türkiye

siz survivor eşkiya felan izlerken batmış gitmiş ülkedir. yönetiminin halkından halkının yönetimden haberi yoktur.

yurdum.

insanlarının fikirlerinin tartışmakla değişmediği ülkedir. normalde tartışma denilen şey saygı çerçevesinde anti tez üretme, birlikte sentez oluşturma ardından tarafların birbirlerinin fikirlerinin üzerinde düşünmesidir. haklısın, bilmiyordum gibi sözcükler de kullanılabilir. türkiye'de bu kültür önceden var mıydı bilmiyorum ama şu an yok o kesin.

vergiler ülkesi

hortumlanan ayakta uyutulan bir ülke.

yaşamanın her gün biraz daha zorlaştığı güzel ülkem.

bitmiş ülke. her şeyi ile.

türkiye, resmî adıyla türkiye cumhuriyeti, topraklarının büyük bölümü anadolu'da, küçük bir bölümü ise balkan yarımadası'nın güneydoğu uzantısı olan trakya'da yer alan ülke. kuzeybatıda bulgaristan, batıda yunanistan, kuzeydoğuda gürcistan, doğuda ermenistan, iran ve azerbaycan'ın ekslav toprağı nahçıvan, güneydoğuda ise ırak ve suriye komşusudur. güneyini kıbrıs adası ve akdeniz. batısını ege denizi ve kuzeyini karadeniz çevreler. marmara denizi ise istanbul boğazı ve çanakkale boğazı ile birlikte anadolu'yu trakya'dan yani asya'yı avrupa'dan ayırır. türkiye, avrupa ve asya'nın kavşak noktasında yer alması sayesinde önemli bir jeostratejik güce sahiptir.

canım ülkemi çok seviyorum ama içinde olanlar artık nefes almamı zorlaştırıyor.

bu ülkede yaşayan insanlar sabah kalkar kalkmaz gözleri dolar. güneşle değil umutsuzlukla kalkarlar.

şu anki durumunun bile halkına fazla olduğu, bin kat daha beterine müstehak cahil ve ahlaksız bir de üzerine ekserisi çirkin bir güruha sahip dünyanın en büyük tımarhanesi.

coğrafi konumu ve yeraltı kaynakları zenginlikleriyle eşi bulunmayan ülkedir
türkiye’de yaşamayanlara cennet
türkiye’de yaşayanlara cehennem olmuş mekandır

türkiye, söz konusu din ve değerleri, millet ve değerleri, devlet ve değerleri, spor ve değerleri, sanat ve değerleri, sinema ve değerleri, kemalizm ve değerleri, vatan ve değerleri, bayrak ve değerleri söz konusu olunca mangalda kül bırakmayan fakat ülkesine gelen turiste tecavüz eden, sattıkları ürünü ederinden on kat daha fazla fahiş fiyatla satan, taksisine binen adama taksimetreyi disko topu gibi döndüren ( teşekkür ederim cem'ciğim) sahtekarlık, hile, aldatma, yalan söz konusu olunca başı çeken, kendi işi menfaati olunca mangalda kül bırakmayan, mali işlerde hilenin kralını yapan, işçi çalıştırırken hak yiyen, spor söz konusu olunca deyim yerinde ise gavura vurur gibi taşla sopayla kavga eden, sanat söz konusu olunca ahlak değerlerini sonunda kadar zorlayan, magazin gündemi ile mükemmel bir ıq seviyesi olan. evlendirme programları ve benzeri yarışmalar ile “medeniyete takla attıran”, geçmişte yaptıkları ile övünmeyi seven, gavur dedikleri ve kafir dedikleri insanlar, insanlık adına bir şey icat edince zaten kuranda yazıyor diyerek sahip çıkacak kadar gönlü zengin, çalışanın sigortasını en alt seviyeden gösterip hacca gidecek ve oruç tutacak kadar dini bütün, bir hafta boyunca her haltı yiyip, yalan dolan demeden yaşayıp cuma günü namazını kılıp günah çıkartacak kadar hıristiyanlara rahmet okutturan, hukuk değerlerini sadece ve sadece maddi gücü yerinde olanlar için kullanan, batıl'a batmış fakat farkında olmayan, savunduğu değerleri kullanıp ekmeğini yiyen, din satarak geçinen, milli duyguları satarak savaşan, empati yeteneğinden yoksun, - istisna insanlar hariç- çoğunluğu bu şekilde yaşan cahil, yarı cahil ( en tehlikelisi) batıl insanların olduğu bir coğrafyadır. iş bu nedenle, türkiye yavaş yavaş “güçlü orduları üzerine çekmekte, hayatın ölçüsü gereği, yönetim ve halkı olarak azmış topluluk olarak tarih sahnesinde kendisine ibretlik bir son hazırlamak için freni kopmuş kamyon gibi son sürat gitmektedir…! bknz.. nabukadnezzar, hülagü han, assurbanipal gibi abiler. ”… insan şüphesiz azar, kendisini yeterli gördüğünde…“ ve sonra başına bir iş gelince "niye bana bu oldu ya?” der. ve bunu tanrı'nın bir cezası sanar. halbuki başına gelen, kendi elleriyle yaptıkları yüzündendir. vesselam…

