türkiye’de insanların sinirli olmasının nedenleri

biz toplum olarak batı ile doğunun arasında kalmışız. batıya kaysak doğu sıkıştırıyor, doğuya kaysak batı sıkıştırıyor. kendi halimize takılmak gibi bir lüksümüz yok. batılılaşalım özgürleşelim dedikçe doğu kültürünü seven tayfa da modernleşmeyi hristiyanlaşmak sanıp çağdaş olmak haramdır diye ortalığı yaygara verip milletin rahatlamasına, dünyadan tat almasını engelliyor. bu toplum da bu olaylardan iki dere bir arada kalmaktan sinirini atamıyor. türk insanın sinirli olması tamamen yanlış siyasettir.

saygısız, mutsuz ve tahammülsüz olmak. yaşam standartlarını orta seviyede tutma çabası

gecim sikintisi tabii ki. kazandigi uc kurusu yetirebilmek icin canini, disine takip calisan insanlar var. sex demisler bir de saka gibi. ay basinda kira ve faturalarini nasil odeyecegini kara kara dusunen insanlarin aklina sevisme mi gelir, hangi dunyada yasiyorsunuz siz? cocuguna cikolata alamadigi icin gruruna yediremeyip intihar eden babalar var. uckurunuzdan dolayi sinirliyseniz siz, dertsiz gamsiz insanlarsiniz demek ki.

insanların geçim derdi ve gelecek kaygısından dolayı oluşan durumdur. yukarıdaki arkadaşlar seks falan demiş. komiksiniz gerçekten.

abi ülkede hiç bir şey yolunda gitmiyor ki . artık hiçbir şey umrumda değil , dinlemicem kimseyi , hiçbir şeyi; deme şansımız yok . adam zorla durdurup yine tüm kötü ne varsa söylüyor , sokuyor beynimin taa en içine.

zamansızlık.

haftalık çalışma saatlerinin yüksek olması, işsizlik nedeniyle insanların işe 2 saatte gidip 2 saatte dönmesi ve diğer gerekli şeylere yeterli zamanı ayıramaması durumu. *

bu durumun etki ettiği diğer durumlar da yan neden olarak sayılabilir.

cahillik: evet, yeteri kadar zamana sahip olmadığı için* insanlar kendilerini geliştirmek için zaman bulamıyor.
gelecek kaygısı: aynı şekilde, ay sonunu zor getiren, devamlı 3 kuruşu 5 kuruşa ekleyen biri hali hazırda diken üzerinde.
saygısızlık: zaman olmadığı için herkes "şu işimi çözüver" bakışıyla öne geçmek, işinin en kısa sürede hallolmasını istiyor. duran trafikte korna çalmanın trafiği açtığı görünmemiş olsa da bu kişiler öğrenemeyecek.
tahammülsüzlük: tahammül etmek zorunda olduğu o kadar kişi ve durum var ki, kişinin "tahammül kasları" işlevini yitiriyor. tahammül etmesi gereken şeye tahammül etmeyip, saçma durumlara tahammül eder hâle geliyor.

yurtdışına çıkıp insanların neden bu kadar yavaş yürüdüğünü merak eden yazarlar varsa da nedeni bu. insanlar dışarıda zamana sahip.

dürtülerini kontrol edebilme başarısını gösteren insanlar ön lobu gelişmiş kişilerdir. bu anlamda bakarsak türkiye'de yaygın olarak eğitimsizlikten gelen bir dürtüleri kontrol edememe durumu söz konusudur.

hiç eğitim alamayanlar olduğu gibi, eğitim alanlar içerisinde de türk eğitim sisteminin yapısından kaynaklanan bazı sorunlardan dolayı verilen eğitimin, kişinin gelişimini sağlamaya el vermeye yönelik olmaması sonucu, eğitimli cahiller de toplumdan önemli düzeyde yer tutmaktadır.

belki de kısıtlanmaktır. bunun birçok sebebi olabilir:
-geçim derdinden dolayı isteklerinin kısıtlanması
-özgürlüğünün kısıtlanması
-yasaklar
-kadınlara toplumsal kısıtlamalar
- ailesel nedenlerden dolayı olanlar
-sorumlulukların ön planda olmasına bağlı olanlar

...

buraya binlerce sonucun sebebini kısıtlanmak yazabiliriz. bu da dolaylı olarak agresifliği yanında getiriyor. bastırmak, ertelemek, görmezden gelmek, görmezden gelinmek, kalıplara sığdırılmak hepsi sinirli bireylerin var olmasını sağlıyor.

“bizi her şey sinirlendirir çünkü paramız yok” ...

özellikle son dönem için covid salgını, sonrasında maddi sıkıntılar, gelecek kaygısı, anlayış yoksunluğu ve tabi hepsinin getirisi büyük küme olarak mutsuzluk.
sonuç; barut gibi memleket.

sevişmemeleri.

sevgisiz ve korku kültürüyle büyütülmüş bir toplum elbette size çiçek uzatmayacaktır. umarım iyi nesiller yetiştirmeyi öğreniriz.

gerçekten merak ettiğim bir konu bu genelde insanlara garşı sabırlı ve kibar olmaya çalışırım ama son zamanlarda tahammülüm sıfır. bilmiyorum belki ülkeye karşı inancım kalmadığındandır bu öfkem. belki sabrım kalmadığından. bilmiyorum.

herhangi bir şey söylediğinde karşılık bulmak. zıt dusuncelere sahip insanların her an her yerde olması... yürüyün gidin, rahat bırakın insanları be.

sosyal, kültürel ve ekonomik koşullar; daha açık bir ifadeyle hayat şartları gibi nedenlerdir.

ülkede yaşadıkları için olabilir. ben şahsen ispanya'da yaşasaydım sinirli olmazdım.

(bkz: fakirlik)

öğrenilmiş bir şey gibi geliyor bana. çocukları biraz gözlemleyince anlamak mümkün. ne söylediği hakkında fikri bile yokken küfür eden çocuklar bu küfürleri nereden öğreniyor? bir seferinde elindeki iki oyuncak bebeği konuşturarak oyun oynayan küçük bir kızın ailesinden duyduğunu tahmin ettiğim cümlelerle bebekleri konuşturduğunu hatta kavga ettirdiğini gördüm. bu çocuk oyun oynuyor yahu! bu çocuk iki insanın konuşmasını kavga etmek sanıyor. daha o yaşta karar veriyor buna. büyüdüğünde sinirli, kavgaya meyilli bir insan olmayacak da ne olacak?

neden olunmasın?
16 yaşındaki çocuk siyaset konuşuyor, ekonomik açıdan çöküntüdeyiz, alım gücümüz oldukça düşük, boomer saldırıları, eh birde yanına cinsel açlık, kadın cinayetleri, ölüm haberleri, intahar haberleri eklenince pasta üstüne çilek kondurmuş oluyorsun.
neden olmayalım?
mesela sinirli olmayan kibar insanlara “gaydir bu şimdi, top” diye söylenen insanlar var ülkede, kaba ve sert insanların sözü falan dinleniyormuş gibi.

neyse bazen her şey müstahak diyorum.
günaydın