trafik cezası

ödeyip itiraz edersiniz. ama sonuç çıkmıyor.

gecen sene * aralık ayında 5 adet, bu sene haziran ayında 5 adet olmak üzere 6 ay içinde totalde 62 bin tl ceza ödedim. hepsi de hız sınırı.

hız sınırı ama hiçbiri de öyle trafik teröristleri gibi 200 km ve ya 180 km ile falan değil. misal lüleburgaz merkezde 50 km hız sınırı konulmuş bir yede soteye yatmış ibneler benim yediğim ceza 57 km ile . ulan ibineler zaten yüzde 10 opsiyon ile hız sınırı 55 km yapıyor, o 2 km'yi neyle ölçtünüz , gram altın tartan hassas terazi bile bu kadar hassas ölçemez. burada aynı şekilde 3 tane ceza yollamışlar bana.

otobanda ve ya kuzey marmara'da kesilmiş hiç ceza yok. oraya girersen zaten yol ücreti ceza yerine geçiyor diye o yollarda sağolsun memur kardeşler kıyak geçmişler.

diğerleri bursa ankara yolu, bursa izmit yolu üzerinde d 100'den gelmiş. buralarda da hız limiti 70 miş. normalde 110 ama birden tarak gibi önüne çıkan 70 km tabelalarının olduğu yere tuzak kurmuşlar ve orada radara yatıp yerleştirmişler.

hele ki bir tanesi vardı bursa izmit yolu üzerinde adam polis aracını resmen kamuflaj yapmış böyle korku filmi gibi ağaçların dallarının yere kadar sarktığı bir ağacın altına yatmış oradan radar cezası yerleştirmiş. yaw sanki radara değil de, savaşta düşmana görünmemek için soteye yatmış. gelene keleşle sıkacak sanki. o derece şerefsizce şeyler var işin içinde.

düşün bir tane aracı olan biri 6 ay içinde 10 tane radar cezası yiyor. etrafımda kime sorsam hepsi bu süreç içinde en az 50 binlik , 100 binlik olmuş. 20 milyon araç varsa bu ülkede tahminim hepsine aynı tarifeyi uyguladılar matematiği iyi olan bunun hesabını yapsın.

velhasıl olay sadece ceza kesme olayı değil. işin içinde çok başka şerefsizlikler var. ceza adı altında kim ne kadar indirdi cebe onu araştıran biri çıkar bir gün umarım.

2019 senesinde hayatımda hiç gitmediğim izmir gaziemir'de kırmızı ışık cezası yedim.

arabam ankara'da, ben ankara'da ama ceza izmir'den geliyor.
ankara'nın en güzel tarafı da budur, var olmadığın ilden yediğin cezanın ankara'ya gelişi.

neyse izmir bölge trafik denetleme şube müdürlüğüne ulaştım durumu anlattım, ceza evrakını mail attım.
geri dönüş yaptılar sağolsunlar ancak cevapları aynen şu şekildeydi; "cezayı yazan memur arkadaş ben gördüysem doğru görüşümdür diyor isterseniz itiraz edebilirsiniz."

ettim tabi itiraz. hatta üşenmedim cezayı yediğim gün ve saatinde geçmiş olduğum güzergahta bazı esnaf kameralarından kayıtlar aldım. alenen o yollardan geçtiğim o gün izmir'de bulunmadığımı ispat ettim ve adliyeye ilettim.

iki hafta sonra gelen resmi cevap da şu şekilde: "belirtilmiş olduğunuz video kayıtları sistemimizdeki mobese kameralarından alınan kayıtlar ile uyuşmamaktadır."

velhasıl hem yalancı olduk, hem cezayı misliyle ödedik.

yani demem o ki; bu devlet vatandaşını silkmek isterse önünde hiç bir kuvvet duramaz, hiç bir ispat-kanıt geçerli olmaz, oldurmazlar.

çünkü bu devlet tam 25 senedir yozlaşmış ve liyakatsizliğe bulanmış bir şekilde varlığını sürdürüyor.

her türk vatandaşının bir gün tadacağı ceza türü. ölse bile.

adlandırılışındaki trafik sözcüğü sizi yanıltmasın. sanıldığı kadar trafikle ilgisi yok. hatta bazen hiç yok.. devlet kısaca para ver diyor. alıyor afiyetle de harcıyor. nereye mi harcıyor. bimiyor soramıyoruz. hani cezalıyız ya.. ödediğimiz vergilerin iki misli miktarda da ceza ödüyoruz. ve adı ceza olunca hökümat yapmamışta biz sebep olmuşuz gibi düşündürüyor ya. (hah işte orası pek çokomelli..)

cezanızın tebliğini atmayın. kimin imzası var kim sebep olmuş hepsini kayıt altına alın. suçsuzluğunuzu kanıtlayabiliyorsanız itiraz davası açın. şimdilik kazanamasanız bile yarın öbür gün lazım olacak.