görmezden gelmektir, hiç var olmamış gibi hissettirmektir.
devamını gör...

gogolunpaltosu isimli yazar arkadaşımızın ukdesi.

eğitim vizesi yani öğrenci vizesi, adından da anlaşılacağı üzere öğrencilere verilen bir vize çeşididir. sıradan vizelere göre daha avantajlı olduğu söylenir.

erasmus veya dil kursu tarzı akademik eğitimler için verilir.
devamını gör...

totem direkleri bütün kuzey amerika yerlileri tarafından kullanılmaz. yani bu mevzuyu tüm kızılderili kabileleri için genelleyemeyiz. aslında hepsinin bir hikâyesi vardır. ya geçmişten gelen aile/kabile anılarını yaşatmak için dikilirler ya da kabile efsanelerini onurlandırmak için. burada özellikle şef değişim törenlerinde de totem direklerinin dikildiğini görürsünüz. ama bu özel bir ritüele bağlı olarak yapılır. yeni şef başa geçeceği zaman geceleri kabilenin uluları hakkında hikayeler anlatılır, kabilenin tüm efsaneleri yad edilir bunun peşi sıra kabile reisinin ailesinin savaşlardaki, avlardaki başarıları anlatılırdı. tüm bunlar yapılırken de hazırlanmış olan totem direği için kabile şamanı bölgedeki ruh ve canavarları def etmek için gerekli ritüelleri yerine getirirdi. tabi bir de bu esnada büyük bir ziyafet de veriliyor. tüm bunlar sonra erdiğinde ise bazı kabilleler de, kahramanlık hikâyeleri totemin dikileceği alanda canlandırılıyor ve sonrasında totem dikiliyor. tabi totem direğinin dikilme amacı ve nedenleri her kabilede farklılık gösterebiliyor. misal haidalar totem direklerini aynı zamanda mezar taşı olarak da kullanmışlar. nootka'lar da bu totemleri mezar taşı olarak kullanmışlardı ki, bunlara bazı kaynaklarda yer yer morg sütunları adı verildiğini de görürsünüz.

bu arada sverdlovsk'daki totemin kızılderili totemleri ile doğrudan ilişkisi yoktur. shigir idolü biraz daha farklı bir mevzu halen onun üzerinde tartışmalar devam ediyor. asıl enteresan olan yakut totemlerinin, kızılderili totemleri ile gösterdiği benzerliktir. tabi yakutlarda temel motif kuştur. çift başlı kartal, kartal, yada yakutların öksökü olarak adlandırdıkları gök kuşu bu direklerde motif olarak kullanılıyordu. yakutların gök direği adını verdikleri direklerin dikiliş hikayeleri ve arkalarında barındırdıkları temel mitolojik kavramlar, kuzey amerika yerlilerinin tarzına yakındır. tabi tengriciliğin içinde barındırdığı şamanist geleneğinde etkisi ile bu toplumlar arasında benzerlikler bulunması gayet olağan bir durum.

yukarıda da söylediğim gibi totemleri tüm kuzey amerika kızılderilileri kullanmamıştır ancak özellikle mevzu 1970'lerden sonra biraz ticarete dönünce çeşitli kabilelerden oymacılar bu işlere girmişler. yani en azından benim navajolu dostumdan öğrendiğim kadarıyla böyleymiş diyebilirim. çünkü kendisi, kabilelerinde geçmişten bugüne böyle bir gelenek olmadığını sonrasında ortaya çıkan totem çılgınlığına herkesin katıldığını söylemişti. zaten totem direklerinin bir ara gerek kanada ve gerekse amerika'da yasaklandıkları bir vakıa, yasakların olduğu bölgeler genelde hangi kabilelerin totem direklerini kullanmış olduğunu az çok doğrular nitelikte. kaldı ki, bununla ilgili de yığınla eser var.
devamını gör...

ne imlâ, ne satır arası, ne paragraf,
boşluk yok olric, dopdoluyum !
oğuz atay - tutunamayanlar
devamını gör...

fakirlerin aldığı bildirim. bizde "xx sizi takip etmeye başladı." şeklinde yazar.*
devamını gör...

sözlüğün kütüphane beyni olduğunu düşündüğüm, öğretici ve öğrenici kişidir. aynı zamanda çok da hoşsohbet bir arkadaş ve galatasaraylı, daha ne olsun. bir mahlasın hakkı bu kadar güzel verilemezdi. var olsun. tanımları bol olsun.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilişkiler. iyi bitenler bana denk gelmedi/gelmiyor. bu sadece sevgili vs. anlamında değil, arkadaşlık, akrabalık da buna dahil. çıkarlar bitince her şey bitiyor. en iyi öğrendiğim şey bu oldu hayatta.
devamını gör...

