4681.
ıtirafim yok itirazım var. *
devamını gör...
4682.
itiraflar zarfının içine iliştirir misiniz bilmiyorum ama bir küçük iç dökümü yaşamak isterim. müsaadenizle.

zaman zaman bazılarınıza yerli yersiz yüklendiğimi hissediyorum. bazen içten içe bazen de yazarak ufak ufak sizlere dokunduruyorum. bunu kendimi üstün gördüğüm için veya duygularınızı ucuz bulduğum için yapmıyorum. yazdığınız çoğu şeyi yaşamış, hissetmiş biri olarak o günlere ve duygulara nefretimi kusuyorum. allah kahretsin o buhranları sevgili dostlarım. bana kırılıyorsanız da üzgünüm. kendimi tutabileceğimi pek sanmıyorum. iyi hissettiğim, artık bazı şeyleri yerli yerine oturttuğumu düşündüğüm şu günlerde yine aynı çukurlara düşmek korkusuna karşı gösterdiğim bir reaksiyon olarak değerlendirmenizi umuyor, beni anlayacağınızı düşünüyorum.


şimdi ütü yapmaya geçeceğim ve ardından uyuyacağım. bu arada dün doğu’nun iki bölümünü izledim. ilk bölüm nahoş bir tat bıraktı ama ikinci bölümle birlikte diziye ısındım. asıl itiraf buydu. bir önceki paragrafı dikkate almasanız da olur.

sevgiler,
levi.
devamını gör...
4683.
bir şişe su var elimde diyelim.şişedeki suyun tamamini mutlaka bir seferde iciyorum.yarim icip biraktim mi bn yokken biri gelip o şişeyi dilleyecek ve bnim bundan haberim olmayacak gibi gelior.evham galiba ama çok b.ktan bi evham.ama vazgecemiyorum o ayri.
devamını gör...
4684.
çoğu insanın mutlu olacağı ve hayalini kurduğu bir durumun içerisindeyim ama mutsuzum. ağlamaktan gözlerimin şiştiği bir günün sonundan bildiriyorum.
devamını gör...
4685.
aşk konusunda kalbim paramparça. parçaları bir araya getirmem imkansıza yakın. çünkü her parça artık başka bir kadının.
devamını gör...
4686.
aşırı büyük duygusal iniş çıkışlar yaşadığım günlerdeyim. bir bakıyorsunuz çok mutluyum, şakalar komiklikler, bitmeyen bir enerji. sonra çat bir anda kendimi servis camına yaslanmış hüzünlü şarkı klibi çekerken buluyorum, içimde de koskocaman bir boşluk. normalde hem kalabalık ortamlarda bulunup sohbet muhabbet etmekten hem de kendi kendime vakit geçirmekten çok mutlu olurum. fark ettim ki hem insanlardan sıkılmışım hem kendimden. bir süre sonra daral geliyor. ortamın modunu sürekli yükselten kişi olmaktan da valla yoruldum. ben yazmadan yazmayan, halimi hatırımı sormayan insanlardan da gına geldi cidden.

final haftam bitip okul tatil olunca ne yapacağım onu düşünüyorum. belki biraz saçlarımı kestiririm. kemanımı tamire götürmem gerekiyor. upuzun bir dizi-film listesi yapmıştım ona da başlarım herhalde. alıp da henüz okuyamadığım bir iki kitap da bekliyor kenarda.

uzun zamandır hiç heyecanlanmıyorum ben ya. birkaç sınavdan tam puan aldım bu dönem onlar için bile hissettiğim keyif kısacık sürdü. oturduğum yerden adrenalin, midemde kelebek, kalbimde pır pırlar isteyecek bir mal olduğum için hayat biraz zor. ne olacağım meçhul yani. evet.
devamını gör...
4687.
hep ulaşamayacağım şeyleri isteyerek, kendime mutsuz olmak için fırsat yaratıyorum.
devamını gör...
4688.
pazarda mandalina fiyatı yüksek (herkeste 25-30 tl onda 40 lt) olan satıcıya çemkirdim enflasyonun sorumlusu oymuş gibi söyledim, adam benden önce de böyle söylenenlerden dolmuş sanırım üstüme yürüdü, bana diklendi 'git marketten al' dedi. davranışım eşimi gururlandırsa da ben sonrasında satıcının kalbini kırdım diye üzüldüm. gıyabında af diledim. yufka yürekli miyim? öyle olsa adamın karşısında neden çemkirdim? değilsem niye sonrasında üzüldüm? bende kaç ben var? bilmiyom
devamını gör...
4689.
doğum haritası denilen zırvalığa sardım şu aralar. öyle anladığımdan falan da değil haritamda olan şeyleri google ediyorum. yalnız bir şey diyeyim dipsiz bir çukur. gezegeniydi, burcuydu, eviydi, açısıydı derken baya vakit harcadığımı fark ettim. tam bir deli işi ama dehşet eğleniyorum ve bundan çok utanıyorum. ortamlarda abi innmyn byle şylre yhaa falan diyip sonra böyle harıl harıl gezegenleri google'da aratmak aşırı gülünç bir durum. (bkz: ytd) yabmayın.

dipnot: merak edene haritamı atarım ama para vermem. sözlük burası, sadece karma geçer.*
devamını gör...
4690.
telefon şarjım az diye üni bilgisayarından ders çalışayım dedim ve yanda sürekli “which greek god are you?” quizi çıkıyor… gel de tıklama şimdi. umarım kimse geçmişini kontrol etmiyordur bu pc’lerin çünkü ben bu testi çözerim.

edit: dionysus çıktım. auuuuu! şarabımı getirin. ortamlara akıcam.
devamını gör...
4691.
kendimize bile itiraf edemediğimiz hede hödeleri,başkalarına itiraf edip rahatlama başlığı.
devamını gör...
4692.
bir süredir çeşitli çevrimiçi mecralardaki yazılarıma, fotoğraflarıma, videolarıma bakıyorum. telefonumdaki ses kayıtlarım, notlar, fotoğraflarım, videolarım...

sanki ölmüşüm de ardımdan kendimi anıyormuşum gibi. ya da üçüncü bir kişinin benim ardımdan geçmişime dair kayıtları kurcalaması gibi.

çok erken gittin be...
yaşayacak çok yılların vardı önünde...
gençliğinin baharında da sayılmazdın belki ama güzel adamdın lan...

ben bu diyardan gidince de böyle olacak sanırım.

"güzel adamdın" diyorum kendime. hayatımın hiçbir döneminde bunu kendime söyleyememiş ben, geçmiş bene bakarak söylüyorum bunları. hem de inanarak.

ulan harbiden eskiden çok güzel adammışım ya...

tam olarak ne zaman "öldüm" ben acaba? işte onu kestiremiyorum. ama işte, bi ara ölmüşüm.

bugün de belki ölümümün bilmem kaçıncı yıl dönümü. ay dönümü de olabilir, emin değilim.

kim öldürdü lan beni?
hanginiz?
ne yaptınız da öldürdünüz?
neler yaptınız dayandım dayandım da tam olarak nerede dayanamadım, son darbeyi kim vurdu, son darbe neydi?

yoksa son darbe falan yoktu da bir kalıp buzun oda sıcaklığında yavaş yavaş erimesi gibi eriyip gittim mi?

bazen düşünüyorum kendi kendime.

"ne bırakacaksın?"
- bir eserin yok.
- bir icraatin yok.
- bir dikili taşın yok.

insanların seni hatırlayabilmesi için, insanların zihninde kırk senede bir hatırlanmak için, hatta belki birilerinin kendinden sonraki nesle bırakabileceği neyin var?

işte bugün bütün bu geçmişi kurcalarken fark ettim ki bir şey üretmesem de olurmuş. bu dünyadan çok güzel bir ben geçmiş be.

her halimle çok güzelmişim.

keşke bu kadar erken ölmeseymişim, şimdi çok güzel anlaşırdık aslında benimle.

bu yazı bu kadar uzun olmayacaktı. yarım tivit boyutunda ama tam olarak anlatmak istediklerimi anlatacak kelimeler aramıştım.

işte ben ölmemiş olsam onları bulurdum.
ölmemiş olsam iyiymiş be.

bu ölüşün bir dirilişi olmaz, "yeni bir hayat" diye bir seçenek olduğunu da düşünmüyorum.

belki de düşünemeyişimin sebebi, arka planda oynayan yıllar önce olanca beceriksizliğimle ve yeteneksizliğimle bağlama ile çalıp söylediğim "çalın davulları" videosudur.

neyse,
güzel adam(d)ım güzel...
devamını gör...
4693.
bu gece aslında iş vardı ama hastayım diyerek gitmemeye karar verdim oturup oyun oynarım..
devamını gör...
4694.
kendimi aptal gibi, sınanıyor gibi, dalga geçiliyor gibi, gibi gibi hissediyorum.
devamını gör...
4695.
ağaçlar budanır ki daha verimli olsun, daha çok meyve versin diye. ama ağacı gövdesinden keserseniz kendine gelmesi yılları bulur veya kurur ölür.
dalları olmayan bir ağaç gibi olmak zordur elbet. bakalım dallarım yerine yenileri yeşerecek mi yoksa kuruyup gidecek miyim?
devamını gör...
4696.
birkaç metre yanımda, odamda, ilkokulda aşık olduğum kızın şu anki kocasının kardeşi yatıyor.

böyle diyince de şey oldu da, bir gecelik konaklama yardımı maksatlı yani işte. aman.

olayın özünde hiçbir enteresanlık yok ama bu anlık farkındalık beni ilginç bi noktaya getirdi. sonuçta, kaç insan birisine gidip "ben çocukken abinin karısına aşıktım" diyebilecek konumda olur ki?

aslında saçma da lan, bi düşününce.
devamını gör...
4697.
neşem bitmek üzere. nefretim de kendime kadar. nereye kadar böyle bilmiyorum, bilmek de istemiyorum.
devamını gör...
4698.
10 ay sonra selamlar :,)
devamını gör...
4699.
ortaokul ve lise öğrenciliğim boyunca en sevmediğim hatta tek korktuğum ders matematik, kimya yahut tarih değil de kompozisyon yazmak zorunda olduğumuz günlerdeki edebiyat dersiydi. ne vakit hocamız kompozisyon için bir konu belirlese o an benim için adeta bir kabusa dönerdi. dizlerim titrer, midemde şiddetli bir bulantı olur, koca kafamın iki yanında şakaklarımdan aşağı doğru ilerleyen terler birbiri ile yarış içerisinde derin çizgiler çeker ve heyecandan burnum kızarırdı. animelerdeki duygu değişim anlarında tuhaf hallere bürünen şapşal kahramanlara dönerdim. bir mevzu hakkında doğru düzgün iki üç satır karalayabilmek hiç beceremediğim bir şeydi. bu konuda kesinlikle çok yeteneksizdim, berbat yazıyordum ve o esnada kelimeler beynimde grev yaptığından düşüncelerim hiçbir vakit istediğim gibi kağıda yansımıyordu. bütün bu beceriksizliğimin yanında yazdıklarımı okumaktan da utanıyordum. zira içim dışıma çıkmış gibi görünüp, kendimi tüm sırları açığa çıkmış, savunmasız ve çıplak hissediyordum. her daim rezil notlar aldığım o kompozisyon sınavları bir şekilde geçiyordu da yazdıklarımın okunmaması için bir an evvel ders bitsin diye bildiğim tüm dualara en fantastik eklemeleri yaparak günü kurtarabilmek uğruna dileğim gerçekleşirse bundan sonra artık çok daha iyi bir insan ve günahlardan uzak duran, düzgün bir kul olacağıma dair yaratıcıya sözler vererek sürekli bir pazarlık yapıyor olmam tam anlamıyla bir rezillikti. o sözlerimi ne kadar tutabildiğim şüpheli, hatırladıkça utanırım.
devamını gör...
4700.
o kadar çok insan tanidim ki,tanimadiklarim bile tanıdık geliyor artik.sokaklarda,kalabaliklarda,konserde,vapurda veya herhangi bir yerde hep birilerini izliyorum.tanidik geliyorlar.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların itiraf köşesi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim