kiminle ne konuştuğunu unutmak
kafam doluyken anı kurtarmak adına yaptığım eylemdir. hee, tamam diyip onaylıyorum, sonra da unutuyorum. bir süre sonra aydınlanma gelse de son pişmanlık fayda etmiyor.
devamını gör...
2021 yılı müze giriş ücretlerine yüzde 20 ile 35 arasında zam yapılması
bari müzelere dokunmayın dediğim başlık. insanlara tarihlerini, kültürlerini sunan müzeleri gezmeye teşvik edecekleri yerde... çok ilginç.
1 yıl kullanılabilen müzekart+ türk vatandaşları için 60, öğrenciler için ise 30 lira. bu bilgi burada dursun. kartın geçerli olmadığı yerlerde bu zamlara maruz kalmak zorundayız ama yine de işe yarıyor. tek tek bilet almaya hiç gerek yok. arkeoloji müzesi'ne 60 lira vereceğime müzekart'la istediğim zaman girebiliyorum.
1 yıl kullanılabilen müzekart+ türk vatandaşları için 60, öğrenciler için ise 30 lira. bu bilgi burada dursun. kartın geçerli olmadığı yerlerde bu zamlara maruz kalmak zorundayız ama yine de işe yarıyor. tek tek bilet almaya hiç gerek yok. arkeoloji müzesi'ne 60 lira vereceğime müzekart'la istediğim zaman girebiliyorum.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının almış olduğu en güzel iltifat
henüz birinden iltifat almadığımı farkettim.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının hissedemedikleri
üzüntü ve mutluluk. cidden aşırı ruhsuzum, dakikalarca boş duvara bakarken buluyorum kendimi bazen.
devamını gör...
akp'ye sempati duyan gençler
genc değildir o içi geçmiştir. doğan görünümlü şahin gibidir.
devamını gör...
meslek hayatınızda karşılaştığınız çarpıcı olaylar
tıp fakültesinin henüz 2. senesindeydim. yaptığım bir çalışma nedeniyle üniversite hastanesinin yoğun bakım bölüm sorumlusu hoca ile röportaj yapmak durumundaydım. kendisi çift anadal uzmanı, amerika'da john hopkins'te de bulunmuş bir profesördü. dolayısıyla ondan alacağım her şey benim için iki kat değerli idi.
gecenin ilerleyen saatlerine doğru röportajı bitirmiş sohbete dalmıştık. bütün hastane sessizliğe mahkumken, bulunduğumuz odada rüzgarın camlardaki uğultusu yırtıyordu bu sessizliği. artık hafiften toparlanmaya hazırlanıyordum, hoca söze girdi birden:
bu sesi hatırlıyorum. henüz yeni mezun olmuştum fakülteden, 20'lerinde gencecik bir doktordum bitlis adilcevaz'a bağlı bir kasabaya atandığımda. üstelik tek başımaydım, 20'lerinde gencecik bir kız çocuğu.. mesleğimin henüz 3 ya da 4. ayındaydım. aynı böyle bir gündü, soğuk ve rüzgarlı. sağlık evinin de penceleri ahşap eski pencerelerdi, rüzgar çıkmayagörsün hemen bir uğultu türküsü patlatıverirdi (aynen böyle söylemişti).
öğleden önce bir vakitti bir hastam geldi, tahmini 40'lı yaşlarında bir kadın. ürkek, girdi odama, buyurun dedim, girin. şikayetini sordum, anlattı, sonra 'çıkarın üstünüzü, şöyle geçin, muayene edeyim' dedim. şöyle şüpheyle bir süzdü etrafı, neden sonra çıkarmaya başladı üstünü. hani belki bilirsin, köylerde kat kat giyerler kıyafetleri, kadın bir çıkarmaya başladı aman allah çıkar çıkar bitmiyo üstü (gülüşmeler). jinekolojik muayene yapacaktım, o yüzden çamaşırını da birazcık sıyırmasını istedim. kadın döndü bana sert sert baktı, hemen durumu anlatmaya çalıştım, zar zor ikna ettim kadını ve muayeneye geçtim.
(vajinal tuşe diye bir şey vardır muayenede, kabaca iki parmağınız ile vajinanın içerisini muayene edersiniz)
vajinal tuşe yapmak için hazırlandım, kadın kilolu olduğu için göremiyordu muayeneyi, nitekim hastalar görmek de istemiyordu zaten. muayenede olağandışı bir şeyler vardı, vajen içerisinde bir şey hissediyordum. özellikle çok doğum yapan kadınlarda rahimde sarkma görülebiliyor, başta öyle bir şey zannetmiştim, fakat bu daha farklıydı. parmağımın ucu ile tuttum birazcık çekiştirdim, çekiştirdikçe oynuyor, geliyordu parmağımla birlikte. içimi bir korku kaplamıştı, ne olduğunu asla anlayamıyordum bu şeyin, çekmeye de korkuyordum. kafamı kaldırdım kadına baktım, tepki vermiyordu, sonra endişemi saklamak için bir daha da bakmadım zaten. tekrar o şeyi asılmaya başladım, ben çektikçe geliyordu, sonunda ucunu birazcık dışarı çıkarabildim. yer yer siyah, yeşil, sarı, asla anlayamadığım bir şeydi bu, korkum katlanıyordu. iyice çektim, çektim, çektim.. nihayetinde tamamen çıkardım o şeyi (derin bir nefes aldı).
peki neymiş hocam?
tek elimle tuttuğum o şeyi kaldırdım kadının da görebileceği şekilde. bu bu bu bu ne? sormuştum sormasına da ne olduğunu da anlamıştım: bu bir kazak eskisiydi!
(şaşkınlıktan bir karış açıktı ağzım, hoca da bir süre sessiz kaldı)
kadın baktı ve: benim 12 tane çocuğum var, adama diyorum, daha çocuk doğurmayayım diye ama dinlemiyor, ben de böyle çaput tıkıyorum artık..
(odada buz gibi bir rüzgar esmişti)
peki hocam ne yaptınız sonra?
ne yapacağım, attım çöpe yarısı küflenmiş kazak parçasını. sonra kadını aldım karşıma anlattım işte, enfeksiyon riski şu bu diye, sonra da gitti, bir daha da gelmedi. ne yapacağımı asla bilemedim, kocasını arasam bulsam konuşsam ne fayda? başka bir şey yapsam ne fayda?
o gün bu gündür ne vakit bir rüzgar uğultusu duysam aklıma o gelir, ne yapabilirdim diye düşünürüm, bunca yıl düşündüm halâ hiçbir sonuca varamadım.
sonra tabi zaman geçti, geçen zaman içinde birkaç tane daha hastam oldu bu şekilde, onların bundan farkı ise vajenlerinde kazak eskisi değil elma olmasıydı, evet evet baya elma. sonradan tecrübe ettikçe öğrendim, elma yaygın bir doğum kontrol yöntemiymiş... ileride rastlarsan ne yapacağını şimdiden düşün (hafifçe gülümsedi).
o günün sonunda yatağıma sorularla dönmüştüm:
o hasta da kadındı, doktor da kadın. doktor olan kadın zaman içinde bir şekilde okumuş, yetişmiş ve belli bir konuma gelmişti. hasta olan kadın ise şu an kim bilir nerede ve ne haldeydi.
yıllarca kadınlar tarafından dile getirildi ataerkil düzen, kadın hakları, feminizm vs. peki o köylü kadının bunlardan haberi var mıydı dersiniz?
gecenin ilerleyen saatlerine doğru röportajı bitirmiş sohbete dalmıştık. bütün hastane sessizliğe mahkumken, bulunduğumuz odada rüzgarın camlardaki uğultusu yırtıyordu bu sessizliği. artık hafiften toparlanmaya hazırlanıyordum, hoca söze girdi birden:
bu sesi hatırlıyorum. henüz yeni mezun olmuştum fakülteden, 20'lerinde gencecik bir doktordum bitlis adilcevaz'a bağlı bir kasabaya atandığımda. üstelik tek başımaydım, 20'lerinde gencecik bir kız çocuğu.. mesleğimin henüz 3 ya da 4. ayındaydım. aynı böyle bir gündü, soğuk ve rüzgarlı. sağlık evinin de penceleri ahşap eski pencerelerdi, rüzgar çıkmayagörsün hemen bir uğultu türküsü patlatıverirdi (aynen böyle söylemişti).
öğleden önce bir vakitti bir hastam geldi, tahmini 40'lı yaşlarında bir kadın. ürkek, girdi odama, buyurun dedim, girin. şikayetini sordum, anlattı, sonra 'çıkarın üstünüzü, şöyle geçin, muayene edeyim' dedim. şöyle şüpheyle bir süzdü etrafı, neden sonra çıkarmaya başladı üstünü. hani belki bilirsin, köylerde kat kat giyerler kıyafetleri, kadın bir çıkarmaya başladı aman allah çıkar çıkar bitmiyo üstü (gülüşmeler). jinekolojik muayene yapacaktım, o yüzden çamaşırını da birazcık sıyırmasını istedim. kadın döndü bana sert sert baktı, hemen durumu anlatmaya çalıştım, zar zor ikna ettim kadını ve muayeneye geçtim.
(vajinal tuşe diye bir şey vardır muayenede, kabaca iki parmağınız ile vajinanın içerisini muayene edersiniz)
vajinal tuşe yapmak için hazırlandım, kadın kilolu olduğu için göremiyordu muayeneyi, nitekim hastalar görmek de istemiyordu zaten. muayenede olağandışı bir şeyler vardı, vajen içerisinde bir şey hissediyordum. özellikle çok doğum yapan kadınlarda rahimde sarkma görülebiliyor, başta öyle bir şey zannetmiştim, fakat bu daha farklıydı. parmağımın ucu ile tuttum birazcık çekiştirdim, çekiştirdikçe oynuyor, geliyordu parmağımla birlikte. içimi bir korku kaplamıştı, ne olduğunu asla anlayamıyordum bu şeyin, çekmeye de korkuyordum. kafamı kaldırdım kadına baktım, tepki vermiyordu, sonra endişemi saklamak için bir daha da bakmadım zaten. tekrar o şeyi asılmaya başladım, ben çektikçe geliyordu, sonunda ucunu birazcık dışarı çıkarabildim. yer yer siyah, yeşil, sarı, asla anlayamadığım bir şeydi bu, korkum katlanıyordu. iyice çektim, çektim, çektim.. nihayetinde tamamen çıkardım o şeyi (derin bir nefes aldı).
peki neymiş hocam?
tek elimle tuttuğum o şeyi kaldırdım kadının da görebileceği şekilde. bu bu bu bu ne? sormuştum sormasına da ne olduğunu da anlamıştım: bu bir kazak eskisiydi!
(şaşkınlıktan bir karış açıktı ağzım, hoca da bir süre sessiz kaldı)
kadın baktı ve: benim 12 tane çocuğum var, adama diyorum, daha çocuk doğurmayayım diye ama dinlemiyor, ben de böyle çaput tıkıyorum artık..
(odada buz gibi bir rüzgar esmişti)
peki hocam ne yaptınız sonra?
ne yapacağım, attım çöpe yarısı küflenmiş kazak parçasını. sonra kadını aldım karşıma anlattım işte, enfeksiyon riski şu bu diye, sonra da gitti, bir daha da gelmedi. ne yapacağımı asla bilemedim, kocasını arasam bulsam konuşsam ne fayda? başka bir şey yapsam ne fayda?
o gün bu gündür ne vakit bir rüzgar uğultusu duysam aklıma o gelir, ne yapabilirdim diye düşünürüm, bunca yıl düşündüm halâ hiçbir sonuca varamadım.
sonra tabi zaman geçti, geçen zaman içinde birkaç tane daha hastam oldu bu şekilde, onların bundan farkı ise vajenlerinde kazak eskisi değil elma olmasıydı, evet evet baya elma. sonradan tecrübe ettikçe öğrendim, elma yaygın bir doğum kontrol yöntemiymiş... ileride rastlarsan ne yapacağını şimdiden düşün (hafifçe gülümsedi).
o günün sonunda yatağıma sorularla dönmüştüm:
o hasta da kadındı, doktor da kadın. doktor olan kadın zaman içinde bir şekilde okumuş, yetişmiş ve belli bir konuma gelmişti. hasta olan kadın ise şu an kim bilir nerede ve ne haldeydi.
yıllarca kadınlar tarafından dile getirildi ataerkil düzen, kadın hakları, feminizm vs. peki o köylü kadının bunlardan haberi var mıydı dersiniz?
devamını gör...
elmalı davası avukatının yürek burkan açıklaması
haberi okurken gözlerime ve akan yaşlarına hakim olamıyorum. çocuğum yok ama bu çocukların yaşlarına yakın yeğenlerim var biri erkek biri kız. biz ayaklarına taş değmesin diyerek büyümelerine eşlik ederken, bu çocuklar neden bütün bunları yaşamak zorunda kaldı? eğer bir tanrı inancınız var ise, şimdi ve şu an bu başlığın ardında bırakıp bütün her şeyi öyle okuyun.
devamını gör...
lalettayin
lâ+âle+tayin'den oluşan arapça sözlük.
lâ: olumsuzluk eki.
âle: üzeri,üst anlamındaki edat.
tayin: belirlenen.
tayin edilmemiş, belirsiz, muayyen olan. herhangi bir, sıradan.
#186812
lâ: olumsuzluk eki.
âle: üzeri,üst anlamındaki edat.
tayin: belirlenen.
tayin edilmemiş, belirsiz, muayyen olan. herhangi bir, sıradan.
#186812
devamını gör...
mavi'nin türküsü
ahmet kaya'dan dinleyip "şu feleğin işine bak" olarak da bildiğimiz çok güzel bir türküdür. hem ahmet kaya hem de kardeş türküler yorumunu bırakıyorum aşağıya; dinleyin, seversiniz.
ahmet kaya yorumu:
kardeş türküler yorumu:
şu dağdaki gezene bak
gözlerinin rengine bak
mavi gözler kan kan olmuş
şu feleğin işine bak
şu dağdaki gezene bak
gözlerinin rengine bak
seni vuran beni de vursun
şu feleğin işine bak
dağlarda talan olur mu
dosta hiç yalan
ölürsem duyan olur mu
şu feleğin işine bak
dağlarda talan olur mu
dosta hiç yalan
ölürsem duyan olur mu
şu feleğin işine bak
ahmet kaya yorumu:
kardeş türküler yorumu:
şu dağdaki gezene bak
gözlerinin rengine bak
mavi gözler kan kan olmuş
şu feleğin işine bak
şu dağdaki gezene bak
gözlerinin rengine bak
seni vuran beni de vursun
şu feleğin işine bak
dağlarda talan olur mu
dosta hiç yalan
ölürsem duyan olur mu
şu feleğin işine bak
dağlarda talan olur mu
dosta hiç yalan
ölürsem duyan olur mu
şu feleğin işine bak
devamını gör...
bu devirde patates kızartması yapılmaz
1 litre yağ olmuş 35 tl. bu devirde patates kızartması yapılmaz.
devamını gör...
pesa
şarap gibi sesi olan (bkz: elena ledda)'nın huzur veren bir şarkısı, daha doğrusu sanat eseri. saat geç, ortam loş ve playlistinizde doğru şarkıyı arıyorsanız artık bulduğunuz şarkıdır. türkçesini bir başka yazarın paylaşacağını umarak sözlerin orjinali şöyledir:
deo una este pro a tie
pone sa pedde tua supra sa mia
cantu bin'de cheret piantu
lagrimas de oro non ti faghent re
mere de onzi piaghere
est sa meighina chi sanat a tie
beni in cust amore pro una notte ebbia
mira in custos ojos su destinu tou
semus sa zente chi andat
e chena si pasare mai
craos de bentu craitau
supra su passu tou
beni in cust amore pro una notte ebbia
mira in custos ojos su destinu tou
fizos 'e ıspagna sas intragnas chi suent aria 'e su magreb
pedulianas pius galanas de janas in sa jaga tua
pesa una oghe pro a mie
move su passu tou supra su meu
cantan, sos fiancos pintan
sonos e colores
ın manos e in pees
tuddas chi non codiant nudda
currene a s'infrenu sos sentidos mios
pesa e non ti firmes coro meu, intè'!
sono ca custu tempus chi non colet pius…
deo una este pro a tie
pone sa pedde tua supra sa mia
cantu bin'de cheret piantu
lagrimas de oro non ti faghent re
mere de onzi piaghere
est sa meighina chi sanat a tie
beni in cust amore pro una notte ebbia
mira in custos ojos su destinu tou
semus sa zente chi andat
e chena si pasare mai
craos de bentu craitau
supra su passu tou
beni in cust amore pro una notte ebbia
mira in custos ojos su destinu tou
fizos 'e ıspagna sas intragnas chi suent aria 'e su magreb
pedulianas pius galanas de janas in sa jaga tua
pesa una oghe pro a mie
move su passu tou supra su meu
cantan, sos fiancos pintan
sonos e colores
ın manos e in pees
tuddas chi non codiant nudda
currene a s'infrenu sos sentidos mios
pesa e non ti firmes coro meu, intè'!
sono ca custu tempus chi non colet pius…
devamını gör...
mobbing
mobbing uygulayan iş verenlerin zamanla kötü insana dönüşmesi canavarlaşması para kazanıcam kurallı çalıştırıcam adı altında ruhlarını sattıklarına şahit oluyoruz.sırf bu baskıdan kaçmak için istifa etmişliğim var peki istifa edemeyen onlara yapılan eziyet..insanlara ömür boyu yaşayacağı tramvatik iz bırakıyorsunuz inşallah çok yaşamazsınız.
devamını gör...
ironi
turkiye'de ki vatandaşlarımızın %85'nin anlamayıp, söylenen sözün gerçekten o anlamda söylediğini zannetmesi. sonra işin yoksa bilal'e anlatır gibi anlat dur.
devamını gör...
tork
uzaklık x dik kuvvet
devamını gör...
uçlu kalem
0.7 ve 0.9 kullanırken bir üst model olarak gördüğüm 0.5 kullanmaya çok özenirdim. sonunda başarabildim o zerafete kavuştum. bir sanat icra edebildim mi? bişey değişti mi? hayır. bir esprisi olmayan durum. kurşun kalem candır gerisi heyecan dediğim başlık.
devamını gör...
iyi geceler sözlük
uyuyamadığım bir gece daha. şimdi uyumaya çalışacağım, çünkü yoruldum ve üzgünüm de.
bana iyi geceler, sizlere günaydın. güzel bir gün geçirirsiniz umarım.
bana iyi geceler, sizlere günaydın. güzel bir gün geçirirsiniz umarım.
devamını gör...
en yakın arkadaşın en yakın arkadaşı olmamak
okurken üzüldüm. senin hep önceliğin olan, çok değer verdiğin, çok sevdiğin, çok da belli ettiğin bir insanın önceliği olmadığını öğrenmektir. sonrasında o da senin önceliğin olmamaya başlar. çünkü fazla verilen değer her zaman vereni üzer. kartlar yeniden dağıtılır. hala iyi, sevdiğin bir arkadaşındır ancak artık başına en getiremezsin. bir süre sonra da bunu üzülmeyi bırakırsın.
devamını gör...
sevgiliyi seks yapamayacak kadar sevmek
tuhaf, gereksiz bir duygu yoğunluğunda kaybolmaktır.
ben arkadaşım hüseyin'i de seks yapamayacak kadar çok severim mesela. hayri'yi de öyle. necati'yi de. şimdi ben hüseyin, hayri ve necatiyi seks yapacak kadar sevsem mi onlara aşık olmuş olurdum seks yapamayacak kadar sevsem mi? bence birini seks yapacak kadar seviyorsanız, ona aşıksınızdır. hüseyin, hayri ve necati'ye aşık değilim. çünkü onları seks yapamayacak kadar seviyorum. bir de ben zaten heteroseksüelim. ne biçim örnek verdim.
neyse, biraz mantıklı olun güzel kardeşim. eş seçiyorsunuz. ana, baba, kardeş veya halı saha arkadaşı değil. seks yapamayacağın biri sana nasıl sevgili - eş olsun? zorlama olur biraz. eş değil de hüseyindir o, hayri veya necati'dir.
ben arkadaşım hüseyin'i de seks yapamayacak kadar çok severim mesela. hayri'yi de öyle. necati'yi de. şimdi ben hüseyin, hayri ve necatiyi seks yapacak kadar sevsem mi onlara aşık olmuş olurdum seks yapamayacak kadar sevsem mi? bence birini seks yapacak kadar seviyorsanız, ona aşıksınızdır. hüseyin, hayri ve necati'ye aşık değilim. çünkü onları seks yapamayacak kadar seviyorum. bir de ben zaten heteroseksüelim. ne biçim örnek verdim.
neyse, biraz mantıklı olun güzel kardeşim. eş seçiyorsunuz. ana, baba, kardeş veya halı saha arkadaşı değil. seks yapamayacağın biri sana nasıl sevgili - eş olsun? zorlama olur biraz. eş değil de hüseyindir o, hayri veya necati'dir.
devamını gör...