281.
dünyanın merkezi olan, tartışmasız en güzel ülkesi.
devamını gör...
282.
283.
zamanda yolculuk yapan ülke. şu anda 19. yüzyılda, bir ara 20 yüzyıla çıkmıştı, ama fazla uzun sürmedi, 19 yüzyıla geri döndü.
devamını gör...
284.
siyasilerin yakın korumalarının ölüm tehlikesinden çok s..ilme tehlikesi yaşadığı yazık ülkem.
devamını gör...
285.
türk, kürt, laz, çerkes, rum ve yahudi kökenli bir çok etnik topluluğun bir arada yaşadığı, atatürk milliyetçiliğinin ön planda olduğu, anayasa'da da belirtildiği gibi laik olan devletimiz. ayrıca etnik kökenine bakılmaksızın türkiye cumhuriyeti kimliğine sahip her birey türk vatandaşıdır.
ırkçılar ve türlü türlü oyunlar ile algıda seçicilik yapanlar (provokatörler) iyi bilsin: bu ülkede herkes birdir, batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine. trakyasından hakkarisine, karadenizinden akdenizine, iç anadolusuna. hepimiz bu ülkenin insanıyız. algı oyunlarıyla provokatörlük yapanlar, insanlara çamur at izi kalsın mantığıyla şekillendirmeye çalışanlar, sadece hizmet ettikleri ağa babalarına kendilerini göstermeye çalışıyor, emin olun hizmetlerini de başarıyla yapıyorlar. kime hizmet ediyorlarsa kendilerini güzelce gösterdiler.
ırkçılar ve türlü türlü oyunlar ile algıda seçicilik yapanlar (provokatörler) iyi bilsin: bu ülkede herkes birdir, batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine. trakyasından hakkarisine, karadenizinden akdenizine, iç anadolusuna. hepimiz bu ülkenin insanıyız. algı oyunlarıyla provokatörlük yapanlar, insanlara çamur at izi kalsın mantığıyla şekillendirmeye çalışanlar, sadece hizmet ettikleri ağa babalarına kendilerini göstermeye çalışıyor, emin olun hizmetlerini de başarıyla yapıyorlar. kime hizmet ediyorlarsa kendilerini güzelce gösterdiler.
devamını gör...
286.
diğerleri ülke sen vatansın.
dedem korkutun dediği gibi; oğuzun başına ne gelirse uykudayken gelir.
hem de derin uyku bu 100 sene falan sürüyor bu esnada canı gidiyor, malı gidiyor, kanı gidiyor.
sonra birisi çıkıyor arkasına inananların gücünü alarak tüm pisliği temizliyor.
zaman geçiyor, yine uykuya düşüyor. ne olacak böyle bilmiyorum ama olan da her zaman hayır vardır derler, bunu da öyle kabulleniyorum.
dedem korkutun dediği gibi; oğuzun başına ne gelirse uykudayken gelir.
hem de derin uyku bu 100 sene falan sürüyor bu esnada canı gidiyor, malı gidiyor, kanı gidiyor.
sonra birisi çıkıyor arkasına inananların gücünü alarak tüm pisliği temizliyor.
zaman geçiyor, yine uykuya düşüyor. ne olacak böyle bilmiyorum ama olan da her zaman hayır vardır derler, bunu da öyle kabulleniyorum.
devamını gör...
287.
benim canim ülkem.
ya arkadas bir ulkede her sey tartismali olur mu ?
oluyor iste.
mesela herkesin sevdigi spor dali futbol. en ustunden en altina bok goturuyor.
bir ulkenin gundemi vardir. birkac konu tartisilir.
kardesim bizde tartisilmayan konu yok.
ulan ben tekel bayileri platformu ile taksiciler konferdarasyon baskaninin adini biliyorum ya.
yetmiyor sokak hayvanlarini tartisirken, birileri cikip ulkenin adi degissin diyor, bazilari rejim degissin diyor. bununla alakali dusunurken birden tarikat savaslari cikiyor. tam din diyanet derken, birisi uzaya gidiyor ve 2 top cevirdi diye linc ediliyor.
arkadaslar ben artik yoruldum. lgbt-i mi tartisalim yoksa kürtleri mi dusunelim ?
hadi siktir ettik hepsini paylasimcili yolculuk mu yoksa emekli ikramiyesi mi diyoruz bir bakiyoruz multeci sorunu. tam bir seylere odaklaniyoruz ki kiracilar sorunu cikiyor. kiracilari dusunurken kadina siddet. ulan diyorum hicbir seyi dusunme ama bir olay cikiyor siyasi liderlerin kasetleri.
arkadaslar ben cok yoruldum. o yuzden artik her seyi es geciyorum.
dusunmeye devam edenlerin allah yardimcisi olsun.
ya arkadas bir ulkede her sey tartismali olur mu ?
oluyor iste.
mesela herkesin sevdigi spor dali futbol. en ustunden en altina bok goturuyor.
bir ulkenin gundemi vardir. birkac konu tartisilir.
kardesim bizde tartisilmayan konu yok.
ulan ben tekel bayileri platformu ile taksiciler konferdarasyon baskaninin adini biliyorum ya.
yetmiyor sokak hayvanlarini tartisirken, birileri cikip ulkenin adi degissin diyor, bazilari rejim degissin diyor. bununla alakali dusunurken birden tarikat savaslari cikiyor. tam din diyanet derken, birisi uzaya gidiyor ve 2 top cevirdi diye linc ediliyor.
arkadaslar ben artik yoruldum. lgbt-i mi tartisalim yoksa kürtleri mi dusunelim ?
hadi siktir ettik hepsini paylasimcili yolculuk mu yoksa emekli ikramiyesi mi diyoruz bir bakiyoruz multeci sorunu. tam bir seylere odaklaniyoruz ki kiracilar sorunu cikiyor. kiracilari dusunurken kadina siddet. ulan diyorum hicbir seyi dusunme ama bir olay cikiyor siyasi liderlerin kasetleri.
arkadaslar ben cok yoruldum. o yuzden artik her seyi es geciyorum.
dusunmeye devam edenlerin allah yardimcisi olsun.
devamını gör...
288.
yüzyılımızın adı kurban olduğum türkiye yüzyılı:))
devamını gör...
289.
vasıfsız bırakılmış insanlar ülkesi.
bengaldeş'te bir çocuk. 16-17 yaşlarında ya var ya yok. çalıştığı fabrika'da yere çömelmiş sac kaynağı yapıyor, ayaklarında sandalet. kaynak birinci sınıf. bizde o kaynağı yapacak o yaşlarda çocuk yok. yetişkinler arasında da tek tük çıkar.
antalya'da sera kurulumunda çalışan insanlar 20 yaşından küçük suriyeli gençler. güneşte 50 dereceye, sera içinde 70 dereceye çıkan sıcaklıkta yaptıkları kaynak birinci sınıf. bizde yok. ankara'da elektronik sektöründe çalışacak eleman bulamazdık. bulursun, genç, girdiği anda ssk kaydı yapılır ondan sonra işe başlar. yol parasını karşılarsın. yemeğini verirsin. işi anlatırsın. on kere anlatırsın anlamaz. aklı telefonundadır.
mühendis alırsın. lise ikinci sınıf bilgisinden yoksundur.
adamı işe alırsın. çalışır. bir ay sonra fettoşun propagandasını yaparken yakalarsın. sittir edersin şirketten. seni terörist diye şikayet eder.
ama bunların suçu değil. bunların cahil kalmasını sağlayan eğitim sistemimiz suçlu. gün geçtikçe de daha kötü oluyor.
umudunu yitirmiş insanlar ülkesi.
bengaldeş'te bir çocuk. 16-17 yaşlarında ya var ya yok. çalıştığı fabrika'da yere çömelmiş sac kaynağı yapıyor, ayaklarında sandalet. kaynak birinci sınıf. bizde o kaynağı yapacak o yaşlarda çocuk yok. yetişkinler arasında da tek tük çıkar.
antalya'da sera kurulumunda çalışan insanlar 20 yaşından küçük suriyeli gençler. güneşte 50 dereceye, sera içinde 70 dereceye çıkan sıcaklıkta yaptıkları kaynak birinci sınıf. bizde yok. ankara'da elektronik sektöründe çalışacak eleman bulamazdık. bulursun, genç, girdiği anda ssk kaydı yapılır ondan sonra işe başlar. yol parasını karşılarsın. yemeğini verirsin. işi anlatırsın. on kere anlatırsın anlamaz. aklı telefonundadır.
mühendis alırsın. lise ikinci sınıf bilgisinden yoksundur.
adamı işe alırsın. çalışır. bir ay sonra fettoşun propagandasını yaparken yakalarsın. sittir edersin şirketten. seni terörist diye şikayet eder.
ama bunların suçu değil. bunların cahil kalmasını sağlayan eğitim sistemimiz suçlu. gün geçtikçe de daha kötü oluyor.
umudunu yitirmiş insanlar ülkesi.
devamını gör...
290.
normalde -iye arapca cekim ekidir. yani turkiye'deki -iye.
ama gunumuzde ulkenin kullanimi olan turkiye sozcugu, arapcadan degil eski fransizcadan turkceye gecmistir.
yani aslinda gunumuzde kullanilan sekliyle turkiye sozcugu, eski fransizca kokenlidir.
ama gunumuzde ulkenin kullanimi olan turkiye sozcugu, arapcadan degil eski fransizcadan turkceye gecmistir.
yani aslinda gunumuzde kullanilan sekliyle turkiye sozcugu, eski fransizca kokenlidir.
devamını gör...
291.
failed state olmasına daha var ama failed nation.
devamını gör...
292.
293.
294.
şu görüntü, türkiye adlı ülkenin en tepesindeki kişinin misafir ettiği bir siyasi lideri uğurlamasından çekilmiş.
bu görüntü de engin polat'ın tahliyesinden sonraoluşturulan konvoydan.
böyle bir ülkenin gençlerini, altı yaşından yirmi bir yaşına kadar eğitim alıp ardından yirmi küsür bin lira aylıkla eşek gibi çalıştırmaya ikna etmek için ne yapmayı planlarsınız? pek çok insanın sokaklarında kendini güvende hissetmeyeceği semtlerde yaşayan erkekler o parayı uyuşturucudan ya da hırsızlıktan bir günde kazanıyor bazen. kadınlar fiili ya da sanal fuhuştan daha fazlasını bile elde edebiliyorlar. sadece bir günde. ülkenin kayıtlı çalışanlarının neredeyse yarısı asgari ücretli ve günlük kazançları ancak bir kilo kıymaya karşılık geliyor. bu insanlar neden fabrikalarda gürültüye maruz kalıp kimyasal maddelerle uğraşsınlar?
bu görüntü de engin polat'ın tahliyesinden sonraoluşturulan konvoydan.
böyle bir ülkenin gençlerini, altı yaşından yirmi bir yaşına kadar eğitim alıp ardından yirmi küsür bin lira aylıkla eşek gibi çalıştırmaya ikna etmek için ne yapmayı planlarsınız? pek çok insanın sokaklarında kendini güvende hissetmeyeceği semtlerde yaşayan erkekler o parayı uyuşturucudan ya da hırsızlıktan bir günde kazanıyor bazen. kadınlar fiili ya da sanal fuhuştan daha fazlasını bile elde edebiliyorlar. sadece bir günde. ülkenin kayıtlı çalışanlarının neredeyse yarısı asgari ücretli ve günlük kazançları ancak bir kilo kıymaya karşılık geliyor. bu insanlar neden fabrikalarda gürültüye maruz kalıp kimyasal maddelerle uğraşsınlar?
devamını gör...
295.
kahir.
sabah uyandigimda beyoglu’nda tacize ugrayan kadinin videosu karsiladi beni.
her yerde yalniz takilan bir kadin olarak bu video beni asiri tetikledi; kadin muhtemelen is cozulmez bana sararlar, sikayetci olsam adres kaydim dahil tum bilgilerim karsi tarafla paylasilir diye korkudan sikayetci olmamis*, lavuklari salmislar.
hemen bir twitter gundemi yaratildi, adalet sistemi biliyorsunuz ki sosyal medya uzerinden ilerliyor artik. lavuklar gozaltina alindi tekrar ve hatta tutuklandilar.
daha bu haberi sindiremeden fatih’ten kan donduran bir baska haber dustu hepinizin malumu.
19 yasindaki iki genc kiz artik yok. evde nasil oldurecegini tasarlayan bir cani tarafindan katledildiler gencecik cicekler.
oyle bir caresizlik ele gecirdi ki bunyemi; sinirden gozlerim doluyor, sac koklerime kadar ofke yuklu ama elimden gelen yapabilecek hicbir seyim yok.
bu yasanan igrencliklerin temel sebebi “erkektir yapar, agam pasam” diye buyutulen, hastalikli hale gelmeden egitilmeleri gereken erkek cocuklari.
kadinlarin tek istedigi esit ve adil sartlar ama yemin ederim bu ulkeyi yakmalari lazim, cayir cayir yansin sictigimin yeri de tukenelim komple. bu esnada ben nefsimi yonetemeyen aciz bir s** fisiltisiyim diyemeyen erkekler de yuku hala kadinlara atiyor, hala akil veriyor pek tabii.
ben bu ulkede nefes almak bile istemiyorum artik, imdat ya.
sabah uyandigimda beyoglu’nda tacize ugrayan kadinin videosu karsiladi beni.
her yerde yalniz takilan bir kadin olarak bu video beni asiri tetikledi; kadin muhtemelen is cozulmez bana sararlar, sikayetci olsam adres kaydim dahil tum bilgilerim karsi tarafla paylasilir diye korkudan sikayetci olmamis*, lavuklari salmislar.
hemen bir twitter gundemi yaratildi, adalet sistemi biliyorsunuz ki sosyal medya uzerinden ilerliyor artik. lavuklar gozaltina alindi tekrar ve hatta tutuklandilar.
daha bu haberi sindiremeden fatih’ten kan donduran bir baska haber dustu hepinizin malumu.
19 yasindaki iki genc kiz artik yok. evde nasil oldurecegini tasarlayan bir cani tarafindan katledildiler gencecik cicekler.
oyle bir caresizlik ele gecirdi ki bunyemi; sinirden gozlerim doluyor, sac koklerime kadar ofke yuklu ama elimden gelen yapabilecek hicbir seyim yok.
bu yasanan igrencliklerin temel sebebi “erkektir yapar, agam pasam” diye buyutulen, hastalikli hale gelmeden egitilmeleri gereken erkek cocuklari.
kadinlarin tek istedigi esit ve adil sartlar ama yemin ederim bu ulkeyi yakmalari lazim, cayir cayir yansin sictigimin yeri de tukenelim komple. bu esnada ben nefsimi yonetemeyen aciz bir s** fisiltisiyim diyemeyen erkekler de yuku hala kadinlara atiyor, hala akil veriyor pek tabii.
ben bu ulkede nefes almak bile istemiyorum artik, imdat ya.
devamını gör...
296.
daha bugün, #3195045 burada yazan, bir günde olan olayları gördük. habere konu olmayan, önümüze düşmeyen, bilmediğimiz neler var kim bilir. hangi birine nasıl tepki vereceğimizi şaşırdık. kendi adıma bazı şeyleri izleyemez oldum. kaldıramadığım için kendi kendime yok saymaya çalışıyorum.
ülkedeki gündem gerçekten çok yorucu. olanlara üzülmemek, empati kurmamak mümkün değil. bu yüz kızartıcı olaylar o kadar arttı ki bir süre sonra tamamen normalleşmeye başlaması fikri çok korkutucu.
sadece bunlarla da sınırlı değil. az önce, "inşaatın terasından düşen “79 yaşındaki” inşaat işçisi, hayatını kaybetti" diye bir haber gördüm. inşaat işçisi, terastan düşerek hayatını kaybetmiş. 79 yaşında! 79 yaşında çalışmak zorunda kalan bir adam hayatını kaybetmiş. söyleyecek çok fazla söz yok buna!
ülkedeki gündem gerçekten çok yorucu. olanlara üzülmemek, empati kurmamak mümkün değil. bu yüz kızartıcı olaylar o kadar arttı ki bir süre sonra tamamen normalleşmeye başlaması fikri çok korkutucu.
sadece bunlarla da sınırlı değil. az önce, "inşaatın terasından düşen “79 yaşındaki” inşaat işçisi, hayatını kaybetti" diye bir haber gördüm. inşaat işçisi, terastan düşerek hayatını kaybetmiş. 79 yaşında! 79 yaşında çalışmak zorunda kalan bir adam hayatını kaybetmiş. söyleyecek çok fazla söz yok buna!
devamını gör...
297.
cok degil bundan birkac zaman once soranlara gurbetten geri donmesi deli cesareti gerektiren bir ulke turkiye derdim ki vatanim evim, yuvam bu ulke.
simdi gidisat oyle bir hale an itibariyla evrilmis durumdaki, geri donmesi su yana artik icinde yasamak demek hayati bir risk almak demek. disariya adim attigin an basina bir sey gelme olasiligi, eve sag salim varma olasiligiyla yuzde elliye elli ayni oranda.
simdi gidisat oyle bir hale an itibariyla evrilmis durumdaki, geri donmesi su yana artik icinde yasamak demek hayati bir risk almak demek. disariya adim attigin an basina bir sey gelme olasiligi, eve sag salim varma olasiligiyla yuzde elliye elli ayni oranda.
devamını gör...
298.
ne yazık ki artık korkmadan yaşayabilmek mümkün değil, bugün yaşanan vahşet ciddi anlamda sarstı beni, uyumayı denerken bile gözümün önünde döndü dolaştı... iki farklı gencecik kız çocuğunu öldüren pislik ve bir kadına musallat olup taciz eden, o kadını darp edip salınan iki şerefsiz it oğlu it.
açıkçası son günlerde ne yapıldığını gerçekten anlamaya çalıştıkça beynim yanıyor... bilerek, isteyerek insanların kötü haberler görmesini sağlıyorlar, gencecik kadınların öldürülmesi bilerek istenerek yapılıyor gibi hissediyorum... 20 farklı suçtan sabıkası olan bir insanı başka şekilde salamazlar sokağa... sanki, ''sizin sistem artık olmuyor, kendi anayasamızı koyalım...'' diyebilmek için yapıyorlar bunu.
açıkçası bu yazacaklarım yüzümden ceza yer miyim, yazdığım silinir mi bilmiyorum ama birkaç şey söylemeyi istiyorum.
çok değil, birkaç ay önceleri çok sevdiğim eski bir eğitmenim ile konuşma fırsatı yakalamıştım ders arasında. kendisi bu toplumsal olayların gün be gün artacağını, artık geri dönülemez bir hal alacağını söylemişti ki haksız da sayılmaz... eklemişti kendisi, ''benim babam 12 eylül darbesinde hayatını kaybetmiş bir insan, ben bile bu ülkeyi ancak askeri bir darbenin yoluna sokabileceğini düşünüyorum...''
o gün ciddi anlamda şaşırmış, sarsılmıştım ister istemez. şimdilerde gerek twitter, gerek sokak, gerekse market kuyruklarında insanları gözlemiyorum, herkes ekonomiden, adaletsizlikten, hukuksuzluktan, kısacası her şeyden öyle pis bıkmış ki, 70 yaşındaki teyzeler dahi, ''ihtilal yavrum, asker başa geçsin.'' diyorlar.
bu ülkeden artık umudumu kestim ben. ne olduğu belli olmayan çöl bedevileri vatandaşlık alıyor ve artık türk vatandaşlarının oyuna da ihtiyaç kalmamış gibi, istediği oyu ithal olarak alıyorlar zaten, asla ve katiyen gireceği hiçbir seçimi kaybetmez, kaybedemez gibi.
öğretmenden çok polisin atandığı bir ülkede elini kolunu sallayarak polis olabilmek kadar olası bir şey yok, hal böyle iken emniyete ne kadar güvenebilir insan?
peki ya hukuk? 20-30 farklı suçu olan bir lavuğu tek bir imzayla salabiliyorlar dışarıya, tek suçu yönetimi eleştirmek olan birisini de anında içeriye alabiliyor hukukçular, hukuk şu dönemde en ama en güvenilmeyen şey değil mi?
bu toplumsal çürüme içerisinde bu milletin bir şeyleri düzeltebilme ihtimali var mı? korkarak sindirilmiş bir halk var ortada... en çok kullandığı platform kapatıldı, kimse ağzını açıp da bir şeyler söyleyemedi, bir haftaya yakın kapalı kaldı be instagram... hem bu halk neyi düzeltebilir? işten ve korkunç toplumsal olay travmalarından kafasını mı kaldırıyor sanki millet? kaldırsa da bir devrim yapabilecek eğitimi, isteği mi var sanki?
üzülerek söylüyorum, eminim ki bana çok kızacak birçok sözlük yazarı ama bu ülkeyi ancak bir darbe düzeltir ki o bile kesin değil. iktidarını, muhalefetini, emniyetini, hukukçusunu ancak bu şekilde biraz olsun düzeltip yargılar, bu günlerde bizi mahvedeni gerekli cezayı verebiliriz gibi hissediyorum, yine de bilemiyorum belki de farklı ve bundan farksız bir yönetim olur. lakin bugün böyle bir şey yaşanmış olsa insanlar öyle bir noktaya geldi ki, ''olması gerekiyordu...'' der gibi hissediyorum. tam olarak bu noktadayız, değil mi?
ulan yaşım 28, hala genç sayılırım, doğrusu gençliğimin son zamanlarında gezip tozup iyi hissetmek yerine düşündüğüm şeye bak ya... yazıklar olsun böyle ülkeye, böyle millete ya... allah kahretsin ya, vallahi artık delirdim, bıktım, usandım ya... her geçen gün allah canımı alsın demekten geri durmuyorum, öyle pis bir hale geldim... resmen bu ülkeden etimle, kemiğimle nefret ediyorum ama yine de farklı bir biçimde seviyorum ülkemi, kurtulsun, nefes alsın, iyi bir yere gitsin istiyorum... allah kahretsin ya, kahretsin!
açıkçası son günlerde ne yapıldığını gerçekten anlamaya çalıştıkça beynim yanıyor... bilerek, isteyerek insanların kötü haberler görmesini sağlıyorlar, gencecik kadınların öldürülmesi bilerek istenerek yapılıyor gibi hissediyorum... 20 farklı suçtan sabıkası olan bir insanı başka şekilde salamazlar sokağa... sanki, ''sizin sistem artık olmuyor, kendi anayasamızı koyalım...'' diyebilmek için yapıyorlar bunu.
açıkçası bu yazacaklarım yüzümden ceza yer miyim, yazdığım silinir mi bilmiyorum ama birkaç şey söylemeyi istiyorum.
çok değil, birkaç ay önceleri çok sevdiğim eski bir eğitmenim ile konuşma fırsatı yakalamıştım ders arasında. kendisi bu toplumsal olayların gün be gün artacağını, artık geri dönülemez bir hal alacağını söylemişti ki haksız da sayılmaz... eklemişti kendisi, ''benim babam 12 eylül darbesinde hayatını kaybetmiş bir insan, ben bile bu ülkeyi ancak askeri bir darbenin yoluna sokabileceğini düşünüyorum...''
o gün ciddi anlamda şaşırmış, sarsılmıştım ister istemez. şimdilerde gerek twitter, gerek sokak, gerekse market kuyruklarında insanları gözlemiyorum, herkes ekonomiden, adaletsizlikten, hukuksuzluktan, kısacası her şeyden öyle pis bıkmış ki, 70 yaşındaki teyzeler dahi, ''ihtilal yavrum, asker başa geçsin.'' diyorlar.
bu ülkeden artık umudumu kestim ben. ne olduğu belli olmayan çöl bedevileri vatandaşlık alıyor ve artık türk vatandaşlarının oyuna da ihtiyaç kalmamış gibi, istediği oyu ithal olarak alıyorlar zaten, asla ve katiyen gireceği hiçbir seçimi kaybetmez, kaybedemez gibi.
öğretmenden çok polisin atandığı bir ülkede elini kolunu sallayarak polis olabilmek kadar olası bir şey yok, hal böyle iken emniyete ne kadar güvenebilir insan?
peki ya hukuk? 20-30 farklı suçu olan bir lavuğu tek bir imzayla salabiliyorlar dışarıya, tek suçu yönetimi eleştirmek olan birisini de anında içeriye alabiliyor hukukçular, hukuk şu dönemde en ama en güvenilmeyen şey değil mi?
bu toplumsal çürüme içerisinde bu milletin bir şeyleri düzeltebilme ihtimali var mı? korkarak sindirilmiş bir halk var ortada... en çok kullandığı platform kapatıldı, kimse ağzını açıp da bir şeyler söyleyemedi, bir haftaya yakın kapalı kaldı be instagram... hem bu halk neyi düzeltebilir? işten ve korkunç toplumsal olay travmalarından kafasını mı kaldırıyor sanki millet? kaldırsa da bir devrim yapabilecek eğitimi, isteği mi var sanki?
üzülerek söylüyorum, eminim ki bana çok kızacak birçok sözlük yazarı ama bu ülkeyi ancak bir darbe düzeltir ki o bile kesin değil. iktidarını, muhalefetini, emniyetini, hukukçusunu ancak bu şekilde biraz olsun düzeltip yargılar, bu günlerde bizi mahvedeni gerekli cezayı verebiliriz gibi hissediyorum, yine de bilemiyorum belki de farklı ve bundan farksız bir yönetim olur. lakin bugün böyle bir şey yaşanmış olsa insanlar öyle bir noktaya geldi ki, ''olması gerekiyordu...'' der gibi hissediyorum. tam olarak bu noktadayız, değil mi?
ulan yaşım 28, hala genç sayılırım, doğrusu gençliğimin son zamanlarında gezip tozup iyi hissetmek yerine düşündüğüm şeye bak ya... yazıklar olsun böyle ülkeye, böyle millete ya... allah kahretsin ya, vallahi artık delirdim, bıktım, usandım ya... her geçen gün allah canımı alsın demekten geri durmuyorum, öyle pis bir hale geldim... resmen bu ülkeden etimle, kemiğimle nefret ediyorum ama yine de farklı bir biçimde seviyorum ülkemi, kurtulsun, nefes alsın, iyi bir yere gitsin istiyorum... allah kahretsin ya, kahretsin!
devamını gör...
299.
1930'lar güney italya'sını anlatan filmlerin, anlayacağınız dilde örnek vereyim malena filminin gerçek hayattaki halidir. hep bir dedikodu döner, suçlu insanlar eğer ünlü ya da parası varsa hep birileri tarafından kollanır, pislikleri örtülür. koca bir kasaba ya da köy diyebilirsiniz bu ülkeye. erkeklerin paşam, aslanım diye, kızların prensesim diye büyütülüp, belli yaşa gelince bile kendilerini öyle zannettikleri, bir yönden aptal amerikan toplumu gibi hala çocukluk dönemine saplanıp kalmış insanların ülkesidir. siz bir ortadoğu - akdeniz ülkesinden küçük amerika yaratmaya çalışırsanız sonuç olarak böyle bir cehennem meydana gelir. 2000'lerin başında g20 ülkelerinin geleceği en parlak ülkesi olarak görülen ülkesiyken, şimdi parası pulu afganistan afganisi karşısında bile değer kaybeden saçma sapan bir ülke olmuştur. devamı gelecek...
devamını gör...
300.
basliga girilen her entry'ye yuksek begeni gelmis.
ben de yazim de begenin. 1 ulke. evet.
ben de yazim de begenin. 1 ulke. evet.
devamını gör...