yağmur yağdığında yapılabilecek en iyi şey
başlık "meteoroloji" tarafından 26.01.2021 18:19 tarihinde açılmıştır.
121.
ya allah kahretsin hic sevmiyom su yagmuru ama guzellemesini yapmaktan hic vazgecmicem. opusmek abi. sirilsiklam olup deliler gibi opusmek
devamını gör...
122.
dışarda ki çamaşırları toplamak
devamını gör...
123.
6 şubattan öncesi ve sonrası için farklı olan bir durum benim için. 6 şubattan önce yağmur yağarken hataydaki damı olan evimize çocukluğumda düşen yağmur damlalarının sesi, ıslak toprak kokusu ve çamur gelirdi aklıma. ev ağır hasarlı olduğu için yıkılacak. şimdi sakinlikten çok, acı veriyor çocukluğuma dair bu izin silinmesi.
devamını gör...
124.
yağmurun altında yürümeyi öğrenmek, ıslanmaktan korkmamak lazımmış.
devamını gör...
125.
güzel bir şarkı açıp deliler gibi dans etmek tabi bu dansa sevgilide dahil olursa muazzam olur hayali bile göz yaşartıcı...
devamını gör...
126.
paratoner takmak.
devamını gör...
127.
hava durumuna bağlı. böyle fırtına varsa havada kapalı mekana kaçmak en iyisi. üşütmeyen çisil çisil yağan bir bahar yağmuruysa biraz ıslanmalı. yazın bastıran ahmak ıslatan ise ıslanıyorsanız ahmaklığınızı kabul etmelisiniz bence.
devamını gör...
128.
şemsiye kullanmak diyeceğim ama şemsiye, adı üstünde, güneşli havalarda kullanılır.
veya..
toprağın duasının kabul edildiği anlar olduğunu düşünerek dua kapıları kapanmadan dua edilmesi gereken nadide zaman dilimleridir yağmurun yağdığı dakikalar
veya..
toprağın duasının kabul edildiği anlar olduğunu düşünerek dua kapıları kapanmadan dua edilmesi gereken nadide zaman dilimleridir yağmurun yağdığı dakikalar
devamını gör...
129.
1 yıl rize’de yaşadıktan sonra muhtemelen burada yazılan romantik şeylerin hiçbirini yapmamaktır.
devamını gör...
130.
evde pineklenen bir gün için,
- sıkıca giyinmek.
- özellikle ayak kısmı mühim. yağmur romantizmine dudakları yapıştırıp a'za-yı dâhiliyeye savaş açmaya gerek yok.
- kalın çorap ve herhangi bir sızdırma yapmayacak sağlamlıkta ayakkabı giymek.
- müzik oynatıcı bir cihaz, kulaklık, bi de eldiven bulundurmak.
- evet, o giyim mağazasında kasaya yakınken görüp 'aa ucuzmuş' diye keriz gibi para verip aldığın yün eldiven. anan örse giymezsin lan.
- akabinde "eldiven giyilir mi yoksa takılır mı" diye düşünmek.
- ya da düşünmemek. sadece ben kafaya takmak. sahiden merak ettim ha.
- neyse, çok kaliteli olmasa da bir yağmurluk, naylondan uyduruk bir şey giymek.
- hadi o da olmasın, mont niyetine ne giyiliyorsa onu giymeye devam ederek elde bir poşet benzeri harcanabilir materyal bulundurmak.
- ne demek "niye?"
- üstüne oturacağız ya olm hani. her şeyi biz mi söyleyelim.
- evden dışarı çıkmak.
- güvenli, huzurlu, sakin bir yer bulmak. insan patırtısından uzak, park gibi bir yerde.
- bir banka oturmak. önce poşeti falan seriyorsun tabii. bi kere söylemedim diye atlama hemen ıslak yerlere.
- kulaklığı cihaza takıp, istenilen müziği açmak.
- cihazın sadece birkaç şarkılık şarjı olduğunu görüp sessizce küfretmek.
- sonra kendi kendine "neyse zaten soğukmuş, fazla durmam" demek.
- müziğin sesini montun kapüşonuna düşen damlaların "pıt pıt" sesini duyabilecek kadar kısmak.
- öylece, sabit bir şekilde oturmak. yağmurun ve müziğin sesini aynı zamanda dinlemek.
- mesaisi başlıyormuş gibi emin adımlarla bi yerlere yürüyen bir sokak köpeğine gözleri dikmek.
- "nereye gidiyo lan bunlar" diye merak etmek ama takip etmek için hareketlenmemek.
- köpeğe bakarken en sevdiğin şarkının gözlerini doldurması gereken yerini kaçırdığını fark edip geri sarmak.
- bu sefer layığıyla dinlemek.
- yavaşça dakikaların takibini bırakmak. soğuğun ilk rahatsız ediciliğini atlattıktan sonra gelen hissizlikte beklemek.
- parmakları şöyle bir kımıldatmak. ellerin terlediğini fark etmek.
- eldiveni çıkarıp montun cebine koymak ve nefes almaya başlayan çıplak parmaklara düşen damlaları hissetmek.
- yerdeki su birikintisine topuğunla şıp şıp vururken "tam şu an, hiçbir itici sebebim yokken ve hayat nispeten güzel hissettiriyorken ölsem nasıl olur acaba" diye merak etmek.
- soğuk yeniden (bu sefer daha ciddi) rahatsız etmeye başlayana kadar düşüncelere dalmak.
- yürüyen bir saksağan görmek. uçmamasına sinirlenip yakınlarına ufak bir taş atmak.
- saksağanın seni asla umursamaması.
- şarj bitince aniden müziğin kesilmesi.
- başını kaldırmak.
- soğuktan sızlayan yüz kaslarına rağmen mis gibi yağmur havasının verdiği dinçlikle rahatça nefes almak.
- neredeyse, hani neredeyse, gülümseyecek raddeye gelmek.
- sıkıca giyinmek.
- özellikle ayak kısmı mühim. yağmur romantizmine dudakları yapıştırıp a'za-yı dâhiliyeye savaş açmaya gerek yok.
- kalın çorap ve herhangi bir sızdırma yapmayacak sağlamlıkta ayakkabı giymek.
- müzik oynatıcı bir cihaz, kulaklık, bi de eldiven bulundurmak.
- evet, o giyim mağazasında kasaya yakınken görüp 'aa ucuzmuş' diye keriz gibi para verip aldığın yün eldiven. anan örse giymezsin lan.
- akabinde "eldiven giyilir mi yoksa takılır mı" diye düşünmek.
- ya da düşünmemek. sadece ben kafaya takmak. sahiden merak ettim ha.
- neyse, çok kaliteli olmasa da bir yağmurluk, naylondan uyduruk bir şey giymek.
- hadi o da olmasın, mont niyetine ne giyiliyorsa onu giymeye devam ederek elde bir poşet benzeri harcanabilir materyal bulundurmak.
- ne demek "niye?"
- üstüne oturacağız ya olm hani. her şeyi biz mi söyleyelim.
- evden dışarı çıkmak.
- güvenli, huzurlu, sakin bir yer bulmak. insan patırtısından uzak, park gibi bir yerde.
- bir banka oturmak. önce poşeti falan seriyorsun tabii. bi kere söylemedim diye atlama hemen ıslak yerlere.
- kulaklığı cihaza takıp, istenilen müziği açmak.
- cihazın sadece birkaç şarkılık şarjı olduğunu görüp sessizce küfretmek.
- sonra kendi kendine "neyse zaten soğukmuş, fazla durmam" demek.
- müziğin sesini montun kapüşonuna düşen damlaların "pıt pıt" sesini duyabilecek kadar kısmak.
- öylece, sabit bir şekilde oturmak. yağmurun ve müziğin sesini aynı zamanda dinlemek.
- mesaisi başlıyormuş gibi emin adımlarla bi yerlere yürüyen bir sokak köpeğine gözleri dikmek.
- "nereye gidiyo lan bunlar" diye merak etmek ama takip etmek için hareketlenmemek.
- köpeğe bakarken en sevdiğin şarkının gözlerini doldurması gereken yerini kaçırdığını fark edip geri sarmak.
- bu sefer layığıyla dinlemek.
- yavaşça dakikaların takibini bırakmak. soğuğun ilk rahatsız ediciliğini atlattıktan sonra gelen hissizlikte beklemek.
- parmakları şöyle bir kımıldatmak. ellerin terlediğini fark etmek.
- eldiveni çıkarıp montun cebine koymak ve nefes almaya başlayan çıplak parmaklara düşen damlaları hissetmek.
- yerdeki su birikintisine topuğunla şıp şıp vururken "tam şu an, hiçbir itici sebebim yokken ve hayat nispeten güzel hissettiriyorken ölsem nasıl olur acaba" diye merak etmek.
- soğuk yeniden (bu sefer daha ciddi) rahatsız etmeye başlayana kadar düşüncelere dalmak.
- yürüyen bir saksağan görmek. uçmamasına sinirlenip yakınlarına ufak bir taş atmak.
- saksağanın seni asla umursamaması.
- şarj bitince aniden müziğin kesilmesi.
- başını kaldırmak.
- soğuktan sızlayan yüz kaslarına rağmen mis gibi yağmur havasının verdiği dinçlikle rahatça nefes almak.
- neredeyse, hani neredeyse, gülümseyecek raddeye gelmek.
devamını gör...
131.
elhamdülillah demek. yağmıyor mübarek, susuz kaldık.
devamını gör...
132.
elinde yönetmen zoruyla hortum tutup yapay yağmur yağdıran set çalışanı eşliğinde dizinin karizmatik erkek oyuncusu ile öpüşmek vardı şimdi.
saçı başı açıp murat kekilli'nin "bu akşam ölürüm" şarkısındaki gibi sırılsıklam olup zatüreye yakalanmak vardı.
hafif tempolu bir yürüyüş eşliğinde kulaklıkta çalan emre aydın şarkısında ergenliğin zirvesindeki gibi olmayan aşkın acısını çekmek vardı.
aşko kuşko influencerlar gibi yağmur sonrası kanalizasyon kokan kitap ve 3'ü 1 arada kahve eşliğinde instagrama story atmak vardı. ööğğh kusacağım.
en iyisi cama düşen yağmur tanelerini izleyip, suyun yere düşerken çıkardığı sesi ve huzuru dinleyip, toprak kokusunu doya doya içine çekmektir. üfff ne edebiyat kastık be. barajlar su dolsun, susuz kalmayalım diye dua etmektir de geç işte.
saçı başı açıp murat kekilli'nin "bu akşam ölürüm" şarkısındaki gibi sırılsıklam olup zatüreye yakalanmak vardı.
hafif tempolu bir yürüyüş eşliğinde kulaklıkta çalan emre aydın şarkısında ergenliğin zirvesindeki gibi olmayan aşkın acısını çekmek vardı.
aşko kuşko influencerlar gibi yağmur sonrası kanalizasyon kokan kitap ve 3'ü 1 arada kahve eşliğinde instagrama story atmak vardı. ööğğh kusacağım.
en iyisi cama düşen yağmur tanelerini izleyip, suyun yere düşerken çıkardığı sesi ve huzuru dinleyip, toprak kokusunu doya doya içine çekmektir. üfff ne edebiyat kastık be. barajlar su dolsun, susuz kalmayalım diye dua etmektir de geç işte.
devamını gör...
133.
sevgiliyle öpüşmek, gıdıklamacılık oynamak. sonrası finalde zaten keselemelicik oynamakla biter. kşjkşjkşj
devamını gör...
134.
gokyuzu ile ağlama'k
devamını gör...
135.
sırılsıklam ıslanmak
devamını gör...
136.
kitabı, kahveyi, kediyi cama yakın bırakıp fotoğraf çekmek ve bu fotoğrafı sosyal medyada paylaşmak.
devamını gör...
137.
kulaklık ve yürüyüş. huzur artı hüzün katar havaya. hala favori aktivitem.
devamını gör...
138.
ardından çıkacak gökkuşağı için oturup dinmesini bir pencereden izlemek
devamını gör...
139.
uyumak, yağmur sesi çok güzel uyutur beni. uyumazsam izlerim biraz toprağın boyun eğmesini sonra oturur televizyon izlerim.
devamını gör...
140.
pencereyi açıp koklamak. insanı mest eden kokulardan birisi o yeni ıslanmaya başlayan toprak kokusu.
devamını gör...