241.
küçükken pek bi' şey ifade etmiyor.
senin gibi çocuk olan arkadaşların,
ulusal bayramlarda salladığın çubuklu türk bayrakları, oyuncaklar vesaire.
şimdi bakıyorum siyasal islamın tepemize çöktüğü koca bir gençlik ve sonrasında hayata dair genel kaygılar ve mutsuzluk. sabah uyanıyorsun anasını, babasını kesenler, bir taraftan mutant siyasetçilerin negativiteleri, kökle sigarayı kökle, hadi işe.
böyle bir döngüyle
ya... gibi günler, haftalar geçiriyorsun.
sonra bi' sabah kalkıyorsun
on binlerce insan ölüyor, ölmüş
garip bir çaresizlik, mutsuzluk, öfke hepsi bir arada kontrol edemiyorsun.
sonra bi' düşünüyorsun
yav bir ülkede yaşamak bir insana bu kadar zarar vermemeli,
ya ölüyorsun ya da psikolojinin içinden geçiliyor
totalde 60-70 yıl yaşayacağın bir hayat için fazla baskı bu,
yazık o insanlara, ailelerine, anasız, babasız, kardeşsiz kalanlara gerçekten
empati kuramıyorum çok kötü.
neyse özetle bu ülkede insanlara cehennemi yaşattılar
ilahi adalet falan da yok.
senin gibi çocuk olan arkadaşların,
ulusal bayramlarda salladığın çubuklu türk bayrakları, oyuncaklar vesaire.
şimdi bakıyorum siyasal islamın tepemize çöktüğü koca bir gençlik ve sonrasında hayata dair genel kaygılar ve mutsuzluk. sabah uyanıyorsun anasını, babasını kesenler, bir taraftan mutant siyasetçilerin negativiteleri, kökle sigarayı kökle, hadi işe.
böyle bir döngüyle
ya... gibi günler, haftalar geçiriyorsun.
sonra bi' sabah kalkıyorsun
on binlerce insan ölüyor, ölmüş
garip bir çaresizlik, mutsuzluk, öfke hepsi bir arada kontrol edemiyorsun.
sonra bi' düşünüyorsun
yav bir ülkede yaşamak bir insana bu kadar zarar vermemeli,
ya ölüyorsun ya da psikolojinin içinden geçiliyor
totalde 60-70 yıl yaşayacağın bir hayat için fazla baskı bu,
yazık o insanlara, ailelerine, anasız, babasız, kardeşsiz kalanlara gerçekten
empati kuramıyorum çok kötü.
neyse özetle bu ülkede insanlara cehennemi yaşattılar
ilahi adalet falan da yok.
devamını gör...
242.
özellikle internet dizilerinde çok fazla karşılaşılan bir karakter vardır. işinde gücünde, sabit bir geliri olan 2 çocuklu ve güzel bir eşi olan adam...
bu adam bir gün işten çıkar ve hep içinde olan ama yapamadığı birşeyi yapmaya karar verir. toplumun başka bir gözle bakacağı şey olur bu genelde. ya kafasına deri bir seks maskesi takar ya da freak.
gündüz normal hayatına devam ederken gece toplumun istemediği kişi olur. günden güne karakteri değişir ve sadece gece olduğu kişi olmak için yaşamaya başlar.
gece olduğu kişi gittikçe hayatını tepetaklak etmeye başlar. sakladığı kişiliği bir sürü saçma sapan yalanlara dayanamaz ve biranda ortaya çıkar. hayatı tepetaklak olur.
derin bir depresyona giren adamımız son sahnede artık ne gündüz yaşadığı adamdır ne de gece. hayat ona iki farklı kişiliğide yaşamasına izin vermemiş başka bir hayat çizdirmiştir. ailesini kaybetmiş, gece yaşadığı hayatında tanıştığı insanlar ortadan kaybolmuştur. yaralı, yorgun ama gelişmiş daha olgun bir adama dönüşmüştür. her iki hayatınıda kaybederek çok büyük bir bedel ödemiştir.
