uyku düzeninin bozulması

yoktu ki bozulsun. varsa ve sonra bozulduysa geçmiş olsun. hoş geldin yorgunluk hoş geldin baş ağrıları hoş geldin ey ramazan*

insanın düzenini bozan en büyük düşman aslında terazinin bir kefesinde zulmetin (karanlığın) aydınlığa üstün gelmesidir. karanlık taraf ağır bastı mı terazinin dengesi bozulur. bütün bir hayat karmakarışık hâle gelir. o zulmetin ağırlığını hafifletmek için insan çeşitli yollara başvurur. bu yolların bazıları meşru bazıları gayrimeşru olur. insana neşe, mutluluk, zevk, sürur veren şey nedir? insan bazen şartlara riayet ederek uykusunu tam alır ve hayatından lezzet alır. ama bazen şartlara uysa dahi uykusundan lezzet alamaz. ve bütün bütün hüsrana gark olur. sonra yine, yeni ve yeniden bir şeyler denemeye devam eder ve bakar ki yine düzelmeler ve keyiflenmeler oluyor. acaba bu durum itibarıyla bizim niyet ve düşüncemiz ne kadar etkilidir? bazen iyi düşünsek bile iyi hissedemeyiz. ve o an iyi düşünmekten de tiksinir ve iğreniriz. işe yaramayan bir aldatmaca bu deriz. o halde bize ne iyi gelir? bu soruya şahsi cevabım ise "hayat amacı" mız. bazen çok silikleşir hem kendimiz, bedenimiz, varlığımız ve ruhumuz. bazense sanki cilalanmis gibi parlar ve ışıklar saçar. bize düşen yoldaki ışıkları gördükçe sevinmek; yol karanlığa büründüğünde ise yoldaki ışıkları bulabilme ümidiyle karanlığın içinde emniyet, ferah ve huzur içinde yürümektir.

iş olmasa gece uyumaz gündüz uyurum öyle tuhaf bir insanım.

o düzen hiç olmadı ki

uyku, kendiliğinden gelen bir şeydir. uyumaya çalıştığınız her an uyku gelmeyebilir. uykunun içerisinde pek çok alanı ilgilendiren konular vardır. fazla uyumak, hiç uyuyamamak, 5 ya da 6 saatlik uykuyla uyanıp ertesi günü yorgun geçirmek, uyku apnesi, kabus, karabasan, uyurgezerlik, huzursuz bacak gibi alan fazlalığı vardır. kaliteli bir uyku düzeni için yatmadan önce çay, kahve içmemek ve aşırı bir sessizlik ve zifiri bir karanlık gerekir. eğer ki yatakta yarım saat veya bir saate yakın uykusuz bir şekilde dönüp duruluyorsa, başka bir odaya geçip uykuyu getirecek veya yoracak bir aktivite yapmak gerekir. uyku ilacı olabilecek iki aktiviteden biri duş almak, diğeri de yürüyüş yapmak. ya da yataktan uzaklaşmak suretiyle tv seyretmek, telefondan, bilgisayardan ya da en önemlisi kağıttan bir şeyler okumak ve bu yarım saat kadar sürdüğünde artık mecal kalmayacak ve gelmeyen uyku yavaştan kendini göstermeye başlayacaktır. eğer kolay uykuya dalıyorsanız sabaha dinlenmiş bir şekilde uyanıyorsanız, uyku düzeni düzgün işliyor demektir. doğru tanı konulduğu müddetçe uyku bozuklukları tedavi edilebilir cinsten rahatsızlıklardır. tabi her zaman erken tanı önemlidir, geç kalınırsa tedavisi de güçleşiyor.

20-30 şınav çekince kaslae yoruluyor ve derin uyku çekiyoruz. 1 sene ya da 2 sene artık her neyse unuttum, et yemedim yaz ayları sıcak etkilemedi. heöen şlak diye uyuyorum. yağsız böbrekler ciğerler falan filan bol bol su içmeler böbrek mortlatan kahveyi içmemeler çok etkilidir. tavsiye ederim.

hiç sormayın uyku düzenimin anasını öptüm. iki gecedir 5 i buluyor uyumam.

bazi kisi veya dusuncelerin aklimizi isgal etmesindendir.

surekli yasadigim durum. alistim artik. evet.

geçici durumları bilemem. ama sanırım bu biraz yapısal bir şey. uyku ve uyku düzenine tercih edeceğiniz şeylerin sizdeki yerine bağlı. evet buna bağlı sorunlar yaşarsınız. ama buna yol açan tercihlerinizi değiştirmek de sorun yaratıyorsa sizde.. artık yapılacak şey: sorunlardan sorun beğenmektir..
kısaca yaşam biçiminiz, yapınız, ilişkileriniz, seçimlerinix vs vs.
yani aslında siz bir sorunsunuz uyku için..
ne siz onu, ne o sizi değiştiremez, değiştiremiyor.. kişisel deneyimim bu..

moral bozucu, hayattan soğutucu.

düzen, bir insanın akıl sağlığı için insanın hayatında olması gereken en önemli şeylerden biri. hele ki düzensiz bir yerde yaşıyor isen (isen mi?).

her gün belirli bir saatte uyuyup belirli bir saatte uyanmak önemli. o istikrar, o düzen öyle etki ediyor ki moduna, modundan gününe.

doğayla iç içe olduğunuz bir yerde birkaç gün kalıp güneş doğduğunda uyandığınızda ne kadar dinç olduğunuza hayret edersiniz. hatta kısa sürede adapte olup alarmsız, erken uyanma ihtimaliniz yüksek. horozla tavukla dalga geçiyoruz ama insan da güneş doğup güne başlamaya ve güneş batıp günü bitirmeye yatkın. genetiğimizde var bir kere. primitif dünyada sabahlamanın olduğunu pek sanmıyorum.

yine de bunlar benim yorumum tabii.

bozulacak düzenim yakın zamanda galiba. şanslıysam daha esnek de olabilir ama. göreceğizz..

sabah erken kalkıp gece insan saatlerinde uyuyacağım. *

gecem gündüzüm yoktu, düzenim buydu.
düzeni bozuk dünya. benimkini de bozacak.