sözlük yazarlarının asla unutmam dediği anıları
başlık "anonim yazar" tarafından 18.12.2020 04:27 tarihinde açılmıştır.
21.
14subat boşandığım gün.
devamını gör...
22.
hayatıma sarıldığım an. üniversiteye tekrar başlamıştım. işte bu sensin dedim kendi kendime. artık ne yapmak istediğimi biliyordum. kalmak istemediğim bir evdeydim ve ders çalışabileceğim bir masa olmadığı için başkasının bilgisayar masasının ucunda çalışmaya çalışıyordum. mutluydum. tabi daha sonra üniversiteyi tekrar bıraktım. bu anımı unutamıyorum. sonuç olarak şuan üçüncü sınıftayım yani tekrar başlama gücünü buldum kendimde. bu sefer bırakmayacağım. önüme ne kadar engel çıkarsa çıksın. olmak istediğim şeyi olana kadar çabalayacağım...
devamını gör...
23.
üniformamla çektirdiğim ilk resmim. özledim be seni
devamını gör...
24.
babam bir keresinde anneme sinirlenip annemin o gün bana pazardan aldığı tüm barbie bebekleri ayağının altıyla ezmişti . 6-7 yaşında falandım, hiç unutamadım
devamını gör...
25.
tekerlekli sandalye, evin penceresi.
devamını gör...
26.
bunu okurken zihnimde bir şey canlanmadı demek ki o anı henüz yaşanmamış.
devamını gör...
27.
geceleri krize girip vücudumun kitlendigi zamanları, soğuk betonda bitirdiğim sayamadığım sigara paketleri, yanaklarimda kuruyan gözyaşlarım ve en önemlisi bunlara kimlerin sebep olduğunu; ölsem de unutmam, unutamam.
devamını gör...
28.
babamı son gördüğüm an. kim demiş ölülerden korkulur diye?
devamını gör...
29.
yürümeyi severim her gün kilometrelerce yürürüm,yol üzerinde çay simit mola vs ne istersem yaparım bir kıstasım yok.
yürüyerek keşf ederim bulunduğum yerleri.
yine böyle bir gün yürürken burnuma pide kokusu geldi belli ki yeni çıkmış dumanı üzerinde ve tane tane tezgaha diziliyor.
içeri girip iki tane söyledim,baktım dolapta soğuk su yok içecek söylemedim,yemek yerken varsa buzlu bardakta su içerim yoksa pek bişey içmem.
içecek istemiyorum dedim tezgahtaki abi sağolsun bana limonata göndermiş garson ile “bizden” dedi.
tebessüm edip yemeğime devam ettim hiç bozuntuya vermedim oraya daha sık gitmeye gayret ettim sonraki dönemlerde.
böyle esnaf ve insanları desteklemek lazım.
yürüyerek keşf ederim bulunduğum yerleri.
yine böyle bir gün yürürken burnuma pide kokusu geldi belli ki yeni çıkmış dumanı üzerinde ve tane tane tezgaha diziliyor.
içeri girip iki tane söyledim,baktım dolapta soğuk su yok içecek söylemedim,yemek yerken varsa buzlu bardakta su içerim yoksa pek bişey içmem.
içecek istemiyorum dedim tezgahtaki abi sağolsun bana limonata göndermiş garson ile “bizden” dedi.
tebessüm edip yemeğime devam ettim hiç bozuntuya vermedim oraya daha sık gitmeye gayret ettim sonraki dönemlerde.
böyle esnaf ve insanları desteklemek lazım.
devamını gör...
30.
evet bu geceyi iç dökme gecesi ilan ediyorum ve şimdi de akıl hastanesinden asla unutmam dediğim bir olayı sizinle paylaşıyorum.
akıl hastanesine ilk yattığımda reşit değildim. anneannem yanımda refakatçi kalmıştı. kader mi dersin ne dersin ama bulunduğum koğuşta en ağır şekilde hastalığını yaşayan insanların arasındaki odaya verilmiştim. gece saatleri olduğunda herkes odasına çekilir sağımdaki kız duvarlara vurur, bağırırdı.solumdaki kızın ise odasından hep su sesi gelirdi. çünkü hep banyo yapardı. kat kat giyinir hep kendini temiz tutmaya çalışırdı. herkesin üzücü bir hikayesi vardır orada. demet ben senin hikayeni unutmadım. bazen aklıma geliyorsun ve nasıl olduğunu çok merak ediyorum. okul çıkışında eve giderken 4 tane or*sp* çocuğu kızı arabaya bindiriyor zorla. tecavüz edip yolun kenarına fırlatıyor. kız bir süre sonra aynı ritüelleri tekrar edip durmak zorunda kalıyor. yani öyle hissediyor. kendini kirli hissediyordu, sürekli..oradayken kaç kere ağladım sahi? kaç heba olmuş hayat gördüm? sayamadım.
akıl hastanesine ilk yattığımda reşit değildim. anneannem yanımda refakatçi kalmıştı. kader mi dersin ne dersin ama bulunduğum koğuşta en ağır şekilde hastalığını yaşayan insanların arasındaki odaya verilmiştim. gece saatleri olduğunda herkes odasına çekilir sağımdaki kız duvarlara vurur, bağırırdı.solumdaki kızın ise odasından hep su sesi gelirdi. çünkü hep banyo yapardı. kat kat giyinir hep kendini temiz tutmaya çalışırdı. herkesin üzücü bir hikayesi vardır orada. demet ben senin hikayeni unutmadım. bazen aklıma geliyorsun ve nasıl olduğunu çok merak ediyorum. okul çıkışında eve giderken 4 tane or*sp* çocuğu kızı arabaya bindiriyor zorla. tecavüz edip yolun kenarına fırlatıyor. kız bir süre sonra aynı ritüelleri tekrar edip durmak zorunda kalıyor. yani öyle hissediyor. kendini kirli hissediyordu, sürekli..oradayken kaç kere ağladım sahi? kaç heba olmuş hayat gördüm? sayamadım.
devamını gör...
31.
çadırdan çiyan çıktıydı. kocaman. abbov. hala tiksinirim.
devamını gör...
32.
rezil ama aynı zamanda komik bi anım var, başlığı okuyunca gözümde canlandı lskslslsl
lise ikideyim o zamanlar, bir tarih filmine götürdüler bizi. avm'nin etrafında dolaşıp servislere yürürken habire arkama dönüp sevdiğim beye bakmaya çalışıyordum. sen misin önüne bakmayan, bir düşüşüm var... normal bir düşüş de değil, otopark giderinin kapağı yokmuş içi de simsiyah su dolu, siyah olunca kapak sanıp hiç bakmadım, işte onun içine düştüm. adımımı attığım gibi dizime kadar girdim içeri skkslslslslld bi yandan pis suya düştüm diye sinirlerim bozuk bi yandan halime gülüyorum kskslsl sevgilim geldi bi yerine bir şey oldu mu diyor, yok diyorum ama hâlâ gülüyorum ksksllsslsl kendi kendime söylendim senelerce: ya tamam date denemez ama ilk defa birlikte okul dışında bi yere gitmişiz bu rezilliği nası becerdin ksjsklsls
sonra servisle okula gelene kadar güldüm, millet deli olduğumu orda anladı bence....
lise ikideyim o zamanlar, bir tarih filmine götürdüler bizi. avm'nin etrafında dolaşıp servislere yürürken habire arkama dönüp sevdiğim beye bakmaya çalışıyordum. sen misin önüne bakmayan, bir düşüşüm var... normal bir düşüş de değil, otopark giderinin kapağı yokmuş içi de simsiyah su dolu, siyah olunca kapak sanıp hiç bakmadım, işte onun içine düştüm. adımımı attığım gibi dizime kadar girdim içeri skkslslslslld bi yandan pis suya düştüm diye sinirlerim bozuk bi yandan halime gülüyorum kskslsl sevgilim geldi bi yerine bir şey oldu mu diyor, yok diyorum ama hâlâ gülüyorum ksksllsslsl kendi kendime söylendim senelerce: ya tamam date denemez ama ilk defa birlikte okul dışında bi yere gitmişiz bu rezilliği nası becerdin ksjsklsls
sonra servisle okula gelene kadar güldüm, millet deli olduğumu orda anladı bence....
devamını gör...
33.
beni öpmek için eğilen sevgilinin osurması.
devamını gör...
34.
5 yaşındaki çocuğa "annen ölecek yalnız kalacaksın" diyen o iğrenç kadın..
devamını gör...
35.
5-6 yaşlarındayken beton merdivenlerin 5-6 kat yukarısından atlama yarışı yaparken kafamı kırdığım günü unutamıyorum. canım yansa da akıllanmamıştım çok yaramaz bir çocuktum. şaşırdığım şey nasıl kolum bacağımı kırmadığım.
devamını gör...
36.
kardeşim 1 aylıktı, kucağımdaydı. öyle oynuyordum. sonra derin bir nefes aldı. verir diye bekledim ama bir 5 - 10 saniye vermedi. yanakları ağzındaki havadan şişikti. baktım nefes vermiyor elimle ağzını açtım, nefesini verdi. sonra sıradan bir şekilde nefes alıp vermeye devam etti. çocuk nefes vermeyi unutmuş ahahshsjdjdj
unutamıyorum.
unutamıyorum.
devamını gör...
37.
5 yaşındayım aşağı-yukarı.. babam uçurtma yapmayı çok sever. * haftasonlarını frenk yemişi toplayıp bahçe işleriyle ilgilendiğimiz şehirden az uzakta müstakil bir evde geçirirdik. evde daimi yaşayan birisi olmadığı için fareler evi sahiplenmişti bir dönem. fareler var diye temizlik yapılırken adımımı atamadığım o evde saatlerce canım acıyarak uyumuştum.
babam uçurtmalarını genelde kuzenlerime yapıp hediye etmeyi severdi. ilk kez benim için de yapmıştı bir şeyler. o gün bunun sevinciyle neşeli neşeli uçurtmayı gök tanrıya kadar havalanması için uçurmaya çalışırken nasıl olduysa misinaya dolandım. babam kendini bu işe nasıl adadıysa düştüğümü fark etmedi. misinadan kurtulamadığım gibi dizlerime iyice dolandı yerde bir iki metre sürüklendim. babamın öfkesi ve annemin de babama bağırışları eşliğinde en başta bahsi geçen fareli evin odasında somyanın üzerine ıslak çamaşır gibi serdiler beni. dizlerimin arkasındaki misina kesiği çok hızlı iyileşti. hayattaki birçok anı da böyle oluşur. biz farkında olmadan yaşanır biter hatta çok da hızlı gerçekleşir bu olaylar silsilesi.
yaralar ne kadar hızlı iyileşirse, anılar bir o kadar unutulmaz hale gelir.
babam uçurtmalarını genelde kuzenlerime yapıp hediye etmeyi severdi. ilk kez benim için de yapmıştı bir şeyler. o gün bunun sevinciyle neşeli neşeli uçurtmayı gök tanrıya kadar havalanması için uçurmaya çalışırken nasıl olduysa misinaya dolandım. babam kendini bu işe nasıl adadıysa düştüğümü fark etmedi. misinadan kurtulamadığım gibi dizlerime iyice dolandı yerde bir iki metre sürüklendim. babamın öfkesi ve annemin de babama bağırışları eşliğinde en başta bahsi geçen fareli evin odasında somyanın üzerine ıslak çamaşır gibi serdiler beni. dizlerimin arkasındaki misina kesiği çok hızlı iyileşti. hayattaki birçok anı da böyle oluşur. biz farkında olmadan yaşanır biter hatta çok da hızlı gerçekleşir bu olaylar silsilesi.
yaralar ne kadar hızlı iyileşirse, anılar bir o kadar unutulmaz hale gelir.
devamını gör...
38.
üniversite 3. sınıf patoloji 1 dersindeyiz. dersimize giren profesör bizden bir münazara hazırlamamızı ve bu münazaraya bölüm başkanıda dahil olmak üzere tüm kürsünün katılacağını ona göre çok sıkı hazırlanmamız gerektiğini söyledi. bir taraf antibiyotikleri bir taraf gelişen bakteriyofajları ele alıcaktı. ben bakteriyofaj kısmındaydım ve hazırlanmak için 1 haftamız vardı. gayet güzel hazırlandık kendimize güvenimiz tam bir şekilde kürsülere yerleştik. herkes sırayla savunmasını yaptı sıra bana geldi kendi savunmamı 10 dk boyunca sakin ve akıcı bir şekilde dile getirdim sonrasında karşı taraftan (bir kız ki kendisini hiç sevmem) karşı atak geldi ve küçük bir gerginlikle tartışmaya başladık. olay artık son cümlelere gelirken bu kızımız bana ‘bu söylediğin çok ütopik bir konu’ diyerek söze atladı ve ben orada bu yaşıma kadar gördüğüm tüm terbiyeyi, nezaketi ,tüm bilgi birikimimi, saygıyı ne varsa bu yaşıma kadar gördüğüm her şeyi bir kenara atıp şuursuzca ayağa kalkıp (sandalyeyi düşürmek suretiyle) sağ elim havada ‘ütopik ne lan d.lya…’ diye kıza bağırdım. keşke o an yer yarılsaydı ve ben oraya girseydim. normal şartlarda hayatında küfür bulunduran biri değilim ancak nasıl bir şuursuzlukla böyle bir şey dedim inanın bilmiyorum. ve karşımda bir sürü profesör, doçent, öğretim üyelileri ve sınıf arkadaşlarım var. sağ elimi saniyesinde ağzıma kapattım ancak nafile kelimeler çoktan döküldü dilimden. sonrasında araya moderatör girdi ve durumu toparlamaya çalıştı ama benim rezilliğimin toparlanacak bir yeri yok. sonrasında akış devam etti ve olayı bizim lehimizle sonlandırdık.
sonrasında kimse bana bir şey demedi ne kız ne hocalarım ve ben o dersten aa ile geçtim. bunu hiç bir zaman unutmam hatırladıkça yüzüm hala kızarır ama oldu işte keşke olmasaydı. böylelikle patolojide yüksek yapma şıkkıda elenmiş oldu.
sonrasında kimse bana bir şey demedi ne kız ne hocalarım ve ben o dersten aa ile geçtim. bunu hiç bir zaman unutmam hatırladıkça yüzüm hala kızarır ama oldu işte keşke olmasaydı. böylelikle patolojide yüksek yapma şıkkıda elenmiş oldu.
devamını gör...
39.
bi kaçını unutsam hiç de fena olmaz hani.
devamını gör...
40.
corona dönemi topu taşımadayız. bir kız var ama nasıl tatlı.
miniminnacık sevimli mi sevimli bir şey. yan koltuk boşalıp yanıma oturunca bir şekilde sohbeti açtım instasını aldım.
eve geçtim hesabına bir baktım maskesiz hiç hayal ettiğim gibi değil, tam bir hayal kırıklığı.
takipleştikten sonra mecbur bir iki gün konuştuk sonra ben kırmadan dökmeden uzayabilmek için "ya ben buraya bir iş için geldim aslında burda yaşamıyorum iki güne döneceğim memlekete, uzak mesafe çekilecek iş değil" dedim.
aradan bir hafta geçti geçmedi durakta karşılaştık. geldi yanıma ya sen hani gidiyordun diye bas bas bağırmaya başladı. o sevimli minicik şey bir çirkefleşti ki anlatamam. üstüme atlayıp beni parçalayacak sandım. işte bu hikaye de kısmen ölümden dönme anımdır. şuan burda yazabiliyor olmamı durağın kalabalık olmasına borçluyum.
miniminnacık sevimli mi sevimli bir şey. yan koltuk boşalıp yanıma oturunca bir şekilde sohbeti açtım instasını aldım.
eve geçtim hesabına bir baktım maskesiz hiç hayal ettiğim gibi değil, tam bir hayal kırıklığı.
takipleştikten sonra mecbur bir iki gün konuştuk sonra ben kırmadan dökmeden uzayabilmek için "ya ben buraya bir iş için geldim aslında burda yaşamıyorum iki güne döneceğim memlekete, uzak mesafe çekilecek iş değil" dedim.
aradan bir hafta geçti geçmedi durakta karşılaştık. geldi yanıma ya sen hani gidiyordun diye bas bas bağırmaya başladı. o sevimli minicik şey bir çirkefleşti ki anlatamam. üstüme atlayıp beni parçalayacak sandım. işte bu hikaye de kısmen ölümden dönme anımdır. şuan burda yazabiliyor olmamı durağın kalabalık olmasına borçluyum.
devamını gör...