4281.
uykum açılsın diye 3,5 saattir serdar ortaç dinliyorum
devamını gör...
4282.
uğraşmam, düşünmem, yapmam gereken bir sürü şey var. ben ise hiçbirini yapmıyorum. yapacak gücü kendimde bulamıyorum. her şey şaka gibi geliyor. kabuslar görüyorum. dualar ediyorum ama nafile.
bir an önce 3-5 yıl sonraya gitmek istiyorum.
devamını gör...
4283.
iyileşmek mi istemiyoruz acaba diye düşünüyorum. sızlayan yaralarımız, sevdiklerimizden kalan son hatıralar olduğu için mi böyle yerimizde çakılı kalıyoruz? ama eğer şimdi buradan ayrılmazsak, yarın kavuşacağımız bir şey de kalmaz. nereden biliyorsun diye sorma, kendimden bilirim...
devamını gör...
4284.
erkek kardeşim 13 sene önce bir sms ile ben başka birini seviyorum kusura bakma deyip terk ettiği eski sevgilisi ile evlenmek üzere.

kadere inanan biri olarak içimde çok yersiz yere bir umut yeşerdi. bu umudu baskilamaya çalışıp lan oğlum saçmalama ona oldu diye sana da mı olacak çürütme kendini desem de engel olamıyorum.

bu umudun en büyük sebebi de benim takıldıklarım onun da sevgilisi olmasına rağmen hala zora düşünce ya da birbirimiz hakkında endişelenecek bir durum oluştuğunda konuşuyor olmamız.

iç dünyam çok s**ko bir ortam. mazot almam lazım da şu sıralar seçim muhabbetleri yüzünden kişiliğim fazlasıyla siyasallastigi için haftaya kafa dağıtıp defalarca ektiğim biriyle sevişmeyi planlıyorum. hayırlısı keşke ölsem.
devamını gör...
4285.
nefret ettiğim bir özelliğim var. bana söylenen tek bir lafı kafaya çok takarım ve uzattıkça uzatırım. bir lafla bir inkar ile hayatımdaki insanlara samimiyet derecem anında değişir. anında o lafı edeni arkamda bırakırım. özür dilerler ama özür dilensin istemem. herkesin ağzının ayarının olması gerektiğini düşünürüm. ben de çok şey söylemek isteyip susuyorsam bunu karşımdakinden de beklerim. soğuduğum ve sevgisizliğim de belli olur. beni seven önemseyen dikkatli konuşur. ne dediğine dikkat eder. çünkü ben takılırım ve asla unutmam. biri telefonunu açmadığım için havalanmışsın tarzında bir tarafın kalkmış dedi. şimdi onu uzattıkça uzatıyorum. aradığımda aç diyor hala usanmadan. bir tarafım kalkmış ya açamam diyorum. daha da kalkacak hiç dönüş bile yapmam diyorum. öyle düşünüyorsa oyle davranırım. biri bana inatla sen kötüsün derse kötü davranırım. benim kendime saygım var her şeyden önce. bana güvenilmezmişim gibi davranıyorsa tamam öyle düşünüyorsan öyle davranırım der geçerim. kimseyi ikna etme veya açıklama yapma çabası içinde kendimi yoramam. kötü düşünen birini niye iyi davranarak yanıltmaya çalışayım ki. burnum düşse almam mı diye düşünüyorsun. iyi oyle düşünmeye devam et almam der geçerim. hakkımda iyi düşünen vakti olsa dönüş yapardı diyen insana kapım açık. veya dönüş yapmak isterse arar zorlamayalım diyen insana kapım açık. ama hakkımda kötü düşüneni istesem de affedemiyorum. sayfayı çeviriyorum. arkada kalıyorlar.
devamını gör...
4286.
ennn altta kalmış başlığa girdim. bir şeyler yazıyorum uzun uzun. hop tanımı gönderiyorum bir bakıyorum ki birileri bir şey yazmış. ee şaşırıyorum haliyle.
devamını gör...
4287.
yarın işteyken içmeyi planlıyorum.

şu anda da kafam iyi oldu. bu ara böyle işte.
devamını gör...
4288.
bu gece biraz duygusalım. bu hissi unutmuştum.

aklımda biri ve içimde 2 ayrı his var; biri meleğin, biri şeytanın fısıldadığı. onunla ilgili hislerimde ikisinin sesini de aynı netlikte duyuyorum.

mesela melek istiyor ki bu adam başını göğsüme koyduğunda dış dünyadaki her zorluğu, iç dünyasındaki her savaşı unutsun. o dinginlikte bir süreliğine kaybolsun ve dinlenebilsin. hayata karşı kuyruğu dik tutmak adına takındığı maskeyi hiç değilse o anlarda bir kenara bıraksın. sabah uyandığında balkonda, hiç konuşmadan gün doğumunu birlikte izleyeceği kadın olayım. şeytansa istiyor ki onu balkondan itivereyim ve bitsin, bir daha hatırlanmamak üzere.

melek "öyle bir sevgiyle sar ki onu" diyor "sevginin beş para etmeyen lüzumsuz bir şey olduğunu sanarak geçirdiği bomboş yaşamına lanet etsin ve bir daha o günlere dönmesin." şeytansa "ilk fırsatta aldat!" diyor. "aldat ki senin duygularını hiçe sayıp kafasına göre yaşadığı her bir günün açabildiği yaraların neye benzediğini anlasın. başarısızlığı yaşasın. yenilgiyi tatsın. ölümüne kanasın yaraları."

melek sürekli bir huzur, başarı, tatmin ve sıcaklık sağlamam için baskı yaparken şeytan tam tersini istiyor, başkalarına tattırdıklarının tadına biraz da kendisi baksın diye çünkü dünya sadece galibiyetten ibaret bir yer değil. yenilgiyi o da tatsın istiyor.

yıllarca başarı olarak görüp yaşadığın hayat en sonunda en büyük yenilgin olarak çıkıyor karşına. hayatı boyunca kendisine iyilik, başkalarına kötülük eden adam, iyiliğe ihtiyaç duyduğunda etrafında kimseyi bulamadığında hayata, diğer insanlara ve iyiliğe aslında yenildiğini anlıyor. hayatı boyunca yalnızlığı kendisi isteyerek seçen adam, konuşacak, sevecek birilerini aradığında görüyor seçtiği ve böbürlendiği yalnızlığın onun en büyük yenilgisi olduğunu.

senin bana diğerlerini unutturmuş olman bile onlar için bir yenilgi değil mi aslında? bir gün bir başkası seni unutturduğunda sen de yenilmiş olacaksın. bir ilişkiye ya da duygulara yenilgi ya da zafer gözüyle bakmak ne derece anlamlı? sen öyle baktığın için hayata, bunları da öyle görüyorsun. oysa uzaktan yakından ilgisi yok bunların birbiriyle. çok değil, yarın sabaha ben bu duygusallıktan kurtulacağım her zaman olduğu gibi ama sen? sen hayata böyle bakmaktan kurtulabilecek misin? yere düşecek burnunu oradan almayacak kadar gururlu biri için fazla büyük bir beklenti...

gençlik güzel. hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor insana yahut yaşlanmadan ölüp gideceğini umuyorsun ki gençken küçümsediğin duygulara ve insanlara muhtaç olmayasın. fakat çarklar öyle işlemiyor.

hayat devam ediyor ve şimdilik ben kaybediyorum çünkü hep meleğin dediklerini yaptım hayatımda. yapmaya da devam edeceğim. bir gün ben kazanırken, gençliği hiç bitmeyecekmiş gibi yaşayan ama yaşlanan adamlar kaybedecek. belki de şeytanı ilk kez o zaman devreye sokarım, onların acılarını sonlandırmak için, kim bilir...

bir gün bir şekilde bunu okumanı ve beni de hayatı da gerçekten anlayabilmeni isterdim.
devamını gör...
4289.
biraz daha sagopa dinlersem canıma kıyacağım sanırım. en son aralıksız anathema dinleyince böyle olmuş, arada bir opeth de tekletmişti. şimdi de sagopa geri geldi. hoşgeldin kajmeran hoşgeldin.*

al şimdi de muamma başladı al işte
devamını gör...
4290.
bazen geçmişimi özlüyorum. geçmişte yaşadığım duyguları, anları, sakarlıklarımı, saflıklarımı, hissettiklerimi özlüyorum mesela yaşadıklarımı özlüyorum. çoğu zaman bana acı, utanç, mutsuzluk verse de bu geçmiş, kıyısında köşesinde kalmış tatlı tortularını özlüyorum.
yaşadıklarımı özlüyorum. mutlu olduğum anlarımı özlüyorum. şimdi hiç ses yok.
yalnızlık davranışlarımı bozuyor fark ediyorum. günden güne daha içine kapanık, daha sessiz, daha sıkıntılı oluyorum. sosyal becerilerimi kaybediyorum sanki.
bulanık hissediyorum. amaçsız görüyorum kendimi.
korkuyorum, endişeliyim.
belki tüm bunlar yüzünden geçmişimi sık sık anımsıyorumdur.
devamını gör...
4291.
ortam ve muhattabıma göre değişen, yeterli derinlikten fazlasına sahip 4 (?) kişiliğim var. hepsinin kendi var oluş sebepleri aynı zamanda amaç ve motivasyonları var.
devamını gör...
4292.
kapı açarken gözümü kapatıp kapıyı hızlıca açıp kapıyı açtıktan sonra gözümü açma huyum var. bazen kapıyı yanlışlıkla suratımın ortasına çarptırıyorum. insanlar bana ucube gözüyle bakıyor.
devamını gör...
4293.
okuyorum yazarların yazdıklarını mütemadiyen. her başlığa girmesem de pek çok başlığa bakarım kim ne düşünmüş, nasıl ifade etmiş diye. bazen bazı yazarların yazdıklarıyla benim yazdıklarım neredeyse aynı. ben geçen sene mesela bir başlığa (anket başlığı tabiki, hisler falan kısaca) yazmışım, aynı başlık tekrar hortlamış ve birileri benimle aynı şeyi yazmış. böyle anlarda biraz geriliyorum işte. acaba diyorum benim bilmediğim tyler durden tarzında bi kişiliğim daha var da benden habersiz feyk hesap açıp beni mi anlatıyor oluyorum. saçma salak bi paranoyaya kapılıp takip edildiğimi düşünüyorum bazen de. halbuki o kadar önemli de görmem kendimi ama nasıl anlatsam garip geliyor bana, ürpertiyor hatta.

bir süre önce olsa "yalnız değilmişim ya aynı şeyi düşündüğüm hissettiğim insanlar da varmış" derdim. şimdi niye böyle düşünüyorum onu çözmeye çalışıyorum iki gündür.
devamını gör...
4294.
"seni çok özledim gece gözlüm benim, gemilere bin gel yine gidersin... sonbahar rüzgarı kırarken dalları, ayrı düşen yaprak yaşar mı söyle!"
s..tin belamı, bitirdin, yok ettin ulan beni! hangi yola adım attıysam, hangi yolda dönüp dolaşıyorsam sonu sana varıyor... hayatım gitti, gençliğim gitti... öldürdün beni, belki milyon defa işkenceler eşliğinde öldürdün. insanlık suçlususun sen!
devamını gör...
4295.
duygusal yapıya sahip olmamak için çabalasamda duygusallıktan kurtulamıyorum...
devamını gör...
4296.
konuşmam lazım ta kı bundan yorulana,midem kalkana kadar.(oğuz atay da demiş ya yaşarken anlaşılmaya mecburum diye çok oturdu bu cümle işte bana.)
devamını gör...
4297.
yaşadığını bilmek güzel olurdu. ne haber aldım ne bir şey. ellerim, kollarım bağlı bu durumda. umarım, nerede olursan ol, mutlusundur ve sağlıklısındır. diyeceklerim çok ama yüzüne diyebilmek güzel olurdu. eğer ki bir melek olduysan ve beni izliyorsan yukarıdan, ne kadar az inançlı olsan bile, vazgeçtim ben hayalimden. bil istedim. özür dilerim. yapamadım. dayanamadım. bünyem asla kaldıramazdı. buraya kadar gelmem aslında, ikimiz de biliyoruz ki, bir başarı. neyse, öyle işte.
devamını gör...
4298.
insanların kendilerine saygı duyulmasını isteyip karşı tarafa saygıyı layık görmeyip hunharca saldırmaları önceden çok canımı sıkar, ruhumu hasta ederdi. hatta ciddi ciddi hastalanıp yatağa düşmüşlüğüm vardır bu tavırlar yüzünden. ama artık eskisi kadar umursamıyorum. daha doğrusu olayı değil artık o insanları çok umursayamıyorum. keşke umrumda olduğunuz zamanı kaçırmasaydınız. yazık ettiniz tüh:)
devamını gör...
4299.
az evvel önceki entrylerime göz atarken defne depremine hasarlı hastane binasında yakalandıgımız entry geldi. montum icerde kaldı diye kriz yapmıstım. uff 10 senelik mont. kalsın yaa. bu ne saçmalık. gittim bosaltılmıs binada montumu aradım. fakir miyim, vizyonsuz mu, salak mı. ama en sıcak tutan montum oydu napiim.
devamını gör...
4300.
itiraf ediyorum .
bir işyerinde müdür pozisyonundayım.
kalabalık bir yer.350 kadar personeli var.bekar olduğumu da herkes bilmekte. (evlendim,ayrıldım)
yakışırken iyi giyinen, kendine bakan bir tipim.yakışıklılık derecesini gadınlara bırakırım.
her zaman popülerdim olduğum ortamlarda ,burada da popülerim.çok var etrafımda, dönüp dolaşıyorlar gacılar.
bağlanmak istemiyorum kimseye çünkü bağlanacak tipte dişi yok.ben geçici heveslerle yaşamayı seviyorum, kimseye ümit vermiyorum,hayal kırıklığına da uğratmıyorum, ne istediğimi anlatıyorum baştan. benim gibi düşünenlere kapımı açıyorum.yaşanıyor,bitiyor ve gidiyor.sonra memnun ettiysek ve olduysak ,can tekrar isterse bir daha bir daha...güzel bir dünya.
bir daha evlilik mi asla...(30 yaşımda da evlilik asla olmaz diyordum evlendim.büyük konuşmamak lazım ama bu sefer farklı.sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer)
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim