1.
t: an itibarıyla yazmaya başladığım rehberdir.
bu pedal denilen aletlerin dünyası o kadar büyüktür ki... bir sürü oyuncak... her neyse.
bu aletler sesi ya düzenlemek, ya da farklı efektler eklemek için kullanılır.
öncelikle bu pedalların en güzellerini boss üretir. ancak bunların fiyatları biraz tuzludur.
1-overdrive pedalı
işte bu işe yarar
overdrive sesin bozulması demektir. çok da güzel olur.
en ünlü overdrive pedalı yanılmıyorsam ibanez tube screamer'dır.
tık
başka bir overdrive pedalı için
tıktık
en ucuzundan bir overdrive pedalı için tıktıktık
2-distortion pedalı
işte bu işe yarar
bu da overdrive pedalının abisidir. aynı işi daha bir abartı yapar.
tık
tıktık
3-reverb pedalı
işte bu işe yarar
reverb efektini yankı olarak düşünebilirsiniz. ufak bir odada gitar çaldığınızı düşünün. ses duvarlarda gidip gelir. işte bu alet sesi o şekilde dışarıya vermeye yarar.
tık
tıktık
4-delay pedalı
bu işe yarar
tellere bir kez vurduğunuzda çıkan sesi sizin ayarladığınız bir sürede tekrar çalmaya yarar. her tekrarda ses daha azalır.
mesela bu şarkının introsunda delay var, gördüğünüz gibi bebe çalıyor.
tık
tıktık
5-wah pedalı
işte bu işe yarar
bunun da adı üstünde zaten, notaları wah sesine benzeterek çıkarır.
tık
tıktık
şimdilik bu kadar. belki edit girip eq pedalı, boost pedalını da anlatırım. yapmadığım pedalları bilgisi olan arkadaşlar alta yazabilirler.
bu pedal denilen aletlerin dünyası o kadar büyüktür ki... bir sürü oyuncak... her neyse.
bu aletler sesi ya düzenlemek, ya da farklı efektler eklemek için kullanılır.
öncelikle bu pedalların en güzellerini boss üretir. ancak bunların fiyatları biraz tuzludur.
1-overdrive pedalı
işte bu işe yarar
overdrive sesin bozulması demektir. çok da güzel olur.
en ünlü overdrive pedalı yanılmıyorsam ibanez tube screamer'dır.
tık
başka bir overdrive pedalı için
tıktık
en ucuzundan bir overdrive pedalı için tıktıktık
2-distortion pedalı
işte bu işe yarar
bu da overdrive pedalının abisidir. aynı işi daha bir abartı yapar.
tık
tıktık
3-reverb pedalı
işte bu işe yarar
reverb efektini yankı olarak düşünebilirsiniz. ufak bir odada gitar çaldığınızı düşünün. ses duvarlarda gidip gelir. işte bu alet sesi o şekilde dışarıya vermeye yarar.
tık
tıktık
4-delay pedalı
bu işe yarar
tellere bir kez vurduğunuzda çıkan sesi sizin ayarladığınız bir sürede tekrar çalmaya yarar. her tekrarda ses daha azalır.
mesela bu şarkının introsunda delay var, gördüğünüz gibi bebe çalıyor.
tık
tıktık
5-wah pedalı
işte bu işe yarar
bunun da adı üstünde zaten, notaları wah sesine benzeterek çıkarır.
tık
tıktık
şimdilik bu kadar. belki edit girip eq pedalı, boost pedalını da anlatırım. yapmadığım pedalları bilgisi olan arkadaşlar alta yazabilirler.
devamını gör...
2.
zibilyon tane pedal biriktirmektense,boss-gt 10 alıp yardırdığım mevzudur.
devamını gör...
3.
gitar kadar kendisi de bir enstrümandır. eğer tek boyutlu bir müzik yapıyorsanız multi effects almanız mantıklı. ama eğer biraz daha ilginç şeyler yapacaksanız evet, board toplamanız iyi olabilir.
devamını gör...
4.
1- pedal para meselesidir. bugün piyasa 10 sene öncesinde akla hayale gelmeyecek bir bolluk yaşıyor. dıdının dıdısı pedalları haftasında bulmak işten değil. ha kime? parası olana. pedalboard oluşturma yoluna girdiyseniz, kolay kolay durmayacağınızı ve gitardan, muhtemelen ampliden fazla parayı pedala, üstünde duracağı tablaya, güç kaynağına kabloya vs. harcayacağınızı bilin.
bu noktada, cızırtı yapan, sinyal düşüren, anlamsız yükselten, statiği çekip ampliyi kamyoncu radyosuna çeviren, iki ay sonra en gaz anda bozulup geri gelmeyecek dandik pedallar yerine, baştan derli toplu parayı verip çoklu efekt (multi efect) bir çözüme yönelmeniz daha mantıklıdır. zaten ecnebi bebesinin "bugün en ucuz 20 pedalı karşılaştırıyoruz" diye dalga geçer videolar attığı pedallar için para biriktirmek zorunda kalacak yurdum müzisyenlerinin çoğu bu yola giriyor.
2- ampli demişken, ampli boktansa hangi pedalı eklerseniz ekleyin, o hayalinizdeki sesi almanız imkansız. sonuçta sesin kalitesinin nihai limiti amplinizdir. pedallara servet harcayıp ampli parasına kıyamama ekolü nedense yurdumda hakim ekol. tam tersini yapın derim. temiz sesin cam gibi çınlamasının geliştireceği kulak, cızırtının cayırtıya girdiği sesleri iyi niyetle anlamlandırmaya çalışan kulaktan çok daha düzgün gelişir.
3- burada tüm bunlara ihtiyaç olup olmadığı sorusu gündeme geliyor. apartmanda müzik seven, hele ki müzisyenin çalışmalarından rahatsız olmayacak komşu bulmak, ülkü ocaklarında anadilde eğitim hakkını savunan üye bulmaktan zor. nice koç yiğit yırtınıp, para biriktirip yavuklusunu koynuna alamadan, her akşam kablosunu takamadığı gitarın nikel tellerinin fısıltısını dinleyerek çalışmak sorunda kalıyor.
bu konuyu baştan iyi tartarsanız, apartmanda yaşayan ya da bütçesi kısıtlı birine, doğrudan kayıt seçeneği çok daha uygun gelecektir. ableton ya da focusrite gibi bir giriş arayüzü alıp laptop+kulaklık ile sabaha kadar at tepebilirsiniz. amplinin gürül gürül coşkusu, tüm vücudu titreten enerjisi olur mu? olmaz. ıslıktan az sesle çaldığını duymaya çalışmaktan daha iyidir. pedallar bilgisayar programından eklenir. bunun için ücretli ve ücretsiz çok seçenek var. ücretlisi bile daha ekonomik.
bu seçenek, ileride kayıt alacaksanız da en uygunudur lakin pedalboard+ ampli olayında her amplinin kayda uygun olmadığını, odadaki her noktanın akustiğinin keyif vermediğini (halı mı var, arkasında duvar mı var, yanında koltuk mu var...) ve mikrofon sonrasında cızırtı temizleme vs. derken yeni bir masraf kapısının hayırlı olduğunu farkedeceksiniz. pek çok yeni başlayan "evde kendi kendime" deyip sonra instagram videosunun çekiciliğine kapılıyor.
4- gelelim pedallara, ister bilgisayara bağlanıp elektronik olarak, ister çoklu efekt ister tek tek kutuları ekleyerek kurun, sinyal zincirinde minimalizm iyidir. aksine çok örnek var ama arkanızda bir ses teknisyeni ordusu yoksa, zamanınızı gitar çalmaktan çok pedal ayarlarken harcamanız büyük ihtimal. ayrıca o dev zincirlerde bile önce tek pedaldan tek düzgün sesi alıp, sonrakine geçerek istenen ses kuruluyor.
yazının bir sonraki bölümünde, müzik türünüze göre hangi pedalları seçip, en az araçla en uygun sesi alabileceğinize dair kişisel tecrübeler paylaşacağım.
tüm bu yazdıklarım dibine kadar kişiseldir. müzik şahsa ait bir lezzet meselesidir. yazdıklarımın tam tersini savunacaklar da çıkacaktır. internet garip bir yer, geçen bir videoda, elemanın biri, bir frp oyununun yeni versiyonunun daha iyi olduğunu söyleyenlere ana avrat küfrediyordu. öyle olmayın. sevgiler.
bu noktada, cızırtı yapan, sinyal düşüren, anlamsız yükselten, statiği çekip ampliyi kamyoncu radyosuna çeviren, iki ay sonra en gaz anda bozulup geri gelmeyecek dandik pedallar yerine, baştan derli toplu parayı verip çoklu efekt (multi efect) bir çözüme yönelmeniz daha mantıklıdır. zaten ecnebi bebesinin "bugün en ucuz 20 pedalı karşılaştırıyoruz" diye dalga geçer videolar attığı pedallar için para biriktirmek zorunda kalacak yurdum müzisyenlerinin çoğu bu yola giriyor.
2- ampli demişken, ampli boktansa hangi pedalı eklerseniz ekleyin, o hayalinizdeki sesi almanız imkansız. sonuçta sesin kalitesinin nihai limiti amplinizdir. pedallara servet harcayıp ampli parasına kıyamama ekolü nedense yurdumda hakim ekol. tam tersini yapın derim. temiz sesin cam gibi çınlamasının geliştireceği kulak, cızırtının cayırtıya girdiği sesleri iyi niyetle anlamlandırmaya çalışan kulaktan çok daha düzgün gelişir.
3- burada tüm bunlara ihtiyaç olup olmadığı sorusu gündeme geliyor. apartmanda müzik seven, hele ki müzisyenin çalışmalarından rahatsız olmayacak komşu bulmak, ülkü ocaklarında anadilde eğitim hakkını savunan üye bulmaktan zor. nice koç yiğit yırtınıp, para biriktirip yavuklusunu koynuna alamadan, her akşam kablosunu takamadığı gitarın nikel tellerinin fısıltısını dinleyerek çalışmak sorunda kalıyor.
bu konuyu baştan iyi tartarsanız, apartmanda yaşayan ya da bütçesi kısıtlı birine, doğrudan kayıt seçeneği çok daha uygun gelecektir. ableton ya da focusrite gibi bir giriş arayüzü alıp laptop+kulaklık ile sabaha kadar at tepebilirsiniz. amplinin gürül gürül coşkusu, tüm vücudu titreten enerjisi olur mu? olmaz. ıslıktan az sesle çaldığını duymaya çalışmaktan daha iyidir. pedallar bilgisayar programından eklenir. bunun için ücretli ve ücretsiz çok seçenek var. ücretlisi bile daha ekonomik.
bu seçenek, ileride kayıt alacaksanız da en uygunudur lakin pedalboard+ ampli olayında her amplinin kayda uygun olmadığını, odadaki her noktanın akustiğinin keyif vermediğini (halı mı var, arkasında duvar mı var, yanında koltuk mu var...) ve mikrofon sonrasında cızırtı temizleme vs. derken yeni bir masraf kapısının hayırlı olduğunu farkedeceksiniz. pek çok yeni başlayan "evde kendi kendime" deyip sonra instagram videosunun çekiciliğine kapılıyor.
4- gelelim pedallara, ister bilgisayara bağlanıp elektronik olarak, ister çoklu efekt ister tek tek kutuları ekleyerek kurun, sinyal zincirinde minimalizm iyidir. aksine çok örnek var ama arkanızda bir ses teknisyeni ordusu yoksa, zamanınızı gitar çalmaktan çok pedal ayarlarken harcamanız büyük ihtimal. ayrıca o dev zincirlerde bile önce tek pedaldan tek düzgün sesi alıp, sonrakine geçerek istenen ses kuruluyor.
yazının bir sonraki bölümünde, müzik türünüze göre hangi pedalları seçip, en az araçla en uygun sesi alabileceğinize dair kişisel tecrübeler paylaşacağım.
tüm bu yazdıklarım dibine kadar kişiseldir. müzik şahsa ait bir lezzet meselesidir. yazdıklarımın tam tersini savunacaklar da çıkacaktır. internet garip bir yer, geçen bir videoda, elemanın biri, bir frp oyununun yeni versiyonunun daha iyi olduğunu söyleyenlere ana avrat küfrediyordu. öyle olmayın. sevgiler.
devamını gör...
5.
yukarıda çok güzel yazılmış, tekrar olmasın. genel fikir almak isteyen arkadaşlar lütfen üstteki yazarları okusun. ben overdrive pedallarının tiplerini anlatarak katkı yapayım. elbette farklı kaynaklardan toparladığım bilgiler. hayatımda pedal tasarlamadım sonuçta:
soft clipping overdrive: en yaygın overdrive kategorisdir. 70'lerde piyasaya çıkmıştır.
en bilineni ibanez tube screamer'dır. bu pedalın onlarca benzeri çıktı. bunun bir versiyonunu üretmeyen overdrive markası yok. şeffaf pedallar değillerdir. yani gitardan çıkan ses skalası, olduğu gibi keskinleştirilmez. orta ses aralığına vurgu vardır. bu aralık, insan sesinin ve gitar sesinin belirgin duyulan aralığıdır (bas ve tizin arası) santana gitarı var ya, keskin ama net, işte ona yaklaşma amaçlı .
blues braker tarzı soft clipper pedallar ise bu tip bir şişirme yapmaz. eric clapton soundunun kalbidir.
hard clipping overdrive: diğer adıyla distortion. bunlar sesi keskinleştirirken acımazlar. yumuşak overdriveler skalanın sonlarında kalan seslere dokunmaz, daha doğal bir ton verirken bunlar komple girer.
en bilinen pedalı: mxr distorsion plus. nirvana'dan nicelerinin ünü ettiği boss ds-1'i de unutmayalım. yazının uzunluğu açısından fazla grup ve model vermiyorum.
klon: pedal tarihinin en ikonik pedalı olduğundan ayrı kategoride değerlendirilecek pedaldır. 90'larda ortalığı çıldırtmıştır. orjinalini mucidi evinde, elde üretmiştir. bugün binlerce dolara gitmektedir. elbette 30 yılda bununda bir sürü kopyası farklı markalarca piyasaya sürülmüştür. keskin bir dry-wet ayrımı yoktur. sinyale her zaman orjinal ses biraz karışır. üst üste iki pedal gibi bir devre şeması vardır. pırıl pırıl ses verir.
çoklu ses devresi kullanan overdrive: bunun kabul görmüş bir adı yok, her site ayrı bir isim veriyor. bunların özelliği son derece duyarlı olmalarıdır. gitara vuruş kuvvetinize göre efekt şekillenir. belli bir limitte devreye giren, ardı ardına bağlanmış ses yükselten pedallar düşünün, şema böyledir. bir blok ses limitine doyduğunda diğeri aktifleşir, sonra diğeri. özel bir ses keskinleştirme devresi yoktur.
en bilinen pedalı: efsanevi boss blues driver. hayatta tek pedal seç deseler seçeceğim pedaldır. parmak sertliğine duyarlılığı en yüksek pedallar bunlardır. aynı ayarda temiz ses de alınır, dizorted ses de.
şimdilik bu kadar.
soft clipping overdrive: en yaygın overdrive kategorisdir. 70'lerde piyasaya çıkmıştır.
en bilineni ibanez tube screamer'dır. bu pedalın onlarca benzeri çıktı. bunun bir versiyonunu üretmeyen overdrive markası yok. şeffaf pedallar değillerdir. yani gitardan çıkan ses skalası, olduğu gibi keskinleştirilmez. orta ses aralığına vurgu vardır. bu aralık, insan sesinin ve gitar sesinin belirgin duyulan aralığıdır (bas ve tizin arası) santana gitarı var ya, keskin ama net, işte ona yaklaşma amaçlı .
blues braker tarzı soft clipper pedallar ise bu tip bir şişirme yapmaz. eric clapton soundunun kalbidir.
hard clipping overdrive: diğer adıyla distortion. bunlar sesi keskinleştirirken acımazlar. yumuşak overdriveler skalanın sonlarında kalan seslere dokunmaz, daha doğal bir ton verirken bunlar komple girer.
en bilinen pedalı: mxr distorsion plus. nirvana'dan nicelerinin ünü ettiği boss ds-1'i de unutmayalım. yazının uzunluğu açısından fazla grup ve model vermiyorum.
klon: pedal tarihinin en ikonik pedalı olduğundan ayrı kategoride değerlendirilecek pedaldır. 90'larda ortalığı çıldırtmıştır. orjinalini mucidi evinde, elde üretmiştir. bugün binlerce dolara gitmektedir. elbette 30 yılda bununda bir sürü kopyası farklı markalarca piyasaya sürülmüştür. keskin bir dry-wet ayrımı yoktur. sinyale her zaman orjinal ses biraz karışır. üst üste iki pedal gibi bir devre şeması vardır. pırıl pırıl ses verir.
çoklu ses devresi kullanan overdrive: bunun kabul görmüş bir adı yok, her site ayrı bir isim veriyor. bunların özelliği son derece duyarlı olmalarıdır. gitara vuruş kuvvetinize göre efekt şekillenir. belli bir limitte devreye giren, ardı ardına bağlanmış ses yükselten pedallar düşünün, şema böyledir. bir blok ses limitine doyduğunda diğeri aktifleşir, sonra diğeri. özel bir ses keskinleştirme devresi yoktur.
en bilinen pedalı: efsanevi boss blues driver. hayatta tek pedal seç deseler seçeceğim pedaldır. parmak sertliğine duyarlılığı en yüksek pedallar bunlardır. aynı ayarda temiz ses de alınır, dizorted ses de.
şimdilik bu kadar.
devamını gör...
6.
rezerve alayım mevzu uzun... boş bi zamanda gelip bilgi vereceğim (ama tek tek videoyla bunun örneği bu vb yapmaya da üşenirim)
devamını gör...
7.
???????
anlayan beri gelsin..
anlayan beri gelsin..
devamını gör...