini kısmen açıklar. çünkü kurtuluş savaşına destek vermek üzere ülkeye giriş yapan suphi ve arkadaşları öldürülüyorlar. buda tkp nin siyasi iktidara karşı yasa dışı mücadelesinin başlangıcı oluyor. neyse konumuza dönelim ; sosyalist ideoloji , yani marks ve engelsin , ardından leninin geliştirdiği marksist leninist ideoloji temelinde emek - sermaye çelişkisi yatar. karl marx emek sermaye çelişkisi için "emek fazla ise maliyet fazla olur ve fiyat fazla olur. emek az ise maliyet az olur ve fiyat az olur" demiş. "işçi ne kadar çok zenginlik üretirse, üretiminin gücü ve büyüklüğü ne kadar artarsa, kendisi de o kadar yoksullaşır. ne kadar çok meta üretirse, kendisi de bir meta olarak o kadar ucuzlar. şeyler dünyasının değerinin artmasıyla doğru orantılı olarak insanların dünyası değersizleşir. emek sadece meta üretmekle kalmaz, aynı zamanda, genel olarak meta ürettiği oranda kendini ve meta olarak işçiyi de üretir. " bence adam çok haklı.
marks bu konuyu emeği üreten işçi - birey den çıkarmış toplumsallaştırmış ; toplumların sınıf savaşımını ortaya atmış yani üretimi kontrol eden yönetici sınıf ile üretim için gereken emeği sağlayan mülksüz emekçi sınıf arasındaki çatışmayı dillendirmiş. onun döneminde artık dünyaya hakim olan ekonomik yapı kapitalizm olduğu içinde devletlerin yönetici sınıf tarafından idare edildiğini ve devletin ortak kamu çıkarı adına hareket eder gibi yapıp yönetici sınıfın çıkarları doğrultusunda yönetildiğini düşünüyor ve daha önceki sosyoekonomik sistemler gibi kapitalizmin de kendi yıkımına ve yeni bir sistem olan sosyalizmin onun yerini almasına neden olacak iç gerilimler ürettiğini öngörüyor. kapitalizmin içinde burjuvazi (üst sınıf) ve proletarya (alt sınıf) arasındaki sınıf çelişkilerinin, çalışan kesimin siyasi zaferi ve bunun sonucu kurulacak sınıfsız bir toplumun, özgür üreticiler birliği tarafından yönetilen bir toplumun ortaya çıkacağını iddia ediyor.
türkiyedeki solcularda kapitalizmin giderek ağırlaşmasıyla sınıf çelişkisinin keskinleşeceğini ve bunun sonucu olarak halkın ayaklanarak iktidarı ele geçireceğine inanıyorlar, bunun için mücadele ediyorlar. bu savaşın gerekliliği olan subjektif ve objektif koşulların olgunlaşması içinde hem kadrolaşmak hem işçi sınıfı - halkı örgütlemek gerektiğine inanıyorlar.
bu toplumsal savaşın yani sermaye ve emek arasındaki çatışmanın ilerletilmesi ve proleter sınıfın iktidarı eline alması gerektiğini düşünen her sosyalist ideoloji inananının (solcunun )devrimden bahsetmesi olağan. devrimde öyle polisten izin alınıp yapılmıyor maalesef. mahir çayan türkiye soluna katkısı olmuş bir teorisyen olarak marksist leninist teorinin türkiyeye uyarlanması için oturup çalışmış , iç dinamikleri incelemiş ve "türkiye'deki geçmişe nazaran refah seviyesinin artması ile birlikte devlet ve halk arasında bir denge vardır." demiş ve bu dengeyi "suni denge" olarak adlandırmış. suni dengenin sınıf çelişkisini keskinleştirdiğini ve bu dengeyi bozmanın ancak silahlı mücadele ile olacağını savunmuş ve politikleşmiş askeri savaş stratejisini (paas) ortaya koymuş . (yine bazı kaynaklar çayanın keskinleşen çelişkiyi görmediğini savunuyorlar o ayrı) belki solcular için kanlı devrim isterler diyen yazar arkadaşlarda buradan bir şey çıkartmayı denerler.

benim kısa bir dönem oturduğum bir mahallede karşılaştığım solcular ise ne alkol ne sigara içerlerdi. sürekli arı gibi çalışır , halktan hiç ayrılmazlardı. yeni doğum yapmış annelere bebek yıkamayı öğretenleri de gördüm , ücretsiz spor aletleri yapıp halkı spor yapmaya teşvik edeni de gördüm. mahallelerinden uyuşturucuyu uzaklaştırmaya çalışanı da , sokak aralarında kadınların pazarlanmasına izin vermeyenini de gördüm. yemek yedikten sonra bile hiç bir şeyi atmaz bir şekilde değerlendirirlerdi. yardıma ihtiyaç duyan kim varsa yardımına koşarlardı. mimarları , mühendisleri , doktorları , öğretmenleri , işçileri , kim hangi meslektense her şeyini ortaya koyar ve mahallerindeki sorunları çözerlerdi. bu mesai başka bir şeymiş onu anladım ben. onlardan biri olmamama rağmen beni ne kullandılar ne terslediler ne cahil dediler ne de dışladılar. o nedenle bende onların yeri çok ayrıdır. çünkü bir daha onlar kadar insan gibi insan görmedim ben. umarım başlarına bir şey gelmemiştir. hala hayattadırlar.