bu tür dizilerde adamın hayatını izlerken, eşini, çocuklarını, anne babasını ve hatta arkadaşlarınıda izleriz. hepsinin bambaşka bir sorunu vardır. mesela eşi ilgisiz kaldığını düşünüp başka kollara gitmek ister. bazen giderde. çocukları okulda zorbalığa maruz kalır,babalarıyla çokca kavga ederler. belki adamın babası camiye gidip gelir ya da kumarbazın tekidir. fakat onca yaşına ve yaşanmışlığa rağmen cebinde beş kuruş parası yoktur. adamın arkadaşıysa klasik şirketi dolandıran kişidir. bu hikayelerde hep yalancı ve hırsız vardır.
tüm bu karakterler başroldeki adamın gece hayatını duyduğunda önce şok olurlar. işin komik tarafıysa bunu öğrendiklerinde adamdan çok onlar rahatlarlar. belki o kişi olmadıkları için şükür duyarlar kim bilir.
aslında bana sorarsanız şükürden çok adamın öyle biri olması umurlarında bile değildir . adam kendi kendine paranoyaklık yapmıştır sadece. bu durumu söylemek ve alınacak tepkinin belirsizliğidir bütün olay. adam için altından kalkması zor bir durumdur, herkes gibi.
işte ben bu adamı hep türkiye'ye benzetiyorum. kağıt üzerinde güzel bir hayatı olan ama olmak istemediği bir hayatı olan. sağdan soldan baskıyla sıkıştırılan, kendi olmak için çok fazla çaba sarf etmesi gereken kişi. kendine yakın hissettiği kişiler tarafından bile dışlanmış çıkış yolu bulamayan, hem o hem o olan.
bu adam bir gün işten çıkar ve hep içinde olan ama yapamadığı birşeyi yapmaya karar verir. toplumun başka bir gözle bakacağı şey olur bu genelde. ya kafasına deri bir seks maskesi takar ya da freak.
gündüz normal hayatına devam ederken gece toplumun istemediği kişi olur. günden güne karakteri değişir ve sadece gece olduğu kişi olmak için yaşamaya başlar.
gece olduğu kişi gittikçe hayatını tepetaklak etmeye başlar. sakladığı kişiliği bir sürü saçma sapan yalanlara dayanamaz ve biranda ortaya çıkar. hayatı tepetaklak olur.
derin bir depresyona giren adamımız son sahnede artık ne gündüz yaşadığı adamdır ne de gece. hayat ona iki farklı kişiliğide yaşamasına izin vermemiş başka bir hayat çizdirmiştir. ailesini kaybetmiş, gece yaşadığı hayatında tanıştığı insanlar ortadan kaybolmuştur. yaralı, yorgun ama gelişmiş daha olgun bir adama dönüşmüştür. her iki hayatınıda kaybederek çok büyük bir bedel ödemiştir.
bu tür dizilerde adamın hayatını izlerken, eşini, çocuklarını, anne babasını ve hatta arkadaşlarınıda izleriz. hepsinin bambaşka bir sorunu vardır. mesela eşi ilgisiz kaldığını düşünüp başka kollara gitmek ister. bazen giderde. çocukları okulda zorbalığa maruz kalır,babalarıyla çokca kavga ederler. belki adamın babası camiye gidip gelir ya da kumarbazın tekidir. fakat onca yaşına ve yaşanmışlığa rağmen cebinde beş kuruş parası yoktur. adamın arkadaşıysa klasik şirketi dolandıran kişidir. bu hikayelerde hep yalancı ve hırsız vardır.
tüm bu karakterler başroldeki adamın gece hayatını duyduğunda önce şok olurlar. işin komik tarafıysa bunu öğrendiklerinde adamdan çok onlar rahatlarlar. belki o kişi olmadıkları için şükür duyarlar kim bilir.
aslında bana sorarsanız şükürden çok adamın öyle biri olması umurlarında bile değildir . adam kendi kendine paranoyaklık yapmıştır sadece. bu durumu söylemek ve alınacak tepkinin belirsizliğidir bütün olay. adam için altından kalkması zor bir durumdur, herkes gibi.
işte ben bu adamı hep türkiye'ye benzetiyorum. kağıt üzerinde güzel bir hayatı olan ama olmak istemediği bir hayatı olan. sağdan soldan baskıyla sıkıştırılan, kendi olmak için çok fazla çaba sarf etmesi gereken kişi. kendine yakın hissettiği kişiler tarafından bile dışlanmış çıkış yolu bulamayan, hem o hem o olan.
devamını gör...
243.
aslında şu an en basitinden ekrem imamoğlu mu, muharrem ince mi? diye tartışmamız lazım, bu konuda kararsız kalmamız lazım ama maalesef kk gibi tayyip gibi isimler konuşuyoruz..
şanssızız aga..
8 milyar yıllık dünyada bu döneme geldik mk.
şanssızız aga..
8 milyar yıllık dünyada bu döneme geldik mk.
devamını gör...
244.
buradan
özeti bu kadardır.
özeti bu kadardır.
devamını gör...
245.
bu ülkenin nüfusu asla 50-55 mnu geçmeliliydi sürekli geriye gidip toplum ıq sunun düşme nedeni bu. avrupa'ya bakıyorsun adamların nüfusu son 100 yılda ortalama yüzde 40 artmis buraya bakıyorsun yüzde 700 bu ne demek abicim?
bu ülke su fakiri toprakları verimsiz bir ülke. kendi kendine yetemez bu kadar insanı besleyecek kaynağı yok .paran yoksa cebinde 3 kurus ne diye uruyorsun kafayı yiyecem
bu ülke su fakiri toprakları verimsiz bir ülke. kendi kendine yetemez bu kadar insanı besleyecek kaynağı yok .paran yoksa cebinde 3 kurus ne diye uruyorsun kafayı yiyecem
devamını gör...
246.
7 mayıs 2023 gündemi ile yoran ülke. zor yetişiyorum.
hatta yetişemiyorum.
hatta yetişemiyorum.
devamını gör...
247.
dışarıdan gelenlere cennet içinde yaşayanlara cehennem olan güzel ülkem.
onların gençleri 18 yaşında dünya turunu tamamlıyor, siyaset ülke meselesi cart curt umrunda değil belki sorsan cumhurbaşkanlarını bile tanımıyordur öyle bir rahatlık, bizimkilerse meclise hangi ilden kaç tane milletvekili soktuk çoğunluk gitti diye dertleniyorlar. aradaki farka bakar mısınız? hayat gerçekten hiç adil davranmıyor bazı insanlara.
onların ihtiyarları yazın fethiye bodrum'a gelip işlevini yitirmiş çüklerine çıtır manita arıyorlar, bizim ihtiyarlar da bir şişe su ve beş liralık çekirdekle kaldırım kenarlarına güvercin gibi dizilmiş etrafı izliyorlar.
çok üzülüyorum bu halimize sözlük kendi evimizde resmen deplasman yaşıyoruz ama haketmiyoruz da diyemiyorum ya en kötüsü bu.
onların gençleri 18 yaşında dünya turunu tamamlıyor, siyaset ülke meselesi cart curt umrunda değil belki sorsan cumhurbaşkanlarını bile tanımıyordur öyle bir rahatlık, bizimkilerse meclise hangi ilden kaç tane milletvekili soktuk çoğunluk gitti diye dertleniyorlar. aradaki farka bakar mısınız? hayat gerçekten hiç adil davranmıyor bazı insanlara.
onların ihtiyarları yazın fethiye bodrum'a gelip işlevini yitirmiş çüklerine çıtır manita arıyorlar, bizim ihtiyarlar da bir şişe su ve beş liralık çekirdekle kaldırım kenarlarına güvercin gibi dizilmiş etrafı izliyorlar.
çok üzülüyorum bu halimize sözlük kendi evimizde resmen deplasman yaşıyoruz ama haketmiyoruz da diyemiyorum ya en kötüsü bu.
devamını gör...
248.
bu gidişle sonu yugoslavya'dan farklı olmayacak izlenimi veren ülke.
tito = erdoğan (check)
milliyetciliğin yükselişi (check)
ekonomik buhran (check)
işsizlik (check)
kültürel yozlaşma (check)
siyasi ayrışma (check)
dinsel ayrışma (check)
rusya abd arasına sıkışması (check)
demografik yapıda bozulma (check)
tito'dan sonra yönetimin boşluğa sürüklenmesi, erdoğan'dan sonra yönetimin boşluğa sürüklenmesi (check) (hangi akp'liye sorarsanız sorun hiçbiri kesin birşey söyleyemez erdoğan'dan sonra yerine kimin geleceği konusunda, sadece varsayımlar duyarsınız, işte bu boşluk erdoğan'ı kendi koyduğu anayasal kural olan 2 dönem cumhurbaşkanı olabilir yasasını çiğnemeye zorlamıştır, kendisi de farkında akp içerisinde yerine geçebilecek kimse olmadığının)
kendi ülkesi parçalanırken halkı "pembe dizi" izleyen ülke... boşuna denmemiştir bu söz yugoslavya için, tanıdık gelebilir size biraz...
bu en kötü senaryo, ancak gidişata bakarsanız oraya doğru evriliyoruz**, kk 2023 seçimlerini rte'e armağan ederse bu senaryo daha da fazla gerçekliğe yakınlaşıyor... neyse içinizi karartmayayım daha fazla, aslında bunları içiniz kararsın diye yazmadım, sadece arka plandan üzerimize sinsi sinsi gelen bu tehlikeyi göz ardı etmeyin demek istedim.
tito = erdoğan (check)
milliyetciliğin yükselişi (check)
ekonomik buhran (check)
işsizlik (check)
kültürel yozlaşma (check)
siyasi ayrışma (check)
dinsel ayrışma (check)
rusya abd arasına sıkışması (check)
demografik yapıda bozulma (check)
tito'dan sonra yönetimin boşluğa sürüklenmesi, erdoğan'dan sonra yönetimin boşluğa sürüklenmesi (check) (hangi akp'liye sorarsanız sorun hiçbiri kesin birşey söyleyemez erdoğan'dan sonra yerine kimin geleceği konusunda, sadece varsayımlar duyarsınız, işte bu boşluk erdoğan'ı kendi koyduğu anayasal kural olan 2 dönem cumhurbaşkanı olabilir yasasını çiğnemeye zorlamıştır, kendisi de farkında akp içerisinde yerine geçebilecek kimse olmadığının)
kendi ülkesi parçalanırken halkı "pembe dizi" izleyen ülke... boşuna denmemiştir bu söz yugoslavya için, tanıdık gelebilir size biraz...
bu en kötü senaryo, ancak gidişata bakarsanız oraya doğru evriliyoruz**, kk 2023 seçimlerini rte'e armağan ederse bu senaryo daha da fazla gerçekliğe yakınlaşıyor... neyse içinizi karartmayayım daha fazla, aslında bunları içiniz kararsın diye yazmadım, sadece arka plandan üzerimize sinsi sinsi gelen bu tehlikeyi göz ardı etmeyin demek istedim.
devamını gör...
249.
abi türkiye cennet abi.
devamını gör...
250.
gerçekten de mustafa kemal’e ihanet etmenin bedelini çok ağır ödeyecek olan ülke. ama artık umrumda değil. it’s no skin off my nose brom.
devamını gör...
251.
çok uzun olmayan bir vadede çoğumuzun konfor alanını terketmek zorunda kalacağımızı düşündüğüm canım ülkemiz. bu uyku sersemliğinin bedeli hepimiz için çok ağır olacak. biz ölür gideriz bunu çok sorun olarak görmüyorum ama ardımızdan gelenler bize küfür edecek ve hiç iyi anılmayacağız işte bu çok rahatsız edici mezarımızda bile huzurla yatamayacağız.
devamını gör...
252.
bir ülke gençlere göre yönetilir yaşlılara göre değil. gençlerin kendi ülkesine küserse gelecek de olmaz geleceğimiz kalmadı.
devamını gör...
253.
254.
her sabah sosyal medyasina girip baktigimiz ama vatandaslari hayrina bir tane iyi haber okuyamadigimiz ulke.
cidden ya sosyal medyayi birakmam ya da 5 sene kendimi dondurmam lazim. her sabah tansiyonun 3 deger artiyor.
cidden ya sosyal medyayi birakmam ya da 5 sene kendimi dondurmam lazim. her sabah tansiyonun 3 deger artiyor.
devamını gör...
255.
oğuz türkleri'nin 3 devletinden* birisi, modern türk devletleri'nin ilk kurulanı ve en güçlüsü.
türkler'in türkiye coğrafyasına yani anadolu coğrafyasına ilk gelişleri avrupa hun devleti'ne kadar uzanır, bu devletten büyük selçuklu devleti'ne dek pek çok keşif/yağma akını yapılmıştır. bu akınlar süresince anadolu'ya gelip yerleşen türkler olmuşsa da nüfus olarak epey az oldukları için geneli eriyip gitmiştir.
büyük selçuklu devleti ile doğu roma imparatorluğu arasında yapılan malazgirt savaşı'ndan sonra yaşanan süreç ise yukarıdaki gibi akınlardan farklıdır, büyük kitleler eski yurtlarından anadolu'ya akmıştır. bu sefer gelen birkaç atlı değil bir millettir. türkler'in anadolu kadar yönettiği mısır'da kalıcı olamayıp anadolu'da kalıcı olabilmesinin sebebi de budur, mısır'a bir göç akını olmamıştır.
nüfus varlığı ise kalıcılığı sürdürmeye tek başına yetmez, bir diğer ihtiyaç bölgeyi ihya edecek bir devlet yapılanmasıdır. bu ihtiyacı da selçuklu hanedanından süleyman şah karşılamıştır. o ve soyundan gelenlerin kurduğu anadolu selçuklu devleti anadolu'yu 160 yıl doğrudan, 60 yıl vasal olarak toplamda 220 sene kadar yönetmiştir. bu zaman zarfında devam eden göçlerle gelen ahali yerleştirilmiş, oluşan yerleşim yerleri imar edilmiş ve anadolu'ya yeni bir çehre kazandırılmıştır.
anadolu selçuklu'nun güçten düşmesi ile ortaya çıkan beylikler dönemi de bu ihya sürecinin son ayağıdır, onlar da selçuklu'nun politikasını devam ettirmişlerdir. bu beyliklerden osmanlı ilk önce balkanlar'a genişlediğinden ve anadolu'yu aldığında anadolu imar edilmiş ve islamlaştırılmış olduğundan ihya edilecek yer olarak balkanlar'ı seçti. osmanlı devrinde yatırım balkan türkiyesi'ne yapılmıştır, anadolu geri planda kalmaya başlamıştır*. balkanlar'ın kalıcı bir yurt olması için anadolu'dan başka ailelerle problemli olan aileler, göçebeler balkanlar'a gönderilmiştir.
anadolu'da kalan ahali ise bundan memnun olmamış, anadolu ile ilgilenen devletler bölgede itibar kazanmıştır*. bunlardan en güçlüsü olan safeviler'in faaliyetleri bölgedeki şiiliği de güçlendirince osmanlı bu durumu durdurmaya mecbur kalmış, anadolu'nun kimde kalacağını belirleyen çaldıran savaşı'nı kazanarak anadolu'yu elinde tutmaya hak kazanmıştır. bu ise isyanların sonu olmamıştır, sadece anadolu bir daha asla başka bir devlet tarafından tehdit edilememiştir.
anadolu'nun kaderi osmanlı'ya tamamen bağlandıktan sonra osmanlı bölgedeki ahaliyi tamamen yerleştirme yani iskân ettirme politikası gütmüş, bu da daha ciddi isyanlara sebep olmuştur. yaklaşık 100 sene süren celali isyanları anadolu'yu cehenneme çevirmiş ve osmanlı'yı epey zor duruma sokmuştur*. isyan bastırıldıktan sonra* bir müddet daha gücünün doruğunda olmaya devam eden osmanlı çağın gerisinde kalmaya uzun zamandır başladığı için bunu uzun süre devam ettirememiş ve kutsal ittifak savaşları ile zirveden düşüş başlamıştır***.
bu bozgundan sonra ise öncelikle askeriyede olmak üzere çeşitli reformlar yapılmış* hatta kısa vadede sonuçlar alınmıştır*. ilk olumlu sonuçlar sebebiyle yaşanan rehavet** ise ölümcül olmuş, reformlar sekteye uğramıştır. bunun sonucunda ise osmanlı rusya ile tutuştuğu savaşı* kaybetmiş, küçük kaynarca anlaşması ile bir avrupa devleti ile teke tek atması hâlinde bile hallaç pamuğu gibi atıldığı tescillenmiştir.
esasen osmanlı için sonun başlangıcı bu anlaşmadır. bu savaştan 20 yıl sonra, napolyon mısır'a girdiğinde ilk kez uygulanmak üzere denge siyaseti'ne geçilmiş ve yıkılışa değin ustalıkla kullanılmıştır. neredeyse kuruşundan beri saldırı pozisyonunda olan osmanlı tamamen savunma pozisyonuna geçmiştir. yine de ruslar bizi yenebildiklerini bir kez görünce her fırsatta gırtlağımıza çökmüş ve koparabildiklerini koparmışlardır.
19. yüzyıl'da reform anlayışı devam etmiş hatta hız kazanmış, istemli ya da istemsiz türkiye devrinde yapılacak reformlara önayak olunmuştur. bu dönemin en büyük hatası alınan borçların ipe sapa gelmez şekilde harcanmasıdır, düzgün bir kullanımla hiç olmazsa türkler'in yaşadığı sahalar daha az kan dökerek ve kaynak kullanarak korunabilirdi. bunu imkânsız hâle getiren bir diğer durum ise 2. abdülhamid dönemidir, yaşanan büyük toprak kayıpları ile devletin sınırları çekirdeği olan anadolu'ya kadar çekilmiştir. bu dönemde ingiltere'nin de rusya gibi osmanlı'yı koruyan değil yıkılmasını isteyen bir anlayışa geçmesi bizim sehpamızı devirmiştir.
bu zaman zarfına dek daralmış olsa da hâlâ yaşamakta olan balkan türkiyesi ise abdülhamid'in gidişinden kısa süre sonra yaşanan balkan savaşları'nda kıçı kırık ülkelere apar topar kaybedilmiş, buradaki nüfusumuzun katledilmemek için anadolu'ya geçmesiyle bu kayıp kalıcılaşmıştır. elde kalan tek yurt olan anadolu da birinci dünya savaşı'ndan sonra büyük bir tehlike altına girmiş, halkın canını dişine takarak mustafa kemal atatürk liderliğinde verdiği kurtuluş savaşı ile ancak kurtarılabilmiştir.
bu kurtuluştan sonraki yaklaşık 30 yıl boyunca türkiye kendi çapında bir monroe doktrini uygulamış yani iç gelişmelere odaklanmıştır. ikinci dünya savaşı'na da ustaca diplomasiyle girilmemesi bizi mutlak bir yok oluştan kurtarmıştır. iç gelişmelere odaklanmanın sürdürülebilir olmadığını gören devlet büyükleri ise savaştan sonra oluşturulan dünyada aktif olabilmek için bazı değişikliklere gitmişler ve türkiye önce bm, sonra da nato üyesi olarak yeni kurulan dünyada yerini almıştır. o zamandan bu zamana çeşitli krizler yaşasa da ülkeyi yıkıma götürecek kadar ciddi bir kriz yaşamamış, ülke kalıcılaşmıştır*.
türkler'in türkiye coğrafyasına yani anadolu coğrafyasına ilk gelişleri avrupa hun devleti'ne kadar uzanır, bu devletten büyük selçuklu devleti'ne dek pek çok keşif/yağma akını yapılmıştır. bu akınlar süresince anadolu'ya gelip yerleşen türkler olmuşsa da nüfus olarak epey az oldukları için geneli eriyip gitmiştir.
