hem mantıklı hem mantıksız. ama esas mantıksız olan bu dönemde mantık aramak. o kadar absürt bir dönemdeyiz ki absürtlükler içerisinde beynim yandı. hani bir teori vardı bilgisayar similasyonunda yaşadığımızı savunan. acaba demeye başladım. bizi kim simüle ettiyse sıkıldı heralde fantazi arıyor. başka açıklaması yok.
devamını gör...

t: sözlüğün civanmerdi olan yazardır..
mad*lyalıların profillerine bakınca gözlerimin önüne şöyle bir şey geliyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ciddi ciddi madalyacıkları için malum başlığa entry bırakanlar var ya onlara çok gülüyorum ben. aklıma hep kreşlerde renkli fiyonklar için öğretmenin peşinde koşan çocuklar geliyor*.
devamını gör...

yeni sezonda leyla karakterini melis birkan'ın canlandırmayacağını öğrendiğimden beri beklentilerimi düşürdüğüm dizidir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tabi siz tdk tarafından size emanet edilmiş -de leri -da ları,her bakımdan bitişik yazan insanlara şiddetle karşınız ama
devamını gör...

sabret sonu aynı değil!
söylüyorum.
dinle, rüyaların her gün aynı,
olmayacak!
devamını gör...

bir gün vakaya gittik. şahinli bir dayımız sarhoş ve park halindeki tırın altına girmiş. arabadan çıkmış, ayakta ama kafa travması var, hastaneye götürmemiz şart. asla ambulansa binmiyor. polisler falan dil döküyor yok. gittim bunun arkasından omzuna vurdum, döndü. "sen şimdi bu ambulansa binmedin ya, beni çiğnedin. bu kadar adamın arasında beni kırdın. artık aramızdaki o güzel dostluk bitti. cenazene cenazeme, selam bile vermem sana." diye başladım saydırmaya. adam "bi dk" falan diyor ben susmuyorum habire veryansın ediyorum. en sonunda "tamam bacım çok özür dilerim." diye diye bindi yattı sedyeye. hastaneye gidiyoruz hala trip atıyorum adama, koskoca adam ağlıyor özür diliyor "kardeşimsin sen benim ayıp ettik kusurumuza bakma" falan diyor. 1.90lık adam nasıl minnoş, nasıl kibar bir şeye dönüştü anlatamam. çok hoştu. neyse sarhoş dili ve edebiyatı mezunu olduğumu söylemiş miydim?
devamını gör...

ilk yıllarında kontrol akrabalara verilmemişse, eşlerden biri eşini, ailesine sevdirmeye çalışmamışsa, eşler ve çocuklar kendileri aile olabilmişse tadından yenmeyen, dünyanın en mutlu eden, en gelecek vaat eden kurumunun ismi olur.
bunlar başarılamamışsa, eşlerden birinin tahammülü kadar devam eden, sonu er ya da geç boşanmaya giden kurum olur.
ıçinde çocuk olan hiç bir evlilik, pişmanlık değildir.
devam edip etmemesi, bir başarı değildir.
her şeyin bir ömrü olduğu gibi evliliklerinde bir ömrü vardır.
evlilik, kimi bünyelere lazımdır.
olması, olmamasından evladır.
bir ömür arkadaşım olmalı bu, dediğini bulan, evlensin, ne kaybeder ki?
ne riskler alınıyor, bu da alını verilsin.
yani,
hayat kontrolü sana hiç vermez, sen biri iki kişiyi reddedince kontrol ediyorum sanma. onlar zaten gidecekti. denk gelmiş.
bundan sonrakine daha iyi bak.
sırf sorumluluk almamak için evliliği kötüleyenler var onlara hiç bakma, onlar kedi köpek bile bakmıyorsa, yüzlerine de bakma.
ya da sen bilin.
devamını gör...

son derece bilgilendirici ve kaliteli entrylere imza atan değerli yazar.
devamını gör...

ıncir kayısı ya da hurma arası ceviz. çok da lezizdir efenim.
devamını gör...

ülkeye, kadın ve erkek öğrenciler de aynı çatı altında sapıkça fanteziler yapmadan yaşayabilir demiştir ayrıca.
malum ülkede halen bir kadın ve bir erkek öğrenci aynı evi paylaştığında “ne seks dönüyordur burda ya” düşüncesi ilk akla gelen olduğu için…
devamını gör...

konuyla bi ilgim olmamasına rağmen kısa bi yorum yapmak istiyorum. nickaltı kısmı en azından benim bildiğim kadarıyla yazar hakkında iyi ve kötü düşünceleri, eleştirileri belirtmek için yazılır. birinin sizi eleştirmesi, hakkınızda her zaman alıştığınız ya da beklediğiniz gibi iyi şeyler söylememesi de normaldir ve bunun adı çirkeflik değildir. hem kendim de fark ettiğim üzere sözlüğe takip bildirimi geldikten sonra bazı yazarlar geri takip düşüncesine geçtiler ve bu olmaması gereken bi şey bana göre. bi yazarın tanımlarını ve düşüncelerini beğeniyorsanız takip edebilirsiniz ki bu özelliğin amacı budur. ayrıca yanlış anlaşılma olduysa bile sizin eleştirdiğiniz şeyi daha farklı bi şekilde yapmanız gerçekten şaşırttı beni. sonuçta bir yazarın sizi nickaltınızda eleştirmesinden rahatsız olduğunuzu söylemenize rağmen aynı olay için “yeni bir başlık” açmanız gerçekten tuhaf geldi bana.
devamını gör...

en iyisinden başlayarak, sırasıyla;

(bkz: gastronomi) türk mutfağı dünyadaki en hacimli ve lezzetli mutfaklarından, son yıllarda bunu dışarıya çok daha iyi pazarlamaya başladık. nusret, cznburak vs. gibi internet fenomenleri türk mutfağına ilgiyi arttırdı.

(bkz: konfeksiyon) konfeksiyon diyerek geçmeyin, türkiye bu alanda avrupa'nın en büyük ihracatçı ülkelerinden ve avrupaya ihraç ettiğimiz ürünler gerçekten kaliteli. bu alanda başarılı olduğumuzu söylebilirim.

(bkz: halıcılık) özellikle avrupa'nın yüzyıllardır sürmekte olan ilgisi sayesinde halen en önde olduğumuz alanlardan. avrupa'da en kaliteli halılar türk halısı olarak kabul görüyor. dokuma sanayimiz ihracat yaptığından dolayı gelişmiş durumda , tabi türklerin bu sektörde 2500 yıldır olduğunu da belirtmeliyiz.

(bkz: otomotiv yedek parça üretimi) onlarca tesisimizle yedek parça üretim ve imalatında başarılı bir konumdayız. son yıllarda büyük markaların yatırımdan kaçmasından dolayı sektör yavaşlasa da hala üretim durmadan devam ediyor. otomotivin yanında beyaz eşya parça üretiminde de başarılı bir konumdayız. tabi burada beyaz eşya üretimine de ayrı bir parantez açmak gerekir.

(bkz: beyaz eşya üretimi) türkiye bu alanda avrupa'nın en büyük üreticisi konumunda, dünyada ise ikinciyiz. beko (arçelik) özellikle avrupa'da prestijli bir marka.

(bkz: savunma sanayi) uzun uzun yazılabilir, ama şunu bilelim ki artık türk silahlı kuvvetleri büyük ölçüde ihtiyaçlarını kendisi karşılıyor. bu dışa bağımlı olmama durumu da ortaya çıkardığı özgün savunma ürünlerini satabilmesine imkan vermekte. özellikle bu alanda yurt içinde ve yurt dışında ilk akla gelen sihalar oluyor, ama perde arkasında elektronik sistemlerden yazılımlara daha bir çok ürün bulunmakta. son yıllarda devlet bu alana yatırımı hiç esirgemiyor. yerli üretimleri överek anlatmak, şova dökmek amacında değilim ama yapılan doğru adımların da arkasındayım.

(bkz: turizm sektörü) çok planlı ve düzenli gelişmese de türkiye'nin en büyük nimetlerinden biri turizm. avrupa'lıların türkiye denilince ilk aklına gelen şey (en azından birçoğu için diyelim) deniz, kum, güneş. milyonlarca turist türkiye'ye geliyor, tekrar geliyor, döviz artıyor "eh bir daha gelelim" diyor. otelcilikte de hiç fena durumda değiliz. genel anlamda turizm'de başarılı sayılırız ama bu yeterli değildir. türkiye'nin problemlerinden azcık sıyrılması, lanet virüsün bitmesi ve düzgün turizm politikaları ile turizm en parlak sektörlerimizden biri olabilir. hatta, cennet vatanımda olmaması hiçten bile değil.
devamını gör...

seni o kadar özledim ki anlatamam. keşke dolabın kapağını açsam ve sen bana buruk buruk baksan.

üzerindeki kırmızının her tonunu, aylar geçsede küflenmeye olan direncini özledim. hani bir keresinde 3 ay boyunca sana hiç dokunmamıştım. plastik kabın rengi 3 ton ağarmıştı ama sen hala ilk günkü rengini korumuştun... keşke o günlere, o öğrenci evine dönebilsem sevdiğim.

keşke bir kere daha günden güne küçülmeni izleyebilsem. çok mu şey istiyorum gerçekten?

bu yaman yerde, annem ve babam olduğunu söyleyip bana üsten bakan, her haraketime laf eden insanların evinde senden yok. olsada o tat, o his yok anlıyor musun? upuzun, ismine baton salam dedikleri şeyi yiyorlar. hiç sana benzemiyor. tadı daha yoğun ve lezzetli. oysa sen öyle miydin? öyle ucuz, tüketmesi öyle kolay bir yiyecektin ki sensiz beslenemez, gündüzleri gece edemez olmuştum. ah benim dışı beni, içi midemi yakan yemeğim.

içindekiler kısmını okumayı seven ben artık senin içindekileri merak etmez olmuştum. hatırlarsın belki. çünkü senden korkuyodum. beni kanser edip sensizliğe mahkum edeceğini söylemiştim hatta sana. aslında o yalandı ben sadece bu kadar fazla sakatat ve kimyasal maddenin maddenin varlığından haberdar olmak istemedim benim hindi fümem, kötü güb dostum ve yoldaşım.

keşke son bir kere daha seni dolaptan çıkarıp, ekmekle kuru kuru yiyebilsem
devamını gör...

başlıklarda tanımlarını gördüğümde profiline girdiğim ve her defasında ilk günlerde atmış olduğum takibin kalkmış olduğunu gördüğüm kurucu insan. * *
devamını gör...

gizli gezinme özelliğimin süresi dolmuş,* dün de şampuanım ve parfümüm ondan önceki gün de kremim bitmişti. hayatta her şey bitmiyor mu zaten?* bu cümleden sonra şuraya bir derdini seveyim butonu koyayım öncelikle.
sonrasında ise kapitalist düzende işçi ve emekçinin yanında olduğunu bildiğim iko'dan yeni yıl sözlük mağazası indirim kampanyası için kolları sıvamasını temenni ettiğimi söylemek istiyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kitaplarım. hiç acımam, aç yatar, yine de alırım o kitapları.
devamını gör...

ben evin emocu ergen kizi olurdum. saclarimi gozumun onune yigip sabahlara kadar camdan kafami sarkitip sigara icen.
devamını gör...

güçlü ses güçsüz irade
devamını gör...

eski toplumlarda, insanlar yıl boyunca işledikleri 'günah'ları bir keçiye yüklerlermiş. rivayete göre, her sene sonunda da onu çöle salar, sıcak, susuzluk ve vahşi hayvanların varlığı sayesinde ölmesini beklerlermiş. böylelikle, keçi öldüğünde, kendi günahlarının da yok olduğunu düşünürlermiş.. bu da zamanla günah keçisi deyiminin doğmasına yol açmış.

muhtemelen uydurma olan bu ansiklopedik bilgiden sonra, modern günah keçilerine gelelim biraz, realite konuşsun bu satırlarda..

1999 'da ülke tarihinin en büyük felaketlerinden biri oldu. onbinlerce insan gölcük 'teki depremde ya hayatını kaybetti, ya da evsiz kaldı, yakınlarını kaybetti. facianın bu kadar büyük olmasında, yapıların maliyeti düşürmek amacıyla, depreme dayanıksız olarak yapılması gösterildi. ve günah keçisi; veli göçer. bu adamın yaptığı birçok bina çöktü ve kendisi açılan davalar sonucunda hapis yatan tek müteahhit oldu bu felaket sonrasında. bütün kötü yapılaşma, malzemeden çalma, bilinçsiz kentleşme günahları bu adamın üzerine atıldı. peki, depremde yıkılan bütün binaları bu adam mı yapmıştı? tabi ki hayır. diğer müteahhitler hapis yattı mı, ceza aldı mı? tabi ki hayır..

mehmet ali erbil, ülkenin en çok izlenen televizyon insanıydı bir zamanlar. sunduğu programlar reyting, oynadığı filmler seyirci rekoru kırıyordu. para üstüne para kazanıyor, arsız esprileri, muhafazakar türk toplumuna hiç de rahatsız edici gelmiyordu. adeta şeytan tüyü vardı kendisinde, hastalandığında hastanenin önünde insanlar dua ediyor, her hareketi olay yaratıyordu. sonra bir gün, bilerek veya bilmeyerek, alevilerle ilgili kırıcı bir 'mumsöndü' esprisi yaptı. o güne kadar, alevilere yapılan 3. sınıf insan muamelesinin, mumsöndü gibi aşağılık bir hikayenin uydurulmasının' günahı mehmet ali erbil 'e yüklenmiş oldu. sanki bu söylemi literatüre kazandıran adam mehmet ali erbilmiş gibi, kendisi bir anda televizyon dünyasında aforoz edildi. filmlerde oynayamaz oldu, 3. sınıf tv kanallarının en az izlenen kuşaklarında ucuz prodüksiyonlar sunmaya başladı. tek suç onun muydu? hayır.. peki bu olay sonrasında alevilere normal insan muamelesi yapılıyor mu artık? tabi ki kocaman bir hayır..

son günlerde, bir seda sayan 'dır gidiyor. eskiden 2 eşini öldürmüş bir insanı canlı yayına çıkartıp onu masumlaştırma çabasından bahsediliyor. seda sayan kimdir? kadırgalı aysel. sivri dilli. mehmet ali erbil 'in poposunu ellemesine ses çıkarmayan, sahneye dekolte kıyafetlerle çıktıktan sonra ramazan ayında, türbana girip program sunan, şarkıcı desen değil, oyuncu desen değil, sunucu desen hiç değil bir insan. 2 eşini öldüren adamın 3-4 ay önce başka bir programa canlı yayına çıktığını unutan halk, şimdi kadına şiddet, adaletsiz yargılamalar, toplumsal vicdan eksikliği gibi günahları seda sayan 'a yüklemeye çalışıyor. evet suçlu bulundu : kadırgalı aysel.. bu olaydan sonra, kadına şiddet vakalarında önemli bir düşüş olacak mı? güldürmeyin beni..

toplumsal bilincin gelişmediği bizim gibi toplumlarda, günah keçiliği haddinden de fazla bir yüktür. toplumun asla uzlaşmayacak kesimleri bu günah keçileri üzerinde mutabakata varır ve bir sonra toplumsal travma için yeni bir günah keçisi aramaya koyulurlar, el birliğiyle..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim