türkiye

evet saçma sapan bi ülke olduk
evet adalet yok
evet eğitim bok gibi
evet göçmen sorunu var
evet ekonomik kriz var
kadın cinayetleri
çocuk cinayeti var lan
ama gidemem
gidemeyiz
hani o her sabah sıraya girip hep bir ağızdan okuduğumuz andımız
ve gençliğe hitap ettiği yazısında bize büyük bir görev yükleyen atamız için
gidemeyiz
gidersek bile
dönmeliyiz
çünkü
vazifen; türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır

ana sağ ile ana solun aynı olduğu, buna ayılamayan vatandaşın boşu boşuna birbirine zıtlaştığı ülke.



cümle sevgili bol giyimli kukla’dan. tespit güzeldi daha genel bir başlıkta olsun istedim.

aslında sözlük ile ülkenin zerre kadar farkı yok. burası butik türkiye.
sağda solda aşşırı uç yazarlar var, biri değerlerimize mü saldırmış diye kolluyor, saldırmamış ama sanki ima etmiş, ihtiyaten saldıralım hacı diyen provokatör yazarlar var.

uğur dündar gibi kendi yaptığını kapatıp başkalarının yaptığını sürekli diğerlerinin gözüne sokanlar var.

kendi florasında takılan, kimseye zararı olmayan yazarlar var, kendini bir şey sanan kimseye zararı olmayan yazarlar var.

ülkeyi geçiş için kullanan bazı göçmenler gibi gelip burda takılıp geçen yazarlar var.

başka başka yazarlar da var ama yani benden bu kadar.

ülkemi de sözlüğü de seviyorum.
elimde imkan olsa başka ülkeye gidebileceğim gibi canım sıkıldığında burdan da gidebilirim.

tüm gün ingilizce çalıştım ve temizlik yaptım, bu tanım da nerden çıktı diyenlere öylesine esti diyeyim.

pompeii'nin son günlerinin benzerini yaşıyor. başı altından, gözdesi kurşun, ayakları kilden yapılmış. ayaklarına bir taş atılınca boylu boyunca serilecek.

hergün dahada dibe batarken içinde olup onunla beraber batmak mı daha kötü,
yoksa birgün dönmeyi hayal ettiğin memleketinin nasıl battığını uzaktan seyretmek mi, bilemediğim ülkem.
aslında çok büyük potansiyeli olan bir ülke. ama o potansiyeli kullanma kabiliyeti olmayınca,bir anlamı kalmıyor.
sonuç olarak benim uzaktan bakarken bile bir umudum yok artık.
çünkü,yüzde yüz inandığım birşey var ki, oda her toplum hakettiği gibi yaşıyor, hakettiği gibi yönetiliyor, yaptığı seçimlerle kendi kaderini kendi belirliyor.
götünün gılıyık diyen insanların çoğunlukta olduğu bir türkiye'de tamda şu an yaşadığı hayatı hakediyor.
yazık... çok yazık.

emperyalist aparatlar tarafınca işgal edilmiştir. aslında uzun zamandır böyleydi ama bazı ahmaklar kandırılmış olmayı kendilerine yediremedikleri için konuyu da görmezden geliyordu.

bugün itibariyle bunun da adı kondu, apo paketlenince ip atıp alın bunu asın diyen tiyatrocu bugün meclise gelsin konuşsun diyor.

şu bahçeli denen zevatın tek başına ülkeye verdiği zararı koca bir düşman ordusu veremezdi. tabii büyük patronu ve saz arkadaşlarıyla birlikte.

dahili bedhahlar tarafından bitirilmek istenen ülke. kürtçüsü, siyasal islamcısı, radikal islamcısı, satılık milliyetçisi, tarikatçısı, liboşu, pkk'nın davar güder gibi güttüğü silkik solcusu hepsi bir olmuş başka başka uçlardan aşağı çekip bitirme derdinde.

harici düşmana gerek yok. allah kitap diyenleri harama batmış, insan hakları/halkların kardeşliği/ demokrasi barış diyenleri kürt ırkçısı bi bebek katilinin götünü yalamakla meşgul. milliyetçi hareket adı altındakiler üç beş makam, mafya parası için vatan satmakta. yobaz dinci zaten ezelden beri düşman. solcululuk oynayanlara zaten bişi diyemiyorum artık. her tuzum var diyene hıyarla koşup, kandırılıp ülke zararına ne varsa o işin içindeler.

yazuk çok yazık.

cok büyük bir cendere içinde olan, herkesin kendince farklı bir planı ve stratejisi olan, mazlumların ve gariplerin, yunanı ankaraya 20 kilometre kala kovduğu, istanbulun ingilizlere satıldığı halde onu elinden almayı bildiği bir ülkedir.

nice yiğidin bir karış toprak için, değil!!!

bastığın yerleri toprak diyerek geçme. tanı
düşün altında binlerce kefensiz yatanı... dendigi bir ülkedir türkiye. öyle bir ülkedir işte benim garib ülkem, yetim ve öksüz kalmış ülkem.

tüm bunlar safsata olsa keşke, cok gerçekçi olan korkunç kabuslardan ibaret olsa... şimdi sessizce alttaki bakinizlara bakin. lutfen komplo teorisyencisi demeyin artık. bütün adamlariniz gol dedi, bahcelisi de, özgür ozelide...

(bkz: kilicdaroglu'nun washington'daki kayıp 8 saati)

(bkz: buyuk ortadogu projesi)

(bkz: 2017 basbakanlik referandumu ve meclisin islevsiz hale getirilmesi)

(bkz: kaybedecek tek kişinin bile bile aday olmasi)

(bkz: sınırdan mayınların temizlenmesi)

(bkz: darbeyi enistesinden ogrenen cumhurbaskani)

(bkz: bahcelinin mitingde teroristbasi apo icin idam ipi gostermesi)

(bkz: irak kurdistan bolgesel yonetimi'nin varligi)

(bkz: ergenekon ve balyoz davaları ile vatansever personellerin etkisiz hale getirilmesi)

daha yazayım mi?

puzzle'in parcalarinin hepsi bu kadar degil, bunlar sadece 10 saniyede düşünüp aklıma getirdiklerim, yillarca, ilmek ilmek islendi bunlar.

100 yıl önce gerçekleşecek seylerdi halbuki, taki bir adam cikti ve 1923'te bu ülkenin temelini atip, bize emanet etti...

gün geçtikçe güney amerika ülkelerine benziyor.

ülkedeki dolandırıcılık, hırsızlık, cinayetlerde artış
uluslararası suçlarda artış
ürünlerin ( yerli ve ithal ) kalitesizlesmesi
üretimin azalması
motosiklet ve kazalarının artışı
yüksek enflasyon ve işsizlik

diğer benzerlikler kafanızda sıralanır zaten.

20 yıl önce avrupa birliği başvurusu vardı. şimdi bir sürü belgeyle bile vize başvuruları reddedilebiliyor.
17 25 aralık belki de en büyük kırılmaydı

islamcılığın sonuçlarını dibine kadar yaşayan ülke. ne eksik ne fazla.

depremler ulkesi. dakka basi deprem haberi. evet.

türkiye demek atatürk demektir. atatürk demek türkiye demektir.
senin meclisin bebek katillerinin yeri olamaz.

toparlanın gitmiyoruz, bu ülke bizim demek isterdim ama 10 milyon mült...

neyse.

güzel ülkeydi.

bu ülkede zenginler yaşar fakirler ölür.

kurtarılması gereken ülkemizdir. üzerinde sorumluluk hissedenlere söylüyorum bu sessizlik ölüm sessizliği kılıcınız keskin olsun.

bir başka olan memleketimiz. bu yaşadıklarını hiç hak etmeyen cennet vatan, bir gün hem de çok yakında olan bir gün hak ettiği huzuruna ve refahına kavuşacak, umudumu hiç yitirmiyorum bu konuda.

kaymakamlığının belediyeye, belediyesinin sgk'ya borcu olan,
diyanet giderlerinin nasa ile yarıştığı,
yedi göbek sülalesini doyurma peşinde koşan insanların milletvekili seçildiği,
memur alımlarında bile en az lise mezunu koşulu aranırken , ilkokul mezunu milletvekili alınması,
zamanında rest çekilen dış politikalar sebebiyle enflasyonla başaçıkabilmek adına maaşların ve bütün gündelik giderlerin kronik şekilde zam girdabına girmesi,
son olarak üç tarafı denizlerle ve dört tarafı düşmanlarla çevrili dört mevsim ayrı renk çiçek veren güzel ülkemiz.
edit. bu arada mehmet efendi 65 lira olmuş.

yahudilerin rus ordusunu ukrayna ovalarına çekip zayıflatarak, iran ı yalnızlığa terk etmek, hizbullah ı lübnan da gafil avlayıp, suriye koridorunu ortadan kaldırmak ve hamas liderlerini suikast yoluyla infaz etmek için proxy savaşında, doğrudan abd nin katılamayacağı endüstriyel sahalarda taşeron tedarikçi olarak kullandığı ülkemiz.

ukrayna ekonomisinin ve savunma gücünün en büyük destekçisi bizdik.

ve yahudi zelensky netanyahu nun en büyük dostlarından.

saygısız insanların çok olduğu ülke

başlıca geçim kaynakları:
-trafik cezası
-fahiş vergi
-verginin vergisi
-borçlunun borcuna konan vergi *
-ülkeyi göçmen doldurma karşılığı alınan hibeler
-işçi maaş tazminatlarına çökmek için tasarladıkları kanun geçti mi bilmiyorum ama geçmişse işçi tazminatları
- araç muayene(?) ücreti
- çökertilen ortadoğu ülkelerindeki inşaat ihaleleri *

3. dunya ulgesi