wednesday (dizi)

addams ailesi’ni izlerken gözümü kırpmadığım bir çocukluk geçmişine sahip olduğum için izlemesem olmazdı dizisi.

bahsedildiği kadar popülariteyi hak ettiğini düşünmemekle birlikte bana thing, morticia, gomez karakterlerini tekrar hatırlatması bile hoş geldi. internet üzerinden çok fazla spoiler almama rağmen genel havasını sevdim ve ilk bölümlerini sıkılmadan izledim.

addams ailesini izlemeyenler için çoğu şey abartı gelebilir ama bu aile kahveyi kesik parmakla karıştıran, içeceklerine kurbağa bacağı karıştıran bir aileydi. tuhaflık zemininde var dizinin, e bir de tim burton zaten.

vakit oldukça izleyeceğim. dance, dance !

internette o kadar çok pr'ı, akımı yapıldı ki bu dizinin beklentim aşşırı arşta izledim ve tabii ki abartıldığı kadar beğenmedim. belki hiç abartılmadan izlemiş olsaydım gerçekten çok beğenebilirdim. bölümleri zaman zaman hiç akmadı, diziyi 2 haftada falan zar zor bitirebildim 1.5x'le izlememe rağmen. siz siz olun bi diziyi bu kadar abartmayın, lütfen *

bir günde izledim bitti dizisi. evet dayanamadım ve izledim. mükemmel değil. bazı yerlerde mantık hataları vardı ama aklımda bile kalmamış dizi bitince. çekerken keşke azcık daha dikkat etselerdi. kostümler çok güzel. üstünde çok düşünmeye gerek olmayan, izlerken yormayan bir dizi. izlemeseydim bir şey kaybeder miydim, hayır.

çerezlik ergen dizisi. neden bu kadar abartıldı anlamış değilim. senaryo zayıf, oyunculuklar eh işte denebilir. bu kadar yaygaranın sebebi tim burton mu?

efenim, bölümü geçmek için tüm tuşlara basmışlar. evet, bu dizide tüm tuşlara basılmış ki bir anda büyük bir popülarite kazanan, balo salonundaki dans kesitine internetin her köşesinde maruz kalabileceğiniz diziyi, şöyle bir izlediğimde "e bu popüler olmayacaktı da ne olacaktı?" dedim. anlatacağım efenim, sıra ona da gelecek.



buradan addams ailesi'nin doğuşunu okuyabilirsiniz.

bakınız, nickim dahi "morticia", wednesday'in anası olan. addams family'nin 90lı yıllarda çekilen serisine bayılıyorum, ne daha öncesi (öncesine çok vakıf olmadığımı, bilgimin daha yüzeysel kaldığını ilave edeyim), ne daha sonrası çünkü doksanlar addams ailesi tam zevkime hitap ediyor.

90lı yılların morticia'sı, wednesday'i... kararında, çok güzel işlenmişlerdi. wednesday'in bir kamp macerası vardı ki mesela ricci'nin oyunculuğu dillere destandı. "ben yüzme bilmem" deyip kenara çekilerek, kamp arkadaşının boğulma anına kayıtsız kalışıyla filan buz keserdiniz, ruhsuzluk bir çocuğun gözlerinde ancak bu kadar okunabilirdi, saykoydu; *. ancak şimdiki wednesday (jenna da iyi iş çıkarmış o ayrı) öyle mi? e bu ergen, e bu "en iyi benim, hep iyi benim" yarışında kendini ispatlama, yeteneklerini sergileme çabasına girmiş, somurtkan, gotik, bilindik bir ergen. benim bildiğim wednesday yarışmayı saçma bulur, yarışmaya girmeden skor alır. kurallar onun için değildir. mesela okula adım attığında rekabetin tavan yapacağını hemen anladığınız siren kızımız var, eskrimde karşısına alıyor hani. cringe oldum vallahi, yakıştı mı benim üzümlü kekime o hareketler, o çaba? neyse, ergenliğine verdim hadi, genç izleyici kitlesi sever böyle rekabetleri ama şu psikopat kızımın tavrı bin basar:




şunu araya sıkıştırayım hemen catherine zeta-jones bacıma morticialık yakışmış, onun hakkını vermeden geçemem. senin ölü beyazı tenine, kuzgun siyahı saçlarına gurbağney... yeni morticia için cathrine'nin isabetli bir seçim olduğunu düşünüyorum, sadece karakterin serinkanlı, zarif ama uzak duruşunu biraz yontmuşlar, daha bir sıcaklık gelmiş*. ancak luis guzman, gomez'in ağırlığını almış götürmüş. tamam full yakışıklı olmayacaktı, ama duruşuyla karizmatik, bakışıyla-gülüşüyle çekici bir karakter olması gerekiyordu gomez'in. kılıç dövüşü için de bir miktar çevik bir formda olmasına dikkat edilebilirdi, şeker hastası gibi görünmemeliydi. gomez karakterini değiştirmek, ihanet gibi bir şey bu ailenin yapısına, özelliklerine. (sanırım ilk çizgi filmdeki gibi yapmak istemişler ama kam aan olmaz! doksanların gomez'inden sonra olmaz!)

baştaki "bölümü geçmek için tüm tuşlara basmışlar" eleştirimi biraz daha açayım şimdi:
harry potter'a benzetenler çok oldu biliyorsunuz bu diziyi ki evet, ben de benzettim. ama bir tek harry değil, çoğu fantastik kurguya benziyor zaten. başlangıçta yalnız bırakılmış, çevresindekilere uyum sağlayamayan, zulüm gören bir çocuk görürsünüz harry'de. bu aslında bir teknik, kendinizi dışlanan ve haksızlığa uğrayanın yerine daha çabuk koymaya meyillisinizdir (bir dönemin küçük emrah'ı nasıl tuttu? hı? yaaa)*, bu yüzden sizi hemen karaktere bağlar ve içeri çeker bu yalnızlığı. wednesday'de de aynısı yapılıyor tabii (karakter müsait zaten), okula uyumsuz, arkadaşı yok, gelen geçen sataşır, onu anlamaz, dışlar. karakterimiz, ucube okuluna varmazdan evvel hep itelenir ve ucube okulunda da başlangıçta aynı dışlanma ve rekabete maruz kalacaktır.

sonra onun zıttı bir oda arkadaşı olur. e harry'nin de ron'u vardı ve başını belaya sokar dururdu, harry gibi yetenekli değil, aksine sakardı. burada da zıtlıklar üzerine kurulacak minik çatışmalarla maceraya eğlenceli bir beslenme alanı açılıyor, wednesday'in de yanında şu kurtadama dönüşme problemi yaşayan ponçik bir kız var; alla alla çok şaşırdım, bu nasıl bir tesadüftür yarebbiğ? * wednesday kaleminde bir oda arkadaşı olamazdı ki macera olsundu. aklıma jessica toutant ve alexandria bishop kardeşleri getirdiler:

www.buzzfeed.com/sydrobinso...
biraz daha mı zorlasaydınız? çok kolaya kaçmışsınız.

neyse; diğer bir tuşa da basacaklardı elbette: gizemli bir kehanet ve seçilmiş insan.
ay o seçilmiş insan da bizim kız çıkmaz mı? harry de öyleydi. o da seçilmişti. bir beni seçmediler anasını satiim şu fani dünyada, herkes seçile seçile bir hal oldu. efenim işte bu seçilmişlik süresince, karakterimizin adım adım "dışlanan, hor görülen" kızdan, "cevval, kahraman" kıza dönüşümünü izleyeceksiniz, özel güçlerini, yeteneklerini vb. ki bu da izleyiciyi zaten başta bağladığınız için, ona haz verecek, baş karakterimizin seçilmişliğini, kendi seçilmişliği gibi heyecanla bağrına basacak nitekim herkes "özel" olmak ister, kıps.

gizemli ve herkesin kabul edilmediği, nesilden nesle köklü bir okul, yeteneklerine göre gruplaşmış öğrenciler... yav... neyse, ilkinde tuttu, ikincide de tuttu, üçüncü, dördüncü... bu yemek daha çok su kaldırır, kullanın.

diziye polisiye katmışlar efenim, bu da diğer tuş. gizemli cinayetler, birileri hunharca öldürülüp duruluyor, orada melun bir şeyler geziyor. şu son tuşa kadar "harry çakması be bu" deyip kapatacaksanız bile, cinayet minayet girince işin içine, "seri katil var gonşulağr!" diye katil tahmininizin doğru çıkıp çıkmayacağı hissiyle "ben demiştim ama bak katil bu ya da bu diye" diyebilme zaafıyla izlemeye kapılıyorsunuz. burada da sizin onaylanma-haklı çıkma istemi tuşunuza basılıyor ve fakat polisiye tarzında yeteri kadar film-dizi izlemiş birisiyseniz zaten kör göze parmak ipuçlarıyla kurguyu anlayıp, sonunu çoktan getirmiş oluyorsunuz.

biraz da romantizm, aşk meşk tuşuna basalıığğmm. tamam.

neyse efenim, ben addams family seven biriyim, bu diziyi sevdim mi? fifti fifti. böyle gömdüm diye de berbat bir iş zannetmeyin; genç kız wednesday için hoş gotik kıyafetler tasarlanmış, incelemesi keyifliydi, jenna ortega güzel oynamış (ben yine de christina ricci wednesday'ini tercih ederim ama hakkını yemeyeyim jenna da yakışmış), got'tan tanıyacağınız gwendoline christie, okul müdürü rolüne bir diğer cuk oturan oyuncu olmuş, işte birkaç gönderme filan var, selam çakmışlar bazı filmlere vb .klişe dolu, fazla tahmin edilebilir ama izlenir de. addams ailesine yeni bir yorum, yeni bir bakış açısı diyelim, seçilen müzikler, çello dinletileri güzel. gördüğünüz üzere başarısı da ortada, iyi-kötü yorumunu yazdırttı. benim için avaraj bir gençlik dizisinden öte bir şey değil. 90ların addams ailesini izlememiş ya da bağrına basmamış genç nesil izleyici kitlesini ise ayıltır bayıltır.

şuraya tanıtımı atayım:


keyifli seyirler.

geçmişteki addams ailesini izlememiş birisi olarak ayrıntıya girmeden özet geçeyim:

lise çağında olan ana karakterimiz, cinayetlerden zevk alan bir sadist olmasına rağmen(aile genetiği) gittiği yeni okulu onun için dönüm noktası olur.
(burada birçok yazarın dediği gibi çelişki var, cinayeti, korkuyu seven aileden gelen kız nasıl ters bir karaktere dönüşür, cinayet vs. işlemez, baştaki profiline de zıt düşer.
biraz daha genel kitleye hitap etsin diye yapılmış yoksa cinayet vs. bunları işlemeye devam etseydi şu anki gençlere ve çocuklara kadar inmezdi popülerliği.)

sonra ana karakter canavar denen bir gizemle karşılaşır(canavar yüzünden cinayetler işlenmektedir.), bunu çözmeye kalkar; bir yandan kendi romanını yazmaktadır.
sonra da konu kehanete gelir, işe ayrı boyut katarak arkadaşlığı, aşkı da karıştırarak yeni nesle uygun dizi ortaya çıkarırlar.

sosyal medyada abartılması bir zamandan sonra bıkkınlık vereceği için önyargı oluşturabilir.
ikinci sezon duyurusunda bile sosyal medya abartısına gönderme var.
"ve internette milyonlarca kez taklit edildim, resmen işkenceydi."

önyargısız bakıldığında sinematiği çok iyi olan, senaryosu genele hitap eden sjw'siz izleyebileceğiniz fantastikli, gizem çözmeli dizi.

ergenlerin abarttığı, fenomenlerin kıza benzemeye çalıştığı bir dizi.

netflix'in yerinde olsaydım türkiye'ye dizi - film girişini kapatırdım çünkü dünyada her boku abartan tek ülke kesinlikle biziz. sırf popüler oldu diye çok beğenilen bu diziyi hiç izlemek istemiyorum. her şey o kadar abartılıyor ki bu durum insanı ciddi bir şekilde rahatsız ediyor.

dizi hakkında az bir bilgim vardı ama tanımları okuduktan sonra güzel olduğunu fark ettim yine de bu popüler kültür sıfatına giren ve buna köle olmuş insanlar hâlâ hayattayken bu diziyi izlemeyi istemiyorum. popülerliği bitince izleyeceğim.

hala bitiremeyen bir ben kaldim herhalde diziyi . heryerde reklamını duymak bi yana evde ne zaman hadi film izleyelim desem ilk söylenecek seçenek oluyor. neyse dayanamadım başladık ve birinci bölüm filmin devamı için ilgi çekici ve merak uyandırıcı olması gerekirken sıktı .adams familyle kıyaslamak ne kadar doğru bilemedim o daha fantastik bir filmdi bana göre wednesday ise çocuk filmi gibi gibi geldi açıkçası. ilk bölümdeki kızın dışlanmış ve agresif tavrı devam etseydi daha iyi olabilirdi en azindan bi süre daha .velhasıl filmde tek sevdiğim wednesday in siyah giyimi ve kızımın dansını yapmaya çalışması. 2.bölümden sonra seyretmedigim dizi oldu kendisi.