internet tarihinde hiç hatırlanmayacak bir tartışmanın ara yerinde “your eyes are amazing...” diyerek olaya müdahil olan diego, internet tarihinin en çok hatırlanacak cevaplarından birisini alır.

link.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

*
devamını gör...

bir probleminiz olursa daddy dinler.
devamını gör...

ralph nelson tarafından 1970 yılında beyaz perdeye aktarılan, revizyonist western filmlerinin en önemli örneklerinden birisidir.

yine aynı yıl gösterime giren ''little big man'' adlı filmle birlikte, amerikan sinemasının ''kızılderili meselesi''ne karşı geliştirdiği tek taraflı bakış açısını yerle yeksan etmiştir.

yıllarca vahşi ve barbar kızılderili kavramını beyaz perdede ince ince işleyen ve yarattığı algı ile tarihte yaşananları ters yüz eden amerikan sineması, bu iki film ile birlikte tabiri caizse yüzüne sert bir tokat yemiş ve sonrasına kendisine gelmiştir.

bu iki filmin arkasından kızılderili katliamlarını ele alan daha objektif yapımlar ortaya çıkmış, bazıları akademi ödülüne bile layık görülmüştür.

film, bu yönü ile değerlendirildiğinde dahi efsanelerin arasına girmeye hak kazanır zira çıkış noktası olmuştur.

"soldier blue" 1864 yılında yaşanan "sand creek katliamı''nı konu alır.

amerikan askerlerinin savunmasız bir cheyenne köyünü basarak, kadın - çocuk ayırt etmeksizin yüzlerce insanı öldürdüğü bu katliamın beyaz perdeye aktarılmış olması, amerikan toplumu açısından da bir nevi travmaya yol açmış ve tartışmalara neden olmuştur.

afişlerinde ''sinema tarihinin en vahşi filmi" tanımı yer almış, bazı eyaletlerde afişlerin toplatılması kararı verilmiştir.

yönetmenin yapmak istediği şey tam olarak yerini bulmuştur. özellikle katliam ve tecavüz sahnelerinin uzun dakikalar boyunca gösterilmesi, katliamın gerçekliğini ön plana çıkarmak için yapılan yakın plan çekimler insanın içine bir yumru gibi oturur.

film türkiye'de ise 1973 yılında vizyona girmiş, pek çok sahne makaslanmıştır.

filmde özellikle honus gent karakterini ben kendi adıma yüzbaşı silas soule ile özdeşleştirdim. işin esasına bakılırsa bu hesaplaşmayı yaşayıp, kızılderili katliamlarının önüne geçmeye çalışan onlarca amerikan subayı olduğunu tarihi anlatılardan biliyoruz. ya öldürüldüler, ya ordudan atıldılar ya da hapis cezası aldılar. sonrasında çoğunun itibarı iade edilse de, gent karakteri bu iade-i itibarın sanki beyaz perde de vücut bulmuş hali gibidir. bir nevi işin beyaz vicdanıdır. ve o beyaz vicdana beyaz şeytan tarafından yapılanların aktarılmış olması da geçmişle hesaplaşma adına önemlidir.

hülasa; bu filmi izlememiş olanların izlemesini elbette tavsiye ederim. ancak konuya ilgisi olmayanlar tarafından sıkıcı olarak da, değerlendirilebilir. bu şerhi de koymuş olayım ki, sonra ne biçim filmmiş diye bana sarmayın.

tarihi filmleri sevenler için ise biçilmiş kaftandır. izlemek konusunda tereddütünüz olmasın.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

2013 yapımı abd filmi..

başrollerinde oscarlı aktör tom hanks ve bu rolle oscar adayı olan barkhad abdi 'nin oynadığı film, 2009 yılında maersk firmasının konteynır gemisinin kaçırılması hikayesini anlatıyor. somali 'li 4 genç korsan, yük gemisini somali açıklarında rehin alır, daha sonra olaylar gelişir.

tom hanks 'in kariyerinin ilk yıllarında başarısız bir saturday night live oyuncusu olduğunu, ardından bence beş para etmez bir yığın komedi filminde oynadıktan sonra, philadelphia filminde eşçinsel bir aıds hastasını canlandırmasıyla yükselen kariyerinin sürekli neden zirvede kaldığını insan bu filmi izledikten sonra bir defa daha anlıyor. kusursuz bir oyunculuk. biraz sığ, ciddi, cesur ve vicdanlı bir gemi kaptanı kompozisyonu. öte taraftan ilk profesyonel oyunculuk deneyiminde somali 'li aktör barkhad abdi, tom hanks gibi bir efsanenin yanında hiç sırıtmamış, hatta ondan baya bir de rol çalmış, pırıl pırıl parlamış. oscar adaylığını kesinlikle haketmiş.

film, aslında saf iyi ve saf kötü filmi değil. gemiyi kaçıran somali 'li korsanlar, bu işi zevk için veya çok daha fazla para kazanmak için yapmıyorlar, musa karakterinin de belirttiği gibi ortada bir patron var. ve o patrona hesap vermek zorundasınız. somali 'li korsanları dinleyince de, aslında kaçırılan ve mağdur tarafta olan emperyalist ülkelerin o kadar da masum olmadığını görüyoruz..

film, dar mekanlarda çekilmesine karşın, oldukça hareketli bir film. öyle çatışma, hoplama zıplama sahneleri fazla yok ancak tempo sürekli yüksek, bu da yönetmenin bir başarısı belki de. bu yüksek tempoda, gözünüzü ekrandan bir an olsun ayıramıyorsunuz, gerilim dozu da zaman zaman oldukça artıyor. bence güzel bir finalle de hakkını veriyor film.

her anlamda başarılı bir yapım olan filmimiz, izlenmeyi ve övgüyü hak ediyor..
devamını gör...

bu adamların en büyük hatası hala bir şeyleri zorla dayatmaya çalışması oldu. kendilerine sağlanan özgürlük ile başkalarının özgürlüğünü kısıtlamaya çalışıyorlar. kendilerinden olmayana kafir, gavur vb. sıfatlar koyarak insanları ötekileştiriyorlar. bir de bu yetmezmiş gibi kendi dinini gerçekten öğrenmeye çalışanların da önünü kesip sorgulamalarını istemiyorlar. arkadaşlar kimsenin islamla bir alıp veremediği yok. kendi hayal dünyanızda salak salak yok kafiler gününü görecek, yok yaşasın cehennem, yok allah nurunu tamamlayacaktır vs. triplere girmeyin. kendinize hoşgörü dini diyorsunuz, sonra yok ateistler şöyle, yok aleviler böyle insanlara sataşıyorsunuz. efendi gibi dininizi yaşayın. dostça bir arada yaşamak bu kadar mı zor gerçekten ? kimsenin kimseden nefret falan ettiği yok. o kadar önemli de değilsiniz yani.
devamını gör...

yapılması gereken bir uygulama. nice intihal olan tezler var. akademinin içini boşaltıyor böyle şeyler.
devamını gör...

genelde kendisiyle ilgili 4 veya daha fazla cümleden oluşan etnryler giren yazarlardır.
bir sürü yazar vardır öyle. benim yaklaşık 2 gün önce art arda 30 entrym hiç oylanmamışken kendilerinin entryleri 3 beğeni alsa tribe girerler. yerin dibine gömülün popüler yazarlar.
devamını gör...

bir sistemin öğeleri arasındaki farklılaşmanın azalması sistemini düzensizliğe ve dengenin kaybolmasına doğru gitmesi ile örgütlenmenin bozulması ve faaliyetlerin durma noktasına gelmesi durumudur.
devamını gör...

stefan zweig 'in en etkileyici kitaplarındandır.kitabın ismindeki “amok”, aslında bir hastalık.önündeki her şeyi yakarak yıkarak kendi ölümünü hazırlayanlara böyle denir.
'söz konusu başkalarının derdi olunca nasıl da hep daha zeki ve daha nesnel oluruz' cümlesi yazarın kitapta ne anlatmak istediğinin özeti niteliğinde olmuş.

sessiz kalırsak hepimiz suçlu oluruz.
devamını gör...

aslında bakıldığında güzel uğraş. fakat insan erinir bir yerde. şahsen bir mektup arkadaşım olsa fena olmazdı. ama onun içinde eş, dost edinmek lazım. diyorum ya hep uğraş hep uğraş, erinirim ben... üşengecim ben...

mektubu yazacaksın da güzel bi kırmızı rujla konduracaksin da o dudişi oraya. hooop bir de zarfla, götür bir de postalat onu. zor iş ağam zor iş. onun yerine mailleşebilirdik. mail arkadaşlığı başlığı açılsın lütfen çünkü istiyorum.

t: öyle bir zamandayız ki.milena ve kafka'nın bile erinip mailleştiği, kafka'nın milena'nın hikayesine ateş emojisi attığı, milena'nin kafka'nın başka bir kadının kafasını ütüleceğini farkettigi anda profil fotosunun gittiği (günümüz) eski haberleşme yöntemi.

benimle kalan son internet paketin arasında kalırsan, onu seç milena!
neden?
çünkü beni gerçekten sevseydin internet paketini başkaları için harcamazdın...
devamını gör...

hem miyop hem de astigmatınız varsa hayat size gerçekten zordur. zaten sizi bir metreden sonrası alakadar etmez çünkü göremezsiniz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim