ülkece toplanıp çözmemiz gereken basit sorunlar

düğünlerde şu takımı kız tarafı şu takımı erkek tarafı alır tartışmasını bitirmeliyiz bence kim zenginse o alsın abi çocuklarınız mutluysa bir taraf paraya kıysın bir zahmet

sevgili türk halkı. lütfen cocuklariniza hacer ismini vermeyi bırakın.

biliyorum. herkes çocuğuna istediği ismi verebilir ama hacer cidden hiç güzel bir isim değil.

ulan ne güzel ebru, ceren filan verin hacer ne?

bakın çıktım kürsüye ey sözlük de yer alan canım ülkemin çok tatlı insanları şunu çözelim iktidarın anlattığı o güzel ve hızlı büyüyen efsane ülke türkiye nerede?

sahilde bisiklet yolundan yürünmeyeceğini burada birisi size çarpınca ağlamayacağınızı bilmeniz gerekir.

birilerinin peşinden körü körüne koşmamak, inandığımız ya da kabul ettiğimiz değerleri birilerinin korumasına ihtiyaç duymaktan vazgeçmek, at gözlüklerini atmak ve insanlığı baz alarak hayat yaşamak.

bisiklet yolunda bisiklet yoksa yayalar yürüyebilir.
otoyolda otomobil yoksa yayalar yürüyebilir.
kamuya açık park, bahçe, otoyol, sahil yolu, plaj gibi her mekanda yayalar yürüyebilir.
yayalar her yerde yürüyebilir. öncelik daima yayalara aittir.

yalnızca otoyolda, bisiklet yolunda, yürüyen merdivende filan yayalar yürümese veya yürürken dikkatli olsalar daha iyi olur. çünkü buralarda şehir içi hız limitlerini aşan sürücüler olabilir; fren sistemlerinde aksaklık olduğu halde trafiğe çıkan sürücüler olabilir; ucuz bisiklet alıp pedalı boşalan çoluk çocuk olabilir; tofaşla drift yapmayı bir meziyet sanana fas and furious ve pudra şekeri etkisinde kekolar olabilir ... burası türkiye, doğduğun ülkeyi güzelleştirmek istiyorsan bazı konuları hep gündemde tutarak devlete baskı uygulayacaksın.

yayalar her yerde yürüyebilir. öncelik her zaman yayalara aittir.
eğer bütün bir şehri yayalara göre değil de otomobillere göre tasarlarsanız kargaşa çıkar. bu olağandır. olması beklenen şey budur.
çünkü her birey önce yayadır. hatta yayalardan daha öncelikli olanlar engelli bireylerdir. ve hatta hepsinden daha öncelikli olanlar çocuklardır.

bir şehirde huzur, sukunet, refah, insana saygı görmek istiyorsanız şu sıralamaya göre kafanızda bir sosyal hiyerarşi oluşturun;

hamile kadınlar > çocuklar > engelli bireyler > yayalar > bisikletliler > 2 tekerlekli motorlu taşıtlar > 4 tekerlekli otomobiller > 4 tekerlekli yük kamyonları > ağır vasıtalar, traktörler, iş makineleri

yukarıdaki sıralamaya eklemediğim bazı maddeler var, bunları yukarıdaki sıralamada istediğiniz yere koyabilirsiniz;

sokak hayvanları
65 yaş ve üzeri yaşlı nüfus
laik ve modern giyinmeyenler
köyden kente yeni göçenler
başka bir ülkeden gelen göçmenler
yabancı turistler

(bkz: türkiye'de korna kullanımı)
bu ülkede araç sahiplerinin korna kullanımını ikaz olarak değil; ana, avrat, bacı, allah, kitap sövme aracı olarak kullanmasına artık bir son verilmeli. yok eğer son verilemiyorsa da; türkiye'de trafiğe çıkacak araçların kornaları iptal edilmeli. tahammül edemiyorum bu korna sesine...

akp ve mhp oylarıyla reddedilen şeyler.

direk ahlâkınız kimse bize ahlâkınız diye savunmasın bizim ahlâkınız yok

sokak hayvanlarıdır.

kendini hayvansever zanneden ruh hastaları yüzünden sokağa çıkamaz olduk. sokakta kendi halinde, hiçbir canlıyı rahatsız etmeden sakince evine, işine giden insanlar saldırıya uğruyor her gün. çöp atan yaşlı bir kadın kedi saldırısına uğradı geçen gün. üstelik dikkatsiz de değildi.

ve köpek saldırılarından bahsetmiyorum bile.

okuduğum üniversitenin merkez kampüsü köpek kaynıyor. yakında staja başlayacağım hastanenin bahçesi köpek dolu. ben de görme engelli ve ufak tefek yapılı bir insanım zaten. köpek saldırısında kendimi koruyabilme gibi bir şansım yok. her allahın günü korkarak gidiyorum gideceğim yere. zamanında öğrenci bursumla mama alıp bakıp besleyip ölmemeleri için uğraştığım yavrular bile büyüdüklerinde sürü halinde saldırıyor alüminyum; benim ne günahım var şimdi?

vatandaşı taciz eder...
mültecisi tecavüz edip taşla ezer...
köpeği saldırıp parçalar...

ve sen yaşadıklarını dile getirince ırkçı hayvan düşmanı kezban olursun.

diyeceklerim bu kadar.

tüm ülkeyi bir araya toplayıp “herkes işine baksın!” demek isterdim.

ne çok seviyoruz başkalarının hayatına burnumuzu sokmayı, onları eleştirmeyi, gereksiz yargılamayı, boş yorum yapmayı…

insan olmayı öğrenmek

ülkece toplanınca çözülemeyecek bi sorun daha çıkabilir bilmiyorum altıncı hissim kuvvetli öyle hissettim bi anda..

bence insan olmanın ne olduğunu bazı şeylerin ayıp değil normal olduğunu ,her şeye inanılmaması gerektiğini ,araştırma yapmanın ne kadar önemli olduğunu ...

aynı fikirde olmadığımız insanlara saygılı olalım.
yerlere tükürmeyelim, çöp atmayalım.
balkonda halı, sofra bezi çırpmayalım.
diğer canlıların, hayvanların hakkına saygı gösterelim, zarar vermeyelim koruyalım.
yüksek sesle konuşmayalım, başkalarının hayatları hakkında da atıp tutmayalım.
okuyalım. merak edelim araştıralım. bir fikrimiz olsun.
trafikte beklerken sarı ışık yandığında kornaya basmayalım, yayaların geçiş üstünlüğünü göz ardı etmeyelim.
teşekkür etmeyi, özür dilemeyi bilelim.
en uzun yolculuklar küçük bir adımla başlar.
bunları her gün ve daha sonra tekrar deneyiniz.

elalem ne der diye yaşamaktan bir kurtulmamız gerek.
şu elalemi toplaşıp dövelim mi?

kendi işine bakmayı öğrenmek.

hiç tanımadığın insan bile dış görüşün hakkında laf atma haddi buluyor kendisinde. cidden bıktım dedikoducu cahiller sürüsünden.

(bkz: empati)

din yasaklansin.(inanc degil)

trafik kurallarına uymama sorunu.
yerlerin çöp götürmesi sorunu.
türkiye'deki akılalmaz gürültü kirliliği.