e, mutfağı kimse toplamamış.
devamını gör...

en muhteşem kültürümüz yemek kültürümüzdür. böyle güzel yemeklerin bir araya geldiğini başka hiçbir yerde* görmedim.

edit: alttaki yazara katılıyorum. kültür bizim kültürümüz ama sefasını ecnebiler çekiyor.
devamını gör...

beni çok etkileyen ve 5 yıldır unutamadığım bir sahnedir.

insan yıllar geçtikçe alışıyor tabi artık normal geliyor ama ben o zamanlar henüz öğrenciyim. o yüzden belki de zihnime yerleşmiş bir sahne var, hiç çıkmıyor ve hala merak ediyorum onu.

7 yaşında bir kız çocuğu, rahim kanseri. çok sevdiği saçları gitmiş. oldukça zayıf ve güçsüz. işte hiç unutamadığım o sahne: parlak rugan kırmızı ayakkabıları var. belli yeni alınmış. ya da hayatı hastanede geçtiğinden eskimemişler. kulak muayenesi yapıyoruz. onun yaşındaki çocuklar kıyameti koparır. ama onun gözlerinden sadece sessizce yaşlar akıyordu. o kadar acılara maruz kalmış küçük bedeni için o kulak muayenesi onun için hiçbir şeydi. o çoktan olgunlaşmış. o 7 yaşındaki kız bana dirayetli olmayı öğretti.

ne oldun küçük kız? öldün mü, yaşıyor musun? eğer bu dünyada değilsen, hiç tanımadığın birinin zihninin bir köşesinde hala yaşıyorsun.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

-(bkz: kemalim yapmaz)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
diziyi hiç izlemedim ama replik beynime kazındı.
-(bkz: ne çektin be)
vasfiye teyze, selahattin'i çileden çıkarıyor
favori repliğim vasfiye teyzeden.
devamını gör...

tanrının varlığı ya da yokluğu benim en çok merak ettiğim şeydir. hatta hayatımdaki en önemli sorudur. yaşayacağımız hayat kaç sene ki? yetmiş, seksen, yüz sene olsa ne olur? öleceğimiz, toprağa karışacağımız kesindir.

öldükten sonra yaşam var mı? ya da hepten yok mu olacağız?

yaşamak, var olmak en temel güdümüz. yok olmayı kim ister ki? bu durumda ölümden sonra yaşamaya başka formda da olsa devam edip etmeyeceğim merakını hiç bir dürtü bastıramaz.

bu merakı giderecek kesin bilgi tabi ki kimsede yok. evet tanrıya işte bu noktada inanmak istiyorum. inanç meselesi. tanrıya isteyen inanır isteyen inanmaz derler. iş okadar basit değil. bir şeye inanman için kıymetli delil lazım. istemekle olmuyor.

dinin kanaat önderleri, tanrının yollamış olduğu mesajı dünyevi çıkarları uğruna eklemelerle, saptırmalarla yozlaştırmış olsa da, nakledilmiş bu uydurma öğretileri ana akım topluluklar sorgulamadan kabul etmiş olsa da bu beni ilgilendirmez. beni bir kalıba sokamaz.

tüm ön kabüllerden arınıp, tanrının varlığını ve indirdiği kitabı kendimce biriktirdiğim deliller ile kabul ediyor, inanıyorum.

karşısına çıktığım zaman ona diyeceğim şey şu, kitabını okudum bana verdiğin şuur ile doğru bulduğum yöne gittim.
devamını gör...

bu düşüncede bakıldığında neredeyse tüm nickaltlarının boş kalmasını sağlayabiliriz. nickaltlarına özgürlük!!
devamını gör...

herkesi mutlu etmeye çalışıp kendisiyle ilgili hiçbir şey yapmayan insandır. hayat kendimizi ikinci plana atmak için çok kısa ve tabi kuşlar uçuyor ^^
devamını gör...

“bir kenti tanımanın en bilindik yollarından biri de insanların orada nasıl çalıştığına, orada birbirlerini nasıl sevdiğine ve nasıl öldüğüne bakmaktır.” (bkz: albert camus)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

güncel bir boşanma nedeni. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

böyle giderse "hayatım".
devamını gör...

eski türkler'de obaş, bubaş, arabaş diye zaman dilimleri vardır. arabaş da geceyarısına yakın zaman diliminde içildiği için ve içine kaygan hamur atılıp kaşıklanmak suretiyle içilen tavuk suyu çorbası bu ismi almıştır. sanıldığı gibi araptan gelme değildir.
devamını gör...

"gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
onlardan ruhuma sevda geçmiyor
ben yordum ruhumu biraz da sen yor
çünkü bence şimdi herkes gibisin

yolunu beklerken daha dün gece
kaçıyorum bugün senden gizlice
kalbime kalbime baktım da işte iyice
anladım ki sen de herkes gibisin

büsbütün unuttum seni eminim
maziye karıştı şimdi yeminim
kalbimde senin için yok bile kinim
bence artık sen de şimdi herkes gibisin

gönlümle gönlümle başbaşa düşündüm demin
artık bir sihirsiz nefes gibisin
şimdi taa içinde bomboş kalbimin
akisleri sönen bir ses gibisin

maziye karışıp sevda yeminim
bir anda unuttum seni eminim
kalbimde kalbine yok bile kinim
bence artık sen de herkes gibisin... "
nazım hikmet ran
devamını gör...

2012 yılı, lord of the rings saplantılı bir arkadaşa sürpriz olarak çizip hediye etmiştim. witch king of angmar;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

gerçekten inanılmaz keyifli bir yayındı. saatlerce konuşsanız dinlerim, o derece.*ben çok çok keyif aldım, bilimsel konular konuşulsa bile sohbet havası olduğundan hiç sıkılmadım. çok güzel bir radyo yayınıydı cidden. emeği, fikri geçen herkese teşekkür ederim. devamını büyük bir merakla bekliyorum efenim.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

misafir çocukları yeryüzüne insanları sınamak için gönderilmiştir durumu.
(bkz: insanı en sakin anında bile sinir eden şeyler)
(bkz: misafirin sinir eden davranışları)
devamını gör...

daha önce tanımını yazmıştım. tekrar tanımlamak yerine, orada kullandığım "bilinen birkaç yöntemden herhangi biri" ifadesine, bir yazar arkadaşımızın isteği üzerine açıklama getirmek istedim.

kuantum dolanık parçacıklar elde etmenin birkaç yolu var.

1- ilk yöntemi fotonları dolanık hale getirmek çünkü bunun çok basit bir yolu var. bir atom etrafındaki elektronlardan birini alıyoruz. yüksek bir enerji seviyesine çıkacağı ve geriye dönemeyeceği şekilde uyarıyoruz.

not: normalde bir elektronu uyardığınızda elektron bulunduğu enerji seviyesinden ayrılır ve daha yüksek bir enerji seviyesine çıkar. bu durum elektronun kararsız davranmaya başlaması anlamına gelir. bir süre burada dolanan elektron ışıma yapar, yani uyarırken ona verdiğiniz enerjiyi, foton olarak geri bırakır ve eski enerji seviyesine geri dönerek tekrar kararlı bir hale gelir.

işte bu yukarıda yazanın olmasına izin vermiyoruz. yani elektronu uyarılmış şekilde tutuyoruz ve kararlı olacağı enerji seviyesine dönmesine imkân tanımıyoruz. bunun üzerine elektron bozunuyor. yani çok kısa aralıklarla 2 adet fotona ayrışıyor. işte bu fotonlar, sistemdeki bazı korunumlu nicelikler nedeniyle, birbirleriyle ilişkili bir biçimde polarize oluyor, yani kutuplanıyorlar. işte size 2 adet dolanık foton!

2- fotonlar sürekli ışık hızı ile hareket halinde olduklarından, bazı deneylerde kullanışsız oluyorlar. bu nedenle fotonlardan başka şeyleri de dolanık hale getirebiliyor olmamız gerekiyor. bunu yapmak için de ilk yöntemdeki gibi 2 fotonu alıp, ikisini de farklı atomlara yönlendiriyoruz. atomlar bu fotonları absorbe ediyor, yani emiyor. bu biraz zor bir süreç ama eğer başarırsanız, elinizde 2 adet dolanık atom oluyor. zira fotonların dolanıklık özelliği, onları emen atoma da geçmiş oluyor.

3- buradaki yöntem ikinci yöntemin tersi gibi düşünülebilir. 2 adet iyonlaşmış atomun yaydığı fotonları alıp bir araya getiriyorsunuz. burada 2 farklı polarizasyona sahip fotonları birbirine denk getirebildiğiniz takdirde, 2 adet dolanık fotonunuz oluyor. yani bu yöntem biraz rastlantıya ihtiyaç duyuyor. dolayısıyla, pek de tercih edilen bir yöntem değil.

4- bu yöntemde temel durumdaki 2 atomu yüksek enerji seviyelerine uyarmanız gerekiyor. buradaki süreç biraz karışık olduğundan detaya girmiyorum. ana fikir, 2 atomu birbiriyle ilişkili bir süperpozisyon durumuna sokmak.

ana hatlarıyla, dolanık parçacık elde etme yöntemleri bu şekilde. umarım yardımı olmuştur, konuya merakı olanlara.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim