teknoloji ve tasarım dersi
başlık "bol giyimli kukla" tarafından 19.11.2020 07:23 tarihinde açılmıştır.
61.
sanırım orta okuldayken en sevmediğim derslerden biriydi.el işi dersi de vardı sanırım ayrı olarak..
yani o yaşta bir çocuğa dikiş dikmeyi öğretmek, icat yapması için zorlamak ve en önemlisi sürekli bir şeyler aldırma adına siparişler vermek etik bir davranış değil.bu dersler daha çok bazı şeyleri satın alma üstüne kurulu bana kalırsanız ama devlet okulunda okuyorsanız, istenen bu şeyler pahalıya mâl olabilir ve ailelere maddi yük binebilir.üstelik siparişi verilen bu ürünleri derslerde kullanarak yaptığınız zımbırtılardan not verildiği düşünüldüğünde, bence son derece düşüncesiz bir yaklaşım bu.
dikişi annemden öğrenebilirim okula gerek yok, icat yapmayı deneyerek- gözlemleyerek-aile büyüklerimin desteklerini alarak öğrenebilirim dersine gerek yok.(bahsettiğim icatlar ciddi anlamda ileri götüren şeyler değil.ben hatırlıyorum baya mukavva-karton, yün vs aldırıp, tasarım yaptırıyorlardı) bunlara ne gerek var? yaratıcılık varsa, zaten ortaya çıkar.okulda 2 saatlik bu tarz dersler çıkmasına aracı olsa bile, tamamen destekleyici bir yanı olduğunu düşünmüyorum.bunun yerine özellikle çocugun baskın yönünü destekleyen eğitimler konabilirdi (alan dışı) mesela dans-enstruman-tiyatro-herhangi bir spor branşına ait eğitim - ek yabancı dil dersleri vb.
öğrenci kendi merakına ve ilgisine göre alacağı alan dışı eğitimi seçerdi ve miss gibi başarı sergilerdi.
şahsen 2 saat bu derse girmektense, piano,italyanca eğitimi almayı tercih edebilirdim.
en azından maliyeti olsa bile, bir anlamı olurdu.
düşünüyorumda bizim eğitim sistemi hep saçmalıkmış.
yani o yaşta bir çocuğa dikiş dikmeyi öğretmek, icat yapması için zorlamak ve en önemlisi sürekli bir şeyler aldırma adına siparişler vermek etik bir davranış değil.bu dersler daha çok bazı şeyleri satın alma üstüne kurulu bana kalırsanız ama devlet okulunda okuyorsanız, istenen bu şeyler pahalıya mâl olabilir ve ailelere maddi yük binebilir.üstelik siparişi verilen bu ürünleri derslerde kullanarak yaptığınız zımbırtılardan not verildiği düşünüldüğünde, bence son derece düşüncesiz bir yaklaşım bu.
dikişi annemden öğrenebilirim okula gerek yok, icat yapmayı deneyerek- gözlemleyerek-aile büyüklerimin desteklerini alarak öğrenebilirim dersine gerek yok.(bahsettiğim icatlar ciddi anlamda ileri götüren şeyler değil.ben hatırlıyorum baya mukavva-karton, yün vs aldırıp, tasarım yaptırıyorlardı) bunlara ne gerek var? yaratıcılık varsa, zaten ortaya çıkar.okulda 2 saatlik bu tarz dersler çıkmasına aracı olsa bile, tamamen destekleyici bir yanı olduğunu düşünmüyorum.bunun yerine özellikle çocugun baskın yönünü destekleyen eğitimler konabilirdi (alan dışı) mesela dans-enstruman-tiyatro-herhangi bir spor branşına ait eğitim - ek yabancı dil dersleri vb.
öğrenci kendi merakına ve ilgisine göre alacağı alan dışı eğitimi seçerdi ve miss gibi başarı sergilerdi.
şahsen 2 saat bu derse girmektense, piano,italyanca eğitimi almayı tercih edebilirdim.
en azından maliyeti olsa bile, bir anlamı olurdu.
düşünüyorumda bizim eğitim sistemi hep saçmalıkmış.
devamını gör...
62.
örgü işlerini anneme yaptırdığım ve öğretmenimden övgü aldığım derstir
devamını gör...
63.
ortaokuldayken tek kabusumdu
devamını gör...
64.
bu allahın cezası dersin adı iş eğitimiydi ve derse 50 yaşında çılgın bakire bir resim hocası giriyordu.
her dönemde 3 sınıf var, 15 kişi takdir, 9 kişi teşekkür almış. kalanının karnesi sayısal loto kuponu gibi.
ben ortalama alınırsa dönem birincisiyim, benimle birlikte 2-3 arkadaşla matematik olimpiyatlarından, bilgi yarışmalarından, satrançtan okula kazandırdığımız madalyalar kupalar gırla. ama boş karneyle dönüyoruz.
neden? bu karı bize çizim ödevi vermiş, ödevi yapmışız ama majesteleri beğenmemiş, hepimize 2 vermiş.
okul birincisi diye kürsüye çıkaracaklar, karnede takdir teşekkür yok. o kürsüye sınıftaki aptal ama bu hocaya göre biraz iyi resim çizen biri çıkıyor.
o çocuk şimdi çek senet işinden hapiste.
yani hiçbirisi o zaman da umrumda değildi, şimdi de değil.
ama bu hocanın, kendine hoca diyen karının 30 yıl devletten maaş alması, halen gebermemiş olması ve emekli maaşını bizim ödüyor olmamız ağrıma gidiyor.
böyle bir derstir özetle. milleti eğitim öğretim hayatından soğutmak için dış güçlerce müfredata konulmuş olması muhtemeldir.
her dönemde 3 sınıf var, 15 kişi takdir, 9 kişi teşekkür almış. kalanının karnesi sayısal loto kuponu gibi.
ben ortalama alınırsa dönem birincisiyim, benimle birlikte 2-3 arkadaşla matematik olimpiyatlarından, bilgi yarışmalarından, satrançtan okula kazandırdığımız madalyalar kupalar gırla. ama boş karneyle dönüyoruz.
neden? bu karı bize çizim ödevi vermiş, ödevi yapmışız ama majesteleri beğenmemiş, hepimize 2 vermiş.
okul birincisi diye kürsüye çıkaracaklar, karnede takdir teşekkür yok. o kürsüye sınıftaki aptal ama bu hocaya göre biraz iyi resim çizen biri çıkıyor.
o çocuk şimdi çek senet işinden hapiste.
yani hiçbirisi o zaman da umrumda değildi, şimdi de değil.
ama bu hocanın, kendine hoca diyen karının 30 yıl devletten maaş alması, halen gebermemiş olması ve emekli maaşını bizim ödüyor olmamız ağrıma gidiyor.
böyle bir derstir özetle. milleti eğitim öğretim hayatından soğutmak için dış güçlerce müfredata konulmuş olması muhtemeldir.
devamını gör...
65.
sıraları amfi şeklinde yapmıştım. neymiş varmış, sanki ben o zaman görmüştüm.
kitap için led'li gözlük yerine led'li ayraç yapmıştım. çünkü gözlük sevmiyorum. ve ablamla kalinca ışığı keyfi açık tutamıyordum. şeffaf bir sayfaya led koyup arkaya koyarak okuma olayı da tercih edilebilir vs. birçok alternatifj vardı.
kendi sorunlarıma çözüm bulmaya çalışarak çıkıyordu bir şeyler.
bir ara annem gözlük bezini kaybediyordu. gözlük çerçevesinin kulak kısmına göz çevresi boyutundan bir tık büyük gözlük bezi kesip sağa sola sığacak şekilde bir gözlük yapmıştım.
kibrit kutusunu, 2 kutuyla yaptım. çöpü de içine koyulsun eğer atilamayacak yerde yakıldıysa. bu basitti diye ek olarak camsil' e küçük askılık koydum çünkü bez(annem niye bezleri zor buluyor?) sıkıntısı. bir de ben bir şey için on yere bakmak istemiyorum. bezi kenarına assın.
plastik geri dönüşümle ilgili şeyler vs.
büyüdükçe elektriğe merak salmıştım. devre yaptıktan sonra bunu doğal elektrik üretimiyle bütünleştirmek istemiştim.
çoğu şeyin doğal çözümü varken hep masraf ve bazen doğal olmayan yollar tercih ediliyor bu da fazla kimyasal demek. ve ben bundan nefret ederim. para düzeni dışında ne insana ne doğaya faydası var...
kitap için led'li gözlük yerine led'li ayraç yapmıştım. çünkü gözlük sevmiyorum. ve ablamla kalinca ışığı keyfi açık tutamıyordum. şeffaf bir sayfaya led koyup arkaya koyarak okuma olayı da tercih edilebilir vs. birçok alternatifj vardı.
kendi sorunlarıma çözüm bulmaya çalışarak çıkıyordu bir şeyler.
bir ara annem gözlük bezini kaybediyordu. gözlük çerçevesinin kulak kısmına göz çevresi boyutundan bir tık büyük gözlük bezi kesip sağa sola sığacak şekilde bir gözlük yapmıştım.
kibrit kutusunu, 2 kutuyla yaptım. çöpü de içine koyulsun eğer atilamayacak yerde yakıldıysa. bu basitti diye ek olarak camsil' e küçük askılık koydum çünkü bez(annem niye bezleri zor buluyor?) sıkıntısı. bir de ben bir şey için on yere bakmak istemiyorum. bezi kenarına assın.
plastik geri dönüşümle ilgili şeyler vs.
büyüdükçe elektriğe merak salmıştım. devre yaptıktan sonra bunu doğal elektrik üretimiyle bütünleştirmek istemiştim.
çoğu şeyin doğal çözümü varken hep masraf ve bazen doğal olmayan yollar tercih ediliyor bu da fazla kimyasal demek. ve ben bundan nefret ederim. para düzeni dışında ne insana ne doğaya faydası var...
devamını gör...
66.
dünyanın en eziyet dersidir. ne idüğü belirsiz ıbık zıbık şeyler yaptırılır. ne teknolojiyle alakası vardır ne tasarımla.
devamını gör...
67.
ortaokulda lanetler ettiğimiz dersti. 3 yıl farklı şeylerle mantı yapan kız nâm salmıştı bu dersin hocaları arasında. ondan mıydı bilmem ama oktay usta'nın tarif kitabından ekşi elma içinde servis edilen tavuklu ara sıcak ya da soğuk meze tarzı bir şey yapmıştım.
bu ders bir de kademeli idi. tasarımın broşürünü yapardık evvelinde, başka bir kademede de baya mimar gibi tasarım ve kartondan bu tasarıma benzer maket yapardık.
kanlı canlı tasarımları da yapardık. evet evet baya günlük hayatta kullanılacak bir şey yapmamız istenirdi. fısfıslı yağdanlık fikrim şahsına münhasırdı bence. günün imkanları ne kadar elverdiyse bir şeyler yapmıştım işte.
öğrenciyi yıldıran, bütçeleri zorlayan ve bir nevi gereksiz bir ders bence. yok zeka için, yok gelişim için falan denmesin. bunların gelişeceği şekil boktan 2 karton değil.
bu ders bir de kademeli idi. tasarımın broşürünü yapardık evvelinde, başka bir kademede de baya mimar gibi tasarım ve kartondan bu tasarıma benzer maket yapardık.
kanlı canlı tasarımları da yapardık. evet evet baya günlük hayatta kullanılacak bir şey yapmamız istenirdi. fısfıslı yağdanlık fikrim şahsına münhasırdı bence. günün imkanları ne kadar elverdiyse bir şeyler yapmıştım işte.
öğrenciyi yıldıran, bütçeleri zorlayan ve bir nevi gereksiz bir ders bence. yok zeka için, yok gelişim için falan denmesin. bunların gelişeceği şekil boktan 2 karton değil.
devamını gör...
68.
ortaokulda ve bazı liselerde olan el işi ve hayal gücüne dayalı derstir.bazen çok kolay bazen çok rahat olur.çoğu dersi boş geçer eski adı iş teknik dersidir.
devamını gör...
69.
ortaokulda bana hayatı sorgulatmış derstir. mucit olmamızı bekleyen bir hoca, organik hoşaf tadında buluşları olan öğrenciler, boşa geçen 80 dk lık dersler ve günün sonunda hiçbir meziyet katmayan bir sistem. derste yapılanlari tarihli günlük tutar gibi yazmamızı isterlerdi bir de, off of.
devamını gör...
70.
(bkz: boktan ders)
devamını gör...
71.
bu ders travmamdı, anlatırken bile sinir oluyorum. yaptığım müthiş icadım gdo ölçme makinesiydi. kafamda da baya banka atmsi gibi bir kutu canlanmıştı, o yüzden kesip biçerken de zorlamamıştı beni (ve annemi çünkü gece vakti son dakika söylenir adettendir). ben bir mucit miyim... belki evet belki hayır.
devamını gör...
72.
6. sınıfta 1 aldığım ve gram umursamadığım ders. takdir alan öğrenci, matematiği en iyi olan öğrenci düz geçmiş diye konuşulmaya sebebiyet vermişyir.
devamını gör...
73.
güzel bir dersti ama ben yetenekli değildim sanki. aklıma bu derste jules verne ile ilgili hazırladığım proje ödevim geldi, sunum yapmıştım. çok sevmiştim zaten kitaplarını seviyordum daha da bir ilgimi çekmişti. teknoloji tasarım dersinin bana katkısı bu kadar.
devamını gör...
74.
ahaha ufak bir anı, kardeşimin okulundayım, öğle molası yemek yiyor kardeşim, yanımızda ikimizin de ortak ortaokul öğretmeni var o zaman dönem sonu tübitak projeleri sunuluyor, ortaokul öğencileri de okula gelmişler gezmeye “çok saçma şeyler vardı” öğlen bizde buluştuk beraber okulun arkasında yemek yiyoruz, teknoloji tasarım dersi öğretmeni de yanınıza gelmiş, öğretmeni tanıyorum ama branşını bilmiyorum unutmuşum, konu teknoloji tasarıma geldi benim de haberim yok o öğretmenin branşı olduğuna boşluğuma geldi ve dedim ki; hocam ne saçma ya milli eğitim bakıyor nerede saçma ders var buluyor özenle seçiyor ve derse koyuyor en başında da teknoloji tasarımı kadar saçma sapan bir ders yoktu, hiç sevmezdim yapboz falan yaptırırdı, plastik bardaktan top yapmıştık o ne öyle otizimli öğrenciye bir şey anlatır gibi tasarım yaptırdı bize. o hoca önce belli etmeden evet saçma ama öyle demesen iyidi sanki dedi, ortaokul öğretmenimiz de gülmeye başladı nedenini sordum yanlış bir şey mi dedim dedim, hayır sadece o öğretmenin branşı teknoloji tasarımı. bende gülüyorum bir yandan da hocam kusura bakmayın eleştirim size değil milli eğitim bakanlığına deyip konuyu kapamıştım. halen yan yana geldik mi benimle uğraşıyorlar. o hoca da aynı şeyleri yaptırıyormuş çünkü. *
devamını gör...