o yüzden solcu ya da sağcı ya da bilmem neci diyerek değersizleştirmeden önce buradaki yazarlar dahil her insanın önce kendisine bakması gerek.
sen ne kadar insansın? sahiden , sen ne kadar insansın?

kendisini marjinalleştirip biz niye fabrikalara, tarlalara inemiyoruz der.
saçında da rasta.

neyse yoldaşlar, gece film okuması yapalım
berfin bizde kalırsın dert etme yurda geç kalmayı
bu arada ulusların kendi kaderini tayin hakkı berfinciğim

solcu , sağcı ya da yankee olmak fark etmez. türkiye'de sırf düşüncelerinden dolayı herkesin peşinden gittiği bir düşünce insanı var mı? var diyenlere tek cevabım "nah var" dan başka bir şey değil.

solcu olmayı geçtim hafif sola meyilli biri bile mehmet akif'i , necip fazıl'ı , cemil meriç'i ya da ne biliyim sezai karakoç'u bırak peşinden gitmeyi adam yerine koyup okumaz bile.

yine aynı şekilde hafif muhafazakar biri isen , ne nazım hikmet'le işin olur ne de hikmet kıvılcımlı gibi düşünürlerin yüzüne bile bakmazsın.


her iki tarafın da zihin dünyamıza kazandırdığı şaheserleri mevcut aslında. çağları aşan izlenimler ve kavrayışlara yol açtıkları da aşikar. ama bizim sığ oğlu sığ bakışımızdaki ilkellik ve ön yargı düşüncenin namusunu kurtaran adamları okumamızı bile engelliyor.

murat bardakçı'nın ömer çelakıl'ı göt ettiği bir program vardı hani ömer çelakıl 'ın arapça bilmediğini ortaya çıkarmıştı. bu tip adamların sağcıyım diye geçindiği bir ülke. insan neresiyle güleceğini şaşırıyor cidden.

ya da solcuyum diye geçinen çoğu tipleme daha karl marx'ın das kapital'in 3 cilt olduğundan bile habersiz. yada das kapital'i almanca aslından okuyan kaç tane solcu var? ya da mao'yu çince orjinalinden okumuş kaç solcu var?

şu dönemde tanımı çok değişti

boş çar.

davası uğruna dar ağacına giden , hasretinden prangalar eskiten , güneşi zapt edip , bir ömrü , ezilenlere adamaktan , karanlıkları aydınlığa çıkarmak için yanmaktan , boynuna yeşil fuları takmaktan korkmayan , yolu bozkırlardan geçse de sokakları hep denize çıkan insandır.

dünyayı yöneten zengin insanların - otoritelerin - daha çok para kazanmak için toplumları bölüp insanları birbirlerine düşürmek, kutuplaştırmak için götlerinden uydurduğu kavramlardan sadece biridir. özellikle siyaset ve din tam olarak bu amaçla kullanılmaktadır.

türkiye için konuşursak %99'u kürtçüdür. pkk bunları davar gibi güder. gomanizm hayalleri kurarlar ama amerika'dan fonlanmayı da ihmal etmezler. kemalizmi dejenere etmeye çalışan parazit insanlardır. asla gerçekten kemalist değillerdir. sadece rol keserler. türk milliyetçiliğine ölümüne düşman olup diğer azınlıkların ırkçılıklarını yaparlar. terörizme meyillidirler. ergenekon-balyoz kumpasında fetöcülerle iş birliği yaparak türk askerini bitirmişlerdir.

dincilerle birlikte bu ülkedeki en tehlikeli topluluktur.

işçi-emekçi sınıfıyla proloterya diktatörlüğü kuramayacaklarını anlamış oldukları için hedef kitlesini değiştiren (aslında bu bile solun iflasının bir kabulüdür) bu sebeple hedef belledikleri etnik ve dini azınlıklar, lgbt, kaçak ve sığıntılar, veganlar, vejetaryenler, feministler, çevreciler gibi marjinal gruplardan kendine mürit bulmaya çalışan camia. misal normal insan evlatları sürekli sorar yav bunlar niye kaçak ve sığıntı savunuyor diye. sebebi bunlarla komünist devrim yapacağını düşünmeleri.

baktığımız zaman beynelmilel ümmetçiler ile enternasyonalist solcuların işine gelir bu kaçak ve sığıntılar. zira bunlar ile hem ulus devlet hem de laikliği dinamitleyeceklerine inanıyor haspamlar.

misal eski kafa sol ile (örnek hkp) yeni kafa sol (örnek tip) arasındaki fark buradan çıkmakta. hkp her ne kadar sol da olsa millet kavramına karşı değil diğerlerine aynı şeyi diyemiyoruz maalesef.

edit: yeşil sol ve yeşil ve sol ittifakı bu solcular iskandinav ülkeleri ve birleşik krallık gibi ülkelere bakıp kendini ana akım zannediyor ya harbiden komik. avrupa ve kuzey amerika'nın şu an boğuştuğu sorunların kaynağı bu ikisi zaten. tam olarak dediklerimi kanıtlayan koalisyonlar bunlar.