21.
vakti zamanında televizyonun icadıyla ilgili sanırım ya okan bayülgen'den ya da başka birinden bir kaç bir şey duymuş ve bu konu hakkında biraz araştırma yapmıştım.
öncelikle tanım olarak çokça kullanılan aptal kutusu tabiri üzerinden gitmekle işe başlayalım.
televizyonda gösterilenlerin insan zekasına adeta hakaret eden şeyler olduğu ya da insan üzerinde zekayı törpüleyici bir etkisi olduğu düşünüldüğünden olsa gerek böyle bir tanım yapılmış fakat her şeyden önce televizyonda gösterilen şeylerin insan üzerinde buyurucu, düşünmesini engelleyen (onun yerine düşünen) yani insanı edilgen kılan bir etkisi olduğundan dolayı böyle bir tanımının olması bana daha mantıklı geliyor.
bu aşamaya gelmesi adım adım olmuş. ilk olarak vakti zamanında amerika'da kapı kapı dolaşan pazarlamacıları düşünün, hani şu elektrik süpürgesi satanlardan. yaptıkları işe ve aldıkları ücretle televizyondaki reklamların yaptığı işi ve maliyetini kıyaslarsak aradaki fark daha belli olur.
pazarlamacılar kapı kapı dolaşır ve sadece bir ya da bir kaç ürünün tanıtımını yaparlar. oysa televizyonlarda reklam yoluyla çok daha fazla ürünün tanıtımı yapılır. vakit ve verim olarak avantajlıdır. ayrıca televizyonda satılabilir bir şey olduğundan reklamcılara kazanç sağlamasının yanında, pazarlamacılara gerek kalmamasına ve haliyle onlara verilecek ücretin cepte kalmasını sağlar.
biraz dağınık anlattım sanrım. onun için televizyonun ürün reklamı konusunda pazarlamacıların önüne geçmiş olma nedenlerini kısa kısa maddelerle tekrardan yazma gereği duyuyorum.
-daha kısa zamanda daha fazla ürün tanıtımı.
-daha az maliyet.
-ekstradan yeni bir ürünün satışı, yani televizyon.
haliyle sadece reklam yayını yapan bir televizyon sıkıcı olurdu. bunun içinde aralara insanların ilgisini televizyonun üzerinde tutabilmek için haber, dizi gibi yayınlar da yapıldı. normalde dizi ve haber gibi içeriklerin izlenmesi sonucunda şirketlerin bunu fırsat bilerek kendi ürünlerinin tanıtımını yapabilecekleri kısa reklamları aralara serpiştirdiğini düşünürüz, fakat işin aslı bunun tam tersi.
zaman içinde yayınlanan dizi ve benzeri içeriklerin de devletler tarafından bir reklam, daha doğrusu bir propaganda aracı olarak kullanılabileceğini keşfetmesi pek de zor bir şey değil.
sonuç olarak televizyon artık insanlara ürün, ideoloji, yaşam tarzı ve benzeri bir çok şey pazarlar oldu. pazarladıkları şeyler birbirini ama dolaylı ama doğrudan destekleyen şeyler tabii. bu kadar çok şeyin pazarlanır olması televizyonların insanlar üzerinde hipnotize edici pek çok taktikle dolu bir kutu haline getirdi. uzun lafın kısası aptal kutusu ya işte. daha fazla yazmak istemiyorum artık. gerisini siz getirin dostlar.
not: görselliğin olması insanı paralize ediyor yahu. ne bileyim, kanlı canlı biri yok elbette karşında ama konuşan biri var karşısında insanın ve o söylenenler sana karşı söylenmediğinden bir cevap vermiyorsun, haliyle pasifleşiyorsun.
öncelikle tanım olarak çokça kullanılan aptal kutusu tabiri üzerinden gitmekle işe başlayalım.
televizyonda gösterilenlerin insan zekasına adeta hakaret eden şeyler olduğu ya da insan üzerinde zekayı törpüleyici bir etkisi olduğu düşünüldüğünden olsa gerek böyle bir tanım yapılmış fakat her şeyden önce televizyonda gösterilen şeylerin insan üzerinde buyurucu, düşünmesini engelleyen (onun yerine düşünen) yani insanı edilgen kılan bir etkisi olduğundan dolayı böyle bir tanımının olması bana daha mantıklı geliyor.
bu aşamaya gelmesi adım adım olmuş. ilk olarak vakti zamanında amerika'da kapı kapı dolaşan pazarlamacıları düşünün, hani şu elektrik süpürgesi satanlardan. yaptıkları işe ve aldıkları ücretle televizyondaki reklamların yaptığı işi ve maliyetini kıyaslarsak aradaki fark daha belli olur.
pazarlamacılar kapı kapı dolaşır ve sadece bir ya da bir kaç ürünün tanıtımını yaparlar. oysa televizyonlarda reklam yoluyla çok daha fazla ürünün tanıtımı yapılır. vakit ve verim olarak avantajlıdır. ayrıca televizyonda satılabilir bir şey olduğundan reklamcılara kazanç sağlamasının yanında, pazarlamacılara gerek kalmamasına ve haliyle onlara verilecek ücretin cepte kalmasını sağlar.
biraz dağınık anlattım sanrım. onun için televizyonun ürün reklamı konusunda pazarlamacıların önüne geçmiş olma nedenlerini kısa kısa maddelerle tekrardan yazma gereği duyuyorum.
-daha kısa zamanda daha fazla ürün tanıtımı.
-daha az maliyet.
-ekstradan yeni bir ürünün satışı, yani televizyon.
haliyle sadece reklam yayını yapan bir televizyon sıkıcı olurdu. bunun içinde aralara insanların ilgisini televizyonun üzerinde tutabilmek için haber, dizi gibi yayınlar da yapıldı. normalde dizi ve haber gibi içeriklerin izlenmesi sonucunda şirketlerin bunu fırsat bilerek kendi ürünlerinin tanıtımını yapabilecekleri kısa reklamları aralara serpiştirdiğini düşünürüz, fakat işin aslı bunun tam tersi.
zaman içinde yayınlanan dizi ve benzeri içeriklerin de devletler tarafından bir reklam, daha doğrusu bir propaganda aracı olarak kullanılabileceğini keşfetmesi pek de zor bir şey değil.
sonuç olarak televizyon artık insanlara ürün, ideoloji, yaşam tarzı ve benzeri bir çok şey pazarlar oldu. pazarladıkları şeyler birbirini ama dolaylı ama doğrudan destekleyen şeyler tabii. bu kadar çok şeyin pazarlanır olması televizyonların insanlar üzerinde hipnotize edici pek çok taktikle dolu bir kutu haline getirdi. uzun lafın kısası aptal kutusu ya işte. daha fazla yazmak istemiyorum artık. gerisini siz getirin dostlar.
not: görselliğin olması insanı paralize ediyor yahu. ne bileyim, kanlı canlı biri yok elbette karşında ama konuşan biri var karşısında insanın ve o söylenenler sana karşı söylenmediğinden bir cevap vermiyorsun, haliyle pasifleşiyorsun.
devamını gör...
22.
20'li yaşlarımdan beri satışı yaparak kariyer ve para kazandığım icat.
devamını gör...
23.
evimde olmayan ve olursa da sadece internete bağlı şekilde kullanacağım icattır.
devamını gör...
24.
gönüllü olarak reklam ve kalitesiz yayınlar izle e aleti.
devamını gör...
25.
can sıkılınca çare olan en güzel icat
devamını gör...
26.
çağın vazgeçilmeyen bir parçasıdır.
devamını gör...
27.
babam anlatırdı.televizyon oturdukları mahalleye ilk geldiğinde heyecandan elleri ayakları titremiş."nasıl yani kutunun içindeki bizimle mi konuşacak?" demişler.tabi o zamanlar televizyon almak herkesin ne haddine,yalvarırlarmış komşularına biz de izleyelim diye.izledikleri de siyah beyaz trt (bkz: trt).bir de televizyon alanlarda bir hava bir hava...tıpkı şimdinin sıvı yağ alanları gibi.sonuç odur ki;zaman geçmiş,televizyon herkesin evine girmiş hatta en büyük manipülasyon aracı olmuştur.
devamını gör...
28.
"aptal kutusu" olarak adlandırılan, hareketsizliğe sevk eden ve hayal gücünü sınırlayan bir araç.
devamını gör...
29.
1923'te, iskoç mucit john logie baird tarafından icat edilen elektronik cihaz.
"televizyon programlarında neden alt yazı geçiyor? yayını yapan geri zekalılar, okumak istemediğimizi bilmiyorlar mı?" — (bkz: jerry seinfeld)
"televizyon programlarında neden alt yazı geçiyor? yayını yapan geri zekalılar, okumak istemediğimizi bilmiyorlar mı?" — (bkz: jerry seinfeld)
devamını gör...
30.
türkiye'deki ilk yayınlarının şu şekilde duyurulduğu alettir.
ilk yayınlar istanbul teknik üniversitesi tarafından 9 temmuz 1952 yılında başlatılır.
ilk yayınlar istanbul teknik üniversitesi tarafından 9 temmuz 1952 yılında başlatılır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/12/12/c9iegwqb5jlloc0k-t.jpg)
devamını gör...
31.
kitle ikna silahı.
devamını gör...
32.
"kamera izleyiciye yöneltilmiş bir silahtır."
devamını gör...
33.
insanları etkisi altına alıp, istediği gibi yönlendiren, etrafına radyasyon saçan, görüntünün ve görüntüyle alakalı seslerin aynı anda elektromanyetik dalgalar halinde yayılması prensibiyle çalışan, haberleşme aleti.
devamını gör...
34.
11 yıldır izlemediğim ve artık bir ömür evimde olmayacak olan elektronik alettir.
devamını gör...
35.
ilk televizyonumuzun markası grundig tüplü, kumandasız, antenli...
devamını gör...
36.
tablet, televizyon ve telefon kullanımının kontrol edilemez bir şekilde yaygınlaşmasından sonra eski cazibesini kaybeden kutu. "bu devran hep böyle sürüp gitmez ki." sözünü geçerli kılan bu buzlu cam, bir zamanlar evin başköşesine bir şehzade gibi kurulur ve birçok kumanda kavgasına sebep olurdu.
devamını gör...
37.
t: seyir keyfi sunan görsel ve işitsel, teknolojisine göre hissel kutu, alet.
açıkçası ben hala seviyorum. bir şeyler yaparken açık olmasını seviyorum. o açıkken bir şeylerle uğraşmayı seviyorum. internetin hayatımıza girmesiyle birlikte bence farklı bir evre kazandı. önceleri digiturk, ligtv, uydulu yahut üyelik gerektiren kanallar derken şimdi yine belli üyelikler ve internetin kullanımı ile farklı bir boyut kazandı ve yaşantımızdan çıkmadı. bilakis hala tam ortasında duruyor.
ha derseniz ki televizyon programları... o zaman belki tamam diyebilirim. ancak bize bir şeyler izleten alet olarak benim halen hayatımda. film izleyeceksem örneğin, ya çevremi kendime uydururum ya da zaman oluşturur yine de televizyondan izlemeyi tercih ederim. laptop, bilgisayar, tablet veyahut telefonda izlemek zevk vermiyor. öyle olunca sanki izlemiyormuşum gibi oluyor.
ha bu arada laf aramızda ben hala bazı programları, çizgi filmleri izlemeyi de çok seviyorum. ben televizyonu seviyorum ya. *
açıkçası ben hala seviyorum. bir şeyler yaparken açık olmasını seviyorum. o açıkken bir şeylerle uğraşmayı seviyorum. internetin hayatımıza girmesiyle birlikte bence farklı bir evre kazandı. önceleri digiturk, ligtv, uydulu yahut üyelik gerektiren kanallar derken şimdi yine belli üyelikler ve internetin kullanımı ile farklı bir boyut kazandı ve yaşantımızdan çıkmadı. bilakis hala tam ortasında duruyor.
ha derseniz ki televizyon programları... o zaman belki tamam diyebilirim. ancak bize bir şeyler izleten alet olarak benim halen hayatımda. film izleyeceksem örneğin, ya çevremi kendime uydururum ya da zaman oluşturur yine de televizyondan izlemeyi tercih ederim. laptop, bilgisayar, tablet veyahut telefonda izlemek zevk vermiyor. öyle olunca sanki izlemiyormuşum gibi oluyor.
ha bu arada laf aramızda ben hala bazı programları, çizgi filmleri izlemeyi de çok seviyorum. ben televizyonu seviyorum ya. *
devamını gör...
38.
39.
kinyas ve kayra'dan bir alıntı mı lan o?
neyse o kadar uzun zamandır izlemiyorum ki televizyon benim için hiçbir anlamı yok. varken de çok önemli miydi? akıllı telefonlar çıktı benim tv ile alakam kesildi gerçekten.
neyse o kadar uzun zamandır izlemiyorum ki televizyon benim için hiçbir anlamı yok. varken de çok önemli miydi? akıllı telefonlar çıktı benim tv ile alakam kesildi gerçekten.
devamını gör...
40.
bence güzel bi şey iyi ki var <3 televiziyon
devamını gör...