büyük selçuklu devleti ile doğu roma imparatorluğu arasında yapılan malazgirt savaşı'ndan sonra yaşanan süreç ise yukarıdaki gibi akınlardan farklıdır, büyük kitleler eski yurtlarından anadolu'ya akmıştır. bu sefer gelen birkaç atlı değil bir millettir. türkler'in anadolu kadar yönettiği mısır'da kalıcı olamayıp anadolu'da kalıcı olabilmesinin sebebi de budur, mısır'a bir göç akını olmamıştır.
nüfus varlığı ise kalıcılığı sürdürmeye tek başına yetmez, bir diğer ihtiyaç bölgeyi ihya edecek bir devlet yapılanmasıdır. bu ihtiyacı da selçuklu hanedanından süleyman şah karşılamıştır. o ve soyundan gelenlerin kurduğu anadolu selçuklu devleti anadolu'yu 160 yıl doğrudan, 60 yıl vasal olarak toplamda 220 sene kadar yönetmiştir. bu zaman zarfında devam eden göçlerle gelen ahali yerleştirilmiş, oluşan yerleşim yerleri imar edilmiş ve anadolu'ya yeni bir çehre kazandırılmıştır.
anadolu selçuklu'nun güçten düşmesi ile ortaya çıkan beylikler dönemi de bu ihya sürecinin son ayağıdır, onlar da selçuklu'nun politikasını devam ettirmişlerdir. bu beyliklerden osmanlı ilk önce balkanlar'a genişlediğinden ve anadolu'yu aldığında anadolu imar edilmiş ve islamlaştırılmış olduğundan ihya edilecek yer olarak balkanlar'ı seçti. osmanlı devrinde yatırım balkan türkiyesi'ne yapılmıştır, anadolu geri planda kalmaya başlamıştır*. balkanlar'ın kalıcı bir yurt olması için anadolu'dan başka ailelerle problemli olan aileler, göçebeler balkanlar'a gönderilmiştir.
anadolu'da kalan ahali ise bundan memnun olmamış, anadolu ile ilgilenen devletler bölgede itibar kazanmıştır*. bunlardan en güçlüsü olan safeviler'in faaliyetleri bölgedeki şiiliği de güçlendirince osmanlı bu durumu durdurmaya mecbur kalmış, anadolu'nun kimde kalacağını belirleyen çaldıran savaşı'nı kazanarak anadolu'yu elinde tutmaya hak kazanmıştır. bu ise isyanların sonu olmamıştır, sadece anadolu bir daha asla başka bir devlet tarafından tehdit edilememiştir.
anadolu'nun kaderi osmanlı'ya tamamen bağlandıktan sonra osmanlı bölgedeki ahaliyi tamamen yerleştirme yani iskân ettirme politikası gütmüş, bu da daha ciddi isyanlara sebep olmuştur. yaklaşık 100 sene süren celali isyanları anadolu'yu cehenneme çevirmiş ve osmanlı'yı epey zor duruma sokmuştur*. isyan bastırıldıktan sonra* bir müddet daha gücünün doruğunda olmaya devam eden osmanlı çağın gerisinde kalmaya uzun zamandır başladığı için bunu uzun süre devam ettirememiş ve kutsal ittifak savaşları ile zirveden düşüş başlamıştır***.
bu bozgundan sonra ise öncelikle askeriyede olmak üzere çeşitli reformlar yapılmış* hatta kısa vadede sonuçlar alınmıştır*. ilk olumlu sonuçlar sebebiyle yaşanan rehavet** ise ölümcül olmuş, reformlar sekteye uğramıştır. bunun sonucunda ise osmanlı rusya ile tutuştuğu savaşı* kaybetmiş, küçük kaynarca anlaşması ile bir avrupa devleti ile teke tek atması hâlinde bile hallaç pamuğu gibi atıldığı tescillenmiştir.
esasen osmanlı için sonun başlangıcı bu anlaşmadır. bu savaştan 20 yıl sonra, napolyon mısır'a girdiğinde ilk kez uygulanmak üzere denge siyaseti'ne geçilmiş ve yıkılışa değin ustalıkla kullanılmıştır. neredeyse kuruşundan beri saldırı pozisyonunda olan osmanlı tamamen savunma pozisyonuna geçmiştir. yine de ruslar bizi yenebildiklerini bir kez görünce her fırsatta gırtlağımıza çökmüş ve koparabildiklerini koparmışlardır.
19. yüzyıl'da reform anlayışı devam etmiş hatta hız kazanmış, istemli ya da istemsiz türkiye devrinde yapılacak reformlara önayak olunmuştur. bu dönemin en büyük hatası alınan borçların ipe sapa gelmez şekilde harcanmasıdır, düzgün bir kullanımla hiç olmazsa türkler'in yaşadığı sahalar daha az kan dökerek ve kaynak kullanarak korunabilirdi. bunu imkânsız hâle getiren bir diğer durum ise 2. abdülhamid dönemidir, yaşanan büyük toprak kayıpları ile devletin sınırları çekirdeği olan anadolu'ya kadar çekilmiştir. bu dönemde ingiltere'nin de rusya gibi osmanlı'yı koruyan değil yıkılmasını isteyen bir anlayışa geçmesi bizim sehpamızı devirmiştir.
bu zaman zarfına dek daralmış olsa da hâlâ yaşamakta olan balkan türkiyesi ise abdülhamid'in gidişinden kısa süre sonra yaşanan balkan savaşları'nda kıçı kırık ülkelere apar topar kaybedilmiş, buradaki nüfusumuzun katledilmemek için anadolu'ya geçmesiyle bu kayıp kalıcılaşmıştır. elde kalan tek yurt olan anadolu da birinci dünya savaşı'ndan sonra büyük bir tehlike altına girmiş, halkın canını dişine takarak mustafa kemal atatürk liderliğinde verdiği kurtuluş savaşı ile ancak kurtarılabilmiştir.
bu kurtuluştan sonraki yaklaşık 30 yıl boyunca türkiye kendi çapında bir monroe doktrini uygulamış yani iç gelişmelere odaklanmıştır. ikinci dünya savaşı'na da ustaca diplomasiyle girilmemesi bizi mutlak bir yok oluştan kurtarmıştır. iç gelişmelere odaklanmanın sürdürülebilir olmadığını gören devlet büyükleri ise savaştan sonra oluşturulan dünyada aktif olabilmek için bazı değişikliklere gitmişler ve türkiye önce bm, sonra da nato üyesi olarak yeni kurulan dünyada yerini almıştır. o zamandan bu zamana çeşitli krizler yaşasa da ülkeyi yıkıma götürecek kadar ciddi bir kriz yaşamamış, ülke kalıcılaşmıştır*.
devamını gör...
256.
dünyada en çok starbucks bulunan ülke.
devamını gör...
257.
beni var eden güzel ülke. hayatımı acı tatlı sürdüğüm vatanım.
çokça bizi üzsen de ne sigarayı bırakabiliyoruz ne seni.
çokça bizi üzsen de ne sigarayı bırakabiliyoruz ne seni.
devamını gör...
258.
distopik simülasyon.
devamını gör...
259.
yillar önce ingiliz tir soförüne hakkinda soru sordugum ülke. türkiye nasil gelisir dedim?
- kadinlari egitin
- dininizi devlet islerinden ayirin ve dininizi anlayin
demisti. ingilizin tir soförü bile cözümü biliyor, aslinda ne kadar basit.
- kadinlari egitin
- dininizi devlet islerinden ayirin ve dininizi anlayin
demisti. ingilizin tir soförü bile cözümü biliyor, aslinda ne kadar basit.
devamını gör...
260.
dövizin,borsa endeksinin,reel ücretlerin,ulusal para biriminin değerinin,konut satis adedi istatistiklerinin ayni anda düşebildiği az gelismis ülke.bni hicbir konuda sasirtmayan ülke ayni zamanda.
devamını gör...