öldürmez ama süründürür.

her aldığınız solukla pis dumanı soluyabileceğiniz yüksek bir ülkedir.
duyduğuma göre 2000'ler öncesi harika zamanlarıymış.

"dünyanın tüm sistemi ahlaksızlar üzerine kurulmuştu.."

avrupa'nın komşusu ve gelişmekte olan ülkeler kategorisinde bulunan bir devlet. dünyanın gelişmiş ülkelerine kıyasla ekonomik gücü, teknoloji seviyesi, yetişmiş ve kalifiye iş gücü, sanat ve kültür üretimi, askeri donanım, insanlarının refah seviyesi, anayasal hakları, sağlıklı bir kurumsal yapısı vb. daha kötü bir düzeydedir. fakat zamanında imparatorluk olması ve dünyanın süper gücü olduğunu anlatan tarihsel bir mit sebebi ile günümüzdeki bu az gelişmiş konumunu vatandaşlarının bir çoğu psikolojik olarak sindirememiştir. dolayısı ile, insanlarının refah seviyesini artıracak, anayasal ve demokratik hakları yerleştirecek uzun vadeli bir programı belirli bir konsensüs içinde uygulamak yerine, eski şaşalı günlerine dönmek gibi bir hayali muhafazakarından laikine toplumunun neredeyse her kesiminde belirli bir düzeyde yaşatmaktadır. kuruluşundan beri 2 adım ileri 1 adım geri gitmesinin sebeplerinden birisi de biraz da bu ruh halidir. bu ruh hali sebebiyle öncelikler karışmakta ve vatandaşlarına daha müreffeh, daha özgür bir yaşam sunmak yerine "devleti güçlendirmek" ülküsü daha baskın gelmektedir.

türkiye ne yazık ki az gelişmiş bir ülke değil, gelişmeye niyeti olmayan bir ülke.

"türkiye" kelimesi, ii. haçlı seferleri sırasında anadolu'ya gelen italyan askerleri tarafından ilk kez ortaya atılmıştır. seferler sırasında olan biteni kaydeden memurlar bulunur. örneğin osmanlı devleti'nde sultan'ın gölgesi gibi yanında olan, ne olursa kaydeden kişilere vakanüvis denmiştir. anadolu'ya yüksek ihtimalle ilk kez gelen italyan askerleri buralarda türk-islam nüfusun yoğunluğunu görünce "türklerin yaşadığı yer" anlamında buralara "turchia" demişlerdir. zamanla bu deyim selçuklu'ya geçerek 1077'de "türkiye selçuklu devleti" ismi de verilen devlete adını vermiştir (bkz: anadolu selçuklu devleti). aslında selçuklu, osmanlı ve ilk dönemde cumhuriyet'e de bu kelime "türkiya" şeklinde geçmiştir ki bunun iki sebebi vardır. birinci sebebi kelimenin italyanca'dan geçmiş olması ve italyanlar'ın da kelimeyi turchi"a" şeklinde ifade etmiş olmalarıdır. ikinci sebep ise tamamen o dönemlerde kullanılan alfabe ile ilgilidir. anadolu selçukluları döneminde islamiyet'i halen tam benimseyememiş ve şamanizm'den geçiş sürecini yaşayan türk halkı kelimeyi "türkiya'dan" "türkiye'ye" evirmiş olmasına rağmen alfabeden dolayı 1 kasım 1928'deki harf devrimi olayına dek belgelerde kelime "türkiya" şeklinde de okunabilecek şekilde yazmıştır. arap alfabesindeki "he" harfi osmanlı türkçesi kurallarına göre kelimenin sonuna geldiğinde "a" veya "e" sesi okutabiliyordu. dolayısıyla cumhuriyet'teki harf inkılabına dek kelime tam anlamıyla halk arasında okunduğu gibi yazılamamıştır. günümüzde italyanca'da türkiye kelimesinin karşılığı halen "turchia'dır".

insanın yaşam enerjisini tüketen bir ülke. öyle bir tüketiyor ki terk etme arzun içinde hayal olarak kalıyor ve çürümeye başlıyor.