61.
sevdiğim sayılı ressamlardan..
devamını gör...
62.
“sanatımla insanlara dokunmak istiyorum. 'derin hissediyor, şefkatli hissediyor' demelerini istiyorum.”
- vincent van gogh
- vincent van gogh
devamını gör...
63.
64.
rengarenk ve özgün fırça darbelerinin ortaya koyduğu eserleri ilginç bir tezatla çok hüzünlü ve duygu yüklü bulduğum ressamdır.
sevenlerinin veya merak edenlerin loving vincent filmini izlemelerini şiddetle tavsiye etmekten kendimi geri alamayacağım sanatçıdır.
sevenlerinin veya merak edenlerin loving vincent filmini izlemelerini şiddetle tavsiye etmekten kendimi geri alamayacağım sanatçıdır.
devamını gör...
65.
66.
vincent van gogh hakkındaki şoka uğrayacağınız gerçekler;
- kulağını kendi kesmemiştir bir kavgada kesilmiştir ve çok ufak bir et parçası yani tamamen kulağı kopmamıştır.
- intihar etmemiş yine bir kavgayı ayırırken karnına yakın mesafeden (bilinen yanlışa göre kalbinden değil) yara almış ve acı çekerek ölmüştür.
münzevi olduğundan dolayı aldığı yaralara rağmen şahısları şikayet etmemiştir.
- kulağını kendi kesmemiştir bir kavgada kesilmiştir ve çok ufak bir et parçası yani tamamen kulağı kopmamıştır.
- intihar etmemiş yine bir kavgayı ayırırken karnına yakın mesafeden (bilinen yanlışa göre kalbinden değil) yara almış ve acı çekerek ölmüştür.
münzevi olduğundan dolayı aldığı yaralara rağmen şahısları şikayet etmemiştir.
devamını gör...
67.
eserlerini türbülansa sokan ressam. çok etkilenme efekti mi yapmaya çalışmış, bize ne açıklamaya çalışmış bilemedim. türbülans konusunda çok cahilim, genel olarak resimden de anlamam. eskiden çok şarap içtim, insan resimden anlamıyor şarap içince. pahalı iş resimle ilgilenmek, şarabın en iyisinden bile pahalı. türbülans daha pahalı, daha çok boya lazım..
not: ressamların gündelik yaşam masrafları yapacakları resimlerin giderlerinden sayılır. resim satışı çok nankördür ve ressamların neyi ne zaman satacakları ile ilgili hiçbir şey önceden belirli değildir. çok boya çok masraftır evet ancak asıl espiri resim malzemelerinin ya da emeğin kendisinde değildir. resim işi pahalıdır, pratik ama pahalı, tıpkı dağcılık gibi.
not: ressamların gündelik yaşam masrafları yapacakları resimlerin giderlerinden sayılır. resim satışı çok nankördür ve ressamların neyi ne zaman satacakları ile ilgili hiçbir şey önceden belirli değildir. çok boya çok masraftır evet ancak asıl espiri resim malzemelerinin ya da emeğin kendisinde değildir. resim işi pahalıdır, pratik ama pahalı, tıpkı dağcılık gibi.
devamını gör...
68.
69.
hayatı ile ilgili araştırma yaptığımda gerçekten üzüldüğüm bir ressam. hayatı boyunca yalnız ve başarısızlıkla suçlanan bir ressamdı, zaten yaşadığı süreçte kimse tarafından çok da ciddiye alınmamıştı. belki de en çok istediği şey anlaşılmakmış ama kimse tarafından anlaşılmamış ve değer görmemiş. belki de 'anlaşılmaya değer' görülmemiş, oysa ki insanın en büyük arzusu değer göremese bile anlaşılmaktır.
sadece bir tablosunu çok ucuz bir fiyata satabilmiş. kör ölür badem gözlü olur hesabı öldükten sonra değerlenmiş tabloları da, hayat hikayesi de.
satılan tek eserinin bu olduğu düşünülüyor;
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/tjw8c6bjdziqke93-t.jpg)
arles'daki kırmızı üzüm bağları, 1888
intiharı konusunda şaibeler var, kaynaklar altıpatlar ile göğsüne ateş ettiğini ve bu yaralar sonucu iki gün sonra öldüğünü söylüyor. üstelik intiharından önce yazdığı bir intihar mektubu da bulunuyor.
kardeşi theo'ya; “dayanamıyorum artık theo, yaşamın ağırlığına daha fazla dayanamıyorum. unutmaya çalışıyorum, daha çok resim yaparak unutmaya çalışıyorum ama olmuyor. kulağımdaki çığlıklara karşı koyamıyorum. kendime zarar vermekten çok korkuyorum..” şeklinde bir mektup yazmış. ama intihar mı etti, kavga esnasında mı vuruldu, yoksa biriyle anlaşarak kendisini mi vurdurttu o konuda net bir şey bilinmiyor. çünkü kardeşine "ölmeyi bile beceremedim" şeklinde söylemleri olduğu da söyleniyor.
#1369420 buradaki tablosuyla ilgili birkaç teori bulunmakta, bana ilginç geldiği için sizlere de bu teorileri yorumlamak istiyorum.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/ss4bvn8yopdxxobg-t.jpg)
tutuklular çemberi, 1890
kulağı kesildikten sonra akıl hastanesine kapatılan van gogh bu tabloyu karamsar bir döneminde çizmiş. dolayısıyla van gogh bu tablosunda kendini hapishane'de esir alınmış, çaresiz bir mahkum gibi hissettiğini vurgulayan mesajlar vermiş.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/cemug1gizjrxfyoi-t.jpg)
yüksek duvarlarla çevrili bir hapishane avlusunda çember halinde volta atan mahkumlar ve kendisini bu voltanın tam merkezine yerleştirerek kasvetli bir kısır döngünün ortasında her şeyi anlayan, ancak hiçbir şeyi değiştiremeyen yalnız, üzgün bir mahkum olan van gogh. kendisini mahkumların arasında ve tam ortasında görmüş, çaresizliğinin bilincinde ama hiçbir şey yapamayan biri olarak yansıtmış.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/cllqzht7lb9wamfl-t.jpg)
her şeye rağmen hapishane duvarlarının üst kısmında uçuşan, umudun simgesi olan beyaz kelebekler. belki de bir gün buradan çıkacağı umut dolu günlerini böyle yansıtmak istemişti, kim bilir? her ne kadar kasvetli bir yaşama ve düşüncelere sahip olsa da, eserine yansıttığı bu kelebek figürleriyle içinde az da olsa umut kırıntıları barındırdığını görmüş oluyoruz.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/sdooxnhohkc9imwc-t.jpg)
van gogh intihar ettiğinde ya da vurulması sonucu öldüğünde 37 yaşındaydı, bu tablosunda da avluda gezinen mahkumların tam 37 kişi olduğu görülüyor. bunu tablosunda bilinçli olarak detaylandırdıysa eğer, 37 yıllık yaşamı boyunca hayatını her gün hapishanede, zindanda geçiren bir mahkumdan farksız hissettiğinin mesajını mı vermek istiyordu acaba?...
bunu hep merak ederim, öldükten sonra bu kadar değerleneceğini ve ünleneceğini bilseydi ne hissederdi acaba? hayata daha mı erken veda etmek isterdi? hayatı boyunca hiç işe yarar biri gibi hissetmemişti ama kıymete binmişti sonunda..
sadece bir tablosunu çok ucuz bir fiyata satabilmiş. kör ölür badem gözlü olur hesabı öldükten sonra değerlenmiş tabloları da, hayat hikayesi de.
satılan tek eserinin bu olduğu düşünülüyor;
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/tjw8c6bjdziqke93-t.jpg)
arles'daki kırmızı üzüm bağları, 1888
intiharı konusunda şaibeler var, kaynaklar altıpatlar ile göğsüne ateş ettiğini ve bu yaralar sonucu iki gün sonra öldüğünü söylüyor. üstelik intiharından önce yazdığı bir intihar mektubu da bulunuyor.
kardeşi theo'ya; “dayanamıyorum artık theo, yaşamın ağırlığına daha fazla dayanamıyorum. unutmaya çalışıyorum, daha çok resim yaparak unutmaya çalışıyorum ama olmuyor. kulağımdaki çığlıklara karşı koyamıyorum. kendime zarar vermekten çok korkuyorum..” şeklinde bir mektup yazmış. ama intihar mı etti, kavga esnasında mı vuruldu, yoksa biriyle anlaşarak kendisini mi vurdurttu o konuda net bir şey bilinmiyor. çünkü kardeşine "ölmeyi bile beceremedim" şeklinde söylemleri olduğu da söyleniyor.
#1369420 buradaki tablosuyla ilgili birkaç teori bulunmakta, bana ilginç geldiği için sizlere de bu teorileri yorumlamak istiyorum.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/ss4bvn8yopdxxobg-t.jpg)
tutuklular çemberi, 1890
kulağı kesildikten sonra akıl hastanesine kapatılan van gogh bu tabloyu karamsar bir döneminde çizmiş. dolayısıyla van gogh bu tablosunda kendini hapishane'de esir alınmış, çaresiz bir mahkum gibi hissettiğini vurgulayan mesajlar vermiş.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/cemug1gizjrxfyoi-t.jpg)
yüksek duvarlarla çevrili bir hapishane avlusunda çember halinde volta atan mahkumlar ve kendisini bu voltanın tam merkezine yerleştirerek kasvetli bir kısır döngünün ortasında her şeyi anlayan, ancak hiçbir şeyi değiştiremeyen yalnız, üzgün bir mahkum olan van gogh. kendisini mahkumların arasında ve tam ortasında görmüş, çaresizliğinin bilincinde ama hiçbir şey yapamayan biri olarak yansıtmış.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/cllqzht7lb9wamfl-t.jpg)
her şeye rağmen hapishane duvarlarının üst kısmında uçuşan, umudun simgesi olan beyaz kelebekler. belki de bir gün buradan çıkacağı umut dolu günlerini böyle yansıtmak istemişti, kim bilir? her ne kadar kasvetli bir yaşama ve düşüncelere sahip olsa da, eserine yansıttığı bu kelebek figürleriyle içinde az da olsa umut kırıntıları barındırdığını görmüş oluyoruz.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2021/10/11/sdooxnhohkc9imwc-t.jpg)
van gogh intihar ettiğinde ya da vurulması sonucu öldüğünde 37 yaşındaydı, bu tablosunda da avluda gezinen mahkumların tam 37 kişi olduğu görülüyor. bunu tablosunda bilinçli olarak detaylandırdıysa eğer, 37 yıllık yaşamı boyunca hayatını her gün hapishanede, zindanda geçiren bir mahkumdan farksız hissettiğinin mesajını mı vermek istiyordu acaba?...
bunu hep merak ederim, öldükten sonra bu kadar değerleneceğini ve ünleneceğini bilseydi ne hissederdi acaba? hayata daha mı erken veda etmek isterdi? hayatı boyunca hiç işe yarar biri gibi hissetmemişti ama kıymete binmişti sonunda..
devamını gör...
70.
dün bir arkadaşımla saatlerce onu ve nietzsche yi andık.
umberto arte mahlaslı türk yazarın sanat ile ilgili üç kitabından birini inceledik uzun uzun.
orada bir paragraf var. nietzsche ve van gogh aynı dönemde yaşayıp hiç karşılaşmayan ama gerek hayat hikayeleri gerekse dünya görüşleri bakımından çok aynılar. onlar birbirlerini bulsalar çok iyi anlaşırlardı kesin ama işte... çok etkileyici bir paragraftı...
keşke anlaşılmaları için ölmeleri gerekmeseydi ve keşke yaşarken sevilebilselerdi...
bize bu kadar eser bırakmasalar da olur muydu bilmiyorum ama en azından onlar bi şekilde mutlu olabilirlerdi...
umberto arte mahlaslı türk yazarın sanat ile ilgili üç kitabından birini inceledik uzun uzun.
orada bir paragraf var. nietzsche ve van gogh aynı dönemde yaşayıp hiç karşılaşmayan ama gerek hayat hikayeleri gerekse dünya görüşleri bakımından çok aynılar. onlar birbirlerini bulsalar çok iyi anlaşırlardı kesin ama işte... çok etkileyici bir paragraftı...
keşke anlaşılmaları için ölmeleri gerekmeseydi ve keşke yaşarken sevilebilselerdi...
bize bu kadar eser bırakmasalar da olur muydu bilmiyorum ama en azından onlar bi şekilde mutlu olabilirlerdi...
devamını gör...
71.
hayatı boyunca sadece bir tablosu satılmış, tablolarındaki karakterler at the gate of eternity ve loving vincent filmlerinde sergilenmiş bir resim dehası. yaşadığı tüm zorluklara rağmen resim sanatını ustaca icra etmiştir.
devamını gör...
72.
ismi ''rüstem öngök '' olsa kulağa o kadar havalı gelmeyecek resssam.
vincent van gogh olunca havalı duruyor değil mi...
vincent van gogh olunca havalı duruyor değil mi...
devamını gör...
73.
sen 1800'lü yılların en önemli ressamlarından biri ol, seni içince sapıtırdı diye hatırlasınlar. yok arkadaşım sanat toplum için değil. sanat sanat için!
devamını gör...
74.
tilburg'da okurken (1866) felemenkçe, fransızca, ingilizce ve almanca da öğreniyordu. hollandaca ana diliydi zaten, fransızcayı da küçük yaşlarda iyi konuşacak kadar öğrenmişti. klasik dilleri öğrenmekte çok başarılı olmasa da amsterdam'da ilahiyat okumaya hazırlanırken maurits da costa'dan yunanca ve latince dersleri de aldı.
sonunda fransa'ya gitti ve genellikle "tout à toi, vincent/"her zaman seninle, vincent" ile bitirirdiği fransızca mektuplar yazdı. en çok da kardeşi theo'ya.
bugün, "vincent van gogh'un mektupları" van gogh'un yazdığı 820 ve ona yazılmış 83 tane, toplam 903 mektupluk bir koleksiyondur.
1889, theo van gogh'a pulluklu tarla taslağı hakkında.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/06/13/svxf7stucaukpqsg-t.jpg)
nisan 1885, theo'ya, patates yiyenler hakkında.
sonunda fransa'ya gitti ve genellikle "tout à toi, vincent/"her zaman seninle, vincent" ile bitirirdiği fransızca mektuplar yazdı. en çok da kardeşi theo'ya.
bugün, "vincent van gogh'un mektupları" van gogh'un yazdığı 820 ve ona yazılmış 83 tane, toplam 903 mektupluk bir koleksiyondur.
1889, theo van gogh'a pulluklu tarla taslağı hakkında.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/06/13/svxf7stucaukpqsg-t.jpg)
nisan 1885, theo'ya, patates yiyenler hakkında.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2022/06/13/1jfydlgrvd9ut6z7-t.jpg)
devamını gör...
75.
papaz bir babanın oğlu olarak hollanda da dünya ya gelen dünyaca ünlü ressam bütün güzel tablolarının arasın da beni en çok etkileyen patates yiyenler tablosudur çünkü van gogh 'un hayattaki ideallerini ve hayallerini en iyi yansıttığını düşünürüm ayrıca boyaları kullanma sekli , çizim tarzıyla özgünlüğü yakalamıştır
devamını gör...
76.
hayatım boyunca göremediğim ama duyduğum en narin, ince düşünceli ve yetenekli bir insan
onunla tanışmayı çok isterdim keşke iki kelime etmişliğimiz olsaydı.
onunla tanışmayı çok isterdim keşke iki kelime etmişliğimiz olsaydı.
devamını gör...
77.
170. doğum günü bugün olan ressamdır.
"gene de gözümün önünde güzel bir gelecek canlandırmaktan kendimi alamıyorum.
onu o kadar uzun süre seveceğim ki, sonunda o da beni sevecek." *
"gene de gözümün önünde güzel bir gelecek canlandırmaktan kendimi alamıyorum.
onu o kadar uzun süre seveceğim ki, sonunda o da beni sevecek." *
devamını gör...
78.
popüler kültüre köle gitmiş ressamdır.
doğum günüymüş. iyi ki doğmuş.
doğum günüymüş. iyi ki doğmuş.
devamını gör...
79.
80.
(bkz: loving vincent)
devamını gör...